16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 ARALIK 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Zamanaşımına tepkisiz kalan Gül’ün Sivas katliamı için DDK’ye talimat vermesi samimi bulunmadı 7 Aklama çabası mı? ACIYI YAŞAYANLAR TEPKİLİ: ALİCAN ULUDAĞ Önce ‘katliam’ demeli Katliamda babası, şair Behçet Aysan’ı yitiren Eren Aysan, bu gelişmeyi sevindirici bulduğunu, ancak araştırmayı yapacak olan DDK üyelerinin “tarafsız” kişilerden seçilmesi gerektiğini söyledi. İktidar partisinin çok sayıda vekilinin bu davada sanıkların avukatlığını yaptığını anımsatan Aysan, “Dolayısıyla bu da içimde bir şüphe oluşturuyor. Bana tuhaf bir senaryo oynanacakmış gibi gibi geliyor” dedi. Sivas’ta katledilen canlardan şair Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok Akatlı, konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “Cumhurbaşkanı neden zamanaşımı kararı çıktığında buna ihtiyaç hissetmedi? Yurtdışında yakalanan sanıkların iadesi konusunda devletin ihmali gündeme getirildiğinde sessiz kalan Cumhurbaşkanı’nın, Sivas’taki sivil toplum kuruluşları tarafından uyarılması üzerine adım atmasını endişe verici olarak buluyorum. Çünkü, biz yıllardır mağdur aileler ve dernekler olarak birçok kez başvurduk. Hatta aileler, Cumhurbaşkanı’na başvurdu bir yanıt alamadı. Ancak önderliğini Sivas katliamının anılmasını bile yasaklayan bir valinin yaptığı 114 sivil toplum örgütünün başvurusunun kabul edilmesi manidardır.” Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Sivas davasında zamanaşımı için “hayırlı olsun” dediğine dikkat çeken Akatlı, “Sanıyorum ki Başbakan’ın hayırlı olsun diyerek bir mesaj verdiği sanıklarla ilgili bir aklama gündeme gelebilir” dedi. Akatlı, Cumhurbaşkanlığı’nın açıklamasında Sivas katliamı için olaylar ifadesinin kullanılmasına da tepki gösterirken, “Bence en önce kendi oturduğu mevkide bu olayın bir katliam olduğunu kabul ederek işe başlarsa samimiyetinden şüphe duymayız” diye konuştu. ANKARA Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Sivas’tan 114 sivil toplum kuruluşunun başvurusu üzerine Devlet Denetleme Kurulu’na (DDK), Madımak Oteli’nde 2 Temmuz 1993’te 35 aydının katledilmesi olayının “oluş şekli, amacı, sonuç ve tesirleri itibarıyla” araştırılması talimatı verdi. Sivas davası avukatı Şenal Sarıhan, bu gelişmeyle ilgili “Samimi bulmuyorum. Dostlar alışverişte görsün tavrı var. Uzun süredir gerçeğin karartılması konusunda bir çaba var” dedi. Sivas Valisi Zübeyir Kemelek, BBP’li Belediye Başkanı Doğan Ürgüp’ün de yer aldığı 114 sivil toplum kuruluşundan oluşan bir heyet, 12 Kasım’da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü Çankaya Köşkü’nde ziyaret etmişti. Görüşmede, Gül’den Sivas katliamı konusunda DDK’nin araştırma yapması istenmişti. Heyetten ge Kılıçdaroğlu: DDK gereksiz bir yapı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı televizyon programında, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Madımak olayının araştırılması için DDK’yi görevlendirmesine ilişkin olarak, DDK’nin 12 Eylül döneminde kurulmuş bir yapı ve raporlarının sadece istişare niteliğinde olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, “Bir yaptırımı yoktur. Gereksiz bir yapıdır. Tümüyle yeni anayasal süreç içerisinde dikkate alınmaması gereken bir kuruldur” dedi. len bu talep, 18 gün sonra olumlu karşılık buldu. Daha önce Sivas katliamı için “Bu olay tam aydınlatılmamıştır, tam aydınlatılması gerektiği kanaatindeyim” diyen Cumhurbaşkanı Gül, dün DDK’ye araştırma talimatı verdi. Cumhurbaşkanlığı’dan yapılan yazılı açıklamada, şöyle denildi: “Bilindiği üzere, Sivas’ta 0102 Temmuz 1993’te yaşanan ve 37 kişinin ölümü ile sonuçlanan olayların sonuçları ve olaya taraf olan her kesimdeki tesirleri hâlâ devam etmektedir. Madımak hadisesine müdahil olan tüm kesimlerde; olayların Katliam değil olay gerçek mahiyetinin algılanması/kavranması ve çıkarılan sonuçlar itibarıyla derin bir belirsizlik ve kuşku mevcuttur. Sayın Cumhurbaşkanımız, Madımak olayının gerek oluş şekli, amacı, sonuç ve tesirleri itibariyle gerekse dönem içerisinde yaşanan diğer bazı olaylarla irtibatları itibariyle bir bütünlük içerisinde araştırılması ve incelenmesi için Devlet Denetleme Kurulu’nu görevlendirmiştir.” Açıklamada ifade edilen diğer bazı olaylardan kastın, Madımak’tan 3 gün sonra yaşanan Başbağlar katliamı olduğu belirtiliyor. Yine 1993 yılında Turgut Özal hayatını kaybederken; Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis uçağının düşmesi, Uğur Mumcu da bombalı saldırı sonucu hayatlarını kaybetmişti. Başdenetçi ‘Hrant’ı görememiş İLHAN TAŞCI ileriz yansız bir araştırma olsun’ Gül’ün araştırma talimatı, Sivas katliamında mağdur taraflar arasında “katiller aklanacak kaygısına” neden oldu. Sivas davasının müdahil avukatı Şenal Sarıhan, Cumhurbaşkanı Gül’ün 14 Mart 2012’de 5 sanığın davasının zamanaşımından düşmesine herhangi bir tepki vermediğine dikkat çekerek, “Kendisine başvuran 114 örgütün isteğine bağlı olarak böyle bir yola gitmiş olması samimi bir girişim değil. Başvuran bu 114 örgüt, eylemin arkasındaki örgütlerin açığa çıkması amacıyla hareket etmiyor. Gerçeğin karartılması konusunda bir çaba vardır uzun süredir” dedi. Sarıhan, şu görüşleri dile getirdi: “Dileriz ki DDK yansız bir araştırma yapsın. Ama böyle bir umut taşımıyorum. O sebeple bunun dostlar alışverişte görsün tavrı olduğu ve gerçeğin ortaya çıkarılmasına herhangi bir katkı sağlamayacağı kaygısındayım. Bu 114 örgütün arasında bu işin mağdurlarının üye olduğu dernekler yok. İktidar veya Cumhurbaşkanlığı samimi olacaksa, önce yurtdışında bulunanları Türkiye’ye getirerek bu eylemin hesabını sorabilir, failleri bulabilir. Bir yasal düzenleme ile geçmişteki olayların da insanlığa karşı suç kapsamına alınıp zamanaşımından yararlanamayacağına dair girişimler olabilir. 20 yıl susmuş, can kıyımı üzerinde herhangi bir şekilde olumlu tavır almamış kişi ve kurumlardan bugün bir şey beklememiz mümkün değil. O yüzden DDK araştırmasından bir sonuç beklemiyorum.” ‘D ‘Taksim’in sahibi var’ Emekçi örgütleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, 2008 1 Mayısı’nda hükümetin yarattığı şiddet ortamı nedeniyle “ifade ve toplantı özgürlüğünü” ihlal ettiği şeklindeki kararını değerlendirdi. Şişli’deki DİSK binasında düzenlenen basın toplantısına DİSK Genel Başkanı Erol Ekici, KESK Genel Başkanı Lami Özgen DİSK adına AİHM’ye başvuran Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve dönemin DİSK Genel Başkanı CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi katıldı. Kaboğlu, hükümetin 2008 1 Mayısı’nda yarattığı şiddet ortamı ile Avrupa Sözleşmesi’nin 11. maddesini ihlal ettiğini saptadığını ifade ederek “Bu karar herhangi bir ihlal kararı değildir. AİHM’nin büyük kararları serisinin arasında yer alacak bir karar” diye konuştu. Polisin kullandığı şiddetin de değerlendirildiğini ifade eden Kaboğlu, “Türkiye’de sıklaşan gaz kullanımı bu kararda mahkum edilmiştir” ifadelerini kullandı. Kararın, Taksim’in dönüştürülmesi, tarihsel mirasın, belleğin yok edilmesine karşı koyma hakkını da içerdiğini dile getiren Kaboğlu, emekçilerin örgüt, mekân ve tarih üçlüsünde sahiplenebileceğini söyledi. Çelebi de kararın, iktidar tarafından doğru okunmasını isteyerek “Bundan sonraki süreçler açısından sabahın bir sahibi var diyorum. Taksim’in de artık sahibi var. Taksim’in sahibi artık emekçilerdir, DİSK’lilerdir, KESK’lilerdir, bu sürece katkı veren solcular, sosyalistler, demokratlar ve yurtseverlerdir” şeklinde konuştu. ANKARA Başdenetçi seçilmesi tartışılan Nihat Ömeroğlu’nun gazeteci Hrant Dink’e cezayı onamasını “Hrant Dink olduğunun farkına bile varmadım. Zaten isim Hrant bile değildi. Fırat Dink diye yazıyordu” sözleriyle savunurken, o günkü Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun gündemi ve yaşanan tartışmalar yeni ombudsmanı doğrulamadı. Ömeroğlu’nun sözlerinin aksine Hrant Dink’in adının kurul gündemine “Fırat (Hrant) Dink” olarak geldiği ortaya çıktı. Parantez içindeki Hrant’ı görmeyen Ömeroğlu’nun da katıldığı toplantıda, dönemin kurul başkanı Osman ? Hrant Dink’in Şirin, Hrant Dink’in Agos’ta yayımlanan 8 301. maddeden yazısının tamamını da ceza aldığı karara okutmuştu. Cumhuriyet ’in o ilişkin “Dosyada günkü kurula katılan Fırat Dink kimi üyelerden edinyazıyordu” ifadesi diği bilgilere göre, dönemin Ceza Genel Kuyanlış çıkan rulu Başkanı Osman Ömeroğlu’nun Şirin, cezalandırılmadosya görüşülürken sına dayanak oluşturan de “Biz bu cezayı Hrant Dink’in Agos’ta yayımlanmış 8 yazısıonaylayacağız” nın tamamını toplantıdediği ortaya çıktı. da okuttu. Dink dosyasının görüşmesi sırasında Nihat Ömeroğlu’nun “Çoğunluk olarak burada kararı onayacağız” sözleri üzerine kurulda gerginlik ve kimi üyelerle tartışma yaşandığı öğrenildi. Ömeroğlu, kararı onaylayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nden kurula 5 üyenin katıldığını söylerken, o günkü tutanaklara bakıldığında bu daireden yalnızca 2 kişi toplantıda bulundu. Dink’e verilen cezanın onanması yönünde oy kullananlardan Hasan Gerçeker Yargıtay Başkanı, Hasan Erbil Yargıtay Başsavcısı, Mehmet Ekmekçi Yargıtay Başsavcı Vekili olurken, Muhittin Mıhçak da kamu denetçisi oldu. VEKİLE TİCARET YASAĞI Şükür üzülecek AYŞE SAYIN HOZAT SAVCISI: Çağlar Şan masumdu Haber Merkezi Tunceli’nin Hozat ilçesindeki fişleme olayını soruşturan savcı Önder Şeker, intihar eden Emniyet Amiri Çağlar Şan’ın masum olduğunu söyledi. Hozat Savcısı Önder Şeker, fişleme skandalının ardından intihar eden Emniyet Amiri Çağlar Şan hakkında Posta gazetesinden Nedim Şener’e açıklamalarda bulundu. Olayı soruşturan savcı Şeker, Emniyet Amiri Çağlar Şan’ın fişleme olayıyla ilgisi olmadığını, ifadesini dahi almadığını söyle di. Hozat Savcısı Şeker, intihar eden Çağlar Şan’ın olayın ortaya çıktığı gün Emniyetin bilgisayarlarını kontrol edip kendisine 10 fişleme belgesi getirdiğini anlattı. Emniyet Amiri Şan’ın hiçbir delili karatmadan olayın ortaya çıkması için çaba sarf ettiğini vurgulayan savcı Şeker, amirin isminin soruşturma dosyasında şüpheli sıfatıyla dahi yer almadığını belirtti. Savcı Şeker, dosyadaki en masum kişi olarak Emniyet Amiri Çağlar Şan’ı gösterdi. KOMİSYON BAŞKANI, DANIŞTAY SALDIRISI İLE BENZERLİK KURDU Baş: Uğur Mumcu cinayeti çok önemlidir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Meclis Darbe Komisyonu Başkanı Nimet Baş, arkasındaki güçler açısından Danıştay saldırısı ile Uğur Mumcu cinayeti arasında benzerlik kurarak, Danıştay saldırısının “başörtüsüne” bağlanmak istendiğini, Mumcu’nun dinci örgütlerce öldürüldüğünün yazıldığını çizildiğini söyledi. Parlamento muhabirleriyle kahvaltıda bir araya gelen Baş, gazetecilerin “Uğur Mumcu cinayetinin yeniden aydınlatılması gerektiğine” ilişkin açıklamalarını sormaları üzerine, “Mumcu cinayetinden hemen sonra 100 binin üzerinde insan Ankara’da bir araya geldi ve cenaze töreni dışında büyük bir eyleme neden oldu. Yazdığı ‘Rabıta’ adlı kitaptaki, dini örgütlerin bu işi yazdığı kamuoyunda bolca işlendi. Ama o karanlık cinayetin arkasında araştırılması gereken husus aslında böyle manipülatif olaylara yol açacak, yarattığı etkiye bakarak aslında biz tersinden gittiğimiz zaman ‘Çok meseleyi aydınlatabiliriz’ diye düşünüyorum. İki cinayet karşılaştırması yaptım; Uğur Mumcu ile Danıştay saldırısını. Danıştay saldırısı sonrasında da hedeflenen özellikle başörtüsü meselesi yüzünden, ‘Üniversite öğrencilerinin başörtüsüyle okula girmesiyle ilgili kararda imzası olduğu için öldürdüm’ şeklinde bir açıklama yayınlanmış ve yayılmıştı. Oluşturulmak istenen atmosferi o günkü koşullarda, çok daha ileri teknolojiyle ve bir meselenin faili meçhul kalmaması adına daha farklı bir hareket noktası olmasaydı, Danıştay saldırısı da bugün hepimiz tarafından bu nedenle işlenmiş bir cinayet olarak kalacaktı. Ben her büyük etki yaratan cinayetin arkasında bir görünen yüz, bir de hedeflenen yüz olduğunu düşünüyorum. O hedeflenenin ne olduğunu bulmak, Türkiye’nin boynunun borcudur. Uğur Mumcu, çok önemli bir cinayettir.” ANKARA AKP Zonguldak Milletvekili Köksal Toptan başkanlığındaki TBMM Etik Komisyonu, Meclis’te daimi görev yapacak “Milletvekili Etik Kurulu”nun ana ilkelerini oluşturmaya başladı. Raporunu tamamlama aşamasına gelen komisyon, milletvekillerinin vekillik dışında hiçbir ticari faaliyette bulunamayacağı ilkesi üzerinde uzlaştı. TBMM’deki 4 partiden birer milletvekilinden oluşan TBMM Etik Komisyonu, “Etik Kurulu Yasası” taslağı için ana ilkeleri belirledi. Komisyonda üzerinde uzlaşılan ilkeler şöyle: Hakan Şükür düzenlemesi: avcıların istediği belgeleri gönderdik Baş, savcılara belge göndermeleriylle ilgili olarak da, “12 Eylül davası savcılığı bizimle beraber MASAK’tan bilgi istemiş. Her iki savcılık (12 Eylül ve 28 Şubat) da çeşitli zamanlarda, çeşitli belgeleri istediler. Biz bırakın komisyon olmayı, herhangi bir vatandaş da olsanız, adli makamların istediği belge, bilgiyi göndermek mecburiyetindesiniz. İstediklerini gönderdik” dedi. Baş, hangi belgeleri gönderdiklerini açıklamadı. S TBMM’nin saygınlığını artırmak amacıyla milletvekillerine maaşları dışında ücretli bir işte çalışma yasağı getirilecek. Bu kapsamda mevcut anayasadaki milletvekillerine dönük “yapılamayacak işler” bölümü netleştirilecek ve özel sektör de yasaklar kapsamına alınacak. Buna göre bir televizyon kanalında “spor yorumculuğu” yapan AKP İstanbul Milletvekili Hakan Şükür’ün de aralarında bulunduğu “ücret” karşılığı farklı işler yapan miletvekillerine engelleme getirilecek. 3 ay süre tanınacak: Milletvekili seçilenlere veya etik dışı bir durumu olduğu tespit edilenlere durumunu “milletvekilliğine” uygun duruma getirmesi için 3 aylık bir süre verilecek. Mal bildirimine kontrol: Milletvekilleri için de uygulanan “mal bildirimi” yasası işler hale getirilecek. Her yıl verilen ancak kapalı zarfta Meclis Başkanlığı’nda kalan mal bildirimleri her yıl açılıp Etik Kurul tarafından incelenecek. Teşhir edilecekler: Etik Kurul, belirlenen etik kurallara aykırı davrandığı tespit edilen milletvekili ya da milletvekillerine uyarı, kınama gibi cezalar verebilecek. Ancak en büyük ceza uyarılara rağmen etik kurallara uygun davranmayan milletvekilini “teşhir” etmek olacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle