19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 EKİM 2012 PAZAR [email protected] 14 PAZAR KONUĞU Güvenlik politikaları danışmanı Mete Yarar part time vatandaşlığa full time güvenlik olmaz diyor Yurttaşlık bilinci gerekli SÖYLEŞİ P O R T R METE YARAR LEYLA TAVŞANOĞLU “Hareket tarzınız her şeye değecek kadar değerli olmalıdır.” Bu sözler, Suriye Havayolları uçağının Esenboğa Havalimanı’na indirilmesi olayına tepki gösteren güvenlik politikaları danışmanı Mete Yarar’a ait. Kendisi de eski bir Özel Kuvvetler mensubu olan Yarar’a göre PKK’yle savaşta edinilen tecrübe birikimi doğru kullanılmıyor. Özel Kuvvetler’de kimi bireylerin yaptıkları hatalardan bütün kurumun sorumlu tutulduğunun altını çizen Yarar, “Kurumun esası Akıncılar felsefesidir. Akıncılar Eflak isyanında şehit olunca Osmanlı da duraklama dönemine girdi” diyor. Yarar’ın şu sözleri de çok çarpıcı: “72 milyon kişi terörle mücadelede başarısızlığın hesabını kendi vicdanlarında sorgulamaya başladıkları zaman doğru çözümlere ulaşılır.” MoskovaŞam seferini yapan Suriye Havayolları’na ait bir yolcu uçağının bizim F16’lar tarafından Esenboğa Havalimanı’na indirilip aranması, dokuz buçuk saat sonra da serbest bırakılması olayını nasıl karşıladınız? M.Y. Savaşın seyrini değiştiremeyecek olayların içinde yer almaya başladığınızda, hareket alanınızı gittikçe daraltırsınız. Hareket tarzınız her şeye değecek kadar değerli olmalıdır. Dış politikada çözüm için askeri önlemlerin uygulanması yeni bir olay değil. Ama son söylemeniz gereken sözü ilk başta söylerseniz manevra alanınızı daraltırsınız. Suriye’deki iç savaşın seyrini değiştiremeyecek ufak çaplı her olayın içinde yer aldığınızda sorunun bir parçası olmaktan çıkıp sorunun ta kendisi olursunuz. Neredeyse otuz yıldır PKK’yle savaşılmasına karşın hâlâ yapılan hatalardan ders alınmamasına ne diyorsunuz? M.Y. Herkes şu soruyu soruyor: 1984’ten beri böylesine savaşmamıza rağmen PKK niye hâlâ Bingöl’de yol kesebiliyor, niye hâlâ yola mayın döşeyebiliyor? Terörle mücadeledeki en önemli etken tecrübedir. Herkes, “Tecrübe edinemedik mi” diye soruyor. Tecrübe ediniyorsunuz ama tecrübe edinmek kişiye özel bir yetenektir. Kurumlar tecrübe edinirler ama asıl önemli olan o kurumun içindeki insanların ne dereceye kadar tecrübe edinme yetenekleri olduğudur. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) belki de en büyük eksikliklerinden birisi, nizami bir ordu felsefesiyle tecrübesini içinde, bünyesinde barındırabileceğini düşündü. Ama bu mümkün değil. Neden? M.Y. Siz tam mevki, rütbe olarak olgunlaştığınız bir dönemde rütbeniz o görevi yapmaya yetmiyor. Çünkü orada önemli olan tim, bölük komutanı, arazideki başçavuş, işin içindeki kıdemli astsubay. O insanların rütbesi yetmeyince alıp başka bir yerde, başka bir göreve tayin ediyorsunuz. TSK’deki şu anki görev ve kadro durumuna göre bölük komutanı yüzbaşı olur. Binbaşıdan bölük komutanı olmaz. İyi de, kişinin fiziki kondisyonu, mesleki tecrübesi buna yeterliyse böyle bir kısıtlama koymak, açıkçası ağacın en güzel meyveyi veren dalını kesmek gibi bir şeydir. İyi de bu tecrübeler başkalarına aktarılamıyor mı? M.Y. Tecrübe aktarılmaz. Şöyle düşünün: Bir cerrah yanında asistanlar yetiştirir. Ama yetiştirirken asistanlarına ellerini vermez ki. Asistan cerrah hocasının yanında alabildiği kadar tecrübe alır. Daha da açık söylemek gerekirse tecrübe insanın kendisi tarafından edinilmelidir. B ir başarısızlık varsa bu sadece TSK’nin, siyasetin ya da emniyet güçlerinin değil 72 milyonundur. 72 milyon bu başarısızlığın hesabını kendi vicdanında sorgulamaya başladığında doğru çözümlere ulaşabileceğiz. D ünyada bundan sonra en çok ihtiyaç duyulacak insanlar Özel Kuvvetler mensupları olacaktır. Çünkü teknoloji artık tek bir alanda olmayı gerektirmiyor. Saldırı amaçlı konvansiyonel bir güce artık ihtiyaç yok. E PKK terörünün patlak verdiği dönem olan 1988’de Kara Harp Okulu’nu bitirdi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da komando birlikleri de dahil çeşitli birliklerde görev yaptı. Terörle mücadele konusunda eğitim aldı. Etnik sorunların temel nedenleri ve dış politikayla bağlantılarına ilişkin çalışmalar, Türkiye’nin bulunduğu bölge ve Ortadoğu üzerine araştırmalar yaptı. Özel Kuvvetler’de uzun yıllar görev aldı. Irak’ta 2004’te Özel Kuvvetler’de görevliyken Türk Silahlı Kuvvetleri’nden istifa etti. Çeşitli şirketlerin enerji danışmanı olarak Irak’la bağlantıları sürüyor. A Haber televizyon kanalının güvenlik politikaları danışmanı. Kendileri yerine kurumu korusalardı Kurumlarımızın başındaki insanlar kendi şahıslarıyla ilgili bir şey söylendiğinde dava açıyorlar. Keşke kendileri için dava açmasalar da korumaları gereken kurumlara bir söz söylendiğinde dava açsalar Arazide hiç görev yapmamış, Brüksel’de NATO karargâhında neredeyse ömrünü geçirmiş bir üst düzey subayın Dağlıca komutanlığına atanmasındaki mantığı çözebiliyor musunuz? M.Y. O mantıkta hata olduğu için sonuç böyle oldu. Bugün Güneydoğu’da A Takımı diyebileceğimiz yeni bir kadro oluşturuldu. Bölgede operasyonel birlik komutanlarının hepsi Özel Kuvvetler’de ya da komando birliklerinde yetişmiş çok özel kişiler. Dikkat edin. O nedenle operasyonlarda başarı sayısı da arttı. A Takımı’nı iyi kurarsanız bütün kadro da ona göre yetişir. Çünkü karar verici makam hata yapar. Arazide yapacağınız hatalar sizi tabii ki etkiler ama asıl önemli olan makamın yaptığı ya da yapacağı hataları engellemektir. Araziyi bilen, tim, tabur, bölük komutanlığı yapmış kişi her türlü operasyonel kararı net olarak alabilir. Zamanlamasını da çok iyi yapabilir. Şöyle de bir şey var: PKK terör örgütü bizi saatlerce, günlerce, aylarca gözetliyor. Nerede hata yaptığımızı, eksiğimizi bulmaya çalışıyor. Bulduğu yerde de pusu kuruyor, mayın döşüyor, karakolu basmaya çalışıyor. Bir de işin şu yönünü anlatmak lazım: PKK saldırdıktan sonra açık kapatmaya çalışıyorsunuz. PKK’nin yerine bu açıklarınızı, yanlışlarınızı denetleyecek bir kurumun kurulmamış olması en büyük sıkıntı. Her bölgede o birliklerin açıklarını, eksikliklerini PKK gibi gözetleyecek ve hedefleyecek bir kurum kurmak zorundasınız. Çünkü bu görevi PKK yaptığında mutlaka şehit ya da yaralı veriyoruz. Ama bunu siz üstlenirseniz en fazla yapabileceğiniz ikaz etmektir. Para ya da başka çıkarlar için girmezler. Bir de bu insanları tabii ki pohpohlamayacaksınız. Ama dövmeyeceksiniz de... Yani, kurumların içinde hata yapan insanları çıkartıp dışarıda elemesini bileceksiniz. Özel Kuvvetler içinde bir kişi hata yaptığında, sanki bütün Özel Kuvvetler o işin içindeymiş gibi lanse ettiğinizde kurumun içinde olan insanların morallerini sıfırlarsınız. O kurumu siz potansiyel bir suç örgütüymüş gibi gösterirseniz o insanların oraya bağı kalmaz. Zamanında birçok olay yaşandı. Bu insanların bir tek hedefleri var. Bu vatana, millete ellerinde silah tutarak yapabilecekleri en üstün hizmeti yapmaya çalışıyorlar. Bunun için de canlarını ve kanlarını ortaya koyuyorlar. Siz bunların en önemli motivasyon unsurunu ellerinden alıyorsunuz; onları hiç yerine koyuyorsunuz. “Kötüsünüz” dedikten sonra bir daha “İyisiniz” deme şansına sahip değilsiniz. Kurumlarımızın başındaki insanlar kendi şahıslarıyla ilgili bir şey söylendiğinde dava açıyorlar. Keşke kendileri için dava açmasalar da korumaları gereken kurumlara bir söz söylendiği zaman dava açsalar. Peki, zaman içinde Özel Kuvvetler’i ayakta tutan sözünü ettiğiniz unsurlarla oynandı mı? M.Y. Zaman zaman oynandı. Bu süreçlerden sonra da açıkçası itibarları geri verilmedi. Birileri suçlandı. Bu suçlamalarda kurumsal olarak bir hata varsa yapacak bir şey yok. Ama kurumsal değil de bireysel hatalar varsa o zaman kuruma itibarını iade etmek, onurlandırmak zorundasınız. Dünyada bundan sonra en çok ihtiyaç duyulacak insanlar da bu Özel Kuvvetler mensupları olacaktır. Çünkü teknoloji artık bir alanda bulunmayı gerektirmiyor. Saldırı amaçlı konvansiyonel bir güce artık ihtiyaç yok. Bundan sonra çok iyi kullanacağınız üç güç var. Bunu ben değil Amerikalılar söylüyor. Bu unsurlar Deniz, Hava Kuvvetleri ve Özel Kuvvetler. Bunlar geleceğin savaşlarında kullanılacak üç unsur. PKK sahada kazanamadığını propagandayla kazanıyor Sizin savunduğunuz bir düşünce var: PKK sahada kazanamadığı başarıyı her zaman propagandayla kazanmıştır, dersiniz. Nasıl oluyor bu? M.Y. Çünkü PKK her yaptığını efsaneye dönüştürdü; karşı tarafı da özellikle propagandayı kullanarak pasifize etmeyi çok iyi bildi. Bertaraf etmek istediklerini alanda yenemiyorsa iftira, bir şekilde başka bir yöntem kullanarak alt etmiştir. Hedef seçtiği insanların çoğu da bu tipte. Bu tuzağa da maalesef toplumun büyük kesimi düşmüştür. Çünkü olayların içyüzünü, kişileri ve bu olayların nasıl geliştiğini hiçbirimiz tam olarak araştırmayız. Şemdinli’deki olaylarda neredeyse PKK 300 Spartalıya dönüştürüldü. Yani 300 PKK’li sanki koca TSK’yi durdurmuş gibi bir izlenim yaratıldı. Çatışmalarda bir kişinin üzerine yüz kişi gidiyormuş izlenimi oluştu. Bunun tam tersine, çatışma anında karşılıklı sayılar neredeyse birebir aynıdır. Peki, bu gayri nizami savaşta Özel Kuvvetler’den gereğince yararlanılıyor mu? M.Y. Özel Kuvvetler sahaya indi, gibi komik ifadeler kullanılıyor. Onlar hep orada var. Hiçbir zaman da o sahadan çekilmediler. Akıncılar yok olunca Osmanlı çöktü Özel Kuvvetler’in felsefesi nereden kaynaklanıyor? M.Y. Bir özel kuvvet mensubunun yerine adam koymakta zorlanıyorsanız o zaman sıkıntı başlar. Çünkü bu kuvvet Akıncılar felsefesinden gelir. Gönüllülük esasına bağlıdır. Akıncılar gibi gönüllü, kefalet üzerine gelirler; arkalarında bıraktıkları hiçbir şeyi de umursamazlar. Vatan sevgisi dışında onlar için her şey ikinci plandadır. Her şeyi onurları, şerefleri ve centilmenlik ruhuyla yapıyorlar. Bu üç unsurla oynamayacaksınız. Çünkü bu unsurlar onları ayakta tutuyor. Amerikan Özel Kuvvetleri’nde Osmanlı’daki Akıncıları inceleyip birebir hayata geçirilmiş yapı var.Tarihe bakın. Osmanlı’nın Balkanlar’daki başarılarının en büyük nedenlerinden biri Akıncılardır. 1595 Eflak isyanı sırasında yanlış kullanılmışlardır. Akıncıların hemen tamamı şehit olmuştur. Osmanlı’nın duraklama dönemine baktığımızda Akıncıların sahadan çekilmesiyle neredeyse birebir aynı zamana rastlar. Sessiz çoğunluk yerine sesli çoğunluk olalım Bu üç unsuru Türkiye’de zayıflatmadık mı? M.Y. Kurumların içindeki kişileri ayıklar ya da kurumların içindeki bir davayı sorgularken kurumların ana yapısını sorguluyorsunuz. Sıkıntı orada. Çünkü kurumun kaynağı insan. Onu yıprattığınızda o kaynağın ana damarlarını kesiyorsunuz. Hepimiz part time vatandaşız ama full time güvenlik istiyoruz. Siz önce full time vatandaş olun. Atatürk, “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır” diyor. Bunu sadece savaş için değil, inandığı doğrular için söylemiş. Siz bu satıhta mücadele edebiliyor musunuz? Birisi yanlış yaptığında karşısına çıkıp mücadele edebiliyor musunuz? Sessiz çoğunluk yerine sesli çoğunluk olabiliyorsanız bu aykırılığın sesini de çok rahat biçimde bastırabilirsiniz. Bir başarısızlık varsa bu sadece TSK’nin, emniyet güçlerinin ya da siyasetin değil, 72 milyon nüfusundur. 72 milyon bu başarısızlığın hesabını kendi vicdanında sorgulamaya başladığında o zaman doğru çözümlere ulaşabileceğiz. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle