25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 KASIM 2012 PERŞEMBE dishab@cumhuriyet.com.tr 10 DIŞ HABERLER ‘Bağdat ülkeyi iç savaşa sürüklüyor’ Irak için ‘petrol kavgası olabilir’ diyen Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na Kürecik konusunda yüklendi: Kürecik İsrail için demek acemilik ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Irak hükümetini ülkeyi iç savaşa doğru sürüklemekle suçladı. Erdoğan Pakistan’a hareketi öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, “Burada iç savaşa doğru rejim bu işi götürmek istiyor, taşımak istiyor. Allah göstermesin bunu bir mezhep savaşına taşıyabilirler endişesini hep taşıdık. Şu anda bu korkulanlar yavaş yavaş olmaya başladı. Bu bizi endişeye sevk ediyor. Bu aynı zamanda, şunu da söyleyeyim bir petrol kavgası da olabilir” dedi. Bağdat’la Ankara arasında, Suriye, Irak’taki Türk askeri, petrol ve Ankara’nın idama mahkum edilen Devlet Başkanı Yardımcısı Tarık el Haşimi’yi vermeyi reddetmesi dahil bir dizi başlıkta gerginlik yaşanıyor. Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun önceki gün partisinin grup toplantısında, Malatya Kürecik’deki NATO füze savunma sistemi bünyesindeki erken uyarı radarına ilişkin sözBAHADIR SELİM DİLEK ‘Erdoğan’dır ne derse yeridir!’ “Ağzınızdan çıkmayan sözcüklerin efendisi, telaffuz edilenlerin de kölesi olursunuz!” Bu benim çok sevdiğim bir Anglosakson deyişidir. Mevlana’nın bizdeki “olduğun gibi görün!” söyleminin Anglosakson kültüründeki “dediğin gibi ol”a denk düşen karşılığıdır. Söylem ve eylem “tutarlılığının” olmazsa olmaz önemini vurgulamak için ifade edilir ve özellikle liderler söz konusu olduğunda Batı’da çok ciddiye alınır. Çünkü Batı kültüründe sözcükler bizdeki gibi uçucu, kaçıcı, hamasi değil; alabildiğine önemli ve kalıcıdır. Söylenen sözler derhal söylendikleri anda bağlayıcı nitelik kazanırlar. Ardından benimsenen tavır ve tutumlarla destek bulmazlarsa, inandırıcılık yıkılır! Radikal’den Cüneyt Özdemir’in dünkü yazısını okurken bu Anglosakson özdeyişi hatırladım. Londra’dan yazan Özdemir; dünyanın en etkili düşünce kuruluşlarından biri olan Chatham House’un sözcüsüne; Erdoğan’ın Batı karşıtı çıkışlarının Batı medyasında neden fazla yankılanmadığını sormuş ve şu yanıtı almış: “Bu marjinal bir dildir. Bu sözlerin, kime edildiği kadar nasıl edildiği de önemli. Bu yüzden kimse görmüyor.” Erdoğan nasılsa tribünlere oynuyor, bu sebeple içi boş hamasetine kimse bundan böyle uzun boylu kulak asmıyor, demeye getiriyor Chatham House sözcüsü: “Erdoğan’dır; ne derse yeridir!” hesabına. Nereden nereye? Davos’taki ilk “one minute çıkışı”nı hatırlıyor musunuz? Yer yerinden oynamıştı! İleri gelen tüm Batılı ajanslar, TV’ler, medyalar; başbakanın sözlerini yorumlamak için sıraya dizilmiş; “eksen kayması” analizleri yapılmıştı. O “tarih yazan çıkışı”(!) takiben kaleme aldığım “Gazze’nin Ata’sı!” yazısına (1 Şubat 2009) bu yüzden şöyle başlamıştım: “Yurtdışında izini kaybettiğim ne kadar eş dost varsa aradı: ‘Ne oluyor?’ diyenler... ‘Türkiye’deki tepkileri’ öğrenmek isteyenler... ‘Yeni bir Ahmedinejat vakası mı’ diye soranlar... ‘Türkiye kendisine yeni bir yol mu çizdi?’ diye endişelenenler... Yalnız 17 Ağustos depreminde, yurtdışındaki tanıdıklarımın böylesine yoğun ‘ilgisine’ maruz kalmıştım...” Bu defa böyle derin merak ve endişeyle arayan soran hiç olmadı. Zamanla hem Erdoğan’ın kolay gaza gelen üst perde salvolarına alışıldı. Hem de başbakanın, Ortadoğu icraatlarında Batı’yı zerre kadar tehdit eden bir profilinin olmadığı ortaya çıktı. Arap sokağında sempati uyandıran çatışmacı efelenmelerine karşılık Erdoğan’la ABD Başkanı Obama bilakis görülmemiş ölçüde kanka oldu. Erdoğan, Obama ile samimiyeti; “Başkanlık seçiminde gelip size destek olayım. Mitinginizde konuşayım!” diyecek denli ilerletti. Kendisi bizzat, ABD başkanının telefonla en sık aradığı yabancı liderlerden birine dönüştü. Süreç içinde Erdoğan’ın uluslararası kamuoyu önünde İsrail’e fırça çeken söylemleri ile icraatı arasına fiili bir kırmı çizgi çizildi. Uygulamada o “kırmızı çizgiyi geçen” Batı karşıtı bir icraatta bulunmadığı sürece; TC başbakanın başarılı olduğu hamaset alanı, “Ortadoğu politikaları hatırına” kendisine serbest bırakılacaktı. Dicle’ye karşı Hemrin ANKARA Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Yunus Demirer, hem gelişmelere ilişkin bilgi almak hem de “itidal telkininde” bulunmak için Erbil’e giderken Başbakan Nuri el Maliki, Kerkük’e askeri yığınak yapmak için emir verdi. El Maliki, Kerkük’e bir tank taburu ve ek askeri güç gönderme kararı alırken Kürt yönetimi de, buradaki kuvvetlerine ek olarak 500 kişilik bir peşmerge gücü sevk etti. El Maliki’nin Kerkük, Selahaddin ve Diyala’da görev yapmak üzere kurduğu Dicle Operasyon Birliği’ne karşı Barzani’nin geçen hafta, deneyimli peşmergelerden oluşan Hemrin Operasyonlar Birliği kurulması yönünde talimat verdiği ve bu birliğin kuruluşunun tamamlandığı öğrenildi. lerinin hatırlatılması ve değerlendirmesinin sorulması üzerine de şunları söyledi: “Eğer NATO’nun kurmuş olduğu bir sistemi biz kalkıp da ‘Burası İsrail için kurulmuştur’ diye değerlendiriyorsak çok ciddi bir siyaset acemiliğidir. Sayın Kılıçdaroğlu, her zaman söylüyorum, bu zat ‘Bu zat bir çıraktır’ bir çıraktır. Daha çıraklık sürecini aşamadı. Burada NATO’nun daha önce var olan bir üssü, yeniden aynı yerde kurulmuştur. İlk defa Kürecik’te radar üssü kurulmuyor. İfade de şu, ‘füze kalkanı’ diyor. Bunun da cahili. Orada füze mi var ki, ‘füze kalkanı’ diyorsun. Burası bir radar üssüdür. Füze, müze yok arada. Eğer füze oraya yerleştirilecekse bunun müsaadesi bizden çıkmalıdır. Bunun kılavuzları yanlış ve şecaat arz ederken sürekli olarak sirkatini söylüyor. Karşısında da tabii hamasetten hoşlanan bir kendi grubu var, onunla da netice alacağını zannediyor. Bu bir NATO radar üssüdür ve biz bu NATO’nun üyesiyiz Ve bu bölgeye yönelik, dünyaya yönelik bir radar üssü olarak kurulmuştur.” Erdoğan, “Dün grup toplantısında ‘Öleceksek adam gibi ölelim’ şeklinde bir ifade kullandınız. Gazze ile ilgili Türkiye’nin atabileceği son adım nedir, ateşkes ilan edilmezse?” şeklindeki üzerine de “Biz şu ana kadar Gazze ile ilgili adımlarımızı çok attık, hâlâ da atıyoruz, atmaya da devam edeceğiz. Ama bütün bu atılan adımlar, atılmakta olan adımlar bu tür konularda herhalde açıkça konuşulmaz, söylenmez” dedi. Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli için “Zerre kadar İslam dünyasıyla alakası olmayan bir genel başkan” diye konuştu. ‘Mısır’ın gerisinde kaldı’ Dış Haberler Servisi New York Times gazetesi, İsrail ile diyalog içerisinde olmamasının Türkiye’nin arabuluculuk çabalarını zorlaştırdığını iddia etti. Tim Arango imzalı analizde “Türkiye’nin Mısır’ın gerisinde kaldığı” ileri sürüldü. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin İsrail ile bir diyaloğu bulunmadığı yönündeki sözlerinin hatırlatıldığı analizde, bu sözlerin Araplar arasında olumlu karşılanmakla beraber, bunun “bölgedeki arabuculuk yapma becerisini zedelediğine” dikkat çekilerek Türkiye’nin Gazze krizinde arabuculuk konusunda elinde fazla kozu olmadığı vurgulandı. Türk siyaset bilimci Ersin Ka New York Times Türkiye’nin Gazze krizindeki rolünü sorguladı Gazze’de, İsrail hava Obama ile zımni anlaşma saldırısının ardından hıçkırıklara boğulan çocuğu yakınları sakinleştirmeye çalıştı (yanda). Tel Aviv’de bir otobüste meydana gelen patlamada 21 kişi yaralandı. (altta) laycıoğlu’nun Mısır’ın Hamas’la da İsrail’le de görüşebildiği konusundaki tespitine de yer verilen analizde, Türkiye’nin yüksek diplomasi sahasında Mısır’ın gerisinde kaldığı vurgulandı. Analizde, Başbakan Erdoğan’ın İsrail’i “terörist devlet” olarak tanımlamasıyla Türkiye’nin Arapİsrail anlaşmazlığının dışında kaldığı da ileri sürüldü. Erdoğan’ın Kahire ziyaretine de değinilen analizde, ziyaretin Gazze krizi ve Mısır’ın anlaşmazlığı çözmedeki rolü yüzünden gölgelendiği de iddia edilerek “Türkiye’nin bölgedeki nüfuzunun sınırları belli oldu” denildi. Nüfuzu sınırlı Ateşkes sağlandı Dış Haberler Servisi İsrailHamas arasında Mısır’ın arabulucuğunda devam eden ateşkes görüşmeleri uzlaşmayla sonuçlandı. İsrail’de temaslarda bulunan ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Filistin’in Ramallah kentine geçerek Devlet Başkanı Mahmud Abbas’la bir araya geldi. Clinton Filistin’deki temaslarının ardından ise Mısır’a gitti. Mısır Dışişleri Bakanı Kamel Amr dün akşam saatlerinde Clinton ile düzenlediği ortak basın toplantısında İsrail ile Hamas arasında ateşkesin sağlandığını duyurdu. Ateşkesin dün akşam saat 21.00’den itibaren geçerli olacağını kaydeden Kamel Amr; sürece Katar, Türkiye ve BM’nin de katkı sağladığını belirterek, “Bu çabalar ateşin kesilmesi, son günlerde yaşanan kan dökümüne bir son verilmesi yönünde bir uzlaşıyla sonuçlandı” diye konuştu. Clinton, ateşkes kararının bölgedeki istikrar için çok önemli bir karar olduğunu belirterek, “Mısır’a bölgesel liderliğinden dolayı teşekkür ediyorum” dedi. Açıklama İsrail tarafından da doğrulandı. Ancak yapılan açıklamada Hamas’ın ateşkes için öne sürdüğü şartlardan biri olan ‘ambargo’nun kalkmayacağı belirtildi. İsrail Başbakanlığı’ndan yapılan açıklamada ise Başbakan Binyamin Netanyahu’nun, dün akşam görüştüğü ABD Başkanı Barack Obama’ya “ateşkese bir şans vermeye hazır olduğunu söylediği” bildirildi. Netanyahu, “Ateşkes çökerse tepkimiz daha sert olur” diyerek yine gözdağı verdi. Görüşmeyle ilgili Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada ise Obama’nın Netanyahu’yu ateşkesi kabul ettiği için tebrik ettiği ve ABD’nin İsrail’in güvenliğine verdiği desteği vurguladığı belirtildi. Devam eden karşılıklı saldırılar nedeniyle ateşkes ümitlerinin tükendiği bir anda, ‘ateşkes anlaşmasına varıldığı’ açıklaması Gazze Şeridi’nde sevinçle karşılandı. Ateşkes kararı öncesinde ise İsrail saldırıları devam etti. Anlaşmanın uygulanmasına az bir süre kala İsrail GazClinton (Fotoğraflar: AFP/ REUTERS) El Cezire’ye saldırı Mısır’a teşekkür Clinton ateşkes kararının önemine işaret ederek “Mısır’a bölgesel liderliği için teşekkür ediyorum” dedi. Askeri yardım itirafı Tahran’dan Arap ülkelerine “kendilerini örnek alarak Filistinlilere silah yardımı yapmaları” çağrısı geldi. İran Meclis Başkanı Ali Laricani, “Filistin halkına maddi ve askeri yardımda bulunmaktan gurur duyuyoruz” dedi. Başta İsrail olmak üzere çeşitli kaynakların İran’ın Hamas’a silah gönderdiği iddiaları daha önce basına yansımış ancak Tahran tarafından net bir açıklama yapılmamıştı. İran Devrim Muhafızları Komutanı Tümgeneral Muhammed Ali Caferi de İsrail saldırılarına karşı Filistin halkına askeri teknoloji alanında yardım ettiklerini söyledi. ISNA ajansının haberine göre, Caferi, “Biz, Filistin halkının lehine olacak ve gücünü artıracak bir ateşkesten yanayız” ifadesini kullandı. Caferi, “İran’ın Filistinli direnişçilere Fecr 5 füzesi verdiği yönündeki” İsrail yönetiminin açıklamalarıyla ilgili şunları belirtti: “Gazze halihazırda kuşatma altında, dolayısıyla füzeler İran’dan gitmiyor. Ancak füze teknolojisi transfer ediliyor ve şu anda seri üretim de yapılıyor.” Ve danışıklı dövüş atar merkezli El Cezire televizyonunun K Mısır’ın başkenti Kahire’deki bürosu saldırıya uğradı. Yaklaşık 300 gösterici Tahrir Meydanı’ndaki büroya dün molotofkokteyli attıktan sonra yağmalamaya girişti. Büroda çıkan yangın daha sonra itfaiye ekipleri tarafından söndürüldü. El Cezire’yi ülkenin en büyük siyasi hareketi Müslüman Kardeşler’i destekleyerek yanlı habercilik yapmakla suçlayan göstericiler, olayları yatıştırmak isteyen Kahire polis şefini de dövdü. (AP) ze’de 50 noktayı hedef aldı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Arap ülkeleri dışişleri bakanlarının yer aldığı heyetin önceki gün Gazze’yle dayanışma ziyareti sırasında İsrail saldırıları hız kesmezken son bir haftada yaşamını yitiren Filistinli sayısı 146’ya yükseldi. İsrail saldırılarında önceki gece ve dün 3’ü basın çalışanı olmak üzere en az 30 kişi öldü. Hamas yönetimine ait bazı binalar hedef alınırken Başbakan İsmail Haniye’nin danışmanının evi de vuruldu. AFP ajansının ofisine yönelik İsrail saldırısında da binada bulunan bir çocuk hayatını kaybetti. İsrail, Batı Şeria’da 32 Filistinliyi tutukladı. Gazze’de silahlı bir grubun herkesin gözü önünde İsrail için çalıştığı öne sürülen 6 kişiyi katlettiği iddia edildi. Cesetlerden birinin motosiklet arkasında sürüklendiği, çevredekilerin “casus” diye bağırdıkları öne sürüldü. AA’nın haberine göre, Hamas, İsrail televizyon kanalları Kanal 2 ve Kanal 10’un frekanslarına sızarak Hamas’ın propagandasını içeren bir klip yayımlandı. Tel Aviv’de dün bir otobüste meydana gelen patlamada 21 kişi yaralandı. Savunma Bakanlığı binası yakınlarında gerçekleşen saldırıyı ABD, Fransa, Rusya, Almanya kınadı. Beyaz Saray “masum İsrailli sivillere karşı saldırılar korkunç” açıklaması yaptı. Kasab’a gizli ‘idam’ Dış Haberler Servisi Hindistan’ın Mumbai kentinde 2008’de düzenlenen ve 166 kişinin ölümüne yol açan terör saldırılarının hayatta kalan tek faili Muhammed İcmal Kasab , herhangi bir duyuru yapılmadan gizlice idam edildi. İdamın ardından Maharaştra Eyaleti İçişleri Bakanı R.R. Patil tarafından yapılan açıklamada Maharaştra eyaletindeki Yervada de Pune cezaevine iki gün önce getirilen Kasab’ın dün sabah saatlerinde asıldığı bildirildi. Patil, “Sonunda adalet yerini buldu” dedi. Pakistanlı Kasab’ın bugüne kadar, Mumbai’de güvenlik önlemleri çok sıkı bir hapishanede tutulduğu öğrenildi. Cesedi sürüklendi Bunu öyle ortadan söylemiyorum. Davos’u izleyen aylarda, ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından biri olan Alman Marshall Fund’dan Ian Lesser’dan dinlemiştim: “İsrail’e, Ahmedinejad gibi yaşam hakkı tanımayan ölçüde bir Yahudi düşmanlığı/antisemitizm dayatmadığı sürece RTE’ye, Obama yönetimi tarafınca esnek bir hareket alanı tanınmıştı. RTE’nin taban desteğini sürdürülebilmesi adına tanınan bu esnekliğe karşılık olarak, T.C. başbakanı da, ABD’nin önemle öncelik verdiği dış politika alanlarında Washington’la tereddütsüz birlikte hareket edecekti.” Tam bir danışıklı dövüş! Erdoğan’ın İsrail karşıtı sert çıkışlarından Washington temelde hoşnut olmasa da; taraflar, bu zımni anlaşma çerçevesinde düpedüz antant kalmışlardı. Zımni anlaşma bügüne değin tıkır tıkır işledi. Araya Arap Baharı girdi. Yalnız Libya’da değil yanı başımızdaki Suriye’de de başbakan; “kardeşi Esad”ı bir hamlede silmek pahasına; ilk safta Batı ile işbirliği yaptı. Kürecik kalkanında da keza, öteki yakın dostu, diğer “kardeşi Ahmedinejad”ı fena halde germek pahasına, ABD sözünden çıkmadı. Hal böyle olunca, Erdoğan’ın mutat esip gürlemelerinin fazla bir sansasyon değeri kalmadı. Erdoğan özellikle Gazze ve Ortadoğu söz konusu olduğunda; ağzından çıkan “sözün/sözcüklerin kölesi olmuyor.” Tutarlılığa değil; kitlelerin damardan coşkularına ve duygularına hitap ediyor. Bu sebeple AKP liderine; “Samimiysen hodri meydan; İsrail’i koruyan Kürecik’i askıya al!” çağrıları yapmak kubbede yankılanan hoş seda gibi kalıyor! Tutarlılık, samimiyet, inandırıcılık gibi kavramlarla işi hiç yok başbakanın. Amr MUMBAI SALDIRISINA KATILMIŞTI Sarkozy’ye siber taciz iddiası Dış Haberler Servisi ABD’nin Paris Büyükelçiliği Fransız dergisi L’Express’in, bu yılın başında Fransa cumhurbaşkanlığı bilgisayarlarına yapılan saldırı girişiminin arkasında ABD yönetiminin olduğu iddialarını reddetti. ABD elçiliği, Fransa’nın da yalanladığı iddianın “kanıtlanmış olgulara” dayanmadığını vurguladı. Dergi, saldırganın mayıs ayında bir Fransız başkanlık sarayı çalışanına yolladığı arkadaşlık çağrısının ardından, dönemin Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin personel şefinin kullandığı da dahil olmak üzere tüm bilgisayarların parolasını elde ettiğini ve “zararlı şifre” gizlediğini iddia etmişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle