14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 EKİM 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 arkasında kimler var? İran var, Lübnan Hizbullahı var, Rusya var Rusya... Yöre halkının gazını almaktan başka bir şey değildi tezkere... Bir bak oraya neler oluyor, sömürü düzeni nasıl işliyor... Akçakale ve Hatay yöresinin insanları neler söylüyor: “Karşıdaki köylerde, kasabalarda bizim akrabalarımız, hısımlarımız var... Oraya atılan her bomba içimizi acıtıyor... Biz savaş değil barış istiyoruz...” ??? İsrail sesini soluğunu çıkarmıyor. Çünkü, işine gelmiyor, halkının güvenliğini düşünüyor. İşin içine girerse Lübnan Hizbullahı’nın ülkesini vuracağını biliyor. İsrail senden özür bile dilememiş Mavi Marmara baskınında insanlarımızın alçakça öldürülmesinde... Susmuşsun! Gazze’yi vururken, orada bebeler hastalanıp ölürken, bombalanırken insanlar susmuşsun... Sadece “van münit” o kadar! Gerisi hikâye! Yoksul halklar ezilip yok edilmek istenir. Vahşi kapitalizmin gülen yüzü “küreselleşme” yoksul halkların emeğini çalmak, onları köleleştirmek için çıkarılmıştır. Emperyalizm ezer, böler ve yönetir... Halkları ayakta tutan, kendi tarihleri ve kültürleridir... ??? Bugün Ortadoğu’da, Filistin’de, Lübnan’da, Afganistan’da yaşanan kanlı olaylar, zulüm, baskı, kan bu yüzdendir. Irak’tan ABD zor kaçtı... Irak’ta mezhep, Libya’da aşiret savaşları sürüyor, her gün onlarca insan ölüyor. Tüm yaşananlar İsrail’in güvenliği için... ??? Bugün yaşadığımız coğrafyada savaş çığırtkanlığı yapanlar önce kendi yakın tarihimizi, sonra dünya tarihi okumalı. Kan akıtılarak bir yere gidilmiyor. Savaşın dili yoktur! Kanı kanla temizleyemezsiniz... Yaşamın derinliğinde kopmuş bacaklar, kollar görmek istiyorsanız Afganistan’la ilgili belgeselleri izlemenizi salık veririm. O kadınları ve çocukları... Savaş bir yıkımdır, dünyanın neresinde olursa olsun!.. RedHack davasında 10 kişi 4 farklı ihbar maili yüzünden yargılanıyor ‘Yandaş korsanlar’ Emniyet’e çalışmış ALİCAN ULUDAĞ / MERT TAŞÇILAR Savaşın Dili Yoktur... Kabadayılık, herkesi küçümsemek, sırtını ABD’ye dayayıp, NATO güçlerine öpücük gönderip, savaş çığlıkları atıp bağırıp çağırmak: “Asarız, keseriz, biz Osmanlı’nın torunlarıyız...” Afganistan’da NATO güçleri asıp kesiyor zaten... Yoksul, terk edilmiş, acımasızlığın ortasında boğulmuş bir halkın çocukları, kadınları, erkekleri sözde kazayla öldürülüyor. Orada yaşananlar kimin umurunda! Umutlarını yitirmiş Afgan halkı bir yandan NATO güçlerinin, öte yandan Taliban’ın kıskacında yaşam savaşı veriyor. Katır sırtında dağda bayırda bir şeyler arayan, odun toplayan kadınlar, çocuklar bombalarla paramparça olmuş bedenleriyle, kanlarıyla kurak toprakları suluyor. Öte yanda Esad’ın savaş uçakları kendi halkını, kadın, erkek, çocuk, isyancı demeden vuruyor. Sesin çıkmıyor Afganistan’da yaşananlara... Neden? Çünkü sen de oradasın! Yani bizler de o kirli savaşın içindeyiz... Ne adına? Demokrasi ve özgürlükler... ??? Azgelişmişliği, sömürü düzenini, neoliberal ekonomik politikaları içine sindirmişsin, sendikaları hizaya getirmişsin, medya patronlarına “yakarım canını” demişsin, muhalif basına “hadlerini bildirdim” demişsin, sonra kürsüye çıkıp kükremişsin: “Esad’ı uyarıyorum, sabrımızı taşırmasın!” Dış politika kahvede pişti oynamaya benzemez... Yakın tarihimize bir bakın, demir topuklu leydimizin bile arkasında birkaç kişi kalmış partisinden. Bir gün gelir tarihle yüzleşirsiniz. Kimseyi ezip geçemezsiniz, onu ayaklarınızın altında çiğneyemezsiniz. Suriye’ye kafa tutmak kolay... Orada bir iç savaş var! Hiç canınızı sıkmayın, ABD Suriye’ye girmeyi göze alamaz, seni taşeron olarak kullanır, sen de bunu zaten yapamazsın. Suriye’de Esad rejiminin ANKARA “Silahlı terör örgütü” olmakla suçlanan ve Ankara Emniyeti’nin sitesini çökerten RedHack grubuna yönelik operasyonun başlatılmasında Emniyete yapılan 4 farklı ihbar mailinin etkili olduğu anlaşıldı. “Orta Asya Saldırı Timi” adlı grubun da arasında bulunduğu ihbarcıların, maillerinde davanın sanıklarının adlarının yanı sıra ev ve telefon gibi özel bilgilerine de yer vermesi dikkat çekti. 3’ü tutuklu toplam 10 kişi hakkında 24 yıla kadar hapis cezası istenen Redhack iddianamesinde müşteki, yani suçtan zarar gören olarak Denizli Vergi Dairesi Başkanlığı’nın isminin yazılması dikkat çekti. Ancak, dosyada bunun nedeni konusunda bir bilgi yer almadı. İddianameye göre, RedHack tarafından Ankara Emniyeti’nin sitesinin çökertilmesi üzerine ilk olarak Ankara Bilişim Suçları Soruşturma Bürosu Savcılığı soruşturma başlattı. Bilişim bürosu, 13 Mart’ta görevsizlik kararı ile dosyayı özel yetkili mahkemeye gönderdi. Görevsizlik kararında RedHack isimli yapılanmanın suç örgütü olduğu savlanarak “amacı devrimci örgütlere olanak RedHack: TUTUKLANMIŞIZ HABERİMİZ YOK RedHAck, Twitter hesabı üzerinden, “1 yaşında çocuğa tecavüz edip 10 yaşında çocukla ‘evlendim’ deyip ‘yazar’ olmak normal ama site hacklemek 24 yıl. 15 yıldır varız ve yakalanmadık, o kadar eğlendik ki...” açıklamalarını yaptı. Sosyal medyada, hazırlanan iddianameye tepkiler büyürken, siber saldırı grubuna birçok destek mesajı gönderildi. Redhack grubu ise “Madem 24 yıl istediniz, en azından yakaladığınız çoluğa çocuğa değil, bize isteseydiniz. 10 ayda eylemler yüzde 20 bin arttı. Eskiden ‘taş atan’ çocuklar vardı, artık ‘mail atan’ çocuklar var” ifadelerini kullandı. Açıklamalarına devam eden grup, “Hapishane’den hesap makinesiyle bağlanıyoruz herhalde! Tutuklanmışız haberimiz yok! Firma açabilir, devlete yaranabilirdik. Ama biz bunları onursuzluk saydık bu yüzden bize terörist diyorlar. Fethullah’ın şak şakçıları sevinç içinde, o kadar cahiller ki savcı istedi diye şu an hapiste olduğumuzu sanıyorlar” twitleriyle tutuklananların yanlış kişiler olduğunu savundu. yaratacak projeler üretmek, bu konuda projelerde akif rol oynamak” olduğu iddia edildi. Esrarengiz ihbarcılar İddianamede, RedHack grubunun Ankara Emniyeti’nin sitesini çökertmesinin ardından, savcılığa ve Emniyet’e yapılan ihbar maillerine yer verildi. Arasında Orta Asya Saldırı Timi adlı göndericinin de yer aldığı 4 ihbarcının mesajlarında, dosyanın sanıkları hakkında ayrıntılı bilgiler verilmesi dikkat çekti. Henüz polisin elinde dahi yokken; davanın sanıklarının gerçek adları, adresleri, cep telefonu numarası ve internet te kullandıkları rumuzlara ilişkin bilgiler ihbarcılar tarafından maille emniyete gönderildi. Hatta sanık Duygu Kerimoğlu’nun hangi marka arabaya bindiği dahi mesajlarda ifade edildi. Duygu’nun suçu Mersin Üniversitesi Bilgisayar Teknolojileri ve Programlama Bölümü öğrencisi olan ve 20 Mart’tan bu yana tutuklu bulunan Kerimoğlu’na ilişkin suçlamaların anlatıldığı iddianamede, Kerimoğlu’nun Facebook’ta “Asi Deniz” ismiyle kullandığı sayfasında RedHack üyelerini ve gerçekleştirdiği eylemleri övücü nitelikte yazıların bulunduğu be lirtildi. Kerimoğlu’nun Redhack Sempatizanları isimli gruba hitaben “Üstlendiğiniz görevi mükemmel yerine getiriyorsunuz. Bizler sizleri seviyoruz” dediğine yer verilen iddianamede, “Bu ifadelerden şahısları tanıdığı, yazının içeriğinden RedHack’in kendi internet sitesinde yayımladığı tüzüklerinde belirtilen görevler çerçevesinde çalıştığı anlaşılmıştır” denildi. Kerimoğlu ise savunmasında, “RedHack isimli grubu biliyorum. Kendilerini internet üzerinden takip ediyorum. Ancak bu grubun üyesi ve yöneticisi değilim. Herhangi bir devlet kurumuna siber saldırı düzenlemedim” dedi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, belediyeye yönelik operasyon ve dava sürecinde yaşananları özetleyen ‘Çete’ isimli kitabı gazetecilere tanıttı. (Fotoğraf: EMRE DÖKER) Kocaoğlu’dan 11 Ekim’deki duruşma için ilginç uyarı: Adliyeye gelmeyin başınız derde girer İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) – İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, belediyeye yapılan operasyonun, 75 milyon Türkiye vatandaşının ve 4 milyon İzmirlinin beyninde çözüldüğünü söyledi. “Çete” adlı kitap hazırladıklarını ve dava sürecini bu kitapta anlattıklarını vurgulayan Kocaoğlu, 11 Ekim’de gerçekleştirilecek duruşmaya yurttaşların gelmemesini de istedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve bağlı şirketlerine yönelik düzenlenen operasyonlar sonrası “çete kurmak ve yönetmekten” yargılanan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, yaşadıklarını “Çete” adlı kitapta topladı. Dün gazetecilerle bir araya gelen ve kitabını tanıtan Kocaoğlu, İzmirlilere, “11 Ekim’de duruşmamız var. Adliyeye gelmeyin. Sizin de başınız bizim gibi derde girmesin. Bir de vatandaşımıza huzursuzluk vermeyelim. Biz çekiyoruz. Çekeceğiz” diye seslendi. Operasyonun hafızalarda her zaman “çete” olarak kalacağını vurgulayan Kocaoğlu, “Bu sürecin nasıl olduğunu, nasıl yaşandığını, nereden nereye geldiğini kimseyi rencide etmeden, sorgulamadan, somut olaylarla anlattık. Kitabın kaynağı resmi belgeler. Başımızdan geçen olaylar. Bu bir manifesto değil. Başımızdan bunlar geçti. Biz bu kitabı gelecek kuşaklar için yazdık. Geleceğe bir not bırakmak istedik. Kitabı gazeteci Gönül Soyoğul hazırladı” dedi. 11 Ekim’deki duruşmada her şeyin olabileceğini ancak artık “çetenin çözüldüğünü” belirten Kocaoğlu, “Nerede çözüldü? 75 milyon Türkiye vatandaşını ve 4 milyon İzmirlinin beyninde çözüldü. Bundan sonra başımıza ne gelecekse gelecek, yaşayacağız” yorumunu yaptı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle