25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 MART 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 13 tespitinde dikkate alınabilmesi Bu köşedeki bazı için yapılan giderle kazancın yazılarımızda, vergi idaresi elde edilmesi ve idamesi tarafından istenen pek çok arasında açık bir nedensellik beyan ve bildirimin ilişkisinin bulunması gerekir. zamanında ve tam olarak Yapılan giderlerin mesleki yerine getirilememesi hasılattan indirilebilmesi için halinde Vergi Usul gerekli bir diğer şart da söz Kanunu’nun mükerrer 355. konusu giderlerin işin maddesi hükmü uyarınca mahiyetine uygun bulunması “özel usulsüzlük cezası” ve işin genişliği ile orantılı uygulandığını belirttik ve olmasıdır. İşin mahiyeti ve eleştirdik. hacmi dikkate alındığında, Aslında bize göre; bu ceza mesleki kazancın elde uygulaması ile mükellefler edilmesi için yapıldığı değil, yoğun iş yükü altında anlaşılabilen harcamalar genel tüm yasal sorumluluklarını yapılıp yapılmayacağı tartışılıyor. gider olarak kabul edilmelidir. yerine getirmeye çalışan muhasebe Gelir İdaresi Başkanlığı, İzmir Vergi Bu kısa açıklama bile, mesleki mesleği sorumluları cezalandırılmakta. Dairesi Başkanlığı tarafından 14 Kasım sorumluluk sigortası kapsamında Üstelik Vergi Usul Kanunu’nun bir 2011 tarihinde verilen 611 sayılı ödenen primlerin gider olarak dikkate başka hükmüne göre zaten Serbest özelgede bu primlerin gider olarak alınması gerektiğini ortaya koyuyor. Ve Muhasebeci Mali Müşavirler ile Yeminli kabul edilemeyeceğini belirtiyor. Bu bugün meslek mensuplarına yüklenen Mali Müşavirler, imzaladıkları sigortanın zorunlu olmadığı, bu nedenle sorumluluk o kadar büyük ki, bu beyannameler veya yaptıkları giderlerin indirilemeyeceği vurgulanıyor. sigorta yapılmazsa ve bu sigorta tasdiklerden sorumlu tutuluyor. Oysa bu fikre katılmak mümkün değil. primleri ödenmezse mesleki faaliyete Aynı şekilde; serbest meslek kazancı Şöyle ki: Gelir Vergisi Kanunu’nun 68/1. devam edebilmek mümkün elde eden doktorlar, avukatlar vb. maddesinde, mesleki kazancın elde olamayabiliyor. serbest meslek erbabı da mesleklerini edilmesi ve idame ettirilmesi için Söz konusu çelişkili yaklaşımı başka ifa ederken çeşitli sorumluluklarla ödenen genel giderlerin serbest meslek örneklerle de açıklamak mümkün. muhatap durumda. Uygulamada bir meslek mensubunun, İşte bu sorumluluklardan bir nebze de hasılatından indirilebileceği belirtilir. Ve bir giderin, mesleki kazancın işyeri için ödediği sigorta primleri, olsa kurtulabilmek için son dönemde bir envanterine dahil araçlar sigorta kolu için ödediği sigorta geliştirildi: “Mesleki primleri gider olarak Sorumluluk kabul ediliyor. Bu Sigortası.” Meslek GÜN EKSİĞİM VAR, BORÇLANMA YAPABİLİR MİYİM? sigortalar da zorunlu mensupları mesleki değil ama indirimine izin sorumluluk sigortası veriliyor. primleri ödüyorlar ve BağKur emekliliğim için bir Mesleki sorumluluk herhangi bir buçuk yılım var. Kalan on sekiz sigortası primlerinin sorumlulukla aylık primi toptan ödeyebilir kesinlikle gider olarak muhatap tutulurlarsa miyim? Günay Uslu Sorularınız için malicozum?ismmmo.org. dikkate alınması sigorta şirketi gerekli SGK’de; doğum, askerlik, tr adresine mail atagerekiyor. Gelir ödemeyi yapıyor. bilirsiniz. Tüm sorular yurtdışı gibi yasal borçlanmalar İdaresi’nin bu doğrultuda Bu noktada ise eposta ile tek tek haricinde, eski yıllardaki gün yapacağı açıklamalarla mesleki sorumluluk cevaplanacaktır. boşluklarını toptan ödeme 100 bine yakın meslek sigortası için ödenen imkânı yoktur. mensubunu primlerin, mesleki rahatlatacağına inanmak kazancın tespitinde istiyoruz. indirim konusu ‘Sağlık Hakkı’nıza Sahip Çıkın! Genel Sağlık Sigortası’nın 1 Ocak’ta zorunlu yürürlülüğe girmesiyle sağlıktaki haklar da önem kazandı. Bu haktan yararlanmak isteyenler için biraz kafalar karışık. İşte size ana başlıklarıyla kısa yol haritası. Sigortalı çalışan, isteğe bağlı sigorta primi ödeyen veya SGK’den emekli aylığı alan kişilerle, bunların eşi, 18 yaşını, lise ve dengi okullarda öğrenim görmüşse 20 yaşını, yükseköğrenim görmüşse 25 yaşını doldurmamış evli olmayan çocukları, yaşına bakılmaksızın bakmakla yükümlü olunan kişi sayılıyor. Kanuna göre bu kişilerin, malul olduğu tespit edilen evli olmayan çocukları ile geçimi sigortalı tarafından sağlanan, geliri asgari ücretin net tutarından daha az olan ve diğer çocuklarından sağlık yardımı almayan ana ve babası da bakmakla yükümlü olunan kişi durumunda. Yani bu kapsama girenler herhangi bir prim ödemeyecek. 65 yaş maaşı veya engelli maaşı bulunanlar, işsizlik sigortasından para alanlar, yeşil kart sahipleri, sığınmacılar, harp malulleri, köy korucuları ve muhtarların gelir testine girmelerine ise gerek yok. Genel sağlık sigortalıları ile bakmakla yükümlü oldukları kişiler, sağlık kuruluşlarına başvurdukları tarihten önceki son bir yıl içinde toplam 30 gün genel sağlık sigortası primi ödenmesi halinde sağlık yardımlarından faydalanabiliyor. SSK sigortalılarının iş kanunlarında ücretsiz izinli sayılan süreler haricinde ayrıca bir takvim yılı içerisinde toplam 1 ayı aşmayan ve işverenlerince belgelendirilen ücretsiz izin sürelerinde genel sağlık sigortalılıkları devam ediyor. Bir takvim yılı içinde 1 ayı aşmayan anlaşmalı ücretsiz izin hallerinde sağlık yardımı almaya devam ediliyor. Zorunlu sigortalılığı sona erenler ise bu tarihten itibaren 9 gün süreyle genel sağlık sigortasından yararlanabiliyor. Bu kişilerin sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten geriye doğru bir yıl içinde 90 günlük zorunlu sigortalılıkları varsa, sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten itibaren yine 90 gün daha sağlık hizmeti alabiliyor. Bu arada sigortalılara, sağlık yardımları haricinde, çalışmadıkları süreler için rapor parası da veriliyor. Bu ‘Gider’in Çaresi: Gelir İdaresi Vatana Millete Hayırlı Olsun!.. Başbakan, Sivas katliamı davasının zamanaşımına uğradığını öğrenince şöyle dedi: Milletimiz, ülkemiz için hayırlı olsun... Çok doğal, çok hayırlı bir durum hakkında yorum yapar gibi!.. Ama hiç şaşırtıcı değil, 2 Temmuz 1993 günü insanlar cayır cayır yanarken zamanın başbakanı Tansu Çiller ne demişti: Çok şükür otelin dışındaki halkımız yangından zarar görmedi... Ehh, aradan 19 yıl geçip, insanlık suçu işlemiş katiller hâkim tarafından “kamu görevlisi değil, sivil vatandaşlar oldukları” gerekçesiyle özgür kılınınca, Başbakan da haliyle “hayırlı olsun” deyip ekledi: Yıllar yılı içerde olan vatandaş, içlerinde kaçak olanlar vardı. Bilemiyorum tabii onlar da var... O kadar yıl üzülmüş besbelli... ??? Aynı gün, aynı sıralar... Ankara’daki mahkemede Sivas katliamı için zamanaşımı kararı verilirken yakılan aydınların yakınları dışarda cop ve biber gazıyla bir güzel benzetilirken Diyarbakır’da MustazafDer Genel Başkanı ve beraberindeki heyet Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’i makamında ziyaret ederek topladıkları 110 bin imzayı teslim etti... Şeyh Sait’in adının, asıldığı Dağkapı Meydanı’na verilmesini istiyorlardı!.. 1925 yılında, henüz 3 yaşındaki Cumhuriyet, MusulKerkük’ün Misakı Milli sınırları içine dahil edilmesi için kıyasıya bir çaba içindeyken “şeriat isterük” naralarıyla ve tam da İngilizlerin istediği biçimde isyan eden Şeyh Sait, Türk ordusunu uzun süre uğraştırmış, Genç ve Bingöl’ü ele geçirmiş, hatta Diyarbakır’ı bile kuşatmış, ama sonunda binlerce insanın kanı döküldükten sonra yakalanmış ve 46 arkadaşıyla birlikte Diyarbakır’da idam edilmişti... Başkan Osman Baydemir, bunun ilk talep olmadığını, daha önce de aynı meydana bir anıt dikilmesi ve adının Şeyh Sait Meydanı olarak değiştirilmesi önerilerinin geldiğini, bu talebi de büyük bir memnuniyetle belediye meclisinde görüşeceklerini söyledi. Sonra da kararın olumlu olacağını şu sözleriyle ilan etti: Halkımızın nazarında Şeyh Sait ve arkadaşlarının itibarı en yükseklerdedir. Biz Şeyh Sait ve arkadaşları için kimseden itibar talep etmiyoruz. Onların zaten halkımızın da, benim şahsımın da yüreğinde ve zihninde itibarı çok yüksektir. Aslında özür dilenmesini istiyoruz. Karar mekanizmalarından o dönemde yapılan zulümle ilgili özür bekliyoruz. Baydemir, “Milletimiz, ülkemiz için hayırlı olsun” dedi mi bilemiyorum!.. ??? Peki, diğerlerine yazık değil mi, onların canı can değil mi?.. Tez zamanda Dersim İsyanı’nın elebaşısı, İngilizlere “Dersim Generali” imzasıyla mektup yazıp yardım dilenen Seyit Rıza’nın adının hem asıldığı Elazığ çarşısına hem de Tunceli’nin en geniş meydanına verilmesi gerekmez mi?.. O zaman, Kuvayı Milliyecilere, Mustafa Kemal’e “eşkıya, haydut, katli vacip” diye yazılar döktüren, İngiliz Muhipler Cemiyeti üyesi, İngiliz işbirlikçisi hükümetin yurtsever avcısı Dahiliye Nazırı, “Artin” lakaplı Ali Kemal’in suçu ne?.. Onun adının da bakanlık yaptığı binanın bulunduğu caddeye verilmesi vefa duygularına uygun düşmez mi?.. Ali Kemal deyince aklıma geldi; Damat Ferit Paşa’nın, İngiliz muhribine binip kaçan Padişah Vahdettin’in, sürgün edilen 150’liklerin ruhları incinmez mi?.. Nasıl olsa cadde, sokak bol; her birinin adını şöyle yaldızlı biçimde en son kaçtıkları noktalara versek fena mı olur?.. Nasıl söylesem, aklımdan da geçmiyor değil, şu zamanaşımından yırtanların isimleri diyorum... Ama daha çok yeni tabii, onlarınkini de bir dahaki sefere inşallah... Tabii, topunun isimlerinin altına aynı vecizeyi koymak şartıyla: Milletimiz, ülkemiz için hayırlı olsun... Acı Veren ve Düşündüren Katliam PERİHAN ERGUN 2 Temmuz 1993’te cuma namazından çıkanlarla onlara eklenen 15 bin ‘Kara Yobaz’ın Sivas Madımak Oteli’nin kapılarını kapatıp önünde “Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak” naralarıyla çıkardıkları yangında yazar, ozan, öğrenci, çizer, şair ve düşünür 35 insanımızın canlarına kastedişinin 19’uncu yılındayız. Vicdanlı insanların yüreklerini yakan ateşin dumanları hâlâ tütmekte(!). Geçen hafta, “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü”nün övünç ve sevincini yaşamanın hemen ardından, yüreklerimizden atamadığımız Madımak Ateşi’nin dumanlarını soluyarak utanç veren o İnsanlık Ayıbı’nın hiç bitmeyecek olan acılarını tekrar yaşadık. Bu yetmedi, bir de 13 Mart’ta yapılacak yaklaşık 19 yıldır süren davanın düşürülebileceği kâbusuyla utancını duyduk. Nedeni; savcılığın 7 kaçak sanığın zamanaşımına girmesiyle davanın düşmesi gerektiğini belirtmesi, 13 Mart’taki duruşmada Ankara 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi bunu “İnsanlık Suçu” olarak görmezse, davanın düşeceği ve tamamen kapanacağı olasılığı acıların ateşine benzin döktü. Bilindiği gibi 12 Eylül soruşturmasının savcısı davayı “İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar” maddesine dayanarak 32 yıl geçmesine karşın zamanaşımının bu davada işlemeyeceğini belirtmişti. Sonuç adalet isteyenlerce 19 yıl beklenir oldu. Suçlular, normal vatandaşlar gibi ehliyet alan, askere giden, hatta yaşantılarını gönüllerince sürdürmelerine karşın bulunup, yakalanamıyor özrüyle dava 15 seneyi geçip 19. senesine ulaştı. ??? 13 Mart duruşmasında katledilenlerin yakınlarıyla yurttaşlarımızda belki zamanaşımı uygulanmaz, dava devam eder umudu vardı. Tersine mahkeme Cafer Erçakmak öldüğü, kaçaklar bulunamadığı ve kamu görevlisi olmadıkları için zamanaşımına uyma kararıyla davayı düşürdü, böylece katiller kurtuldu. Tarihimize bir kara sayfa olarak girecek olan bu dava saldırganlıkla öldürücülükleri çoğaltabilecektir. Sayın Başbakan’a bu karar hakkındaki fikri sorulduğunda; “Milletimize ve ülkemize hayırlı olsun” dedi?! ??? Madımak katliamının bu denli uzatılmasında geçmiştekilerle şimdi iktidarda olanların görünür kusurları vardır. Öyle ki Lütfü Kaleli, Aziz Nesin’i kurtarmak için itfaiye merdiveninden indirmeye çalışırken saldırganların başında olan Belediye Meclisi üyesi Cafer Erçakmak’ın A. Nesin’i yakalayıp halletmeyi amaçlayan tırmanışının görüntüleri, hatta itfaiye görevlisinin inişi önlemek için A. Nesin’i iterek, aşağı düşürmesi aşağıdaki güruhun onu linç etmeye kalkmasını, bir polisin önleyip başından yaralandığını görünce de hastaneye taşımasını hâlâ görür gibiyim. Benim İÜ Türkoloji Bölümü’nden arkadaşım, Asım Bezirci öldürülüşüyle kısalan yaşamında toplumuna 80’e yaklaşan değerli kitaplar armağan etti. Büyük bir yazar olmasına karşın alçakgönüllü aziz kardeşim Asım Bezirci’nin hazin ölümünü hâlâ içime sindiremiyorum. Öğle vaktinden, gün batımına değin katliamı önlemede yetkililerin hiçbir işlem yapmayışını bir türlü affedemiyorum. Ayrıca; canım kardeşim Asım’ın kendi canını hiç düşünmeden üst katın koruma duvarından yandaki binanın terasına indiği halde, geri dönüp halk türküleri korosundaki genç kızları olayı onların anlatısından öğrendikkurtarmak için terasa atlamalarına yardımcı olduktan, sonra dumandan zehirlenerek yaşamını yitirmiş. Bu katliamda ölen Hasret Gültekin, Metin Altıok, MuhlisMuhibe Akarsu, Behçet Aysan, Nesimi Çimen, Uğur Kaynar ve diğerleriyle 35 kişinin her birinin ölümü, Asım’ınki gibi trajik içerikte. Valilikle askeri güçlerin gösterdiği önemsemeyiş acıları daha da çoğaltıyor. Tarihimize kara bir sayfa olarak geçecek bu utanılası cinayetin iç yüzü hâlâ kapkaranlık. Övüncümüz olan bu sanatçı ve aydınlar, o günlerin Kültür Bakanı Fikri Sağlar’ın da desteğiyle Pir Sultan Abdal’ı Anma Şenlikleri’yle onun büstünün açılışına katılmaya gitmişlerdi. Ben de eğer rahatsızlığım engel olmasaydı onlarla birlikte orada yaşamımı yitirecektim. ??? Onlarla birlikte olamayışımın suçluluğunu onarabilmek için Bezirci’yle N. Çimen’in cenazelerini Sivas’tan alıp İstanbul’a getirmeyi görev bildim. Bu amaçla SHP İl Başkanı Yüksel Çengel’in sağladığı uçakla Sivas’a gittik. Mazlum Çimen babacığını, sağlık otosuyla getirmeyi yeğledi. Biz Asım’ın cesediyle olaydan sonra oraya giden eşini de alarak. İstanbul’a döndük. O günlerde SHP İl Başkanlığı Kabataş’taki yükseltinin üstündeydi. Orada halkın istemi doğrultusunda cenazeyi saygı geçişine sunduk. Sonra da Zincirlikuyu Kabristanı’na kadar binlerce kişiyle yaya olarak taşıyarak toprağa verdik. Bu katliamda canlarını yitirenlerin, ışıklar içinde yattıklarına inanarak hepsine rahmetler diliyorum... KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Bir şarkıcıya, 1 müzik yapıtının belli yerlerinde eşlik 2 eden şarkıcı. 2/ Bir 3 erkeğin nikâhsız 4 olarak aldığı cariye... Eski Mısır’da 5 güneş tanrısı. 3/ Bir 6 cins doğan kuşu. 4/ 7 Cami, mescit gibi yerlerde yapılan 8 dinsel konuşma... 9 Düş. 5/ Dolma yap1 2 3 4 5 6 7 8 9 mak için hazırlanan karışım... Telefon sözü... Krip 1 S A Z L I G Ö L ton elementinin simgesi. 6/ 2 A Ğ A R O D E O Çeşitli ağaçlardan elde 3 K I R T I L B İ edilerek cilacılıkta kulla 4 L G AM Ş E D nılan bir tür zamk... “Bi 5 I R A K MA N İ linir ne olduğum iç6GÖN S A H İ P lenmek zanaatında” (Ce7 Ö T A N A Z İ U mal Süreya). 7/ Pokerde 8 L A A D İ D A S bir oyuncunun önündeki E Ş paranın tümü. 8/ Osman 9 R O Z E lı devletinin bir dönemine adını vermiş olan çiçek... Bir müzik sesini belirtmeye yarayan işaret. 9/ Şii mezhebinin belli başlı dinsel önderlerine verilen şeref unvanı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hareketli, eğlenceli bir konuya dayanan ve şarkılara da yer verilen hafif güldürü... Bir nota. 2/ Ateş... Halk dilinde nisan ayına verilen ad. 3/ İlçe... Sürülmemiş tarla. 4/ Dökülen tohumlarla ertesi yıl çıkan tahıl... Üzerinde film çevrilen stüdyo düzlüğü. 5/ Alüvyon... Ortadoğu’da, “Ölüdeniz” de denilen bir göl. 6/ Yunan mitolojisine göre uçmayı başaran ilk insan... Hollanda’nın plaka imi. 7/ Çıplak vücut resmi... Teknelerle suyun dibinde sürüklenerek çekilen balık ağı. 8/ Bir devletin, bir şirketin yönetimini birlikte yürüten üç kişilik topluluk... Uzaklık işareti. 9/ Antalya’nın Akseki ilçesinde bir mağara... Eğik olarak kesilmiş kenar. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle