19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 KASIM 2012 ÇARŞAMBA 8 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y B Y Y 16 15 20 18 25 25 23 17 20 20 24 23 22 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y B B Y PB PB B B B B B B S 20 23 19 22 27 24 21 25 21 21 16 14 15 HABERLER Oslo K Helsinki PB Stockholm PB Londra PB AmsterdamY Brüksel Y Paris PB Bonn Y Münih Y Berlin Y BudapeştePB Madrid Y Viyana Y 2 6 5 10 12 11 11 10 8 12 11 12 8 Belgrad Y 12 Sofya Y 9 Roma B 19 Atina Y 24 Zürih PB 9 Moskova Y 6 Aşkabat PB 23 Taşkent A 21 Baku A 20 Bişkek PB 14 Tiflis A 23 Kahire A 26 Şam A 27 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 7 Kasım GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada aradan sonra yatırım yapılabilir seviyeye yükselti. Bu, bir. İki: Hükümet sözcüsü Bülent Arınç, PKK’nin yurtiçindeki sivil örgütü olduğu iddia edilen, terör örgütünün amaçlarını yaymayı amaç edinen KCK sanıklarının başlattığı açlık grevine son vermelerine “lütfen” diye başlayan cümlelerle ricacı oluyor ve beraberinde bir soruyu akla getiriyor: Bu, demokrasimizde yeni bir başlangıç mıdır acaba? Öyle ise PKK’nin sivil örgütüne böyle seslenen hükümet, yakında terör örgütüne “Lütfen silahları bırakın” diye kibar mı kibar, nazik mi nazik üslupla ricacı olursa neden şaşıralım? ??? Amaç, bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek, sorunları çözmek! Açlık grevlerinin sonlanmasını sağlamak amacıyla medyadan siyasetçisine kadar hemen her kesim ayakta. PKK’nin silah bırakması, terörün bir an önce sonlandırılması isteniliyor. İşte, bu iki sorunu çözecek Arınç modeli demokratik fırsat: KCK sanıkları greve son ver lütfen!. Sonra… PKK, lütfen silahı bırak! Sonuca bakalım arkadaşlar, kıskançlığı bir yana atalım. Biz, iktidara lütfen demokrasi derken, iktidar adına Bay Arınç, böylece demokrasimizde yeni bir çığır açtı: Lütfen’li demokrasi! Demokrasi güneşi Arınç’tan doğuyor; yürüyelim arkadaşlar! ??? Kimi tezatlar yaşanıyor. Fitch olayını gazetelerin yılın müjdesi diye manşetlere aldıkları gün, iktidara aday varsayılan ana muhalefet partisinden ters yönde bir açıklama geldi. Genel Başkan Kılıçdaroğlu; Fitch mitç dinlemedi. Kredi değerlendirme kurumunun Türkiye’yi yatırım yapılabilir ülke ilan etmesinin gerçeklere ne denli koşut olduğunu rakamsal verilerle açıklayacağı yerde… ...RTE’nin 2023’te Türkiye’nin dünyanın on büyük ekonomisinden biri olacağını içeren söyleminin içi boş bir iddia olduğunu vurgulayan bir açıklama yaptı. Bir başka örnek: Bu ülkede AKP hükümetinin ve başbakanının öneri ve onayı ile iki yıl Genelkurmay Başkanlığı yapan Orgeneral İlker Başbuğ, TSK’de terör örgütü kurmak suçlamasıyla aylardır mahpus! Oysa terörist olmakla suçlanan emekli Genelkurmay Başkanı’nı yargılayan mahkemenin öncelikli iki görevi var... Savcılıktan İlker Başbuğ’un terör örgütü kurduğunu kanıtlayan belgeleri mahkemeye sunmasını istemek ve Başbuğ’u Genelkurmay gibi duyarlı bir göreve atayan, iki yıl birlikte çalışanları, elbette ve öncelikle Başbakan RTE’yi tanık olarak dinlemek!.. Tarafsız olması gereken mahkemeden savunma hakkının bu iki temel kuralını yerine getirdiğini duyumsatan bir karar işitmedik. Başbuğ’un avukatları mahkemeye başvurarak Başbakan RTE’nin tanık olarak dinlenmesini istediler. Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkanı Nimet Baş’ın 28 Şubat’ı yaşayan o sırada sorumlu kişilerin; Başbakan’la AKP Cumhurbaşkanı’nın ifadelerine başvurmayı reddetmesi gibi… …İlker Başbuğ’u yargılayan Ergenekon yargıçları da Başbuğ’un haklı başvurusunu reddedecekler mi acaba? ??? Demokrasilerde olması gerekenlerin, RTE demokrasisinde de gerçekleşeceğini umut etmeyin lütfen! Ergenekon davasında kamunun gizli tanığı ‘Deniz’in, PKK itirafçısı Şemdin Sakık olduğu ortaya çıktı. Evrensel hukuk ilkelerine göre yargılamada bir tanığın dikkate alınması için temel unsur, “Tanığın davanın tarafları ile maddi ve manevi bir çıkar ilişkisi ya da husumet içinde olmaması” ilkesidir. Elinde binlerce insanın kanı olan Şemdin Sakık acaba bu kritere ne kadar uygundur? Sakık yıllarca ayrılıkçı bir terör örgütünün lider kadrosunda Türk ordusu ile çatışmış, asker ve sivil öldürmüş ve TSK’nin özel kuvvetleri tarafından Kuzey Irak’tan Türkiye’ye getirilip yargılandıktan sonra mahkum olmuş ve itirafçılığı seçmiş bir hükümlü. Ergenekon davasında yargılanan isimler arasında ise PKK ile mücadelede en üst görevler üstlenmiş bir Genelkurmay Başkanı ile terörle mücadelede ön saflarda yer almış subaylar yer alıyor. Ayrıca milletvekilleri, rektörler, gazeteciler de sanık sandalyesine oturtulmuş durumda. Şimdi öğreniyoruz ki bu insanları suçlayan deliller arasında itirafçı bir teröristin gizli tanıklığı bulunuyor. Böyle bir uygulama ne kadar hukukidir? Bırakın hukuku ne kadar ahlakidir ve hangi vicdana sığar? ??? Ergenekon davası, bu Başka Kimler Gizli Tanık? güne kadar yansıyan şekliyle PKK’yi ve terör eylemlerini yargılayan bir dava değildi. Konusu, TSK içinde hükümeti devirmek üzere örgütlendiği iddia edilen bazı askerlerin yanlarına sivil kesimleri ve medyayı da alarak hükümete yönelik darbe girişimi iddialarıydı. Bir PKK itirafçısının gizli tanık olduğunun davanın bu aşamasında ortaya çıkması, sanıklar ka muoyunda uzun süredir dile getirilen “Gizli tanıklar, sanıklara husumet besleyen isimler mi?” şeklindeki şüphelerin ne kadar haklı olduğunu ortaya çıkardı. Şemdin Sakık’ın gizli tanık çıkması, gizli tanıklık uygulaması nedeniyle içeride ve dışarıda Türk adalet sisteminin işleyişine yönelik güvensizlik ve kaygıların haklılığını gözler önüne serdi. Sakık’ın tanıklığı, hem dava hem de gizli tanık uygulaması üzerindeki gölgeyi daha da koyulaştıran ve “Ergenekon, muhalifleri susturma girişiminden ibarettir” tezini güçlendiren bir gelişmedir. POLİS KURŞUNUYLA ÖLEN AYGÜN Bir kurşun da ailesine sıkıldı ALİCAN ULUDAĞ Erdoğan Masayı Deviriyor AKP’nin Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na verilen ‘başkanlık sistemi’ önerisi, dört partinin mutabakatı arandığı için zaten ağır aksak yürümekte olan yeni anayasa çalışmalarını sona erdirecek hamledir. AKP bu zamana kadarki en uzlaşılmayacak, radikal önerisini masaya getirmiş oldu. Bunu CHP, MHP ve BDP’nin kabul etmesi mümkün gözükmemekte. Hatta ve hatta, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün siyasi geleceğini de yakından etkileyeceği için AKP içinde de karşıtları olabilecek bir öneri. Görülüyor ki AKP’nin amacı Türk yasama sistemini Başkan Erdoğan’dan başka kimseye söz hakkı tanımayan, yetki vermeyen bir noktaya getirmektir. CHP buna karşılık, parlamenter sistemi daha da pekiştiren bir öneriyle masaya oturmaya hazırlanıyor. Devletin daha yönetim sisteminde bu kadar temel görüş ayrılığını bu masa kaldıramaz. Başbakan Erdoğan bir süreden beri “Anayasa için umudum azalıyor. Yıl sonuna kadar yaptınız yaptınız, yapamadınız başımızın çaresine bakarız” söylemlerini kullanmaktaydı. Anlaşılan o ki dünkü başkanlık önerisi, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in Meclis’teki dört partiyle birlikte kurduğu masayı deviren final vuruşu olacak. Masa devrildikten sonra ne olur? Başkanlık sistemine geçiş için gerekli anayasa değişikliği için AKP’nin aritmetik gücü yeterli değil. Bakalım hedefine ulaşmak için hangi partiyi, hangi vaatle yanına çekmeye çalışacak? Cemevlerine yasal statü için devrim kanununun kaldırılması tezi ortaya atıldı Tekke planına kılıf FIRAT KOZOK dımcısı Bekir Bozdağ, Alevilerin cemevleriyle ilgili taleplerinin karşılanabilmesi için devrim yasalarından biri olan tekke ve zaviyelerin kapatılmasını sağlayan yasanın kaldırılması gerektiğini söyledi. Bozdağ, “CHP gelsin bunu konuşalım” dedi. AKP’li bazı milletvekillerinin CHP’nin Alevi kökenli milletvekili Sabahat Akkiraz’ı ziyaret ederek, “Yasanın kaldırılması için teklifi siz verin, biz destekleyelim. Cemevi sorununu da çözelim” dedikleri or ? AKP’li vekillerin tekkelerin kapatılmasına ilişkin yasanın kaldırılması için CHP’nin Alevi vekilinin kapısını çaldığı belirtildi. ANKARA Başbakan Yartaya çıktı. Aleviler ise Bozdağ’a “Biz bu oyuna gelmeyiz” yanıtını verdi. Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Alevilerle ilgili soruları yanıtlarken, hükümetin önümüzdeki dönemde cemevleri ile ilgili izleyeceği politikanın ipuçlarını verdi. Bozdağ, 1925’te kabul edilen tekke ve zaviyelerin kapatılmasına ilişkin yasadan hükümler okuyarak cami veya mescit dışında bütün tekke ve zaviyelerin kapatıldığını söyledi. Söz konusu yasanın “devrim kanunu” olduğuna dikkati çeken Bozdağ, anayasanın 174. maddesi uyarınca devrim kanunlarının herhangi bir maddesinin anayasaya aykırı anlama ve yorumlama yasağı konulduğunu belirtti. Bozdağ, “Bizim bu meseleyi doğru tartışmamız gerekiyor. Bu kanunla ilgili adım atmak lazım, eğer biz bu meselede kalıcı bir çözüm isti yorsak. CHP gelsin bunu konuşalım” diye konuştu. CHP’li komisyon üyelerinin “Biz bu oyuna gelmeyiz” yönündeki sözleri üzerine Bozdağ, “Bunun oyunla ilgisi yok” diyerek, tartışmanın doğru bir zeminde yapılması gerektiğine işaret etti. ANKARA Polis kurşunuyla yaşamını yitiren Cem Aygün’ün (24) öldürülmesiyle ilgili soruşturma sürerken, olayı Ankara Emniyet Müdürlüğü önünde protesto eden Aygün’ün 6 kız kardeşi, eniştesi ve yeğeni hakkında dava açıldı. Ankara Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede, Cem Aygün’ün iki ablasının İzmir ve Çorum’dan gelerek Keçiören’deki baba evinde “buluşması” ve ailecek Emniyet Müdürlüğü önünde “pankartlı ve sloganlı” protesto eylemi yapmaları “tam bir fikir ve eylem birliği içinde olarak”, “devlet koruması altında bulunan şüpheli polis memurunu öldürmeye yönelik amaç” olarak nitelendirildi. Protesto sırasında herhangi bir silah bulunmamasına karşın savcılık, neredeyse “örgütmüş gibi” yorumladığı Aygün ailesinin 8 ferdi için “kasten adam öldürmeye teşebbüs”ün arasında bulunduğu toplam 6 suçtan ayrı ayrı 58 yıla kadar hapis cezası istedi. Cem Aygün, 30 Ağustos günü polis memuru Fatih Y. tarafından dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle Keçiören’de vurularak hayatını kaybetmişti, gözaltına alınan şüpheli polis savcı tarafından serbest bırakılmıştı. Şüpheli polis, henüz Ankara Emniyeti’nde tutulurken, Cem Aygün’ün ailesi 1 Ekim’de Emniyet binası önünde olayı protesto etmek istemiş, gözaltına alınmış, sonrasında ise serbest bırakılmıştı. Cem Aygün’ü vuran polis hakkındaki soruşturma henüz tamamlanmamışken, ailenin bu protestosu hakkında jet hızıyla bir iddianame hazırlandı. Ankara Cumhuriyet Savcısı Hatice Çetin tarafından hazırlanan iddianamede, Cem Aygün’ün ablaları Yasemin Eker, Sonay, Nazlıcan, Aylin, Aynur, Songül Aygün, enişte Ali Eker ve yeğeni Bedirhan Mercanoğlu “şüpheli”, üç polis ise “müşteki” olarak gösterildi. Cem Aygün’ün vurulmasının ardından iki ablasının Çorum ve İzmir’den aile bireylerinin yaşadığı Keçiören’e gelmesi suçmuş gibi anlatılan iddianamede, “Kardeşlerinin bu ölümü nedeniyle tam bir fikir birliği içine girip, Çorumİzmir arasındaki mesafe göz önüne alındığında fikir ve eylem birliği içinde Ankara’da buluştukları” savunuldu. “Şüphelilerin, şüpheli polis memurunu yaptığı bu olay nedeniyle öldürmek için Keçiören’de buluştukları” öne sürülen iddianamede şöyle denildi: “Görevli olan polis memuru mağdur Harun’un onlara bu şekilde içeri giremeyeceklerini, kontrol yapması gerektiğini söylediğinde şüpheliler, görevli memura ‘O... çocukları, katil polisler, hepiniz katilsiniz, katil polisi bize verin, kardeşimi öldüren polisi bize verin, bizi de öldürün, sizin Allah’ınız kitabınız yok mu! Bunun acısını sizden çıkarırız, her gün gelip eylem yapıp o polisleri eninde sonunda alacağız’ dediler. Birlikte slogan atarak ve görevliyi itekleyerek, (..) görevli polis memuru olan Harun’un ikazlarını hiçe sayıp onu raporunda belirlenen şekilde darp edip, içeri girip elektronik araç bariyerini kullanılmaz hale getirdiler.” İddianamede, şüphelilerin, kendilerine müdahale etmek isteyen üç polisi yaraladıkları belirtildi. Savcı, öldürülmek istendiği iddia edilen polis Fatih Y’nin adını iddianamesinde müşteki olarak yazmayı unuttu. Polisleri öldürmek istemişler ‘Bizi bahane ediyorlar’ Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Selahattin Özel de hükümetin kendileri üzerinden siyaset yapmak istediğini belirterek “Cemevlerini bahane edip bizi kullanmak istiyorlar” diye konuştu. ‘Başbakan’ın sözleri gerçeği yansıtmıyor’ MEHMET MENEKŞE Sürgü’deki Alevi aile, ‘Erdoğan tedbir alındığını söylüyor ama tehditler’ sürüyor diyor Anıtkabir’de güvenlik önlemi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, Anıtkabir’in 9 Kasım 14.00’ten 10 Kasım 10.00’a kadar ziyarete kapatıldığını bildirdi. Yapılan açıklamada, Atatürk’ün ölüm yıldönümü anma törenleri kapsamında 10 Kasım’da Cumhurbaşkanı başkanlığındaki devlet erkânının çelenk sunma töreni yapacağı belirtilerek emniyet tedbirlerinin kontrolü ve tören hazırlıkları için uygulamanın gerekliliği vurgulandı. Binlerce kişi portresini yapacak İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Konak Belediyesi, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal’i ölümünün 74. yılında, Cumhuriyet Alanı’nda 2 bin 400 kişinin katılımıyla oluşturulacak Atatürk portresiyle anacak. Atatürk fotoğrafında yer almak isteyenler için 10 Kasım günü saat 10.00’da kayıt masası oluşturulacak. Katılımcılar siyah giysileriyle alanda kendilerine gösterilen yerde konuşlanacak. Portre, 200 metre yükseklikten görüntülenecek. Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, Atatürk fotoğrafının oluşturulması sırasında 2 bin 400 kişinin dışında fotoğrafın çerçevesine katılacak 50 bin kişiyi daha beklediklerini belirterek “10 Kasım’da İzmir’deyiz, 10 Kasım’da İzindeyiz” dedi. Bayram izninde hırsızlık yaptı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kalecik Yarı Açık Cezaevi’nde tutuklu bulunan Erhan K, Kurban Bayramı’nda 7 gün bayram izni aldı. İznini arkadaşları E.S. ve T.M. ile geçiren Erhan K, Elmadağ’da iki marketten hırsızlık yaptı. Şikâyet üzerine güvenlik kameralarını inceleyen polis, Erhan K’yi tespit etti. Erhan K’nin evine giden polis ekipleri, şahsın cezaevi izni bittiği için geri döndüğünü öğrendi. Erhan K ve arkadaşlarının yakalanması için çalışma başlatıldı. AMASYA CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün Malatya’nın Sürgü beldesinde saldırıya uğrayan Alevi Evli ailesine yönelik baskılarla ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektuba yanıt geldi. Erdoğan gerekli tüm tedbirlerin alındığını savunurken Servet Evli, “Bize sosyal, ekonomik olarak çok baskı uyguluyorlar” dedi. CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, eylül ayında Başbakan Erdoğan’a Malatya’nın Sürgü beldesinde linç girişimine uğrayan Evli ailesine yönelik baskı ve tehditlerin sürdüğünü belirterek bunlara karşı önlem alınmasını isteyen bir mektup gön derdi. Erdoğan, gönderdiği yanıtta tüm tedbirlerin alındığını, Malatya’daki mülki idare amirleri ve güvenlik birimlerinin konuyu takip etmeleri için gerekenin yapıldığını belirterek “Hükümetimiz, birlik ve beraberliğimizin sağlanması ve toplumsal huzurumuzun sürekli kılınması konusunda her zaman hassas olmuştur. Toplumsal huzurun temini için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi büyük önem arz etmektedir” ifadelerini kullandı. Baskı ve tehditlerin sürdüğünü anlatan Servet Evli ise şunları söyledi: “Başbakan’ın dediğinin aksine burada hiçbir güvenliğimiz sağlanmış değil.” 25 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI Adliyelerde çete operasyonu İstanbul Haber Servisi Ceza ve imar davalarını para karşılığında istedikleri şekilde neticelendirdiği iddia edilen çeteye yönelik İstanbul, Ankara ve Aydın’da düzenlenen operasyonlarda, 25 kişi gözaltına alındı. Mustafa Ö. ve Mustafa K. A. liderliğindeki çete üyelerinin, kendilerini “MİT mensubu” ve “Başbakanlıkta görevli” olarak tanıtarak Yargıtay, Küçükçekmece ve Bakırköy adliyelerinde, davaları istedikleri şekilde sonuçlandırmak için 100 bin liraya varan fiyatlar ödedikleri belirlendi. Mustafa Ö’nün Moldova’da da bürokrasi çevresiyle yakın ilişki içerisinde olduğu tespit edildi. Konuyla ilgili çok sayıda hâkim ve savcının dosyalarının incelendiği belirtiliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle