Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 ARALIK 2012 CUMARTESİ 8 İstanbul Y Edirne B Kocaeli Y Çanakkale B İzmir PB Manisa PB Denizli PB Zonguldak Y Sinop Y Samsun Y 6 1 3 5 9 8 8 6 10 9 HABERLER TÜRKİYE Trabzon Y Giresun Y Ankara PB Eskişehir PB Konya PB Sivas K Antalya Y 11 11 3 2 4 3 14 Adana Mersin Erzurum Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y K Y Y Y Y K K K 11 13 1 9 9 8 7 2 3 3 Oslo K Helsinki B Stockholm B Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih B Berlin B 8 3 2 15 9 10 14 7 5 1 DIŞ MERKEZLER BudapeştePB 3 Madrid PB 14 Viyana K 1 Belgrad B 1 Sofya PB 3 Roma PB 15 Atina Y 12 Zürih Y 7 Moskova B 13 Aşkabat PB 12 Taşkent Y 14 Baku Y 7 Bişkek PB 11 Tiflis PB 8 Kahire A 17 Şam Y 11 Tahran B 11 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Doğu Teknik Üniversitesi’ne (ODTÜ) teşrif edecekler. “Öğrenciler üzerinde hükümet baskısını” protesto etmek için bekleyen 300 öğrenciye karşı; beyefendiyi korumakla görevli, bir sayıya göre 3600, bir başka sayıya göre 2000 polis karşılarında mevzi alıyor. Polis, birden dört bir koldan gaz bombaları ve biber gazıyla 300 öğrenciye saldırıyor. Savunmayı gerektiren giysi ve gereçlerle donanmış polisin amansız saldırısına öğrenciler ancak taşla karşılık verebiliyor. Yalnız öğrenciler değil, üniversite çalışanları, kreşteki bebekler bile gaz bombalarından etkileniyor. Sınavlar yapılamıyor, derslere ara veriliyor. Bomba yiyen bir öğrenci beyin kanaması geçiriyor. Polisin yarattığı bu dehşet tablosundan olumlu bir sonuç çıkıyor... ??? ...ODTÜ bir ilke imza atıyor. Üniversiteleri ve öğrencileri ülke sorunlarına kayıtsız, ortaöğretim öğrencileri gibi dersleriyle haşır neşir topluluğa dönüştüren RTE’ye ve kurduğu korku imparatorluğuna karşı ilk kez bir üniversite bayrak açıyor. Rektör Prof. Ahmet Acar; “ODTÜ’nün ve ülkemizin bir an önce şiddetten arınması için öncelikle güvenlik kuvvetlerinin dikkatli davranmasını bekliyoruz” diyen bir açıklama yapıyor. Ya polis?.. Her eylemi biber gazları, gaz bombalarıyla karşılayan ve eleştirilere kulak asmayan, zira hükümeti arkasında gören polis; artık alışageldiğimiz bir karşılık veriyor. Ankara Emniyeti’nin yanıtı adeta ev sahibini değil, hırsızı savunan içerikte... “Dışarıdan” ODTÜ’ye girenleri engellemediğini iddia ederek, rektörü suçluyor. İçişleri Bakanı İdris Şahin de polisin öğrencilere uyguladığı aşırı şiddetin üstüne şal örtmek amacıyla derhal devreye giriyor; “Kolluk güçleri asgari güç kullanarak olayları kontrol altına almalı” diyor... ??? Polisi orantısız şiddet uygulamaya iten nedenler, nedir? Üç beş pankart açarak hükümeti protesto etmeye hazırlanan öğrenciye karşı Başbakan Beyefendi’yi korumak! Şu hale bakın: Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın bir süre önce bir soru önergesine verdiği yanıta göre, Başbakan’ı “her biri 32 polisten oluşan 1’i İstanbul’da, 4’ü Ankara’da beş ekibin koruması” yetmiyor... ... bu ekiplere ek olarak ODTÜ’de 300 öğrenciye karşı 20003600 polis, bir o kadar araç, Başbakan’ı koruyor. Bozdağ’a göre, Başbakan, “Yüksek risk altında imiş”, “Can güvenliğini ani tehlike ve saldırıya korumak için” olağanüstü önlemler alınıyormuş. Verdiği rakamlarda tartışmalı. Kimi açıklamalara göre Başbakan’ı gittiği her yerde etten duvar ören 1500 polis koruyor ??? AKP’ye göre değerine paha biçilmez bir Başbakan RTE. Ama... ...ona gelinceye dek başbakan (hatta cumhurbaşkanı olan) Demirel, Özal ve Mesut Yılmaz, Çiller de “yüksek risk altında” görev yaptılar... ...onları 8 kişiden oluşan polis ekibi koruyordu. Terörün en azgın olduğu dönemde yüksek risk altındaki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer; makam arabasını, ani bir saldırı olası yerde, kırmızı ışıkta durduruyor. Çarşıya pazara eşiyle birlikte korumasız gidiyordu. RTE’yi debdebeli korumaya neden gerek görüldü acaba? Yalnız yüksek riskten mi, yoksa bu önlemlere karşı çıkmayan, henüz, “Benden başka büyük yok” demeyen RTE’den ve yağcı, kimileri yalaka yakın çevresinden mi kaynaklanıyor bugüne dek görülmeyen bu görkemli koruma önlemleri?.. ??? Oysa ne gerek var bu önlemlere?.. Allah’ın verdiği canı Allah’ın alacağına inanan RTE; ya Allah bismillah deyip yalnız başına, korumasız sokağa çıksa, onu ani bir saldırıdan da tehlikelerden de Allah korumaz mı? Korur, korur! BU ülkenin bir “genel ulaşım planı” var mıdır, hiç oldu mu, bilinmiyor. Elbet birileri çıkıp “Ulaşım planlaması olmaz, değişen gereksinimlere göre ne gerekiyorsa o yapılır” diyecektir; sanki başka konularda durum farklıymış gibi. Plancılar hiçbir zaman uzun süreler için değiştirilmez planlar yapmayı savunmazlar ki. Kestirilebilir dönemler bakımından ortaya birtakım genel ilkeler konur, ama her dönem zaman kesitlerine bölünerek sonuçlara ve durumlara göre gerekli değişiklikler ve ayarlamalar yapma olanağı hep vardır. Yeter ki, insanlarda öngörülü ve akılcı davranma niyeti olsun. Plansızlık, ilkesizliğin, tutarsızlığın ve başıbozukluğun belirtisidir. Çoğu zaman da fırsatçılığın ve yolsuzluğun. laştırmasını ülke ve büyük kentler boyutunda akıllıca planlayamamış bir Türkiye her kışta birkaç santimlik kara bile teslim olmaktan hâlâ bıkmıyor ve utanmıyor. En azından, alışılmış karayolları ve otoyollar ile demiryolu şebekesi arasında uyum sağlamak için planlar yapılamaz mıydı? Büyük limanları mutlaka yaygın demiryolu ağına bağlamak gibi bir genel ilkeyle çalışmak Ulaştırma Plansızlığı U U çok mu zordur? Transit merkezi Trabzon’u ve kitle turizminin gözbebeği Antalya’yı demiryolsuz bırakmış olmak büyük ayıp değil midir? Karadeniz Ereğli’nin ağır demirçelik sanayii demiryolu bağlantısı olmayan galiba tek örnektir dünyada. En çok gereksinim duyması gereken kömür yanı başındaki Kozlu ocaklarından taşınabilecek iken, demiryolu bağlantısı hâlâ kurulmadığı için bu bile yapılamıyor ve fabrikanın ağır ürünleri ancak kamyonlarla gidiyor yurt içlerine. laşım sorunlarının temelinde, raylı taşımacılık ile karayolu taşımacılığı arasındaki yarışın şimdilik otomotiv sanayiince kazanılmış olması yatıyor. Demek ki, büyük ölçüde montajçılığa dayanan, günün her saatinde tonlarca ithal akaryakıt yakan, kısacası halkın emeğiyle kazanılmış paraları yabancılara yediren bir sanayi kolu ulaştırmadaki plansızlığımızla yaşamaktadır. O hale heder olan, yalnız karla kapanmış yollarda kalan ya da tıkanmış trafikte bekleyen insanlarımızın saatleri değil, ekonomimizin bütünüdür. Planlama kavramını öldüren ve Planlama Teşkilatı’nın köküne kibrit suyu döken bir Türkiye öyle bir densizlik cinayetinden başka türlü bir sonuç bekleyebilir miydi? Baştürk anıldı Eski DİSK genel başkanlarından Abdullah Baştürk, ölümünün 21. yıldönümünde Zincirlikuyu’daki mezarı başında dün törenle anıldı. Anma törenine Abdullah Baştürk’ün eşi Ayten Baştürk, torunları Ece ve Zeynep, CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi, DİSK Genel Başkanı Erol Ekici, Tekstilİş Sendikası Genel Başkanı Rıdvan Budak ve Nakliyatİş Sendikası Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu ile sendika başkanları ve işçiler katıldı. (Fotoğraf: ALİ AÇAR) SAĞLIKÇILARA GECE OPERASYONU Derin yapı temizlendi diyemem İstanbul Haber Servisi Başbakan Tayyip Erdoğan, “Devletteki derin yapı temizlendi iddiası içinde değiliz. Derin yapının sıfırlandığı bir ülke olamaz” dedi. Erdoğan, ‘kuvvetler ayrılığı’ tartışmalarına ilişkin olarak yanlış anlaşıldığını belirterek, “Türkiye’de kuvvetler ayrılığı prensibini en güçlü savunan partinin lideriyim. Bu konuyu bir defa altını çizerek güçlü bir şekilde ifade edeyim. Kimse bunu eğip büküp sağa sola çekmesin” dedi. Erdoğan katıldığı televizyon programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Başbakan Erdoğan, devletin içindeki derin yapılanmaların bitip bitmediğine yönelik bir soru üzerine “Devletteki derin yapı temizlendi iddiası içinde değiliz. Derin yapının sıfırlandığı bir ülke olamaz. Bu tür yapılar geçmişte bize zarar verdi. Mafya, çete bunlarla olan mücadelemiz toplumu rahatlatmıştır” dedi. Erdoğan, katıldığı televizyon yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı: 7 bin sağlıkçının yeri değiştirildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) SağlıkSen Genel Başkanı Metin Memiş, 7 bin sağlık çalışanının bir gece operasyonuyla 2025 yıldır çalıştıkları yerlerden alınarak hastanelere atandığını açıkladı. Uygulamanın sağlık hizmetlerinde aksamaya neden olacağını belirten Memiş, “Maya takvimine göre kıyamet demek ki buymuş” dedi. Memiş, bakanlığın yeniden yapılanmayla Halk Sağlığı Kurumu, Sağlık Müdürlükleri ve Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği olmak üzere üçe ayrıldığını; bu çerçevede de devir komisyonları tarafından illerdeki 7 bin sağlık çalışanının yer değişikliğine uğradığını söyledi. Memiş, Sağlık Müsteşarı Nihat Tosun’u ziyaret ettiklerini belirterek, “Bunun yanlış bir uygulama olduğunu ve bu yanlıştan bir an önce dönülmesi gerektiğini söyledik. Kendisi de bize yapılmak istenin aslında bu olmadığı belirttiler. Ortada bir kavram kargaşası var. Talimat verdiler, aksaklık varsa düzeltecekleri sözünü verdiler. Biz de resen atamaların iptal edilerek kadro fazlası varsa bunların standart kriterlere göre belirlenmesini istedik” dedi. ‘Beni de dinlediler’ Kendinin de dinlendiğini dile getiren başbakan Erdoğan, “Evimin altındaki ofiste böcek denen dinleme cihazı bulundu. Derin devlet denen bir şey var. Dünyada teknolojinin getirdiği bir kıyamet var” diye konuştu. “Kuvvetler ayrılığı” konusunda son dönemde yaşanan tartışmalara ilişkin olarak Erdoğan, “kuvvetler ayrılığı dediğimiz yasama, yürütme, yargının, anayasa ve yasalarda belirlenmiş bir hareket alanı vardır. Bu belirlenmiş hareket alanı içerisinde bunlar hareket etmek durumundadır. Dolayısıyla yasama, yürütmenin alanına giremez, yürütme yasamanın alanına giremez, yargı, yürütmenin veya yasamanın yerinde olamaz. Hepsinin alanı bellidir... Yargının, tabii ki denetleme hakkı vardır. Benim Bakanım şube müdürünü alıyor tayini yapacak. 11 kez 12 kez atama durduruluyor. Bir bakan şube müdürünü atayamazsa siz bunda ne ararsınız. Bir hukuk oluşturuluyor ve birileri bu hukuku koruyor” ifadelerini kullandı. Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kuvvetler ayrılığı ile ilgili sözleri için “Farklı bir şey söylemedim ben” dedi. Tartışılmasa başbakan olamam Başbakan Erdoğan, bazı açıklamalarının günlerce tartışıldığı, söylediklerinin anlaşıldığı şekilde olmadığının ortaya çıktığı hatırlatılarak bunu bilinçli yapıp yapmadığının sorulması üzerine, bu tartışmaların olmaması durumunda başbakan olamayacağını söyledi. Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’ın aday olması durumunda Gül’ü destekleyebileceklerine ilişkin sözleri üzerine, “Biz Sayın Kılıçdaroğlu’nun önünde satranç taşı olmayız, bunu bilmesi lazım” dedi. O işkenceleri ben de gördüm Diyarbakır Cezaevi ile ilgili kanaatlerini daha önceden açıkladığını dile getiren Erdoğan, “Bunları lanetle kınamışımdır. Çünkü o işin içinden geldik. O işkenceleri ben de gördüm. Hiçbir zaman çıkıp da meydanlarda bunları söylemedim. Partimiz kapatılmayla karşı karşıya kaldığı zaman biz tabanımızı meydanlara dökmedik. Dikkat edilirse bazı partilerin bu tür şeylerde ilk işleri hemen meydanlara dökmek, cam çerçeve indirmek... Bunlar çıkış yolu değil” diye konuştu. Erdoğan konuşmasında isim vermeden Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “Bir BDP’li kadın vekile çok kızıyordum ama artık kızmıyorum. Onun yerinde olsam ben de dağa çıkardım” sözleriyle ilgili olarak da “Hayır bizim yolumuz bu değil. Bir kere dağdaki dağdan kaçanı infaz ediyor. Bizim değerlerimiz içinde bu yol yok. Değerlerimizde ikna var” dedi. ANKARA BAROSU’NDA OYBİRLİĞİYLE KARAR Feyzioğlu, TBB Başkanlığına aday ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Barosu Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Türkiye Barolar Birliği (TBB) başkanlığına aday oldu. Kararı alan Ankara Barosu TBB delegeleri; toplumun, yargı yoluyla dayatılan baskı ve korkularla suskunlaştırıldığını belirterek “Mevcut TBB yönetimi, kendine düşen görev ve sorumluluğu yerine getirmiyor” dedi. Ankara Barosu Üst Kurul Delegasyonu’nun 40 üyesinin tamamı, önceki akşam yaptığı toplantı sonucu Feyzioğlu’nun TBB başkanlığı adaylığına oybirliğiyle karar verdi. Ankara Barosu TBB delegeleri ortak açıklama yaptı. Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaşlığı, insan haklarını, özgürlükleri temsil eden bütün değerlerinin büyük bir saldırı altında olduğu belirtilen açıklamada “Savunma hakkı artık yalnızca siyasi davalarda değil, bütün davalarda sıklıkla askıya alınmakta; avukat, yargının kurucu unsuru olmasına rağmen, sistemin içindeki bir engel olarak görülmektedir” denildi. TBB Genel Kurulu, 2526 Mayıs 2013 tarihlerinde yapılacak. Şiddet görünür oldu Erdoğan, kadına yönelik şiddete ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Kadına şiddet oran itibarıyla aslında artmıyor. Geçmişte medya bunları takip etmiyordu. İstatistiki verileri yayımlanmıyordu. Şimdi hepsini takip ediyoruz” diye konuştu. İntiharları inceletiyoruz Askeri kışlalarda yaşanan intiharları da değerlendiren Erdoğan, “Kışlada intihar genelde er ve erbaşlar arasında oluyor. Bu tür olaylarda ABD bir numara. Bu tür olayları A’dan Z’ye inceletiyoruz. Askerin içerisinde intihar oluyor da dışarıda olmuyor mu? Birilerine fatura kesmek doğru değil” dedi. Gül çağrılmalıydı Erdoğan, Cumhurbaşkanı Gül’ün Göktürk2 uydusunun uzaya fırlatılması törenine davet edilmemesine ilişkin, “Bu davet tamamen bizim dışımızdadır. TÜBİTAK’ın davet listesidir. TÜBİTAK Sayın Cumhurbaşkanımızla görüşüp bunun kararını vermiş olsaydı, çok daha isabetli olurdu” dedi. Baro: Kaygılıyız İstanbul Haber Servisi İstanbul Barosu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “kuvvetler ayrılığı” sözleriyle ilgili, “Kuvvetler ayrılığına inançsızlık ve tahammülsüzlük; demokrasiyi, hukuki denetimi, milli egemenliği yok saymaktır” dedi. İstanbul Barosu yönetimince yapılan yazılı açıklamada “Başbakan’ın, kuvvetler ayrılığını küçümseyen, yürütmenin önünde bir engel olarak gören açıklama ve yakınmaları baromuzca hayret ve kaygı ile izlenmiştir. Beyanda kuvvetler ayrılığının yanı sıra, Meclis’teki muhalefetin de ‘engel’ olarak nitelenmesi kaygımızı daha da artırmıştır” ifadeleri yer aldı. Adalet hız kazandı Erdoğan, Ergenekon ve Balyoz davasına ilişkin yargılamalara ve Silivri Cezaevi’ndeki tutukluluk durumlarına yönelik soru üzerine, “Gündemde af olmadığını” belirterek “TSK’nin kendisiyle ilgili olan boyutunda şüphesiz ki rahatsızlıklar var. Bazı rahatsızlıkları bizim de paylaştığımız oluyor. Ben silahlı kuvvetler mensupları için tutuksuz yargılanma isteğimi söylemişimdir. Ama bunun ötesine geçmem” dedi. Erdoğan yapılan reformlarla adalet sistemini hızlandığını belirterek “Şu anda cezaevlerine giriş, tutuklama sayısı artmaya başladı. Bunun nedeni, adalet sisteminin hız kazanması” diye konuştu. SİZİN YETİŞTİRDİKLERİNİZ BUNLARSA TÜRKİYE BATMIŞ Erdoğan, ODTÜ’deki olaylarla ilgili yaptığı açıklamada “Bu üniversitenin yönetimi samimi değil, bu kadar açık konuşuyorum” dedi. Erdoğan, “Siz nasıl bir üniversite yönetimisiniz ki, kalkıyorsunuz orada o gün, Türkiye Göktürk2’yi fırlatacak, gururlanmamız lazım. Siz ne biçim öğretim üyesisiniz, sizin yetiştirdiğiniz öğrenciler bunlarsa bizim ülkemiz batmış, bitmiş. Bu tür öğretim üyeleri olsa ne olur olmasa ne olur. Bunların elinde ancak bunlar olur” dedi. ULUDERE İÇİN GEREKİRSE ÖZÜR DİLENEBİLİR Erdoğan, Uludere olayıyla ilgili olarak söz konusu kişilerin görüntülerden terörist mi kaçakçı mı olduğunu ilgili birimlerin tespit etmesinin mümkün olmadığını söyledi. “34 sivil vatandaş öldü” sözünü kesen Erdoğan, “Bu kadar basitleştirmeyelim. Kaçının sivil olduğunu bilmiyoruz. Buna rağmen adım attık. Dersim yanlışına düşmek istemedik. Dersim adına ben özür diledim” dedi. “Yani Uludere için de özür dilenebilir ileride” sorusu üzerine Erdoğan, “Niye olmasın” dedi. ESKİ CHP’Lİ VEKİLLER YARGIÇ KARŞISINA ÇIKTI: Çantada pijama vardı RECEP KAPUCU Cihaner’e avukatlık ruhsatı ? İstanbul Haber Servisi Eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı ve CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, İstanbul Barosu’na kaydoldu ve avukatlık ruhsatı aldı. Cihaner, İstanbul Barosu’nda düzenlenen törende avukatlık cüppesi giydi. ERZURUM Eski CHP milletvekilleri Erol Tınastepe ve Ahmet Ersin, eski Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner ile ilgili davanın gizli tanıklarıyla görüştükleri iddiasıyla dün Erzurum 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde iki ayrı davada hâkim karşısına çıktı. Ersin, gizli tanığa para verdiği iddia edilen çantasını mahkemeye göstererek “İçinde pijamam vardı” dedi. Tınastepe de gizli tanıkları para teklif ettiği iddiasını yalanladı. Mahkeme, Tınastepe ve Ersin hakkındaki davaları birleştirerek 22 Mart’a erteledi.