18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 MART 2012 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER GÖRÜŞ BÜŞRA ERSANLI Zindan İçinde Zarafetimizi Koruyoruz... PEN Türkiye Merkezi’nin Duygu Asena Ödülü’ne layık görülmüş olmam tabii ki bana onur verdi. Bu ödülü hangi duygularla karşıladım anlatayım: 1913 yılında Meşrutiyet’in ilan tarihi olan 10 Temmuz, erkeklerin milli bayramı olarak adlandırılmıştı. Örgütlü Osmanlı kadınları isyan etti: “... Kanunu ile temin edilen hukukumuz gasp ediliyor, esirgeniyor. Yoksa insanlar kelimesinin manaı meşmülünden (kapsamından) kadınlar hariç midir? Yok yok, bu açıktan açığa zulüm, tecavüz, gasptır” diyorlardı.(*) 1948 Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi, bu sorunu ortadan kaldıramadı, 33 yıl sonra BM Kadına Karşı Her Tür Ayırmcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin de kabulü gerekti. Türkiye bu sözleşmeyi 1985’te imzaladı ama iç hukuk sistemini buna uyarlamadı. Ve henüz toplumsal cinsiyet kavramını benimseyemedi... Kadına karşı ayırmcılık ve şiddet bugün de her alanda sürüyor. 2009 yılından bu yana BDP’li kadınlar, tüm meslek gruplarıyla, genciyle, yaşlısıyla tutuklanıyorlar. Bugüne kadar hiçbir siyasi partiden bu kadar çok kadın tutuklanmadı. Bugün gasp edilen siyasi haklarını bir kenara bırakıp barış için, insan hakları için açlık grevine giren BDP Şırnak Milletvekili Selma Irmak, Diyarbakır’da tutuklu. Barış ve Demokratik Çözüm grubundan 1999’da Türkiye’ye gelen ve 2004 sonuna kadar 5 yıl hapis yatan, daha sonra Barış Meclisi kurucularından gazeteci Yüksel Genç tutuklu. Vicdani ret afişi astığı için 14 aydır cezaevin de olan, çıkarıldığı son mahkemede de tahliye edilmeyen 21 yaşındaki Meltem Yağmur tutuklu; özgürlüğüne kavuştuğunda konservatuvara gidecek, müthiş bir sesi var Meltem’in. BDP il ve ilçe başkanları, belediye ve belde başkanları ve daha nice seçilmişler tutuklu... Sadece Bakırköy Cezaevi’nde 140’a yaklaşan BDP’li kadın avukatlar, gazeteciler, çevirmenler, basın emekçileri, tekstilciler, esnaf, zanaatkâr, öğrenciler ve kız çocukları tutuklu... Hep birlikte cezaevindeyiz, tutukevindeyiz, hapishanedeyiz; zindan içinde zarafetimizi koruyoruz. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde de dünya kadınlarının bir parçasıyız. 2025 yıldır dünyanın Türkiye coğrafyasında kadın hakları ve kadın örgütlülüğü yolunda ilerliyoruz. Ülkemizde kadınların artık uzmanlaşmış olan örgütlü mücadelesi içinde Kürt kadınların siyasette görünürlüğü, yerel yönetimlerde ve Meclis’teki yaratıcı çabaları, samimi kota uygulamaları tüm Türkiye kadınlarının gayretine hız katmıştır. Bunları görmüyorsak biz kaçıncı meşrutiyetteyiz? Türkiye üzerine çalışmalarıyla ünlü Ortadoğu uzmanı Bernard Lewis Türkiye’deki değişimde asıl rolü kadınların oynayacağını düşünüyor. Haklı, çünkü biz kadınlar kin, nefret ve intikam duygularından uzağız; düşmanlaştırarak tutuklama atmosferini aşarız. Barışa da, demokrasiye de, özgürlüğe de çoktan karar vermiş kadınlarız. Kadınlar Türkiye’yi tek cins, tek etnisite, tek mezhep, tek ideoloji, tek parti, tek lider tutsaklığından kurtaracaktır. Çoğuluz, örgütlüyüz, 8 Martlıyız. (*) Serpil Çakır, “Osmanlı Kadın Hareketi”, İstanbul, Metis, 1996. S.142 12’nci Cumhurbaşkanı SeçimiI11. cumhurbaşkanı, seçildiği sırada yürürlükte olan önceki hükümlere değil, halen yürürlükteki anayasa hükümlerine tabi olup, doğal olarak 12. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de halen yürürlükte olan hükümler uygulanacaktır. Bu durumda Sayın Abdullah Gül’ün görev süresi de 28.8.2012 tarihinde sona ermekte olup, 12. Cumhurbaşkanlığı seçimleri için de ikinci ve son kez aday olabilecektir. Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU 982 Anayasası’nın 101. maddesi, “Cumhurbaşkanı TBMM tarafından yedi yıl için seçilir ve bir kimse iki defa cumhurbaşkanı seçilemez” şeklinde iken bu metin 31.5.2007 tarih ve 5678 sayılı Yasa ile “Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir ve bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir” şeklinde değiştirilmiş, “Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin usul ve esasların yasa ile düzenleneceği” de hüküm altında alınmıştır. 5678 sayılı Yasa ile anayasaya iki de geçici madde eklenmiştir. Bu bağlamda Geçici 18. maddede, anayasanın 67/son fıkrasında yer alan, “seçim yasalarında yapılacak değişikliklerin, yürürlüğe girdikleri tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanamayacağı” şeklindeki hükmün, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılabilmesi için, çıkarılması gereken yasa hükümleri ile seçim yasalarında yapılacak değişiklikler bakımından dikkate alınmayacağı vurgulanmıştır. Geçici 19. maddede ise, 12’nci Cumhurbaşkanı seçim takvimi, seçim prosedürü ve bu konuda uygulanacak yasa hükümleri, karma bir sisyapıldığı tarihte görevde olan milletvekilleri hakkında, önceki hükümlerin geçerli olacağı ve beş yıl görev yapacakları yolunda bir geçici madde konulmamıştır. YSK, 26.2.2011 tarih ve 120 sayılı kararında, 23. yasama döneminin dört yıl için söz konusu olduğunu vurgulamıştır. Buna göre 22.7.2011 tarihine kadar 24. yasama dönemi seçimlerinin yapılması gerekmektedir. Bu karardan sonra TBMM, 03.3.2011 tarihinde erken seçim kararı alıp, bu seçimlerin 12.6.2011 tarihinde yapılmasına karar vermiş, YSK’de 07.3.2011 tarihli kararı ile seçim takvimini açıklamıştır. Görüldüğü üzere, anayasa değişikliği yapıldığı anda görevde olan ve görev süresi kısalan yasama organı için, seçimlerin yapıldığı sırada yürürlükte bulunan önceki hükümlerin geçerli olacağı yolunda bir geçici madde anayasaya eklenmediğinden, yasama organı için yürürlükteki hükümler uyarınca, kısalan süreler esas alınmıştır. 2 Anayasanın 147. maddesinde yer alan, “Anayasa Mahkemesi üyelerinin altmış beş yaşını doldurunca emekliye ayrılacakları” yolundaki düzenleme, 12.9.2010 tarihindeki halkoylaması sonucunda yürürlüğe giren 07.5.2010 tarih ve 5982 sayılı Yasa ile anayasanın 147. maddesinde yapılan değişiklikle, “Anayasa Mahkemesi üyeleri on iki yıl için seçilirler ve bir kimse iki defa Anayasa Mahkemesi üyesi seçilemez” şeklinde düzenlenmiştir. 5982 sayılı Yasa ile anayasaya eklenen Geçici 18. maddenin altıncı fıkrasında ise bu anayasa değişikliğinin yürürlüğe girdiği halkoylaması tarihinde, mahkemedeki görevleri süren üyelerin üyeliklerinin, yaş haddine kadar devam edeceği belirtilmiş, böylece görevdeki üyeler için önceki hükümlerin geçerliliği sağlanmıştır. 3 07.5.2010 tarih ve 5982 sayılı Yasa ile anayasanın 159. maddesinde de değişiklik yapılmış olup 12.9.2010 tarihinde yapılan halkloylaması sonucunda yürürlüğe giren bu hükümle, “HSYK’nin üç asıl ve üç yedek üyesi Yargıtay Genel Kurulu’nun, iki asıl ve iki yedek üyesi Danıştay Genel Kurulu’nun, her üyelik için gösterecekleri üçer aday arasından cumhurbaşkanı tarafından dört yıl için seçilir” şeklindeki düzenleme; “HSYK’nin üç asıl ve üç yedek üyesi Yargıtay Genel Kurulu tarafından, iki asıl ve iki yedek üyesi ise Danıştay Genel Kurulu tarafından dört yıl için seçilir” şeklinde değiştirilmiştir. 5982 sayılı Yasa ile anayasaya eklenen Geçici 19. maddenin üçüncü fıkrasına ise bu anayasa değişikliğinin yürürlüğe girdiği tarihte HSYK asıl ve yedek üyeliği devam eden Yargıtay ve Danıştay üyelerinin, seçilmiş oldukları sürenin sonuna kadar görevlerine devam edecekleri yolunda hüküm konulmuş, böylece mevcut üyeler için önceki hükümlerin geçerliliği sağlanmıştır. Bu düzenlemeler ve uygulama göstermektedir ki, anayasal konularda süre değişiklikleri durumunda, önceki hükümlerin uygulanabilmesi için, anayasaya açık bir geçici madde eklenmesi gerekmektedir. Cumhurbaşkanlığı seçimleri için de, önceki hükümlerin uygulanmasını sağlayacak bir geçici madde anayasaya eklenmemiştir. Dolayısıyla 11. cumhurbaşkanı, seçildiği sırada yürürlükte olan önceki hükümlere değil, halen yürürlükteki anayasa hükümlerine tabi olup, doğal olarak 12. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de halen yürürlükte olan hükümler uygulanacaktır. Bu durumda Sayın Abdullah Gül’ün görev süresi de 28.8.2012 tarihinde sona ermekte olup, 12. Cumhurbaşkanlığı seçimleri için de ikinci ve son kez aday olabilecektir. Senden Başbakan Olmaz Ya... Cemaat de seni terk etti... İyi mi?.. ? “Şansın Döndü Usta” yazısından bu yana çok zaman geçmedi... Her gün biraz daha şansın dönüyor ve her gün biraz daha gidiyorsun... Her gün biraz daha batıyorsun yarattığın karanlığın içine... ? Mesela nedir bu cemaat işi?.. Yani sen Türkiye’yi yönetmek için bir tarikatın cemaatinden destek aldın, adliyeyi ve polisi onlara bıraktın, MİT sende kaldı... Öyle mi?.. ? Öyleyse... Zaten tutamazsın dilini... Bekliyorum ki yakında çıkıp bunu da kusacaksın... Şimdi kendi kendine konuşuyor, kimse yokken sehpayı tekmeliyor, duvarla kavga ediyorsundur, bunu tahmin edebiliyorum... Ama yakında bir gün çıkıp “Ey Pensilvanya..” diyeceksin... Eminim... De tabii ki... ? Zaten ben bu yazıyı yazarken, senin sinirini bozuyorum aslında... Ki tez konuş... ? Hiddetin dinmiyor... Ne zaman görsem bağırıyorsun... Kum kamyonunun şoförü kaçmış müteahhit gibi... ? Kusura bakma ama hiç başbakana benzemiyorsun... Mesela sadece şu geçen salı gününe ait gaf bilançon: Komisyonda, karşıt milletvekillerine dayak atan kendi milletvekillerine, bıyık altından gülerek “Bu güzel çalışmanızdan dolayı teşekkür ediyorum” demen... O ne biçim çalışma?.. Muhalefete “Küçük at da güvercinler yesin” diye seslenmen... Bir ülkenin başbakanına yakışıyor mu?.. Ya Sivas davasında insanları diri diri yakanların zamanaşımından kurtulmalarına “Memleketimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun” demek... Fırın açılışı mı mübarek?.. ? Başbakana benzemiyorsun ya... Ne yapalım... Bu toplumun yarısı seni tercih ediyor... Bayılıyorlar sana... Belki ayılırlar... 1 tem öngörülerek gösterilmiştir. 10. Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer’in görev süresi, 16.5.2007 tarihinde dolmuşsa da, bu tarihe kadar 11. Cumhurbaşkanı seçimleri tamamlanamamış, 5678 sayılı Yasa hükümlerinin yürürlüğe girmesi için de henüz halkoylamasının yapılmadığı bir süreçte, 22.7.2007 tarihinde TBMM seçimleri yenilenmiş ve 23. yasama dönemi başlamıştır. Bu yasama dönemi başında da henüz halkoylaması yapılmadığı için yürürlükte olan 5678 sayılı Yasa ile değişmeden önceki anayasa hükümlerine göre, 28.8.2007 tarihinde Sayın Abdullah Gül TBMM tarafından 11. Cumhurbaşkanı seçilip aynı gün göreve başlamış, Sayın Sezer’in görev süresi de aynı gün sona ermiştir. 11. Cumhurbaşkanı seçiminin gerçekleştirilmesi karşısında, 5678 sayılı Yasa hükümlerinin yürürlüğü için 21.10.2007 tarihinde yapılması öngörülen halkoylamasından önce, halkoylaması sürecinin başladığı da gözetilmeden, (5678 sayılı Yasa ile anayasaya eklenen) Geçici 18. ve Geçici 19. maddeler, 16.10.2007 tarih ve 5697 sayılı anayasa değişikliği hak kındaki yasa ile anayasadan çıkarılıp, halkoylaması dışında bırakılmış, halkoylaması bu şekilde yapılmıştır. Bu iki geçici madde anayasadan çıkarılırken, halkoylamasına sunulan tarihte görevde olan ve yedi yıl için seçilen cumhurbaşkanının görev süresi konusunda, değiştirilen önceki hükümlerin uygulanacağı yolunda anayasaya herhangi bir geçici madde de eklenmemiştir. Cumhurbaşkanı’nın görev süresi, anayasada açık ve kesin bir süre olarak yer aldığından, bu anayasal süre, anayasa dışında herhangi bir yasa, karar veya yorumla da uzatılamaz, kısaltılamaz ve değiştirilemez. Süre değişiklikleri ve örnekler 1 5678 sayılı Yasa ile anayasa’nın 77. maddesinde yapılan değişiklikle, TBMM’nin beş yıl olan yasama dönemi dört yıla indirilmiştir. 23. yasama dönemi için 22.7.2007 tarihinde yapılan seçimlerde, milletvekilleri beş yıl esasına göre seçilmiş, sürenin dört yıl olduğu yolundaki hüküm 21.10.2007 tarihli halkoylaması ile yürürlüğe girmiştir. Anayasaya, bu değişikliğin C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle