23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 OCAK 2012 PAZARTESİ 4 HABERLER CHP Milletvekili İlhan Cihaner, Dink davası sürecine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu ‘Deliller karartıldı’ HÜLYA KESKİN İlhan Cihaner CHP Denizli Milletvekili ve eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, “Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a yapılan suikast iddiası için kozmik odalara girildi, gözaltılar oldu ama gerçekleşmiş bir suikast için hiçbir şey yapılmadı” dedi. Dink cinayetinde ortaya çıkan yapının dahi bir örgütün varlığını kanıtlamaya yeteceğini vurgulayan Cihaner, “Cinayet dönemindeki yetkililerin çoğu önemli yerlere getirildi. Eğer bu işlemleri yapanlar bu sürecin içinde değilse demek ki ‘gölge bir devlet’ var. Haberdar değilseniz demek ki başka birileri devlet, haberdarsanız çete sizsiniz” dedi. Dink davasında etkin bir soruşturma Yazıcıoğlu olayında da aynı şey yaşandı DDK’nin Dink cinayetinde bazı belgelerin yok edildiği, tarihlerinin değiştirildiği yönündeki saptamasına da değinen Cihaner, aynı olayın eski BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümü soruşturmasında da yaşandığını, savcıların olayların üzerine gitmediğini vurguladı. Cihaner, savcılara “DDK’de olup da sizin elinizde olmayan hangi yetki var” diye sordu. labiliyor. Telefon kayıtları 5 yıl sonra geliyor ve bunu inceleyen de avukatlar. Böyle bir şey olabilir mi?” dedi. Delillerin karartılması konusunda savcıların sessiz kaldığına dikkat çeken Cihaner, Dink cinayetinin aydınlatılması için ilk olarak Türkiye’deki tüm aylık asayiş toplantılarının tutanaklarının kamuoyu ile paylaşılması gerektiğini vurguladı. Söz konusu tutanaklar sayesinde devletin algısının, nelerin tehdit olarak görüldüğünün ortaya çıkacağını anlatan Cihaner, ikinci olarak da Türkiye’de kimlerin “önleyici dinlemeye” maruz kaldığının açıklanması gerektiğini söyledi. Öngörü mü? Songörü mü? “Böyle olacağı hiç aklıma gelmemişti.” “Nasıl oldu, ben de anlayamadım.” “Daha önce böyle bir şey olmamıştı.” “Olmazdı da, bize rastladı, şans işte.” Bu sözleri duyduğum zaman bizim kültürümüzün ne denli “songörü kültürü” olduğunu düşünürüm. “Songörü” sözcüğünü, sonradan görebilme anlamında kullanıyorum. “Aklı sonradan başına gelmek” de denebilir. Uğur Mumcu’nun kitaplarını okuduğunuz zaman, ne denli “öngörü sahibi” olduğunu bir kez daha anlıyorsunuz. Neden “öngörü”? Neden, olayları önceden görebiliyoruz? Aklımızı ipotek altından kurtardığımız zaman. Özgür düşünebilmek de budur. Tabularla engellenmemiş akıl. Dogmalarla yasaklanmamış düşünce. Korkularla sindirilmemiş irade. İnsan, ancak o zaman öngörebilir. Öngörü, neden sonuç ilişkisini engellenmeden kurabilmektir. Ancak o zaman olayların nereden nereye gittiğini görebiliriz. Ama işin içine engellenmiş düşünme girince akış zincirini kuramayız. O zaman da olanları “kader” diye kabullenmek kalır. Kaderci toplumlar böyle yaratılır. Ülkemizin yaratılmış kaderinden kurtulamaması bundandır. Kader diyerek sineye çekilir. Kader diyerek katlanılır. Kader diyerek çaresizlik kabul edilir. Oysa kader, insanın kendisidir. ??? İnsanın kendi yaşamıyla buluşması kolay değildir. Gelenekler. Aile baskıları. Töreler. Dinler. Mezhepler. Milliyetler. Irklar. Tarihler. Daha birçok etken insan ile yaşamı arasına girer. İnsan yaşamını değiştirir, biçimlendirir. Oysa, insanın kendi yaşamıyla buluşması, onun mutluluğudur. İnsanın kendi yaşamıyla buluşması aklın başarısıdır. İnsanın kendi yaşamıyla buluşması uygarlığın temelidir. Engellerin aşılması da ancak aklın yaşama egemen olması ile olabilir. Tarihteki bütün çatışmaların temeli buradadır. Yaşamı aklın yönetmesi mi? Yaşamı aklı bir kenara iten kalıpların yönetmesi mi? Aklın yönetimi, yaşam boyu taşınması gereken bir sorumluluktur. Kalıpların yönetimi ise insanın kendi sorumluluğundan kurtarılmasıdır. Yol ayrımı buradadır. ??? Türkiye de bu yol ayrımına geldi dayandı. Atatürk’ün gösterdiği evrensel uygarlığın yolu mu? Geleneksel yapının biçimlendirdiği geçmişin yolu mu? Yol ayrımı buradadır. Konu AKP iktidarını da aşmaktadır. Konu toplumun kültürünün değiştirilmesidir. Olay siyasal kurumları da aşmaktadır. Kültür değişince kendi kurumlarını yaratır. Böyle bir değişim bütün yaşamı etkileyecektir. Artık “kendi yaşamını seçme” söz konusu olmayacaktır. Öngörünün yerini de songörü alacaktır. Ülke kendi yarattığı kaderine teslim olacaktır. Onun kendi seçtiği kader olduğunu fark edemeden, o kadere boyun eğecektir. Öngörü mü? Songörü mü? Yol ayrımı karşımızda... ‘Savcılar sessiz kalıyor’ nın yürütülmediğini hatta delillerin karartıldığını vurgulayan Cihaner, soruşturma kapsamında silindiği iddia edilen telefon kayıtlarındaki “garabet duruma” işaret etti. Cihaner, “Madem kayıtlar silinmiş, o zaman telefon kayıtlarını gidersiniz, silindiği yerden alırsınız. Nasıl ki Odatv bilgisayarlarında 23 yıl önce silindiği iddia edilen belgeyi buluyorsunuz, Trabzon’daki bilgisayarlara da el koyabilirsiniz. Bunları mı ya pamıyorsunuz? Öyle garabet bir durum ile karşı karşıyayız” dedi. Ankara Özel Yetkili Mahkemesi’nin Emniyet ve MİT’in tüm Türkiye çapındaki telefon trafiğini takip edeceğine dair kararının olduğunu anımsatan Cihaner, “Mahkemenin verdiği bir yetki var ama siz bunu özel hayatı etkiler diye kullanmıyorsunuz. Ama aynı yetkiyi PKK’nin bazı eylemlerinde kullanıyorsunuz. Demek ki bu yetki kullanı SAVCI TÜRKASLAN Fotoğraf: AA EVRİM AYDIN Partisinin irtibat bürosunun açılışında konuşan Kılıçdaroğlu, “Yargı tamamen iktidarın kontrolüne girdi” dedi KADER’DE SEÇİM ‘Hukuken iddianame değildir’ ALİCAN ULUDAĞ Prof. Ersanlı danışma kurulunda İstanbul Haber ServisiKadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KADER), 8. Olağan Genel Kurulu İstanbul’da gerçekleştirildi. Geçen dönem de başkanlığı yürüten Çiğdem Aydın yeniden başkanlığa seçilirken, halen KCK soruşturması nedeniyle tutuklu bulunan Prof. Büşra Ersanlı da KADER Danışma Kurulu üyeliğine seçildi. Genel kurulda tüzükte yapılan yeni değişiklikle Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği’nin adı “Kadın Adayları Destekleme Derneği” olarak değiştirildi. Genel kurulda konuşan Aydın Türkiye’nin bu yıl yeni bir anayasa yapacağını anımsatarak “Kadın haklarını savunabilmenin bir yolu da siyaset yapmaktan geçiyor. Kadınları hem siyaset yapmaya hem de KADER’e üye olmaya, yani kaderlerine sahip çıkmaya davet ediyoruz” dedi. Yeniden başkanlığa seçilen Aydın’ın listesi Vildan Yirmibeşoğlu, Fezal Gülfidan, İlkin Kılıç, Gönül Karahanoğlu, Semiha Öztürk, Nuray Özbay, Zeynep Meydanoğlu, Ayten Ağırdemir’den oluştu. ANKARA Deniz Feneri yolsuzluğunu araştırırken soruşturmadan alınan cumhuriyet savcılarından Nadi Türkaslan, kendisi hakkında iddianame düzenlenmesine ilişkin, “Sincan Başsavcılığı’nın böyle bir yetkisi yoktur. Hukuken iddianame değildir” dedi. HSYK’nin 27 Eylül’de verdiği kovuşturma kararına karşı yeniden inceleme başvurusu yaptıklarını dile getiren Türkaslan, “Bizim yeniden inceleme başvurumuzla ilgili karar verilmeden Sincan’a evrakı göndermeleri ilginç. Neden 4 ay beklemişler” diye sordu. Türkaslan, yaklaşık üç yıldır yürüttüğü soruşturmada 26 Ağustos 2011’de diğer savcılar Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz ile birlikte görevinden alındı. HSYK de üç savcı hakkında “evrakta tahrifat” iddiasıyla kovuşturma yapılması izni verdi. Dosya Sincan Başsavcılığı’na gönderildi. Başsavcılık da üç savcı hakkında iddianame düzenledi. Türkaslan hakkında 8.5 yıla kadar hapis cezası istendi. Haklarında iddianame hazırlanmasını “Beklenen bir işlemdi” diye değerlendiren Türkaslan, iddianamede HSYK’nin iddiasından ve savunmalardan başka bir tespit olmadığını kaydetti. Türkaslan, şunları kaydetti: “Hâkim ve savcılarla ilgili Sincan’a böyle bir evrak gittiği zaman, Sincan Başsavcılığı’nın başka bir işlem yapma yetkisi, hakkı ve görevi yok. Yapacağı tek şey gelen evrakı ağır ceza mahkemesine göndermektir. Başka bir şey yapma yetkisi yoktur. ” Türkaslan, iddianamede “savcılar tahrifat yapmıştır ” denmediğine işaret ederek, başsavcılığın bunun olup olmadığının “takdirini” mahkemeye bıraktığını belirtti. Postmodern dikta İktidarın darbe dönemlerini aratmadığını belirten CHP lideri AKP’ye karşı olanların ise ‘Silivri’ye gönderildiğini söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri soruşturmasından alınan savcılar hakkında iddianame hazırlanmasına sert tepki gösterdi. Yargının tamamıyla AKP hükümetinin kontrolü altına girdiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Bu savcılara yapılan son haksızlıktır. Bu ancak diktatörlüklerde rastlanan bir olaydır. Zaten biz de bugünkü yönetime ‘postmodern diktatörlük’ diyoruz” dedi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, dün partisinin Eryaman İrtibat Bürosu’nun açılışını yaptı. Kılıçdaroğlu, şu mesajları verdi: 80’ler gibi: Başımızda 1980’lerde askeri bir darbe yönetimi vardı. Şimdi 2010’larda yeni bir yönetim var. Postmodern darbe yönetimi var. Bu nasıl bir özgürlük anlayışıdır ki gazeteci yazmaktan korkuyor, hapisteki gazeteci sayısı Çin’den sonra dünyada ikinci. Bu nasıl bir demokrasi anlayışıdır ki yargıç, yargıçlık yapmaktan korkuyor. Çünkü tavla pulu gibi Türkiye genelinde oynayabilirler, sağa sürülebilirler, sola sürülebilirler... Silivri Hitler’in toplama kampı: Biliyorsunuz 1940’larda Hitler’in Almanyası’nda toplama kampları vardı. Şimdi 2010’ların Türkiyesi’nde de bir toplama kampı var. Nerede? Evet, Silivri’de bir toplama kampı var. Ortak paydaları ne? İktidara karşı olmak. Yeniden kurtuluş savaşı: 19 Mayıs’ı yasaklıyorlar. İstedikleri kadar yasaklasınlar. 19 Mayıs’ta bütün statlar halkın olacaktır. Yeniden bir ulusal kurtuluş hareketi başlatmak zorundayız. Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Kılıçdaroğlu Uludere’de 34 kişinin ölümüyle ilgili şunları söyledi: “AKP’ye düşen bir tek şey var, bu istihbaratın hangi kaynaktan geldiğini kamuoyuna açıklaması lazım. Ancak bunu yapamaz. Neden açıklayamaz? Çünkü güvenliğini yabancı istihbarat örgütlerinin emrine veren bir hükümet, bu açıklamayı yapamaz.” 20 İLDEN KADIKÖY MİTİNGİNDE BULUŞTULAR BDP MİLLETVEKİLİ NURSEL AYDOĞAN Eczacılardan ‘Yıkıma Dur De’ ‘Şırnak özerk bir cumhuriyet’ SİBEL BAHÇETEPE Türkiye genelindeki 20 ilden gelen eczacı odaları üyeleri, eczacılık fakültesi öğrencileri, eczacı teknisyenleri AKP’nin ilaç ve eczacılık alanındaki politikalarına karşı dün Kadıköy’de “Yıkıma Dur De” mitingi düzenledi. Mitinge İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Taner Gören, CHP milletvekilleri Kadir Gökmen Öğüt, Özgür Özel de katılarak destek verdi. İstanbul Eczacı Odası Başkanı Semih Güngör, ekonomik taleplerini karşılayacak yeni sözleşme istediklerini belirterek “Çözüm oluşmazsa, şubat ayı içerisinde ilaç hizmeti durabilir” dedi. Güngör, AKP’nin “Dönüşüm Politikası”nı eleştirerek “Masala başlarken bize şöyle dediler. ‘Eczanelerinizi sigortalı hastalara açtık. Trilyonlarca kaynak aktarıyoruz’. Hastalarımıza ise ‘Artık en yakın eczaneye gidip ilacınızı alacaksınız dediler’” diye konuştu. Yurt Haberleri Servisi BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, “Şırnak özerk cumhuriyettir ve bu cumhuriyeti ele geçiremeyecekler” dedi. Şırnak’ın Cizre ilçesinde, Demokratik Özgür Kadın Hareketi’nin düzenlediği mitingde konuşan Aydoğan, “İmralı’ya yönelik bu tecride hukuksal kılıf uydurmaları takdirde bu bahar çok kötü geçecek, çok çatışmalı geçecek. Ölen sadece Kürt gençleri olmayacak, Türkiye genç leri de bu çatışmalarda yaşamını yitirecek” dedi. Bu arada Mardin Kızıltepe’de KCK’ye yönelik operasyonda önceki gün gözaltına alınan 11 kişiden 8’i tutuklanırken Bitlis Tatvan’da aralarında BDP ilçe örgütü yöneticilerinin de bulunduğu 9 kişi gözaltına alındı. Öte yandan BDP Mersin İl Kadın Kolları’nın, düzenlediği mitingde olaylar çıktı. Polis, çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu katılımcıların üzerine gaz bombası attı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle