19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 KASIM 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 OECD Başekonomisti’ne göre üzerinden bu kadar uzun süre geçmesine karşın kriz hâlâ sürüyor 5. yılda çözüm yok ? OECD Başekonomisti Pier Carlo Padoan, hâlâ yeni bir model geliştirilemediğini bildirirken “Yeni bir büyük daralma riski göz ardı edilemez” dedi. Ekonomi Servisi Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) Başekonomisti Pier Carlo Padoan, krizin başlamasından beş yıl sonra, küresel ekonominin tekrar zayıflamakta olduğunu ve bu ortamda yeni bir model geliştirilemediğini ifade etti. Padoan, OECD Ekonomik Görünüm Raporu’nda, yakın geçmişte, krizden çıkma belirtileri, yenilenen yavaşlama ve hatta bazı ülkelerde çift dipli resesyona birden fazla kez boyun eğildiğini belirtirken “Yeni bir büyük daralma riski göz ardı edilemez” dedi. Padoan, şunları kaydetti: ? Durgunluk Avro bölgesinde devam etmekte. ABD ekonomisi büyüyor ancak performansı bu yılın başlarında beklenenin altında. Birçok gelişmekte olan piyasa ekonomisinde ortaya çıkan OECD Türkiye için büyüme tahminlerini düşürdü OECD, Türkiye ekonomisinde mayıs ayında yaptığı 2012 büyüme tahminini yüzde 3.3’ten yüzde 2.9’a revize etti. OECD tarafından yayımlanan raporda Türkiye’de 2013 gayrı safi yurtiçi hasıla (GSYH) büyümesi için yüzde 4.6 olarak yapılan tahmin de yüzde 4.1’e revize edildi. OECD GSYH’nin 2014’te yüzde 5.2 büyümesinin beklendiğini de belirtti. IMF’nin tahminlerine göre GSYH’nin bu yıl yüzde 3, 2013’te ise yüzde 3.5 büyümesi bekleniyor. Hükümetin yayımladığı Orta Vadeli Plan’a göre GSYH’nin bu yıl yüzde 3.2, gelecek yıl yüzde 4, 2014’te ise yüzde 5 büyümesi bekleniyor. ? ABD’de mali uçurum ve borçlanma tavanı, Avro bölgesi krizinin yönetimi, verilecek politika yanıtının üzerinde konsensüs sağlanması gereken noktalar. Gerek makroekonomik gerekse yapısal politika zorlukları gelişmekte olan piyasa ekonomilerinde de mevcut. ? ABD mali uçurumu, Avro bölgesi krizi ve gelişmekte olan ekonomilerde politika değişiklikleri ile başa çıkmak için yeterli adım atılmamasının global görünüm üzerinde ciddi sonuçları olacak. Eğer mali uçurumdan kaçınılamaz ise büyük bir negatif şok ABD ve global ekonomiyi resesyona götürür. ? Avro bölgesi, dünya ekonomisi için en büyük tehdit olmaya devam ediyor. Avro bölgesinde bazı ülkelerin zorlu mali sürdürülebilirlik şartları parasal birlik içinde aktiviteye kayda değer zarar verebilecek ve global ekonomiyi resesyona itecek bir olaylar zincirini ateşleyebilir. Bretton Woods Kurumlarında İstihdam Sorunu “Büyük durgunluk” derinleştikçe kaygıların kısa dönemli istikrar ve “finansal derecelendirme” sorunlarından giderek daha reel ve daha kalıcı sorunlara kaydığı gözleniyor. Bu tespit, genellikle ana gerekçelerinin istikrar sorunu olarak yansıtıldığı IMF ve Dünya Bankası gibi Bretton Woods kurumlarınca da paylaşılmakta. Bu konuda en son örnek, Dünya Bankası’nın son Kalkınma Raporu’nda sergilenmekte. Dünya Bankası’nın bu seneki Kalkınma Raporu’nun ana başlığı İstihdam ve İş olarak belirlenmiş. Dünya Bankası’nın istihdam sorunu üzerine olan yaklaşımının genelde “piyasaların tökezlemesi” ve işgücü piyasalarının “katılığı” sorunları olarak görmekte olduğu bilinmekteydi. Bu defa Dünya Bankası’nın geleneksel, tutucu tutumunu bir yana bırakarak, iş ve istihdam sorunlarına daha gerçekçi ve yapısalcı gözlerle baktığını söylemek mümkün gözüküyor. Dünya Bankası, verilerinin ve analizlerinin çoğu kaynağının Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından üretilen belgelere dayandırdığı Rapor’unda ilk olarak günümüz finansal krizinin sadece bir sene içerisinde 22 milyon yeni işsiz yarattığını; 2008 öncesinde dünya işgücü piyasalarında istihdam artışının yüzde 1.8’lik bir oran ile aslında zaten çok düşük olduğunu; 2009’da ise bu oranın yüzde 0.5’e gerilediğini; 2011 itibarıyla da hâlâ kriz öncesi düzeyine çıkartılamadığını vurguluyor. Kamunun maliye alanının daraltılmış olması nedeniyle, kamuda istihdam olanaklarının daha da daraltıldığını; bu sürecin ise enformalleşme ve kayıtdışı çalışmayı özendirdiğini; eğitimin itibarsızlaştırıldığı ve sosyal dışlanmanın hızlandırıldığı yeni sosyal sorunlar yarattığını kabul ediyor. Günümüzde küresel ekonomide toplam 200 milyon civarında açık işsiz bulunuyor. 2 milyara yakın insan ise işgücü piyasasına katılmıyor dolayısıyla ne işsiz, ne de iş aramakta... 115 milyon çocuk, insan sağlığını tehdit eden, tehlikeli işlerde çalıştırılmakta. 21 milyon insan zorunlu iş koşullarında çalıştırılıyor. ??? Bu gözlemlere ilave olarak, ILO’nun çalışmaları bir uyarıda daha bulunmaktadır: Büyümede son dönemde görülen yavaşlama ve yeniden toparlanmanın hangi hızda sağlanabileceğinin belirsiz olması nedeniyle dünya ekonomisi, kriz öncesi istihdam oranlarını yeniden tutturabilme açısından önümüzdeki iki yıl içinde yaratılması gereken 80 milyon işin ancak yarısını yaratabilecek konumdadır. ILO tahminleri, küresel işsizliğin 2012 yılında 200, 2016 yılında da 206 milyona ulaşabileceğine işaret etmektedir. Tahminlere göre işsizler arasında genç işsizlerinin sayısı yaklaşık 60 milyon, kadın işsiz sayısı da 80 milyon civarında olacaktır. Küresel ekonomide toparlanmanın sağlanamamasından en fazla yoksulların ve güç durumda olanların etkilendiği açıktır. ILO tahminlerine göre dünyadaki her üç işçiden biri ailesiyle birlikte günde 2 dolarlık yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. ??? Burada ironik olan nokta, tam da işsizliğin, eksik istihdamın ve yoksulluğun kritik sorunlar olarak gündemde odak noktasına oturduğu bir sırada istihdam yaratma sorunsalının ülkelerin makro ekonomik istikrar gündeminden düşürülmüş olmasıdır. Dahası, Çin’in ve Hindistan’ın küresel piyasalara açılması ve Sovyet sisteminin çöküşüyle birlikte dünyada ekonomik olarak faal nüfusa 1.5 milyar yeni çalışanın katıldığını da unutmamak gerekir. Bu, küresel işgücünün neredeyse iki kat artması ve küresel sermayeemek oranının yarı yarıya azalması demektir. İşte bu koşullarda gelişmekte olan çok sayıda ülke sanayisizleşme, ciddi boyutlarda kayıtdışına kayma ve bunların sonucu olarak ücretli emeğin durumunun daha da kötüleşmesi gibi sorunlarla karşılaşmış, bunlar da gelir dağılımında yeni bozulmaları ve artan yoksulluğu beraberinde getirmiştir. Temel sorun, sürmekte olan “finansal küreselleşmenin” sabit sermaye birikimini küresel ölçekte hızlandırmak yerine, daralan yatırım fonlarını ve sınırlı iş imkânlarını ülkelere yeniden dağıtmasından ibaret kalmasındadır. Daha somut olarak ifade edilirse, dünya ekonomisi yeterli iş yaratılması açısından çok yavaş büyümekte ve gelirinin çok daha küçük bir bölümünü sabit sermaye oluşumuna tahsis etmektedir. Bu sorunların ayırdında olmak, finansal derecelendirme kuruluşlarının tehdit ve kaprislerinin yönlendirdiği “istikrar arayışlarının” dışında başka sosyal ve ekonomik hedeflerin de söz konusu olduğunu kabul etmekten geçmektedir. Pier Carlo Padoan yavaşlama kısmen Avrupa’da resesyonun etkisini yansıtıyor. ? Ekonomide zayıf bir görünümün birkaç nedeni var. Güvende ciddi bir düşüş ana yönlendirici. Bunu geri planda kaldıraç azaltımı, sürekli tekrarlanan mali konsolidasyon ve zayıflayan global ticaret takip ediyor. Bazı ülkelerdeki yüksek, artmaya devam eden işsizlik güven ve harcamalar üzerinde baskı yaratıyor. Güven yokluğu büyük ölçüde yetersiz ve etkisiz politika yanıtlarını yansıtıyor. Karsan ile Hyundai 260 milyon dolar yatırım planlıyor ‘Batı refahtan vazgeçmeli’ İş Bankası Genel Müdürü Bali: Aspirin yutmayın. Kriz ile gerçekçi bir tarzda yüzleşin Ekonomi Servisi İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, Batılı ülkelerin krizleri kendilerine yakıştıramadığını, bu yüzden sorunla yüzleşip kesin çözümler bulmakta zorlandığını söyledi. Bali’ye göre gelecekten borç alan ülkeler, refahtan vazgeçmedikleri sürece ekonomik durgunluktan çıkmakta zorlanacak. RusTürk İşadamları Birliği’nin (RTİB) düzenlediği zirve toplantısında yaptığı konuşmada ABD’nin borç ve bütçe sorunları ve büyüme üzerinde baskılar nedeniyle güven endeksinde ilerleme sağlayamadığını, AB’de tüm ekonomik kriterlerin ihlal edildiğini ve yüzde 90 borç stokuyla tam bir facianın yaşandığını kaydeden Bali, özetle şu tespitleri yaptı: ? Gelişmekte olan ülkeler, 2008 krizi sonrası hızlı bir gelişme refleksi verdi, yavaşlama sürecinde olsa da hâlâ ciddi büyüme var. Batılı ülkelerde ise genişletilmiş para politikalarıyla finansal krizin aşılacağı beklentileri oluşturuluyor. ? Bol likidite fiyatlarda beklenmeyen etki oluşturuyor. Jeopolitik sorunlar enerji fiyatlarını yukarıda tutuyor. Birbiri içine geçmiş problemlerin yönetimi söz konusu. Hazinelerin hane risklerini satın almasıyla problem yer değiştiriyor. ? Ülke iflasları üçüncü ülkeleri de tetikler mi endişesi var. Genişletici para politikalarıyla aspirin çözümler üretiliyor. Sorunla gerçekçi bir tarzda yüzleşilmiyor. ? Ödeyemeyeceğiniz derecede borçlu hale geldiyseniz, size getirisi olmayan aktiflerle vedalaşmak zorundasınız. Batı’da henüz refahta bir düşüş yok. ? Türkiye’nin sorunu artan ihracatın ithalatı da tetiklemesi ve cari açık. Net ihraç edilen ürünleri geliştirmeliyiz. İthal edilen ürünler üzerinde yeniden düşünmeliyiz. Ekonomi Servisi Karsan ile Hyundai arasındaki ticari araç üretim anlaşması kapsamında Karsan 60 milyon dolar, Hyundai Motor Company (HMC) ise 200 milyon dolar yatırım planlıyor. Karsan’dan KAP’a yapılan açıklamaya göre iki şirket arasında 2011 Haziran’da imzalanan “Çerçeve Anlaşması”nın devamı niteliğindeki anlaşma da dün itibarıyla imzalandı. Buna Estonya Maliye Bakanı Jürgen Ligi, Brükgöre, HMC tarafından yeni sel’de önceki gün yapılan görüşmelere gelirken geliştirilmekte olan 36 ton gazetecilerin sorularını yanıtladı. Brüksel’deki arasında (Gross vehicle toplantıya medya yoğun ilgi gösterdi. weight) azami yüklü ağırlığa sahip panel van, hafif kamyon ve minibüs versiyonları bulunan hafif ticari araç serisinin üretim başlangıç tarihi 2014 yıl sonu olarak belirlendi. Yeni modelden, ilk 7 yıliçin adımlar atılacağını Ekonomi Servisi Avda toplam 200 bin adeAB ve IMF, Yunanistan’ın borcunu açıkladı. Bu, 2016’dan ro bölgesi maliye bakanladin üzerinde üretim gerdüşürmek için uzlaştı; kredi faizleri itibaren Yunanistan’ın rı ve Uluslararası Para Foçekleştirilmesi hedefleborçlarından bir kısmınu (IMF), Yunan ekonomidüşecek, vadeler uzayacak, niyor. Proje kapsamınnın silinmesi gerekecesini iflastan kurtaracak gerekli da, Karsan tarafından ödemeler ertelenecek. ğinin en ciddi işareti. yardım dilimini acilen serüretim için 20132014 Avrogroup’un başkanı JeanClaude Juncker, Yubest bırakabilmek için önceki gece, bu ülyıllarında toplam 60 kenin borçlarının azaltılması için anlaşma nanistan’ın çökmenin eşiğindeki bankalarını güçlenmilyon dolar ve HMC tarafından ya vardılar. Uluslararası kreditörler 12 saat dirmek, memur ve emekli maaşlarını ve diğer borçlaaracın geliştirilsüren görüşmeler sonunda Yunanistan’ın bor rını ödeyebilmek için kullanacağı önemli bir acil mesi için toplam cunun 40 milyar Avro düşürülerek 2020 yılına yardım diliminin 13 Aralık tarihine kadar ödenmesi için 200 milyon dokadar GSYH’ye oranının yüzde 124’e indiril gerekli onayı vereceklerini açıkladı. Yunanistan, kolar yatırım şulları yerine getirdikçe aşamalı olarak 43.7 milyar Avmesine karar verdiler. planlanıyor. Bakanlar, ayrıca Yunanistan’ın borcunu 2022’ye ro yardım alacak. Aralık dilimi bankalar için 23.8 mil Yunanistan’a kredi yolda kadar “yüzde 110’un ciddi oranda altına indirmek” yar, bütçe desteği olarak da 10.6 milyar Avro içeriyor. PARİS Yaşam biçimleri hızla değişiyor. Tüketim kalıpları, yeni teknolojiler ve hızlı kentleşme, soluduğumuz havayı, yiyip içtiklerimizi, kullandığımız ürünleri de farklılaştırıyor... Tabii tüm bunların doğal sonucu olarak hastalıkları da... Obezitenin birçok ülke için ciddi tehdit haline gelmesi, kanser hastalıklarının hızla artması, demografik değişimler... Ülkelerin sağlık ekosistemlerini değiştiren unsurlar... Ancak bunların yanı sıra ilaca erişimin daha kolaylaşması, tıptaki gelişmelerin birçok hastalığı tedavi edilebilir hale getirmesi gibi gerçekler de var... 2 hafta önce gelişmekte olan ülkelerden 19 gazeteci Paris’te bir araya geldik. BRIC ülkeleri Çin, Hindistan, Rusya ve Brezilya’nın yanı sıra Endonezya, Meksika, Vietnam, Mısır, Kolombiya ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden... 100 yılı aşkın bir süredir dünya çapında yenilikçi ilaç endüstrisinin oyuncuları arasında yer alan Sanofi Grubu’nun biz gazetecileri bir araya getirme amacı hem sağlık alanında yaptıkları çalışmalar hak kında bilgi vermek hem de faaliyet gösterdikleri ülkelerdeki kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarını anlatmaktı... 110 bin çalışanı ile 110 ülkede faaliyet gösteren ve bugün pazarda 300’ü aşkın ürünü olan bir grup Sanofi. Türkiye’de de iştiraki Zentiva’nın Eczacıbaşı’ndan devraldığı Lüleburgaz tesislerinde üretimini sürdürüyor. Sanofi’nin önemli bir özelliği, 65 yeni bileşik ve aşı üzerinde çalışmaları yürütmesi. Tropikal bölgelerde her yıl çoğu çocuk 10 bin kişinin ölümüne neden olan deng virüsüne etkili ilk aşıyı geliştiren de Sanofi. Önce grubun CEO’su Christoper Viehbacher ve ArGe Başkanı Elias Zerhouni’nin anlattıklarını dinliyoruz, ardından bölgelere göre 3 gruba ayrılıyor ve küçük bir workshop’a katılıyoruz... Viehbacher kanser hastalıklarının 3’te 2’sinin önlenebilir hastalıklar olduğunu anlatıyor. Sigara kullanımı ve kötü beslenme bu hastalık Dünyanın Her Yerinden 19 Gazeteci Sanofi’de Buluştuk... ları en fazla tetikleyen unsurlar... Hastalık ve yoksulluk arasındaki kısırdöngü hepimizin bildiği bir gerçek. Sorun bunun nasıl kırılacağında ve biz dünyanın farklı yerlerinden 19 gazeteci bu sorunun yanıtını aramaya çalışıyoruz kendi ölçeğimizde... Sağlık ekosisteminin başlıca aktörleri hükümetler, ilaç şirketleri, sivil toplum ve akademik dünya. Hükümetlerin sağlığa ayırdıkları bütçeyi nasıl kullanacakları son derece önemli. Hastanelerle mi doldurmak yoksa önleyici tıp mı? Bilgilendirmek mi? Sonuçta hastalık ortaya çıkmadan önce yapılacak harcama, insanlar hasta olduktan sonra yapılması gereken harcamadan çok çok daha az... Peki, öyleyse neden bu yapılmıyor? Peki ya ilaç şirketleri? Bizim grubumuzu bilgilendiren Sanofi’nin İlaca Erişim Direktörü Dr. Robert Sebbag, son 15 yıldır ilaç şirketlerinin toplumsal sorunlara çok daha duyarlı olduklarını söylüyor. Sanofi, örneğin, öncelik alanlarını pandemik hastalıklar, uyku hastalığı ya da Leishamanias gibi “göz ardı edilen hastalıklar”, kronik hastalıklar ve aşı olarak belirlemiş. Ve gerçekten bu alanlarda önemli çalışmalar yürütüyor. Mesela dünya nüfusunun yarısı hâlâ sıtma tehdidi altında ve şirket yoksul ülkelere “ne kâr, ne zarar” mantığıyla çok düşük ücretli bir ilaç geliştirmiş. 3 günlük bir tedavi 0.5 dolar karşılığında. Dayanamayıp ben de Sebbag’a yöneltiyorum sorumu: İlaç şirketleri daima dünyanın en kârlı sektörleri arasında oldu. Ve ilaç sektörü yıllar boyu özellikle yoksul ve gelişmekte olan ülkelerde istediğini yaptı. Peki, neden 15 yıl önce değişim başladı? Sebbag, alabildiğine dürüst yanıt veriyor: “Çünkü gelişmekte olan ülkeler artık talep etmeye başladılar. İşin bir yönü, rekabetin ilaç şirketlerini bu doğrultuda çalışmalar yapmaya zorlaması; bir diğeri de imaj. Sektörün zedelenen imaj sorununu düzeltmesi gerekiyordu.” Mısırlı meslektaşımın “Neden yoksul ülkeler yenilikçi ilaçlara çok daha geç erişiyor?” sorusunun yanıtı da hemen geldi: Bunu yapacak olan özel sektör değil. Olamaz da...Bu baskıyı toplum oluşturmalı... NOT: Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali yarın İstanbul’da başlıyor. 2 Aralık’a kadar sürecek festivali kaçırmayın. ‘Asıl kemer sıkma bombasından korkun’ Ekonomi Servisi New York Times gazetesindeki köşe yazılarıyla tanınan ekonomist Paul Krugman, Washington’ın bütçe açığının yarattığı “mali hayalet” ile savaşmayı bir kenara bırakıp, “kemer sıkma bombasından” endişe duymaya başlamasının gerektiğini yazdı. Krugman’ın “bütçe açığı dırdırcıları” olarak nitelediği kişiler artan bütçe açığının hazine tahvillerinin etkilenmesi, faizlerin tırmanması ve ABD ekonomisinin yeniden resesyona girmesine neden olacağını söyleyerek, harcamaların azaltılması ve vergilerin artırılmasını savunuyor. Ancak yanılıyorlar. Krugman, yazısında tahvil piyasasının bu kişilerle aynı fikirde olmadığına dikkat çekerek, faizlerin de tarihi düşük düzeylerde olduğunu belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle