19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 EKİM 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR Athena, Jolly Joker’de ? Kültür Servisi Ska, punk ve garage müziğin Türkiye’deki başarılı temsilcilerinden Athena, 20 Ekim cumartesi günü Jolly Joker İstanbul’da konser verecek. Athena, yeni albümünün yanı sıra sevilen pek çok parçasını seslendirecek. Ülkemizi Eurovision’da temsil eden Athena, 1993 yılında yayımladıkları ilk albümleri “One Last Breathe” ile dikkat çekmişti. 17 Halil Altındere’nin ‘No Mans Land’ adlı çalışması İstanbul Modern’de yer alan ‘Musibet’ sergisi İstanbul’a dair sorular sorduruyor Bu kentte ne oluyor? CEREN ÇIPLAK Antalya DOB’dan yeni eser ? Kültür Servisi Antalya Devlet Opera ve Balesi, ekim ayında Giuseppe Verdi’nin bestelediği opera eseri “La Traviata”yı sahneleyecek. Rejisör Recep Ayyılmaz’ın sahneye koyduğu eserde orkestrayı ise İtalyan şef Gaetano Soliman yönetecek. “La Travita”nın prömiyeri 16 Ekim Salı günü saat 20.00’de Haşim İşcan Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek. ‘Mirasçılar’ Kazakistan’da ? Kültür Servisi İzmir Devlet Tiyatrosu, Dulat İsabekov’un “Mirasçılar” adlı oyununu 15 Ekim saat 18.30’da Kazan Devlet Akademik Drama Tiyatrosu’nda sahneleyecek. Tomris Çetinel’in yönettiği oyun, Kazak dramaturg Dulat İsabekov’un 70. yaş günü nedeniyle Kazakistan Cumhuriyeti Kültür ve Enformasyon Bakanlığı Kültür Genel Müdürlüğü tarafından Almaata’daki “İsabekov’un Dünyası” Uluslararası Tiyatro Festivali kapsamında sergilenecek. Küratörlüğünü Emre Arolat’ın üstlendiği, İKSV’nin düzenlediği İstanbul Tasarım Bienali’nin iki ana sergisinden biri olan “Musibet” sergisinin omurgasını İstanbul oluşturuyor. “Bir musibet bin nasihattan iyidir” sözünden referans alan sergi izleyiciye İstanbul’un kentsel dönüşümüne dair sorular sorduruyor. İstanbul Modern’de yer alan serginin de küratörü olan Emre Arolat’la konuştuk. “Musibet” sergisini izlerken açıkçası rahatsız oldum, İstanbul’un nasıl dönüştüğünü diken üstünde gösteriyor bize... Bugün yaşadığımız büyük dönüşümün problemli olabileceğini, bundan sonra düzeltilmesi pek de kolay olmayan sorunlar oluşturabileceğini vurgulamak istiyoruz sergiyle. Tasarım kavramının herkesi ilgilendirmesi gereken bir sürecin içinde bulunmanın mümkün olduğunu da vurgulamak istiyoruz. “Hayatınız bir gün çok problemli bir noktaya dönüşebilir” demek için, biraz dikkat çekmek, irite etmek, hafif de germek üzere böyle bir mekânı hazırladık. Yoksa İstanbul ağır hasta mı demek istiyorsunuz? Henüz öyle bir şey yok. “Cereyanda kalma hasta olursun” derler ya işte İstanbul çok cereyanda kalıyor bugünlerde, her tarafta açık pencereler... İstanbul yeteri kadar iyi giyinmezse, yeteri ka İşlerle izleyicide hangi soruları akla getirmek istediniz? ?“İzleyiciye, Bu kentte ne oluyor? Bu ‘Bu kentte bizim kentte bizim adımıza neler adımıza neler yapılıyor? Türkiye’de geyapılıyor’ sorusunu nel olarak tasarım meselesine pek ilgi duyulsordurmak istiyorum. muyor, hatta tasarım Türkiye’de genel olarak büyük bir tabu olarak tasarım meselesine pek ilgi görülüyor. Bu konuyu karmaşık bir disiplin duyulmuyor, hatta tasarım olarak görüp “nasıl büyük bir tabu olarak olsa anlamayız” diye görülüyor. Kentli, kendisi için bakıyorlar. Halbuki yapılan bir şeyi koşulsuz tasarım çokboyutlu, çokdisiplinli. Özellikkabullenmek yerine, le kenti ilgilendiren tatasarım sürecinin içine sarımlar kentlinin bire girmeli. Bu, bir tür bir maruz kaldığı şeyler. Kentli, kendisi için yapılan vatandaşlık borcu. bir şeyi koşulsuz kabullenBunu tetiklemeye mek yerine, tasarım süreciçalışıyoruz.” nin içine girmeli. Bu, bir tür vatandaşlık borcu, bunu tetiklemeye çalışıyoruz. İstanbul’un kentsel anlamda nasıl bir tasarımı var peki? dar iyi korunmazsa ağır hasta İstanbul çok da tasarlanmış olabilir, buna da vurgu yapıbir kent değil. Değişik zayoruz. manlarda, değişik amaçlarla, Bienal mekânını hapisparça parça tasarlanmadan bühane şeklinde yapmanızın yümüş. nedeni nedir? Öyleyse İstanbul’un naTam bir hapishane değil, sıl bir tasarıma ihtiyacı var? daha çok hapishaneyi hatırlaAspirin gibi herkese, her şetıyor. Eserlerimiz nevi şahsıye iyi gelen bir hap yok. Her na münhasır eserler. İstedik ki, seferinde içinde bulunduğu izleyici ortaya konan yapıtla problemi iyi tarif etmek ve o her seferinde bire bir ilişki kutarif üzerinden teşhisi iyi yaprabilsin, konsantre olabilsin. O mak ondan sonra da tasarlakonsantrasyonu sağlamak nacak durumu bütün ölçütleüzere odalar oluşturduk. Odariyle anlamak lazım. Tasarımın ları birbirine bağlayan yol da ana ihtiyaçlarından biri anlabir projeden diğer projeye maktır. Durumu anlamak. Dugeçerken aklı tazelemek, yerumu anlarsanız tasarımı da ni bir etkiye hazırlanmak üzedoğru yapma şansınız artar. re tasarlandı. VUITTON KÜLTÜR MERKEZİ’NDE TÜRKİYE’DEN BİR SERGİ Sanatın Paris ‘yolculuğu’ 2006’dan bu yana birçok ülkeyi güncel sanatların geniş açılı merPARİS Kapalı ama bol ışıklı, cekleri gerisinden tanıtmış olan bu yalın ve şık bir sergi mekânında sergi alanında kendinizi ne yalnız “Günümüz Türkiye’sinde Ge hissedeceksiniz ne de yabancı. zintiye Çıkmak” için Paris’e gel Son derece özenli kataloğun ve meyi düşünebilirsiniz. Kentin gör mekândaki yol gösterici basılı mekemli ana damarı ChampsElysé tinlerin yanı sıra; ilk bakışta ziyaes Bulvarı üzerindeki Vuitton bi retçilerden pek ayırt edemediğiniz nasının üst katından, giriş ücreti genç “rehberler”, dilediğinizde siödemeden hem Paris’e bakmak ze verecekleri açıklayıcı bilgilerhem de Türkiye’de gezinebilmek le gezintinize farklı esintiler getiiçin tam üç ay var önünüzde… recek. Çantalarıyla ünlü markanın özel Açılış gecesinde yapıtlarını tailgi ve faaliyet alanı olan yolculuk nıtan genç sanatçılarımız, bu yoltemasından yola çıculuğa çıkmış olkarak düzenlenen, manın yalın mutluziyaretçisini deği ? Yolculuk temasından luğunu yaşamaktayşik coğrafyalarda yola çıkarak düzenlenen dı. Özenli katalogfarklı gezintilere dadaki tanıtım yazıla“Journeys” güncel vet eden “Jourkaleme alan Nisanatlar sergi dizisinin rını neys” güncel sanathan Çetinkaya’nın son durağı, Hervé lar sergi dizisinin söyleşi/değerlendirson durağı, “Güme karışımı metinMikaeloff’un nümüz Türkilerindeki aydınlatıcı küratörlüğünde, ye’sinde Gezintibilgileri daha renkli ye Çıkmak” alt çoğunluğu genç kuşaktan anekdotlarla, ayrın11 sanatçımızın başlığıyla kapılarını tılarla tamamlıyoraçtı. Hervé Mikaeçalışmalarını bir araya lardı. Örneğin, Kaloff’un küratörlüpadokya’nın “vahşi getiriyor. ğünde gerçekleştiatlar diyarı” anlarilen serginin geniş mına geldiğini, biryelpazeli seçkisi, çoğunluğu genç çok ziyaretçi ilk kez o gece öğkuşaktan 11 sanatçımızın (Murat renmiş oluyordu… Akagündüz, Halil Altındere, SilParis Georges Pompidou Kültür va Bingaz, Canan, Gözde İlkin, Merkezi’nde çalışan genç sanat taMurat Morova, İhsan Oturmak, rihçisi Yekhan Pınarlıgil, Nâzım Ceren Oykut, Tayfun Serttaş, Hikmet’in “Zaten elimde ne kalAli Taptık ve Hale Tenger) resim, dı bu yolculuktan hasretten gayvideo, fotoğraf ve yerleştirmele rı” dizeleriyle başladığı katalog rinden oluşuyor. sunuş metnini şöyle noktalıyor: Modernliği klasisizmle iç içe ta “Tarih unutulur, parçalanırsa, sarımlayan bu köklü markanın her yolculuk sürekliliği yeniden çantalarını ya da bavullarını be sağlamak için bir denemedir. ğenmeseniz ya da alacak gücünüz Journeys’de her sanatçı bir olmasa bile üst kata çıkarak bu ser Odisseas, gösterilen her eser gide dolaşabilirsiniz. Üstelik, çağ bir Odisseia, ‘hafıza’ya ve ‘tadaş müzecilik anlayışının zarif bir rih’e bir yolculuktur. Odisseörneği olarak hizmete girdiği as’ların dönüşüne…” MEHMET BASUTÇU Kültür Servisi Beyaz Müzayede 125 yerli ve yabancı sanatçının 198 eserini 18 Ekim’de satışa sunmaya hazırlanıyor. 20122013 sezonunun ilk müzayedesini Sofa Hotel’de yapacak 21. Beyaz Müzayede’de yer alan eserler 17 Ekim’e dek bu mekânda sergileniyor. Taner Ceylan’ın 140x200 ebadındaki 2009 tarihli “Je T’Aime Peggy’’ adlı eseri 250350 bin TL fiyat aralığında, Komet’in 185x185 ebadındaki “Kuledibi Şairlerinden İlham Perisi’ni Nasıl Tuzağa Düşür Beyaz Müzayede’de yeni sezon düklerinin Resmidir” adlı eseri ise 90130 bin TL fiyat aralığında satışa sunulacak. Burhan Doğançay’ın 1982 yılına ait “Big Spiderweb” adlı Kurdele serisine ait yapıtı, Yüksel Arslan’ın “Ciriminels, CiriminellesArture 433” adlı eseri de satışa sunulacak eserler arasında. Eserleri yurtdışı ve yurtiçinde önemli koleksiyonlara girmiş olan Yaşam Şaşmazer’in “Give Some Bear” adlı 140cm boyundaki ahşap heykeli ise 80120 bin TL fiyat aralığında satışa çıkacak. Cemal Emden’in çalışması. Ceylan Ertem “Ütopyalar Güzeldir” (Ada Müzik) İnançlarının peşinden şartları umursamadan tutkuyla koşan müzisyenlerin sayısı çok değil; o nedenle onlar iyi kötü, eksikli gedikli oluşlarından azade bir bütün olarak kıymetli. İkinci solo albümü “Ütopyalar Güzeldir”i çıkaran besteci, yorumcu, şarkıcı Ceylan Ertem kesinlikle bunlardan biri. Genelde kısa, 40 dakikaya sığdırılmış 12 şarkı var albümde. Albüme adını veren Ferhangi Şeyler oyununda Ferhan Şensoy’un sazıyla TürkçeFransızca söylediği sarkastik parça “Ütopyalar Güzeldir”in melankoliye boğulmuş yorumu, söz ve bestesi Mabel Matiz’e ait masalsı “Cennetin Irmakları” bir de sözleri Ömer Hayyam’a ait mutsuz “Ne Güzel Gün”; diğerleri Ceylan imzalı. Ceylan şarkılarında oldukça az müzikal pasajlar bıraksa da, bu albümde müziğin önemli bir söz hakkı var. Sözün güzelliği ortak yapımcı Cenk Erdoğan. Usta gitarcının yaptığı düzenlemeler, sololar ve yarattığı sound, bu albümle yapılabilecek tüm eleştirileri hasır altına ittiriveriyor. Yanı sıra Ediz Hafızoğlu, Alp Ersönmez, Gökhan Sürer, Murat Çopur, Ertan Şahin, Amy Salsgiver, Adam Matta gibi müzisyenlerin de hakkı ödenmez. Ceylan’ın şarkılarında karanlık bir atmosfer var; sorguluyor, kızıyor, özlüyor; “Ne olursan ol gelme, kötüysen dur gelme” diyerek Mevlana’yı kapı dışarı eden bir dünyaya davet ediyor. Sesinin aksine masum değil şarkıları; erken olgunlaşma belirtileri ve hortlamasından korkulan travmalar eşlik ediyor satırlara. [email protected] Beth Orton Sugaring Season ( Anti Records) Beth Orton’un 2006’da çıkardığı “Comfort of Strangers”dan bu yana altı yıl geçmiş. Sessiz kaldığı yıllarda aslında hiç de boş durmadı Orton. İki çocuk sahibi oldu, EMI’dan ayrıldı ve evlendi. The Guardian’a söylediğine göre, 40 yaşını da geçince herhalde artık müzik yapmam diye düşündüğü sırada, işler değişmiş ve sonunda bağımsız plak şirketi Anti ile anlaşmış. Bana göre Orton, bu albümde melankolizmi, yeni bir bebeğin varlığıyla gelen sorumlulukla çok iyi dengelemiş. Albümün açılış şarkısı “Magpie”da “Geri dönmeyeceğim, Güneşi gördüm / Hiç kimse için geri dönmeyeceğim” derken belli ki kendi hayatından söz ediyor. Beth Orton, 19 yaşında ailesini kaybedince kendini bir Budist tapınağına kapatıp acılarıyla baş etmenin yolunu bulmuş biri. İşler ters gitse de yine bir yolunu bulmuş ve içten şarkılar yazmış. 10 şarkıdan oluşan albümde bir önceki çalışmasında yaptığı gibi elektronik unsurları çıkarıp organik bir sound elde etmiş, sanki bu defa sesine farklı renkler de gelmiş. Her zamanki gibi içindeki ıssızlığı yansıtan şarkı sözleri var ama şarkılar insanın içini ısıtan melodilerden yoksun değil. Akustik gitarın liderlik ettiği “Sugaring Season”, dinleyende tatlı bir his yaratan güzel bir folkpop albümü. www.zulalkalkandelen.com Komet’in eseri C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle