25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 MART 2012 PAZAR 8 İstanbul B Edirne B Kocaeli B Çanakkale Y İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak PB Sinop PB Samsun Y Trabzon Y Giresun Y PB Ankara 9 8 12 10 17 15 20 8 7 7 5 5 8 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB PB PB PB PB B B B B PB PB PB 7 13 0 22 19 18 10 15 9 8 0 1 5 Oslo B Helsinki K Stockholm Y Londra PB AmsterdamY Brüksel PB Paris B Bonn Y Münih PB Berlin Y Budapeşte B Madrid B Viyana PB HABERLER 6 1 6 14 9 12 11 10 6 10 11 18 10 Belgrad PB 10 Sofya Y 8 Roma B 16 Atina Y 15 Zürih Y 10 Moskova B 3 Aşkabat Y 6 Taşkent Y 11 Baku Y 4 Bişkek B 6 Tiflis B 1 Kahire PB 28 Şam PB 20 Ülkemizin kuzey, iç ve batı kesimleri parçalı çok bulutlu, Marmara’nın güneyi, Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu’nun batısında yağmur, sabah saatlerinde Rize, Artvin çevrelerinde karla karışık yağmur bekleniyor. Yurdun iç ve doğu kesimlerinde kar örtüsünün fazla olduğu alanlarda görülecek kar erimeleri sonucunda meydana gelebilecek sel ve su baskınlarına karşı dikkatli ve tedbirli olunması gerekmektedir. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 11 Mart GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada kıvamda iken kavgalı tartışmalar, çelişkili duygular... …derken; 4+4+4’ün asıl mimarı, Osmanlı’yı laik cumhuriyete yeğleyen Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, pat diye, “Evet! 28 Şubat sürecinde kapatılan İHL’lerin orta kısımlarını bu yasa ile yeniden açıyoruz” diye bir açıklama yapacak ve... ...muhalefetin yeri göğü kaldırıp tekrar yere indirdiği imam hatip sorunu artık tartışma dışı! 12 yıl süreli kesintisiz eğitimi üç parçaya bölmelerindeki hikmeti de açıkladı Bakan Dinçer: Esnek bir eğitim sistemi getiriyorlarmış! Esneklik ne şurasında ne burasında önerinin. Tek amacı imam hatiplerin orta kısmını açmak! Dindar nesiller yetiştirme sisteminin ilk uygulaması böyle başlıyor. İlk 4 yılda alfabeyi söktü mü çocuk; ikinci 4’te başta Atatürk, Türk büyüklerinin yaşam öyküleri yerine Peygamber’in, İslam büyüklerinin yaşam öykülerini öğrenecek. E, kolay değil vatandaşa (oya) hizmet etmek. Anaların babaların dileklerini yerine getiriyor AKP... ...ana babalara ölürken çocuklarının yatakları başında veya öldükten sonra mezarlarında; orta sınıflarda, belki daha sonra lisede, üniversitede öğrendikleri duaları okumaları olanağı sağlamış oluyor. ??? RTE; 12 Eylül darbesinin lideri Kenan Evren’e söylemediğini bırakmadı. Yargıya hesap vermesini de sağladılar. Pekâlâ ama ya Kenan Evren, mahkemede 12 Eylül’ün kimi konularda, örneğin her konuşmasında Kuran’dan ayetler okuyarak dinci partilere öncülük ettiğini ve hatta akıl hocalığı yaptığını söyler… …kanıt olarak 1982 Anayasası’na son şeklini veren MG Konseyi’nin tutanaklarında anayasaya zorunlu din derslerinin konulmasına karşı çıkanlara… …“Vatandaşlardan aldığı başvurularda ölürken çocuklarının baş uçlarında dua okumayı bilmediklerinden yakındıklarını” yazıyla bildirdiklerini ve bu nedenle anayasada zorunlu din eğitiminin yer aldığını gerekçe olarak gösterirse… …AKP ve lideri; Erbakan’dan önce Evren yolumuzu açtı diyebilecek mi acaba? Neden demesinler? Baksanıza Erbakan Hoca’ları öldükten sonra adını bir üniversiteye veriyorlar. Evren de öldükten sonra icabını düşünürüz derler mi, derler! ??? 4+4+4 nedir, ne değildir bilen yok diyor CHP’nin yaptırdığı anket. Komisyondaki kavgaları aktarmaktan medya da partiler de zaman ve yer bulamıyor 4+4+4’ün ne getirdiğini, ne götürdüğünü halka anlatmaya. Tek bilinen dinci Akit’in manşeti gibi“Yeniden Bismillah” diyerek 15 yıl sonra imam hatiplerin orta kısmının açılacağı. Yeni sistemde okulöncesi, ortaokul var mı yok mu, okula başlama yaşı kaç? Ne olacağı açıklanamıyor diye kara kara düşünmek gereksiz. Her şeyi bilen, en doğru kararları veren Allah’ın ulusumuza lütfettiği Başbakanımıza sorsun komisyon. Bir gece istihareye yatar. Ertesi sabah, okul öncesi eğitimden okula başlama yaşına kadar Meclis komisyonunun da bakanlığın da kararsız kaldığı ne kadar sorun varsa şıp diye çözümler! Seni gidi dinsiz seni! Çözümleyemez deyiver de bak başına neler geliyor! ??? Kılıçdaroğlu da “Eğitim anayasadan da önemli ve önde giden konudur. 4+4+4’ü geri çek. Gel oturalım masaya, uzlaşalım. Birlikte yeni bir yasa yapalım” diye el uzattı RTE’ye. Aldığı yanıta bakın: “CHP Genel Başkanı ile ne zaman hangi konuda uzlaştık ki, bu konuda uzlaşalım!” Doğru! Bugüne dek iki parti genel başkanının uzlaştığına tanık olunmadı. Evet ama “muktedir” iktidar sahiplerinin muhalefetin öngörülerine açık olmaları çağdaş demokrasinin öncelikli ve öngördüğü bir kural değil mi? RTE; ana muhalefeti tersleyeceği yerde… …bu kez bir ilke imza atarak, 4+4+4 için uzlaşıya evet diyerek alkışlanacak bir görevi yerine getiremez mi? Hayır! Getiremez! Ne böyle düşünebilir ne de gerçekleştirebilir. Burnu Kaf Dağı’nda. “Benden büyük yok” havasına öyle kaptırdı ki kendini… …muhalefetle bir araya gelip görüşlerinden, düşüncelerinden yararlanmayı adeta küçüklük sayıyor. Silivri Cezaevi’nin açık görüş salonunun duvarlarını yetenekli bir Ergenekon sanığının pet şişelerden keserek yaptığı onlarca rengarenk plastik çiçek süslüyor. Bir de İtalyan yazar Carlo Collodi’nin dünyaca ünlü çocuk masalı Pinokyo’dan esinlenen duvar boyamaları. “Yalan söylediğinde burnu uzayan Pinokyo”nun hikâyesini cezaevi duvarına resmettirmek kimin fikriydi, merak ettim. İçeridekilere, onları ziyarete gelen ailelerine ve çok büyük olasılıkla da çocuklarına nasıl bir mesaj verilmek isteniyor acaba? Yapanların gerekçesini bilemem ama ben, tüm iyi niyetimle “Dışarıda o kadar çok yalan var ki” mesajını çıkardım Pinokyo’lu cezaevi duvarından... Örnek isterseniz; İçerideki gazetecilerin aslında tecavüzcü olduğu, Tutukluların kesinlikle tecrit altında tutulmadığı, Hükümetin 4+4+4 sistemini temel eğitimi 12 yıla çıkarmak için istediği, İktidarın kadın meselesini cinsiyet eşitliği sorunu olarak gördüğü, Suriye politikamızın Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesiyle uyum içinde olduğu, Ve daha neler neler anlatılıyor dışarıda... Cezaevi Duvarındaki Pinokyo Bugün başkentte Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu’nda iki bin kişinin katılımıyla toplanacak Türkiye Büyük Sağlık Hakkı Meclisi de bir başka Pinokyo yalanına işaret edecek. Konu, Genel Sağlık Sigortası (GSS). Türk Tabipleri Birliği (TTB) 81 ilin sağlık meclislerini bir araya getirdiği toplantı öncesinde Sağlık hakkımız için mikrofonu sokaktaki vatandaşa uzatmış. Sonuçlar vahim: 1 Ocak’ta yürürlüğe giren Genel Sağlık Sigortası ne getiriyor, ne götürüyor, kimsenin haberi yok. Yeni sisteme göre 29 Şubat’a kadar gelir testi yaptırması gerektiğini bilenlerin sayısı yok denecek kadar az. Gelir testi yaptırmayan ve herhangi bir sosyal güvencesi Gazeteci adayları bu kitabı okumalı Cumhuriyet Ankara Bürosu’nda örnek aldığımız ağabeylerimizden Işık Kansu’nun son kitabı “Kan Denizindeki Mercek” kısa süre önce kitapçı raflarındaki yerini aldı. Kitap iki ana bölümden oluşuyor. Biri, daha önce gazetemizde de yayımlanmış olan dizilerinde odaklandığı “kan denizi”. Yani 12 Eylül öncesi ve sonrasında yaşanan siyasi cinayetler. Doğan Öz, Uğur Mumcu suikastları. Bahçelievler, Balgat Katliamları. Ve 12 Eylül işkenceleri... Kitabın diğer bölümünde ise Kansu, gazeteciliğin nasıl özveri isteyen bir meslek olduğunu 19751982 (kendi deyimiyle “kalfalığa hak kazanma yılları”) arasındaki deneyimleri ışığında anlatıyor. 12 Eylül’e giden süreç, genç bir polis adliye muhabirinin önemli bölümünü Cumhuriyet’te yaşadığı çarpıcı anıları eşliğinde aktarılıyor. Sadece o anılar bile, kitabın gazetecilik adayları için referans kaynak sayılması için yeter de artar. de olmayanlara otomatik olarak ayda 212 lira prim borcu yazılacağını bilen kimse yok. Herkes hastane ve eczanelerde katkı payı, reçete bedeli, ilave ücret adı altında değişik ödemeler yapmak zorunda bırakılıyor. TTB Genel Sekreteri Feride Aksu Tanık, bu sonuçlar ışığında bugünkü buluşmanın önemini şöyle vurguluyor: “Sağlık reformu adı altında hani herkesin sağlık sigortası olacak, isteyen istediği hizmeti hiçbir ek ücret ödemeden alacaktı? Hepsi kandırmaca çıktı. Hastaneye giden vatandaştan katkı payı, ilave ücret, reçete bedeli, yatak ücreti, eşdeğer ilaç farkı adı altında çeşit çeşit ödemeler alınıyor. Sosyal güvencesi olmayan vatandaşlar ise ölene kadar sigorta borcu yükümlülüğü altına sokuluyor. Tüm bunları halka anlatmak için il sağlık hakkı meclisleri oluşturduk. Bu il meclisleri ve diğer demokratik kitle örgütlerinin katılımıyla bugün Türkiye çapında bir kampanya başlatacağız. Hedefimiz genel sağlık sigortası sisteminin aslında ne gibi sakıncaları olduğunu halka anlatmak. Katkı paylarının ortadan kaldırılmasına yönelik de bir mücadele planı oluşturacağız.” Görülen o ki, Türkiye Sağlık Hakkı Meclisi’nin başarılı olması, hepimizin sağlığı açısından hayati öneme sahip. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Kürt siyasi parti ve gruplarını bir araya getiren toplantı sonuçlandı İdari statü vurgusu MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Diyarbakır’da Kürt eksenli politika yapan siyasi parti ve grupların temsilcilerinin bir araya geldiği “Kolektif Akılla Birlik” toplantısının sonuç bildirgesinde, Kürtlerin haklarının tanınmaması halinde kalıcı barışın olmayacağı ve statü verilmeden de Kürt sorununun çözülmeyeceği belirtildi. BDP, HAKPAR, ÖSP gibi siyasi partiler ile DTK, Dicle Fırat Diyalog Grubu, Kürt Devrimci ve Demokratlar Hareketi gibi grupların temsilcilerinin, önceki gün Diyarbakır’da bir araya geldiği “Kolektif Akılla ? “Kolektif Akılla Birlik” toplantısının sonuç bildirgesinde, Kürtlerin haklarının tanınmaması halinde kalıcı barışın olmayacağı ve statü verilmeden de Kürt sorununun çözülmeyeceği belirtildi. Birlik” toplantısının sonuç bildirgesi, dün Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nde açıklandı. Katılan kuruluşlar adına hazırlanan bildirge, Diyarbakır bağımsız milletvekili Leyla Zana tarafından Kürtçe olarak okundu. Bilgenin mutabakatla hazırlandığını belirten Zana’nın açıkladığı bildirgenin bazı bölümleri şöyle: “Kürt ulusal sorunu, Kürtlerin halk olmaktan kaynaklı haklarını kullanamaması sorunudur. Kürt ve Kürdistan sorunu, Kürdistan coğrafyasında Kürtlere idarisiyasi statü verilmeden çözülemez. Adalet, özgürlük, birlikte yaşam ve onurlu barış ancak bu talebin gerçekleşmesiyle mümkün olacaktır. Nüfusu 40 milyonu aşan kadim bir halkın siyasal statüden yoksun yaşamayı zorla ve baskı yoluyla dayatmak günümüz dünyasında artık mümkün değildir. Unutulmamalıdır ki, Kürtlerin tüm siyasal hakları tanınma dan başta Kürtleri baskı altında tutan devletlerde olmak üzere, Ortadoğu coğrafyasında kalıcı bir barış tesis edilemez. Türkiye ve dünya kamuoyuna yüksek sesle ifade etmek isteriz ki, Kürt halkı eskisi gibi örgütsüz bir halk değildir. Kürtleri kendi aralarında çatıştırarak, zenginlik olan farklılıklarını kullanarak bölmeyi amaçlayan tüm çabalar beyhudedir. En kısa zamanda siyasi partilerimizin, grup, oluşum ve inanç temsilcilerinden oluşacak bir heyet ulusal birlik ve ulusal birlik mekanizmalarını oluşturmak için çalışmaya başlayacaktır.” Kadınlar ‘eşitlik’ için Kadıköy’de düzenlenen mitingde buluştu Cinsel sömürüye son HÜLYA KESKİN Böyle durumlarda iktidarın başlıca hedefi kendini güçlü tutmaktır. Güçlü kalmanın başlıca silahı da istikrardır. Gündemin ilk sırasına “istikrarın bozulmaması” maddesini koyduğunuz an, rahatınız kolay kolay bozulmaz. Özellikle bizim gibi etrafı sancılı ülkelerde istikrarın elbette özel bir önemi var ama, istikrarı salt iktidarınızın korunmasına indirgediğiniz an, başta iç barış olmak üzere her şey bozulmaya başlar. İktidar koalisyonunun 10. yılında geldiğimiz noktanın özeti bu. Hatta nakaratını bile üretebiliriz: Demokrasinin ne önemi var, mühim olan istikrar! ??? Bu şarkıyı liste başı yapıp öteki şarkıların hiçbirine de izin vermeyebilirsiniz ama, bunu sadece bir süre için kendi ülkenizde yapabilirsiniz. Zira günümüzde uluslararası algıyı kendi isteğiniz doğrultusunda yönlendirmeniz olanaksızdır. İktidar koalisyonuna yönelik dış algının değişmekte olduğunu daha önce vurgulamıştık. Böylesi değişiklikler kısa sürede olmaz, başlayınca da kolay kolay durdurulamaz. Algı değişikliğindeki nedenlerden biri tutuklu gazeteciler. İçimizdeki durum bir yana, dünyada Türkiye deyince ilk akla gelen tanımlardan biri bu oldu: “Tutuklu gazeteciler.” Açıkça söylemek gerekirse dışımızdaki hiçbir Türkiye karşıtı bizim imajımıza bundan daha büyük zarar veremezdi. Zira demokrasinin vazgeçilmezleri olan “açıklık” ve “hesap verebilirlik” için başlıca unsur ifade özgürlüğüdür. Bu da büyük ölçüde gazeteciler eliyle kullanılabilir. Hükümet dünyaya giderek yerleşmekte olan bu algıyı ortadan kaldırmak yerine şu üç yöntemi nöbetleşe uyguluyor: Yok saymak... Çarpıtmak... Dile getirene saldırmak... Her biri ötekinden demokratik, seç seç kullan. Günümüzde böylesi kangrenleşen sorunları yok saymak olanaksız. Bunu hükümet de gördü. Çarpıtmak bir süre işe yarayabilir ama, gerçekler hep inatçıdır. “Onlar gazeteci değil”, “meslekleri nedeniyle tutuklanmadılar”, “aralarında adam öldürenler var” gibi söylemler artık muhatapların da alaysı gülümsemelerine neden oluyor. Şimdi sıra, bu sorunları dışarıda dile getirenlere çıkışmakta. Düne kadar içeride attıkları her adımı “reform” diye dünyaya anlatıyorlardı. Dışarıda da “Türkiye’de reformcu bir iktidar var” iklimi yerleşiyordu. Bununla da yetinmiyorlardı; muhalefeti şikâyet edip, “Onlar engel olmasa daha büyük reformlar yapacağız” propagandası yapıyorlardı. Yabancılar da muhalefete yüklenip, “Neden tutucu davranıyorsunuz, reformlara omuz vermiyorsunuz?” diye tavır koyuyorlardı. CHP, gerçekleri dışarıda da dile getirmeye başlayınca bu kurgu bozuldu. ??? Dünyada da çok yankı bulduğu için örneği oradan verdik, ama sorun salt tutuklu gazeteciler olayı değil. İktidar pek çok konuda çözüm üretemediği gibi umut ve beklenti de üretemiyor. İçinde korku barındırmayan yeni bir toplumsal uzlaşma ortamı yaratmak gerekiyor. İktidarın eline çok güçlü fırsatlar geçti. Ne yazık ki kullanamadı. Şimdi toplumun çaresizliğini, “her şeyi yine bizden bekliyorlar” diye okuyorlar. Türkiye’nin ortak paydalarını inandırıcı biçimde öne çıkartıp toplum içinde çoğaltacak siyasi rüzgâra ihtiyaç var. YARGITAY BERAATI BOZDU 8 kadın terörist çığda öldü Haber Merkezi Terör örgütü PKK’nin yöneticilerinin bulunduğu üs durumundaki Irak’ın Süleymaniye kenti yakınlarındaki İran sınırında bulunan Kandil Dağı’nda kar yağışıyla birlikte 4 Mart günü çığ düştü. Dola Koke kesimindeki çığda 3 yıl önce PKK’ye katıldıkları belirlenen Zeynep Ulaş, Hülya Gök, Rozerin Bilici, Someyi Sofizade, Sümeye Polat, Nuran Bellier, Şehdiya Zeyrik, Fatma Çete isimli teröristlerin öldüğü belirtildi. “Devrimci 8 Mart Platformu” üyesi yüzlerce kadın, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında Kadıköy İskele Meydanı’nda miting düzenledi. “Kadın olmadan devrim olmaz, devrim olmadan kadın kurtulmaz” diyen kadınlar, eşitlik ve özgürlük mücadelelerini devam ettireceklerini vurguladı. Tepe Nautilus önünde toplanan kadınlar, “8 Mart aç ve işsiz bırakılmış kadınların hesap sorma günüdür”, “Eşit ve sömürüsüz bir dünya için örgütlenelim ve mücadele edelim”, “Haklıyız kazanacağız” yazılı pankartları taşıdı. Eylemciler daha sonra kortej halinde yürüyüşe başladı. Kadınlar, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Kadın erkek el ele örgütlü mücadeleye” sloganları, alkış ve ıslıklar eşliğinde yürüdü. Eylemciler, yürüyüşün son bulduğu ve mitingin düzenleneceği Kadıköy İskele Meydanı’na polis kontrol noktalarından geçerek alındı. Meydanda kadınlar adına basın açıklaması yapan Devrimci 8 Mart Platformu Üyesi Gamze Keşkek, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün, “sömürüyle mücadele adınlar “8 Mart aç ve işsiz bırakılmış kadınların hesap sorma günüdür”, “Eşit ve sömürüsüz bir dünya için örgütlenelim ve mücadele edelim” yazılı pankartlar taşıdı. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) K YDGH terör örgütü sayıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketi (YDGH) yapılanmasının terör örgütü PKK ile irtibatlı olarak, örgütün amaçlarını gerçekleştirmek üzere oluşturulduğuna karar verdi. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi, “silahlı terör örgütü üyesi olma” suçundan yargılanan 28 sanıktan 16’sı hakkında beraat, 12’si hakkında Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’na muhalefetten çeşitli hapis cezaları verdi. Yerel mahkeme kararının temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde görüşüldü. Daire, “silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçundan beraat eden 16 sanık hakkındaki hükmü bozdu, 12 sanık hakkındaki mahkumiyet kararını onadı. YDGH’nin, terör örgütü PKK ile irtibatlı ve örgütün amaçlarını gerçekleştirmek üzere yapılandırıldığı ifade edilen kararda, YDGH’nin terör örgütüne eleman kazandırma faaliyetinde bulunduğunun tespit edildiği kaydedildi. etme günü” olduğunu vurguladı. Kadınların hâlâ eşitlik, özgürlük mücadelesi için bedeller ödenemeye devam ettiklerini vurgulayan Keşkek, “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü zulme direnen kadınların mirasıdır. Onlar bize bu mirası bıraktı. Güçlü kadın örgütlü kadındır. Cinsel, ulusal, sınıfsal sömürüye son. Mücadele etmeye, tüm alan larda devam edeceğiz” dedi. KESK’li kadınlar adına konuşan EğitimSen 3 No’lu Şube üyesi Nursel Tanrıverdi ise KESK üyesi tutuklu sayısının 40’ı aştığını belirtti. Tanrıverdi, tutuklamaların ardında yatan asıl nedeninin KESK’in eşitlik ve özgürlük mücadelesi olduğunu söyledi. Miting, sanatçı Pınar Sağ’ın verdiği konserle son buldu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle