19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 KASIM 2012 ÇARŞAMBA 4 HABERLER ‘Bahtsız bedevi’ ? Bakanlar Kurulu’ndan açlık grevleri konusunda ‘talepler karşılanacak’ kararı çıkmasına karşın özellikle BDP’ye yönelik ağır eleştirilerini sürdüren Erdoğan, “Bunlar nekrofili hastası‘ dedi. Erdoğan, Kılıçdaroğlu için de “Bahtsız bedevi’ yakıştırması yaptı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, cezaevindeki açlık grevlerinin bitirilmesi için Bakanlar Kurulu’ndan taleplerin karşılanması yönünde karar çıkmasına karşın, özellikle BDP’ye yönelik çok ağır suçlamalarda bulundu. “Elma şekeri mi dağıtacaktık”, “Bunlar nekrofili hastası” ifadeleri kullanan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na da “Bahtsız bedevi” yakıştırmasında bulundu. Erdoğan, partisinin grup toplantısında özetle şunları söyledi: Herkese anladığı dilden: Şemdinli’deki bombalı saldırıda 11 yaşında bir çocuk şehit oldu, 18 vatandaş yaralandı. Maalesef konu terör örgütüne yönelik operasyonlar olduğunda ortalığı ayağa kaldıranlar, masumların ölümü karşısında sus pus oluyorlar. Bazı medya mensupları da ‘Başbakan çok sert konuşuyor’ diyor. Elma şekeri mi dağıtacağım, onların anladığı dilden anlatacağım. Herkese akıllarının alacağı şekilde konuşacaksınız. Diyarbakır Valiliği’nin önünde gözlerinde kin, yüzlerinde nefret ifadesiyle devlete karşı aslan kesilenler, ki bunlar parlamento içinde, yerel yönetimin başında, örgütün cinayetleri, katliamları karşısında süt dökmüş kediye dönüyorlar. ‘Artık terör bitsin, terör örgütü silah bıraksın’ dedikçe, bunlar cana, kana, ölüme daha çok sarılıyor. Adeta hepsi, nekrofili hastalığına kapılmışlar. Bunlar ölümlerden sapkın bir haz duyar hale gelmişler. Onları açlık grevine sevk eden iktidar değil; BDP, bölücü terör örgütü, dağ. Niçin BDP bu noktada çıkıp da açık bir tavır ortaya koyamıyor. ‘Biz sizin açlık grevine gitmenizi istemiyoruz’ desin. Ulusalcı geçinen Kılıçdaroğlu: Kılıçdaroğlu bizim için ‘TL çok değerli diye neredeyse göbek atacak’ diyor. Doların değerini niye düşürüyor diye soruyor. İşte ulusalcı kafa bu. Ulusalcı geçinip de ulusal paramızın değer kazanmasından rahatsızlık duyan bir zihniyet bu. Bahtsız bedevi: Doğrusu Kılıçdaroğlu ne zaman hükümeti yerse dünyadan Türkiye’ye övgüler geliyor. Ülkesine bu kadar yabancı, bu kadar ilgisiz bir ana muhalefet partisi olabilir mi? Buna önünü görememek mi denir, okuma körlüğü mü denir, kendi ülkesine şaşı bakmak mı denir; bunu ben milletimin takdirlerine bırakıyorum. Hani var ya tam bahtsız bedevi misali. Açlık grevi konusunda yine sert açıklamalar yapan Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na da ağır eleştiriler yöneltti Üç Basınç Arasında AKP AKP hükümeti bugün üç basınç arasına sıkışmış görünüyor. Batı’da bugüne kadar AKP’ye neredeyse koşulsuz destek veren yazar, analistler giderek “Seçilmiş sultan mı”, “despot mu”, “yükselen İslamcı diktatörlük” gibi sorularla ve kavramlarla konuşmaya başladılar. İçerde, değerli dostum Ferda Koç’un geçenlerde bir yazısında değindiği gibi “Cumhuriyetçi muhalefet” ve “Kürt muhalefeti” giderek kitlesel bir biçimde sokaklarda, medya sayfalarında, ekranlarında yükseliyor. Gösteri toplumunun güncelini belirlemeye başlıyor. Ancak AKP hükümetinin, siyasal İslamın bu üç muhalefet karşısında güçlü silahları var. Dışardan bakınca, AKP’nin ilk dönemi hâlâ “reformcu” bir “an”, “demokratikleşme girişimi” olarak anımsanıyor. Birçok yazardan “tekrar o ana dönüş” önerisi geliyor. Belli ki o “anın” hakikati, “pasif devrim süreci” hâlâ Batı tarafından anlaşılmış değil. Ayrıca, dışardan bakınca, yorumcular henüz AKP’ye bir alternatif, kendi anlayışlarına, hesaplarına yakın bir muhalefet de göremiyorlar. İçerdeki durum aslında trajik. AKP “Cumhuriyetçi muhalefet”le, “Kürt muhalefeti”ni birbirine karşı kullanan bir denge üzerinde “muhafazakâr merkez” olarak ayakta kalmaya devam ediyor. Bu durum trajik; çünkü “Cumhuriyetçi Muhalefet” ve “Kürt Muhalefet” aslında aynı “hakikat rejimine” aitken, her ikisinden farklı bir “hakikat rejimine” sahip, her ikisini birden ortadan kaldırmaya niyetli bir akım tarafından dengeleniyor. “Cumhuriyetçi muhalefet” ve “Kürt muhalefeti”, aslında aynı seküler dili konuşuyorlar, doğruları, yanlışları, adaleti, kendi perspektiflerinden, Türkçe ve Kürtçe aracılığıyla, ama aynı ölçütlerle saptıyorlar. Çünkü her ikisi de ulus, vatandaşlık, eşitlik, demokrasi, hatta kapitalizm, hümanizm, emperyalizm, komünizm kavramlarını üreten Aydınlanma geleneğine (insan aklının eleştirel kapasitesine güvenen geleneğe) ait akımlar. Hem birbirleriyle çatışıyorlar hem de aynı dili kullanıyorlar! Dahası “Kürt muhalefeti” kendi ulusal kimliğini, taleplerini bu çatışma içinde, “Aydınlanma geleneğinin” kavramlarıyla, söylemiyle üretti, üretmeye devam ediyor. “Cumhuriyetçi muhalefet”in demokrasi, ulusçuluk, vatandaşlık anlayışı, Kürtleri tanıma, anlama süreci bu çatışma içinde, günün ekonomik, siyasi, jeopolitik koşulları altında gelişiyor, ilerliyor. Buna karşılık AKP’nin temsil ettiği akım hem “Cumhuriyetçi” hem de “Kürt” muhalefetinin ve kimliklerin ait oldukları “hakikat rejimini” yıkarak yok etmeyi amaçlıyor. AKP projesi ulusal kimlik, vatandaşlık, demokrasi (halkın egemenliği) gibi kavramların konuşulmasını olanaksız kılan bir “hakikat rejimini” temsil ediyor, bunu, uygun bir “beden disiplini” politikası (biyopolitik) ile birlikte, eğitimden günlük yaşamın “mikro dinamiklerine” kadar uygulamaya koyuyor. Bu uygulama sürecinde ilerlemek için gereken zamanı kazanmak amacıyla AKP her iki muhalefetin “anahtar” kavramlarını birbirlerine karşı kullanıyor, kısa sürede unutulan vaatlerde bulunuyor; Galip Yalman dostumun bir kavramını kullanırsam “gesture politics” yoluyla dengelemeyi sürdürmeye devam ediyor. “Cumhuriyetçi muhalefet”, “Kürt muhalefeti” AKP’nin vaatlerine umut bağladıkça tepki gösteriyor, Kürt sorununun çözümü üzerine kafa yormaktan, birlikte yaşamayı, barışı cazip kılacak öneriler üretmekten, diyalog kurmaya çalışmaktan daha çok, AKP’ye yakınlık, jeopolitik kaygılar üzerinden, Lenin’in bir kavramını kullanırsam bir “escamotage” (ikincil konulara takılıp ana konuyu gözden kaçırmak) kurbanı olmaya devam ediyor. Tam bu sırada, “açlık grevleri” bir diyalog başlatmak için insani ve pratik bir zemin sunuyor. “Kürt muhalefeti” de “Cumhuriyetçi muhalefeti” adeta varsaydığı bir “baskıcı özüne” indirgeyerek ait olduğu geleneğin, “hakikat rejiminin” taşıdığı potansiyelleri görmezden gelerek, toptancı bir tutumla, diyalog olanaklarını zorlamayı gereksiz buluyor. Halbuki sorunun kendisi de, çözümü de bu aynı “hakikat rejimine” ait, ama çatışmaya devam eden iki akımın ortak dünyasında yatıyor. Bu dünyayı yıkmayı hedefleyen bir akımsa bu arada amacına doğru yoluna devam ediyor. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN DEĞİŞİKLİK PLANI ÇÖPE ‘Yerel seçim zamanında yapılacak’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, yerel seçimlerin öne çekilmesi için anayasa değişikliğini ikinci kez oylamayacaklarını, seçimlerin normal zamanı olan Mart 2014 tarihinde yapılacağını açıkladı. Erdoğan, MHP ile birlikte getirdikleri ancak yapılan oylamada referandum aralığında kalan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından veto edilen yerel seçimlerin öne çekilmesine ilişkin anayasa değişikliğini rafa kaldırdıklarını, AKP grup toplantısında açıkladı. Erdoğan, şunları söyledi: Mart 2014’te, normal zamanında: Artık biz 27 Ekim olayını geride bıraktık. Mademki böyle isteniyor, öyleyse seçim 2014 Mart’ında yapılacak. Belediyeleri kapatacağız: İnşallah bütün bu atılan adımla birlikte ilçelerimizde, ilçe belediyelerimiz, o beldeler, tabii ki büyükşehirlerde onların mahallesi konumuna geleceği için o hizmeti çok daha verimli ve çok daha etkin şekilde alacak. İtalya şehirlerin sayısını azaltıyor. Niye, ‘Buralarda hizmet yok, yük var’ diyor. Bu yükten ülkenin kurtulması lazım. Biz ise geçmişte siyasi nedenlerle, ‘daha fazla oy alırız’ diye kurulmuş olan bu yerleri şimdi kapatmak suretiyle oralara daha büyük hizmet vermenin erdeminde bulunacağız. [email protected] CHP’li İnce: Keskin’in şoförü taciz ediliyor Polisten göz hapsi AYŞE SAYIN ANKARA Ankara Valiliği’nin yasakladığı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında polisin tartaklayarak boğazını sıktığı CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin’i korumaya çalışırken, Emniyet Müdür Yardımcısı Mahmut Azmaz’ı tartakladığı belirtilen şoförü Yurdal Gültekin’in, daha sonraki günlerde izlenerek ya da evine “fuhuş yapılıyor” gerekçesiyle baskın düzenlenerek taciz edildiği ortaya çıktı. Gültekin’in evine giderek, oturduğu si tenin bahçesinde polis otosunda bekleyen polisleri uyaran CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, izlemenin tamamen “gözdağı ve taciz” amaçlı olduğunu belirterek “Polis amirine saldıran şoförü taciz ediyorlar, Peki milletvekiline saldıran polis amiri ne olacak?” sözleriyle tepki gösterdi. Polislerin Gültekin’in evini “göz hapsi”ne aldığını belirten İnce, “İki gün önce de bizzat evine gelerek ‘Burada fuhuş yapılıyor’ bahanesiyle taciz etmişler” dedi. İnce, polislerin kendisini görünce tedirgin olup bölgeden ayrıldıklarını söyledi. AÇIKLAMALAR ÜMİT VERDİ Açlık grevleri son buluyor mu? MAHMUT ORAL Saat Dokuzu Beş Geçe Dolmabahçe’ye! DİYARBAKIR Bakanlar Kurulu’nun ardından önceki gün Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın isterse avukatlarıyla görüştürülebileceği ve anadil de savunma hakkıyla ilgili çalışma yapıldığı yönündeki sözlerinin ardından terör örgütü PKK tarafından dün epenkler kapalı yapılan açıklamada eylemcilerin talepleri karşılanırsa eylemin son buMardin’in Nusaybin ilçesinde eslabileceği belirtildi. naf açlık grevlerine dikkat çekmek Öcalan’ın avukatlarıyla göiçin dün kepenk açmadı. Sarüştürülmesi, anadilinde dece fırın ve eczanelerin eğitim ve savunma taleaçık olduğu ilçede Barış rınç’ın biyle 12 Eylül’de başParkı’nda açıklama Öcalan’ın latılan ve yaklaşık yapan Barış Anneleisterse avukatlarıyla 700 tutuklu ve hüri, Kürtçe “Ölügörüşebileceği ve anadilinde me sessiz kalma” kümlünün 57 gündür sürdürdüğü açyazılı siyah önlük savunma hakkına ilişkin lık greviyle ilgili giydi. Basın açıkaçıklamalarının ardından terör örgütü laması yapan PePKK’nin yürütme konseyi PKK’nin yürütme rihan Altuğ, “Ne konseyi KCK’den KCK’den yapılan açıklamada da, Kürtler ölsün, Fırat Haber Ajanne de Türkler öleylemcilerin taleplerinin sı’na yapılan açıksün. Biz barış iskarşılık bulması halinde açlık tiyoruz” dedi. lamada, eylemcilerin taleplerinin Hakkâri’nin Yükgrevlerinin karşılık bulması hasekova ilçesi Cengiz sonlandırılabileceği linde açlık grevlerinin Topel Caddesi’nde belirtildi. sonlandırılabileceği betoplanan BDP’liler Eski lirtildi. Açıklamada, BDP Cezaevi Kavşağı’na yürüyöneticileri, sivil toplum öryerek oturma eylemi yaptı. gütleri, sanatçı, yazar, aydınların kaankart çelişkisi muoyu vicdanını temsil eden herkesin açlık grevlerinin sonlandırılDiyarbakır’ın Merkez Bağlar ilması için çaba gösterdiği belirtile çesinde bulunan Dörtyol Kavşarek, “Hareket olarak, şahadetle ğı’na “Açlık grevi 55. gününde” re yol açmadan, direnişin makul pankartı asılırken hemen yanında Ditaleplerinin karşılık bulması te yarbakır İl Sağlık Müdürlüğü’nün melinde sürdürülen eylemliliğin “Bir insanı yaşatmak insanlığı sonlanabileceğine inanıyoruz. Bu yaşatmaktır” yazılı pankartın asılı nun için, cezaevi direnişçilerinin olması ilginç bir görüntü oluşturdu. makul taleplerinin karşılanması Diyarbakır’da açlık grevleriyle ilgiyönünde herkesin değerli çaba li 30 Ekim ve 3 Kasım’da yapılan eylarını yoğunlaştırmaya, AKP hü lemlerde gözaltına alınan 1 psikolog kümetini de çözüme hizmet et ve 2 öğretmenin de aralarında bumeyen üslup ve tutumundan vaz lunduğu 26 kişi tutuklandı, Ergani ilgeçip, direnişçilerin taleplerini çesinde 5 BDP yöneticisi gözaltına karşılamayı bir zafiyet ve geri alındı. adım atma olarak algılamadan, çözüm için çaba gösterenlere olumlu karşılık vererek, üzerine düşeni bir an evvel yerine getirmeye çağırıyoruz” denildi. DTK’den yapılan açıklamada ise eylemcilerin ölüm sınırına yaklaştığı anımsatılarak, “Yarın geç olmadan, ölümler yaşanmadan talepler karşılanmalı” denildi. ATATÜRK ÖLMEDİ HEPİMİZ ATATÜRK’ÜZ! 10 Kasım günü Atatürk’ün ölmediğini ve ölmeyeceğini göstermek için Atatürk maskelerimizle saat dokuzu beş geçe Dolmabahçe’deyiz $WDWUN PDVNHOHULQL]L VWDQGODUÕPÕ]GDQ ya da Dolmabahçe’de alabilirsiniz. K A al i n e k s a m k r ü t a At ! l e g e y ’ e ç h a b Dolma P HEDEF 1 MİLYON ATATÜRK ADALET BAKANI KÖŞK’E ÇAĞRILDI Gül, açlık grevleri için devreye girdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’i Köşk’e çağırarak açlık grevlerinde gelinen nokta ve yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı. Cezaevlerinde süren açlık grevleri Cumhurbaşkanı’nı da harekete geçirdi. Gül, Adalet Bakanı Ergin’i saat 17.00’de Köşk’te kabul etti. Görüşmede Ergin, Cumhurbaşkanı’nı cezaevlerindeki grevlerle ilgili bilgilendirdi. Ergin, mahkemelerde anadilinde savunmanın önünü açacak Ceza Muhakemeleri Yasası’nda yapılacak düzenlemeler konusunda da Gül’e bilgi verdi. İrtibat: (0212) 292 10 53 www.gencturk.org www.facebook.com/gencturklerizbiz twitter.com/GencTurk1919
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle