23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 ARALIK 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA YEREL YÖNETİMLER Deprem odaklı kentsel dönüşüm için pilot bölge ilan edilen Zeytinburnu’nda yurttaşlar mağdur 11 10 yılda dönüşemedi KAYMAKAM İÇİN SUÇ DUYURUSU ÖZLEM GÜVEMLİ ODTÜ, Şark Despotizmi ve Normalleştirme Burma ile ilgili hafızamda yer eden net bir anıdır. Birmanya, namı diğer Myanmar olarak bilinen Burma’nın başkenti Rangoon’u gezerken yeşillikler arasında ferah, etkileyici bir üniversite kampusu ile karşılaşmıştık. Obama’nın geçen ayki Burma ziyaretinde bu mekânda yaptığı tarihi bir konuşmayla da gündeme gelen bu kilit üniversite, metruk bir görünüm içindeydi. Rehbere “neden üniversitede in cin top oynadığını” sorduk. Rehber başını öne eğerek “Çünkü kapalı” dedi: “Ne zamandır?” “İki buçuk yıl oldu…” “Neden?” “Öğrenciler protesto gösterileri yapıyordu. Dikta rejimi de çareyi üniversiteyi kapatmakta buldu!” O zaman kendime “İşte bu!” demiştim: “Asya tipi despotizm böyle bir şey olmalı!” Başbakan’ın hiç haz etmediği “güçler ayrımının” mucidi Montesquieu’dan Marx’a dek, uzunlamasına irdelenen bir deyimdi, “Şark/Asya tipi despotizm”… Küreselleşmeye elverişli gelmediği ve de bu sebeple “siyaseten uygun” bulunmadığı için pabucu dama atıldı... Ancak öğrenciler gösteri düzenliyor diye üniversite kapısına kilit vuracak denli radikal bir despotizm başka nasıl tanımlanabilir bilemiyorum… Sıradan “despotizm” sözcüğü bu oranda mutlakiyetçi bir baskıyı betimlemek için yetersiz kalıyor. Göz kırpmadan üniversite kapatan anlayış, kafamda bu nedenle o gün bugün bildiğimiz eski usul “şark despotizminin” bir ölçüsü olmuştur. En son Başbakan “Siz nasıl bir üniversitesiniz?Sizin yetiştirdiğiniz öğrenciler bunlarsa Türkiye batmıştır. Bu öğrenciler uydumuz fırlatılırken gururlanacağı yerde lastik yakıp eylem yapıyor. Sonra neymiş? Protesto için derse girmiyorlarmış. Böyle üniversite, öğretim görevlisi olsa ne olur, olmasa ne olur” deyince ister istemez Asya despotizimini ve Rangoon Üniversitesi’nin yazgısını hatırladım. RTE, “Eğer bu hocalar öğrencilerini böyle yetiştiriyorsa, onlara da yazıklar olsun, bize böyle hocalar lazım değil!” dediğinde döne döne Rangoon Üniversitesi’ni düşündüm. Başbakan’a uydu tezahüratı yapmak yerine öğrenci protesto mu düzenledi? Tamam bitmiştir! “Bize lazım değil!” Üstü çizilmiştir. Kullanılan şu dile, yapılan sınıflamaya bakın: “Böylesi bize lazım değil!” diyor Başbakan… Hocalar ve öğrenciler, Başbakan nezdinde iki gruba ayrılıyor: “İktidara lazım olanlar/olmayanlar!” Burma’nın acımasız dikta rejimi de vaktiyle aynen böyle düşünmüş ve “Böyle üniversite bize lazım değil/olmaz olsun!” demiş ve kilidi basmıştı. Elinde olsa Erdoğan da böyle yapacak… Kapıya fiilen kilit koyamadığı için, kamuoyu önünde üstünü çiziyor. Esad röportajıyla yılın gazeteciliğini yapan Ankara temsilcimiz Utku Çakırözer’i AKP kongresine sokmayarak tıpkı üstünü çizmiş olduğu gibi… TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’i vaktiyle “Bitaraf olan bertaraf olur!” söylemleriyle hedef aldığı gibi… Bu kez de ODTÜ öğrencileriyle birlikte rektör Ahmet Acar ve üniversite öğretim camiasını menziline yerleştiriyor… “Susma, sustukça sıra sana gelecek!” sloganı, günbegün gerçek oluyor. “Sivilleşme” etiketiyle göstere göstere önce askerler hizaya getirildi… Ardından “yargı” Burhan Kuzu’nun ifadesiyle “normalleştirildi”… “AKP iktidarının insana bürünmüş şekli” olarak tarif edebileceğimiz Burhan Kuzu’nun Ezgi Başaran söyleşisinde dün demiş olduğu gibi: “Asker kışlasına çekildi, yargı normalleşti, bir tek sokak kaldı!” Sokağı zapturapta almak aşamasında artık sıra herkese, komşularınızın oğluna, eşlere dostlara geliyor… “Sokağa çekidüzen verme” faslı arkada bıraktığımız yılın bahar aylarında başladı. Başbakan bahar başında birdenbire hatırlarsınız “Siz de kimsiniz?” diyerek tiyatroculara parmak salladı: “Her konuda söz söyleme, her konuda otorite olduğunuzu iddia etme ehliyetini nereden alıyorsunuz? Tiyatro sizin tekelinizde mi? Sanat sizin tekelinizde mi? Sanat konusunda söz söyleme ehliyetine sahip olan sadece sizler misiniz? Geçti o günler” dedi… Başbakan tarafından “statükonun dizinin dibinde yetişmiş aydınlar, seçkinler, elitistler, malum medya” diye tanımlanan kesimlerin ezcümle; itiraz, eleştiri, söz söyleme hakkı böylece elinden alındı. Ordu, yargı, iş dünyası ve medya dünyasının ardından sıra sanat dünyasına geldi; tiyatrodan diziler ve “Muhteşem Yüzyıl”a uzanan çizgide dört koldan yürütülen bir “normalleştirme operasyonu” devreye sokuldu. ODTÜ, bu büyük normalleştirme operasyonun vardığı son evre…. Normalleştirmenin bu boyutlara gelmesine nasıl izin verdik? Her şeyi nasıl ağır çekim bir film gibi yalnızca izledik? Bu sorular beni kahrediyor. Bahis konusu hele ODTÜ olunca; bir ODTÜ’lü olarak içim yanıyor. Çatalca’da tartışmalı arazi satışı İstanbul Haber Servisi Eski Çatalca Belediye Başkanı Fırat Aykut, Çatalca Kaymakamı Nevzat Taşdan hakkında, Kaleiçi Mahallesi’nde soğuk hava deposu olarak kullanılan arsanın satılması nedeniyle “görevi kötüye kullandığı”, “ihaleye fesat karıştırdığı” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Çatalca Belediye Başkanı Cem Kara da bu satışı doğru bulmadığını belirterek, “Hukukçu arkadaşlarımız incelemeye devam ediyor. Bir yanlış varsa dönülecektir” dedi. Yeni Büyükşehir Yasası kapsamında Çatalca’ya bağlı 27 köyün ilçe belediyesine devri gündeme gelince köylerdeki muhtarlık binaları, araziler, kiradaki dükkânlar, soğuk hava depoları satışa çıkarıldı. Köyler, CHP’li belediyeye içleri boşaltılarak devredildi. Çatalca’nın eski belediye başkanı Fırat Aykut da soğuk hava deposunun yer aldığı arsanın satılması üzerine yargıya başvurdu. Aykut, savcılığa verdiği dilekçede, Çatalca’nın Köylere Hizmet Götürme Birliği’ne ait, 5 bin 186 metrekarelik soğuk hava deposu olarak kullanılan ve belediye hizmet alanı olan taşınmazın, 22 Kasım’da yapılan ihale sonucunda, 2 milyar 600 bin TL bedelle, Akademi İnşaat Turizm Elektromekanik Sistemleri adlı şirkete satıldığını belirtti. Taşınmazın ilk sahibi Hayri Kuyaş’ın 1967 yılında, arsayı soğuk hava deposu olarak kullanılması koşuluyla belediyeye şartlı olarak hibe ettiğini belirtti. Belediyenin de aynı amaç için kullanılması amacıyla burayı “Çatalca İlçesi Belediyeleri ve Köyleri Soğuk Hava Deposu İşletme Birliği”ne hibe ettiğine dikkat çekti. Aykut, “1 Kasım 2012’de tapuda isim tashihi yapılarak taşınmazın sahip ismi Çatalca İlçesi Köylere Hizmet Götürme Birliği olarak değiştirilmiştir. Birlik encümeni de arsayı kamu yararı gözetmeyen bir kararla satışa çıkarmıştır. Karar acelece uygulanmış, tüm uyarılara rağmen hibe şartı gözetilmeden satış gerçekleştirilerek Çatalca’da bir hukuk skandalı yaşanmıştır” dedi. Aykut, usulsüz ihalede, kamu yararını koruyup kollamakla görevli olan Kaymakam Taşdan’ın büyük ihmali olduğunu vurguladı. Taşdan’ın tüm uyarılara rağmen satışı gerçekleştirerek görevini kötüye kullandığını belirtti. Aykut şöyle devam etti: “İhale tarihi açık şekilde gösterilmemiştir. İhale sırasında gizli ittifak oluşumuna sebebiyet verilmiş ve ihaleye fesat karıştırılmasına sessiz kalınmıştır.” Çatalca Belediye Başkanı Kara, eski başkanlardan Çağlayan Ege’nin arsayı şartsız olarak köy hizmetleri birliğine hibe ettiğine dikkat çekerek “Kaymakamlık, büyükşehir yasası görüşülürken arsa belediyenin eline geçmesin diye acele olarak bu satışı gerçekleştirdi. Satışın bizi üzen tarafı bu” dedi. İstanbul’da deprem odaklı kentsel dönüşüm için 2003 yılında pilot bölge ilan edilen Zeytirburnu ilçesinin Sümer Mahallesi’nde yurttaşlar köşeye sıkışmış durumda. Neredeyse 10 yıldır süren dönüşüm projesinde yurttaşlar, KİPTAŞ’ın hem daha küçük hem de üzerine para ödeyerek kendilerini tekrar ev sahibi yapma teklifini zorunluluktan kabul etme noktasına geldiler. Çünkü yeni çıkan afet yasasına göre anlaşmaya varmazlarsa evleri istimlak edilecek. 2008 yılından beri mahalledeki dönüşüm dayatmasını yakından takip eden CHP Zeytinburnu Belediye Meclis üyesi İlkay Biber, yurttaşların yaşadığı mağduriyeti gazetemiz için analiz etti. Biber’in aktardığı bilgilere göre Sümer Mahallesi’nde dönüşüm yapılacak 24. Sokak, 25. Sokak ve Prof. Turan Güneş Caddesi ile çevrili alanda 1250 bağımsız birim bulunuyor. Bu binaların 800900’ü 80 metrekareye kadar olan küçük daireler. KİPTAŞ’ın projesinde yüzde 75 “Kat karşılığı anlaşma modeli” benimsendi. Yani vatandaşların payına düşecek evin büyüklüğü sahip oldukları evin metrekaresinden yüzde 25 daha az olacak. Bu hesap büyük çoğunluğu oluşturan küçük daire sahiplerini zorda bıraktı. 50 metrekare dairesi olan vatandaş resmen evsiz kaldı. Çünkü yüzde 25’lik kesinti yapıldıktan sonra payına 37.5 metrekare daire düşüyor. Ancak projede bu büyüklükte ev yok. Dairelerin metrekare fiyatı 2 bin 500 lira. Yani en küçük daireye sahip olabilmek için vatandaşın 56 bin lira fark ödemesi gerekiyor. Çoğu yurttaşın böyle bir farkı ödeyip ikinci kez ev sahibi olmaya maddi gücü yetmiyor. Dairenin alım satım işlemleri de vatandaşa yükleniyor. Bu da 1015 bin liralık masraf demek. ESNAF DA ZORDA Dükkân sahipleri de bu dönüşüm sıkıntısından payına düşeni aldı. Bozkurt Perdeciler Çarşısı’ndaki Kurteks’e, dükkânların metrekaresi 5 bin liradan hesaplandığı için 1 milyon lira fark çıkarıldı. Hem de 6 ay içinde ödemeleri şart koşuldu. Dükkânın 3 hissedarından biri olan Sevgi Hamzaoğlu, yeni projede dükkânların bodrumda olduğunu, cephesinin bulunmadığını belirterek “Ellerinde kesin proje de yok. Verecekleri dükkân da işe yaramıyor. Bodrumda perdeci olur mu? Cephesi olmayan dükkâna kimse gelmez” diyor. 1 milyon lirayı ödemelerinin mümkün olmadığını, bu yüzden sözleşmeyi imzalamadıklarını dile getiren Hamzaoğlu, istimlakların başlaması halinde mahalle halkının ayaklanacağını söylüyor. Hamzaoğlu “Mahalle halkı olarak birbirimize kilitlendik. Sessizce bekliyoruz. Ayaklanırsak kimse sokağımıza giremez, evimizin önünden geçemez” diye konuşuyor. Kim rantçı? Ortalama 4 kişilik bir ailenin 1+1 evde yaşaması imkânsız. Farkını ödeyip 2+1 ev almak isteyenlere KİPTAŞ böyle bir uygulamalarının olmadığını söyleyip olumsuz yanıt veriyor. Önerisi ise “Evini satan komşun varsa al. Onunla birleştirir daha büyük bir ev veririz” oluyor. Aslında bu öneri ve mevcut uygulamalar çok ilginç bir durum oluşturuyor. KİPTAŞ, bir yandan komşunun evini al derken diğer yandan da 29 yıl kiracı olarak oturduğu evi satın alan yurttaşa “Sen burayı rant için almışsın. Metrekareden yüzde 25 değil, yüzde 40 kesinti yapacağız” diyor. Sözleşme koşulları farklı Anlaşmaya varamayanların evleri istimlak edileceği için yurttaşların bir kısmı dayatılan koşulları kabul etmek zorunda kalsalar da sonradan vazgeçti. Çünkü imza noktasına gelindiğinde vatandaşın üzerinde anlaşmaya vardığı daire yerine daha arka taraflardan daireler önerildi. ‘Lazım olmayan olmaz olsun!’ ‘Uyarılara rağmen acele satıldı’ Sümer Mahallesi’nde bugüne dek 652 daire yapıldı. Dairelerden sadece müteahhidin payına düşen 200 adedi satıldı. Şu an dönüşüm konutlarında yaşayanlar mahalle sakinleri değil, müteahhidin satış yaptığı kişiler. ‘Belediyenin sosyal alanları rezidans, konut oluyor’ İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclis üyesi ve CHP İBB Grup Sözcüsü Mehmet Yıldız, AKP İBB Meclis grubu tarafından, İstanbul’da kaç tane belediye mülkü, yeşil alan ya da spor alanının, plan değişikliği ile turizm, ticaret, rezidans ve konut alanı olarak satıldığının açıklanmasını istedi. Yıldız, “AKP yönetimini eleştirme nedenimiz ‘kat otoparkı, spor alanları’ gibi sosyal donatı alanlarını, bu fonksiyonların dışında turizmticaret ya da konut alanı yapıp satmasıdır. ‘Kaynak yaratıyoruz’ gerekçesi ile İstanbul’un sosyal donatı kalitesinin aşağılara çekilmesidir” dedi. Yıldız, Ülker Arena ile ilgili basında yapılan yayınların CHP’li belediyeler üzerine oynanan bir oyunun, hazırlanıp yazılmış senaryonun dizi haline getirilmesinden başka bir şey olmadığını kaydetti. Mehmet Yıldız, “Bu dizinin oyuncuları, spor alanının spor alanı olarak Fenerbahçe’ye satışını eleştiriyorlar da, ellerinde tüm bilgi ve belgeler olduğu halde Kasımpaşa’ya Hazine arsası tahsisinden bahsedemiyorlar” diye konuştu. Maltepe Belediye Başkanı Mustafa Zengin beraat etti İstanbul Haber Servisi Maltepe Belediye Başkanı Mustafa Zengin, belediye tarafından kurulan senfoni orkestrasının hizmet ihalesine fesat karıştırmak suçlamasıyla yargılandığı davada beraat etti. Kartal 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 20 Aralık’ta görülen 3. duruşmada Zengin ve beraber yargılandığı belediye çalışanları savunmalarını yaptı. Mahkeme heyeti, ihalede kanuna aykırı bir işlem olmadığı ve kamunun zarara uğratılmadığı sonucuna ulaştı. İhaleye katılan firmaların “yeterlilik” koşullarına sahip olduğuna hükmeden heyet, tüm sanıkların beraatına karar verdi. Kararı değerlendiren Zengin şöyle konuştu: “İhaleye fesat karıştırma ve zincirleme suç örgütü kurma gibi akıl, mantıkla ve vicdanla bağdaşmayan paranoyalarla bizlere saldıranlar, dürüstlüğün ve dik duruşun duvarına çarptılar. Siyasi kişiliğim gereği şahsıma yapılan haksız suçlamaları ‘siyasetin çirkinliği’ içinde değerlendirerek belki affedebilirim. Ancak, siyasi kimliği olmayan, emeği ile geçinen değerli belediyemizin memur ve işçileri ile onların ailelerine yaşattıkları vicdanla bağdaşmayan bu saldırının sorumlularını anlayabilmem, affedebilmem olanaksız.” ‘Sıra sokaklarda...’ ‘Kasımpaşa’ya bakın’ EVİNİN OLDUĞU SOKAĞA GİRMEK İÇİN SAĞ ŞERİDE GEÇMEK BİLE YASAK CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclis üyesi Soner Özimer öncelikli yol uygulaması nedeniyle yaşanan sorunları belediye meclisinin gündemine taşıdı. Yurttaşa ‘öncelikli yol’ cezası İstanbul Haber Servisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), toplu ulaşımı rahatlatmak için başlattığı toplu taşım araçlarının kullanacağı “Toplu Taşıma Yolu” uygulaması yaygınlaştırıldı. Uygulama 20 Aralık’tan itibaren Fatih’teki AksarayUnkapanı Köprüsü, Beyoğlu’ndaki Refik Saydam Caddesi ile Tarlabaşı Bulvarı ve Beyoğlu Şişhane, Karaköy yönü Tersane Caddesi’nde başladı. Uygulamanın hafta içi sabah 07.0010.00, akşam 16.0020.00 saatleri arasında yapılacağı belirtildi. CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclis üyesi Soner Özimer de İstanbul’un birkaç noktasında uygulamaya konulan, bir sokağa girmek için dahi sürücülerin Elektronik Denetleme Sistemi (EDS) ile tespit edilerek para cezası çarptırılmasına neden olan “toplu taşıma yolu uygulaması”nı, belediye meclisinin gündemine taşıdı. Sürücülerin şikâyetlerinin ardından konu ile ilgili İBB Başkanı Kadir Topbaş’a soru önergesi sunan Özimer, “Sağ şeridi kullanmadan sokaklara giriş yapabilmeleri veya birilerini indirmek için sağ şeridi kullanmadan indirme yapmaları konusunda ne tavsiye edersiniz?” dedi. Kentin bazı caddelerinde yaşayan yurttaşların evlerinin bulunduğu sokağa girmek için mecburen sağ şeride geçmek zorunda kaldıklarına dikkat çeken Özimer, “Sürücüler, toplu taşıma uygulaması nedeniyle mecburen 5 saniyeliğine dahi sağ şeride girdiğinde EDS ile para cezasına çarptırılıyor. Uygulama nedeniyle bugüne kadar kaç kişiye ceza kesildi? Toplam kesilen ceza miktarı ne kadardır? Kesilen bu cezayı hangi kurum tahsil etmektedir? Çift şeritli yollarda şeridin birini otobüs yolu yapıp kapayarak trafiği rahatlatacağınızı gerçekten düşünüyor musunuz” diye sordu. Çemberlitaş durağı kapalı ? İstanbul Haber Servisi KabataşBağcılar Tramvay Hattı’nın Beyazıt ile Sultanahmet durakları arasındaki Çemberlitaş durağı, bir aydan uzun süredir kapalı. Durağı çevreleyen camlar ile turnike ve bankların söküldüğü durakta, sadece kontrol memurunun kulübesi bulunurken yetkililer resmi bir açıklama yapmıyor. Çalışma yapıldığı gerekçesiyle kapalı durumda olan durak semt esnafını da yurttaşları da mağdur ediyor. Evi yanan yurttaşa yardım ? İstanbul Haber Servisi Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün, Mimarsinan Poyraz Sokağı’nda geçen günlerde çıkan yangın nedeniyle evi yanan Eyüp Eker’in yaralarının sarılması için talimat verdi. Başkan Akgün, “Dört kişilik bir aile evsiz kaldı. Soğuk kış mevsiminde evsiz kalan bu ailenin tekrardan başlarını sokabileceği bir eve geçmesi için bizler üstümüze düşen görevi yapıp aileyi mağdur etmeyeceğiz” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle