19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 KASIM 2012 SALI 6 HABERLER Pendik’teki otomobil AVM projesi CHP ile AKP’yi karşı karşıya getirdi Bu gemi rant yüklü AYKUT KÜÇÜKKAYA Tutuculaşma 2 Şunu sormuştum: İktidarın bütün yerel ve merkezi devlet gücü+ toplumsal vurucu güçleri vakıf, dernek ve medyası ile birlikte ve tabii yasalar ve fiili uygulamalar desteğiyle sürdürdüğü toplumu tutuculaştırma politikası, acaba toplum üzerinde ne kadar karşılığını bulmuştur? Çünkü iki şey birbirinden farklı: Toplum, yüzde 100 uygulamaya ne kadar yanıt vermekte? Anketler çeşitli açılardan toplumdaki “tutuculaşma” eğilimini anlamaya çalışıyor. Farklı yaklaşımlar var. Ciddi bilimsel soruşturmalara dayanan sonuçlar üzerine farklı değerlendirmeler yapılmakta. Değerler araştırması konusunda, “Toplum, AKP uygulamaları sonucu tutuculaşmadı, toplum tutuculaştığı için AKP’yi seçti” saptaması var örneğin. AKP uygulamalarıyla toplumda tutucu değerleri artırdı, diyen de... Toplumu tutuculaştırma baskılarının mahalle baskısına dönüştüğü de saha gözlemleriyle ortaya konuyor. ??? Okur yanıtları var! Mehmet Yenal Bey, “Türk halkı dincileşiyor. Eğitim de gençleri buna göre eğitiyor” biçiminde genel yaklaşımda bulunurken, bir başka okur da “Yazınızın canlı bir örneğini bendeniz 7 yıldır yaşadığım bir sahil beldesinde birebir gördüm. İlçeye gittiğimde de hemen her esnafın o tarafa doğru kayıyor olduğunu da gözlemliyorum: www.turkcelil.com/3v/?p=16794” diyor. Levent Demir (Ankara), kısaca: “2002 yılına kadar ramazanda gerçek bir hoşgörü vardı. Kimse kimsenin oruç ibadetine karışmazdı. Oruç tutmayanlar, oruç tutanlara son derece saygılı davranırlardı. Kamu kuruluşlarında yemekhaneler öğlen yemeği için açık olur, iftar için gerekli talep gelirse iftar yemeği de verilirdi… 2012 yılında: Kamu kurumları yemekhanelerinin neredeyse tamamına yakını bahanelerle kapatılmakta… Tutuculuğa yöneliş, bence gözle görülür haldedir ve kadınlar üzerinden yürütülmektedir…” Bütün bunlar şüphesiz daha çok merkezi yürütülen tutuculaştırma görüntüleri. Bunun toplum üzerinde yankı bulmaması, tabii ki mümkün değil. Ayrıca şu saptamayı da yapalım: AKP, halka rağmen bir tutuculaştırma rejimi uygulamıyor! Kendi seçmeninde karşılığının varolduğunu bildiği bir program uyguluyor.. ??? Bugün eleştirmek istediğim, “halk tutuculaştığı için AKP’yi iktidara getirdi” varsayımıdır. Dünkü Vatan’da, Türkiye’de aile, cinsellik, din konulu araştırmayı yürüten Prof. Hakan Yılmaz bu söylemin paydaşlarından. Ama, kırsal kesimin tutumu olan mutaassıplığın, kentlere göç ile kentli tutumu olan muhafazakârlığa dönüştüğünü söylüyor. Özal’ın ekonomik dışa açılma politikanın ürünü olarak. Ona göre, mutaassıp ve tutuculukta bir artış yok, hatta ibadette gerileme var (Mine Şenocaklı’ya demeci). “Halk tutuculaştığı için AKP’yi iktidara getirdi” varsayımını oldukça temelsiz buluyorum. Her ne kadar, muhafazakâr Anadolu’nun ekonomik büyük oyuncu olarak ortaya çıkması, gibi bir olguya dayandırılmaya çalışılsa bile. En önemli itirazım, 2002 ve 2012 arası üç seçimde gördüğümüz büyük seçmen kaymasını, “üst yapısal nedenlerle” açıklamaya kalkışmasıdır. Özal’ın kışkırttığı Anadolu ekonomisinin siyasi adresi öncelikle Demirel’di, Anavatan’dı. Daha çok dinsel temelli olanlar da ifadelerini Erbakan’da buluyordu! 2002 seçimlerinden önceki tabloya bakarsanız, seçmenlerde çok büyük ve önemli kitlesel kaymaları görürsünüz. Bu kitlesel kaymalar, Anadolu sermayesiyle açıklanabilir değil. Peki neyle açıklamak gerekir? Geçmişte epey yazdım: Daha çok, Demirel/Çiller ve Mesut Yılmaz’ın durmadan ülkeyi batıran politikalarıyla! Bu millete 60 yılda 20 ekonomik kriz yaşatıldı ve bunların hemen hepsinin sahibi, eski merkez sağ iktidarlardır! 19942001 krizleri ise merkez sağ partileri bitirmiştir. Çünkü bu partiler gerçekten de milletin önünde, gelişmek ve büyümek isteyen ülkenin önünde, büyük ayak bağına dönüşmüşlerdi! Hepsi mezarı boyladı! Bu seçmenler, Erbakan’dan kopan yeni yapı olarak AKP’ye yöneldi... Önce yüzde 34 gibi tedrici yaklaşım, sonra üst üste iki seçimle yüzde 49. Millet muhafazakârlaştığı için AKP’yi iktidara getirdi, varsayımını ileri sürenler, şunu da diyorlar öyleyse: Krizler seçmeni ve Türkiye’yi tutuculaştırdı, tevekkül ve Allah’a sığınma arttı, ülkeyi batıran partileri Allahsız görmeye başladı, işte tam bu noktada ortaya çıkan AKP onlara hitap etti! Siyasi ve toplumsal bir açıklama olmaktan ne kadar uzak! Soru şudur: Bu “kayan” seçmen, tamamen AKP/RTE’leşti mi? Yoksa göreceli ekonomik istikrarın şimdilik AKP’deki esiri durumunda mı? Bence ikincisi! TV’lerde büyük bir reklam kampanyası dönüyor. İstanbul’un Anadolu Yakası’na gemi görünümlü ilk otomobil AVM’si yapılacak: Oto World Asya! Bu büyük AVM’nin yatırımcıları Pendik Belediyesi’ne yakınlığıyla bilinen Has Şirketler Grubu ile Evra Group ortaklığı. Has Şirketler Grubu aynı zamanda Pendik Belediyesi’nin temizlik işlerini kazanan şirket. Bu proje ilçede iktidar partisi AKP ile muhalefet partisi CHP’yi karşı karşıya getirdi. Biz de 1 Aralık’ta yapılacak törenle inşaatına başlanması planlanan 170 milyon lira bütçeli projeyi mercek altına aldık. İlk önce inşaat bölgesini gezdik. Sonra İlçe Belediye Meclisi’nde CHP’liler ile AKP’lilerin konuşmalarını yerinde izledik. Daha doğrusu CHP’li meclis üyesi Tarık Balyalı’yla AKP’li üyelerin karşılıklı atışmasını. Bu süreçte bazı belgelere ulaştık, inceledik. Şirket yetkililerinin proje tanıtımlarını ve açıklamalarını takip ettik. Ve araştırmamız sonucunda karşımıza şu tablo çıktı: Belediyeden emsal kıyağı CHP: Projede Değerli arsayı 5 galeri fiyatına kapatan şirketlere belediyenin plan tadilat kısmında şu kıyak çekiliyor. lis Resmi belgede aynen şöyle geçiyor: “Birden fazla tutabodrum kat yapılabilir, otopark ihtiyacı parsel naklabünyesinde sağlanmak kaydı ile iskân rına yanakedilen bir bodrum kat emsale sıyan kotaralım: dahil değildir.” nuşmasına göre “56 ay önce iki arsanın satış raprojelendirmemikamları şöyle: 1. Parsel: 9 zi yaptık. 2 ay önce de inşamilyon 400 bin TL. 2. Parsel: 9 milat ruhsatını aldık. Projede 10 yon 600 bin TL. İki parselin toplaEkim’de satışlara başladık. Şu ana mı: 19 milyon TL. kadar projede satış yüzde 30’u geçBelediye Başkanı Şahin, İlçe Meclisi’ndeki tutanaklara göre aynen şunları ti. AVM’de 365 tane showroom olasöylüyor: “Keşke gazete ilanı versey cak. Metrekare fiyatı 2 bin 500 liradan 6 bin liraya kadar…” dik, daha fazla olur muydu, zannetTopaloğlu’nun bu açıklamasının armiyorum…” dından küçük bir hesap yaptık. Örneğin: 600 metrekare bir galerinin metirket alanı çok beğendi! rekaresi en yüksek olan 6 bin liradan Bu iki arsayı birleştirerek gemi gösatıldığını düşünelim. Bir galeri bu herünümlü AVM’yi dikececeğini açıklasaba göre 3 milyon 600 bin tutuyor. 5 yan Has Şirketler Grubu ve Evra Grogalerinin satışı iki şirketin arsalara up ise arsanın ne kadar değerli olduğuverdiği paranın neredeyse tamamını nu internet sitelerinde şöyle anlatıyor: karşılıyor. Geriye ise 360 showroom “OtoWorld Asya’nın en önemli kalıyor. özelliklerinden biri, sahip olduğu değerli lokasyondur. OtoWorld Asakanlıktan onay ya ise bu denli önemli bir lokasyonEmsal kıyığından sonra bir onay da da tüm bağlantı yollarının birleştiği da Ulaştırma Bakanlığı’ndan geliyor. değerli bir alanda konumlanmaktaProje Sabiha Gökçen Havaalanı’nın dır. E5 ve TEM bağlantı yolunun dibinde gerçekleşiyor. Bakanlığın reshemen üzerinde yer alan proje, pek mi yazısında belediyeye onay şöyle çok ulaşım aksının üzerinde bulunveriliyor: “Yapılan inceleme neticemaktadır. Sabiha Gökçen Havalisinde, plan düzenleme yapılan parmanı’na 12 dakikalık mesafede busellerin bir kısmının Sabiha Gökçen lunan OtoWorld Asya’ya, kendi Havaalanı’na yapılması planlanan aracınızla E5 ve TEM otoyolundan 06R24L pisti geçiş yüzeyi içerisinya da deniz otobüsü, Marmaray de, bir kısmının ise iç yatay düzlem metrosu, tren, otobüsle kolaylıkla içerisinde kaldığı tespit edilmiştir. ulaşabilirsiniz.” Yapılacak binaların Sabiha Gökçen Şimdi bu değerli arsa üzerine iki şirketin yapacağı otomobil AVM’siyle Mania Havaalanı kriterleri ile plan notlarını ihlal etmemesi şartıyla yailgili bilgileri Evra Group’un Yöpılması uygun mütalaa netim Kurulu Başkanı edilmektedir.” Hasan Topaloğlu’nun ağzından kaçak var! Yeşil alandan ticari alana İnşaat alanında çalışma göze çarpıyor. Zaten AVM inşaatından başka da bir çalışma yok. Çevredeki yeşillikler ve bir sera alanı dikkatimizi çekiyor. CHP’liler bu alanın yeşil ve park alanı olduğunu, plan tadilatlarında bu alanın ticaret alanına çevrildiğini söylüyor. Belediye de bu bilgiyi doğruluyor. Zaten o bölgede başka da ticaret alanına çevrilen arsa yok. Fay hattı pasifmiş! CHP’lilerin itirazı da bu noktada başlıyor. Bu bölge yeşil alan ve park alanı olduğu için hiçbir yurttaşa yapılaşma için izin verilmemiş. Yapılaşma izni verilmemesinin bir nedeni de bölgenin altından fay hattının geçtiği bilgisi. 19 Mayıs 2006 yılında yapılan planda Kemiklidere üzerinde kalan büyük alan, altında fay hattı olduğu gerekçesiyle yeşil alana alınmış. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı mikro bölgeleme çalışmaları sonucunda bu alanın altında fay hattı olmadığı, varsa da pasif bir fay hattı olduğu gerekçesiyle planlar değiştirilmiş. 28 Mayıs 2012 tarihinde yapılan 1/5000’lik planlarda bu bölge yeşil alandan çıkarılarak önlem alınarak inşaat yapılacak alan olarak değerlendirilmiş; konut ve ticaret alanı haline getirilmiş. AKP’liler bu iki konuyla ilgili her şeyin hukuka uygun yapıldığını söylüyor. Ş CHP’li meclis üyesi Tarık Balyalı meclis tutanaklarına göre şunları söylüyor: “Arkadaşlar burası 22.275 m2 bir alan. Burası 1.5 emsalle 40.000, bilemedin 45.000 m2’lik bir inşaat alanı olur. Burada siz 87.175 m2 inşaat alanı yarattınız. Bu nasıl oluyor? Bunu hangi mantıkla izah edeceksiniz? Onu da geçtik, eğer doğruysa bunun bir de başka bir kaçak durumu var. Bu yapının reklamlarında 95.000 m2 inşaat alanı olduğundan bahsediliyor. Bu bahsedilen 8.000 m2 nereden geliyor bilmiyorum. Neresinden bakarsanız bakın hakka ve vicdana uygun değil. Bu bir vicdansızlık, haksızlık, usulsüzlüktür.” AKP: Pendik’in vizyonu değişecek CHP’li Balyalı’nın konuşmasını yanıtlayan ise Başkan Yardımcısı İrfan Mert’ti. Teknik işlerin bağlı olduğu Mert, bu yerin Pendik’in vizyonunu değiştireceğinden bahsederek her şeyin hukuka uygun yürütüldüğünü ifade etti. Bir bodrum katın emsale dahil edilmemesinin ise normal olduğunu söylemekle yetindi… B Grup şirketi 2010 yılında ne yapmıştı? Bir inşaat firması 23 Nisan 2010 yılında ilçede gerçekleştirilecek Uluslararası Çocuk Festivali’nin ihalesini kazanmıştı. Yurtdışından gelmesi gereken protokol davetlilerinin hiçbirisi gelmeden geldi gibi gösterilerek hakedişler alınmıştı. Yani anlayacağınız yurtdışından kimse gelmeden geldi gibi gösterilerek belgeler düzenlenerek bütün bunların paraları belediyeden tahsil edilmişti. Bu nedenle belediye 102 bin TL’yi, o firmadan geri aldı. Firma sahibi hakkında “edimin ifasına fesat karıştırmaktan” dava açıldı. Bu şirketin adı Hazer’di… Bu firma Türkiye’nin en büyük otomobil AVM’lerinden birini yapmak için kolları sıvayan Has Şirketler Grubu’nun önemli şirketlerinden birisiydi. İhaleye çıkılıyor İşte asıl problem de bundan sonra başlıyor… CHP’liler burada birbirine bitişik iki arsanın iki şirkete satıldığını, satıştan sonra öğreniyor. CHP’lilere göre yeşil alan ve fay hattından çıkan bu arsalar sessiz sedasız satılıyor. Bu arsalar için reklam verilmiyor. İlanla yetiniliyor. Bursa’daki Hâkimiyet gazetesine ilan veriliyor ancak Pendik’teki yerel gazetelere ilan verilmiyor. Yeterli ilanın ve reklamın yapılmadığını Pendik Belediye Başkanı Kenan Şahin de kabul ediyor. “Bazı şeyler benim de dikkatimden kaçıyor” diyen Şahin, AVM’nin yapılacağı iki arsanın ise beklenenden çok daha yüksek fiyatlara satıldığını söylüyor. Şahin’in Mec Şirket bölgedeki çalışmalarına başladı. HSYK 1. Daire Başkanı, Deniz Feneri savcılarının aklanmalarının yolunu açtıklarını söyledi Okur: İstesek ceza verirdik İLHAN TAŞCI ANKARA Deniz Feneri soruşturmasını yürütürken sanık konuma düşen savcıların tanıklık yapmalarını istediği isimlerden HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, kurulun savcılar hakkında kovuşturma izni vererek, yargı kararıyla aklanmalarının önünü açtığını vurguladı. Okur, kurulun niyetinin cezalandırma olmadığını belirterek “Niyet o olsaydı, verirdi burada cezasını, ihraç dışında vereceği her cezaya karşı da yargı yolu kapalı, kesinleşir giderdi. Kimse de buna engel olamazdı” dedi. Okur, Deniz Feneri savcı ? HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, kurulun niyetinin cezalandırma olmadığını belirterek “Niyet öyle olsaydı, verirdi burada cezasını, ihraç dışında vereceği her cezaya karşı da yargı yolu kapalı, kesinleşir giderdi. Kimse de buna engel olamazdı. Tam tersine bağımsız yerde yargılanmalarının yolu açıldı” dedi. larının beraat kararına ilişkin değerlendirmesini ve tanıklığına karar verilseydi kendisine yöneltilecek sorular için aradığımızda Yargıtay’ın gerekçeli kararı çıkmadan değerlendirme yapmak istemediğini belirtti. HSYK’nin verdiği kovuşturma iznini anımsatıp geriye dönülüp bakıldığında tabloyu nasıl değerlendirdiğine ilişkin sorumuz üzerine, “Kovuşturma izni verilmesi arkadaşların lehine bir durum. O zaman da söylemiştim, bağımsız yargıya gidecekler aklanma haklarını kullanacaklar. HSYK kovuşturma izni vermeseydi; burada bunlar bir suç işlemiştir deyip yer değiştirme cezası verseydi ve kesinleşseydi. Yargı yolu da kapalı olacaktı arkadaşlara. Kovuşturma izni verilerek bir anlamda yargı yolu açılmış oldu” yorumunu yaptı. ‘Suçlu ilan etmedik’ HSYK’nin durumun Yargıtay’da değerlendirilmesini istediğini anlatan Okur, “Mahkum olsalardı yargının verdiği bir karar olacaktı. HSYK böyle davranmakla arkadaşlar açısından gerçekten teminatlı davrandı” dedi. Okur, HSYK tarafından Deniz Fe neri savcılarının peşinen suçlu ilan edildiği değerlendirmelerine ise karşı çıkarak “Kurul; Sincan Ağır Ceza Mahkemesi’nin son soruşturmaya geçilmesi kararından sonra açıklama yaptı. Bu karara kadar HSYK özellikle sessiz kaldı. İnsanları suçlu ilan etmedik. Niyet öyle olsaydı, verirdi burada cezasını, ihraç dışında vereceği her cezaya karşı da yargı yolu kapalı, kesinleşir giderdi. Kimse de buna engel olamazdı. Tam tersine bağımsız yerde yargılanmalarının yolu açıldı” değerlendirmesini yaptı. Yargıtay’ın verdiği beraat kararının önemli olduğuna işaret eden Okur, “Yargıtay ele geçirilmişti, 160 militan vardı. Heyetteki arkadaşlardan üçü yeni dönemde seçilen arkadaşlar. Herkesin yargıya güvenmesi gerekiyor” dedi. Sevimli için Lion Üniversitesi Rektörü geldi ? BURSA (Cumhuriyet) Öğrenci değişim programıyla geldiği Eskişehir’de “1 Mayıs mitingine katılmak”, “ Grup Yorum konseri izlemek”, “parasız eğitim pankartı açmak”, “terör örgütüne üye olmak” iddiasıyla tutuklanan ve 3. yargı paketi kapsamında serbest bırakılan Sevil Sevimli’nin yargılanmasına Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşmayı Fransa İstanbul Başkonsolosu Herve Magro, Lyon II Üniversitesi Rektörü Jean Luc Mayaud da izledi. Sevimli’nin avukatı İnayet Aksu, müvekkilinin yurtdışında master yaptığını belirterek sene kaybetmemesi için yurtdışı yasağının kaldırılmasını istedi. Mahkeme bu talebi reddetti. Mayaud, “Benim ülkemde sanıklar hakkında tereddütler olunca, sanığın lehine karar verilir. Galiba Türkiye’de böyle değil” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle