19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 KASIM 2012 CUMARTESİ 14 İstanbul Y Edirne B Kocaeli Y Çanakkale B İzmir PB Manisa B Denizli PB Zonguldak Y Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y Ankara S 14 12 14 13 17 15 16 13 14 13 16 14 8 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB Y Y PB PB PB Y Y B Y B B B 9 10 10 20 20 20 15 16 15 16 8 9 6 HABERLER Oslo B Helsinki B Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris PB Bonn B Münih B Berlin Y Budapeşte B Madrid B Viyana B 3 7 7 10 10 10 11 11 7 9 11 16 8 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam PB PB B B B B B B B B B PB PB 12 14 18 19 10 1 12 10 14 3 10 22 17 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 24 Kasım GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Gitmezdi! Kahire dönüşünde uçakta gazetecilere “Ateşkesin sağlanmasında Türkiye’nin Mısır ve Katar’la birlikte etkin rolü olduğunu” söylemekle yetiniyor. Yalnız Ortadoğu’nun değil, İslam âleminin önderi havası dağılmış. Bir piyeste ikinci sırada rol üstlenmiş, başarıdan pay kapmaya çalışan aktörler gibi... Elinde bir as ile bir papaz. Karşısındaki kurt oyunculara rest çeken kötü bir poker oyuncusuna benziyor. Başkan Obama’ya ders veriyor. BM Güvenlik Konseyi statüsünü değiştirmeyi dayatıyor. AB’ye söylemediğini bırakmıyor ama birden yelkenleri indirmesindeki sır çözülüyor. Gazzeİsrail arasında ateşkesin Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’nin başkanlığında yapılan toplantılarda sağlandığı… ….Başkan Obama’nın senli benli konuştuğu RTE’yi sollayarak, taraflar arasında ateşkes kararının çıkmasında kilit rol oynayan Mısır Cumhurbaşkanı ile önce ve toplantılar sırasında, 48 saat içinde; bir değil, iki değil, altı kez görüştüğü ortaya çıkıyor. ??? Fakat RTE bu. Ne eleştiriye, ne de başarısızlığa veya bir konuda başkalarının başarısına tahammül edebilir. Uçakta gazetecilerle söyleşirken Mısır Cumhurbaşkanı’nın ateşkesi sağlayan çabalarını arka plana atıveren bir cümle söylüyor: “Hillary Clinton İsrail’e gelene kadar adım atılmadı” diyor. Bu cümlenin içerdiği anlam açık: Mursi’nin başkanlık ettiği Kahire’deki İsrail ile Hamas arasındaki görüşmelerde tek adım atılmadı. Ne zaman ki ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton İsrail’le gitti. Oradaki görüşmeler Kahire’deki toplantıda İsrail heyetine yansıdı ve.. ateşkes kararı alındı. Olayın özeti: RTE, ateşkesin sağlanmasında bir başarı varsa; bu, Mursi’nin değil, Amerika’nın, diyor. RTE’nin bu davranışı acaba hasetten mi, kıskançlıktan mı yoksa Ortadoğu’da liderliği Mursi’ye kaptırmasından kaynaklanan telaşın eseri mi? Bir of çekse dağlar yıkılacağını sanıyor. Kahire’de yaptığı konuşmalardaki, “Kuran’ın demokrasi dahil olmak üzere bugünün çarelerini de içinde barındırdığını” içeren söyleminde, sadece İsrail’e değil, Batı dünyasına da sırt çeviren bir davranış seziliyor... Bu sezginin içeriğinde, ikide bir yinelediği, AB’ye “Tam üye yapmayacaksınız açıklayın. Biz de buna göre yerimizi saptayalım” diye özetlenecek bir amaç yatmıyor mu? Batı’daki ekonomik, siyasal kurumlara karşı; Mısır’dan Suriye, Irak, Afganistan ve Pakistan’a kadar İslam ülkelerinin bir araya gelmelerini; siyasal, ekonomik, hatta silah konusunu da içine alan, her alanda, Batı’ya karşı Doğu’da birleşik bir güç olmayı öngören senaryo yatmıyor mu? ??? RTE’ye göre; İsrail’e karşı birlik beraberlik gösteremeyen çoğu Arap, İslam ülkeleri bir araya gelerek, Batı’ya karşı birleşmeli... Hocası Erbakan’ın fikri sabit haline dönüştürdüğü bir düşten yola çıkıyor. Erbakan da 196970’lerde üstelik Meclis kürsüsünde, o zamanki adı Ortak Pazar olan AB’ye karşı İslam Ortak Pazarı kurmayı savundu. Bu öneri dünyanın bütün yoksul devletlerini bir araya toplayacak “Fakirler Ortak Pazarı” diye alaya alındı. Dünyaya meydan okuyor okumasına da; Kahire’de izlediği politika ile ABD’den İsrail’e, Hamas’a, Arap ülkelerinin hiçbirine yaranamıyor... Kahire’de olan bitene bakıyorum. İçeride başka, dışarıda başka insan olmak… Kendinden menkul büyük adam olmak.. zor! ??? “Küçük Adam Ne Oldu Sana?”, Sadri Alışık Tiyatrosu’nda başlayan, farklı iki karakterin canlandırıldığı oyunun adı. İlgilileri, ilgili olduğunu iddia edecek olanları uyarıyorum: Oyunun adının bu yazıda adı sık geçen kişiyle uzak yakın ilgisi yok!.. İşçiden kesinti ‘cami temizliğine’ Cami ve Kuran kurslarının temizlik işleri TYÇP kapsamına alındı MUSTAFA ÇAKIR GÜNDEM MUSTAFA BALBAY ? Baştarafı 1. Sayfada aradan sonra ilk kez sanıklara konuşma hakkının verilmiş olmasıydı. Başlangıçta ayda bir kez yarım saat olan konuşma hakkı geçen yıl 15 dakikaya indirilmişti. Haziranda da kaldırılmıştı. 19 Kasım Pazartesi akşamı duruşma bitiminde Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, “Yarın tanık ifadelerine karşı sanıkların beyanını alacağız” dedi. Bu, kimsenin beklemediği bir durumdu. Aylardır, “yasal olarak söz isteme hakkım var” demesi bile yasak olan sanıklar bugüne dek dinlenen 159 tanığın ifadesinde kendileriyle ilgili bölümler için konuşma hakkına sahip olacaktı. ??? 20 Kasım Salı sabahı duruşma başlarken Mahkeme Başkanı Özese her sanığın 15 dakika konuşmasına izin verileceğini duyurdu. Sanıklara ayrıca dosyaya sonradan giren delil niteliğindeki bilgi ve belgelerle ilgili görüşlerini de açıklayabilecekleri belirtildi. Bu, “delillerin değerlendirilmesi” aşamasına geçişi de ifade ediyordu. Anlamı da, davanın sonunun yaklaşmış olabileceği idi. Ancak daha bir hafta önce açıklanan ara kararlarla başta Emniyet Genel Müdürlüğü olmak üzere çeşitli kurumlardan istenen onlarca yeni belge ne olacak sorusu, bu anlamda havada kalıyordu. Sanki daha uzun bir yola girilip gaza basılıyor! Uzun süredir konuşamamanın verdiği açlıkla 15 dakika kimseye yetmedi. Bu yetmezlik, geçen nisan ayında art arda 19 iddianamenin birleştirilmesiyle ortaya çıkan tabloyu da gözler önüne serdi. Durum şu: Danıştay davasının Ergenekon dosyasıyla birleştirilmesi sürecine neden olan tanığın ifadesi dışında yeni bir delil ortaya çıkmadı. Davanın bu en önemli bölümüne damgasını vuran kişinin hem sanık hem açık tanık hem de gizli tanık olması durumun hangi noktada olduğunu gösteriyor. Buradaki gizli tanık 9, açık kimliğiyle ifade verdi ama kimliğinin açıklanması yasak! Bizim de bir an önce bütün yönleriyle netleştirilmesini istediğimiz Cumhuriyet gazetesinin bombalanması olayı bu iç içe geçirilmişlikten payını alıyor. Danıştay cinayeti ve Cumhuriyet’in bombalanması olayı net delillerle Ergenekon dosyasıyla ilişkilendirilemeyince “terör örgütü” iddiasının başlıca dayanağı ortadan kalkmış oluyor. İnternet Andıcı davasında Ankara’dan gelen son belgeler de dosyaya girdi. İddianameye konu olan her şeyin yasal dayanağı ve resmi kurumların olağan işleyişinde yeri var. Bu gidişle mahkeme, yasalara da saygılı, kurumlar arası dengelere büyük hassasiyet gösteren bir “terör örgütü” ortaya çıkaracak! Aydınlık gazetesi davasında ortada bir tek, bütün gazetelere gönderilmiş ancak sadece Aydınlık’ın ve Ulusal Kanal’ın kullanabildiği üç haber var. Bütün bunlar bir yana iddia olunan terör örgütünün varlığını kanıtlayan tek tanık yok. ??? Aktardığımız tablo ilk bakışta Ergenekon davasının karmaşık, içinden çıkılmaz bir hal aldığını gösterebilir. Ancak dosyaları kendi içinde kümelendirince, gerçekten delil olabilecek bilgi ve belgelerle, delil değeri taşımayanları ayırınca ortaya tarifi zor olmayan bir görüntü çıkıyor. Davanın sanıkları ve avukatları 16 sayfalık açıklayıcı bir metin hazırladılar. Pek çok internet sitesinde yer alan bu metnin, konuyla az da olsa ilgili herkesin görüş açısını genişleteceğini, göreceli sis perdesini kaldıracağını düşünüyoruz. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir dava yoktur. Bizler akıl sağlığımızı koruyarak karmaşıkmış gibi görünen bu tabloyu anlaşılabilir hale getirmeye çalışıyoruz. Ancak bunun yetmediğini görüyoruz. Özgürlükte sık kullandığım bir söz vardı; ne söylersen söyle, söylediğin karşındakinin anladığı kadardır. Hiç değilse bu konuda yazıp konuşanları davanın geldiği noktayı anlamak için çaba harcamaya çağırıyoruz. ANKARA Cami ve Kuran kurslarının temizlik, bakım ve onarım işleri de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü (İŞKUR) tarafından yürütülen Toplum Yararına Çalışma Programı (TYÇP) kapsamına alındı. CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, programın kaynağını işçilerden yapılan kesintilerin de biriktiği İşsizlik Sigortası Fonu ile İŞKUR bütçesinin oluşturduğuna dikkat çekti. TYÇP, İŞKUR’a kayıtlı 50 bin işsizin 6 ay süreyle kamu yararına işlerde istihdam edilebilmesini öngörüyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, program hakkında bilgi verirken uygulamadan 50 bin işsizin yararlanabileceğine dikkat çekmiş, İşsizlik Fonu’ndaki olanakların zaten işsizler için kullanılması gerektiğini ve bu uygulama kapsamında da yerinde değerlendirildiğini söylemişti. Diyanet İşleri Başkanlığı ile İŞKUR arasında yürütülen yazışmalar sonucunda, cami ve Kuran kurslarının çevre temizliği, kurumsal altyapının yenilenmesi, bakım, onarım ve temizlik hizmetleri de TYÇP kapsamına alındı. CHP’li Çam, konuyu soru önergesi ile Meclis’e taşıdı. Çam önergesinde İŞKUR’un cami ve Kuran kurslarıyla ilgili Çalışma ve İş Kurumu il müdürlüklerine gönderdiği yazıya dikkat çekerek “Ayrıca bu programların İl İstihdam ve Mesleki Eğitim kurullarından onay alınarak ve Çalışma ve İş Kurumu il müdürlüğüne tahsis edilen ödenek çerçevesinde uygulanması istenmiştir” dedi. Çam, gazetemize yaptığı açıklamada da Diyanet’in bütçesinin tüm cami ve Kuran kurslarının gider ve harcamalarını karşılayacak büyüklükte olduğuna dikkat çekerek “Ancak işçiden ve işverenden kesilen paylarla biriken paraların onların rızası ve onayı alınmadan farklı yerlerde kullanıldığı görülmektedir” dedi. Çam, işçinin hakkı olan İşsizlik Sigortası Fonu’ndan bugüne kadar GAP’a 11.5 milyar lira pay aktarıldığını da anımsattı. Beraata direnme kararının geri alınmasına protestolar çığ gibi ‘Selek’in tanıkları’ tepkili HİLAL KÖSE Yargıtay’ın ceza verilmesi gerektiğini belirterek bozduğu Mısır Çarşısı davasında, sosyolog Pınar Selek’in beraatına direnme kararının geri alınması hukukçular, feministler ve insan hakkı savunucularından oluşan “Hâlâ Tanığız Platformu” üyelerince protesto edildi. AB Türkiye Temsilciliği Siyasi İşler Danışmanı Sema Kılıçer ve AB parlamentosu, Selek’in avukatlarını arayarak bilgi aldı. Almanya’da doktora eğitimini sürdüren Selek de kararı öğrenince “Beni mutsuz edemeyecekler” dedi. Selek, Mısır Çarşısı’nda 9 Temmuz 1998’deki patlamaya ilişkin 14 yıldır devam eden davada iki kez beraat etti. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dava, 9 Şubat 2011’de 3. kez başladı. Mahkeme ilk duruşmada Selek hakkındaki beraat kararına direndi, diğer sanıklar için bozmaya uydu. Duruşma savcısı da direnme suretiyle verilen 3. beraat kararını temyiz etti. Diğer sanıkların bozmaya karşı ifadelerinin alınması için ertelenen davanın 7. oturumu önceki gün yapıldı. Mahkeme başkanının sağlık sorunları nedeniyle katılamadığı, üye yargıç Mehmet Hamzaçebi’nin başkanlığındaki heyet, direnme kararından dönülmesine karar verdi. Bir sonraki duruşma 13 Aralık’ta yapılacak. Selek’in kardeşi ve avukatı Seyda Selek, “Pınar şu anda Almanya’da. Kararı kitabıyla ilgili bir edebiyat söyleşisi öncesi öğrendi. ‘Acı çekebilirim, ama ben mutlu bir kadınım, beni mutsuz yapamayacaklar’ diyor. Bıktı gerçekten ve ne olduğunu da anlamıyor” dedi. Seyda Selek, AB parlamentosu, Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu, Uluslarası PEN Yazarlar Birliği’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda Avrupalı ve Amerikalı parlamenter ve insan hakkı savunucusunun da karara tepki gösterdiğine dikkat çekti. Hâlâ Tanığız Platformu üyeleri ise davaya katılma çağrısı yaptı. ‘Irkçı, gerici eğitim başladı’ EğitimSen İstanbul 5 No’lu Şube üyeleri, Maltepe’deki okullarda derslere çember sakallı imamların girmesini ve kılık kıyafet yasağının uygulanmamasını Maltepe İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde protesto etti. Burada basın açıklamasını okuyan Şube Başkanı Mehmet Aydoğan, “İlçe Milli Eğitim Müdürü Faik Kaptan, gerici, ırkçı, bilim dışı uygulamalara başladı. Atilla Uras Lisesi’nde din derslerine imamlar çember sakallı olarak, Bağlarbaşı İlköğretim Okulu’nda öğretmenler derslere türbanla giriyor” dedi. Aydoğan, Kaptan hakkında yasal yollara başvuracaklarını söyledi. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) DİSK Genel Başkanı Ekici ‘12 EYLÜL HUKUKU SÜRÜYOR’ İstanbul Haber Servisi DİSK Genel Başkanı Erol Ekici, hasta yatağına düşene dek, 32 yıl süresince halkın vergileriyle beslenen diktatörleri, 12 Eylül anlayışını sürdürenlerin yargılayamayacağını belirtti. Ekici, “Onlar halkın ve emekçilerin vicdanında zaten yargılanmış, tarihin çöp sepetindeki yerlerini çoktan almışlardır” dedi. 12 Eylül askeri yönetiminin çıkardığı yasaların yürürlükte bulunduğunu anımsatan Ekici, “Evren ve Şahinkaya görünen o ki zaten yargılanmıyorlar ve 12 Eylül’ün üzerinde yükselen bu ‘düzende’ yargılanamazlar da” dedi. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ’NDEN ORTAYA SAÇILAN İTİRAFLAR Mahkemede korsan yazılım İLHAN TAŞCI Sosyal Demokrasi Konferansı ? İstanbul Haber Servisi Mövenpick Otel’de bugün başlayacak ve 2 gün sürecek “Değişen Zamanlarda Sosyal Demokrasi, Balkanlar’da Dayanışma ve Refah” konulu konferasın tanıtımı bir basın toplantısıyla yapıldı. Toplantıda konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, konferansa, Avrupa ve Balkanlar’dan milletvekilleri, parti başkanları ve büyükelçilerin de aralarında yer aldığı 40 yabancı konuk ile Türkiye’den siyasetçi ve akademisyenlerin katılacağını söyledi. Konferans CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açılış konuşmasıyla başlayacak. ANKARA Uyuşmazlık Mahkemesi’ndeki bilgisayarlarda “korsan yazılım” kullanıldığı ortaya çıktı. Adalet Bakanlığı bütçe tasarısında, Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı’nın çarpıcı istekleri, gerekçeleri ve hedefleri yer aldı. Mahkemenin aylık ortalama 15 bin sayfa kâğıt kullanıldığı belirtilerek “Sadece bu işlemlerin yapılabilmesi için gerekli olan kâğıt, toner, kartuş maliyeti bile bütçeden mahkememiz için ayrılan ödenekten daha fazla yekun teşkil etmektedir” denildi. Mahkemenin kırtasiye ödeneğine ayırdığı 7 bin 700 liranın da haziran ayı itibarıyla bit tiği bildirildi. Bütçe kitabında yer alan “hizmet gerekçesi ve hedefleri” arasında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kullandığı yazılımın “korsan” olduğu da itiraf edildi. Uyuşmazlık Mahkemesi’nin bütçe tasarısı için Adalet Bakanlığı’na ilettiği notta şöyle denildi: “Mahkememiz bünyesinde kullanılan bilgisayarlarda lisanslı yazılım bulunmadığı, yapılacak olan ulusal ve uluslararası denetimlerde bu durumun mahkememizi ve ülkemizi de sıkıntıya sokacağı nazara alınırsa bilgisayarlarda lisanslı yazılım alınması ve kullanılması düşünülmektedir.” Yüksek bir mahkeme olunmasına karşın üyelerin cüppesinin olmamasından da yakınan Uyuşmazlık Mahkemesi, bu konudaki hedefini “Müzakereler esnasında ve Anıtkabir ziyaretlerinde ve cüppeli bulunulması gereken yerlerde giyebilecekleri ve mahkememizi temsil eden bir cüppesi bulunmamakta olup mahkememize ait cüppe tasarımı ve yapımı hedeflenmektedir” biçiminde açıkladı. İstekler arasında Uyuşmazlık Mahkemesi başkanına ait konutta ihtiyaca binaen boya, badana, parke yenilenmesi, banyo tadilatı, kapı değişimleri, dolap ve kütüphane yapımı, garaj bakımı, teras fayanslarının değiştirilmesi ve çatı aktarımı işlemlerinin yapılacağı iletildi. Bütün bu gereksinimlerin karşılanabilmesi için 906 bin TL ödeneğe ihtiyaç bulunduğu iletildi. RedHack bu kez de Anayasa Mahkemesi’ni hackledi ? Haber Merkezi İçişleri ve Dışişleri bakanlıkları dahil pek çok kamu kuruluşunun internet sitesini çökerten, “RedHack” isimli Türk hacker grubu dün akşam saatlerinde Anayasa Mahkemesi’nin sitesini hackledi. RedHack üyesi oldukları iddiasıyla tutuklanan ve 24 yıl hapis cezası istenen Duygu Kerimoğlu, Uğur Cihan Okutulmuş ve Alaaddin Karagenç, 26 Kasım’da Ankara 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlanacak. RedHack adına internette açıklama yapan sözcü, mahkemede olacaklarını açıkladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle