28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 OCAK 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Prof. Teziç, İlker Başbuğ’un tutuklanmasını büyük bir hata olarak değerlendirdi: 5 Tutku! Aşk! Bazen Beylerbeyi’nde yürürüm... İzmir’de Kordonboyu’nda, Karşıyaka Çamlık’ta, Ankara’da Kızılay’da... Cahit Irgat’la konuşurum uzun uzun... Bir kuş olurum Toroslar’da... Bergama’nın Kozak Yaylası’nda, Kaçkarlar’da yağmur. “Gözlerinde deniz, gözlerinde gemi / Gözlerinde çırılçıplak çocuklar / Rüzgâr esiyor rüzgâr meltemdir / Güzel dünya üzerinde matemdir / Kalbimizin üç köşesi yangın yeri, perişan / Güzel şehir diri diri perişan...” Başkalarının evlerini düşünürüm... Emeği, emeğin örgütlü gücünü... Gelir dağılımındaki adaletsizliği... Sevgiyi, sevgisizliği... Aşkı düşünürüm aşkı... Dostluğun, kardeşliğin, aşkın parmak uçlarında çiçeklenmesini. Yana yatmış otları, kum üzerinde kurumuş kanı... Gözyaşlarının, kanın hesabının sorulmasını isterim... ??? Parkta öpüşen iki sevgiliyi ahlak dışı diye uyarmışlar; düşünceye kelepçe vurmuşlar benim ülkemde... Parasız eğitim isteyen üniversiteli gençleri “terörist” yaftasıyla zindanlara tıkmışlar... Ahmet’i, Nedim’i, Soner’i tutuklamışlar... Benim ülkemde öpüşmek de yasak, düşünmek de... Anılar ve umutlar yüklüdür bir yaşanmışlığın içinde... Sesini özlerim, geçmiş gülüşleri... Seninle uzun yolculukların içinde, hapislik günlerinde geceler boyu konuştuklarımızı... Sen yitip gittin çok genç yaşta... Bir Kızıldere katliamında. Hesap soruldu mu keskin nişancılardan? Uzun uzun düşünürüm yağmur yağarken. Bir İspanyol cumhuriyetçisine ağıt yakıp, Cesar Vallejo’nun dizelerini okumaya başladım: “Bir kitap duruyordu yerde, cansız bedeninin yanında, / filiz sürüyordu bir kitap ölüsünün üstünde. / Alıp götürdüler yiğidi, / ve somut, mutsuz ağzı karıştı soluğumuza; / hepimiz terliyorduk, gövdelerimiz bir yük; / dolanan ay ardımızda; / ölüsü de terliyordu acıdan.” ??? Boşlukta yuvarlanan bir dünyanın içindeydik hep birlikte. Bil ki yerini kimseler almaz... Hayata dair ne varsa sayfalarda, ne varsa gerçeği şiirle dile getiren... Sevgi; ormanın, yeşil yaprakların, dolunayın sesi ve bolluğudur... Zaten aşk, umut, özlem, tutku, özgürlük ve barış bu değil midir? Akşam saatlerinde inen tozlu bir ışık gibi... Yetki Yüce Divan’da İstanbul Haber Servisi Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un, “hükümeti yıkmaya teşebbüs” ve “terör örgütü yöneticisi olma” iddiasıyla Nöbetçi 12’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuklanması “mahkemelerin yetki” tartışmalarını da beraberinde getirdi. Eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, “Başbuğ’un tutuklanması büyük bir hatadır. Bu konuda yetkili, hiç şüphesiz, Anayasa Mahkemesi’dir. Özel yetkili mahkemenin böyle bir yetkisi yoktur. Dosya acilen Yargıtay Başsavcılığı’na gönderilmelidir.” Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Başbuğ’un tutuklanmasına tepkiler devam ediyor. Prof. Dr. Teziç, Nöbetçi 12’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği tutuklama kararının, hukuki kurallar çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Başbuğ’un tutuklamasının hukuka aykırı olduğunu vurgulayan Teziç şu değerlendirmelerde bulundu: “Başbuğ kendisi, aylar önce çağrıldığı taktirde geleceğini söyledi. Çağrıldı ve gitti. Kaçma ihtimali yok. Delilleri karartma ihtimali de yok. Delillerin hepsi zaten savcılığın elindi. Kendisi de görev başında değil. Böyle bir ihtimal dahi düşünülemez. Burada bir hukuksuzluk var. Başbuğ’un tutuklanması büyük bir hata. Bu hatadan derhal geri dönülmelidir. Özel yetkili mahkemenin yargılamayı sürdürmek istemesi isabetli değildir. Hukuk devletinde tüm devlet faaliyetleri hukuka bağlıdır. Yasama, yürütme ve yargılama organları da hukuka bağlıdır. Anayasamıza göre hiçbir kimse veya organ, kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz. Bu bakımdan yargılama makamlarının da kendisini hukukun üstünde görmemeleri gerekir. O zaman böyle bir yönetim asla demokratik hukuk devleti niteliğini taşımaz.” ‘YARGITAY’A GİTMELİ’ Anayasanın 148. maddesinde “Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının”, “görevi ile ilgili suçlardan” dolayı ancak Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi’nde yargılanabileceğini vurgulayan Teziç, “Özel yetkili mahkeme, eski Genelkurmay Başkanı için tutuklama kararı veremez. Yargılama yetkisi Anayasa Mahkemesi’nindir. Başbuğ’a isnat edilen suç, ‘görevinin verdiği yetki’ ile ilgilidir. Burada da yetkili hiç şüphesiz Anayasa Mahkemesi’dir. Dosya acilen Yargıtay Başsavcılığı’na gönderilmeli. Ordan da eğer başsavcı uygun görürse, dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne göndermelidir” diye konuştu. Öpüşmek de Yasak, Düşünmek de... Akşam saatlerinde inen tozlu bir ışık... Orman, sis ve rayların uzanışı... Oturup düş kurmak bir deniz kıyısında yıldızları seyrederken... Olanaksızı olanaklı kılmak, insan yaşamını çoğaltmak değil midir? Sarı renkte kâğıt parçacıklarına aşk öyküleri yazmak ve seslenmek: “Çıkmazlara savurma beni... Ben senden daha deliyim... Yerimi kimseler almasın, alamaz...” Böyle bir akşamın derinliğinde, şiirsel söylemler, sevginin ve aşkın çam ağaçlarını örten karın özlemiyle ivme kazanır. Sıradan ayrılıklar koyar insana... Anılar asla yaşlanmaz! Siz yaprağın yeşilini yok edebilir misiniz? Çiseleyen bir yağmurun altında yürürken, meltemlerin estiği mavi bir gök vardır, belki uzakta, uzak bir ülkede. Sırılsıklam ıslansanız da Marina Tsvetayeva’nın dizelerini mırıldanırsınız: “Arduvaz tahtalarına yazıyorum adını Solgun yelpaze kanatlarına Nehirlerin, denizlerin kumuna Buzlara ve yüzüğümle camlara çiziyorum adını...” ??? Akşam saatlerinde inen ışık, orman, sis ve rayların uzanışı Oktay Rifat’la buluşturdu beni. Yiğit sürücülerin tarihsel akışını, dünyamıza özgürlük getiren kardeşleri konuştuk masallarda... Bir meydan okuyuştu çığlığımız yağmurlu gecenin karanlığında, ışıklar söndüğü zaman: “Elleri var özgürlüğün Gözleri, ayakları. Silmek için kanlı teri, Bakmak için yarınlara, Eşitliğe doğru giden.” Şairle, ışığın kör edici olup olmadığını, özgürlüğün bir patlayıcı, bir bomba olduğunu söyleyen derin çeteleri konuştuk uzun uzun. Lambamızı bozan, özgürlüğü kundağa sokanların onlar olduğunu anlattı şair. Sonra rakısından bir yudum alıp şöyle dedi kulağıma: “Öpüşmek yasaktı bilir misiniz Düşünmek yasak İşgücünü savunmak yasak!” Elleri vardı özgürlüğün... Gözleri, ayakları... Silmek için kanlı teri... ??? Yaşamın upuzun sayrık saatlerinde düş kurmayı severim... Kesik kesik sözcükler... Bir deniz kıyısı... Özlem! ‘Bu yanlıştan dönülmeli’ Erdoğan Teziç DİYANET ORGANİZE EDİYOR Okullara özel umre turu ? Diyanet’in öğrenci, veli ve öğretmenler için düzenleyeceği umre turu duyurusu MEB aracılığıyla okul yöneticilerine gönderildi. MAHMUT LICALI ANKARA Diyanet İşleri Başkanlığı 23 Ocak 2012’de başlayacak yarıyıl tatilinde Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı tüm okullardaki öğrenci, veli ve öğretmenler için özel umre turu organize etti. Diyanet İşleri Başkanlığı, 20112012 eğitimöğretim yılının birinci yarıyılının bitmesiyle 23 Ocak 2012’de başlayacak sömestr tatilinde MEB’e bağlı tüm okullardaki öğrenciler, velileri ve öğretmenler için özel umre turu düzenleyecek. Diyanet’in MEB aracılığıyla okul yönetimlerine gönderdiği duyuruda; Türkiye genelinde öğrencilerin bilgi, görgü ve tecrübelerinin arttırılması ve pekiştirilmesine katkıda bulunmak, mukaddes beldelerde bulunan ve İslam tarihi açısından önem arz eden mekânların da ziyaret edilmesini sağlamak amacıyla öğretmenler nezaretinde öğrenciler için özel umre turunun planlandığı belirtildi. Duyuruda özel umre turunun 10 günlük olarak tasarlandığı belirtildi. Duyuruda okul müdürlüklerine özel umre turunun ivedi bir şekilde duyurularak, tura katılmak isteyen öğretmen, öğrenci ve velilerin isimlerinin 9 Ocak 2012 tarihine kadar Diyanet’e iletilmesi istendi. Öğrenciler için düzenlenecek umre turu, yarıyıl tatilinin başlamasının hemen ardından 2426 Ocak 2012 tarihlerinde başlayacak, 35 Şubat 2012 tarihlerinde sona erecek. Diyanet’in öğrenci, öğretmen ve veliler için düzenlediği özel umre turunun ücretleri de 760 Avro ile 875 Avro arasında değişiyor. Gül ve Erdoğan, Cantor’u kabul etti Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe’deki Başbakanlık İstanbul Ofisi’nde, ABD Temsilciler Meclisi Çoğunluk Lideri Eric Cantor’u kabul etti. Cantor ve beraberindeki heyetin görüşmesi basına kapalı olarak gerçekleşti. ABD heyeti saat 13.00’te de Tarabya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yaklaşık iki saat süren bir görüşme yaptı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da Cantor ile Hilton otelinde görüştü. ABD’li heyet, Türkiye’ye gelmeden önce yaptığı açıklamada, azınlık ve kadın hakları ile İran’ın nükleer enerji programını görüşeceklerini açıklamıştı. (Fotoğraf: YASİN BÜLBÜLAA) Demirtaş, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel’i ağır dille eleştirdi ‘Bizim nazarımızda onbaşı’ İstanbul Haber Servisi BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’i Kürtçe eğitime ilişkin sözleri nedeniyle ağır bir dille eleştirirken “Anadilde eğitimin olup olmayacağını sana mı soracağız. Senin rütben orgeneral de olsa bizim nazarımızda onbaşısın. Senin kıymetin o kadardır” dedi. Demirtaş, partisinin Sultanbeyli İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen toplantıya katıldı. Toplantıdaki konuşmasında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in “Kürtçe eğitimi uygun görmüyorum” sözlerini ağır bir dille eleştirerek şöyle konuştu: “Genelkurmay Başkanı çıkmış ‘Anadilde eğitim olmaz’ diyor. Sana kim sordu ki çıkmış cevap veriyorsun? Sen önce çık katliamların hesabını ver. Paşa hazretleri çıkmış bize emir yağdırıyor. Senin rütben orgeneral de olsa bizim ‘ULUDERE KAZA DEĞİL MESAJ’ Uludere’de 35 kişinin bombalanarak yaşamını yitirmesine ilişkin “Bir kaza değil mesaj” değerlendirmesini yapan Demirtaş “Bütün bu katliamları örtmek için günlerdir bize saldırıyorlar. Sanki tüm bu uçakları kaldıran biziz. 5 TL için, 50 TL için kendini dağa vuran Kürt çocuklarının dramı üzerinden başsağlığı dilemeyenleri iyi anlamak lazım. Siz eğer hakkınızı aramaya devam ederseniz işte bu katliamları yaparız diyorlar. O köye gittik gözlerimizle gördük. Bu bir operasyon kazası değil. Ölenlerden 19 tanesi 1213 yaşında küçük çocuk. Tamamını katledildi ki herkesin içine bir korku düşsün” diye konuştu. Türkiye’ye barışı ancak kendilerinin getirebileceklerini savunan Demirtaş, “Bizim yürüttüğümüz özgürlük mücadelesidir. Bir halk özgür olmadan diğer halkın özgür olma şansı yok. Kurtuluş hep birlikte olur” dedi. nazarımızda onbaşısın. Senin kıymetin o kadardır. Bunu böyle bil. Bizim nazarımızda ha bir onbaşı konuşmuş ha Genelkurmay Başkanı. Bizim nazarımızda zerre kadar değerin, kıymetin yok yanımızda. Anadilde eğitimin olup olmayacağını sana mı soracağız? Biz Başbakan’ın bu inkâr politikasını tanımıyoruz. Başbakan’ı tanımıyoruz, Genelkurmay Başkanı’nı hiç tanımayız. Bizim şahsımızda bunların meşruiyeti yok.” ALEVİLER ANAYASA TALEPLERİNİ TARTIŞTI ‘Yol temizliği olmadan anayasa yapılamaz’ İstanbul Haber Servisi Hacı “insan onurunda eşitlik ilkesi”ne Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı dayandığını anımsattı. CHP İzmir ve Alevilik Araştırma, Doküman Milletvekili ve eski AİHM yargıcı tasyon ve Uygulama Enstitüsü ta Rıza Türmen de laikliğin yeni rafından, “Anayasayı Beklerken: anayasada daha açık bir şekilde Aleviler” konulu sempozyumda ifade edilmesi gerektiğini vurgulakonuşan avukat Kezban Hatemi, yarak “Asıl sorulması gereken, “Birkaç makyaj değişikliği ile anayasa yapmak gerekiyor mu, anayasanın girişi aynı kalacaksa, gerekmiyor mu? Toplumun böyo zaman 1982 Anayasası olduğu le bir talebi var mı, yok mu? Siyasi Partiler Yasagibi kalsın, biz de sı, TMK gibi çok evimizde otura? Hacı Bektaş Veli sayıda değişmesi lım” dedi. Bilgi Üniversi Anadolu Kültür Vakfı Başkanı gereken yasa var. Bu yasalarla bir tesi’nin DolapdeErcan Geçmez, hükümetin yol temizliği yapre Yerleşkesi’nde toplumun tüm taleplerini madan anayasayı gerçekleştirilen sempozyuma, de kapsayacak bir sivil anayasa tekrar yapmanın bir anlamı yok” mokratik kitle öryapabileceği konusunda dedi. gütleri üyeleri ve endişeli olduğunu belirtti. Demokrasi ve milletvekillerinin Özgürlük İçin Yaryanı sıra çok sayıda hukukçu da katıldı. Sempozyu gıçlar ve Savcılar Birliği Başkanı mun açılış konuşmasını yapan Ha Dr. Orhan Gazi Ertekin ise “Türcı Bektaş Veli Anadolu Kültür kiye’de anayasa gündemi apolitik Vakfı Başkanı Ercan Geçmez, hü bir şekilde işliyor. Bu çok tehlikeli kümetin toplumun tüm taleplerini bir durum” ifadelerini kullandı. Türkiye’de laikliğin dinsel tarafkapsayacak bir sivil anayasa yapabileceği konusunda endişeli oldu ları araç olarak kullanma süreci haline geldiğine dikkat çeken Erteğunu belirtti. “Laik bir devlette yaşam hak kin, “Bu geleneği ciddi olarak kı” konulu oturumda konuşan avu sorgulamak lazım. Laiklik, Alkat Kezban Hatemi de Türkiye’de eviliği apolitik bir hale getirip za“laiklik” kavramının doğru an yıflattırıyor. Artık laikliğe veda etlamda kullanılmadığını, laikliğin me zamanı gelmiştir” dedi. Selahattin Demirtaş EĞİTİMİŞ‘TEN YASA TEKLİFİNE TEPKİ TANAL BAKANLIĞA BAŞVURDU ‘Okullar medreseye dönüştürülmek isteniyor’ (ANKA) Eğitim İş Genel Başkanı Veli Demir, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıyla ilgili projenin arkasında 28 Şubat’la hesaplaşma niyeti olduğunu belirterek “Hazırlanan bu yasa teklifiyle amaçlanan öğrencileri cemaatlerin ve tarikatların kucağına iterek, tüm okulları medreseye dönüştürmektir” dedi. Eğitimİş Genel Başkanı Demir, AKP’nin zorunlu eğitim süresini kesintili olarak 12 yıla çıkartmak için getireceği açıklanan yasa teklifiyle ilgili yazılı açıklama yaptı. Zorunlu eğitimin süresinin uzatılmasına yönelik bu yasa teklifinin asıl amacının siyasi olduğunu vurgulayan Demir, “Eğitimin amacı çocuğu korumak ve geliştirmektir. Dolayısıyla zorunlu eğitimin süresinin artması doğrudur. Ancak siyasal iktidarın amacı öğrencileri korumak ve geliştirmek değil 28 Şubat’la hesaplaşma adına, kesintili eğitimin ikinci 4 yılını imam hatip liselerine bağlamaktır. Hazırlanan bu yasa teklifiyle amaçlanan, öğrencileri cemaatlerin ve tarikatların kucağına iterek, tüm okulları medreseye dönüştürmektir. Uygulama ile Tevhidi Tedrisat ortadan kaldırılarak, tekrar ikili eğitim sistemine dönülecektir” dedi. Deniz Feneri denetleme raporlarını istedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, İçişleri Bakanlığı’na başvurarak Deniz Feneri Derneği’nin denetlenme raporlarını istedi. CHP’li Tanal, İçişleri Bakanlığı’na yaptığı başvuruda “Birkaç senedir ülkenin gündemini meşgul eden ve davalara konu olan Deniz Feneri Derneği hakkında basında pek çok haber yapılmaktadır. Mevcut siyasal iktidar tarafından kullanıldığı yönünde yorumlar ortaya çıkmaktadır. Ayrıca son zamanlarda medyada yer alan eski İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın Deniz Feneri’ne yönelik yapmış olduğu telefon trafiği dolayısıyla soruların cevaplanması 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında gereklidir. 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca İçişleri Bakanlığı, Deniz Feneri Derneği’ni bugüne kadar kaç kez denetlemiştir? Bu denetleme ve incelemelerde bulunan herhangi bir kayıt dışılık, yolsuzluk ve/veya hukuka aykırı eylem bulunmakta mıdır?” dedi. CHP Milletvekili Bülent Tanal, denetleme ve inceleme raporlarının bir fotokopisinin kendisine bildirilmesini istedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle