19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Y Y Y Y Y Y Y Y Y B B B K 7 2 6 7 10 7 7 9 13 15 18 17 4 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars K K B Y Y Y Y Y Y Y K K B 2 5 4 14 14 10 7 11 6 8 0 4 3 HABERLERİN DEVAMI Oslo B 5 Belgrad B 3 Helsinki PB 0 Sofya B 1 Stockholm PB 2 Roma Y 13 Londra B 9 Atina Y 13 AmsterdamB 9 Zürih Y 4 Brüksel Y 7 Moskova K 1 Paris PB 9 Aşkabat B 8 Bonn Y 8 Taşkent B 5 Münih K 5 Baku PB 10 Berlin Y 6 Bişkek B 3 Budapeşte Y 7 Tiflis PB 7 Madrid A 14 Kahire A 16 Viyana Y 5 Şam B 11 Ülke genelinin çok bulutlu, Marmara’nın doğusu, Ege, Akdeniz, İç Anadolu’nun batısı, Batı Karadeniz, Doğu Anadolu’nun güney ve batısı, Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Amasya, Yozgat, Nevşehir ile sabah saatlerinde Edirne, Tekirdağ, Kırklareli ve Çanakkale çevrelerinin yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. 8 OCAK 2012 PAZAR TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 8 Ocak GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada savcının yargısını onaylayarak tutuklama kararı veren hâkime, “Terörist demek bana en büyük ceza” dedikten sonra Silivri zindanına gönderildi. İlker Başbuğ’un tutuklanması içeride dışarıda geniş tepkilere neden oldu. “Sorguda kızdı, Yüce Divan’a sığındı” manşetiyle Başbuğ’un tutuklanmasına arka çıkan, malum cemaatin etkisindeki bir genel yayın müdürünün yönetimindeki Radikal gazetesi ile dinci, yandaş gazetelerin eteklerinde ziller çalıp oynadıkları yayınlar dikkate alınmazsa… …medya ve dünya basını, ilk gün Genelkurmay Başkanı’nın uluorta terörist ilan edilerek tutuklanmasını eleştirdi. ??? Çankaya’daki başta, AKP önde gidenleri Başbuğ’un tutuklanmasını yorumlayan açıklamalar yaparken, Başbakan RTE sustu. Haberlere göre pazartesi günü konuşacakmış. Susmakta yerden göğe kadar haklı Başbakan. Cuma, cumartesi, pazar… üç gün İstanbul’daki saray misali evinde, başını iki eli arasına alacak, düşünecek: Özel yetkili savcı ile tutuklama kararı veren özel yetkili hâkim, üç ifade, beş imalı açıklamaya dayanarak, en az beş altı yıldır birlikte çalıştığı, güvendiği Genelkurmay Başkanı’nın bir terör örgütü kurduğunu, yönettiğini keşfediyor da insanların nefes alışlarını bile denetim altına almayı başaran Başbakan’ın, Başbuğ’un terör örgütü kurup yönettiğinden haberi olmuyor! Üstelik Başbuğ, şeytani bir zekâ! Herkesi enayi yerine koymuş! Hükümeti devirmek için TSK içinde terör örgütü kurup yönetirken, Başbakan’ın asker içindeki köstebeklerini, MİT gibi, Emniyet gibi istihbarat servislerini de bir güzel uyutmuş! ??? Vah ki vah! Başbuğ’un tutuklanması RTE’nin kolay sindirebileceği bir darbe değil... Çankaya’daki “kardeşi” gibi; “Kimse mahkeme sonuçlanmadan suçlu ilan edilemez. Herkes hukuk karşısında eşittir” diye klasik bir açıklama yapsa veya yardımcısı Beşir Bey gibi, Başbuğ’u sevecenlikle “arkadaşımız” diye anımsasa ya da Ahmet Davutoğlu gibi “yargı sürecinde bazı suçlamalar yapılamaz” diye, gerçekçi açıklama yapamayanların sığındığı bir yorum yapsa… …bu söylemlerin hiçbiri yediği darbenin ağırlığını hafifletmez. A’dan Z’ye iktidar kadroları yargı adaletine ve çabuk karar vermesi dileğine sığınıyor. ??? Okuryazardır yöneticilerimiz, dışarıda yoğunlaşan eleştirisel yayınları herhalde okuyor olmalılar. Zira dış yayınlar, açıklamalar ilk gün susmadı. Dış medya: (Tabii Amerika’daki) CNN, Türk hükümetinin baskısı toplum içerisinde kutuplaşmalara yol açtı. Bazıları tutuklamayı “hükümet demokratikleşme yolunda önemli bir adım attı” diye yorumluyor. Ancak eleştiriler soruşturmanın politik bir cadı avı olduğu yönünde. Eleştirilerde, Başbakan’ın rakiplerini sindirmeye ve laik düzeni hadım etmeye çalışmakla suçladıklarını yazıyor. Uluslararası Reuters haber ajansı; kendi kuşağındakiler tarafından saygıyla bakılan, kuşağının en entelektüeli Başbuğ’un, Türk ordusunun en iyi ve parlak kişisinin şimdi parmaklıklar ardında olduğunu duyuruyor. New York Times; Başbuğ’un tutuklanmasını daha önce eşi benzeri görülmemiş bir olay diye tanımladıktan sonra, “bu tutuklamanın laik kurumlarla AKP’nin itişmesinin son perdesi” olduğunu yazıyor. ??? İçerideki dışarıdaki yorumlar tutuklamaya geniş yer verirken… ...TC’nin 26. Genelkurmay Başkanı; mahkeme kararı ile terörist örgüt kurmak ve yönetmekle suçlanarak terörist ilan edilirken... …“Kendi vatandaşlarımıza terörist demek istemiyoruz ( 5 Ocak 2014)” diye demeç veren son Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel… ...Hiç değilse Başbuğ’un tutuklandığı ilk gün… …Milliyet’teki demecine sadık kalarak… TSK’nin başında bulunanların asla terörist ve TSK’nin terörist örgüt diye suçlanamayacağını bir demeçle, asker görüşü olarak açıklama görevini yerine getireceğine… …Başbakanı gibi sustu! Bu tavrı; kendisi için hayırlara vesile olur inşallahhh! İngiliz gazeteci Gareth Jenkins, Türkiye’de darbe iddialarını konu alan Ergenekon ve Balyoz davaları hakkında yabancı diplomatların, düşünce kuruluşlarının ve gazetecilerin görüşüne başvurdukları isimlerin başında gelir. Sunday Times, Al Ahram Weekly ve Turkey Analyst gibi yayınlara düzenli makaleler yazan Jenkins, ülkemizde daha çok, John Hopkins Üniversitesi İleri Uluslararası Çalışmalar Okulu (SAIS) için yazdığı ‘Türkiye’nin Ergenekon Soruşturması’ raporuyla tanındı. ABD ve Avrupa’da davalarla ilgili çok sayıda konuşma yaptı. Jenkins, Türk siyasetini ve TSK’yi, bu soruşturma sürecinden çok önce takip eden biri. TSK üzerine kaleme alınmış “The Turkish Military and Politics (Türkiye’de Ordu ve Politika)” ve siyaset konusundaki “Political Islam in Turkey: Running West, Heading East (Türkiye’de Siyasi İslam: Batı’ya Koşmak, Doğu’ya Dönmek)” adlı kitapların yazarı. Jenkins dünkü görüşmemizde, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklanmasını şöyle değerlendirdi: “Bu tür web siteleri ‘kara propaganda’dır ve hiçbir ordunun yapmaması gerekir. Ancak bunların yapılmış olması Başbuğ’un silahlı örgüt yöneticisi olması sonucunu doğurmaz. Bu tür siteleri ilk yaptıran komutan da Başbuğ değil. Akla ‘Daha önceki komutanlar neden çağrılmıyor?’ sorusu da geliyor. Büyük olasılıkla özellikle Başbuğ’u hedef alan hukuki değil siyasi bir ‘Başbuğ’un Tutuklanmasına Kimse Demokrasi Demiyor’ süreç gibi gözüküyor. Böyle algılandığı için, normalde bir Genelkurmay Başkanı’nın tutuklanmasından en çok memnun olması gereken BDP bile eleştirdi. Tutuklamaların sürerek kendilerinin de hedef olacağı yönünde kaygıları var çünkü. Böyle giderse Türkiye’de hukuk sistemine hiç güven kalmayacak.” verdiler. Ancak bu algı, son iki sene içinde tamamen değişti. Artık kimse bu yaşananlara ‘demokrasi’ diye bakmıyor. Askeri otoriterleşmeden polis otoriterleşmesine geçiş olarak değerlendiriliyor. Ancak özellikle Arap Baharı sonrasında bu bölgede istikrarlı Türkiye’ye ihtiyaç duydukları için yüksek sesle eleştirmiyorlar. Ki bu yaptıkları da vahim bir hata.” Otoriterleşme: Askerden polise Jenkins’e göre darbe soruşturmaları ve tutuklamalara yönelik içerideki güven sarsıntısı, dış dünyada da mevcut: “İlgili ilgisiz o kadar çok insan tutuklandı ki artık inandırıcılığı sorgulanır hale geldi bu davaların. Ergenekon ilk gündeme geldiğinde, Türkiye’de derin devletin ve uzantısı çetelerin temizleneceği yönünde Avrupalılar’a büyük bir inanç vardı. O yüzden AKP hükümetine açık ve tam destek TSK’nin morali bozuk Başbuğ ve üst düzey komutanların tutuklanmasının TSK’ye olumsuz etkileri olacağına da vurgu yapan Jenkins’in şu sözleri dikkat çekici: “Başbuğ gibi bir komutan silahlı terör örgütü suçlamasıyla tutuklanıyor. Okyanus’ta görev yapan bir komutan gelip adalete teslim olmasına rağmen ‘kaçar’ diye tutuklanıyor. Artık subayların kafasında ‘Her an hapse atılabiliriz’ korkusu var. Bu korkuyla, bozuk moralle komutanlarının verdiği emirleri yerine getirmeleri güçleşebilir...” Jenkins, Uludere’de sivillerin bombalanmasında TSK’de hâkim olan moralsizliğin de etkisi olduğu kanaatinde: “Aktütün ve Dağlıca’da ‘Niye daha önce hareket etmediniz’ diye o kadar çok eleştirildiler ki. Uludere’de operasyon için bu kadar acele etmelerinin ardındaki bir neden de bu olabilir. Bir asker için moral çok önemlidir. Morali bozuksa, kendisini riske girmiş hissediyorsa en sağlıklı kararları veremeyebilir.” GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ANKARA SANAT TİYATROSU’NA DESTEK Türkiye’nin en eski ve köklü özel tiyatrolarından Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) geçen günlerde Ankara büromuz çalışanlarını ağırladı. Kurulduğu 6 Aralık 1963’ten bu yana 158 oyunu sahneye taşımışlar. Biz, Aziz Nesin’den uyarlanan “Zübük” ile son iki sezonun oyunu “Giderayak”ı izledik ve çok beğendik. Çocuklara çevre ve temizlik bilinci aşılamak için de “Dünyayı Kurtaran Çocuk” ile “Sihirli Parmaklar” hafta sonları sergileniyor. Özel tiyatroların vergi borçları, izleyici azlığı gibi sebeplerle perde kapatmak zorunda kaldığı şu günlerde başkentin özel tiyatroculukta gururu olan AST’a hep beraber destek olalım. Gardiyana sahip çıktı Halen tutuklu bulunan CHP Milletvekili Mustafa Balbay, Ağbaba aracılığıyla Silivri’deki gardiyanların sorunlarının çözümüne yönelik soru önergesi verdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, kendisini ziyaret eden Malatya Milletvekili Veli Ağbaba aracılığıyla verdiği soru önergesinde, Silivri’de yaşayan gardiyanların sorunlarına sahip çıktı. Ağbaba, Ergin’e şu soruları yöneltti: “Memurların Silivri’de servislerinin bulunmamasının sebebi nedir? Silivri Cezaevi’nde 1 yıl boyunca ücretsiz servis hizmeti verilmiş, daha sonra servis kaldırılmıştır. 500 infaz koruma memurunun servisi neden kaldırılmıştır? Bakanlığınız servis sorununun çözümü için herhangi bir girişimde bulunmuş mudur? Ankara’da, Antalya’da, Konya’da ceza infaz kurumlarında çalışanlar, işyerlerine ücretsiz olarak taşınırken, Silivri Cezaevi’nde çalışanların servisinin olmaması bir çifte standart değil midir? Otostop çekerek, işyerlerine ulaşmaya çalıştıkları belirtilen personelin her gün can güvenliğinden yoksun bir şekilde işyerlerine gitmek için mücadele vermeleri, ‘reformlar’ yapılması ile övünülen Adalet Bakanlığı’nın reformlarına yakışmakta mıdır?” MEMURA NEDEN SERVİS YOK? Ağbaba, “Balbay adına” verdiği soru önergesinde, “Silivri Cezaevi’nde çalışan infaz koruma memurlarının büyük bölümü daha önce Bayrampaşa Cezaevi’nde çalışan memurlardır. Bayrampaşa Cezaevi’nde çalıştıkları dönemde servis araçları bulunan bu memurların Silivri’de servislerinin bulunmamasının sebebi nedir” sorusuna yanıt istedi. Hilmioğlu’nun sağlığı Ağbaba, Ergin’in yanıtlaması istemiyle verdiği bir başka soru önergesinde de Ergenekon kapsamında tutuklanan Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun sağlık sorunlarına dikkat çekti. İzmir operasyonları kapsamında hazırlanan iddianamenin ayrıntıları internete düştü Kocaoğlu’na 180 yıl iddiası internet medyasında dolaşıyor. Buna göre mahkemeye sunulan İZMİR İzmir Büyükşehir iddianamenin 700 sayfayı içerBelediyesi’ne geçen yıl dü diği ve 130 sanık hakkında gözenlenen iki ayrı operüş bildirildiği vurgurasyon kapsamında halanıyor. Bazı sitelerzırlanan iddianamenin ?Söz konusu deki bilgilere göre İzmir 8. Ağır Ceza bilgilerin kim savcılık, 25 soruşturMahkemesi’ne sunulma için, 180 yıl hapis masının ardından, id ya da kimler cezası istiyor. tarafından dianameyle ilgili ayavak şikâyet rıntılar internette yer sızdırıldığı edilmişti almaya başladı. İzmir sorusuna Büyükşehir Belediye Operasyon sürecinyanıt Başkanı Aziz Kocade İzmir Cumhuriyet oğlu için “örgüt lidearanıyor. Başsavcısı Durdu ri” olduğu gerekçeKavak, halen yürüsiyle toplam 180 yıl hapis ce tülen bir soruşturma kapsazası istendiği savlanırken, söz mında basına açıklama yaparak, konusu bilgilerin kim ya da soruşturmanın gizliliğini ihlal kimler tarafından sızdırıldığı so ettiği gerekçesiyle HSYK’ye şirusuna yanıt aranıyor. kâyet edilmişti. CHP’li vekilGizlilik kararı kalkmadığı lerin yaptığı başvuru ile HSYK, için sanık avukatlarına bile ve Kavak hakkında inceleme başrilmeyen iddianameden satırlar, latılacağını duyurmuştu. OZAN YAYMAN Önce şu noktanın altını çizelim; 35 kişinin ölümüyle sonuçlanan böylesine acı bir olay bile, yöre halkının karşı karşıya olduğu zor yaşam koşullarını gündemin birinci sırasına çıkaramadı. Hükümetin terörle mücadele üzerinden de yürüttüğü “siyaset mühendisliği” her şeyin önüne geçti. Hükümet çevrelerinin de yarım ağızla kabul ettiği “kaçakçılık” gerçeği etrafında yaşananlar, 56 günlük dizi yazıya malzeme olacak zenginlikte görünüyor. Gazetelerin farklı sütunlarında yer alan “kaçakçılık” motifli haberleri alt alta koyduğumuzda ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: Yöre halkının sigara ve mazot kaçakçılığı yapmasına devletin resmi kurumları göz yumuyor. Güvenlik güçleri operasyona çıkacağı zaman, kaçakçılara haber veriyor, “şu şu bölgelere girmeyin” diyor. Kaçakçılık yapanlar günde 50 lira kazanıyor. Yani 6 paket Marlboro parası. Getirilen ürün çok daha kıymetli olduğuna göre, kaçakçılığın asıl rantını alanlar kim? Terör örgütünün sınır kaçakçılığından pay aldığı farklı biçimlerde ifadelendiriliyor. Bu durumda, devlet kaçakçılığa göz yumarken terör örgütü de pay mı alıyor? Sigara, mazot kaçakçılığını çekici kılan hükümet. Çünkü her ikisinin de yaklaşık yüzde 7080’i vergi. Böylece vergisiz kaçak ürün çok kârlı. ??? Silivri’deki 10 hapishaneden 2’sinde, ağırlıklı olarak uyuşturucu kaçakçılığı suçundan tutuklananlar yatıyor. Geçimini çok büyük ölçüde sigara, mazot, çay, şeker kaçakçılığından sağlayan yöre halkı arasından işin dozunu kaçırıp uyuşturucu “işine” giren de oluyor. Bu suçtan tutuklu olanlar, “Biz zaten ilk hükmü şehir plakasından yiyoruz. Nüfus cüzdanında doğum yeri Van, Diyarbakır, Kilis, Şırnak, Hakkâri yazıyorsa, elde yeterli delil olmasa bile, hâkimler, bu adam bu suçu işlemiştir, diye düşünüyor. Cezayı basıyor” diyorlar. Uludere’nin sadece kaçakçılık boyutunu ele alırken nerelere geldik. Uludere olayının ardından hükümetin izlediği terörle mücadele politikası bir kez daha yüksek sesle dile getirildi. Başta Başbakan’ın konuşmaları olmak üzere hükümet çevrelerinden yapılan açıklamaları Türkçeye şöyle çevirebiliriz: “Güneydoğu merkezli siyaset yapan partiye ihtiyaç yoktur. Öteki muhalefet partilerine Güneydoğu’da ihtiyaç yoktur. Hazır devlet de AKP’li olmuşken bölge halkı da aynı çizgiye gelsin, bu iş bitsin. Bunu benimserlerse her bakımdan önlerini açarız. Hükümet programının Kürtçesini okumalarına bile izin veririz!” Hükümet bu anlayıştan vazgeçtiği gün, çözüm için ilk adım atılmış olur. ??? Devletten kaçakçılık izni alarak, terör örgütüne haraç vererek ayakta kalmaya çalışan bölge halkının B planı göç. Doğduğu topraklarda umudunu yitirenler soluğu ya Güneydoğu’nun büyük kentlerinde ya da Batı’da alıyorlar. Bir başka açıdan bakıldığında bu durum bile başlı başına “birlikte yaşama iradesinin” yansıması. Ne yapıp edip çözümü bu toprakların içinde bir yerlerde arıyorlar. Uludere olayı, bölge insanının birinci sorununun ekonomik olarak ayakta durabilmek olduğunu gösteriyor. Terör örgütü de bu gerçeğin üzerinden besleniyor. Hükümet ise işine gelmeyen her türlü muhalefeti terör çizgisine sokma çabası içinde. Yıllardır büyük anlamlar yükleyerek açıkladığı politikaların hiçbirinden sonuç alamayan hükümet, şimdi bir kez daha yeni açılımlarkapanımlar peşinde. Ancak şunu da kabul etmek gerekir ki, bunlarla Güneydoğu dahil, tüm Türkiye’den oy almayı başarıyor. Şöyle bir kavram üretsek, abartmış mı oluruz: Siyaset kaçakçılığı! DANIŞTAY SALDIRISI ‘Cezayir ticareti yapmayın’ Haber Merkezi Cezayir Başbakanı Ahmed Uyahya, Türk yetkililerin Fransa’yla yaşadıkları “soykırım” tartışmalarında Cezayir tarihine gönderme yapmaktan vazgeçmelerini istedi. Associated Press’in haberine göre, Uyahya, “Türkiye’deki dostlarının Cezayir’in kolonileştirilmesinin ticaretini yapmaktan vazgeçmesini” istedi. Uyahya, “Hiç kimsenin Cezayirlilerin kanından faydalanmaya hakkı yoktur” dedi. Fransa’nın 1915 Ermeni olaylarıyla ilgili “soykırım” nitelendirilmesini suç sayan yasa tasarısını kabul etmesinin ardından Başbakan Tayyip Erdoğan, Fransa’nın Cezayirlilere “soykırım” yaptığını söylemişti. Delil karartma iddiasına 7 tutuklama İstanbul Haber Servisi Danıştay saldırısına ait kamera kayıtlarını silerek delilleri kararttıkları iddiasıyla düzenlenen operasyon sonunda eski OYAK Savunma ve Güvenlik Sistemleri Genel Müdürü Orhan Çoban’ın da aralarında bulunduğu 7 kişi tutuklandı. OYAK Güvenlik Şirketi’ne düzenlenen baskında gözaltına alınan dokuz kişi, Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nde, soruşturmayı yürüten özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş tarafından sorgulandı. Savcılıkta ifadeleri alınan 9 kişiden, 8’i tutuklama talebiyle İstanbul Nöbetçi 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Mahkemeye çıkarılan 8 kişiden biri mahkemece serbest bırakılırken, 7’si dün sabaha karşı tutuklanarak Metris Cezaevi’ne gönderildi. K ‘Yeniden alanlara çıkmalıyız’ Gazetemiz yazarı Bekir Coşkun ile uluslararası başarılara imza atmış ressam Hasan Rastgeldi’nin “Yazının Rengi” adlı sergisi Caddebostan Kültür Merkezi’nde (CKM) açıldı. Sergiden önce “Atatürk’ün Kızları” adlı söyleşiye katılan Coşkun, “Biz artık bu salonlardan çıkmalıyız, cumhuriyet mitingleri tekrar başlamalı” dedi. Coşkun, söyleşinin ardından kitaplarını imzaladı. “Yazının Rengi” isimli sergi 17 Ocak Salı gününe kadar ziyaret edilebilir. (Fotoğraf: KAYHAN AYHAN) C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle