27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 EKİM 2012 PAZAR 6 HABERLER CHP’li Eryılmaz, Suriye’deki militanların silahlarının hedefinde Türkiye’nin de olduğunu söyledi Türkiye’ye saldırı uyarısı CAFER KURT / OZAN YURTOĞLU İki İlhan Selçuk Geçen ay Doğan Kitap’ta yayımlanan Orhan Karaveli Ağabey’in “Kendi Heykelini Yapan Adam – İlhan Selçuk” kitabı üzerine yazamadan, bu kez Sevgili Miyase İlknur’un Cumhuriyet Kitapları’nda yayımlanan “İlhan Abi” kitabı çıkageldi! Her iki kitap da “belgesel”. Her iki kitap da birbirinden değerli, her iki yazar da “cumhuriyet tarihi belgeseli” ve “yakın siyasi tarih belgeseli” niteliklerini taşıyan İlhan Selçuk Ağabeyi birçok yönüyle anlamaya ve anlatmaya çalışıyor. İlhan Ağabey’in üzerine daha çok yazılacak engin deniz olduğunu, henüz yazılmamış İlhan Selçukların beklemede olduğunu bilerek, yayımlanan iki “cumhuriyet tarihi” kitabını el altında tutma zamanlarıdır diyelim. İlhan Selçuk deyince, arkadaşım Osman Bahadır’ın geçen gün anlattığı aklıma geldi: “Biliyorsun okul hemen yanı başımda, her sabah çocuklar andımızı söylüyor, ‘yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir’ cümlesini her duyduğumda tüylerim diken diken oluyor”. İşte en özünden İlhan Selçuk budur, derim. Cumhuriyeti bugünlere taşıyan kuşaklar bu dizelerin verdiği yurt sevgisiyle büyüdü ve bu sevgiyi hep kendi çıkarlarının önüne koydu! Bu sevgi olmasaydı, bu ülke bugünlere bile zor gelirdi! Bizim kuşak sosyalistlerin, devrimcilerin hepsi, bugün bir kısmı farklı düşünse bile, gençliklerinde ülkesine adanmışlık, derin yurtseverlik duygusu taşır ve Kurtuluş Savaşı’nın, kurtuluş ve kuruluşun sürdürücüleridir. Bu uğurda düşenlere, ölenlere, öldürülenlere, hapiste yatmışlara ve hâlâ yatanlara, her türlü eziyeti çekenlere, ayakta duranlara, tutanamayan ama vazgeçmeyenlere, dik duranlara ve yarına umudunu ve azmini hiç yitirmemişlere... yeri gelmişken selam olsun. ??? Orhan Karaveli’nin tarihi kişilikler üzerine kitaplarını severim. Neredeyse her yıl bir “portre” yazarken (Sakallı Celal, Tevfik Fikret ve Haluk Gerçeği, Tanıdığım Nâzım Hikmet, Ziya Gökalp’i Doğru Tanımak, Ali Kemal...) geçen yıl ara vermiş, gençlik ve İkinci Büyük Savaş’ın hemen sonrası yıllarının Berlin’ini (Berlin’in Yalnız Kadınları) yazmıştı! Ama bu yıl “İlhan Selçuk, Kendi Heykelini Yapan Adam” ile serisine döndü! Anılar, mektuplar, öyküler, belgeler, fotoğraflar.. İlhan Selçuk’un, içinde kendi heykelini yonttuğu bir yaşanmışlık öyküsü. Fotoğraflar ve tanıklıklar ışığında. Genç yaşta kaybedilen bir kardeş, Orhan Selçuk. Kurtuluş Savaşı koşullarında yaşayan bir aile ve doğan çocukları. İlhan Selçuk’u, kendisine kan ve can veren bir tarihten ayrı düşünebilir miyiz? Aşkları ve dostluklarından? Karaveli, çoğumuzun belleğindeki İlhan Selçuk’u insan yönleriyle de tamamlıyor. ??? İlhan Abi.. Miyase, hepimizin İlhan Selçuk’a seslenişini kitabına isim yaptı! Gazetenin bütün çalışanlarının İlhan Abi’si. Miyase çok yakınında bir isim, İlhan Ağabey’in. Kıskandım, daha sağlığında bir sürü mektubu, belgeyi Miyase’ye vermiş, “nasıl olsa hakkımda kitap yazacak” dillendirmediği düşüncesiyle... Şu kısa sürede baştan sona okumam ne mümkün! Uzun uzun karıştırıyorum sabahtan beri. Dolu dolu, 670 sayfa! Bir İlhan Selçuk tarihi, yer yer güncesi gibi... Siz onu Cumhuriyet’le, Pencere’siyle bilirsiniz daha çok. Ama o bir mizahçı, mizah dergisi yayıncısı, Dolmuş’u anımsayan var mı? Öyküsü kitapta! Mizah, özellikle zor zamanların büyük doğurganıdır! İlhan Abi’nin Pencere yazılarında da sık sık büyük mizahı karşımıza çıkar. Zaten Cumhuriyet’i hiçbir zaman karikatürsüz, mizahsız düşünmemiştir! İlhan Ağabey aynı zamanda mizah demektir! Mizah, insanın en yaratıcı eleştirel bakışıdır! Miyase, tabii ki, İlhan Agabey’in “Lavinia” öyküsünü de anlatacaktır kitabında: “Herkes Lavinia’ya, o da İlhan Selçuk’a vurgun.” Bir siyasi hayatın temel taşları ve resmi geçiti.. Cumhuriyet’teki büyük olaylar ve İlhan Selçuk. 12 Mart 1971 öncesi, 9 Mart ve Madanoğlu... Zirverbey Köşkü ve işkenceyi ihbar eden savunma... 12 Eylül ve Ergenekon: Her iktidarın, olağanüstü bütün dönemlerin neredeyse başdüşmanı bir kişilik... Canlı canlı onlarca anı İlhan Ağabey üzerine.. Eline sağlık Miyase kardeşim.. Ey okur, İlhan Abi ile değil, koca bir tarihle buluşuyorsun, unutma! ??? İlhan Ağabey sesleniyor bizlere: “Kimi insan japongülü gibidir / En zor günleri bekler açmak için / karanlık, soğuk, fırtına, tipi vız gelir / O kişiyi ne kışın geri gelmesi korkutur / Ne kırağı çalması ne de don tutması.. / Heeeey yurdumun japongülleri... Hepinize merhaba...” İki kitapla aramıza dönen İlhan Selçuk, merhaba! ‘Savaşı AKP tırmandırıyor’ Suriye Devlet Başkanı Esad ile görüşen Eryılmaz, Esad’ın şu sözlerini aktardı: “Türk halkı bizim kardeşimiz, asil, barışsever, yardımsever bir halktır, ancak AKP hükümetinin politikaları savaşı tırmandırıyor.” Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile görüşen CHP Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz, Suriyeli muhaliflerin Türkiye’ye önümüzdeki günlerde “provokatif” amaçlı büyük çaplı saldırı gerçekleştireceği yönünde bilgi aldığını açıkladı. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile 8 Ekim’de Şam’da görüşen Eryılmaz, Suriye’deki gözlemlerini aktardı. CHP Hatay Milletvekili Eryılmaz, Şam ve diğer gezdiği yerlerde olağanüstü bir durumla karşılaşmadığını, gece yarılarına kadar günlük yaşamın canlılığına tanık olduğunu söyledi. Araç trafiğine dahi tanık olduğunu belirten Eryıl ? CHP Hatay Milletvekili Eryılmaz, Suriye’de temaslarda bulundu. Suriyeli yetkililer, Libya, Afganistan, Suudi Arabistan, Çeçenistan’dan gelen silahlı grupların, savaşın içine çekmek için Türkiye’ye de büyük çaplı bir saldırı yapabilecekleri konusunda uyardı. maz, Esad ile bir saatlik bir görüşme gerçekleştirdiğini açıkladı. Esad ile Akçakale’de 5 yurttaşın yaşamını yitirdiği top atışı, savaş tezkeresi ve Türk uçağının düşürülmesini konuştuklarını söyleyen Eryılmaz, şunları aktardı: “Görüşmede Esad, ‘Türk halkı bizim kardeşimiz, asil bir halktır, barışsever, yardımsever bir halktır ama hükümet için aynı şeyi söyleyemeyeceğim’ dedi. Esad, AKP hükümetinin politikalarının savaşı tırmandırdığını belirtti.” Suriyeli yetkililerin kendisine, silahlı muhaliflerin SuriyeTürkiye ilişkilerini daha da bozmak için Türkiye’ye büyük çaplı provokatif amaçlı saldırı gerçekleştirecekleri yönünde bilgi aldıklarını söylediğini belirten Eryılmaz, yarın CHP genel merkezine bu iddialara ilişkin bir rapor sunacağını kaydetti. Suriye ziyaretinde Devlet Müftüsü Şeyh Ahmet Hassun, Uzlaşma ve Kalkınma Partisi ve aynı zamanda Uzlaştırma Bakanlığı görevini yü rüten Ali Haydar ile de görüştüğünü belirten Eryılmaz, Müftü Hassun’un silahlı muhaliflerin Türkiye sınırından geçerek masum insanları katlettiğini söylediğini ve bunun dinen ve hukuken kabul edilebilir olmadığını vurguladığını dile getirdi. Bakan Ali Haydar’ın Libya, Afganistan, Suudi Arabistan, Çeçenistan’dan gelen silahlı grupların katliamlar gerçekleştirdiğini ve bunların demokrasiyi getirmesinin mümkün olmadığını söylediğini belirten Eryılmaz, “Burada sorunun çözümüne ilişkin en büyük engel AKP hükümeti olarak görülüyor. Bunu, görüştüğümüz sıradan halk da söylüyor” diye konuştu. ‘AKP en büyük engel’ İLERLEME RAPORU İstanbul Barosu’nun genel kurulu Haliç Kongre Merkezi’nde başladı AB’den korsan uyarısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Avrupa’ya taklit mal girişinin en çok yapıldığı ülkelerden birisi konumundaki Türkiye’ye Avrupa Birliği’nden (AB) uyarı geldi. AB İlerleme Raporu’nda, Türkiye’nin taklit ve korsanla mücadele konusundaki çalışmaları yetersiz bulundu. Raporda, gümrüklerdeki taklitle mücadele de beğenilmezken, Türk polisinin ülke çapında korsan yazılım kullanılmaması konusundaki çalışmalarının desteklenmesi istendi. AB’nin raporunda yer alan fikri mülkiyet haklarına ilişkin tespitleri değerlendiren avukat Cahit Suluk, raporda taklit ve korsan ürünlerin öne çıkarıldığını belirtti. Suluk,“2012 Türkiye İlerleme Raporu’na yansıyan verilere göre, telif haklarıyla ilgili 2011 yılında şüpheli vaka sayısı 3 bin 678 adet. 16 bin 120 korsan ürüne el konuldu. Telif yasasına ilişkin çalışma sürüyor. Ancak sınai haklara ilişkin politik istek zayıf” diye konuştu. Marka ve patent vekillerinin denetimine yönelik mevzuatın da bulunmadığını kaydeden Suluk, “2011 yılında 6 milyon taklit ürüne el konuldu. İhtiyati tedbir almak oldukça güç. Bu da taklitle mücadele etmeyi zorlaştırıyor. Fikri mülkiyet davaları daha hızlı sonuçlanmaya başladı ama bilirkişilik çok kötü” dedi. Raporda, Türkiye’nin gümrüklerde taklitle mücadelesinin yeterli olmadığı bilgisinin yer aldığını kaydeden Suluk, “Türkiye, AB’ye taklit mal girişinin en çok yapıldığı ülkelerden birisi” dedi. Savunmaya özgürlük istemi İstanbul Haber Servisi İstanbul Barosu genel kurulunda İstanbul Baro Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal, “Eğer siz baro olarak bu hukuksuzluklara karşı çıkıyorsanız, elbette siyasi iktidara karşı olduğunuz algısı da ortaya çıkar” dedi. Kocasakal’ın konuşması sırasında salonda bulunan bazı avukatlar, “Savunmaya özgürlük” yazılı pankart açarak, KCK kapsamında avukatların tutuklanmasını protesto etti. İstanbul Barosu’nun bugün sona erecek genel kurulu, dün Haliç Kongre Merkezi’nde başladı. Başkanlık için yeniden aday olan İstanbul Barosu Başkanı Kocasakal’ın açılış konuşmasını yaptığı sırada salonda bulunan Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi üyesi avukatlar, “Savunmaya özgürlük” yazılı pankart açarak, alkışlarla avukatlara yapılan baskıları protesto etti. Daha sonra da “Suriye’den elini çek” pankartının açıldığı eyleme salondaki diğer avukatlar da alkışlarıyla destek verdi. Protesto nedeniyle konuşmasına ara veren Kocasakal da eyleme kısa süreli alkışla des tek verdi. Kocasakal, baronun yalnızca Balyoz ve Ergenekon davalarını takip ettiği yönündeki eleştirilerin gerçeği yansıtmadığını söyledi. Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu’nun başkan adayı avukat Muammer Aydın ise mevcut yönetimin avukatların sorunlarını çözmekten uzak olduğunu söyledi. Aydın, “Avukatlar savunma görevini yaparken ilk defa bu dönemde duruşmalardan men edildiler. Salonlardan zorla çıkarıldılar, gözaltına alındılar, tu tuklandılar. Baro bu süreçlerin tümünde yoktu” dedi. Hukukun Üstünlüğü Platformu’nun adayı avukat Rıza Saka da baronun avukatların sorunlarıyla ilgilenmediğini söyledi. Başkan adayı Filiz Kerestecioğlu ise konuşmasına “Adalet Bakanlığı ile iyi geçinen baro olmaz” cümlesi ile başladı. “Baroların önünde iki seçenek var, ya avukatların ve yüzde 99’unun barosu olacaklar ya da yüzde 1’in. Biz yüzde 99 için adayız” ifadelerini kullanan Kerestecioğlu, tüm hukuksuzluk lara karşı olduklarını ve herkes için adalet istediklerini belirtti. Kocasakal’ın avukatların tutuklu bulunduğu KCK davasını takip etmediklerine yönelik eleştirilere karşı kullandığı “O fotoğrafta olmak istemedik” yönündeki ifadesine tepki gösteren Kerestecioğlu, “Avukatlar gözaltına alındığında, avukatlar meslektaşları için Diyarbakır’dan İzmir’den geldiler. Siz Taksim’den Beşiktaş’a gitmediniz. Biz her türlü haksızlığa karşı her fotoğrafta yer alırız” diye konuştu. Yaklaşık 200 akademisyen ortak basın toplantısıyla uyarıda bulundu ‘Türkiye laiklikten uzaklaşıyor’ İstanbul Haber Servisi Prof. Dr.Coşkun Özdemir, Prof.Dr. Celal Şengör, Prof.Dr. Cevat Geray, Doç.Dr. Cüneyt Akalın’ın da aralarında bulunduğu yaklaşık 200 akademisyen, laiklik, demokrasi ve bilimsellikten hızla uzaklaşıldığında dikkat çekerek “Anayasamızın ülke bütünlüğü, laikliği, Aydınlanmayı ve ulusal birliğimizi belirleyen hükümlerinin değiştirilmesine yönelik girişimlere son verilmelidir” uyarısında bulundu. Beyoğlu Tünel’deki İstanbul Barosu’nda dün bir araya gelen akademisyenler ortak bir basın toplantısı düzenledi. Akademisyenler Türkiye’nin geleceğine ilişkin hem kaygılarını hem çağrılarını kamuoyuna açıkladı. Çağrı metninin imzacılarından Prof. Dr. Coşkun Özdemir, üniversitelerin çökertildiğini belirterek, “Prof. Dr. Mehmet Haberal ve Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nu saygı ile anıyorum. Böyle bir yönetimle bilim ve araştırmaya önem veren üniversite zaten olamazdı. AKP iktidarıyla birlikte 23 oy alan rektör olabiliyor. TÜBA’yı yok etmek istiyorlar. Laik Cumhuriyet karşıtı bir yönetim var” dedi. “Üniversitenin çağrısı” başlığıyla sunulan imza metninde, “Kaygı duyuyoruz, sorumluluğumuzun bilincindeyiz” denilerek şu ifadelere yer verildi: “Cumhuriyetimizimin 100. yılına yaklaşırken ülkemiz Aydınlanma, laiklik, demokrasi ve bilimsellikten hızla uzaklaşmakta, bir kargaşa ortamının içine itilmektedir. Demokrasinin temel değerleri, kavramları, kurumları tahrip edilmiştir. Kurumlar iktidarın mutlak egemenliği altına sokulmuştur. Medya üzerinde ağır bir baskı oluşturulmuştur.” ANKARA BAROSU GENEL KURULU Avukatlar sandık başına gidiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Barosu’nun iki gün sürecek 62. genel kurulu, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde başladı. Sabah saatlerinde başlayan genel kurula mevcut Ankara Barosu Başkanlığı yönetimi ve başkan adayları hazır bulunurken Ankara’daki çok sayıda sivil toplum kuruluşlarının yönetici ve üyeleri ile 2 bini aşkın avukat katıldı. Bugün avukatlar baro başkanlık seçimi için sandığa gidecek. Mevcut başkan Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, genel kurul açılışında yaptığı konuşmada, toplumun, üniversitelerin, akademisyenlerin, gazetecilerin, sivil toplum örgütlerinin, meslek odalarının, “korkulu bir sessizlik” içerisinde olduğu bu dönemde, “sessizlerin sesi” olmayı kutsal bir görev bildiklerini söyledi. Özel görevli mahkemelerin TBMM tarafından kapatıldığını belirten Feyzioğlu, “Ancak dünya hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecek şekilde ellerindeki işleri bitirinceye kadar yargılama yapmalarına imkân tanınmıştır. İzahı imkânsız bu çelişkili durum, ülkemizde hukuk devleti ve demokrasinin içine düşürüldüğü derin krizin bir göstergesidir” dedi. Seçimde, mevcut Baro Başkanı Metin Feyzioğlu’yla birlikte 6 aday yarışacak. Düzenleyene daha çok ceza ANKARA (AA) Anayasa Mahkemesi, yasadışı toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyen ya da yönetenlerle bu eylemlere katılanlara, eyleme silahlı katılan veya eylemde direnenlerden daha fazla hapis cezası öngörülmesini, “toplumsal barışa ve kamu düzenine verdikleri zarar bakımından aynı konumda olmadıkları ve cezaların farklı kurallara bağlı olması” gerekçesiyle anayasaya aykırı bulmadı. Yüksek mahkemenin Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanan kararına göre Şırnak Asliye Ceza Mahkemesi, söz konusu yasanın anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Yüksek mahkeme, kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyen, yöneten ya da bu eyleme katılanlara 1 yıl 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilmesini öngören 2911 sayılı yasanın 28. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemini oybirliğiyle reddetti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle