23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 ARALIK 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER CHP’li 3 milletvekili bir yılda 40 cezaevini gezdi, 80 kişiyle görüştü 7 İzsiz işkence sessiz ölüm TÜREY KÖSE ODTÜ’yü Yeni Keşfetmiyoruz ki? Ağbaba, Özel ve Demir 1 yıldır cezaevlerini dolaşıyor. Ergenekon, Balyoz, KCK sanıkları ile de görüşmüşler, İBDAC lideri olmakla suçlanıp yargılanan ve kendisine telegram (dışardan elektromanyetik dalgalar göndererek beyin kontrolü) işkencesi uygulandığını öne süren Salih Mirzabeyoğlu ile de, Ogün Samast’la da, Cübbeli Ahmet Hoca ile de. Kadın mahkumlarla da, gay ve travestilerle de, özellikle uyuşturucuyla ilgili suçlamalar nedeniyle cezaevinde yatan Güney Amerikalı kadın mahkumlarla da. Tüm üniversiteleri, bilim ve ifade özgürlüğü yönünden birer ortaöğretim kurumu haline döndürmek isteyen Erdoğan’ın, Göktürk 2’nin uzaya fırlatılışı törenini izlemek amacıyla gittiği Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde protesto gösterileri ile karşılanışının travması devam ediyor. Kimi meslektaşlar, tıpkı Ankara Emniyeti gibi öküzün altında buzağı aramayı sürdürerek yorumlar yaparken ODTÜ öğrencilerinin arasına sızmış provokatörlerden söz ederek, üniversitenin itibarını(!) aklamaya niyetleniyorlar. Oysa Türkiye’nin bilim ve eylem özgürlüğü açısından en önde gelen ODTÜ, Rektörü ve de öğrencilerini yalnız bırakmak şöyle dursun, arkalarında olduklarını iftiharla söylüyor, öteki üniversite adındaki irili ufaklı kurumlara da bir tür ders vermiş oluyorlar. Belki onların o soğukkanlı davranışlarının da etkisi ile Ankara polisinin alacakaranlıkta düzenlediği ev baskınlarıyla gözaltına aldığı on bir öğrenci tutuklama istemi ile çıkarıldıkları mahkeme tarafından serbest bırakılıyorlar. Ama tüm bu olup bitenleri, “Beni kim nasıl protesto etmeye kalkışırmış?” havasında olan Başbakan’ın havsalasına sığdırabilmenin çok zor olduğu anlaşılıyor. Göktürk 2 uydusunun uzaya fırlatılışını Çin’den naklen TV ekranlarından izlemek için ODTÜ laboratuvarlarına giderken Sayın Cumhurbaşkanı’nın asıl onur konuğu olması gerektiğine sessiz kalabilen Başbakan; tepkiler yönelttiği bilim kurumunun sıradan bir üniversite olmadığını bile fark etmemiş demektir. Her il merkezinde en az bir üniversite levhası taşıyan bir bina bulmak, popülist politikacı için en kolay yöntemdir. O levhanın hak ettiği bilimsel kadroyu, laboratuvarları, kitaplıkları ile oluşturabiliyor musunuz? Dahası, “…Üniversitesi” adını verdiğiniz kurumda tam özgür öğretim kadrosunun bulunup bulunmadığına özen gösteriyor musunuz? Daha açıkça soralım: Öyle bilim adamlarının olmasına, seslerini yükseltmesine tahammülünüz var mı Sayın Başbakan? Bugün 25 Aralık. Rastlantıya bakınız. Sizin adeta düşman bellediğiniz ulusal kahramanımız, gerçek devlet adamı İsmet İnönü’nün aramızdan ayrılışının 39’uncu yıldönümü. Benim gibi milyonlarca kadirbilir yurttaşın minnet duyguları ile rahmetle anacağı o büyük insan, Atatürk’ün en yakın arkadaşı İsmet İnönü ile birlikte,1972’de öğrenci olayları ile kaynayan ODTÜ’nün açılışına katılmıştık. Deniz Gezmiş gibi dönemin efsane öğrenci liderinin polisten saklandığı bir dönemde İnönü, gençlerle diyalog oluşturmanın en yararlı yol olduğunu biliyordu. Açılış töreninden sonra verilen yemekte Rektör Prof. Dr. Kemal Kurdaş’ın sağ yanında onur konuğu olarak oturacaktı. Bana da yanında yer ayrılmıştı. Öğrenci Birliği Başkanı İskender Odabaşı’yı aldı ve sol yanında yer verdi. Yemek sona erdiği zaman, Odabaşı tam anlamı ile bir İsmet Paşa dostu, hatta hayranı olmuştu. İşte iki politikacı arasındaki o büyük fark. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, sık sık tekrarlanan kararında politikacıların eleştiriler ve tepkiler karşısında hoşgörülü olması gerektiğini vurguluyor. Kaçımız, Erdoğan hakkında yazdığı “Musa’nın Çocukları” kitabından dolayı Silivri zindanında sorgusu bile yapılmadan beş yıldır tutuklu bulunan Ergun Poyraz’ın adını duydu? Hatırını sordu. 2012 bitiyor ve 2013 geliyor. Ergun Poyraz’ı sorgusuz sualsiz zindanda tutanlar hiç düşündüler mi acaba? Muhteşem Erdoğan için bu durum ileride yazılacak bir film senaryosunda nasıl bir konu olur? ANKARA CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Manisa Milletvekili Özgür Özel ve Muğla Milletvekili Nurettin Demir 1 yıl içinde 40 cezaevini ziyaret edip, 80 tutuklu ve hükümlüyle görüştü. Üç mil letvekili izlenimlerini, “F tipleri izsiz işkence, sessiz ölüm demek. Mustafa Balbay’ın koğuşu tecrit, Sedat Peker’in VIP. Birçok cezaevinde robokop denilen ‘A takımı’ var, kamerasız odalarda işkence yapılıyor. Mahkumlar kelepçeli ameliyat ediliyor, kadınlar çırıl çıplak aranıyor” diye özetliyor. Milletvekilleri cezaevlerinde, “Cübbeli Ahmet Hoca’ya serbest olan” sakal nedeniyle verilen cezaları ve “annesinin yanında kalan çocuğa pilli oyuncak, mahkuma 3. fanila ve kitap içinde kuru çiçek sokma yasağını” da anlattılar. Ü ç milletvekiliyle izlenimlerini konuştuk. Çok dokunaklı öyküler anlattılar. Veli Ağbaba, Bakırköy Kadın Cezaevi’nde kalan ve tek isteği “kaymaz bir terlik” olan gözleri görmeyen Hediye Aksoy’u anlatıyor. Sonra, aynı cezaevinde görüştükleri Magdelena Martha’nın 2 ay sonra öldüğünü. Martha’nın “Ülkemde güneşi görmek istiyorum” sözlerini. Sonra, Nazire Ayata Civelek adlı kadın mahkumla birlikte kalan kızı Şana’nın sözlerini aktarıyor. Adı Lazca “mutluluk” demek olan Şana’ya “Büyüyünce ne olmak istiyorsun” diye sormuşlar. “Tahliye olmak istiyorum” karşılığını vermiş. Sincan Kadın Cezaevi’nde ziyaret ettikleri bir kadın mahkumun çocuğu da Kayu çizgi film kahramanın pilli bebeğini istemiş, alamamışlar. Çünkü, “pilli ve hareketli oyuncak” yasak. Doktor olan Nurettin Demir, “Her yer beton. 4 yıldır toprak görmemişler, toprağa, yılın 56 ayında da güneşe hasretler” diyor. Özgür Özel ekliyor: “İnsanlar çayın deminden toprak yapıyorlar çiçek yetiştirmek için, onu da alıyorlar.” Demir, “kelepçeli muayene, ameliyat yapıldığını” bunların İstanbul Protokolü’ne aykırı olduğunun altını çiziyor. Özel, kadın mahkumların çıplak arandığını aktarırken “Şakran’da 5 genç kız çıplak aramaya direnmişler, ancak zorla ve erkek gardiyanların önünde çırılçıplak soyulup aranmışlar” diyor. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın Diyarbakır Cezaevi’nde gördüğü işkencelere göndermede bulunarak “Ben de dağa çıkardım” sözlerini anımsattığımızda, CHP milletvekilleri bugün de cezaevlerinde baskı ve işkencelerin sürdüğünü ifade ediyor. Ağbaba, “F tipleri insan psikolojisini ezmek üzerine kurulmuş. F tiplerinin Alman Harp Nizamnamesi’nde esirler için yapılan bir sistemden alındığı söyleniyor” diyor. Özel de “Diyarbakır Cezaevi’ndeki devlet intikamının mantığı değişmemiş. Ülkemizde Hitler’in hayalindeki cezaevleri hayata geçirildi” diye ekliyor. HP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile lıyor, diye eşlerinin, kızlarının ziyarete gelbirlikte üç milletvekili önümüzdeki mesini istemiyor. Terör örgütü üyesi iddiasıyla ceza hafta raporlarını açıklayacaklar. Milletvekillerinin izlenimleri ve raporlarından alanların çoğu Doğu ve Güneydoğu’dan. Tekirdağ’da 2 tane F tipi var. Edirne, Silivri, bazı bölümler özetle şöyle: Avrupa’da tutuklu oranı yüzde 1025 Bolu’da F tipi var, burada yatanların yüziken Türkiye’de bu oran yüzde 60’ın üze de 80’i Doğu’dan gelen insanlar. Aileleririndedir. Yüksek güvenlikli F tipi cezaev ne 2 bin kilometre uzaktalar. Normal cezaevlerinde aşırı bir yoğunleri ile diğer cezaevlerinin soruları birbirinden farklıdır. F tipi cezaevleri izsiz iş luk var. 1516 metrekarelik koğuşlarda 30kence, sessiz ölüm demek. En büyük özel 40 kişi kalıyor. En büyük problem nefes alliği tecrit, keyfi disiplin cezaları, işkence, ai mak. Nöbetleşe üç posta vardiya usulü uyuyorlar. Şanlıurfa’da kapasitesi 276 olan lelere yönelik işkence. Siyasi mahkumlara ekstra bir tecrit uy hapishanede toplam 1044 kişi kalmaktadır. gulanıyor. Mustafa Balbay’ın yattığı koğuş İsyanın temelinde bu vardır. R tipi cezaevi diye bir rezalet var. Retecrit koğuşu, aynı yerde Sedat Peker’in koğuşu makam koğuşu, VIP. Bir avukat görüş odasını Peker’in makam odası yapmışlar. Mehmet Ağar’a özel ısıtmalı, soğutmalı cezaevi yapıldı; Mehmet Haberal’ın, İlker Başbuğ’un kaldığı koğuşlar kışın soğuk, yazın sıcaktan mustarip. Mahkumlara 2 tişört, 2 kazak, 2 gömlekten fazlası; üçüncüsü yasak. Bir takım eşofmandan fazlası yok. Bir şeyi “amaç dışı kullanmak” yasak. Bütün sorun esnek yönetmelik ve mevzuattan kaynaklanıyor. Fanila ile cam silmekten di‘Müziği açıp siplin cezası var. saldırıyorlar’ habilitasyon cezaevinde “Olağandışı sakal bırakılayatalak, kendine bakamaz” deniyor. Metris’te Cübbeli Birçok cezamayan hastalar var. HasAhmet Hoca’nın sakalı olağan. Osevinde robokop, ta koğuşlarına kokudan maniye Cezaevi’nde 2 günlük sakala acil müdahale girilmiyor. Kandıra F Ti“olağandışı” diyorlar. Osmaniye mangası denilen pi Cezaevi’nde Cevdet “A takımı” var. OsCezaevi Müdürü “Olağan sakal maniye CezaBayır böbrek ameliyatı bir günlük” diyor. Eğer 2 günlük saevi’nde kamerasız oluyor, elleri ayakları kal varsa doktora çıkamıyorsun, aibir oda gördük. yatağa kelepçeli ameliyat lenle telefonla görüşemiyorsun, avuÇocuklar orada ediliyor. Bakırköy’de yakat görüşüne çıkarmıyorlar. çıplak arama yatalak hastalar vardı. Bi F tiplerinin ortak özelliği çıplak pıldığını anlattılar. rinin o kadar derin yatak arama. Çırılçıplak soyup, oyuk araBomboş odada bir yaraları var ki, bakamaması yapıyorlar. Çıplak arama Ostek kocaman, kalidık. Cemil Erdem Temaniye’de, Sincan’da, Silivri’de teli müzik seti var. kirdağ’da kanser oldu. var. Tutukluların ailelerine de yapıÇocuklar, müziği Şimdi Edirne’de hastalıyor. İçeride yatanların eşlerinin açıp saldırıyorlar, nede, tahliye edilmiyor. pedleri aranıyor. Ergenekon’dan yadiye anlattı. Kitap içinde kurutan iki kişi taciz ederek arama yapıFotoğraf: NECATİ SAVAŞ Balbay’a tecrit, Peker’e VIP C tulmuş çiçek sokmak yasak. Kimi F tiplerinde 5 kitap sınırlaması var, kiminde sınırlama yok. Cezaevlerindeki öğrenciler sınavlara girerken para isteniyor, kimisi veremiyor. Sınavlara kelepçeyle sokuluyorlar. Ders notları, fotokopi, bilgisayar çıktısı, F tiplerinin hiçbiri bunları kabul etmiyor, “menşesiz” diye. Osmaniye Cezaevi yasak kitap listesi hazırlamış. BDP Muş Milletvekili Demir Çelik’in “Özgürlüğünde Kaldı Gözlerim” kitabı yasak, Hasan Cemal’in “Kürtler” kitabı yasak. İki sevgilinin ağaç altında öpüşmesi anlatılıyor diye bir kitabı müstehcen bulmuşlar. Mahkumlar, ring araçlarına binmek is temiyor. KESK’li hasta kadınlar, havasız, nefessiz ringe binmemek için hastaneye gitmiyor. Mahkumlar, Adalet Bakanı’nı ring aracına binmeye davet ediyor. Ring araçları tekerlekli tabut olmaktan kurtarılmalı. Cezaevlerinde birçok yasak var. Kocaeli F tipinde Birgün, Cumhuriyet verilmiyor ya da geç veriliyor. Bütün cezaevlerinde Yol TV, İMC, Cem TV yok. Ama F tiplerinde F tipi kanallar sürüsüne bereket. Gay ve travestiler sadece kendi içlerinde aynı koğuşta kaldıkları insanlarla sohbet edebiliyorlar, sohbet hakkı istiyorlar. Belli bir süreden sonra açık cezaevine gitme hakları var. Farklı cinsel tercihi olanlar hak ettiği halde gönderilmiyor, can güvenliğini sağlayamayız, mahkumlar farklı bakar, dendiğini anlatıyorlar. G A Z E T E C İ S O N E R Y A L Ç I N 1 Y I L 10 AY D I R T U T U K L U ‘TAŞ ATAN ÇOCUKLAR’ ‘Serbest bırakılmazsa bunun hukuki açıklaması olmaz’ HİLAL KÖSE Yasa değişti MAHMUT ORAL zihniyet değişmedi DİYARBAKIR “Taş atan çocuklar yasası” olarak bilinen, Terörle Mücadele Kanunu’nda (TMK) yapılan değişiklikliğin ardından Doğu ve Güneydoğu’da 1224 çocuk gözaltına alındı, bunlardan 293’ü tutuklanarak cezaevine gönderildi. Eski İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Hüsnü Öndül, TMK’de yapılan değişikliğin, devletin çocuğa bakış açısını değiştirmediğini vurguladı. Öndül “Değişiklik, devletin çocuğa bakışını değiştirmedi. Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında en yüksek çocuk tutuklu oranına sahip. Tutuklama son çare olarak başvurulması gereken yoldur. ‘Çocuğun yüksek yararı’ ilkesi gözetilmeden, kolayca tutuklanıyorlar. Cezaevlerinde bulunan mahpuslar içerisinde tutukluluk oranı en yüksek olan çocuklardır. Koruyucu tedbirler alınması, özgürlükleri kısıtlanmadan eğitim ve sosyal şartlarının düzeltilmesi gerekirken hareketlerini suç olarak nitelendiren yasaların acilen değiştirilmesi gerekiyor” dedi. Gazeteci Soner Yalçın’ın tutuklu yargılandığı Odatv davasının Hukuksuz deliller... 15. oturumu 27 Aralık Perşembe TÜBİTAK raporunda bu dokügünü yapılacak. Odatv çalışanları, manların Odatv bilgisayarında oluş“Suçsuz bir insanın hapiste turulmadığı, değiştirilmediği 682 gününe itiraz etmek ve erişim sağlanmadığının ya da neden 682 güntespit edildiğini kaydededür hapiste olduğuna rek bilgisayarlarda “sostanıklık etmek için yal mühendislik amaçbir duruşmaya gelir lı hedef odaklı” bir vimisiniz?” diyerek rüs saldırısının izlerine Çağlayan adliyesinde rastlandığını vurguladı. görülen davayı izleme “Böyle bir durumda çağrısı yapıyor. Yalbu dokümanların delil çın’ın avukatı Hüseyin olarak kabul edilmesi Soner Yalçın Ersöz ise “Soner Yalevrensel hukuk ilkeleriçın’ın 27 Aralık akşamı nin yadsınması anlamı taşımahkemenin vereceği kararmaktadır” diyen Ersöz, “Çok la serbest bırakılacağını düşü yakın bir zamanda Yüce Dinüyorum. Bunun aksi bir duru van’da verilen karar, hukuka mun hukuki hiçbir açıklaması aykırı delillere dayanarak bir olamaz” dedi. yargılama yapılamayacağı yöAvukat Ersöz, “Odatv davası nündeyken Odatv davasında bıhukukun tıkandığı bir noktadır. rakın yargılamanın sürmesini, Teorik hukukun, Türkiye prati bu yasadışı dokümanlara dayağinde uygulama bulmamasına narak tutukluluk halini devamı verilebilecek en somut örneği temsil etmektedir” dedi. kararı verilmesi bir hukuk garabetidir” dedi. “Soner Yalçın neden tutuklu” diye sorulması gerektiğini vurgulayan Ersöz, şöyle devam etti: “Delilleri tartışmalı bir yargılama sürecinde Odatv çalışanlarının tamamının serbest bırakıldığı düşünüldüğünde, yasalar çerçevesinde bu sorunun cevabını vermek mümkün değildir. Odatv davasında birleştirme talebi reddedildikten sonra çıkmaz bir sokağa girilmiştir. Mahkemenin bu noktada iki seçeneği bulunmaktadır. Ya Ergenekon davasının bitmesini bekleyecek ve kararını açıklamayı erteleyecek ya da ‘örgüt yoktur’ diyerek yargılamayı neticelendirecektir. Ancak her iki ihtimal halinde de Yalçın’a özgürlüğünün iadesi şarttır. Oluşan kanı, basın özgürlüğünün hedef alındığı yönündedir. Bu imaj Türkiye’nin ne ölçüde demokratik bir hukuk devleti olduğunun sorgulanmasına neden olmaktadır.” Ergenekon’da ses kayıtları ulaştı İstanbul Haber Servisi İstanbul Emniyet Müdürlüğü, eski Genelkuray Başkanı Işık Koşaner, Yargıtay hâkimi Hamdi Yaver Aktan’ın da aralarında bulunduğu ve çoğunluğu Ergenekon sanığı olmayan kişilere yönelik toplam 21 ses kaydı ve 65 sayfalık çözüm tutanağını İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Mahkemenin çeşitli kurumlara yazdığı yazılara verilen yanıt yazıları mahkemeye ulaştı. İrtica ile Mücadele Eylem Planı olduğu iddia edilen belgeden suçlanan tutuklu sanık emekli Albay Dursun Çiçek, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’a mektup yazarak “Gerçek suçluları ve işbirlikçilerini Türk yargısına teslim edin” dedi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü, CHP İzmir Milletvekili, gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın “Er Er Ergenekon Gel Her Yere Kon” başlıklı yazısının yer aldığı 2 Haziran 2006 tarihli Cumhuriyet gazetesini de yolladı. Ayrıca, tutuklu yargılanan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in talebi üzerine, MİT Müsteşarlığı da “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım ile 1995 yılında yaptıkları mülakatla ilgili hazırlanan bilgi notunu mahkemeye yolladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle