22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 ARALIK 2012 PERŞEMBE 6 Ali Tatar’ın eşinden mektup var HABERLER ‘O pazarlık neydi, bilmek istiyorum’ AYKUT KÜÇÜKKAYA Amirallere suikast girişiminde bulunduğu iddiasıyla ikinci kez gözaltına alınırken 19 Aralık 2009 günü intihar eden Deniz Yarbay Ali Tatar’ın ölümünün üzerinden tam üç yıl geçti. Yarbay Tatar’ın eşi Nilüfer Tatar’dan “Ali Gideli Üç Yıl Oldu” başlıklı bir mektup aldık. “Bu yazıyı yaralı bir eş, anne ve vatanını seven bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak yazıyorum” sözleriyle mektubuna başlayan Tatar, “Ali gelecekte Deniz Kuvvetleri eğitim öğretim biriminin başına geçebilecek kadar başarılı bir subay olarak gösteriliyordu. Amirallere suikast denilen deli saçması bir suçlamayla karşı karşıya kaldı. Şu andaki amiraller, generaller neden sessiz? İstedikleri konumlara ulaşmaları çok kolay oldu. Nedeni bu olabilir mi acaba? Büyükanıt Dolmabahçe’de ne konuştu? Neyin pazarlığı yapıldı? Bir vatandaş olarak ve Ali Tatar’ın eşi olarak merak ediyorum. Mezara kadar gidecek olan pazarlık neydi? Bunu bilmek istiyorum” diye soruyor. “Evet, zaman su gibi akıyor. Ama ne acımız diniyor ne de derdimize bir çare bulabiliyoruz. Acımız hâlâ çok taze. Dün gibi gözlerimin önünden gitmiyor” diyen Tatar şöyle devam ediyor: “Neden ben, kızım ve ailem Ali’siz yaşamaya mahkum edildik? Bu davanın siyasi bir dava olduğunu, kurgulanmış olduğu nu ve hedefte geleceği parlak askerlerin olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu davanın orduda tasfiye operasyonu olduğunu geç de olsa herkes gördü. Ali bunu hayattayken öngörmüştü. Tutuklu olduğu dönemde bana yazdığı bir mektubunda; ‘Olay bir bütün ve bunun için seçilmişler var. Onlardan biri de benim. Beni yaktılar. Ben neymişim de haberim yokmuş. Bana bu iftiraları atanlar belli ki büyük oynuyorlar. Beni tamamen bitirmeyi kafalarına koymuşlar’ diyordu. Muhatabını, cevabını bulamayan sorularımızla üç yıl geçti. Ama ne sormaktan ne de adaleti, hukuku aramaktan vazgeçmeyeceğiz. Biz Ali’nin istediği gibi başımız dik, ayaktayız. ” ‘Adalet, Sizsiniz’ Şöyle diyorsunuz doğrudan doğruya: Ulaa biz bunların hepsini kıyısından köşesinden özünden ve bazılarını ise doğrudan, şimdi hâlâ Türkiye’de yaşamıyor muyuz!? Yaşıyoruz sevgili kardeşim, hem de damardan! “Adalet, Sizsiniz”, Rutkay Aziz ve Taner Barlas’ın “Perdeci Oyuncuları” adıyla, şanlarına yakışır bir oyunla sahneledikleri yeni oyunun adı. Mecidiyeköy’de Trump Towers’ın tiyatro salonunda önceki gece izledik. Oyun, tarihteki adaletsiz yargılamalardan üçünü konu alıyor. Sokrates’in Beşyüzler Meclisi önünde yargılanması, savunması ve baldıran zehri içirilerek idam edilmesi. Galileo’nun engizisyon mahkemesi önünde yargılanması, savunması ve Sacco ve Vanzetti’nin ABD’de elektrikli sandalyede idam edilmeleri... İnsanlığı yüzyıllar boyunca sarsan bu üç büyük olay sahnede. Oyun yazarı Ümit Denizer, sahne tasarımı ve kostümler ise Metin Deniz’den. ??? Sokrates ve yaklaşık 2500 yıl öncesinin Atinası! Düşünceleri, merakları, soruları büyük ilgi çekince, Atina’da yeni tanrılar yaratmakla suçlanır. Kendisine kenti terk etmesi ve benzeri önerileri reddeder, düşüncelerini satmaz, boyun eğmez, onur ve erdemi savunur, sonunda 70 yaşında baldıran zehrini içer. Öldürülmesinin 2412. yılında, 2012’de gerçekleştirilen bir duruşma ile “hayata iade” edilir. Galileo, kilisenin kabul ettiği yermerkezli evren sistemini reddeder. İki Evren Sistemi Üzerine Konuşmalar: Diyalog, kitabının yayımlanması engellenir, engizisyonca ömür boyu hapse mahkum edilir. Kilise 1981’de Galileo’nun itibarını iade etti ve kardinallerin hata yaptıklarını açıkladı! ??? Bunlar iyi güzel ama toplumda en az bilinen Sacco ve Vanzetti isimli iki İtalyan göçmenin Boston’da yargılanıp öldürülmeleri skandalıdır ve günümüz Türkiye açısından da yoğun paralelliklere sahiptir... Ne cinayet işlediklerini ne de para gasp ettiklerini, olay günü ise Boston dışında ve başka yerlerde bulunduklarını kanıtlamalarına rağmen! İki yoksul işçi, o sırada ABD’de göçmen işçilere karşı toplumu saran büyük nefretin ve ötekileştirilmenin kurbanı oldu. Ekonomik kriz ve büyük işsizlik, yabancı işçilere karşı defolun kampanyaları skandal bir idamla sonuçlandı. Büyük işçi isyanları da bu “örnek ceza” ile bastırılmaya çalışıldı. Hukuk çevreleri bu olayı politik bir idam kararı olarak nitelendirdi ve dünya çapında gösterilerle mahkeme kararı ve uygulaması protesto edildi. Sacco ve Vanzetti olayı, hem siyasal hem de toplumsal bir lincin yargısal ifadesi oldu. ??? Beş yıldır da Türkiye, Ergenekon, Balyoz ve Odatv davalarında ve 700’ü aşkın öğrencinin protestolarının terör olayları kapsamına sokulmasıyla, benzer bir toplumsal ve siyasal lince sahne oluyor. Bu linç şüphesiz medya ve ahlaksız kalemleri aracılığıyla sürdürüldü. İleri sürülen ve bugün hemen hepsi uyduruk ve alçakça yazılmış senaryo olarak kanıtlanan Balyoz davası sanıkları 20 yıla kadar hapis cezaları aldı. Siyasal bir iktidar savaşı, ortada suç muç gösterilemezken 360’ı aşkın subayın ve az sayıda sivilin mahkum edilmesi ile sonuçlandı. Bugün hâlâ benzer ahlaksızlar ortalıkta cirit atıyor. “Fatih Camisi bombalandı”dan tutun ortada olmayan “kanlı eylemler” ve “darbe teşebbüsleri” konusunda toplum kandırıldı ve kurulan siyasi iktidar mahkemeleri gözlerini kırpamadan ve vicdanları sızlamadan cezaları bastı. Bütün bu davanın sonuçta kendi omuzlarına yıkılacaklarını bile bile. Ergenekon da siyasi lincin hukuki bir kılıf içinde sürdürülmesinden başka bir şey değil. “Delil” diye ileri sürülenlerin bile tartışılmasına fırsat verilmeden siyasi mahkemelerce sanıkların defterleri dürülmek istenmekte. Odatv davasında yargılananlar da yine medyada önce toplumsal bir lince tabi ve sonra da hapiste tutuldu ve hâlâ tutuluyor. Soner Yalçın, Yalçın Küçük, Hanefi Avcı, uluslararası baskılar sonucu salıverilen gazeteci arkadaşlarımız, Balbay, Özkan ve bütün diğerleri, topluma inandırılan “suçlar”ının esiri olarak içeridedir, hepsi birer Sacco ve Vanzetti’dir. ??? Teşekkürler “Perdeci Oyuncuları”.. Bu oyunu seyretmeye koşalım lütfen.. “Adalet, Sizsiniz” diye bize sesleniyorlar! Sanatçılar epey bir süredir toplumu aydınlatma çalışmalarında birer adım öne geçtiler ama yetmez; daha büyük, daha etkili, daha özverili... Yargıda rüşvet davasında Anayasa Mahkemesi ilkesel bir karar verdi, 16 sanık beraat etti ‘Hukuksuz delil olmaz’ DERVİŞOĞLU HAKKINDAKİ İDDİANAME Fotoğraflar: AA EVRİM AYDIN ‘Villa ve yazlığın kaynağı şüpheli’ ALİCAN ULUDAĞ ANKARA MİT Müsteşar Yardımcısı Muhammed Dervişoğlu hakkında hazırlanan iddianamede, “gerçeğe aykırı mal bildiriminde bulunma” ve “haksız mal edinme, mal kaçırma veya gizleme” suçlamalarının ayrıntılarına yer verildi. Dervişoğlu’nun sahibi olduğu İzmir Çeşmealtı’nda bulunan dubleks ev ile Çeşme Paşa Limanı’nda bulunan bir yazlığın alımında kullanılan paraların bir kısmının da kaynağının açıklanamadığı ifade edildi. Savcılık, Dervişoğlu’nun, “Paraları Azerbaycan ve Hollanda’da görevliyken biriktirdim” savunmasını ise inandırıcı bulmadı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianameye, Dervişoğlu hakkında yapılan ihbar metni de girdi. İddianameye göre ihbar metninde, “Şüphelinin, kurum ve kurumdaki makamını şahsi çıkarları doğrultusunda kullandığı, bu hususta görev yapmış olduğu yerlerdeki personelini ve illegal yollarla tanımış olduğu kişileri kullanarak gayrimenkul edindiği, komisyon karşılığı kara para akladığı, haksız mal edindiği, Karadenizli müteahhitlerle işbirliği içerisinde olup ihalelere girmelerine aracılık edip bunlardan çıkar sağladığı, deniz ticareti faaliyetinde bulunup gizli ortak olduğu, bütün bu işlemlerini kızı ve kardeşi üzerinden yürüttüğü” belirtildi. İddianamede, Dervişoğlu’nun yaklaşık 322 bin liralık kaynağı açıklanamayan harcamalarına ilişkin şu ayrıntılar verildi: Turan Hazinedaroğlu İnş. Tic. A.Ş’den 2008’de 230 bin TL alındığı, 2010 yılı mal beyanında belirtilen Çeşme Paşa Limanı’ndaki yazlığının söz konusu şirketin faturasında KDV hariç 417 bin TL (KDV dahil 497.060 TL) olarak gözüktüğü ve almış olduğu evin bedelinin yaklaşık 267 bin TL’lik bir kaynağının açıklanamadığı. 1998 2002 yılları arasında Azerbaycan’da görevli olduğu süreç içerisinde 190 bin dolar para biriktirerek Türkiye’ye döndüğünü belirtmesine rağmen buradaki görev süresince 285 bin 232 dolar ödendiği, kendi ifadesiyle Türkiye’de yaşayan ailesine her ay 2 bin dolar gönderdiği, bunun haricinde aylık 200 dolar kira ödediği, zaruri ihtiyaçlar da düşünülüp hesaplandığında kişinin 190 bin doları biriktiremeyeceği. Hollanda’da görev yaptığı süreç içerisinde biriktirdiğini belirttiği 80 bin doların kullanımı ile İzmir Çeşmealtı’ndaki edinilen dubleks evin kaynağına ilişkin miktarı alırken ödemiş olduğu bedelin 91 bin TL’lik kısmının kaynak açıklamasının yapılamadığı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yüce Divan sıfatıyla ilk kez bir yüksek yargı mensubunu yargılayan Anayasa Mahkemesi, emsal bir karar verdi. Mahkeme, görevi başındayken rüşvet aldığı iddia edilen emekli Yargıtay üyesi Hasan Erdoğan ile rüşvet verdiği öne sürülen İTO Başkanı Murat Yalçıntaş’ın da bulunduğu 16 sanığın beraatına karar verdi. Adalet başmüfettişi tarafından yapılan soruşturma evresinde elde edilen delillerin bir kısmının hukuka uygun olmadığı vurgulanan kararda, diğer delillerin de rüşvet suçundan ceza vermeye yeterli olmadığı belirtildi. CNR Fuarcılık ile İstanbul Dünya Ticaret Merkezi arasındaki davaların yargı süreçlerinde “rüşvet” verildiği iddialarının araştırıldığı ve kamuoyunda “yargıda rüşvet operasyonu” olarak bilinen davanın Yüce Divan kısmı dün karara bağlandı. cep Kömürcü, Nuri Necipoğlu ve Hicabi Dursun’un, sanıklar Süleyman Balcı, Resul Dalkıran, Necdet Okcu ve Hasan Erdoğan hakkında rüşvet suçundan mahkumiyet kararı verilmesi yönünde karşıoy kullandığını söyledi. Kılıç, üye Recep Kömürcü’nün ayrıca sanık Murat Yalçıntaş’ın da rüşvet suçundan mahkumiyetine karar verilmesi yönünde karşıoy kullandığını açıkladı. Erdoğan’ın avukatı Bülent Acar kararı şöyle değerlendirdi: “Adalet başmüfettişi yetkisi olmadığı halde yetkisiz olarak üçüncü kişiler hakkında CMK’nin 135 ve 140. maddelerindeki teknik takip işlemlerini uyguladı. Adalet başmüfettişinin üçüncü kişiler hakkında yaptırdığı bu işlemlerin tamamı yetkisizlik nedeniyle (Anayasa 6son: Hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.) yok hükmündedir. Yok hükmünde olan bu işlemle elde edilen delil ve belgeler de hukuka uygun değildir.” ‘Yok hükmünde’ Yalçıntaş mahkeme çıkışı gazetecilere yaptığı açıklamada, “Hakikaten zor bir süreç oldu. Alnıma yazılmış; yaşadım” dedi. Tazminatı anımsattı Sanıklardan Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanı’yken rüşvet aldığı iddia edilen Erdoğan, “İsnat olunan fiili işlemedim. Beraatımı istiyorum” dedi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, soruşturma evresinde elde edilen delillerden bir kısmının hukuka uygun olmaması, diğer delillerin rüşvet suçundan mahkumiyetlerine yeterli bulunmaması nedeniyle tüm sanıkların ayrı ayrı beraatlarına karar verildiğini açıkladı. Kılıç, sanıkların gözaltında ve tutuklulukta geçirdikleri sürelere ilişkin yasada belirtilen süreler içinde ağır ceza mahkemelerinde tazminat isteminde bulunabileceklerini bildirdi. Kılıç, kendisi ile üyeler Re ‘Karar Ergenekon ve Balyoz için de bağlayıcı’ ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Yüce Divan sıfatıyla yargıda rüşvet davasında beraat kararı veren Anayasa Mahkemesi’nin gerekçesinde, soruşturma evresinde elde edilen delillerin bir kısmının hukuka uygun olmadığını vurgulaması, yargı için “emsal karar” şeklinde yorumlandı. Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu, kararın Ergenekon va Balyoz davasındaki hâkimleri de bağladığını belirterek “Hukuka aykırı bulguların delil olmayacağını unutmuş olan bir kısım hâkimler bu ka rardan sonra umarım anayasanın o hükmünü okurlar” dedi. Hukuka aykırı denilen deliller de emekli Yargıtay üyesi Hasan Erdoğan’ın izin alınmadan dinlenmesi oldu. Feyzioğlu, kararın diğer mahkemeler için emsal nitelik taşıdığını kaydetti. Anayasaya göre hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş bulguların delil olarak kullanılamayacağını belirten Feyzioğlu, şunları kaydetti: “Mademki hukuka aykırı yöntemle elde edilmiş bulgu delil olamaz, dolayısıyla yok hükmündedir. O halde sanığın aleyhinde bir delil olmadığı için beraat kararı verilmesi hem anayasa hem CMK emridir. Dolayısıyla Yüce Divan kararı hukuken şaşırtıcı bir karar değildir. Kanunların uygulandığı, hukuk devletinin evrensel standartlarının geçerli olduğu bir ülkede yaşıyor olsaydık, Anayasa Mahkemesi’nin bu kararının haber değeri de olmazdı. Bu kararın hiç kuşkusuz bütün mahkemeler açısından emsal değeri vardır. Hukuka aykırı bulguların delil olmayacağını unutmuş olan bir kısım hâkimler bu karardan sonra umarım anayasanın o hükmünü okurlar.” Sahte çürük raporu davasında savcı görüşünü açıkladı KUMRULAR DAVASINDA 5 TAHLİYE Üçok’a 392 yıl istendi ‘Bana katilmişim HİLAL KÖSE Hâkim Albay Ahmet Zeki Üçok’un da aralarında bulunduğu 17 sanığın, dizi oyuncularına ve senaristlere sahte çürük raporu hazırladıkları, kolay askerlik vaadiyle para topladıkları iddiasıyla yargılandıkları dava karar aşamasına geldi. Esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı Celal Kara, Üçok’un 125 yıldan 392 yıla kadar hapisle cezalandırılması istedi. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada Savcı Kara, soruşturmanın 9 Ağustos 2009’da polise gelen bir eposta ihbarı ile başladığını belirtti. Sanıkların toplam 56 kişiye çürük raporu vaadinde bulunduklarını belirterek toplam 208 bin TL ve 11 bin dolar menfaat elde ettiklerini öne sürdü. Savcı, oyuncu Engin Akyürek’ten askerlik tecili vaadiyle 3 bin TL, oyuncu İlker Ayrık’tan bedelli as kerlik için Kıbrıs vatandaşlığına geçirme vaadiyle 4 bin TL, oyuncu Murat Cemcir’den de Kıbrıs vatandaşlığı ve sahte çürük raporu vaatleriyle 6 bin TL aldıklarını iddia etti. Oyuncu Alp Kormaz’dan rahat askerlik yapması vaadiyle 15 bin TL almaya teşebbüs ettiklerini, oyuncu Bülent Şakrak’ın Kıbrıs vatandaşlığı vaadi ile dolandırılmak istendiğini belirtti. Oyuncu Sinan Çalışkanoğlu’ndan, batıda bir yerde askerlik yapması için yüksek miktarda para almalarına rağmen bunu gerçekleştiremedikleri, Çalışkanoğlu’nun tehdit edildiğini öne sürdü. Üçok’un da arasında bulunduğu 5 sanık hakkında Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’a yönelik, adının bir soruşturmada geçmesi kullanılarak 10 milyon dolar para alınmasının planlandığını belirten savcı Kara, eylemin hazırlık aşamasında kaldığı gerekçesi ile beraat kararı verilmesini istedi. gibi bakmayın’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kızılay Kumrular Caddesi’nde 20 Eylül 2011’de 5 kişinin öldüğü bombalı saldırı ile Güney Ekspresi’nde bulunan patlayıcıya ilişkin 19 kişi hakkında açılan davanın görülmesine başlandı. Kumrular saldırısını gerçekleştirdiği iddia edilen Ümit Akgümüş, duruşmada mağdur ailelere seslenerek, “Bana katilmişim gibi bakmayın. Onu yapan ben değildim, emin olun yapsam çıkardım, söylerdim. Bu suçu üzerime yıkacaklar. Her şeyi çürüteceğim” dedi. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, 10’u tutuklu, 4’u tutuksuz toplam 14 sanık katıldı. Sanık avukatları, Güney Ekspresi’nde bulunan patlayıcılar olayı ile Kumrular patlaması arasında hukuki ve fiili irtibat bulunmadığını belirterek iki dosyanın ayrılmasını talep etti. Mahkeme ise talebi reddetti. Sanıklardan Necla Acet, İhsan Akgül, Hayrettin Sincan, Yakup Pamukçi ve Ahmet Korban’ın adli kontrol hükümleri doğrultusunda tahliyelerini kararlaştıran mahkeye heyeti, talep üzerine sanık Ümit Akgümüş’ün olayın meydana geldiği tarihte Tarsus’ta bir hastanede olup olmadığının tespiti için kamera kayıtlarının istenmesine karar vererek duruşmayı erteledi. 68’li Eşrefoğlu yaşamını yitirdi İstanbul Haber Servisi 68 kuşağından Metin Eşrefoğlu yaşamını yitirdi. 68’liler Birliği Vakfı’ndan edinilen bilgiye göre, Ankara’da THKO ana davasında, İstanbul’da DevGenç ve aralarında genç deniz subaylarının da bulunduğu 84 sanıklı davaların sanıklarından Metin Eşrefoğlu uzun süredir diyabet tedavisi görüyordu. Metin Eşrefoğlu, 12 Mart 1971 sürecinde sıkıyönetim mahkemelerinde uzun süre tutuklu olarak yargılanmıştı. Eşrefoğlu, yarın Karacaahmet Şakirin Camisi’nde öğle namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle