27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 KASIM 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 19 İğneada’nın feryadı KırklareliDemirköy’e bağlı İğneada, Bulgaristan sınırına yakın, “Longoz Ormanları”yla ünlü bir Karadeniz yerleşmemiz. Koruma altındaki “İğneada Longoz Ormanları Milli Parkı”, kıyıdaki kumulları aşamadığından denize dökülemeyen derelerin oluşturduğu göletlerde, kökleri suyun içinde, birbirleriyle adeta sarmaş dolaş sık ağaçlardan oluşuyor. Avrupa’nın en geniş, dünyanın ise üçüncü büyük longozu. Gelin görün ki bitki ve hayvan türleri zengin; aynı zamanda “kuş cenneti” olan bu eşsiz değerimize şu acımasız “termik santral”cılar göz koydular. Beğendik köyünde “EMBA Elektrik Üretim AŞ”nin planladığı “Trakya Entegre Termik Santral Projesi” için çevre yasamızda “yeşil ışık” anlamına gelen ÇED süreci başlatıldı. Anlamı şu: Bir ÇED şirketi, “yatırımcının siparişi”yle o yatırımın “çevre üzerindeki etkileri”ni irdeleyen rapor hazırlıyor. Raporda genellikle “uygun” sonucuna varıldığından, 1 Kumları aşamayan derelerin oluşturduğu göletler longoz ormanlarını yaratıyor. Termik santralcılar, şimdi de dünyanın üçüncü büyük longoz ormanlarına göz diktiler Ormanları’ndaki doğal yaşam büyük hasar görecek; altın kumları ile ünlü İğneada’ya her yaz gelen 400 bin turist, deşarj sularından etkilenecek. Bu tehlike nedeniyle yatırımcı şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Eray Kapıcıoğlu’na seslenen Başkan, bakın neler söylüyor: “Siz Dünya Göz Hastanesi gibi başarılı ve nezih bir zincirin sahibi, merhametli bir işadamısınız. Yapınızda dürüstlük ve insan sevgisi var. Lütfen İğneada’mıza, longozlarımızın yanı başına bu santralı kurmayın.” 3 İğneada’nın yeri. Kitap Fuarı Doludizgin… TÜYAP Kitap Fuarı 30 yılı geride bıraktı. İstanbul cangılında fuara ulaşmak da, fuardan ayrılmak da bir işkenceye dönüşse de yine de girmeden, görmeden, yaşamadan, paylaşmadan edemeyeceğimiz bir vaha! (Tamam, kitap fuarına geri döneceğim ama önce iki gündür beni kasıp kavuran bir sorum var.) Haberlerini okudunuz, izlediniz: Hastane yatağında yarı uyuklayan iki yaşlı hasta adama baktığınızda, siz hiç ama hiç 12 Eylül faşist darbesi yargılanıyor duygusuna kapıldınız mı? Sanık iskemlesindeki monitörler; “evet efendim”ler trajikomik bir fars değil mi? Darbeyle gelen tüm yasa ve kararlardan yararlananların; kendi çıkarları için yararlananların, gerçekten darbeyle, işkenceyle, zulümle hesaplaştıklarına inanıyor musunuz? “Darbeleri yargılıyoruz” bahanesiyle gazetecileri, aydınları, öğrencileri, bilim insanlarını, seçilmişleri zindana, tecride kapadıklarının kimse farkında değil mi sanıyorlar? Evren ve Şahinkaya’nın o fotoğraflarını görünce, zirvede oldukları, kükredikleri günleri; önlerinde hazırolda duran rektörleri, işadamlarını, gazetecileri düşündüm… Şimdiki fotoğraflarını görünce ben yine kafamı çevirdim, midem bulandı, o kadar. Tıpkı o günlerdeki gibi. Ve 12 Eylül zulmü yargılanıyormuş duygusuna hiç kapılmadım! Ya siz? (Sorum bitti, fuara dönüyorum.) Bu yıl TÜYAP Kitap Fuarı tam bir bayram havasında. Çocuklar, gençler fuarı eşsiz bir şenliğe dönüştürüyor. Bu yıl onur yazarı seçilen Sevgili Gülten Dayıoğlu, dile kolay birkaç kuşağı rahlesinden geçirmiş, çok verimli bir yazar. Çok genç yaşta yazma bilinci edinmiş, öğretmenlikten gelen donanımla güç kazanmış, çalışkan ve çok alçakgönüllü bir karınca! Onu, çocuklarım yuvaya gitmeye başladıklarında tanımıştım. O gün bugün izledim. Ülkemizde çocuk ve gençlik yazınının bunca yeşerip gelişmesinde öncülerden biri oldu. Onu canı gönülden kutluyorum. Fuar, sayısız panel, toplantı, açık oturum dışında okurla yazarın kucaklaşma olanağı bulduğu bir ortam. Bayram, şenlik havası buradan da doğuyor. Düşünün ki çok genç bir okuyucunuz, yanınıza yaklaşıp şöyle bir cümle fısıldıyor: “Bu yazı, tankların önünü, çırılçıplak ve cılız bir bedenle kesmek gibi”… Gel de şimdi bu okurun karşısında eriyip gitme! Geçen pazar imza günümde bir genç okur da kitaplara ve kimi yazarlara sevgisini hayranlığını şöyle ifade ediyordu: “Her kitap bir okul”; “Her kitap insanca yaşamaya açılan bir pencere...”; “Bu kitaplar, bu yazarlar olmasaydı Türkiyemin uçurumlarında tutunacak dalım olmazdı ve çoktaaaaan zemine çakılırdım. Çoktan!” (Tümcelerini ödünç aldığım Amaç Bükmen adlı gence teşekkürler.) Kitap fuarında, sakın sanat fuarını da gezmeyi unutmayın. Bütün bu galerileri, bir arada bulabilmek, sevdiğiniz sanatçılarla buluşmak, bilmediğiniz sanatçıları keşfetmek, tanımak, sevmek için, kısacası çoğalmak ve zenginleşebilmek için eşsiz bir fırsat! İyi ki varsın TÜYAP! Darbeleri yargılama bahanesi 2 Longoz ormanında ağaçlar sarmaş dolaş. “ÇED Olumlu Belgesi”yle tesise ruhsat verilmesinin önü açılıyor. İşte, İğneada’da da bu sürecin “parayı veren düdüğü çalar” misali santralcıların beklentilerine uygun sonuçlanacağını tahmin eden Belediye Başkan’ın seslenişi Başkanı Tahir Işık, basın açıklamasında diyor ki: “Milli Park’ın bitişiğindeki orman arazisine ithal kömürle çalışacak termik santral yapılmaması için sonuna kadar mücadele edeceğiz.” Bölgedeki STK’lerin hislerine de tercüman olan Başkan Işık şunları da ekliyor: “Santral yapmaya niyetlenenleri tüm İğneada ve çevre halkı adına kınıyorum. Gerek orman arazisine böyle bir yatırım yapılmaya çalışılması, gerek hemen yanı başında ‘Milli Park’ olması bakımından, planlanan bu yatırımın geç olmadan durdurulmasını istiyoruz.” Santralın yapılması halinde, 2007’de “milli park” ilan edilen; Dünya Bankası ve Avrupa Birliği’nin çevre fonlarından yüklü yardım alan Longoz Bu haykırışa ne yanıt verildiğini bilmiyorum; ancak sınırın ötesinde Bulgar tarafındaki köy ve belediyeler de adeta ayaklanmış durumdalar. Bulgar basınında, Türk hükümetinden çevrenin korunmasını talep eden yazılar yayımlanıyor. Kırklareli ve İğneda sakinleri Enerji Bakanlığı’na verilmek üzere imzaya açılan dilekçede şunları vurguluyorlar: “Burada eşsiz bir doğa mevcut, dünyanın hiçbir yerinde olmayan böcek ve bitki çeşitleri bulunmakta. Santraldan sonra yaşam tamamen bitmiş olacak. Bu bir doğa katliamıdır. Durdurmak sizin elinizde.” Biz de İğneada’dan yükselen feryada kulak asılmasını diliyoruz. Bulgarlar da tedirgin Kültür Servisi Türkiye ile Küba ilişkilerin 60. yıldönümünü uCKM’de izleyiciyle buluşacak ilişkilerinin 60. yılı etkinlikleri kutlamak için bir dizi etkinlik serginin küratörü Oscar Llamez kapsamında İstanbul bu kez önemli düzenliyoruz. Küba Mozaik Gomez “Bu sergideki önceliğimiz, bir sergiye ev sahipliği yapıyor. sergisi de bunlardan bir tanesi” Türkiye’deki Küba Büyükelçiliği farklı dönemlerden, faklı çalışmalara diye konuştu. Türkiye’nin Küba ile Giraylar A.Ş’nin öncülüğünde Jorge Quesada imza atan Kübalı ressamları bir araya Başkonsolosu açılan “Küba Mozaik” başlıklı sergi, Concepción, “Sergi kapsamındaki getirmekti ” diyor. ülkenin önde gelen ressamlarının eserlerin hepsi eserlerini izleyiciyle çok değerli. buluşturuyor. Küba’nın Caddebostan Kültür en önemli Merkezi’nde 27 sanatçıları ilk Kasım’da açılacak kez bir sergide, “Küba Mozaik” Türkiye’de bir sergisinde, Küba’dan araya geliyor” önde gelen 10 derken, serginin sanatçısının 10 eseri küratörü Oscar yer alıyor. Sergide Llamez Gomez eserleri yer alan ise şöyle sanatçılar ise şöyle: konuştu: Manuel Mendive, “Bu sergideki Mario Garcia önceliğimiz, Portela, Nelson farklı Ruben Alpizar ve Mario Garcia Portela’nın eserleri. Dominguez, Flora dönemlerden düzenlenen basın toplantısında Fong, Arturo Montoto, Ruben Kübalı ressamları bir araya konuşan Giraylar A.Ş Yönetim Alpizar, Pedro Pablo Oliva, getirmekti. Aynı zamanda, farklı Kurulu Başkanı Ömer Giray, “Türk çalışma şekilleri ile üretilen, farklı Rodolfo Martinez Garcia, The halkına Küba kültürünü tanıtmak Mreger. eserlerin olmasına dikkat ettik.” ve Küba ile Türkiye arasındaki Konuyla ilgili önceki akşam Sergi, 11 Aralık’a kadar görülebilir. Küba mozaiğinden örnekler AvRUpA OYUNCAK MÜZELERİ İSTANBUL’DA BİR ARAYA GELDİ KÜBA’NIN ÖNDE GELEN SANATÇILARI CKM’DEKİ SERGİYLE İLK KEZ BİR ARADA İSTANBUL’DA Bayram havası Oyuncakların başkenti İstanbul Kültür Servisi Avrupa oyuncak ve çocuk müzeleri, İstanbul Oyuncak Müzesi’nin öncülüğünde Türkiye’de bir araya geldi. 15 ülkeden 24 müzenin katıldığı buluşma Gaziantep ve Antakya’nın ardından İstanbul’a taşındı. Aralarında Roma Explora Çocuk Müzesi, Salzburg Oyuncak Müzesi, Paris Oyuncak Bebek Müzesi gibi kurumların olduğu heyet, İstanbul’da oyuncak ve çocuk müzeleri konulu sempozyuma katıldı. “TOYCO” (Avrupa Oyuncak ve Çocuk Müzeleri Birliği) buluşmasının sunuculuğunu İstanbul Oyuncak Müzesi kurucusu, şair Sunay Akın yaptı. Etkinlikte çocuk dünyasına katkılarından dolayı sunucu Halit Kıvanç’a, çocuk psikoloğu Prof. Dr. Ferhunde Öktem’e, yazar Gülten Dayıoğlu’na, Fatoş Oyuncakları kurucusu Fatoş İnhan’a ve müzeciliğe katkılarından dolayı İyigün Özütürk’e, Gürol Kutlu’ya ve Ayhan Doğan’a onur ödülü verildi. Duru Tiyatro’ya destek büyüyor Kira sözleşmesinin feshedilmesi söz konusu olan tiyatroyla dayanışma Kültür Servisi Kadıköy Anadolu Lisesi içinde yer alan Duru Tiyatro’nun okul yönetimi tarafından kira sözleşmesinin feshedilmesinin bildirilmesi üzerine dün bir basın açıklaması yapıldı. Toplantıya tiyatronun kurucusu oyuncu Emre Kınay , oyuncular Can Gürzap, Burcu Kara, Oyuncular Sendikası Başkanı Mehmet Ali Alabora, Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Başkanı Üstün Akmen katıldı. Kira sözleşmesinin feshedilmesinin gerekçesi “28199 sayılı yönetmelik gereği sözleşmeyi yenilemenin hukuken imkânı olmadığı, okulun kira sözleşmesine konu salona ihtiyacı olduğu, mekânın kullanım amacı dışında kullanıldığı, yüksek sesli müzik çalarak, sigara kullanımına izin vererek gerekli özenin gösterilmediği” olarak gösteriliyor. Emre Kınay, yönetmeliğin keyfi uygulamanın bir perdesi olarak kullanıldığını söyleyerek “Yaklaşık bir haftadır yoğunlaşan manevi tacizler nedeniyle sabrımız taşmış bulunmakta. Bu keyfi, hukuksuz ve adaletsiz duruma yetkilileri el koymaya çağırıyoruz” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle