19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 OCAK 2012 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER PROFESÖR ASH, FRANSA’YA SORDU: 7 Erdoğan inkâr ederse tutuklanacak mı ? Mahkemenin kabul ettiği iddianamede Kocaoğlu için 397 yıl hapis cezası istendi Örgüt lideriymiş OZAN YAYMAN İzmir’in Kavakları… Silivri’de çalışan Beşiktaş merkezli özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin Ergenekon ve Balyoz kod adlı dosyalarında toplanan belgelerin önemli bir bölümünün düzmece olduğu sanıklar ya da onların savunmanları tarafından kanıtlandıkça, vizyona sokulmak için yeni öyküler hazırlanıyor. Filmin sponsorunun tek koşulu, ana muhalefet partisinin elindeki büyükşehir belediyelerinde diz boyu yolsuzluklar yapıldığını işleyen senaryoların hazırlanması. “Şahin Film”e göre Aziz Kocaoğlu’nun elinde tuttuğu İzmir Büyükşehir Belediyesi, böyle bir senaryo için dört dörtlük bir yapıya sahiptir. Zira “Gâvur İzmir”in seçmeninin gönlüne girmeyi başaramamış olan AKP, kentin kalesinin anahtarını elinde tutan Büyükşehir Belediyesi’nde yolsuzluk senaryoları olduğuna seyircileri inandırabilirse, o film vizyondan düşecektir. İçişleri Bakanı gibi tipik bir AKP sevdalısı siyasetçinin emir komutasındaki müfettişleri görevlendirip Kocaoğlu’nun günahlarını ortaya koymak, bir taşla 2 kuş vurmanın da yolunu kestirme hale getirmek demektir. Üzerinde “şaibe” örtüsü bulunacak söylentiler özel yetkili ağır ceza mahkemesinde ucu açık bir davanın sürüp gitmesi, Gâvur İzmir’in seçmenlerini de yola getirmenin gerekçelerini hazırlayacak! Başkan Kocaoğlu, cumhuriyet savcısının iddianamesinde “kumanya, mandalina, pide dağıtımı” gibi sadece AKP’li belediyelerin tekelinde olması gereken birtakım yiyecek malzemelerini fakir hemşerilere yardım amacı ile vermekten suçlanıyor. Gafları yüzünden hareketleri ve konuşmaları Twitter’dan düşmeyen İçişleri Bakanı’na, şayet Kocaoğlu’nun kabahatlerini öğrenmek için CHP’li İzmir milletvekilleri bir soru yöneltmiş olsalar; Sayın İdris Naim Şahin, Meclis kürsüsüne o suçlama malzemeleri ile mi çıkacaktır? Öyle bir şey yapmış olsa, iktidar milletvekilleri Sayın Bakan’ın gösterdiği “suç malzemeleri”ni Başbakan Erdoğan’ın arabasının bagajından alınmış olan promosyon eşantiyonları sanarak alkışlamayacaklar mıdır? Ankara, İstanbul ve öteki bir dizi AKP’li belediyede fakir hemşerilere yardım amacı ile yapılan uygulamaları kendi belediyesinde de yürürlüğe sokmuş olması Sayın Kocaoğlu’nu suçlu kılmaya yeterli kanıt belgeleri midir? İktidar partisi tarafından kazanılmış olan belediyelerin başkanlık makamlarının kapısından müfetttişin “m”sinin bile girmeye cüret edemeyeceği bilinirken Kocaoğlu’na yönelik bu taciz eylemlerinin anlamı nedir? Büyükşehir Belediyesi ile ilgili dava dosyasının kendi hâkimliğine gönderildiğini öğrenir öğrenmez İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanı emekliliğini istiyor! Bu amaçla verdiği dilekçenin işleme alınması, kabul edilmesi gibi belirli sürecin kendisi için yaratabileceği rahatsızlığı da düşünmüş olmalı ki, “…emeklilik işlemlerimin tamamlanmasını beklemeden hak etmiş olduğum izni kullanacağım” türünden ikinci bir başvuru yazısı gönderip adeta, “Al aptestini, ver papucumu” diyor... Şimdi gelin de dünkü gazeteleri boydan boya doldurmuş olan yeni adalet reformu hakkında Sayın Sadullah Ergin’in anlattıklarını tam bir gönül rahatlığı içinde okuyun... En önemlisi onlara inanın! ? Stanford Üniversitesi ve Oxford Üniversitesi akademisyenlerinden Ash, Guardian ve Los Angeles Times’teki makalesinde “fırsatçı, kötü planlanmış, üzerinde çok düşünmeyi gerektirecek zorlu bir konu değil” diye tanımladığı Fransa’nın Ermeni olaylarının inkârını suç sayan yasa tasarısının, İnsan Hakları Bildirgesi’nin 11. maddesine ters düşeceğini belirtti. Dış Haberler Servisi Fransa’nın “Ermeni soykırımı” olarak adlandırılan olayların reddini suç sayan yasa tasarısına Avrupa konusunda uzman olan profesörden de eleştiriler geldi. Stanford Üniversitesi’ne bağlı Hoover Enstitüsü’nde kıdemli uzman ve Oxford Üniversitesi’nde Avrupa araştırmaları profesörü olan Timothy Garton Ash, hem İngiliz Guardian gazetesinde hem de Amerikan Los Angeles Times gazetesinde yayımlanan makalesinde söz konusu yasa tasarısının Fransa Senatosu’nda onaylanması halinde bunun ifade özgürlüğüne büyük bir darbe vuracağını ifade etti. Ash, Fransız Senatosu’nun, 23 Ocak Pazartesi günü görüşeceği tasarıyı reddetmesi gerektiğini belirtti. Ash, her iki gazetedeki makalesinde özetle, Fransa’nın yasayı kabul etmesinin Fransız Devrimi’nin ardından yayımlanan İnsan Hakları Bildirgesi’nin “Düşünce ve inançların serbestçe ifade edilebilmesi en değerli insan haklarından biridir” içerikli 11. maddesiyle çelişeceğine dikkat çekerek Fransa parlamentosunun başka ülkelerin tarihte yaptıklarına ilişkin kararlar veren bir mahkeme yetkisine sahip olmadığını belirtti. Yazısında “Başbakan Tayyip Erdoğan, Fransa’yı ziyaret ettiğinde soykırımı inkâr ederse tutuklanacak mı?” diyen Ash, Fransa’nın bu konuya ilişkin yasa tasarılarının hep seçim dönemine rastlamasının tesadüf olmadığına da vurgu yaptı. Tartışılması gereken konunun yaşanan “korkunç” olayların soykırım teşkil edip etmediğini tartışmak olduğunu belirten Ash yazısında “Özgürce tarihsel tartışmalar ve ciddi anma törenlerine tabii olması gereken bir trajedinin, siyasi manipülasyonun ve bir politikacının sataşmalarının bir aracı olma konumuna indirgendiği” görüşünü dile getirdi. İZMİR İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne düzenlenen operasyonun ardından başlayan soruşturma sürecinde savcılığın hazırladığı iddianame, Özel Yetkili İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. 130 sanığın adının geçtiği iddianamede, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu hakkında “örgüt lideri” olduğu savıyla, 33 ayrı suçlamadan toplam 397 yıl hapis cezası istendi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne geçen yıl 2 Mayıs ve 22 Kasım tarihlerinde düzenlenen operasyonun ardından, 16’sı belediye bürokratı olmak üzere toplam 34 kişi tutuklanmıştı. İzmir Cumhuriyet Savcısı Birol Çengil tarafından hazırlanan iddianame, dün İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Suç tarihi olarak “2011 yılı ve öncesinin” gösterilen 400 sayfayı aşan iddianamede İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu 1 numaralı örgüt üyesi olarak gösterildi. CMK 250 ve 252. maddelerinden açılan davada Kocaoğlu suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme, birçok ihaleye fesat karıştırma, birçok ihalede edimin ifasına fesat karıştırma, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, İmar Kanunu’na muhalefet, suçu ve suçluyu gizlemekle suçlandı. İddianamede ayrıca eski İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ersu Hızır da örgüt yöneticisi olarak tanımlandı. İddianamede, suçlamalar da ana başlıklarıyla şöyle sıralandı: “Çankaya 10 No’lu Oto ‘Zorlama iddianame’ İzmir Barosu Başkan Yardımcısı ve Kocaoğlu’nun avukatı Ercan Demir, “Savcının, soruşturmayı CMK 250 kapsamına almasının zorlama olduğu, net biçimde iddianamede görülüyor” dedi. Demir, iddianamede çok sürpriz bir olgu bulmadıklarını söyleyerek şöyle konuştu: “Sendikacıların yapılan ihaleler sırasında kavga etmesiyle ilgili suçlama ve iki organizatörün birbirini telefon konuşması sırasında tehdit etmesi, iddianamede, Kocaoğlu’nu, cebir, şiddet içeren çıkar amaçlı suç örgütü lideri yapıyor. Buna kulağını arkasından göstermek bile denemez. Hukukun temel mantığı olan nedensellik bağlantısı burada yok” Bakanın Kocaoğlu’na güveni tam Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu ziyaret eden Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, “Biz başkanımıza güveniyoruz, inşallah el birliği içerisinde merkezi hükümetle İzmir’i 21. yüzyıla taşıyacağız’’ dedi. ‘1 Numara Kocaoğlu’ Kılıçdaroğlu’ndan destek telefonu parkı’nın, 10 Şubat 2011 tarihinde gerçekleştirilen ihalesine fesat karıştırma. Belediye şirketlerinden İZENERJİ tarafından, İzmir Metrosu’nu tanıtıcı olarak hazırlanması istenen filmin 18 Aralık 2010 tarihli ihalesine fesat karıştırma. Fotoğraf çekimi hizmet alımı ile tanıtım için çekilen fotoğrafların reklam filmine dönüştürülmesi hizmet alımındaki usulsüzlük. 23 Kasım 2010 tarihinde park ve yeşil alanların bakımı, sulamasıyla ilgili personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım ihalesindeki usul CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Kocaoğlu’nu telefonla arayarak desteğini iletti. CHP Basın Birimi’nden yapılan açıklamada, Kılıçdaroğlu’nun görüşmede, “AKP’nin yargısını da kullanarak yaptığı hiçbir baskı CHP’lileri yıldıramaz, sindiremez, hizmetten alıkoyamaz. Başkanımız Kocaoğlu da hizmet ve dürüstlüğü ile oynanan oyunları bozacaktır. Bu inançla başkanımıza, ekibine desteğimi ilettim” dediği bildirildi. süzlük. 10 Kasım 2010 tarihli belediye hizmet binalarının temilik ve diğer işlerinde personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım ihalesindeki usulsüzlük. Ahmet Adnan Saygun Kültür Merkezi’nde, 2011 yılında gerçekleştirilecek konser organizasyon hizmetine yönelik ihaledeki usulsüzlük. Balkan Halk Dansları Festivali hizmet alım ihalelerine fesat karıştırma. 10 Mart 2010 tarihli ESHOT Genel Müdürlüğü’ne ait 750 adet yeni otobüs durağı yerinin kiraya verilmesi ihalesine fesat karıştırma.” İddianamede 4 Şu bat 2011 tarihli Emek Şenliği kutlamaları çerçevesinde yapılan Şevval Sam konseri alımında ihaleye çıkılmadığı ve bu uygulamanın hizmet kusuru oluşturduğuna da yer verildi. Söz konusu konser için 83 bin 500 lira ödendiğine vurgu yapılan iddianamede, “Rekabetin oluşumunu bilinçli olarak engelleyerek, ihaleye fesat karıştırma suçunun işlediği değerlendirilmektedir” denildi. İddianamede, belediyenin, öğretmenler gününde, kentteki okullarda görevli öğretmenlere hediye olarak dağıttığı şallara da yer verildi. TBMM DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BİLDİRİSİ 1. Ergenekon davasında tanık Karlıbel ‘Cinayetin arkasında Alman vakıfları var’ dedi Fransa senatosuna sağduyu çağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Dışişleri Komisyonu dün bildiri yayımlayarak Fransa meclisinde kabul edilerek senatoya sevk edilen Ermeni soykırım savlarının reddini suç sayan önerisi ile ilgili olarak “Fransa Senatosu Kanunlar Komisyonu’nda sergilenen sağduyunun Senato Genel Kurulu’nda da hâkim olmasını” istedi. Bildiride, “gerek Cezayir, gerek uluslararası mahkemelerce kabul edilmiş diğer soykırımlar konusunda sessiz kalan Fransız parlamentosunun sadece kendisinin yasayla kabul ettiği Ermeni iddialarının aksini söylemeyi cezaya tabi tutması siyasi oportünizm” olarak nitelendirildi. TBMM Dışişleri Komisyonu dün AKP İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır başkanlığında toplandı. Toplantı sonrasında AKP, CHP ve MHP’li üyelerin oylarıyla bir bildiri yayımlanırken BDP bildiriye imza koymadı. Bozkır, bu bildiriyi okurken “Dostluğa sığmayan ve Avrupa değerlerine bağlı olduğu iddiasında bulunan, demokratik bir ülkeye yakışmayan bu yasa tasarısının yasalaşmamasını, Fransa Senatosu Kanunlar Komisyonu’nda sergilenen sağduyunun, Senato Genel Kurulu’nda da hâkim olmasını diliyoruz” dedi. Bildiride, “Fransa’da 1915 olaylarına ilişkin olarak devam etmekte olan tartışmada bir görüşü temel alıp diğer görüşleri yasaklamaya yönelik atılan adımlar, ne milletlerarası dostluk ne uluslararası hukuk ne de evrensel demokratik değerlerle bağdaşmaktadır” denildi. Bildiride, “Üzerinde hukuki ve bilimsel oydaşmanın bulunmadığı bir konunun üçüncü bir ülkenin siyasi organlarına tek taraflı olarak taşınması kabulü şayan değildir. Böyle bir gelişme iki ülke parlamentosu arasında mevcut işbirliğini de olumsuz etkileyecekti” değerlendirmesi yapıldı. “Dostluğa sığmayan ve Avrupa değerlerine bağlı olduğu iddiasında bulunan, demokratik bir ülkeye yakışmayan bu yasa tasarısının yasalaşmasını ve Fransa Senatosu Kanunlar Komisyonu’nda sergilenen sağduyunun Senato Genel Kurulu’nda da hâkim olmasını diliyoruz” çağrısı yapıldı. Hablemitoğlu iddiası HATİCE TUNCER Liselilerden kafesli protesto Mersin’de “Devrimci Liseliler”, son dönemde yaşanan gözaltıları kendilerini kafese kapatarak protesto etti. İstiklal Caddesi’nde toplanan yaklaşık 100 genç, sloganlar atarak Atatürk Caddesi’ne kadar yürüdü. Belediye binası önünde toplanan gruptan 1 kişi, demir parmaklı bir kafese girerek kendini zincire vurdu. Grup adına açıklamaya yapan Berna Güney, gözaltı ve tutuklamalara sessiz kalmayacaklarını belirterek “Bugün lise ve üniversite öğrencileri için geldik. İçerde gazeteciler, hukukçular, sendikacılar ve siyasetçiler var. Liseliler herkes için mücadele edecek” dedi. (Fotoğraf: ABİDİN YAĞMUR) Balyoz davasında dijital verilerin sahte olduğu vurgulandı ‘İtibarımı geri verin’ İstanbul Haber Servisi Balyoz Harekât Planı davasının dün 66. duruşması gerçekleştirildi. Bypass ameliyatı olduğu için önceki duruşmalara katılamayan tutuklu sanık Albay Derya Ön savunmasını yaptı. Albay Ön, “Hakkımdaki suçlamalar tamamen gerçekdışıdır. Seminere katılmadım. İddianamede dijital veriler dışında aleyhime hiçbir delil yok” dedi. “İtibarımın geri verilmesini ve tahliyemi talep ediyorum” diyen Ön, “Sanık sandalyesindekilerin isimleri kullanılarak Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde çok boyutlu bir oyun oynanıyor” dedi. Belçika’daki görevinden izin alarak gelen tutuksuz sanık Albay Hannan Şayan da Plan Semineri 2003’e katılmadığını belirterek, “Dava dosyasında bulunan dijital veriler sahtedir” dedi. Tutuklu sanık Albay Mehmet Koray Eryaşa ise “Türk denizcilik tarihinde ilk kez bir Türk harp gemisi hükümete karşı cephe almakla suçlanıyor. Bu da bize planların ne kadar ithal olduğunu gösteriyor” diye konuştu. Sanık avukatlarından Murat Ergül, darbe planı yapıldığı iddia edilen seminerde sivillerin de adının geçtiğini belirterek, “Neden sadece askerler hakkında işlem yapıldı? Burada TSK hedef alınmıştır” dedi. Avukat Mehmet Oral da müvekkili HAVELSAN eski Genel Müdürü Ömer Faruk Ağa Yarman’ın davadaki tek sivil tutuklu olduğuna dikkat çekti. Şike soruşturmasında “Fenerbahçe Spor Kulübü’nü UEFA’ya şikâyet ederek” gündeme gelen yazar Talip Doğan Karlıbel, Birinci Ergenekon davasında tanık olarak dinlendi. 11 yıl Almanya’da polis muhbirliği yaptığını söyleyen Karlıbel, bazı Ergenekon sanıklarının Almanya’da Nazi yanlılarıyla ilişkisi olduğunu savundu. Karlıbel, Tuğgeneral Veli Küçük’ün Almanya’da aşırı sağ gruplarla irtibatlı olduğunu, Muzaffer Tekin’in Almanya’da uyuşturucu işinde muhbirlik yaptığını iddia etti. Karlıbel, Alman Narkotik İstihbaratı adına sanık Semih Tufan Gülaltay’a muhbirlik teklif ettiğini daha sonra Almanya’nın bu tekliften vazgeçtiğini anlattı. Tutuklu sanık Tekin, ciddi suçlamalarda bulunduğunu belirterek Tanık Karlıbel’e “Lağımdan topladığınız bilgilerle yazıyorsunuz’” diye hitap etti. 209. duruşmada kürsüye alınan tanık Karlıbel, Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun 2002’de öldürülmesiyle ilgili araştırmalar yaptığını ifade ederek, “(...) cinayetin arkasında Alman siyasi vakıflarının olduğunu düşünüyorum. Ölmeden önceki dönemde Alman siyasi vakıfları ile ilgili çalışması vardı” dedi. Nuh Mete Yüksel’e Ankara 2 No’lu DGM Başkanı olduğu sırada Alman vakıflarıyla ilgili davaya bakarken kaset komplosu kurulduğunu anlatan Karlıbel, “Alman vakıfları kaset komplolarını Almanya’da yapmıştı” dedi. Almanya’da 2002 2003 yıllarında Ergenekon adlı bir derneğin kurulduğunu söyleyen Karlıbel “Araştırmalarımda Veli Küçük’ün bu dernek ile irtibatlı olduğunu tespit ettim” dedi. Karlıbel, Almanya’da 8 Türk bir Yunanlının öldürülmesiyle ilgili cinayetlerin arkasında Alman sağcı grubun olduğunu, bu grup ile irtibatlı olduğu söylenen Mevlüt K. adlı kişinin de dernekle ilişkisi olduğunu ortaya çıkardığını söyledi. Karlıbel, Alman vakıflarının 1970 yılından bu yana Türkiye’de illegal faaliyet yürüten oluşumlara toplam 350 milyon dolar para transfer ettiğini iddia etti. Türkiye’nin özgürlük notu 80’den beri kırık Haber Merkezi Demokrasinin geliştirilmesi çağrısıyla kampanyalar düzenleyen düşünce kuruluşu Freedom House, “2012’de Dünyada Özgürlük” adlı yıllık raporunu yayımladı. Raporda Türkiye “kısmen özgür” kategorisinde yer aldı. Washington merkezli düşünce kuruluşu Freedom House’un raporunda Türkiye’de siyasi tutuklamalar ve basın özgürlüğüne yönelik baskıların endişe verici unsurlar olduğu belirtildi. Freedem House, Türkiye’yi en son 1979’da özgür bir ülke olarak nitelendirmişti. Dünyanın genel olarak otoriter yönetimlere kaydığı uyarısında bulunan Freedom House, Arap Baharı’na rağmen özgürlüklerin gerilediğini vurguladı. Kötüye giden ülkelerin başında Bahreyn, İran, Lübnan, Suudi Arabistan, Suriye, Birleşik Arap Emirlikleri ve Yemen gösterildi. 4 şüpheli serbest bırakıldı İstanbul Haber Servisi İstanbul’daki terör örgütü operasyonu kapsamında Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirilen BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in şoförü Gülten Ç’nin de aralarında bulunduğu 4 şüpheliden 3’ü savcı, biri ise sevk edildiği mahkeme tarafından serbest bırakıldı. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Emin Aydinç, şüphelilerden Tahsin U’yu tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk etti. Diğer şüpheliler Gülten Ç, Hatice B. ve İran uyruklu Mehmet B. ise serbest bırakıldı. Tahsin U. mahkemedeki sorgusunun ardından serbest bırakıldı. ‘Şikede daha başarılı oldum’ Bakanlık aracılığıyla sorulsa bile Alman makamlarının iddialarına ve muhbirlere ilişkin bilgi vermeyeceğini söyleyen Karlıbel “Sürekli olarak yalanlanmak beni bıktırdı. Şike işinde daha başarılı oldum” dedi. Karlıbel, “Alman narkotik istihbaratının Türkiye’de 4 bin muhbiri var. Türkiye’de 5 bin telefon dinlemesi vardır” dedi. Öcalan kardeşiyle görüşmedi GEMLİK (Cumhuriyet) Bursa’nın Gemlik ilçesinden dün sabah görüşme yapmak üzere İmralı’ya giden Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan akşam saatlerinde adadan döndü. Mehmet Öcalan, “Cezaevi müdüründen aldığımız bilgiye göre Abdullah Öcalan şöyle bir yazı yazmıştır: ‘Burası çok hassastır. Görüşe çıkmamız uygun değildir’” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle