19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 KASIM 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Yabancılar açısından hâlâ cazip durumda olan sigorta sektöründe kârlılık sorunu bu yıl da sürdü Umutlar başka bahara Ekonomi Servisi Emeklilik ve hayat sigortası şirketlerini de bünyesine katarak adını Türkiye Sigorta Birliği (TSB) olarak değiştiren birliğin yeni yönetim kurulu, faizlerin de düşmesiyle artık paradan para kazanma döneminin bittiğine ve gerçek sigortacılık faaliyetlerine dönülmesi gerektiğine dikkat çekti. TSB Başkanı Recep Koçak, sigorta şirketlerinin gerçek faaliyetlerinden kâr etme döneminde risklere daha dikkat etmesi gerektiğini vurguladı. “Sektörün 6 aylık sonuçları çok iyi gelmedi, 9 aylık dönemde de daha iyi olacağını sanmıyorum” diyen Koçak, sektörün teknik kârlılığının 2012’nin ilk 6 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19.47 azalışla 62.8 milyon lira olduğunu söyledi. Sektörde kârı aşağı çeken en önemli kalem 342.7 milyon lira za ? TSB’nin yeni başkanı Recep Koçak, gerek fiyat rekabeti gerekse yapılan düzenlemelerin etkisiyle sigorta sektöründe kâr etmede yaşanan sıkıntılarda sınıra gelindiğini belirterek, şirketlerin 2013’ten sonra kâra yöneleceğini ve daha risk odaklı davranacağını söyledi. rar ile kara araçları sorumluluk sigortası oldu. Özellikle hayat sigortası dışı alanlarda ciddi bir teknik kârlılık sorunu yaşadıklarını vurgulayan Koçak, bu kapsamda trafik kaza sigortalarını örnek gösterdi. Toplam kaza tespit tutanaklarının yüzde 20’sinin sahte olduğunu tahmin ettiklerini belirten Koçak, cezaların daha yüksek ve hızlı uygulanabilir olmasını ve kararlarla ilgili erteleme mekanizmasının daha az tercih edilmesini istedi. Sahte hasarları izlemek için bir merkez de kurduklarını açıklayan Koçak, düzenli bilgi topladıklarını söyledi. Kârlılıkta yaşanan zorlukların özkaynak kârlılığını, bunun da aktif kârlılığını olumsuz etkilediğini söyleyen Koçak, özellikle risk alma konusunda risk mühendislerinin daha ayrıntılı çalışacağını ve önlem alınmayan durumlara yönelik sigortalamanın yapılmayacağını kaydetti. Mevzuat değişti Türkiye sigortacılık sektörünün dünya ortalamalarına göre gelişmesi gereken çok yol olduğunu kaydeden Koçak, bunun Türkiye sigorta sektörünü uluslararası ya tırımcılar için cazibesini koruduçok düşük ğunu söyledi. Sigortacılık mevzuatında yapılan değişikliklerin arToplantıda verilen bilgidından Türkiye Sigorta ve Reasüye göre dünyada primlerans Şirketleri Birliği’nin faaliyet rin gayri safi yurtiçi hasıla kapsamı genişletilerek emeklilik ya göre oranı yüzde 6.6 olu şirketleri de birlik çatısı altına bu oran Türkiye’de yü p girmiş ve yeni düzenlemenin zd 1.3, gelişmekte olan ülkele e ardından birliğin unvanı da yüzde 2.7 seviyesinde. Tü rde Türkiye Sigorta, Reasürans sigorta sektörünün prim rkiye üre ve Emeklilik Şirketleri Bir2011 sonunda 17.2 mi timi lyar TL liği olarak değişerek birlik olarak gerçekleşirken bu rakam organları yeniden düzenlenilk 9 ayda 14.65 milyar lira dümişti. Koçak dün yaptığı zeyinde. Kişi başına pri m üretiaçıklamada, birliğin yeni mi ortalaması dünyada 661 lar, Türkiye’de 136 dolar doadının Türkiye Sigorta Bir. 27 ülkeli AB’de söz konusu liği olarak kullanılacağını rak 2.757 dolara ulaşıyor. Se am açıkladı. Türkiye sigorta sekktö 2023 yılı hedeflerinde, rün töründe 2012 ekim itibarıyla pri üretimi hayat dışı aland m 36’sı hayat sigortası dışı, bir a 63 milyar lira, risk hayatta 16 reasürans, yedi hayat, 18’i hamilyar lira ve bireysel emek yat ve emeklilik olmak üzere 62 lilikte 124 milyar lira olarak şirket faaliyet gösteriyor. yer alıyor. Sigortalılık oranı Kriz Ne Zaman Sona Erecek? Bu sorunun yanıtı neredeyse altıncı senesine giriyor. Anımsamakta zorlanabilirsiniz ancak daha iki sene önce İstanbul’da toplanan IMF zirvesi “artık krizden çıkıldığını” muştulamış; hatta 2010 yılını “toparlanmanın idaresi” gündemiyle görevlendirmişti. Şimdi bundan sadece iki sene sonra IMF tarafından yayımlanan Dünyanın Ekonomik Görünümü (World Economic Outlook) dokümanının tanıtımı sırasında IMF Başekonomisti Olivier Blanchard’ın sözleri ürkütücü ve bir o kadar da gerçekçidir: “Küresel krizden çıkış daha en az on yıl sürecektir.” Blanchard’ın savı IMF tarafından artık kabullenilmek zorunda kalınan “yeni” bir bulguya dayalı: IMF istikrar paketlerinin uygulanması sırasında varsayılan çarpan mekanizmasının öngörülenden çok daha yüksek olduğunu fark ettikleri itirafında bulunmakta. ??? İstikrar ve daraltıcı maliye politikaları üzerine yapılan ısrarlı vurgular, ulusal ekonomilerde talebin daralmasına ve çarpan etkisiyle birlikte ekonominin bütününde gelir ve harcama kayıplarına yol açmakta. Neoliberal iktisatçıların bir inanç düzeyinde savladıkları “devletin küçültülmesi gereği” önermesi, giderek ekonomileri daha da daraltan; toplam talebi ve dolayısıyla geliri gerileten bir çıkmaza sürüklemiş durumda. Krizden çıkış için devletin daha da daraltılmasını savunan Ortodoks muhafazakâr istikrar reçeteleri, krizden “özel sektör ağırlıklı olarak çıkılacağı” beklentilerinin tersine, küresel ekonomide ulusal gelirlerin daha da daralmasına ve ticaret akımlarının tahrip edilmesine neden oluyor. Bütün bunların üstüne, ABD’de seçim sonrasında kamu maliyesini “dengeye getirmek için” uygulanması olası daraltıcı harcama ve vergi artırımı politikaları sonunda ABD’den tüm küresel ekonomiye yayılacak bir durgunluk dalgasının tehdidiyle karşı karşıya olduğumuz anlaşılıyor. “Mali kayalıklar” (fiscal cliff) tanımıyla betimlenen bu tehdit, ABD’de aşırı daraltıcı maliye politikası uygulanması durumunda krizin bir on yıl daha bizlerle olabileceği tespitine dönüşüyor. ??? Dolayısıyla, krizden çıkış için tek bir yol kalmış durumda: Başta Avrupa’nın borçlu ekonomileri (Yunanistan, İspanya, İtalya vs.) olmak üzere, tüm küresel ekonomide eş anlı bir borç moratoryumu... (Ya da daha yumuşak ifadeyle, borçların yeniden yapılandırılması diyelim.) Borçların silinmesi ya da en azından ötelenmesi, dünya ekonomisinde cılızlaşan yatırım ve tüketim talebini yeniden ivmelendirerek üretimtalep döngüsünü yeniden kuracak biricik almaşık olarak gözüküyor. Ancak, böylesi bir borç yapılandırılması operasyonu küresel finans sermayesi tarafından kabul edilemez durumda. Finans şebekesi böylesi bir almaşığın fısıltısına dahi tahammül edemeyecek denli bunalmış konumda. Oysa artık 2007 öncesinin ucuz kredi ve yüksek getirili spekülasyon dünyasına dönülmesinin mümkün olmadığının kabul edilmesi gerekiyor. THY’de teknik yabancı personel MAHMUT LICALI Hollandalı yöneticiler Avrasya’da koşacak İki hafta önce Hollanda ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 400. yılı nedeniyle Karaköy’e yanaştırdıkları Clipper Stad Amsterdam yelkenlisinde çeşitli etkinlilere imza atan Hollandalı iş insanları, bu kez daha ilginç bir çıkarmaya hazırlanıyor. Farklı sektörlerden işinsanlarının kurduğu Rotterdam Running Ambassadors (RRA) Vakfı üyelerinden oluşan 100 kişilik bir grup, pazar günü 34’üncüsü düzenlenecek Avrasya Maratonu’na katılacak. Çoğu üst düzey şirket yöneticisi olan işadamlarından 60’ı uzun, 15’i kısa mesafe koşacak. ANKARA Türk Hava Yolları’nda (THY) grev yasağına karşı çıktıkları gerekçesiyle 38’i THY Teknik AŞ’den olmak üzere 288 çalışanın işten çıkarılmasının ardından kurumdaki teknik eleman ihtiyacı “hizmet alım sözleşmesi yöntemiyle” yabancı personelle karşılanmaya başlandı. THY yönetimi, hizmet alım sözleşmesi kapsamında yabancı personelin çalıştırılmasının mümkün olduğunu belirtirken kurumda toplam 1396 yabancı personel çalıştığı ifade edildi. MHP Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in konu hakkında soru önergesini yanıtlayan THY Genel Müdürü Temel Kotil, THY Teknik AŞ’de yabancı personel çalıştırılmadığını belirtirken hizmet alım yöntemiyle yabancı personel bulundurulmasının mümkün olduğunu belirtti. Kotil, Teknik AŞ bünyesinde Amerikan vatandaşı olan bir yabancı personelin çalıştığını belirtti. Kotil, söz konusu personelin bakım ve onarım yazılımı olan sistemin kurulumu ile ilgili temsilci görevini yürüttüğünü belirterek “Uçak ve uçak moturu üreticisi firmaların temsilcilerinin Türkiye’de ikamet edebilmeleri ve apron girişlerinin sağlanabilmesi için çalışma izni başvuruları Teknik AŞ tarafından yapılmıştır” dedi. İş GYO’dan İzmir’e 150 milyon dolar yatırım İş GYO, İZMİR İş GYO, yıllardır bekleİzmir’de yıllardır nen İzmir’in yeni kent imar planının kesinleşmesinin ardından bölgeye tartışmalı olan, yeni ilk yatırım yapan şirket oldu. Şirkent planının ket, “İzmir gibi ferah, İzmirli kesinleşmesinin gibi şık” sloganıyla tanıttığı Ege Perla karma projesini satıardından bölgeye giden ilk şirket oldu. 150 milyon şa sundu. Emre Arolat’ın mimarlığını yaptığı projede ortadolarlık Ege Perla lama metrekare fiyatı 3 bin projesini satışa sunan dolar, içinde 1 AVM, 111 konut, 65 homeofis ve 46 ve 29 şirket, bölgenin Levent’i katlı 2 kuleli projede daire fiolarak tanımlanan alanda yatları 280 bin dolar ile 1.5 mil2 kuleli 111 konut 1 yon dolar arasında değişiyor. İzmir’deki tanıtım toplantısında AVM’den oluşan bir konuşan İş GYO Yönetim Kurumerkez inşa edecek. lu Başkanı Aydın Süha Önder ve İş GYO Genel Müdürü Turgay Tanes şunları belirtti: ? Ege Perla İzmir’in geleneksel yaşam tarzına uygun FATMA KOŞAR Bini aşkın yabancı var THY bünyesinde 1396 yabancı personelin çalıştığını dile getiren Kotil, yabancı personelin 1200 kadarının yurtdışı bürolarında mahalli personel çalıştırma zorunluluğu kapsamında istihdam edildiğine işaret etti. Kotil, yurtdışı büroların dışında çalışan yabancı personelin büyük bir kısmının ise yabancı pilotlardan oluştuğunu belirterek, “Söz konusu personel, eğitim seviyeleri göz önüne alınarak ortaklığımız prosedürlerine uygun olarak ihtiyaç duyulan bölümlerde istihdam edilmektedir” diye konuştu. olarak planlandı. Burası sevgililerin, kadınların, ailelerin buluşma merkezi olacak. ? İş GYO olarak sadece İstanbul ve sadece gayrimenkulün bir segmentine odaklanmadık. Türkiye’nin her yerinde farklı projelere imza attık. Gittiğimiz her yerde öncü olduk. ? İstanbul’da karma projeler geliştirdik. Ev sahiplerine hizmeti Kanyon verecek. İzmir daha çok yatırım hak ediyor. Projenin bulunduğu Konak ilçesi Belediye Başkanı Hakan Tartan, yeni kent imar planının 550 hektarlık alanı kapsadığını belirterek, “Daha önceki davalar ve iptaller tamamen eksikliklerle ilgiliydi. Jeolojik araştırma yapılmamıştı. Bundan sonra herhangi bir sıkıntı olmaz” dedi. “Tarihi değerleri kurtarıp koruyoruz. Kentsel dönüşüm işte budur” diyen Tartan, İş GYO’nun bölgedeki yatırımından sonra büyük şirketlerin ruhsat girişimlerini yoğunlaştırdığı söyledi. Tartan, İzmir’e önümüzdeki 5 yıl içinde 10 milyar dolarlık yatırım beklediğini kaydetti ve 50 bin kişiye istihdam sağlanacağını sözlerine ekledi. Negmar yüzde 25 pazar payı hedefliyor Ekonomi Servisi Gübretaş’ın iştiraki Negmar Denizcilik bünyesinde faaliyet gösteren İstanbul Lines, EskihisarTopçular hattında başlayacağı arabalı vapur seferlerinde 1 yılda yüzde 2025 pazar payı hedeflerken; yeni açacağı 3 hat dahil, 2 yıl içinde 5060 milyon lira daha yatırım planlıyor. İstanbul Lines Genel Müdürü Bülent Şafak, “Marmara EreğlisiBandırma, MudanyaAmbarlı ve MudanyaSarayburnu arasında 3 yeni hattı daha açmak için çalışıyoruz.” diye konuştu. Mevcut durumda EskihisarTopçular hattında arabalı vapur seferleri TepeAkfen SeraSouter OGG’nin özelleştirmeden aldığı İDO tarafından yapılıyor. Aman Allah... Birden ülkede bayram havası. Ne olmuş? Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye’nin kredi notunu “yatırım yapılabilir” seviyesine yükseltmiş. Gazeteler, TV’ler “Lig atladık” diye manşetten veriyorlar haberi. İktidar partisi neredeyse göbek atacak sevincinden. Fırsat bu fırsat Başbakan R. Tayyip Erdoğan, tesadüf eseri tam da Fitch’in açıklama yaptığı gün, ekonomi basınını toplayıp ekonomik gidişatı yerden yere vuran CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yüklenip duruyor. Son derece seviyesiz ve alaycı üslubuyla... Oysa hatırlayın... Aynı Erdoğan çok değil geçen mayıs ayında Türkiye’nin kredi notunu düşüren kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s’u, “kararın ideolojik olduğunu” söyleyerek sert bir dille eleştirmiş; hatta “Bunun bedelini, ‘Artık ben seni bir kredi kuruluşu olarak tanımıyorum’ demek suretiyle ödetiriz” diye tehdit bile etmişti. O zaman sormak gerekir Sayın Başbakan’a: “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.” Bu işin bir yönü.. Bir diğeri ise şu: Bir ülkenin kredi notunun “yatırım yapılabilir ülke” seviyesine yükseltilmesi, gerçekten o ülkenin ekonomisinin iyi olduğunun göstergesi mi? Vatandaş ekonomik büyümeden ne kadar yararlanıyor? İşsizlik azalmış mı? Ne kadar borçlanmış? AKP hemen Fitch’in açıklamalarının üzerine yattı ve bunu hemen siyasi ranta dönüştürerek ekonomik gidişatı kendi istediği şekilde algılatmanın bir aracı olarak kullanmayı başardı. CHP’nin gündeme getirmek istedikleri de Fitch balonunun gölgesinde “Yatırımları ekonomiye canlılık verir. Ama ekonomide devamlı büyümenin önünü açamaz. Türkiye’de tasarruflar az. Fitch ve Türkiye’de Ekonomi Gerçeği Tasarruf açığını kapatmak için kapıları açtık. Oluk oluk döviz giriyor. Giren dövizler ile yatırım yapmıyoruz. Dövizler faiz için, borsa için ülkeye giren dövizler. Sanayi yatırımı, fabrika, üretken yatırım yapılamamasının nedeni talebin olmaması. Talep olmadığı için yerlisi de yabancısı da yatırım yapmıyor. Olan talep ise ucuz ithalat ile karşılanıyor. Ülkede bir rant fırtınası esiyor. Kıt tasarruflar, hatta döviz kaynakları ranta yöneldi...” Biraz da CHP’nin önceki gün gündeme getirdiği “Gerçek Türkiye’nin Grafikleri”ne göz atalım kısaca: Yüksek cari açık hâlâ büyük bela: 100 dolar büyüyebilmek için 190 dolar açık verildi. Ekonomi tüketimle büyüyor ve tüketimle büyüyen Türkiye’nin tasarruf oranı düşüyor. İmalat sanayisinin ithalata bağımlılığı artıyor. İthalatın yüzde 72’si ara malı. Vatandaşların bankalara borcu 37 katına çıktı. Batık tüketici kredisi ve kredi kartları 28 kat arttı. 2.4 milyon kişi bankalara borcunu ödeyemiyor. Kayıt dışı döviz girişi sürüyor. Türkiye, gelir dağılımı en adaletsiz ülkelerden biri. Birçok temel üründe fiyat artışları enflasyonu solladı. Ekmek fiyatı 9 yılda yüzde 130 arttı. Benzin fiyatı yüzde 190 arttı. Her kış başı elektrik, su, gaz ve kömüre insafsız zamlar geliyor. İstihdam edilemeyen genç nüfus ekonomi için fırsata dönüşemiyor. Kadınlar eve kapanıyor. Tarım büyümede en istikrarsız sektör oldu. Buğday, arpa, pamuk üretimi azalıyor... Tüm bunlar neden Fitch’in gündeminde olsun ki? Artık herkes biliyor ki para ranttan geliyor. Bu yüzden konut inşaatına yükleniyor AKP hükümeti. Kentsel dönüşüm kapsamında toplam 6.5 milyon konutun yıkılıp yapılması gündemde. Meralar, askeri bölgeler, lojmanlar, 2B’ler hepsi konut yapımı için TOKİ’nin emrinde. 3. köprünün güzargâhı ile yeni inşaat projeleri başlayacak. Taksim için ilk kazma vuruldu. Tüm bunlar ekonomik krizden çıkış yolu arayan Batı için de altın yumurtlayan tavuk değil mi? Söyleyin, Fitch neden kessin ki tavuğu? eticarette güç birliği Ekonomi Servisi Trendyol, Peakgames, Grupanya, Yemeksepeti ve Pronet gibi eticaretin Türkiye’deki öncüleri idemama.com’a yatırım kararı aldı. Idemama.com Yönetim Kurulu Başkanı Rahşan Tan, bu işbirliğinden çok büyük mutluluk duyduklarını ve amaçlarının KOBİ’lere ulaşılabilir fiyata tasarım hizmeti vermek olduğuna dikkat çekti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle