19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 KASIM 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 İthal eti Tarım Bakanı yesin Doğu ve G. Doğu’dan giren etler sorunlu Kaçak etler salam ve sosiste kullanılıyor ‘Deli dana’nın insanda çıkma süresi 10 yıl Müslüm Gürses’in durumu ciddi SİBEL BAHÇETEPE Bir Kitap Fuarı Daha... TÜYAP Kitap Fuarı’nın ilk açıldığı günleri hatırlıyorum. O sıralar, “neden kitap okumuyoruz” tartışmaları yapılıyor, “roman öldü mü” soruşturmaları düzenleniyordu. Ünlü eleştirmen Fethi Naci’nin, “Türkiye’de futbol ne durumdaysa roman da o durumda” dediği günlerdi. Kitapçılar ardı ardına kapanmış, neredeyse büyük bir kitabevi kalmamıştı. Kitap fuarı bu ortamda büyük bir olaydı. Hem yayınevlerinin kendilerini göstermeleri açısından, hem yazarların okurlarıyla karşılaşması açısından hem de her kesimden, her yaştan okuyucunun farklı yayınlara burada ulaşabilmesi açısından... ??? Sanırım o günlerde, şimdiki gibi dev kitabevlerinin açılacağı, kitap fuarlarının yalnızca İstanbul’da değil, İzmit’te, Urfa’da da düzenleneceği, kitap baskı sayılarının yüzbinlerle ölçüleceği kimsenin aklına bile gelmezdi. Futbol da, yayıncılık da o günlerden bugüne büyük ilerleme gösterdi. Geçenlerde İstanbul’un oldukça dışında bir alışveriş merkezine imza gününe gittiğimde dev bir kitabeviyle karşılaşınca o sıralar kurduğum hayallerin bile ötesine geçildiğini fark ettim. O yıllarda, kitap tanıtım yazıları, eleştiriler yazardım. Neredeyse çıkan bütün kitaplardan haberim olurdu. Şimdilerde art arda yayımlanan kitapları takip etmek imkânsız. ??? Eskiden birkaç yazardan, şairden söz ederdik. Şimdilerde farklı alanlarda pek çok yazar yeni ürünler veriyor. Popüler edebiyat, best seller dediğimiz tarzdaki romanlar, eskiden pek görülmeyen polisiye, fantastik, korku romanları, kişisel gelişim kitapları, gazetecilerin, araştırmacıların kitapları, tarih kitapları, belgesel kitaplar yayıncılığın itici gücü oldu. Bunların satışları arttıkça yayıncılar az okunur, farklı türde kitapları daha rahat basmaya başladı. Edebiyatın kalitesi, şiirin giderek yok olmaya başlaması, kısa öykünün neredeyse ortadan kalkması, romanların birbirine fazlasıyla benzemesi ve farklı üslubun, kurgunun, dilin geride kalması günümüzdeki durumun kötü yönleri belki ama kitap okuma oranının artışı, kitabın, günümüz elektronik dünyasında bile hâlâ ciddi bir değer olarak kalması önemli... bir vücut İstanbul Haber Servisi Geçirdiği bypass ameliyatının ardından yoğun bakıma alınan arabesk müziği sanatçısı Müslüm Gürses’in sağlık durumunun ciddi olduğu bildirildi. Memorial Hastanesi’nde perşembe günü bypass ameliyatı geçiren Gürses’in, yoğun bakımda, durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenildi. Gürses’in hafta sonu yoğun bakımdan çıkarılması bekleniyordu. Ancak ünlü sanatçı, karaciğer ve böbrek yetmezliği nedeniyle, yoğun bakımdan çıkamadı. Gürses’in bypass operasyonunu gerçekleştiren Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, tablonun kötüye gitmemesi için ekip olarak uğraştıklarını belirtti. Sönmez, ünlü sanatçının sağlık durumunu destek tedavileriyle normal seviyelere getirmeye çalıştıklarını söyledi. Gürses’in kalbiyle ilgili problem olmadığını ifade eden Sönmez, pazar gecesi aniden gelişen karaciğer ve böbrek yetmezliği nedeniyle sanatçının durumunun kötüleştiğini açıkladı. Gürses’e, uzun bir süre sigarayı bıraktırmaya çalıştıklarını ifade eden Sönmez, “Sigarayı bıraktıramadık. Hor kullanılmış bir vücut. Bizim için bu durum sürpriz değildi. Bypass ameliyatlarından sonra bu tür durumlar gelişebiliyor” şeklinde konuştu. Hor kullanılmış CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt yurtdışından gelen etlerin sağlıksız olduğunu iddia ederek “Örneğin deli dana hastalığının insanda ortaya çıkması 10 yıl. Şu anda bilemiyoruz. Tarım Bakanı’na ithal et yedirmek lazım” dedi. Veteriner hekimler ise Doğu ve Güneydoğu ile denizaşırı ülkelerden gemilerle ülkeye sokulan kaçak etlerin hastalık riski taşıdığını belirterek mezbahalarda kesilmiş, damgalı etlerin tercih edilmesini, etin yenmeden önce iyi pişirilmesi gerektiğini söylediler. CHP milletvekili Ensar Ögüt, AKP öncesinde tarım ve hayvancılıkla uğraşan kesimin kendi kendine yetecek güçte üretim yaptığını, AKP sonrasında ise dışa bağlı çalışmanın başladığını söyledi. Öğüt “Böyle olunca da köylüye kredi vermedi, köylerden kentlere göç etmesini sağladı. Köylü hayvancılığı bıraktı” dedi. Aile işletmeciliğinin çökmesi ve hayvancılıkla uğraşan kişi sayısının azalması ile birlikte iktidarın ithal et ve hayvan yoluna gittiğini vurgulayan Öğüt, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’i eleştirdi ve “Kurban Bayramı arifesinde hem Mersin, hem Derince limanından ithal et girişi yapıldı. Bugün de yine Derince limanında bir gemi ithalatı daha geldi” dedi. Türkiye’ye kaçak et ve hayvan girdiğini belirten Öğüt, özellikle Bulgaristan, Romanya ile açık denizi olan ülkelerden gemilerle kaçak etlerin Türkiye’ye girdiğini ifade etti. İthal edilen hayvanların da hastalıklı olduklarını öne süren Ögüt, 2,5 yılda ithal ete 3 milyar dolara yakın para ödendiğini belirtti. Doğu’dan girenler sorunlu ? Son 30 yılda hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklarda gözle görülür derecede bir artışın olduğu belirtildi. Dünya Sağlık Örgütü’nün 30 yılda 40 yeni hastalık tanımladığını ve tanımlanan bu hastalıkların yüzde 70’inin hayvanlardan insanlara bulaştığı kaydedildi. İstanbul Üniversitesi (İÜ) Veterinerlik Fakültesi Viroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz Türkiye’ye iki türlü et girişinin yapıldığını, AB ülkelerinden gelen etlerin kontrollü geldiğini, sorunun Doğu ve Güneydoğu sınırlarından giren kaçak et ve hayvanlardan kaynaklandığını söyledi. Yurtdışından gelen hayvanların taşınmaları sırasında da vücutlarındaki bazı virüslerin ve bakterilerin çoğaldığını kaydeden Yılmaz, “Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın iyi koruma, kontrol programı olmalı, kesim öncesi ve sonrasında AB standartları bire bir uygulanmalı, mezbahaların durumu yeniden gözden geçirilmelidir. Yurttaş da mezbahada kesilmiş, damgalı etleri tüketmelidir” önerilerinde bulundu. ? İÜ Veterinerlik Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Nuri Turan ise küresel ısınmaya bağlı olarak özellikle güney bölgelerinde sineklerle bulaşabilen hastalıkların ortaya çıktığını, ülkemizde bunun şimdilik çok fazla gözükmediğini, ancak kontrolsüz hayvan girişleri ile bunun risk oluşturduğunu söyledi. Turan, akabane, batı nil virüsü, rift vadisi humması (insanlara da bulaşabilir), üç gün hastalığı ile sineklerle bulaşan hastalıkların hayvanlarda görülebileceğini, bunun hayvanlar arasında sorunlara neden olabileceğini anlattı. Özellikle sivrisineklerle bulaşan hastalıkların insanlarda da ölüme neden olabileceğini kaydeden Turan, bu hastalıkların hızlı geliştiğini, birkaç gün içinde ateşle iç organlarda hasara neden olabileceğini söyledi. Turan, hastalıklardan korunmada etin iyi pişmiş olmasının önemine dikkat çekerek “İyi pişmiş ette virüs kalmaz” diye konuştu. Hastalıklı olan hayvana antibiyotik verilmesi ile ilgili de Turan, “Bir hayvanın antibiyotiği vücudundan atması ortalama 10 gündür. Bu süre sonrasında hayvanın etinin, sütünün kullanılması gerekir” değerlendirmesini yaptı. Kaçak etler salam sosiste kullanılıyor Ögüt, özetle şunları söyledi: “13 Aralık 2010’da Tarım Bakanlığı yetkilileri 81 il valilerine Koruma Kontrol Genel Müdürü imzalı yazı yazdı. Dedi ki ‘Dışarıdan gelen büyük ve küçükbaş hayvanların sakatatları hastalık taşıdığı için derhal imha edin, satışı yapılmasın.’ Bir hayvanın kanı, sakatatında hastalık yaratıyorsa etinde de hastalık olmaz mı? Sakatatı yeme diyorsun, o zaman hastalık ette de var. Şu anda meydana çıkmıyor. Deli dana riski 10 yıl sonra ortaya çıkıyor. Cahit Aral çayda risk yok demiş ve içmişti. Tarım Bakanı’na ithal et yedirmek lazım, ‘önce sen ye’diyorum. İthal et yiyor mu yemiyor mu? İthal gelen hayvanların hepsi risk altında.” Tosun Et ve Gıda’nın sahibi Ali Tosun da, kaçak etin sınır illerinden, özellikle Hatay, Van tarafından, İran ve Suriye’den ülkemize girdiğini anımsatarak “Kaçak etler daha çok yemek sanayisinde, catering ve salam, sosis gibi imalatçılarda kullanılıyor” dedi. AKP’nin kömür yardımı verileri ‘Fakir’lik yıldan yıla artmış MUSTAFA ÇAKIR Arabistan’a İmam Hatip ihracı Türkiye halloldu sıra yurtdışında SİNAN TARTANOĞLU ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), “Türk imam hatip okullarını dünya markası yapmak” felsefesi ile ilk kez Riyad, Cidde, Mekke ve Medine’deki büyükelçiliklerdeki Türk okullarında imam hatip ortaokulları ve liseleri açtı. Sırada ABD ve Fransa var. 4+4+4 sistemi ile yurtiçinde 1100 imam hatip ortaokulu açan, üniversiteye girişte katsayı düzenlemesi yaparak imam hatip liselerini tercih eden öğrenci sayısını artıran, ayrıca açtığı uluslararası imam hatip liselerinde yabancı uyruklu öğrencilere de imam hatip eğitimi veren MEB, şimdi de ilk kez yabancı ülkelerde büyükelçilikler bünyesinde eğitim öğretim faaliyeti veren Türk okullarında imam hatip ortaokulu ve lisesi açıyor. Bakanlığın, “Türk imam hatip okulları sadece Türkiye’de değil, dünyada da marka olacak” felsefesi ile girdiği bu yolda ilk adımını Suudi Arabistan’da attığı öğrenildi. Riyad Büyükelçiliği’nde ve bu elçiliğe bağlı Cidde, Mekke ve Medine misyonlarındaki uluslararası Türk okullarının içinde imam hatip ortaoku Kitap ve malzeme Türkiye’den 27 ülkede 1400 Türk öğretmeni görevlendiren MEB, 20122013 eğitim öğretim yılında ise aralarında büyükelçiliklerde açılan veya açılış hazırlığı yapılan imam hatip okullarında çalışacak olanların da bulunduğu 300 öğretmen daha görevlendirmeyi planlıyor. Bakanlık bu öğretmenlere, görev yerlerine gitmeden önce, görevlendirildikleri ülkeye göre 6 ile 12 gün arasında Yurtdışı Görev Uyum Semineri veriyor. Bu okulların tüm donatım malzemeleri ve ders kitapları da Türkiye’den gönderiliyor. Bakanlık sekiz firmayı teşhir etti Şimdi de takviye ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, gıda takviyesi ve alkolsüz içecek üretiminde “taklit ve tağşiş (bir şeyin içine başka bir madde karıştırma, katıştırma) yaparak tüketiciyi yanıltan” yaptığı tespit edilen 8 firmayı teşhir etti. Laboratuvar analizleri sonucunda içeriğinde ilaç etkin maddesi tespit edilen firmalar ve ürünleri şöyle: Nurs Lokman Hekim Bitkisel Ürünler Merkezi panax ginsengli bitkisel karışım kapsül ‘Formula 21’ (ilaç etkin maddesisildenafil), seri/parti No: 1 Mayıs 2012 Nurs Lokman Hekim Gıda Tarım Bitki Botanik Med. San. Tic. Ltd. Şti. epimedyumlu bitkisel karışım macun ‘Nurs Lokman Hekim’ (ilaç etkin maddesi sildenafil), seri/parti No: 1 Mart 2012 MS İlaç Pazarlama ve Dış Tic.Şti. gıda takviyesi ‘Maurers Krautergarten’ (ilaç etkin maddesi/sibutramin), seri/parti No: 091721061 Elit Natural Gıda Kozmetik San.Tic.Ltd.Şti. epimedyumlu bitkisel karışım macun ‘Aresmen’ (ilaç etkin maddesi/sildenafil), seri/parti No: 24 Mart 2012 Veysi Topuz Gıda Mad. İth.İhr.San. ve Tic. epimedyumlu bitkisel karışım macun ‘Themra’ (ilaç etkin maddesi/sildenafil), seri/parti No: EPMD 201132 960202 Altanea Gıda A.Ş. ginseng ve guaranalı limon aromalı gazlı içecek ‘Buzzer Plus’ (ilaç etkin maddesi hidroksithlohomo sildenafil), seri/parti No: 271211 Can Meşrubat Gıda Tur. Teks.San. ve Tic. Ltd.Şti. enerji içeceği ‘Nitromax 18’ (ilaç etkin maddesi 19O homosildenafil), seri/parti No: 2, 3, 6, 10 Can Meşrubat Gıda Tur. Teks.San. ve Tic. Ltd.Şti. enerji içeceği ‘Nitromax 18’ (ilaç etkin maddesi dimethylhomosildenafil), seri/parti No: 9, 12 lu ve lisesi açıldı. MEB, imam hatip okullarını dünyaya yaymak idealinde sadece büyükelçiliklerdeki okulları kullanmıyor. Belçika’nın Valon bölgesindeki Türklerin 1986 yılında kurdukları İslam Federasyonu’nun İbni Sina İslami İlimler Enstitüsü içinde MEB izniyle İbni Sina İmam Hatip Ortaokulu ve Lisesi kuruldu.. ANKARA Muhalefetin sık sık seçimlerle bağlantılandırdığı kömür yardımları hız kesmeden sürüyor. AKP, 20032012 yılları arasında “fakir ailelere kömür yardımı” kapsamında her yıl ortalama 1 milyon 800 bin aileye olmak üzere, 10 yılda toplam 14.8 milyon ton kömür dağıttı. Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü’nün (TKİ)2003 yılından bu yana yaptığı kömür yardımlarının dökümü şöyle: 20032004 kış sezonu için 1 milyon 85 bin 511 aileye 662 bin 720 ton, 20042005 kış sezonu için 1 milyon 490 bin 301 aileye 1 milyon 46 bin 931 ton, 20052006 kış sezonu için 1 milyon 861 bin 57 aileye 1 milyon 318 bin 590 ton, 20062007 kış sezonu için 1 milyon 754 bin 590 aileye 1 milyon 262 bin 390 ton, 20072008 kış sezonu için 1 milyon 859 bin 687 aileye 1 milyon 472 bin 415 ton, 20082009 kış sezonu için 2 milyon 57 bin 146 aileye 1 milyon 627 bin 619 ton, 20092010 kış sezonu için 2 milyon 227 bin 66 aileye 1 milyon 935 bin 689 ton, 20102011 kış sezonu için 2 milyon 76 bin 112 aileye 1 milyon 521 bin 219 ton, 20112012 kış sezonu için de ekim ayı sonu itibarıyla 2 milyon 17 bin 985 aileye 1 milyon 475 bin 851 ton kömür teslimi yapıldı. Van’daki depremin ardından 20112012 kış sezonu için de 236 bin 805 ton kömür dağıtımı gerçekleştirildi. TKİ, 2011 yılında toplam 33.4 milyon ton üretim yaptı. Bu yıl 32.8 milyon ton üretim yapılması programlanırken ekim ayı sonu itibarıyla 28.2 milyon ton üretildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle