25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 ŞUBAT 2012 PERŞEMBE 6 HABERLER Tutuklu gazeteci Ulus’un avukatı gardiyanların müvekkiline tuvalet temizlettirmek istediklerini söyledi Cezaevinde kötü muamele İstanbul Haber Servisi KCK soruşturması kapsamında tutuklanan Vatan gazetesi muhabiri Çağdaş Ulus, cezaevinde infaz koruma memurlarının kötü muamelesine maruz kaldığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulunacak. Ulus’la dün cezaevinde görüşen avukatı Hüseyin Ersöz, gardiyanların müvekkiline tuvalet temizletmek istediklerini söyledi. Ersöz yaptığı yazılı açıklamada, Ulus’un 60 gündür Maltepe Cezaevi’nde tutuklu olduğunu belirtti. Ulus’la 17 Şubat’ta görüştüğünü ifade eden Ersöz, “Görüşme sonunda bir görevli Çağdaş’ı infaz koruma memurlarının kullandığı bir tuvalete sokarak, yerde duran paspası göstermiş temizlik yapmasını istemiş. Çağdaş, bu isteğe karşı çıkınca koğuşuna götürülmüş. Cezaevi müdürüyle görüşme talebi idareye iletilmemiştir. Bu tarihten sonra infaz koruma memurlarının müvekkilime yönelik davranışları sertleşmiş durumda. Bunu dünkü ziyaretimde ben de gözlemledim” dedi. Bu durumun kötü muamele yasağına aykırı olduğunu vurgulayan Ersöz, Ulus’un cezevinde kalmaya başlamasından bu yana vücudunun sağ tarafında uyuşma ve titreme şikâyetlerinin başladığını anlattı. Ulus’un uzun bir süre revire çıkarılmadığını, cezaevi doktorunun sürekli ilacını değiştirdiğini aktaran Ersöz, şöyle devam etti: “Dünkü görüşmemizde, Çağdaş’ın sağ elinin morarmış olduğunu gördüm. Geçen hafta alınan kan örneklerinin sonucu hâlâ çıkmamış. Kan alan görevli müvekkilime ‘Torpillisin, senden üç tüp kan alıyoruz’ demiş. Çağdaş’la aynı koğuşta kalan bir başka tutuklu, revirdeki doktor tarafından 35 gün önce hastaneye sevk edilmiş, ancak idare sevk işlemini hâlâ yerine getirmemiş. Yaşanan bu süreçle ilgili Kartal Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunacağız. Ulus’un hayatından endişe ediyoruz.” Bir Ara Sonuç Yazılacak daha epey başlık var, ama şimdi bir ara sonuç çıkaralım. 1) Erdoğan ve arkadaşları, epey bir süredir rahatsız oldukları “iktidar içinde iktidar” yapısını, öncelikle Emniyet’te epey tasfiye ettiler. Özel yetkili mahkemelerde de savcılıkta olduğu gibi, tasfiyeyi/dağıtmayı görebiliriz. Bu fırsatı Erdoğan’a yaratan tabii ki cemaatin kendisidir. Cemaatin bu gücünün ve cesaretinin kaynakları ise ayrı bir konudur, ama yazılmalıdır.. 2) “İktidar içinde iktidar” başlığını biraz açarsak: Cemaat bir “alt iktidar” yapısı oluşturmuştu. Bu cemaat yapısı, Erdoğan’dan farklı politik açılımlara, hedeflere sahiptir. Erdoğan, bir süredir; şimdilik özel yetkili mahkemelerde ve savcılıkta ve onlarla ilişkili Emniyet’te gördüğümüz bu yapının, hükümet politikalarına uygun hareket etmemesinin rahatsızlığı içindeydi. Başbuğ ve Hurşit Tolon tutuklanmaları, örneğin bunun örnekleridir. Bu yapı en sonunda ciddi bir politik çatışmaya ve Erdoğan ile adamlarını hedef almaya yönelince, ipler koptu ve karşı operasyon gerçekleştirildi. 3) Başbakan, siyasi yönetimi, böylece iki başlı olmaktan kurtardı ve tekleştirdi. Bu “tekleştirme”, Erdoğan’ın (otoriter) yönetim biçimine/anlayışına ve kişisel doğasına uygundur. Mesaj ve sonuç şudur: Cemaat, ancak, Başbakan’ın emri, çizdiği çerçeve ve politikaları içinde var olabilir. ??? 4) Erdoğan bunu yapmasaydı, cemaatin iktidarda/yönetimde politik kimliği, giderek daha baskın hale gelebilecekti. İkinci Şike Yasası’nda cemaat en büyük politik iktidar atılımını yapmış, Bakanlar Kurulu dahil milletvekillerinin önemli bir kısmını safına çekmişti. Erdoğan duruma el koydu. 5) Şike Yasası’nda Erdoğan son anda “bu yasa çıkacak” talimatıyla, yakın çalışma arkadaşları içinde oluşan yarığı giderdi, grubunu derleyip toparladı. Medya ve siyaset değerlendiriciler, bu olayın önemini ve cemaatin MİT öncesi en büyük siyasi saldırısı/ “darbe girişimi” olduğunu göremedi! Ama asıl toparlama, MİT olayıyla gerçekleşti. Çalışma arkadaşları ve milletvekilleri öğrendiler ki, bu partide ve iktidarda tek insan/lider bulunuyor! Cemaatten olmayıp da cemaate doğru ciddi yalpalama gösterenler, kuşkuları olmasın, bunun siyasi bedelini ödeyecek… 6) Başbakan şüphesiz ki cemaati, destekçileri olarak tutacaktır. Bir yandan operasyonla iktidarlarını tasfiye ederken, diğer yandan başlarını okşayarak “biz etle tırnak gibiyiz” mesajı vermektedir. Cemaat, Erdoğan’ın iktidarına/politikalarına hizmet etmelidir, tersi değil. 7) Cemaatin ise şimdilik başka bir “siyasi seçeneği” yoktur. Cemaat hasar tespitiyle meşgul. Şimdilik “hizmet camiası” üzerine yazıyorlar. Gülen hareketi, siyasi bir çağrışım da yaptığı için, bu sloganlarını terk ediyor ve Gülen Gönüllüler Camiası’na geçiyorlar! 8) İktidar, özel yetkili mahkemeleri yeniden düzenleyebilir. Erdoğan’ın aklı başında siyaset düşünürleri/adamları, bunların “demokratikleşmesini” dahası kaldırılmasını tartışıyor. Bu operasyon, Silivri yargılamalarında da olumlu sonuçlar verebilir. Ergenekon’un “Odatv” sözde uzantısı davası hızla sonlanacaktır. ??? 9) Kavga bitti mi? Bunu söyleyemeyiz, biliyorsunuz ki aralıktan beri yazdığım gibi, 2014 süreciyle ilişkilidir bu çatışma. Başbakan, 2014’e yönelik temizlik yaptı. Ama cemaatin arkasında ABD gibi bir güç olduğunu unutmayalım. 10) Cemaat lideri Gülen’in dile getirdiği başka bir yön var: “Yanlarında kimseyi istemiyorlar, tek başlarına iktidar olmak istiyorlar ki, hortumlamalarının şahitleri ve karşı çıkanları olmasın..” 11) Cemaat bunca yıldır devlette, iktidarda; mutlaka Erdoğan ve arkadaşları hakkında biriktirdikleri dosyalar vardır. Ama bakmayın siz Gülen’in bu tür ahlaki saldırısına, en sonunda, iktidarla böylesine bir çatışmayı sürdürmek istemeyecektir. Çünkü iyice temizlenme tehlikesi vardır. Seçimlerde Erdoğan’ı olumsuz etkileme güçlerinin abartıldığı kadar olmadığını sanıyorum. Cemaat, iktidarlarla çatışmamıştır hayatında! Bu genel stratejileridir. Çatışırsa daha büyük kayıplara uğrar. Bugün yaşadığımız ise, tarihi bir güç denemisidir! 12) Bir başka sonuç: Erdoğan’a karşı cemaat+liberal aydın vb. cephesinin billurlaşması. Taraf, bunun merkezi. Cemaat Erdoğan’a ağırlıklı olarak oradan vuracak. Artık Erdoğan’a taraftar değil de karşı olmak prim getirecek! 13) Peki sonuç iyi mi oldu kötü mü? Bu ayrı bir tartışma konusu. Cemaat adamlarının, Erdoğan’la birlikte, Türkiye’nin üzerinden buldozer gibi geçtiğini anımsayalım. Ergenekon kazanı yaratıldı. Balyoz operasyonu, başlı başına büyük bir sanal yaratıdır! Odatv ve diğerleri! Basın!!! Cumhuriyet Halk Partisi kurultayını izleyeceğim için bu konuya ara veriyorum; bir çatışmadan başka bir çatışmanın içine!!! ‘HASTA TUTUKLULAR ÖLÜME TERK EDİLİYOR’ İstanbul Haber Servisi Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi Başkanı ve KCK operasyonu kapsamında tutuklanan gazeteci Zeynep Kuray’ın avukatı Taylan Tanay, Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi’ndeki hükümlü ve tutukluların en ufak sağlık sorunları için bile muayene edilemediklerini söyledi. Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi’nde yaşanan sağlık sorunları ile ilgili ÇHD İstanbul Şubesi ve Adli Tıp Uzmanları Derneği olarak bir çalışma başlattıklarını anımsatan avukat Tanay, cezaevinde düzenli bir hekimin olmadığını söyledi. Tanay “Ayrıca tutukluların muayenesine doktorun yanı sıra jandarma da katılıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Tutuklu ve hükümlülerin kelepçeleri de çıkarılmıyor. Bu yasalara tamamen aykırı” dedi. İleri derecede hasta olanların da hastane ortamında tedavi görmeleri gerektiğine dikkat çeken Taylan Tanay “Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi’nde ölmek üzere olan hastalar var. Adalet Bakanlığı ne yazık ki hasta ve tutukluları ölüme terk ediyor” diye konuştu. Kuray’ın avukatlarından Tamer Doğan ise müvekkilinin iki kolunda kabarıklıkların oluştuğunu, bunun banyo suyundan kaynaklanmış olabileceğinin söylendiğini, tahlil ve tetkiklerin kısa sürede yapılmasını beklediklerini söyledi. Kuray’ın annesi Ayşe Emel Mesci de kızının kendisini dün sabah saatlerinde aradığını anımsatarak “Kızım, kendisinde ve aynı koğuşta kalan diğer tutukluların vücutlarında kahverengi, çile benzer kabarıklıkların çıktığını söyledi. Bir hekim grubunun buraya gidip cezaevi koşullarını görmesini istiyoruz” dedi. Savcılığa suç duyurusu 17 yıl önce kaybolan köylülerin bulunması için ikinci kez kazı yapıldı POLİS SALDIRISI Savcı dayağı göremedi ALİCAN ULUDAĞ Dargeçit kazısında kemikler çıktı MAHMUT ORAL ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 4 Aralık 2010’da Dolmabahçe’deki rektörler buluşmasını protesto etmek isteyen öğrencileri İstanbul girişinde durduran ve sert müdahalede bulunan polisler hakkında başlatılan soruşturmada takipsizlik kararı verildi. Gazeteciler tarafından saniye saniye çekilen “dayak görüntülerine” karşın savcılık, polislerin suç işlediği iddiasının “soyut” olduğunu savundu. Dolmabahçe’deki toplantıyı protesto etmek amacıyla Ankara’dan yola çıkan öğrenciler, İstanbul Çamlıca gişelerinde polis tarafından durdurulmuştu. Öğrencileri taşıyan otobüsler, Kurtköy’de bir dinlenme tesisine çekilmişti. Otobüs içinde “zorla” tutulan öğrenciler, otobüsten inmek isteyince çevik kuvvetin biber gazlı ve coplu müdahalesi ile karşılaşmıştı. Hatta gözaltına alınırken sağlam götürülen Miraç Ekrem Efe adlı öğrenci serbet bırakıldığında burnu kırık dönmüştü. Aynı gün Dolmabahçe yakınlarında toplanan öğrencilere de benzer şekilde sert müdahale edilmiş, bu sırada bir kız öğrenci polisten yediği tekme nedeniyle bebeğini dürmüştü. İstanbul Barosu her iki olayda polisin sert müdahalesi nedeniyle İstanbul Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu. Pendik Başsavcılığı soruşturmasını tamamladı ve “suç yoktur” dedi. Savcı İsmail Değirmenci, kararında “şüphelilerin atılı suçları işlediklerine dair soyut iddia haricinde kamu davası açmaya yeter şüphe oluşturacak somut delil elde edilemediğini” bildirdi. Ancak savcılık kararında sadece Kurtköy’deki müdahaleye yer verirken Dolmabahçe yakınlarında yaşananlara değinilmedi. İstanbul Barosu karara itiraz etti, kamera kayıtlarının incelenmesini istedi. DİYARBAKIR Mardin’in Dargeçit ilçesinde 17 yıl önce kaybolan köylülerin cesetlerinin bulunması için dün ikincisi yapılan kazılarda, bir kafatası, kemik ve elbise kalıntıları bulundu. Şırnak’ın Güçlükonak ilçesindeki kazılarda da kafatası ve kemiklerin bulunduğu bildirildi. Mardin’in Dargeçit ilçesine bağlı Bağözü köyünde, iki öğretmenin PKK’li teröristler tarafından öldürüldüğü iddialarının ardından, Dargeçit Jandarma Komutanlığı’na bağlı askerlerce 1995 yılında gözaltına alınan ve bir daha kendilerinden haber alınamayan yedi köylüyle ilgili Özel Yetkili Diyarbakır Cumhuriyet Baş Savcılığı’nın talimatıyla ikinci kez, Ilısu Barajı yolu üzerindeki Bağözü köyü yakınlarında kazı yapıldı. İHD Mardin Şubesi’nden gelen bir heyet tarafından izlenen kazılarda, bir kişiye ait kafatası ile kemik parçaları ve elbise kalıntıları bulundu. Köylüler bir süre önce kendi imkânlarıyla yaptıkları kazılarda, söz konusu kuyudan yanmış iki kemik parçası bulmuştu. Şırnak’ın Güçlükonak ilçesi Özbaşağaoğlu köyü Yağızoymak Jandarma Taburu yakınlarında iki köylünün öldürülerek gömüldüğü iddiasıyla ilgili dün yeniden kazı yapıldı. Buradaki kazılarda da kafatası ve kemiklerin bulunduğu belirtildi. Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi, tarihi İçkale mevkiinde JİTEM merkezi olarak kullanılan ve 38 kafatası ile kemiklerin bulunduğu alanda kazıların durdurularak işlemin elle yapılması için idare mahkemesine başvurdu. ırnak’ın GüçlüŞ konak ilçesi Özbaşağaoğlu köyü Yağızoymak Jandarma Taburu yakınlarında bir başka noktada daha önce yapılan kazılarda elbiseleriyle gömülmüş halde Sait Şen, Beşir Başkök ve Abdullah Güler’e ait olduğu belirtilen kemiklere rastlanmıştı. CEZAEVİNDEKİ 1 YILININ OLDUKÇA ZOR GEÇTİĞİNİ SÖYLEDİ Doğan Yurdakul tahliye oldu İstanbul Haber Servisi Odatv davasında yaklaşık bir yıldır tutuklu yargılanan Odatv Genel Koordinatörü Doğan Yurdakul, İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nce dün tahliye edildi. Böbrek yetmezliği, kan pıhtılaşması, şeker hastalığı şikayeti olan Yurdakul’un avukatları, tedavisinin yapılabilmesi için tahliye talep etmişti. Avukatlar Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz 20 Şubat Pazartesi mahkemeye başvurmuş, tutuklu sanık MİT’çi Kaşif Kozinoğlu’nun zamanında müdahale yapılmadığı için yaşamını yitirdiğine dikkat çekmişlerdi. Yurdakul, cezaevi çıkışında gazetecilere yaptığı açıklamada, içeride kaldığı günlerin oldukça zor geçtiğini söyledi. rkadaşlarım çıkınca ben de özgür olacağım’ Yurdakul, “Tahliye haberini Nedim Şener’den aldım. Tahliyeyi zaten bekliyorduk. Bir yıl çok zor geçti. Sağlık sorunlarım içerde beni çok etkiledi. Silivri Devlet Hastanesi doktor ve çalışanlarına teşekkür ederim. Bu dava bitince ancak gerçek beraat olacak. Şu anda bu yarım bir beraat sayılır. Diğer arka ‘A daşlarım da çıkmadan bunun sonuçlanmasını bekleyemeyiz. Ancak arkadaşlarım özgür olduğunda bende özgürlüğü tadacağım” şeklinde konuştu. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Yurdakul’un tahliyesini sosyal paylaşım sitesi Twitter’daki hesabı aracılığıyla değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, “Sağlık gerekçesi ile de olsa Doğan Yurdakul’un tahliyesinden büyük mutluluk duydum. Aynı duyarlılık diğer mahkumlar için de gösterilmeli” dedi. 7 Mart 2011’de tutuklanan Yurdakul’un 9 yıldan 21 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. GÖZALTINDAKİ KAYIPLAR SAVCILIKTAN MİT’E AZADİYA WELAT Faili meçhulde yine görevsizlik HİLAL KÖSE Yeşil sizin elemanınız mı? SELAHATTİN GÖKATALAY Kürtçe savunma talebi de suç! MAHMUT ORAL BAŞBAKAN ERDOĞAN Protestoya 3 gözaltı İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe’deki Çalışma Ofisi’nden Üsküdar’daki evine geçerken 3 genç tarafından protesto edildi. Başbakanlık korumaları biri kadın toplam 3 kişiyi gözaltına aldı. Önceki gün Çin Devlet Başkan Yardımcısı Şi Cinping ile yaptığı görüşmenin ardından evine giden Erdoğan, Altunizade’deki Millet Parkı yanından geçerken otobüs durağında bulunan bazı gençler tarafından protesto edildi. Başbakanlık korumaları biri kadın 3 kişiyi gözaltına aldı. 3 kişi ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. Susurluk hükümlüsü Ayhan Çarkın ile Şefik Kul, Baki Avcı’nın da aralarında bulunduğu tutuksuz 14 şüpheli hakkında, faili meçhul cinayetlere ilişkin İstanbul’da yürütülen soruşturma görevsizlik kararıyla özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. Özel yetkili savcılık 20 yıl önce gözaltında kaybedilen Ayhan Efeoğlu, Ali Efeoğlu, Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ün ölümünden sorumlu kamu görevlileri hakkındaki dosyayı Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’na göndermişti. Cumhuriyet Savcısı Ayhan Bedirhan, 14 polis hakkında “kasten adam öldürme” suçundan yürütülen soruşturmayla ilgili 10 Şubat’ta görevsizlik kararı verdi. Savcı, dosyanın incelenmesinden, kamu görevlilerine isnat edilen eylemin, Ergenekon ve Susurluk terör örgütü kapsamında suç işleme eylemi olduğuna dikkat çekti. Savcı, Çarkın ve şüpheliler hakkında özel yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’nca dinleme kararları alındığını anımsatarak, özel yetkili savcılığın verdiği görevsizlik kararını eleştirdi. MALATYA Eski Tunceli Jandarma Alay Komutanı Albay Kazım Çillioğlu’nun ölümüyle ilgili soruşturma kapsamında “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım hakkında yakalama kararı çıkaran Malatya Özel Yetkili Savcılığı, MİT’e görderdiği yazıda Yıldırım’ın MİT elemanı olup olmadığını sordu. Savcılık, Yıldırım hakkındaki yakalama kararının kaldırılmadığını bildirildi. Çillioğlu’nun ölümüyle ilgili soruşturma yürüten Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Savlığı’nın talebiyle “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım hakkında Malatya Özel Yetkili 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “yakalama” kararı çıkarılmıştı. MİT Yasası’nda, “MİT mensuplarının veya belirli bir görevi ifade etmek üzere kamu görevlileri arasından Başbakan tarafından görevlendirilenler hakkında Başbakan’ın izniyle soruşturulabilmesi” yönündeki değişiklik yapılması üzerine savcılık, MİT’e yazı yazarak “Yeşil” kod adlı Yıldırım’ın MİT elamanı olup olmadığını sordu. DİYARBAKIR Azadiya Welat gazetesinin genel yayın yönetmeni Tayip Temel’in de yargılandığı 23 sanıklı davada, Mahkeme, KCK dinlemelerinde sanıklardan birinin savunmaların Kürtçe yapılması konusunda talimat verdiğini belirterek Kürtçe savunma yapma talebinin suç olduğunu belirtti. Eski Azadiya Welat Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Tayip Temel, Derik Belediye Başkanı Çağlar Demirel, eski BDP Genel Başkan Yardımcısı Erkan Pişkin ile DTK ve BDP yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 16’sı tutuklu 23 kişi hakkında açılan KCK davasına Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Sanık Erkan Pişkin, savunmalarını anadillerinde yapmak istediklerini belirtti. Mahkeme Başkanı Necati Türkmen, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’i de sorguya çektiği öne sürülen Çimen Işık’ın “Kürtçe savunmada ısrar edin” şeklinde talimatının olduğunu belirterek bu nedenle talebin suç olduğunu söyledi. Savunma sonrası bilirkişi İstanbul Haber Servisi İkinci Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık ve avukatlarının duruşmalarda yaptığı talepleri değerlendirerek 17 Şubat 2012 tarihinde karara bağladı. Mahkeme CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın avukatlarının, “Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ufuk Çağlayan’ın bilirkişi olarak dinlenmesi isteminin” savunmalar tamamlandıktan sonra değerlendirilmesine karar verdi. Mahkeme, eski İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı Levent Temiz’in avukatı Çevat Çalık için, “Bizler bu ülkenin koruyucusuyuz. Bu ülkeyi size rağmen korumayı başaracağız” sözleri nedeniyle suç duyurusunda bulunmayı kararlaştırdı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle