23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 OCAK 2012 PAZAR 6 HABERLER AKP’li Elazığ Belediyesi’ndeki yolsuzluk iddialarıyla ilgili bakanlık müfettiş raporuna iki savcıdan iki farklı bakış Elazığ’da ‘yolsuzluk’ delili Odatv’de ‘terör’ faaliyeti AYKUT KÜÇÜKKAYA Terör Örgütü Üyesi Genelkurmay Başkanı, terör örgütü üyesi! Başbuğ, tam kalbinden vuruldu! Haklıdır! Ayrı suçlamayla tutuklanan diğer subaylar da haklıdır! Hiçbiri bu suçlamayı kabul edemez, kaldıramaz ve bu suçlamayla yaşayamaz! Bu suçlamayı, sadece söz konusu subaylar değil, aynı zamanda, görevini yaparken yine terörist faaliyetler ve terör örgütü üyeliğiyle suçlanan gazeteciler de.. doğanın ve insanın yaşam çevresinin katledilmesine karşı mücadele eden sosyalistler ve doğa savaşçıları da kabul edemezler... İktidarın yönlendirdiği ve Kılıçdaroğlu’nun haklı olarak “siyasi iktidarın araçları” olarak nitelendirdiği özel mahkemelerin özel atanmış sahiplerinin ceza yasası kitabında tek suç bulunuyor: Terörist faaliyetler, terör örgütü üyeliği! Muhalifleri veya iktidar koalisyonunun “defterini dürmek istediği” herkes ve etkinlikleri; derhal hükümeti yıkmaya yönelik faaliyetler, terörist örgüt ve terör örgütü üyeliği ile suçlanıyor... Sonra gelsin, 10 yıla kadar içeride tutuklu kalmayı öngören ceza suçlamasıyla ve iddianameyle tutuklamalar! Adi mi adi, faşist mi faşist bir kumpas kuruldu ülkeye; muhaliflere, derdest etmek istediklerine... Bu amaçla da siyaset referandumla bütün adaleti ve yargıyı denetimi altına aldı, kullanışlı kişileri seçti, şimdi de demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin, hukukun, yasaların ve insanların üzerinden buldozer gibi geçiyor! ??? Başbuğ’un tutuklanması veya bir Genelkurmay Başkanı’nın tutuklanması, çoktaaan planlanmış bir olaydı. Hiyerarşik zincirin tepedeki halkasına kadar tamamlayacaklardı tutuklu subay “kadro”larını... Bunu bilmeyen, görmeyen vardıysa eğer, ne diyeyim! Cemaatin ve iktidarın basınında, durmadan çalınan tamtamdı bu! Orduyu tepeden tırnağa vurmak, bu koalisyonun neredeyse yeminli icraat programıydı... Cemaat medyasında örneğin; tutuklu arkadaşlarını ziyarete giden subayların nasıl büyük suç işlediklerini ağızlardan tükürükler sıçratarak, bağırıp çağırarak yaptıkları “ihbarlar”ın ardından, kısa süre sonra inceleme başlatılıyordu! Televizyonların gazeteci kılığındaki bazı kadınları, erkekleri, bas bas bağırıyorlardı: Başbuğ tutuklanmalıdır! Ama hiçbiri şöyle demiyordu: Yahu ayıptır, günahtır, bu suçlama büyük bir haksızlıktır, İnternet Andıcı’ndan bütün tutuklu subaylarla birlikte Başbuğ da tutuksuz yargılanmalıdır! ??? Seyrettikçe, okudukça midemden öğürtüler yükseliyor. Medya medya olalı, böyle adilik görmemiştir! Başbuğ İnternet Andıcı’ndan sonra 1.5 yıldır dışarıdaydı... İktidar koalisyonunun saptadığı ve kendilerine en uygun gördükleri bir zamanlama ile yine büyük bir tatava yarattılar ve Başbuğ’u tutukladılar! Genelkurmay Başkanı’nı “terör örgütü üyeliği” iddiasıyla tutuklamak, orduda veya ülkede, hiçbir vicdanın kabul edebileceği bir durum değildir. Ordu terörist örgüt, emir komuta zinciri içindeki imzalar da terör örgütü üyeleri olarak ilan edilmekte! Bunun için çok fazla düşündüklerini sanmayın! ??? Hiçbir zaman da “yahu her şeyi, herkesi terörist görüyoruz, ayıp etmiyor muyuz” biçiminde bir vicdan muhasebesi yapmazlar. Olmayan bir şey muhasebe yapabilir mi! Bir de iktidarın kaba kafaları demiyorlar mı, yazmıyorlar mı ki, “Başbuğ’un tutuklanmasıyla Türkiye demokrasi yolunda büyük bir adım daha attı!” Demokraside ileri adım atmayı, tutuklamalara göre hesap eden kaba kafalara demeliyiz ki... Demokrasi yolunda daha büyük adımlar atabilmek ve “tam demokrasi” olabilmek için, sırasıyla, önce bir başbakanın, sonrasında bir de cumhurbaşkanının tutuklanması mı gerekecek?! Bu kafalar, Türkiye’nin demokrasi göstergelerinde neden melez ülke, yarı özgür ülke sınıflarında yer aldığını, basın özgürlüğünde neden 138. ülke olduğunu araştırsınlar önce! Ülkede adaletin içine ettiniz! B.. çukuruna dönüştürdünüz demokrasi ve insan hak ve özgürlükleri ile ilgili ne varsa! Türkiye’den Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılan başvurular, 2010 yılındaki başvuru sayısı 6 bin 800 iken, 2011’de nasıl katlanarak 9 bine yükseldi?.. Türkiye dörtnala koşuyor.. Nereye mi? Parçalanmışlığa, dinci faşizme, hukuksuzluğa... Bugünün büyük mağdurlarının, bu haksızlıkları unutması mümkün mü sizce? 1 Cumhuriyet, Elazığ’daki yolsuzluk iddiasını 9 Ocak 2011 tarihinde “İkinci Kayseri Olayı” başlığıyla kamuoyuna duyurdu. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişi’nin hazırladığı AKP’li Elazığ Belediyesi’ndeki ihale yolsuzlukları iddialarıyla ilgili soruşturma raporu, Elazığ’da 46 şüpheli hakkında açılan davada “belediyedeki yolsuzluğun”, aynı soruşturma raporunun haberi ise İstanbul’da görülen Odatv davasında “terör faaliyetinin” delili oldu. Gazetecilerin yargılandığı Odatv davasında Türk yargısının geldiği noktayı gösteren önemli bir ayrıntı ortaya çıktı. Meslektaşımız Ahmet Şık’ın önceki günkü savunmasında “Odatv’de yayımlanan 84 alıntı yazı suç diye delil klasörüne konmuş” diye söylediği haberler arasında Cumhuriyet’in kamuoyunun gündemine taşıdığı AKP’li Elazığ Belediyesi’ndeki yolsuzluk iddialarıyla ilgili iki manşet haberi de yer alıyor. İşte o süreç Gazetemizde 2011 yılının ilk günlerinde yayımlanan bu haberler, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişi’nin suç duyurusunda bulunarak Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunduğu soruşturma raporundan alıntı yapılarak kamuoyuna akta rıldı. Cumhuriyet’in yayımladığı bu haberler siyaset dünyasında geniş yankı uyandırdı, çok sayıda haber portalı Cumhuriyet’i kaynak göstererek yolsuzluk iddialarını içeren raporun ayrıntılarını internet üzerinden kamuoyuyla paylaştı. Bu siteler arasında Odatv de yer alıyordu. Elazığ’daki yolsuzluk iddialarıyla ilgili yürütülen soruşturma sürerken İstanbul’da görülen Odatv iddianamesinde söz konusu iki haber “AKP’yi yıpratmak için yapılmış, terör faaliyeti kapsamında” değerlendirilerek 41’inci ve 42’nci ek klasörlerinde, “suç delili” olarak yer aldı. Bu noktaya kadar her şey normal sayılabilirdi. Ta ki Elazığ’da AKP’li Belediye Başkanı M. Süleyman Selmanoğlu’nun da aralarında bulunduğu 46 şüpheli hakkında açılan davaya kadar. “2 Ocak 2012” tarihinde yine Cumhuriyet’in manşetinden duyurduğu haberde “AKP’li Elazığ Belediyesi’ndeki mil yonlarca liralık usulsüzlük iddialarıyla ilgili olarak dava açıldığı” kamuoyuna aktarıldı. Davayı açan Elazığ Cumhuriyet Savcısı İrfan Sarıcı, iddianamesinin deliller bölümünde bakanlık müfettişinin hazırladığı soruşturma raporuna da yer verdi. Sarıcı deliller bölümünde soruşturma raporuna yer vermekle kalmadı, iddianamesine raporun özetini de koydu. Elazığİstanbul farkı İşte tam bu noktada insanı şaşırtan bir hukuk manzarası ortaya çıkıyor: Elazığ’daki Cumhuriyet Savcısı; aralarında AKP’li belediye başkanı ile eski AKP milletvekilinin iki kardeşinin de bulunduğu 46 isme dava açarken delil olarak Cumhuriyet’in 9 Ocak 2011 tarihinde manşetten verdiği İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişi’nin hazırladığı yolsuzluk raporuna yer veriyor. İstanbul’daki Cumhuriyet Savcısı ise; aynı raporun haberini iktidardaki partiyi yıpratma faaliyeti olarak değerlendirerek Odatv davasında “suç delili” olarak dava dosyasına koyuyor. Bu tablo meslektaşımız Nedim Şener’in Odatv davasındaki duruşma sırasında söylediği, “Hoş geldiniz tiyatroya” sözlerini daha da “anlamlı” kılıyor. Odatv bu haberi “Elazığ Belediyesi de Yolsuzluktan Sanık” başlığıyla internet ortamında paylaştı. Bu haber Odatv davasının ek klasörlerinde “AKP aleyhine kara propaganda yapılan” haberler arasında suç delili olarak yer aldı. 2 3 Cumhuriyet, AKP’li Elazığ Belediyesi yöneticilerine açılan yolsuzluk davasını 2 Ocak 2012 tarihinde “Yolsuzlukta 46 Şüpheli” başlığıyla duyurdu. 4 Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan iddianamede bakanlık müfettişinin hazırladığı rapor davanın delilleri arasında yer aldı. SHÇEK’nin eski Genel Müdürü İsmail Barış ‘Kimsesizin babasıyım’ diye makam aracını ailesine bağladı Müdürün makam aracı keyfi METİN GÖKTEPE ANILIYOR İstanbul Haber Servisi Evrensel Gazetesi muhabiri Metin Göktepe, gözaltında dövülerek öldürülüşünün 16. yılında mezarı başında anılacak. Esenler Atışalanı Kemer Mezarlığı’nda saat 11.00’deki anma töreninde ailesi, gazeteci meslektaşları, dostları Göktepe’yi kabri başında anarken cinayet bir kez daha lanetlenecek. Evrensel Gazetesi muhabiri Göktepe, 8 Ocak 1996 tarihinde Ümraniye Cezaevi’nde öldürülen iki tutuklunun cenaze törenini izlemek üzere gittiği polis ablukasındaki Alibeyköy’de gözaltına alındı. Göktepe, Eyüp Kapalı Spor Salonu’na götürüldü. Göktepe, Eyüp’te feci şekilde dövüldü, işkenceye uğradı ve cesedi polisler tarafından salonun yakınlarındaki bahçeye bırakıldı. Göktepe için dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar “Sandalyeden düşerek öldü”, dönemin İçişleri Bakanı Teoman Ünüsan ise “Sandalyeden değil, duvardan düşerek öldü” diye açıklamalar yaptı. Göktepe’nin öldürülüşünden 3.5 yıl sonra Mayıs 1999’da 6 polis, 7.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Emniyet Amiri Seyit Battal Köse’nin cezası daha sonra 1 yıl 8 aya düşürüldü. Polisler 1.5 yıl hapis yattıktan sonra aftan yararlanıp tahliye oldular. FIRAT KOZOK ANKARA Başbakanlık Etik Kurulu, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun (SHÇEK) eski Genel Müdürü İsmail Barış’ın görevde bulunduğu sırada makam aracını “şahsi işleri için” kullandığını tespit etti. Kurulun raporuna göre Barış, resmi görevi nedeniyle kendisine verilen araçla bayram gezileri yaptı, yılbaşı, yıllık izin ve hafta sonları ile görevli bulunmadığı diğer zamanlarda da araçtan vazgeçmedi. Kendini savunurken, SHÇEK’nin, kurumdan hizmet alanlara devlet adına “babalık” yaptığını, verilen hizmetlerin 365 gün, bayram, tatil denmeden yürütüldüğünü ve aracı bu amaçla yoğun kullandığını ifade eden Barış, etik kurulu ikna edemedi. Barış, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in, bakan olduktan sonra görevden al ? Raportörü tarafından hazırlanan raporda, Eski SHÇEK Genel Müdürü İsmail Barış’ın makam aracına Kurban Bayramı günleri, yılbaşı tatili, yıllık izin, hafta sonları ve resmi görevle gidilmeyen yerlerden de yakıt alındığı bilgisi verildi. dığı ilk bürokratlardan biriydi. Yapılan bir başvuru üzerine kurul, yaptığı incelemelerin ardından Barış’a Vakıflar Bankası tarafından tahsis edilen makam aracının, kendisi ve ailesi tarafından özel işlerde kullanıldığını raporlaştırdı. Raporda, kurum çalışanlarından kimsenin de bu aracı görmediği, yakıtların hep ailesinin ikamet ettiği yerlerden alındığı, çoğunun hafta içine denk geldiği, o günlerde ise genel müdürün başka bir ilde görevli olduğu ifade edildi. Hatta, Barış’ın oğlu makam aracını kullanırken radara yakalanıp trafik cezası kesildiği belirtildi. Kurul, müdürün oğlunun aracı kullandığı ve trafik ceza tutanağında bu hususun yer aldığı iddiası ile ilgili olarak ise söz konusu ceza tutanağı 2007 yılında düzenlendiği için, Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’in 40. maddesinin “Oluştuğu tarihi izleyen günden başlayarak iki yıl içinde yapılmayan etik ilkelere aykırı davranışlar hakkındaki başvurular incelenmez” hükmü gereğince bu olayın incelenme dışında tuttu. Elektrik faturasındaki 5 farklı kalemde alınan parayı geri aldı Bu kez yurttaş çarptı! ANTALYA (Cumhuriyet Bürosu) Antalya’da oturan Osman Çetin’in elektrik faturasındaki kayıp kaçaktan, sayaç okuma bedeline 5 farklı kalemde alınan paraya itirazını yerinde bulan Muratpaşa Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti, Akdeniz Elektrik Dağıtım AŞ’nin (AKEDAŞ) aboneye 79.85 lira ödemesine hükmetti. Antalya’da oturan Çetin’e, 17 Ağustos19 Eylül tarihleri arasındaki dönemde 63.7 lira elektrik faturası geldi. Bu tarihlerin 24 gününü İstanbul’da geçirdiklerini belirten emekli bankacı Çetin, Hakem Heyeti’ne bir dilekçeyle itiraz etti. Çetin, “kayıp kaçak bedeli”, “sayaç okuma bedeli”, “dağıtım bedeli”, “perakende satış hizmet bedeli” ve “iletişim sistemi kullanım bedeli” olmak üzere 5 ayrı bedelin kendisine iadesini istedi. Tüketici Sorunları Hakem Heyeti, itiraz edilen 5 ayrı bedeli “sebepsiz zenginleşme” olarak değerlendirdi ve Osman Çetin’e faiziyle 79.85 lira ödenmesine karar verdi. Hakem Heyeti’nin savunması istediği AKEDAŞ savunma yapmadı. Şimdi abonesi olduğu tüm yıllar için tek tek dilekçe hazırladığını belirten Osman Çetin, “Kaçak kullanım bedeli faturanın yüzde 16’sı, dağıtım bedeli elektrik kullanımının yüzde 22’sine tekabül ediyor. Bu karar emsal teşkil edecektir” diye konuştu. ISPARTA BELEDİYESİ İDDİANAMESİ Eksikler tamamlandı mahkemeye sunuldu ISPARTA (Cumhuriyet) MHP’li Isparta Belediyesi’ne yönelik 23 Eylül’de düzenlenen ve 22 kişinin “Çete kurma ve yönetme, resmi evrakta sahtecilik ve ihaleye fesat karıştırma” suçlamalarıyla tutuklandığı operasyon kapsamındaki soruşturmaya ilişkin iddianame, eksikliklerin tamamlanmasının ardından yeniden mahkemeye sunuldu. Dava sürecinin 15 gün içinde başlatılacağı bildirildi. Operasyon ile ilgili savcılık tarafından hazırlanan iddianame Isparta Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmişti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle