19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 KASIM 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 12 Eylül davasında Evren ve Şahinkaya darbenin arkasında durdu, ‘Yargılanamayız’ dedi 7 Sorular yanıtsız kaldı Başbakan Erdoğan: ARİF PELİT F1 Hapishane ŞİRİNYERİZMİR Dolmabahçe sorusuna yanıt vereceğiz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun kendisine ilettiği sorular arasında yer alan eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ile Dolmabahçe buluşmasına ilişkin soruya yanıt vereceğini belirtirken, “Dolmabahçe ile ilgili verilecek cevaplar o sorular içerisinde. Zaten sorular birbirine çok çok yakın” dedi. Erdoğan, Pakistan’a hareketi öncesinde Esenboğa Havalimanı’nda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, başka bir basın mensubunun “Anadilde savunma hakkı Meclis’te. Buna sorunun çözümü noktasında yeni bir süreç diyebilir miyiz” şeklindeki sorusu üzerine 4. yargı paketinde yer alacak düzenlemeyle ilgili çalışmaların sürdüğünü söyledi. Erdoğan, “Hatta biz burada gerek sanık tarafına, gerekse idare olarak yargıya, burada tercüman noktasında adeta işi (çift dikiş götürelim) diyoruz. Orada da sağlama alacağız. Tek taraflı işi götürmeyeceğiz. Çünkü güven esasına bu iş dayalı olmalı. Bu noktada yargı kendi tedbirlerini oluşturacağı gibi aynı şekilde sanık da istediği takdirde ücretini kendisi vermek suretiyle tercümanını getirebilir” dedi. Erdoğan, 12 Eylül davası ile soruya, “Temenni ederim ki burada yargı, hayırlı bir netice ile bu işi sonuçlandırır. Çünkü beklentiler çok yüksek” değerlendirmesinde bulundu. “Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu sizin tanıklığınıza başvurmak üzere sorular hazırladı, yazılı olarak. Sorular elinize geçti mi?” sorusu üzerine Erdoğan, kendisine yöneltilen soruların dün akşam eline ulaştığını kaydetti. Erdoğan, “Şu anda bu sorular üzerinde gerek yolculuğum esnasında, gerek yolculuktan dönüşte... Çünkü komisyonun süresi salı günü bittiği için biz de bu arada cevabımızı vermemiz gerekecek. Bu çalışmaları yapıp, döner dönmez de kendilerinin süresi içerisinde cevabi metni ben de kendilerine göndereceğim” diye konuştu. Eylül davasında savunma yapan dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya, kendilerine yüklenen “sanık” sıfatını reddetti. Kurucu iktidar olduklarını belirten iki sanık, mahkemeyi tanımayarak “Bu mahkemenin suç isnat etme ve bizi yargılama yetkisi yoktur. 12 Eylül ihtilali ile en doğru olanı yaptık. Tarihi olayları ancak tarih yargılar” dediler. 12 Eylül darbesinin yapılmasının nedeninin siyasilerin beceriksizliği olduğunu öne süren Evren, 1979’a dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’e verilen uyarı mektubunu ise “muhtıra” olarak nitelendirdi. Üye hâkimin, “Bir sağdan bir soldan astık ifadesini söylediniz mi” sorusuna Evren, “Söyledim. Bunla hiçbir tarafı tutmadığımızı anlatmak istedik” yanıtını verdi. Mahkeme ve avukatların yüzlerce sorusunu yanıtsız bırakan Şahinkaya ise uyarı mektubunun muhtıra olmadığını söyleyerek, Evren ile fikir ayrılığına düştü. İki sanık, darbe öncesi yaşanan katliamlar, karakollarda ve cezaevlerinde yapılan işkenceler ve yaşanan ölümlere ilişkin sorulara ise yanıt vermedi. 12 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 12 Eylül davasının 10. duruşmasında dün sanıkların savunmasının alınmasına geçildi. Mahkeme Başkanı Süleyman İnce, sanıklara suçlamaları anımsattı, “İddianamenin bütünü değerlendirildiğinde, 2 Ocak 1980 tarihinde ülke yönetimine el koymak ve 6 Aralık 1983 tarihine kadar bu ülkenin yönetimine yasadışı olarak el koyma işleminizin devam ettiği iddia ediliyor” diyerek, sanıklar hakkında 765 sayılı TCK’nin 146. maddesi uyarınca darbe suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendiğine dikkat çekti. Evren, duruşma başında yaşanan işkence tartışmasıyla ilgili de “Bizim işkence olaylarıyla bir ilgimiz yok” dedi. Duruşmada ilk olarak Şahinkaya’nın savunmasına geçildi. İddianamedeki suçlamalara yatağında uzanarak yanıt veren Şahinkaya, yaklaşık iki sayfalık ifadesinde şunları kaydetti: “Sayın Başkan, ben önce kurucu iktidar sonra Kurucu iktidarız 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ilgili hükümleri ile anayasal organ olan Milli Güvenlik Konseyi’nin üyesiyim. Yeni anayasa yapmış ve halkoyuyla yürürlüğe koymuştur. Anayasa ile hükme bağlanmış tasarruflar suç konusu olamaz. Komutanımın, benim ve diğer silah arkadaşlarımın 12 Eylül sonrasındaki tasarruflarından dolayı; yetkisini 1982 Anayasası’ndan alan yargının bizlere suç isnat etme ve yargılama yetkisi yoktur. MGK üyesi olarak bana sanık sıfatı vurulması mümkün değildir. Bizim muhatabımız Türk milletidir. 12 Eylül tarihi olaydır. Tarihi olayları ancak tarih yargılar.” Şahinkaya, bundan başka beyanda bulunmayacağını, herhangi bir soruya da yanıt vermeyeceğini belirtti. Mahkeme Başkanı İnce’nin sorularına da yanıt vermedi. Daha sonra müdahil avukatlar sanık Şahinkaya’ya onlarca soru yöneltti. Şahinkaya, bu soruları da “cevap vermeyeceğim” diyerek yanıtsız bıraktı. Sorular karşısında zaman zaman sıkıldığı, yutkunduğu gözlenen Şahinkaya, bazen de şaşırdı. 1 Mayıs olayları ve darbe öncesinde Türkiye’ye gelen Amerikalılar, Şahinkaya’nın mal varlığı, eşinin ortağı olduğu şirketler, bunlara verilen ihaleler, ABD’den alınan F 16’lar, rüşvet iddiaları, savcı Doğan Öz’ün öldürülmesi, 16 Mart Beyazıt katliamında kullanılan patlayıcıların NATO’ya ait olması gibi onlarca çeşitli konuda soru yönelten Kavili, sanığın yanıt vermemesi üzerine “Yutkunduğunuzu görüyorum. Soruları beğenmediniz mi?” dedi. Ekim ayında yaşadığımız hak gaspları 6 Kasım 2012 Sizlere tecrit hücrelerinden umut yüklü selamlarımızı gönderiyor, sıkıca kucaklıyoruz. Bulunduğumuz F Tipi hapishaneler, üç ve tek kişilik hücrelerden oluşan, en ağır işkence yöntemi olarak kabul edilen 24 saat tecrit sistemine dayalı hapishanelerdir. Ancak bu yeterli görülmemiş olmalı ki, hapishane idareleri ve Adalet Bakanlığı’nın uygulamaları, bizlere tecrit içerisinde tecrit yaşatmaya yönelik hak gaspları bütününden oluşmaktadır. Sizlere ekim ayı boyunca yaşadığımız hak gasplarından bahsetmek istiyoruz. Bulunduğumuz Kırıklar 1 No’lu F Tipi’nde; Sohbet hakkını düzenleyen 45/1 No’lu genelge tam olarak uygulanmıyor. Haftada 10 saat olan sohbet hakkımız 9 saat ile sınırlandırılıyor. 9 saate indirilen sohbet ise çeşitli bahenelerle uygulanmıyor; 18 Ekim’de üç saat olan sohbet hakkımız hapishanede arama yapıldığı gerekçesiyle bir saat uygulandı. 19 Ekim’de sohbet hakkımız hapishanede tatbikat yapıldığı gerekçesiyle gasp edildi. 242526 Ekim günleri var olan sohbet hakkımız bayram bahane edilerek ve 31 Ekim’deki sohbet hakkımız açık görüş bahane edilerek gasp edildi. Hapishane idaresi bu Kurban Bayramı’nda da bizim sohbet hakkımızı gasp ederek bir araya gelmemizi, arkadaşlarımızla bayramlaşmamızı engelledi. Sohbet yerine kitap, dergi, gazete, kâğıt, kalem, yiyecek, müzik aleti vb. çıkarmamız idare tarafından engelleniyor. Gerekçe olarak ise sohbet yerinde sadece sohbet edilebilir gibi mantıksız ve keyfi bir bahane ileri sürüyor. Ekim ayında sohbete çıktığımız alana kamera takmak için tesisat döşenmeye başlandı. Sohbete çıktığımız alan çok küçük ve masa, sandalye dışında hiçbir şeyin olmadığı bir yer; aynı zamanda sohbet alanına giderken ve sohbet alanından çıkışta üstümüz aranıyor ve üzerimizde hiçbir şey bulunmasına izin verilmiyor. Tüm bunlara rağmen güvenlik kamerasının takılmasının tek anlamı vardır, orada bulunduğumuz üç saat boyunca izlenildiğimiz hissi yaratmak, tedirgin etmeye çalışarak psikolojik baskı oluşturmak. Bunun adı ise psikolojik işkencedir. Mektup alma ve gönderme hakkımız kısıtlanarak üzerimizdeki tecrit ağırlaştırılmaya çalışılıyor. Hüseyin Kilis’in Burak Demirci’ye göndermiş olduğu mektup 18 Ekim 2012’de hapishaneye ulaşmış ve 19 Ekim’de hapishane idaresince sakıncalı denilerek engellenmiştir. Bu karar Demirci’ye 30 Ekim’de tebliğ edildi, yani mektubunun geldiği ve engellendiği iki haftaya yakın söylenmedi. İleri Kızılaltun’a gelen Ege bölgesi gelenekleri, eşkıyalık ve zeybeklik, Türkiye’nin kültürü içerikli üç adet derleme çalışma, fotokopi oldukları için ve bu çalışmalarla (derleme materyallerle) “siyasi amaçlı eğitim yapmak, örgüt mensuplarını zinde tutmak amaçlanmakta” denilerek idare tarafından 8 Ekim 2012’de engellenmiştir. Yaklaşık beş yıl boyunca sorunsuz kullandığımız fotokopi çektirme hakkı hapishane idaresi tarafından keyfi bir şekilde gasp edilmiş durumdadır. Hapishanede sadece haftada iki gün doktor bulunduğu için sağlıklı bir şekilde sağlık hizmeti alamamaktayız. Acil rahatsızlık durumlarında hapishanede gerekli sağlık personeli bulunmadığı için acil servis ambulansı çağrılana ve gelene kadar uzun bir süre beklenilmektedir. Hapishanede görevli bir diş doktoru bulunmaktadır, ancak bu uygulama da haftada bir güne kadar düşmekte, diş rahatsızlığı olan tutuklular uzun süre beklemek zorunda kalabilmektedir. Burak Demirci akciğer ameliyatı olduğu Tepecik Göğüs Hastanesi’nin tutuklu bölümünde kaldığı bir hafta boyunca mektup alması ve göndermesi engellendi, haftalık telefon hakkı kullandırılmadı, Hakkı bir saat olmasına rağmen babası ile yarım saat görüştürüldü ve görüşme parmaklıklar arkasında, çıkarılmadan yaptırıldı. Bir ay boyunca, haftada üç gün verilen sıcak su, çamurlu ve paslı akmıştır. Hücreden çıktığımız anda çıplak ayak aramasına maruz bırakıldığımız için hücre dışında ayakkabısız dolaşmak zorunda kalıyoruz ve sağlığımız bu yolla bozuluyor. Mahkemelere yazdığımız dilekçelerin işlem numarasını ve dilekçe fotokopilerimizi almakta sorun yaşıoyruz. Ümit Çobanoğlu’nun ziyaretine gelen babaannesinin diz kapağında platin olması nedeniyle arama noktasından geçerken xray cihazı sinyal veriyor, görüşe girebilmesi için doktor raporu isteniyor. Manav ve kantinde pahalı ürünler satılıyor. Çok defa talep ettiğimiz IMC TV, Hayat TV gibi kanallar keyfi gerekçelerle televizyon kanallarına koyulmuyor, haber alma hakkımız engelleniyor. Kantinde satılan tek bıçaklı permatik satışı durdurulmuştu. Alternatiflerini almaya mecbur bırakılarak hem maddi zarara uğratılmış, hem de saçsakal tıraşı olmamız zorlaştırılmıştı. İkili, üçlü permatikle zor koşullarda saç tıraşı olmak durumunda bırakıldık. Örgütsel tavır mı? Kavili, darbeyle ilgili sorulara Şahinkaya’nın yine yanıt vermemesi üzerine “Sizin döneminizde Ankara Emniyet Müdürlüğü DAL’da şüphelilerin susma hakkını kullanması örgütsel tavır olarak düşünülüyordu. Şimdi siz de aynısını yapıyorsunuz? O zaman örgütsel bağlantınızı ve bu konuda nerede eğitim aldığınızı açıklar mısınız? Örgüt şefinizden endişeniz var mı?” dedi. EVREN O SÖZÜ SÖYLEDİĞİNİ KABUL ETTİ ahinkaya’nın ardından Kenan Evren savunmaŞ sını okudu. Evren, 12 Eylül harekâtının TSK tarafından emir komuta zinciri altında yapıldığını belirterek, özetle şunları kaydetti: “İhtilal tarihi bir olaydır. Tarihi olaylar yargılanamaz. 12 Eylül iktidarı, kurucu iktidardır. MGK’nin 1982 Anayasası ile hükme bağlanmış tasarruflarının suç olduğunun iddia edilemeyeceğini herkes bilir. Biz ihtilal yaptık. İhtilale teşebbüs etmedik. Ben 12 Eylül hareketini yapan Genelkurmay Başkanıyım. MGK başkanı ve devlet başkanıyım. Türkiye Cumhuriyeti devletinin 7. cumhurbaşkanıyım. Ben 12 Eylül hareketinin hesabını büyük Türk milletine verdim. Beni bundan sonra tarih yargılar. Demokrasinin yaşandığı yerde ihtilal olmaz. Siyasiler beceriksizliğini askere fatura etmeye çalışıyor. Bugün olsa yine aynı şekilde o ihtilali yapardık.” Evren, sorulara yanıt vermeyeceğini de belirterek, “Kusura bakmayın” dedi. Evren’e de hem mahkeme başkanı hem de avukatlar soru yöneltti. Başkan İnce Evren’e darbenin kayıp tutanak ve belgelerinin nerede olduğunu sordu. Evren bu soruya yanıt vermedi. Hâkim Ali Ertan ise “Adaletli olsun diye bir sağdan, bir soldan astık şeklinde bir cümle kurduğunuz iddia edilmektedir. Bu sözü söylediniz mi” diye sordu. Bu ifadeyi söylediğini kabul eden Evren, “Bana taraf demesinler diye bir sağdan bir soldan astık. Bu suretle hiçbir tarafı tutmadığımızı gösterdik” dedi. Başkan İnce, Bayrak Harekât Direktifi’ni sordu. Evren, bu direktifi hatırlamadığımı belirterek, “Bu direktifi Necdet Üruğ hazırlamıştır. Kendisine sormak lazım. Ona bu talimatı Genelkurmay Başkanlığı Kurmay Başkanı (İkinci Başkan) Haydar Saltık tarafından verilmiştir” dedi. İki sanığa, 1979 yılında Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’e verilen uyarı mektubu da soruldu. Evren, mektup için “muhtarıdır” derken Şahinkaya ise muhtıra olarak nitelendirmedi. ‘Berfo Ana’nın çığlığını duyuyor musunuz? Duruşmada diğer avukatlar da Şahinkaya’ya yine 100’ün üzerinde soru yöneltti. Özellikle darbe döneminde binlerce kişiye yapılan işkenceler ve gözaltında yaşanan ölümler, sorular arasında başı çekti. İHD Başkanı, avukat Öztürk Türkdoğan, Cemil Kırbayır’ın gözaltında kaybedildiğini belirterek “Siz cesaret edip duruşmaya gelmediniz. Ama Cemil Kırbayır’ın annesi 104 yaşındaki Berfo Ana, iki kez buraya geldi. Oğlum nerede diye sordu? Berfo Ana, size hakkını helal etmiyor. Berfo Ana’nın çığlığını duyuyor musunuz? Hiç vicdan azabı duyuyor musunuz” diye sordu. Bu soru karşısında da Şahinkaya, suskunluğu tercih etti. Ergenekon davasında Sevim ‘En genç amiraldim en erken emekli amiral oldum’ diyerek tepki gösterdi ‘Aylardır konuşamıyoruz’ HATİCE TUNCER ERGENEKON’A YENİ BİR DOSYA DAHA Ergenekon davasında tanık beyanlarına ve delillere karşı savunmalara devam edildi. İnternet Andıcı dosyası sanığı emekli Tuğamiral Alaettin Sevim, “İddianamede İrtica ile Mücadele Planı’nın uygulaması olduğu belirtilen haberin plandan önce yayımlandığı gibi absürd bir iddia ortaya çıkıyor” dedi. Başkan Hasan Hüseyin Özese ile 15 dakikalık süreyi aştığı uyarısı nedeniyle tartışan Sevim, “Aylardır konuşamıyoruz. Bu belgeler nedeniyle 15 aydır tutukluyum. En genç amiraldim, en erken emekli amiral oldum” diye tepki gösterdi. Davanın dün görülen 265. duruşmasında Emekli Tuğamiral Sevim, Gölcük’teki Donanma Komutanlığı’nda elde edilen belgeler arasında bulunan 2 dijital veride adının geçmesi nedeniyle 15 aydır tutuklu bulunduğuna dikkat çekti. Sevim, “Bilgisayar ortamında bulunan ‘Proje’ ve ‘Kitleşim’ belgelerinin İnternet Andıcı ve İrtica ile Mücadele Eylem Planı belgelerinin taslağı olduğu iddia ediliyor” dedi. Sevim şöyle devam etti: “İddianamede bu planlar kapsamında 29 haber ya Danıştay’a silahlı baskından sanık Alparslan Arslan’a 2 adet Glock marka silah satılmasına ilişkin tanık olarak dinlenen Mahmut Güzel’in yargılandığı dosya Ergenekon ile birleştirildi. Böylece toplam sanık sayısı 275’e, tutuklu sanık sayısı 66’ya çıkarken birleşen dosya sayısı da 21’e ulaştı. Güzel hakkında açılan davaya bakan İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nin birleştirmeye ilişkin görüşüne İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi 19 Kasım tarihli kararıyla muvafakat etti. İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararıyla Güzel’in dosyası Ergenekon ile birleştirildi. di. Harekât Başkanlığı’na halen hakkında yakalama kararı bulunan emekli Tümgeneral Mustafa Bakıcı’nın yerine vekâlet ettiğini anlatan Eröz, “Bir süredir arşiv denetimi yapılamamıştı. Bakıcı belki bunun telaşıyla hafta sonu mesai yaptırıp arşiv çalışması yaptırmış olabilir” dedi. Sanık emekli Yüzbaşı Zekeriya Öztürk, beyanları sırasında gizli tanık İmdat’ın kimliğini açıkladı. Özese “Gizli tanığın kimliğini açıklayarak suç işlediniz” diyerek Öztürk’ün mikrofonunu kapattı. Esas hakkındaki savunmasına kadar duruşmalardan men cezası bulunan tutuklu sanık İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, tanık ifadelerine yönelik, “Bugüne kadar bütün tanık beyanları, hukuken benim lehimedir. Hepsi Ergenekon diye bir örgüt duymadıklarını, bilmediklerini söylemiştir... Bu davanın sonuç kararı; bu tertip çökmüştür” dedi. Emekli Albay Dursun Çiçek’in kızı ve avukatı İrem Çiçek, davada 6 aydır aydır avukatlara söz verilmediğine dikkat çekerek tanık değerlendirmesi ve delillere karşı beyanda bulunmak için süre istedi. Gizli tanığı açıkladı yımlandığı iddia ediliyor. AKP’yi kapatma davasında delil olarak kullanılan meşhur ‘Apron’da namaz şov’ haberi, gazetede Eylül 2007’de yayımlanmış, internet sitesinde Ekim 2007’de yer almış. Taslak olduğu iddia edilen Proje belgesinin kayıt tarihi Mart 2008. ‘Uygulanmanın, plan taslağından önce yapıldığı’ gibi absürd bir iddia ortaya çıkıyor.” Geçen hafta annesini kaybeden ve tutuklulara yapılan muamele nedeniyle cenaze törenine katılmadığını açıklayan eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, davada konu edilen internet andıcının yasa ve yönetmeliklere göre hazırlanmış bir belge ol Koordine parafı duğunu belirterek, “Yasal bir evrakta koordine makamı olarak parafım bulunduğu için 15 aydır tutuklu yargılanıyorum. Ayrıca fotokopi bir belge. İnternet Andıcı’nın aslı hiçbir yerden gelmemiştir” diye konuştu. Sitelerin kurulduğu iddia edilen tarihte Bilgi Destek Dairesi’nin bağlı olduğu Harekât Dairesi’nin başkanlığı görevini yapan emekli Korgeneral Mehmet Eröz, tanıkların, internet sitelerinin Aralık 2008’de MGK kararlarına uyularak hükümetin talimatı, Genelkurmay’ın onayı ile kurulduğunu belirterek, “İnternet siteleri TSK personeline de duyurulmuştu. Hiçbir gizlisaklı işlem yok” dedi. Eröz, Bilgi Destek Dairesi’nde evrak imhası yapıldığı iddia edilen 21 Haziran 2009’da yurtdışında olduğunun altını çiz
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle