Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 EKİM 2012 PERŞEMBE 6 HABERLER AKP kongresinde basına yönelik akreditasyon dün de Ankara Üniversitesi’nde öğrencilere uygulandı Had bildirmeye devam MECLİS DARBE KOMİSYONU ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Meclis Darbe Komisyonu, gazetecileri dinlemeyi sürdürdü. 28 Şubat döneminde Hürriyet gazetesinin genel yayın yönetmeni olan Ertuğrul Özkök, “Hiçbir askerden talimat almadım” dedi. Özkök, Komisyon üyelerinin sorularını yanıtlarken 28 Şubat sürecini “habercilik” açısından “olağanüstü” olarak niteledi. Dönemin askeri yetkilileriyle hiçbir gizli görüşmesi, habere ilişkin bir değerlendirmesi olmadığını anlatan Özkök, “manşetleri atarken ya da haber yaparken hiçbir haberle ilgili hiçbir şekilde talimat almadığını” söyledi. Özkök, siyasilerden de talimat almadığını kaydetti. Özkök, dönemin Genelkurmay Başkanı ile bir kez görüştüğünü, 2. Başkan Çevik Bir ile de bir kez telefonla görüştüğünü, bunların tümünü de yazdığını söyledi. 28 Şubat sürecinde Sabah gazetesinin Ankara temsilciliğini yapan Fatih Çekirge ise “gazetecilikte yakın ilişkilerin haber atlatmak adına önemli olduğunu”, bu nedenle dönemin başbakanlarıyla yakın ilişkileri olduğunu söyledi. Çekirge, neden tüm belgelerin kendilerine geldiğinin sorulması üzerine bugün de Balyoz belgelerinin kimlere geldiğine bakmak gerektiğini belirtti. 28 Şubat’ı “kriz” olarak niteleyen Çekirge, dönemi olağan da bulmadığını doğru da bulmadığını ancak bugün vicdani hesaplaşmasını yaptığını, “Leyla Zana, Merve Kavakçı Meclis’ten gönderilirken karşı çıkmadığı için kendisini eleştirdiğini” söyledi. Çekirge, ancak medya yazarken yargının da itiraz etmediğini, müdahalede bulunmadığını vurguladı. Çekirge, Sincan’da tankların geçişi sırasında bozulduklarına ilişkin açıklamanın “şehir efsanesi” olduğunu da söyledi. Gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak da REFAHYOL hükümeti döneminde Avrupa’da olduğu gibi Özel Harp konseptinin dağıtılması için Ergenekon benzeri bir operasyonun yapılmak istendiğini ancak Abdullah Çatlı ve ekibinin de tasfiye edilmesiyle bu planın işletilemediğini, hükümetin düşürüldüğünü ve böylece 28 Şubat sürecinin yaşandığını söyledi. ABD’nin artık ordularla değil liberallerle, ılımlı İslamcılarla, sivil toplum kuruluşlarıyla yoluna devam etmek istediğini dile getiren Dilipak, bunun “havuç ve sopa” politikası denkleminde kurulduğunu, bu yönde kendisine de tekliflerin geldiğini ancak bunları reddettiğini söyledi. Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ Erdoğan’ın üniversiteye gelişi sırasında protesto gösterisi düzenlemek isteyen öğrencilere polis tarafından biber gazı sıkıldı. 20’den fazla öğrenci gözaltına alındı. İlk protestoda Erdoğan’ın üniversiteye girişi sırasında “Halk düşmanı AKP’den hesabı gençlik soracak” yazılı pankart açan Gençlik Muhalefeti’nin 10 üyesi polisin biber gazlı müdahalesinin ardından gözaltına alındı. İkinci eylem ise GençSen tarafından Sıhhiye Köprüsü’nün üzerinde düzenlendi. Köprüye “Üniversiteler bizimdir AKP’ye teslim etmeyeceğiz” pankartı asan eylemciler ile polis arasında arbede yaşandı. Olayda basın mensuplarının görüntü almasına itiraz eden polisin, “Yeter görüntü aldığınız, kapatın bunların ağızlarını” demesi dikkat çekti. Erdoğan fakülteden ayrılırken de çok sayıda hastanenin olduğu bölgede yollar trafiğe kapatıldı. Ambulanslar yaklaşık yarım saat beklemek zorunda kaldı. Dışarıda polisle öğrenci arasında arbede yaşanırken, “içeride” Ankara Üniversitesi Klasik Türk Müziği Korosu, Itri konseri veriyordu. Gözaltına alınan öğrenciler, Terörle Mücadele Şubesi’nde ifadelerinin alınmasının ardından akşam saatlerinde serbest bırakıldı. İyi Bir Halk Sopası Evet, kastım tabii ki Başbakan’ın inanılmaz boyutlara varan fütursuzluğu, aldırmazlığı, tavan yapan kendini beğenmişliği ve nefretini yaptırımlarla göstermesi... Başbakan, iktidara geldiğinden beri medyayı hedef alıyor. Muhalif medya değil sadece hedefi. İktidarı koruyup kolluyor olmasına rağmen, okurunu kaybetmemek için haber vermeye çalışan çok satan gazeteleri de sopalıyor hâlâ! Sabah grubunu yakını Çalık’a aldırdı. Yeni Şafak ve Star gibi doğrudan iktidarı destekleyen gazetelere sahip... Hürriyet, Milliyet, Vatan, Habertürk, Posta.. bunlarla da, tam destekçi ve tam CHPmuhalif düşmanı oluncaya kadar uğraşıyor… Çevresindeki adamları sürekli medyanın tepesinde. Yeter kardeşim! Bütün bunlar, AKP oylarının yüzde 50’ye yakın olmasından kaynaklanıyor. Diyorum ki iyi bir halk sopası yemeden, yani seçimlerde şöyle yüzde 40’ların altına iyice inmeden Başbakan ne ılımlılaşır, ne demokratikleşir, ne basın özgürlüğüne karşı anayasayı durmadan ihlal etmekten vazgeçer ne de diğer hak ve özgürlüklere saygı gösterir... Aslında böyle bir zemin de oluşuyor. ??? Dünyada etkili gazeteler ve kalemler, iktidara eleştiri dozlarını artırıyor. Önümde Die Welt, “Erdoğan kendini Sultan görüyor (Erdoğan sieht sich als Sultan)”, yazısından (2 Eylül): “Durum, Erdoğan ilk iktidara geldiği zamanlar gibi değil. Türkiye o zamanki ülkenin neredeyse tam tersi; Erdoğan da başlangıçtaki Erdoğan’ın tam tersi. Başlangıçta AB üyeliği ana hedefti, şimdi kongre konuşmasında AB’ye tek satırlık bir yer yok. Yurtdışından 200 delege kongrede, diye böbürleniyorlar, ama Avrupa’dan tek temsilci Gerhard Schröder de aslında AB temsilcisi değil...” Balyoz davası ile ilgili Economist dergisi, “Öncelikli hedef adalet sağlamak değil, olası darbecilere güçlü bir mesaj vermek gibi gözüküyor” diye yazarak, ülkede yargının bağımsız olmadığı düşüncesine yer veriyor. Diğer Anglosakson gazetelerde de Balyoz’un haksızlığına ilişkin yorumlar okuyoruz... Frankfurter Allgemeine, etkili Alman muhafazakâr gazete, “Başbakan Edoğan’ın Suriye politikası Türkiye’yi daha güvenli değil, tersine daha güvensiz ülke yaptı. Hiçbir ülke Türkiye kadar Suriye krizine bu kadar dahil olmadı, hiçbir lider de Erdoğan kadar Esad’ın devrilmesi için çalışmadı.. Sandılar ki Libya’da olduğu gibi Suriye de hemen yıkılacak. Ama Suriye Libya değil.. Suriye’de tek kazançlı Kürtler... Buna rağmen Erdoğan sallanmış gözükmüyor, ama ilk kez Erdoğan’ı körcesine izleyen kesimlerde bile Erdoğan’a karşı bir muhalefetin geliştiği gözüküyor, çünkü Türkler Suriye’de ikinci bir özerk Kürt bölgesinden endişeli. Sıfır sorun politikasıyla Türkiye’nin eski Osmanlı topraklarında yayılarak bölgesel güç elde etme politikası da çatlamıştır..” (Null Probleme? Sıfır Sorun? 25.9.2012) ??? Özkök: Talimat almadım ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP kongresinde Cumhuriyet’in de aralarında bulunduğu basın kuruluşlarına yönelik sansüre tepkiler sürerken, benzer bir “akreditasyon” da dün üniversite öğrencilerine uygulandı. Ankara Üniversitesi’nin Başbakan Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirilen yeni akademik yıl açılış törenine isimleri önceden belirlenen çoğunluğu burslu öğrenciler ile öğretim üyeleri alındı. Salona alınmayan öğrenciler ise dışarıda dayak yedi, gözaltına alındı. Erdoğan’ın katıldığı Ankara Üniversitesi’nin akademik yıl açılışı olaylı başladı. Erdoğan’ın, kızı Sümeyye ile birlikte üniversiteye gelmesinden önce yüzlerce çevik kuvvet polisi bölgeye yığıldı. Açılışın yapılacağı Tıp Fakültesi Morfoloji Binası’na ise öğrenciler “seçilerek” alındı. Daha önce isimleri belirlenen öğrenciler kapıdaki güvenlik görevlilerine kimliklerini gösterdi. Listede ismi olan öğrenciler salona alındı. Öğrencilerin büyük çoğunluğunun burslu okudukları öğrenildi. Öğrencilerin yanında öğretim üyelerinin de fakülteye girişlerinde üstlerinin arandığı görüldü. Üniversite çevresinde olağanüstü güvenlik önlemleri alındığı gözlenirken Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer Silahlardan Korunma aracı ve ekiplerinin üniversite bahçesinde kimyasal biyolojik ve radyolojik bir saldırı ihtimaline karşı hazır bekletildiği görüldü. Açılışta “öğrenciler adına” konuşan Öğrenci Konseyi Başkanı Çağatay Zincirlioğlu, Erdoğan’ın AKP kongresindeki konuşmasına özendi. Zincirlioğlu, “Biz ne kadar iyi yetişirsek 2023 yılında hedeflerimize o kadar yaklaşmış, hatta daha ileri götürmüş oluruz. Bu üniversitenin bir temsilcisi olarak sizlere söz veriyorum; sizlerin bizlere yüzüncü yılında bırakacağı Cumhuriyeti biz de şu topraklarda doğuşumuzun 1000’inci yılında 2071’de Öğrencilere biber gazı AKREDİTASYONUN PERDE ARKASI Alternatif FIRAT KOZOK açılış Erdoğan’a özendi ANKARA Başbakanlık’ın Ankara Üniversitesi’nin akademik yılı açılış töreninde öğrencilere uyguladığı “akreditasyon” için titiz bir çalışma yürüttüğü ortaya çıktı. Üniversite rektörlüğü, fakülte dekanlıklarından açılış törenine katılmak isteyen öğrencilerden 15’inin ismini ve kimlik numaralarını istedi. Bu şekilde yaklaşık 200 öğrencinin bilgileri Başbakanlık’a iletildi. Öğrencilerin tek tek kontrol eden Başbakanlık ise yaptığı titiz çalışma sonrasında öğrencilerin bir bölümünü “çizdi”. Bu öğrenciler sol görüşlü öğrenciler olduğu öğrenildi. Düzeltilen liste tekrar rektörlüğe bildirildi ve sonuçta kapıdaki korumalara iletilen listede adı yer alan ve kimliğini göstererek kendini ispatlayan öğrenciler salona girebildi. bizden sonraki nesillere en güçlü Türkiye olarak bırakacağız. Bugün gençliğin söz hakkı varsa, bu gençlik artık geri planda değilse, yedek kulübesinde değil ilk 11’de bulunuyorsa, Türkiye’de bütün devlet üniversiteleri ücretsiz eğitim kurumlarına dönüştüyse bu kararı destekleyen Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a da teşekkür etmek istiyorum” diye konuştu. Erdoğan ise konuşmasında üniversitelerde farklı görüş ve düşüncelerin olabileceğini ancak sağduyunun korunması gerektiğini vurguladı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyeleri ise, resmi açılışın Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirilmesini protesto etmek amacıyla Cebeci Kampusu’nda alternatif açılış gerçekleştirdi. “İfade Özgürlüğü ve Üniversiteler” konulu açılış dersine yazar İsmail Beşikçi, gazeteci Banu Güven ve İrfan Aktan ile öğrenci Müge Tuzcuoğlu katıldı. EğitimSen adına açıklama yapan Doç. Dr. Nilgün Erdem, Erdoğan’ın açılışını tanımadıklarını söyleyerek “Bizler üniversitenin gerçek bileşenleri olarak düşünce ve ifade özgürlüğüne, akademik özgürlüğe, basın özgürlüğüne dikkat çekmek için buradayız” dedi. Aydınlarımızın sefaleti Pınar Doğan, Sol gazetesine eşi Dani Rodrik ile birlikte verdiği demeçte diyor ki: “Birçok konuda fikir birliği içinde olduğum ve saygı duyduğum yazarlar hakkındaki fikirlerim radikal bir şekilde değişti. Çoğunun analitik ve ampirik düşünceden hiç feyz almadığını ya da belli konulardaki ön kabullerinin bu kabiliyetlerini nasıl tamamen devre dışı bıraktığını gördüm. Ortaya çıkan yeni olgular ışığında inançlarını gözden geçirmek yerine, olguları çarpıtarak inanç sistemlerine uygun hale getirme çabalarına tanık oldum. ‘Belgeler sahte olamayacak kadar detaylı’, ‘Çelişkiler var ama bunları sanıklar yakalanınca belgeler sahte diyebilmek için yaratmışlardır’, ‘bunlar gerçek olmayabilir ama bir de hakikat var’ gibi akıllara ziyan ‘argümanlar’ okudum.” Onlarda ne zaman ve hangi konularda “analitik ve ampirik düşünce yeteneği” vardı, merak ettim? Bilim ve bilimsel düşünme kültürü zayıflığı, ne yazık ki bu ülkenin temel sorunu. Bizim aydın da bu sakatlığın ürünüdür; birey olamamak ve güç odaklarıyla birlikte hareket etmek! Ama bana göre siyasi ortam, eksik domokrasi, bilimsizlik, ülkede düşünenyazanlar arasında bir negatif seleksiyon mekanizması oluşturdu. Gerçek aydınların ayıklandığı veya onların ortaya çıkmasının engellendiği bir durum. Ana akım medyanın tutumu da bu negatif seleksiyona hizmet olmuştur Önümde Doğan Kuban’ın yazısı, diyor ki: “Bizim ülkede felsefe geleneği yok... ABD’de üniversite ve kolejlerin entelektüel öncülerine yapılacak zorlamaların ülkenin geleceğini tehlikeye düşüreceği ilkesi kabul edilmiştir. Bu Amerikan Anayasa Mahkemesi eski başkanlarından Earl Warren’in görüşüdür.” Bizde ise kurulu siyasi düzenler, her zaman, entelektüel öncüleri tasfiye, susturma ve kendilerini destekleyeceklere meydanı açma, şeklinde çalışıyor... Başbakan’ın basına yönelik sansürüne basın kuruluşlarının tepkisi sürüyor ŞEVKET KAZAN DA SAVCIYA İFADE VERDİ ‘Erdoğan tehdit ediyor’ ÖĞRENCİLERDEN YEMEK ZAMMINA PROTESTO İSTANBUL/İZMİR (Cumhuriyet) AKP’nin pazar günü Ankara’da yapılan kongresine Cumhuriyet’le birlikte 6 gazetenin ve 2 televizyon kanalının davet edilmemesine, basın kuruluşlarının tepkisi sürüyor. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi, Başbakan Tayyip Erdoğan’ı basın kuruluşlarına yönelik “Hadlerini bildirdik” ifadeleri karşısında “haddini bilmeye” çağırdı. İpekçi, “Basın, kamuoyunu ilgilendiren etkinliklere ‘davet’ edilmez. Söz konusu olan; bir ‘davet’ meselesi değil, yürütmenin başı olan Başbakan’ın talimatıyla basına doğrudan doğruya ‘sansür’ uygulanmasıdır. AKP iktidarının, halkın gerçekleri öğrenme ve haber alma hakkını, basın ve ifade özgürlüğünü hiçe sayan uygulamalarını kınıyoruz” diye konuştu. Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) Genel Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkanı Atilla Sertel de Erdoğan’ın AKP kongresine çağırmadığı gazetelere yönelik, “O medyaya biz hadlerini bildiririz” sözüne sert tepki gösterdi. Sertel, “Bugünden muhalif olan herkese haddini bildirmek gibi bir yol ve yöntem izleyen bir kişinin, tek adamlık görevini üstlenmesinden güzel ülkemiz, Türkiyemiz adına endişe duyuyoruz. Mustafa Balbay’ın dediği gibi, kaygılarımızla...” dedi. Basın Konseyi tarafından yapılan yazılı açıklamada ise, “Özel olarak seçilmiş birtakım medya organlarının, kongreye alınmamaları gerek basın mensuplarının haberi yerinde izleme haklarının ihlal edilmesi, gerekse kamuoyunun habere ulaşma hakkını kısıtlaması sebebiyle basın özgürlüğünü ihlal edici niteliktedir. Bu sebeple Basın Konseyi, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne üzüntülerini iletme kararı almıştır” ifadeleri kullanıldı. 28 Şubat’ta ilk dava BÇG’ye açılacak ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Genelkurmay Başkanlığı’nın, 28 Şubat soruşturması kapsamında savcılığa çok sayıda belge gönderdiği, bunların da soruşturmanın “omurgası”nı oluşturduğu belirtildi. Soruşturmayı yürüten savcı Mustafa Bilgili’nin de 28 Şubat dönemine ilişkin ilk davayı Batı Çalışma Grubu’nda adı geçen askerlerle YÖK üyeleri hakkında açacağı öğrenildi. Soruşturmanın ikinci aşamasına ise ilk iddianamenin hazırlanmasından sonra geçileceği kaydedildi. Eski başbakanlardan Tansu Çiller’in önceki gün ifade vermesinin ardından, dün de REFAHYOL hükümetinde Adalet Bakanı olarak görev alan Şevket Kazan Ankara Adliyesi’ne gelerek ifade verdi. Mağdur olarak savcı Bilgili’ye yaklaşık 2.5 saat bildiklerini anlatan Kazan’ın, savcıya bazı BÇG belgelerini de verdiği öğrenildi. Bu belgeler arasında birkaçının savcılık dosyasında dahi yer almadığı ifade edildi. Edinilen bilgiye göre, Kazan ifadesinde BÇG yapılanmasından şikâyetçi olurken “BÇG, hükümetten gizli olarak kurulmuş, yasal olmayan bir örgüttür. Hükümet ve Refah Partisi aleyhinde çalışma yapmıştır. Hükümet aleyhinde çalıştığını da Meral Akşener’in getirdiği belgelerden öğrendik” dedi. Erbakan’ın MGK’de alınan 28 Şubat kararlarının sadece 4’ünün altında imzası bulunduğunu savunan Kazan, “18 maddenin diğer kısımlarında ise imzamız yok. Diğer maddeler, dönemin MGK Genel Sekreteri İlhan Kılıç imzalı” iddiasında bulundu. Çiller’in avukatı Seçil Genca Oral ise basında müvekkiline atfen çıkan haberleri kısmen “düzeltti”. Oral, müvekkili Çiller’in ifade sırasında “Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’dan, Uludağ’da 28 Şubat kararlarını geri çekmelerini istediği” şeklinde hiçbir ifade kullanmadığını savundu. ‘Kazan’ kaynattılar CİHAN ORUÇOĞLU/EMRE DÖKER KESK’e uluslararası destek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun (ITUC) arasında bulunduğu bir heyet, bugün Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek 9’u tutuklu 15 KESK’li kadının davasını izlemek için Türkiye’ye geldi. Heyette; ITUC, EPSU, Avrupa Sendikalar Konfederasyonu’nun yanı sıra İsveç, İngiltere, Yunanistan, Almanya, Danimarka, Kıbrıs ve Fransa’dan sendika temsilcileri yer aldı. Yaklaşık 20 kişilik heyet, dün TÜM BELSEN Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. EPSU temsilcisi Jan Willem Goudriaan, “Türk hükümeti, sendikal aktiviteleri bastıran bir otorite içinde” diyerek endişesini dile getirdi. ITUC’un İnsan Hakları ve Özgürlükleri Bölümü’nde görev yapan Stephen Benedict, ILO toplantılarında sendikal hak ihlalleriyle ilgili Türkiye’nin durumunu Zimbabve, Guatemala, Belarus gibi ülkelerle birlikte değerlendirdiklerini anlattı. İSTANBUL/İZMİR Atatürkçü Düşünce Kulübü (ADK) ve Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyeleri, İstanbul Üniversitesi’nde (İÜ) yemek fiyatına yapılan yüzde 85 oranındaki zamları protesto etti. ADK ve TGB’liler, kendi harçlıklarıyla yaptıkları çorba ve makarnaları öğrencilere dağıttı. Beyazıt’taki İÜ İktisat Fakültesi ek binası önünde toplanan öğrenciler, “Yunus’un zammına boykot” dövizleri taşıdı. Öğrenciler adına açıklama yapan Erkin Öncal, “Rektörlük bu yıl yaklaşık yüz de 85 oranında zam yaparak toplam yemek ücretini (sabahöğleakşam) 5.50 TL’ye yükseltti. Üniversite harçlarını kaldırdık diyorlar, fakat böyle zamlar yaparak harç paralarını çıkartıyorlar” dedi. Ege Üniversitesi Rektörlüğü’nün yüzde 15’lik zammı da öğrencilerin protestosuyla karşılaştı. Bir öğün yemek fiyatı 2 lira 50 kuruşa çıktı. Öğrenciler her öğle çatal ve kaşıklarını tabldotlarına 3 dakika boyunca vurarak zamma tepki gösteriyor. GençSen üyeleri de yemekhane karşısına kurduğu kazanda alternatif yemek yaparak öğrencilere dağıtıyor. 28 ŞUBAT SORUŞTURMASI Kazan, şikâyetçi oldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 28 Şubat soruşturması kapsamında ifadesine başvurulan dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan, şikâyetçi olduğunu söyledi. Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili’ye ifade verdikten sonra adliyeden ayrılan Kazan, “Refah Partisi’ni kapatan yargı çevrelerinden şikâyetçi oldunuz mu” sorusu üzerine, “Tabii, tahkikatın dışında olan, yani bu BÇG ile ilgili tahkikattır. Belli kişilerle sınırlıdır. Bu BÇG’de kimler varsa ki bazıları tutuklandı biliyorsunuz, onlarla ilgili. Yoksa Refah’ın kapatılması konusundaki dava mensuplarıyla ilgili değil” dedi. İstanbul Barosu saldırıyı kınadı ? İstanbul Haber Servisi İstanbul Barosu Başkanlığı, Silivri’de, görülen KCK ana davasında görev yapan avukatlara yönelik saldırıya karşı yasal yollara başvuracaklarını bildirdi. Açıklamada “Bu zorbalığı yaratanlar, eylemlerini güvenliğin ve sözde bir hukukun gölgesine gizleyemezler, sorumluluktan kurtulamazlar” denildi. C MY B C MY B