16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 ARALIK 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Onlar; kömüre, nohuda oy veren senin seçmenine benzemiyorlar... Kocaman dilleri var... İnatları kafalarından büyük... ? Senin milletvekillerin gibi değil üniversiteliler... Yalakalık olsun diye ağlamazlar... Soruları var... Cevap verme, zırıltılarını susturamazsın... ? Bürokratlarına benzemezler... Koltuk, masa, makam arabası dertleri yok... Bir spor ayakkabıdır, kırmızı bağcıklı... Binip giderler... Tutamazsın... ? Şu muhalefete benzer yanları yok... Göstermelik soru önergeleri, laf ola gensorular, seçmen görsün maksat laf ebelikleri, bir sürü salaklık arama... İki yumurta attı mı... Kapalı yerde şemsiye açtırırlar adama... ? Medya patronlarına benzemiyorlar... Ne de onların maaşlı yalaka yazarlarına... Bilgisayarının başına oturup “Ohaaa” diye kaleme aldı mı tek kelimelik baş makalesini, kesinlikle doğrudur... ? Paşalara da benzemezler... Birbirlerini asla satmazlar... Ya da ters “L” harfi pozisyonunda durduramazsın önünde... Üniformaları çok çok bir parkadır... ? Dün sabah karanlığında, evlerini bastılar üniversitelilerin... ODTÜ eylemlerine katıldığı iddia edilenleri topladılar... Birinci amaç ağzını açanları cezalandırmaksa, ikinci amaç ağzını açmayı düşünenlere peşin gözdağıdır... Faşizm daha nasıl olur?.. ? Oysa... Uygar, insan haklarının ve hukukun olduğu bir ülke istiyor sadece üniversiteli... “Diploma” diye eline tutuşturulacak bir kâğıt parçası ile işsizliğe, sömürülmeye, süründürülmeye salınacağını bile bile, kendisi için değil... Bu kirli düzenbazlıklara itirazı var... Anlasan da anlamasan da... ? Sana da benzemiyorlar besbelli... Çağdaş dünyanın başı dik, onurlu, kimlikli, uygar, modern, medeni bireyi olma hayalleri var... Din sömürüsüne, hırsızlığa, ilkelliğe teslim olmamış adam gibi bir devletin genci olmak istiyorlar... Dinleyeceksin... Yoksa susmaz üniversiteli... 3 Uğurcan sele kapıldı SERMET ÇUHADAR Üniversiteli... KAHRAMANMARAŞ Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 5 kişilik bir ailenin otomobili sele kapıldı. 12 yaşındaki Uğurcan Kaynarca sele kapılarak yaşamını yitirdi. Adem Kaynarca’nın (38) kullandığı otomobil, Üngüt Çayı’nda sele kapıldı. Araçtan kendi imkânıyla çıkmayı başaran sürücü Kaynarca, bir saat boyunca eşi ve 3 çocuğunu kurtarmak için mücadele etti. Baba Kaynarca, eşi Nazmiye (31), çocukları Berat (1) ve Melisa Kaynarca’yı (10) aracın dışına çıkartmayı başardı. 12 yaşındaki Uğurcan Kaynarca ise sele kapıldı. Spor Servisi Beko Basketbol Ligi’nde mücadele eden Olin Edirnespor ve Mersin Büyükşehir Belediyespor arasında oynanan basketbol maçında, astım hastası bir taraftara polisin sert müdahalesi tepki topladı. Önceki gün Mimar Sinan Spor Salonu’nda oynanan maça basketboldan çok yaşanan olaylar damgasını vurdu. Olin taraftarlarının bulunduğu pota arkası tribünde yaşanan arbede sırasında fenalaşan astım hastası Mutlu Ülker isimli genç, polis tarafından copla darp edildi. Genci hastanelik eden polisi meslektaşları güçlükle sakinleştirdi. Olayların yatışma hastası taraftara polis copu Astım Başkalarının Tecrübelerinden Yararlanmak: Coşkun Özdemir “Yaşam en iyi ama en pahalı okuldur” derler… Bir de “Tecrübe en iyi ama en pahalı öğretmendir” sözü var. Aslında her ikisinin de özü aynı: İnsanın yaşayarak kendi deneyimlerinden öğrendikleri, hiç unutmadığı ve en çok yararlandığı derslerdir ama bedelleri çok ağırdır! Acaba insanoğlu her şeyi bizzat kendi deneyerek öğrenebilir mi? Bir insanın yaşam süresi, insanlığın bütün birikimini yeniden üretmeye yetebilir mi? Bırakın süreyi, bir insanın bilgisi ve yetenekleri, bütün bir insanlığın verdiği dersleri gözlemleyecek deneyimleri bizzat yaşatabilir mi? Pek tabii ki hayır! Lise ikinci sınıftayken, ağabeyim dağdan düşüp öldükten bir yıl sonra, ağabeyimin acısı babamın yüreğine inip onu da aramızdan alıp gitmeden bir yıl önce, bir KöprüKadıköy vapurunda babamdan bana bisiklet almasını istemiştim… O güne kadar hep arkadaşlarımın bisikletlerine binerdim, kendi bisikletim hiç olmamıştı, ondan sonra da olmadı; bu yüzden hâlâ bisiklete çok iyi binemem. Babam, Çarşıkapı’daki evimizin cadde üzerinde olduğunu, çevremizde bisiklet için uygun bir ortam bulunmadığını söyleyerek isteğimi reddetti. Ben de ukalalık ederek, “Babacığım bırakın bunu ben kendim deneyerek öğreneyim” dedim. Cevabını hiç unutmuyorum: “Akıllı insan başkalarının tecrübelerinden yararlanan insandır; bak ağabeyin Aladağlar’ın Demirkazık tepesine genellikle çıkılmayan taraftan çıkmayı denedi de ne oldu!” dedi. Evet, akıllı insan başkalarının deneyimlerinden yararlanan insandır! Ben akıllı olduğumu iddia etmiyorum ama, en sevdiğim kitap türleri anılar ve biyografilerdir; büyük bir zevkle okuduğum, başkalarının yaşamlarını, deneyimlerini, bunlardan çıkardıkları dersleri öğrendiğim kitaplar. Şu sıralar elimde iki kitap var: Biri Coşkun Özdemir’in “Urfa’dan Harvard”a, öteki, Orhan Birgit’in “Kalbur Saman İçinde” adlı anıları. Birgit’inkini sonraya bırakarak bugün 83 yaşındaki bir gencin, kendini insanlığa ve hastalarına adamış bir hekimin kitabını size anlatmak istiyorum… Hem başkalarının deneyimlerinden yararlanan, hem de kendi deneyimlerini aktaran bir bilgenin anıları: Prof. Coşkun Özdemir’in kitabı sadece Urfa’yı, Harvard’ı ve dünyanın çeşitli bilim merkezlerindeki deneyimlerini aktaran, Türkiye’de verdiği savaşımları özetleyen bireysel bir anı demeti değil… Aynı zamanda bir Urfalı çocuğun yaşamı ekseninde, Cumhuriyet’in kuruluş ve gelişme öyküsü de diyebiliriz. Coşkun Özdemir sadece yaşadıklarını aktararak değil, aynı zamanda engin entelektüel birikimi ve duru anlatımıyla, yaşadığı dönemi ve bugünleri yorumlayarak, anılarını ilginç kişiler ve olaylarla süsleyerek gerçek bir okuma ziyafeti çekiyor okurlarına. Başkalarının deneyimlerinden ve düşüncelerinden yararlanarak kendilerini geliştirmek isteyenler için harika bir kaynak ama, sadece düz okuma yapmak ve vakit geçirmek için de tadına doyulmaz bir keyif… Mutlaka okuyun, bana teşekkür edeceksiniz! sından sonra Mutlu Ülker polis tarafından, “görevli memura mukavemet” suçundan gözaltına alındı. Çıkan olaylarda yaralandığını ileri süren 7 polis rapor alarak şikâyetçi oldu. İMAM NİKÂHLI İki kadın sokak ortasında vuruldu Haber Merkezi Kayseri’nin Melikgazi ilçesinde işsiz olduğu belirtilen İ.E, imam nikâhıyla birlikte yaşadığı S.G. ve annesi T.G’yi caddede kovalamaya başladı. İ.E. anne ile kızının arkalarından tabancayla ateş etti. Vücutlarına ikişer kurşun isabet eden S.G. ve annesi T.G. hastaneye kaldırılırken olaydan sonra kaçan İ.E, yakalandı. şinin eski sevgilisini öldürdü Malatya’da da bir apartmanda kapıcı olan Hakan Işık, eve döndüğü sırada bodrum katta eşinin eski sevgilisi olduğu öne sürülen Yusuf Çelem (34) ile karşılaştı. Işık pompalı tüfekle Çelem’e ateş açtı. Çelem, yaşamını yitirdi. Öte yandan nikâhsız eşi Mahmure Karakule’yi (19) iki çocuğunun gözleri önünde 40 bıçak darbesiyle öldüren tutuklu Zülfikar Bakıryapan’ın yargılanmasına İstanbul’da devam edildi. Mahkeme, sanığın akıl sağlığının yerinde olup olmadığı konusunda rapor alınması için davayı erteledi. E TÜRKİYE’DE ÖRNEK KARAR Kömür ocağı yine can aldı EDİRNE (Cumhuriyet) Keşan’ın Küçükdoğanca köyündeki kömür ocağında 650 metre derinlikte henüz belirlenemeyen bir nedenle göçük meydana geldi. Arkadaşlarınca göçükten çıkarılan Mesut Akçaköse (30) müdahalelere karşın kurtarılamadı. Boşanan annenin hukuk zaferi HİLAL KÖSE Yunusları ağlar öldürmüş İstanbul Haber Servisi Yenikapı açıklarında hafta başında ölü olarak karaya vuran 4 tırtak (delphinus delphis) türü yunusa İÜ Su Ürünleri Fakültesi ve Türk Deniz Araştırmaları Vakfı uzmanlarınca yapılan nekropsi çalışması tamamlandı. Buna göre yunusların beslenme sonrası balıkçı ağlarına takılarak boğuldukları tahmin ediliyor. Ev kadını Şennur Göksu, boşandıktan sonra velayeti kendisine verilen iki kızına, kendi soyadını verebilmek için açtığı davayı kazandı. Karar, baba Salih Erken’in itiraz etmemesi üzerine 17 Aralık’ta kesinleşti. Şennur Göksu, ayrı yaşamaya başladığı eşinden, 23 Aralık 2011’de boşandığını, kızlarının, uzun zamandır görüşmedikleri babalarının soyadını taşımaktan üzüntü duyduklarını belirterek Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurdu. Çocuklarına kendi soyadını vere bilmeyi talep etti. Göksu’nun talebini kabul eden yargıç İnsaf Gündüz, iki küçük kızın “Erken” olan soyadlarının “Göksu” olarak değiştirilmesine karar verdi. Yargıç, “Soyadlarının düzeltilmesi istenen küçüklerin velayeti anneye verilmiş durumda. Çocuklar yerine hareket etme hakkı ve yetkisi de anneye ait olacaktır” dedi. Mahkemenin, 28 Eylül 2012 tarihli kararı, baba Salih Erken’in itiraz etmemesi üzerine 17 Aralık 2012’de kesinleşti. Kesinleşen karar Bakırköy Nüfus Müdürlüğü’ne bildirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle