15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 ARALIK 2012 SALI KÜLTÜR CUMHURİYET SAYFA [email protected] 15 ? Kültür Servisi Bu yıl 25.’si düzenlenen Avrupa Film Ödülleri, Malta’da sahiplerini buldu. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye’yi kazanan Michael Haneke imzalı “Aşk”, “En İyi Film”, “En İyi Yönetmen” dallarının yanı sıra, filmin başrol oyuncuları; Emmanuelle Riva’ya “En İyi Kadın Oyuncu” ve JeanLouis Trintignant’a “En İyi Erkek Oyuncu” dallarında ödül getirdi. Avrupa Ödülleri’ne ‘Aşk’ damgası ? Kültür Servisi ABD televizyonlarında ilgiyle takip edilen ve Türkiye’de de CNBC e’de yayınlanan çizgi dizi “The Simpsons/Simpsonlar”, Radio ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından cezalandırıldı. Tanrının şeytana kahve ikram ettiği için, “tanrı şeytanın emrindeymiş gibi gösterildiği” gerekçesiyle RTÜK, CNBC e’ye 52 bin 931 TL para cezası uyguladı. Yabancı haber ajansları ise RTÜK’ün para cezası haberini, geçen hafta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Muhteşem Yüzyıl” dizisi hakkında söylediklerini hatırlatarak yer verdi. RTÜK’ten Simpsonlar’a ceza ‘Asım Kocabıyık Kültür Merkezi’ açıldı ? Kültür Servisi Uludağ Üniversitesi Gemlik Sunğipek Asım Kocabıyık Yerleşkesi’nde Borusan Kocabıyık Vakfı tarafından yaptırılan “Asım Kocabıyık Kültür Merkezi”, dün yapılan törenle açıldı. Borusan Virtüözleri’nin bir konser verdiği açılış, belgesel yapımcısı Nebil Özgentürk ve tiyatro sanatçısı Mustafa Alabora’nın “Sanatın Hayatı, Hayatın Sanatı” konulu söyleşisi ile sona erdi. 1200 metrekare kapalı alana sahip olan, 340 öğrenci kapasiteli Asım Kocabıyık Kültür Merkezi, konferans, konser ve sinema salonu olarak da kullanılabilecek. NOTOS’UN YENİ SAYISI RAFLARDA ‘Edebiyatta intihar’ Kültür Servisi Türkiye’nin saygın edebiyat dergilerinden Notos, yeni sayısını, “Edebiyatta İntihar” konusuna ayırdı. Edebiyat dünyasının çokça tartışılan konularından intihar olgusunun ele alındığı dosyada, farklı nedenlerle intiharı tercih eden yazar ve şairlere ilişkin de kapsamlı bir literatür yer alıyor. “Edebiyatta İntihar” dosyanın yazarları arasında Hakan Günday, Faruk Duman, Ali Ünal, Burcu Alkan, Tuğba Doğan, Antonin Artaud, Giovanni Bonalumi, Plutarkhos ve Alfred Alvarez bulunuyor. Yeni sayıda, modern Yunanca profesörü Gregory Jusdanis ile sanatın bugünü, internetin edebiyatı nasıl değiştirdiği ve ulus mefhumunun edebiyatla ilişkisi de konuşuluyor. Dergide ayrıca Birgül Oğuz, kendi yazarlık deneyimini oluşturan ve yeni yazarların okumasını zorunlu gördüğü kitapları, nedenleriyle birlikte anlatıyor. Itrî Yılı etkinlikleri başladı ‘Itrî ve Dönemine Disiplinlerarası Bakış’ sempozyumu bir konserle açıldı ZEYNEP ALTAY Ressam Rasim Aksan, hipergerçekçi yapıtlarını Galerist’in Tepebaşı’ndaki mekânında sergiliyor İŞ SANAT’TA L’OPERA STRAVAGANTE VE SİMONE KERMES Fotoğraf: ANDREAS DOMMENZ Bir kameranın gözü gibi EVRİM ALTUĞ n tarafından ? Rasim Aksan’ın, Taner Ceyla Aralık’a “dinginliği” ile övülen işleri 15 im üretir gibi kadar görülebilecek. Aksan, res tir gibi de fotoğraf üretirken, fotoğraf üre resim üretiyor. rın içine kendi görsel yorumumu katabilme ihtimalimin de artacağını öngördüm. Bunun yanı sıra, düşündüğüm şeyler olsa bile, o düşündüklerime yakın birçok fotoğrafın çekilebildiğini görüyorum. Ben bulduğum imgeleri kendi tercihimle kurgulayarak istediğim asıl resme daha da yaklaşıyorum. Sadece bilinçaltımı yüzeye çıkarmak için görsel arşivimi üretiyorum. Sergideki imgelerin yarısı bana ait. Fotoğraf çekerken kurgu yapmıyor ve içgüdüsel olmaya çalışıyorum. Doğaçlama çektikten sonra görseller üzerinde çeşitli oynamalar yapıyorum. Kafamda bir resim oluşuyor. Resim üretir gibi fotoğraf üretirken, fotoğraf üretir gibi de resim üretiyorsun. Garip bir duyarlık içeren bu eserlerini feminizme yakın bulma ihtimalimiz var mı? Zannediyorum bu cinsel tercihim ile ilgili bir şey. Örneğin bir kişi, yapıtlarım hakkında konuşurken niçin içlerinde penis imgesi olmadığını sormuştu. Ben bunu heteroseksüel bakış açıma bağlıyorum. Sergide ürettiğim imgelerde kadına övgü de yergi de bulunuyor. Çünkü burada bazı imajlar, birtakım arkadaşlarıma ait ve bu özel imajlar, onların bana kimi dertlerini anlattıkları zamanlara da dairler. Örneğin bazı resimlerdeki bunalım hali giderek ortada. Simone Kermes Barok şöleni Kültür Servisi İtalyan barok dönem müziğinin en saygın temsilcilerinden L’Opera Stravagante topluluğu ve ünlü Alman soprano Simone Kermes, 11 Aralık Salı günü saat 20.00’de İş Sanat’ta bir konser verecekler. L’Opera Stravagante ve Kermes’in, müzikseverlere unutulmaz bir Barok şöleni sunmaları bekleniyor. İtalyan lavta icracısı ve sanat yönetmeni Ivano Zanenghi tarafından 2004 yılında kurulmuş olan L’Opera Stravagante topluluğu, daha çok 17. ve 18. yüzyıllar Venedik müziğine odaklanıyor. Her biri dönem enstrümanları çalan ve sayıları konsere göre beş ile on beş arasında değişen seçkin müzisyenlerden oluşan topluluk barok dönemden erken klasik döneme kadar uzanan geniş bir repertuvara sahip. Dramatik koloratur rollerin günümüzde en aranan sanatçılarından biri olan Simone Kertes ise muhteşem ses aralığıyla yalnızca Haendel ve Vivaldi gibi barok ustalarının yapıtlarını değil, aynı zamanda Mozart, Haydn ve Beethoven gibi büyük bestecilerin yapıtlarını yorumlamaktaki başarılarıyla da tanınıyor. Felix MendelssohnBartholdy Yarışması’nda birincilik kazanmış olan Kermes, 1996 yılında Leipzig kentinde de Uluslararası Johann Sebastian Bach Ödülü’ne değer görülmüştü. Kermes, Ivano Zanenghi’nin yöneteceği orkestra eşliğinde, Vivaldi ve Haendel’in ünlü aryalarını seslendirecek. alerist, ressam Rasim Aksan’ın ilk kişisel sergisine 15 Aralık’a dek Tepebaşı’ndaki mekânında ev sahipliği yapıyor. Resmin özgün kimliği uğruna verilen el ve göz emeğini sakınan figüratif – hipergerçek üsluptaki yapıtlarıyla Aksan, yağlıboyanın dışında akrilik, kaligrafi mürekkebi ve ebru boyası gibi “efektler” ile plastik gerçekliğini bizimle bölüşüyor. Serginin büyük bölümünü oluşturan “diptik” kâğıt işlerde ise Aksan, yağlıboyanın dışında renkli ve kurşun kalem ile hünerini gösteriyor. Aksan’ın ilk sergisinde ana çıkış noktasını, kadın ve bitkiler oluşturuyor. Heteroseksüel, ancak duyarlı bir bakış açısıyla kadınları kendi ruh ve beden hallerinde yorumlayan Çorum Osmancık kökenli bu genç ressam, yapıtlarıyla renkli ve siyahbeyaz, metaforik ve organik, duygusal ve katı olanı ikili kompozisyonlar halinde galeriye serpiştiriyor. Sergide sanatçının bu yapıtlarına büyük boyutlu figür çalışmaları da eşlik ediyor. Aksan, sergisini oluşturan imgeler için hem bilinç ve bilinçaltından hem de fiziksel dünyanın yeni bilinci ve bilinçaltı sayılabilecek “dijital imge bankaları”ndan faydalanmakta. Yakın çevresinden esinle çektiği kişisel fotoğraflar G dan da yararlanan sanatçı, sergisinde genellikle, kapalı mekânlarda, melankolik, bekleyiş halinde veya depresif figürleri bir araya taşıyor. Ama konularına belli bir saygı ve duyarlıkla yaklaştığı duygusunu hiçbir zaman unutturmuyor. Doğa ile insan doğasını gizemli bir yaklaşımla sentezleyen Aksan’ın insan figürlerine ait detayları resmettiği işleri arasında öne çıkan vajinabitki serisi ise, sanatçının en azından şu dönemdeki resim anlayışını net bir şekilde ortaya koyuyor. Ressam Taner Ceylan’ın “dinginliği” ile övdüğü bu seri ile Aksan, görünenin aksine teşhir, erotizm, pornografi yerine üç boyutluluk, plastisite, doku ve yapı gibi konular ile ilgileniyor ve ekliyor: “Dolaştırmadan, neyse onu sergilemeyi arzuluyorum. Bir kameranın gözü gibi, ben de öyle çıplak olmaya çalışıyorum.” İnternetten bulduğun imgelerle yaptığın bu kazı halinin altında ne yatıyor? Ben etüt olarak desene çok düşkün olsam da, bunu salt icraat olarak alıyorum. Bu anlamda “Kişisel söylemimi sanatsal bir imaja nasıl çevirebilirim?” sorusunu sürekli hem düşünüyorum hem de karalamalar yapıyorum. Öte yandan günlük hayatımda sohbet ettiğim insanların da vesilesiyle, çok fazla görsel çıkışlı bakarsam, kompozisyonla Tekfen Filarmoni 20 yaşında ? 1992’de halkları müzik yoluyla kaynaştırmak ve bölge barışına katkıda bulunmak amacıyla kurulan Tefken Filarmoni Orkestrası, 20. yaşını bir konserle kutladı. Konser, aynı zamanda, orkestranın kurucusu ve sürekli şefi Saim Akçıl’ın veda konseriydi. EGEMEN BERKÖZ ORKESTRANIN KURUCU ŞEFİ SAİM AKÇIL’IN VEDA KONSERİ stanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) bestekâr Itrî’nin ölümünün 300. yılında UNESCO’nun 2012’yi “Itrî Yılı” ilan etmesi nedeniyle düzenlediği iki günlük etkinlik, önceki gün İstanbul Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen “Itrî ve Dönemi” konseriyle başladı. Konsere Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı temsilen katılan Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’a İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet ile İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı tarafından bir plaket sunuldu. Bağış, Yahya Kemal’in sözleriyle, unutulmaz eserler bırakan Itrî için; “İhtiyar çınarlardan dinlediği sesleri, ta Budin’den Irak’a, Mısır’a, çok daha uzak noktalara ulaştırdı” dedi. Eczacıbaşı ise İÜ Osmanlı Dönemi Müziği Uygulama ve Araştırma Merkezi (OMAR) ile uzun soluklu bir işbirliği planladıklarını belirterek “Bu etkinliklerin, düşünce dünyamıza anlamlı bir katkıda bulunacağını ümit ediyorum” dedi. Konserde şef Gönül Paçacı yönetimindeki OMAR Türk Müziği İcra Heyeti ile solistler Münip Utandı, Ahmet Özhan, Leonidas Asteris, Itrî’nin de aralarında bulunduğu 17. yüzyıl bestekârlarının eserlerini seslendirdi. “Itrî ve Dönemine Disiplinlerarası Bakış” sempozyumu ise dün duayen tarihçi Prof. Dr. Mehmet Genç’in “Osmanlı’da 17. Yüzyılın Sosyal ve Siyasal Yapısı” başlıklı konuşmasıyla başladı. Genç, 17. yüzyılın, 16. yüzyıl ile karşılaştırıldığında geri, fakat bürokrasi anlamında Avrupa’dan ileri olduğunu ifade etti. Itrî ve Evliya Çelebi gibi önemli şahsiyetlerin duraklama döneminde yeterince araştırılmadığını da belirtti. Gün boyunca devam eden sempozyumda, “17. yüzyılda müzik formları”, “Itri ve döneminden günümüze Osmanlı musikisinde yorum farklılıkları” gibi konular ele alındı. İ Halkları müzik yoluyla kaynaştırmak ve bölge barışına katkıda bulunmak amacıyla 1992’de Karadeniz Oda Orkestrası adıyla kurulan Tefken Filarmoni Orkestrası, 1 Aralık’ta Lütfi Kırdar’da verdiği konserle 20. yaşını kutladı. Bu konser, aynı zamanda, orkestranın kurucusu ve sürekli şefi Saim Akçıl’ın veda konseriydi. Zaman içinde bölge ülkelerinin yerel çalgıları için yazılmış çoksesli yapıtları seslendirmeyi ve doğa dostluğunu da amaçları arasına katan orkestra, üyeleri Karadeniz, Hazar Denizi ve Akdeniz’e kıyısı olan 23 ülkeden seçildiği için “Üç Denizin Sesi” ya da “23 Bayraklı Orkestra” diye de anılıyor. Bu ya Saim Akçıl pısıyla ve yapıt seçimleriyle, klasik Batı müziğini, artık yalnızca Batı’nın olmadığı gerekçesiyle “çoksesli evrensel müzik” olarak adlandırmamı da destekliyor diye düşünüyorum. İzlediğim konser, gerek izlencesi gerekse solistin ve orkestranın yorumlarıyla kaçırılmayacak bir konserdi. İzlencede yer alan üç yapıtın ikisi, tüm dünya orkestralarının dağarlarında yer alan iki başyapıttı. Solist ise, 2006’da İtalya’da Paganini Uluslararası Keman Yarışması’nda birinci olarak Paganini’nin 1743 yapımı Il Cannone Guarnerius kemanını çalmaya hak kazanan genç Çinli kemancı Ning Feng’di. İlk yapıt olan Weber’in “Oberon Uvertürü”nden sonra sahneye çıkan Feng, akşamın ilk başyapıtını, Mendelssohn’un “Op. 64 Keman Konçertosu”nu, orkestrayla uyum içinde, incelikli bir yorumla seslendirdi. Salonu dolduran tüm müzikseverler de benimle aynı görüşte olmalı ki alkışlar bitmek bilmedi. Feng de alkışlara, kısa bir Paganini yapıtıyla karşılık verdi. Konserin ikinci bölümünde ise orkestradan akşamın ikinci başyapıtını dinledik. Çaykovski’nin “Op. 74 ‘Patetik’ 6. Senfoni”si, yine orkestranın bir parçası, bir keman ya da bir başka çalgı olmayı istetti bana, öylesine etkileyiciydi. Şef Saim Akçıl’ı alkışlarla uğurlarken Tefken Filarmoni’ye nice 20 yıllar diliyor ve yeni şefini merakla bekliyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle