Katalog

10 OCAK 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bakan Bayraktar, ‘Şampiyonluk kupasını Trabzon’a getirmek için çalışıyoruz’ dedi, F.Bahçe sert yanıt verdi 7 ‘İnce ayar’ kızdırdı MİT ÇOCUKLARDAN DESTEK İSTEDİ HAYRİ GÜNER Başbuğ’un Tabii Hâkimi Kim? Türkiye’nin 26. Genelkurmay Başkanı, terör örgütü kurma suçlaması ile İstanbul Olağanüstü Yetkili 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuklandı. Tutuklanma ile ilgili haberlere bakarsanız, bir kişi dışında herkes bu tutuklanmayı eleştiriyor. O bir kişi, BDB eşbaşkanlarından birisidir ve ülkenin Genelkurmay Başkanı’nı, malum terör örgütünün işlediği cinayetleri durdurmak amacıyla güvenlik kuvvetlerinin yürüttüğü harekâtı yönettiği için “Bizim nazarımızda onbaşı bile olamaz” sözleri ile adeta itip kakmak istemektedir! 400’den fazla subay ve generalin terör örgütü kurma ya da o örgütlere üye olma iddiasıyla yargılandığı olağanüstü ağır ceza mahkemelerinde, emekli Genelkurmay başkanlarına da aynı muamelenin yapılamayacağını söyleyen birden çok anayasa hukukçusu var. Onlar soruşturmanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmesini, yargılama yapılacaksa, yetkili mahkemenin Anayasa Mahkemesi, yani Yüce Divan olduğunu söylüyorlar. Ama bir ağır ceza mahkememiz, kendisinin olağanüstü yetkilerle donatıldığını belirterek, bu uyarılara aldırış etmiyor. Eski Genelkurmay Başkanı’nı bizler gibi sıradan vatandaşlar arasında değerlendiriyor. O tartışmaların bir hukuk devletinde en hızlı bir şekilde sonuca bağlanması beklenmeden, İlker Başbuğ tutuklanıyor ve Silivri’de 5 numaralı cezaevindeki tek kişilik odasında, demir parmaklıklar arkasına zoraki konuk ediliyor. Eski Genelkurmay Başkanı’nı yargılayacak yetkili mahkemenin kim olacağı tartışmaları bir sonuca ulaşmadan böylesine hızlı bir işlem karşısında dün çok kişi haklı olarak soruyordu: “Kararı veren mahkeme, şüpheli hakkındaki özel yetkili cumhuriyet başsavcısının soruşturmayla ilgili iddianamesini hazırlamasını beklemek için olsun tutuklama işlemini geciktiremez miydi? Yoksa eski başkomutanın yurtdışına kaçacağı ya da hakkında toplanmış olan delilleri karartabileceği türünden alınmış ciddi bir duyum mu vardı? Tutuklama, halen yargılanması devam eden birçok sanığın, Andıç olayında o dönemdeki Genelkurmay Başkanı’ndan aldıkları görev emrine göre davrandıklarını söylemeleri üzerine başlatılan soruşturma gereği yapıldığı için, isteseydi Başbuğ kaçma girişimlerinde bulunamaz mıydı?” O arada Başbuğ’un tabii hâkiminin Anayasa Mahkemesi mi, yoksa Silivri’deki yargıçlar mı olduğu tartışması da bir sonuca bağlanmış olurdu. Ama hayır! Televizyon kameraları karşısında, kendi iktidarları sırasında Genelkurmay Başkanlığı’na atanmış bir paşanın nasıl olur da terör örgütü üyesi sayılacağını bizler gibi yeni duymuş rolü kesen yetkililerimizin timsah gözyaşları ile yaptığı açıklamalar, yetkili mahkeme kimdir tartışmalarını bile perdelemeye yöneliyor. Bülent Arınç, başbakan yardımcısı ve hükümet sözcülüğü görevlerinin yanı sıra bir de toplumda tepki yaratan olayların gazını almakla sorumlu bakan olarak öylesine başarılı konuşmalar yapıyor ki! Başbuğ’un tutuklanması için suç duyurusu yapanın, neredeyse Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu bile düşüneceğiz! Bu tutuklama Türkiye’nin bırakınız bir hukuk devleti olmasını, bir kanun devleti olup olmadığı konusunda hukuk anlayışlarını güncel politik kaygılardan ayırmasını bilenlerde haklı kuşkulara neden olmuştur. İnsanların hüküm giymeden, hatta savunma yapmadan 1000 gündür tutuklu kaldıkları bir ülkenin adalet sisteminde kim, nasıl tutuklamanın ceza değil, tedbir olduğunu söyleyebilir ki? Bütün Türkiye’yi kapsayacak bir sıkıyönetim ilan edin. O yönetimin mahkemelerinde de bir tek hukukçu yargıç bırakmayarak, gönlünüzdeki kararları verecek Nemrut Mustafa Paşa’lar arayın... Uzmanlar: Psikolojileri bozulabilir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), internet sitesindeki “çocuk sayfası”nda yayımladığı tanıtım videosunda, çocuklardan destek istedi. Pedagoglar, MİT’in bu isteğini, çocukların psikolojilerini bozacak sorumluluklar olarak değerlendirdi. Yazılı ve sesli anlatımla MİT’in çalışma sisteminin anlatıldığı çocuk sayfası, “hoş geldiniz, devlet, istihbarat, nasıl çalışırız ve oyunlar” bölümlerinden oluşuyor. Çocuk sayfasında istihbaratın tanımı, teşkilatın çalışma sistemi, istihbarat mantığı ve etkileşim konusuyla ilgili bilgiler verilirken “nasıl çalışırız” bölümünde, çocukları bilgi toplama ve değerlendirme yapmaya yönelten ifadelere yer verildi. MİT’in ayrıca bu bölümde “Unutmayın: Ülkemizin ve teşkilatın sizlerin sevgisine ve desteğine ihtiyacı var” ifadesine yer vermesi ise pedagoglar tarafından eleştirildi. MİT’in istihbarata yönlendiren ifadelerinin dikkat çekici olduğunu söyleyen Pedagog ve Psikolojik Danışman Aykut Akova, çocuklardan istenen desteğin yaşlarına uygun olmadığını kaydetti. Uygun olmayan bu beklentilerin çocuklarda stres yaratacağını söyleyen Akova, “Çocuktan istenen ve beklenen şeyler yaşına uygun olmalı. Çocukları bir anda istihbarat gibi bir oluşumun içerisine sokmak, doğru değil. Destek istenen bu yaş grubu, sorumluluk altına itildiği gibi yanlış bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Dünyaları oyun, okul ve sınav stresinden ibaret olan çocukları, istihbarata itmek, onların psikolojilerini etkilemek, yıpratmak anlamına gelmektedir” dedi. Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı Öznur Simav da MİT’in çocuklardan istediği desteğe açıklık getirmesi, çocuktan ziyade yetişkinlerin onlar için çalışması gerektiğini dile getirdi. TRABZON Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın, “Trabzonspor’un şampiyonluk kupasını alması için ince bir ayar çalışması yaptıklarını” söylemesi spor ve siyaset dünyasını karıştırdı. Trabzon’da bir açılışa katılan Bayraktar, “Trabzon gülerse Türkiye güler, Trabzon kalkınırsa Türkiye çok büyük mesaj verir. Hakkımız olan Trabzonspor’umuzun kupasını almak için de çok ince ayar bir çalışma yapıyoruz. İnşallah hakkı olan Trabzonspor’un kupasını da Trabzon’un müzesine getireceğiz. Allah bize inşallah bunu nasip edecek” dedi. Bu açıklama üzerine Fe ? Bakan Bayraktar’ın sözleri üzerine F.Bahçeli taraftarlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın santralı, faksı ve eposta adreslerini kilitledi. Kulüpten yapılan açıklamada ise “Bayraktar’ın açıklamaları, bir bakanın, fanatizmle birlikte eşitlik ve adalet duygusundan ne kadar uzaklaşabildiğinin en açık göstergesidir” denildi. nerbahçe camiasından büyük tepki geldi. Bakanlığın santrali, faksı ve eposta adresleri kilitlendi. Bayraktar, tepkiler üzerine yaptığı açıklamada “Bu işi hassas, ince eleyip sık dokuyorlar da bizim kupamızı verecekler diye kanaatimi söyledim. Trabzonspor’un hakkı olmasa niye Şampiyon Kulüplere bizi çağırdılar. Bizi derken Trabzon’u çağırdılar. Trabzon’u çağırdıklarına göre kupanın da verilmesi gerektiğini ifade ettim. Yine aynı sözümü söylüyorum” dedi. Fenerbahçe Kulübü’nden yapılan açıklamada ise “Bayraktar’ın, geçen sezonki şampiyonluğumuza yönelik bir takım ince planları olduğunu üzülerek ve dehşete kapılarak takip etmekteyiz” denildi. “Kupa müzemizde” başlığıyla yayımlanan bildiride “Bayraktar’ın açıklamaları, bir bakanın, fanatizmle birlikte eşitlik ve adalet duygusundan ne kadar uzaklaşabildiğinin en açık göstergesidir. Milyonların hiçbir menfaat beklemeksizin gönül verdiği, Türkiye’nin en önemli markalarından biri olan Fenerbahçe’ye yönelik bu tutumu çok açık bir dille reddediyor; en iyi niyetli bakış açısıyla bu durumu ‘sınırı aşmak’ olarak nitelendiriyoruz” ifadeleri yer aldı. Bayraktar, 15 Ocak 2011’de Türk Telekom Arena Stadı’nın açılışında da Galatasaraylı taraftarların tepkisini çekmişti. Bayraktar’ın konuşmasının ardından Başbakan Tayyip Erdoğan da stattaki protestolar nedeniyle maçı izlemeden tribünden ayrılmıştı. F.Bahçe: Fanatik Bakan! Hak aramak terör suçu 7 aydır tutuklu bulunan öğrenciler, yıldızlı bere takmak ve panele katılmak gibi ‘terörist eylemler’ nedeniyle hâkim karşısına çıkıyorlar CİHAN ORUÇOĞLU Malatya’da panele katılmak, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda sergi açmak, bildiri dağıtmak ve cezaevinde kanser hastalığına yakalanan ve yaşamını yitiren Güler Zere’nin mezarını ziyaret etmek suçlamalarıyla 3 Haziran 2011 tarihinden bu yana tutuklu olarak yargılanan 6 üniversite öğrencisi, 17 Ocak tarihinde bir kez daha hâkim karşısına çıkacak. Öğrencilerin avukatları, “öğrencilerin taktıkları yıldızlı berenin örgütün silahlı kanadının giydiği tek tip kıyafetin parçası olarak değerlendirildiğini” belirterek “Dava dosyasındaki pek çok suçlama, güvenirliği son derece tartışmalı dijital verilere dayandırılıyor” dedi. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) bir süre önce kamuoyu ile paylaştığı raporda, Türkiye genelinde tutuklu öğrenci sayısının 500 civarında olduğunu belirterek çok sayıda öğrencinin benzer suçlamalarla tutuklu bulundu Malatya’da hâkim karşısına çıkacak 6 üniversiteli, Türkiye’nin farklı yerlerindeki yaşıtlarıyla aynı kaderi paylaşıyor. ÇHD, hazırladığı raporda, Türkiye’de benzer suçlarla tutuklu 500 civarındaki öğrencinin varlığına dikkat çekmişti. ğuna dikkat çekmişti. Erkin Kocaman, Ayça Kılınç, Yusuf Yılmaz, Uğur Pektaş, Sevcan Göktaş ve Kubilay Uçucu ile tutuksuz sanık Hatice Harman da katıldıkları yasal eylemler, basın açıklamaları, mezar ziyaretleri gibi nedenlerle demokratik haklarını kullandıkları için yasa dışı terör örgütü üyesi olmak ve terör örgütünün propagandasını yapmakla suçlanarak, 3 Haziran 2011 yılında tutuklandı. Özel Yetkili Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yürüttüğü davada mütaalasını açıklayan savcı, sanıkların katıldıkları her bir eylem için ayrı ayrı yasa dışı terör örgütü propagandası yapmak ve üyesi olmak suçundan cezalandırılmalarına karar verilmesi istedi. Sanıklar için mütalaada, “Malatya Haklar Derneği’nde düzenlenen bir panele katılmak (panelin içeriğine dair bir suçlama yok). 1 Mayıs etkinliği için sergi açmak, bildiri dağıtmak ve resmi tatil olan 1 Mayıs etkinliğine katılmak. İstanbul’da yapılan operasyonları, Malatya’da basın açıklaması yaparak, protesto etmek. Güler Zere’nin mezarını ziyaret etmek. Dünya Kadınlar Günü ile ilgili eyleme katılarak bu eylemde örgüt üyesi olduğu iddia edilen kadınların fotoğraflarını taşımak” suçlamaları sıralandı. C MY B C MY B