19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 OCAK 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 15 Choderlos de Laclos’nun pek çok kez tiyatro ve sinemaya uyarlanan mektupromanı İstanbul ŞT sahnesinde Mektuplarla gelen tehlike ? “Tehlikeli İlişkiler” yazarının içinde yaşadığı döneme dair gözlemlerini, aristokrasinin çöküşünün işaretlerini sunar. Romen yönetmen Popovski de esere hâkim olan “oyun kurma ve gerçeklerle yüzleşme” durumunu bir bütün içinde yorumluyor. Fransız edebiyatında, Choderlos de Laclos’nun, belki de kendinden önceki yüzyılın mektuplarıyla ünlü Madame de Sevigne’den esinlenerek mektuproman tarzında yazdığı “Tehlikeli İlişkiler”, bir aşk ve tutku hikâyesi değil. Mektuplar, yazarın içinde yaşadığı döneme dair gözlemlerini dile getirir. Aristokrasinin çöküşünün işaretlerini verir. Heiner Müller’ in sahneye uyarladığı “Quartett”te belirttiği gibi; “Tehlikeli İlişkiler”, Aydınlanma çağının referanslarıyla dolu bir kadehtir ve de romana hâkim pırıltılı yüzeyin altında gözlemlenen, yok olmaya mahkum insanların, bir kesimin çöküşlerini boşluk içinde bekleyiş süreçleridir (*). Christopher Hampton da izlediğimiz bu uyarlamada, oyunun cinsellikle ilgili bir temel söylem üstüne değil, dönemin adeta kurumsallaştırılan bencillik olgusu üstüne odaklandığını vurgular. Bu yaklaşımın günümüze, içinde yaşadığımız topluma göndermeleri göz ardı edilemez. Choderlos de Laclos’nun 1782’de yazdığı bu mektuproman pek çok kez sahneye ve beyazperdeye uyarlandı. Roger Vadim, Heiner Müller, Christopher Hampton… Birbirinden parlak yönetmenlere ve oyunculara nasip olmuş Laclos’un yapıtını bugünlere taşımak… Jeanne Moreau, Gerard Philippe, Glenn Close, John Malkovich, Michelle Pfeiffer, Milos Forman, Annette Bening, Colin Firth… “Tehlikeli İlişkiler”, bir İstanbul Şehir Tiyatroları yapımı. Romen yönetmen Aleksander Popovski estetik bir bütün içinde yo Dövüş Kulübü Filme de çekilen Dövüş Kulübü adlı romanın yazarı Chuck Palahniuk’un Ölüm Pornosu adlı romanı, edebi değerlendirme yetisi kuşkulu bir kurul tarafından müstehcen bulunmuş, çevirmeni Funda Uncu ile yayınevi sahibi Hasan B. Çıplak hakkında “müstehcen yayınlara aracılık etme” suçlamasıyla dava açılmıştı. Dava henüz karara bağlanmadı ama romanda “kadının aşağılandığı, konunun örf ve âdetlerimize ters olduğu” suçlaması dikkat çekti. Her gün bir kadının öldürüldüğü, tecavüz, şiddet ve aile içi tacize uğradığı, küçük kız çocuklarının imam nikâhıyla gelin edilip gebe bırakıldığı, çağdışı örf ve âdetlerle kadınlığın korkunç biçimde aşağılandığı bir toplumda kollanmak istenen hangi ahlaktır? Romana, daha beteri çevirmene ceza kesilerek kim kimden nasıl korunacak? Ölüm Pornosu’nu okudum. Porno endüstrisinin çağdaş hayatın içindeki büyük, çirkin ve gizli saklı varlığını edebiyata taşırken okuru insanın en düşkün halleriyle yüzleştiriyor. Ünlü bir porno kraliçesinin kameralar önünde art arda 600 erkekle seks yaparak kıracağı dünya rekoru denemesi; çekim için sıra bekleyen erkeklerin ağzından anlatılan trajik hikâyeler ile ölümcül bir gösteriye dönüşüyor ve insanda yalnızca merhamet ve hüzün uyandırıyor. ??? Palahniuk, romanlarında yaşadığımız dünyaya isyan eder gibi görünse de, daha çok sistemin dayattığı para, şöhret, saygınlık, güzellik gibi değerlerin varoluşu zorlayan anlamsızlığını vurgulayan bir yazar. Yazdıklarıyla bize sunulan ve bizden beklenen pek çok şeyin sahte ve yalan olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Dövüş Kulübü’nden sonraki kitaplarını aynı tutkuyla okumamış olsam da zengin hayal dünyası ve yazarlık tavrıyla yakınlık duyduğum biri. Çağdaş insanın çaresizliğine marazi kırılma noktalarından yaklaşan, düşünmenin yasaklandığı piyasa demokrasisi ve tüketim toplumunda, evcilleştirilen, hasta edilen bireye eğilen zeki, uyanık, ele avuca sığmaz bir romancı. Palahniuk, üniversiteden sonra üç yıl bir şirkette montaj hattında çalışmış. İlk romanı yayıncılar tarafından kabul görmeyince oturup içeriği çok daha sert olan Dövüş Kulübü’nü yazmış. Şok etkisi yaratan bu romanında, hayatları sıkıcı, tutkuyla sahip oldukları nesneler arasına sıkışıp kalmışlara şöyle diyordu: “Sizler özel değilsiniz, sizler güzel ya da eşi benzeri olmayan kar tanesi de değilsiniz, sizler işiniz değilsiniz, sizler paranız kadar değilsiniz, bindiğiniz araba değilsiniz, kredi kartlarınızın limiti değilsiniz, sizler iç çamaşırı değilsiniz, sizler herkes gibi çürüyen birer organik maddesiniz!..” ??? Elimdeki kitap; genç bir araştırmacı yazarın, Hakan Övünç Ongur’un yazdığı, Dövüş Kulübü üzerine zevkle, ilgiyle okuduğum kuramsal bir analiz. Ongur, küresel kapitalizm ve yabancılaşma ötesinde, postmodernizmden psikanalize, Marcuse’den Gramsci, Baudrillard, Jung ve Freud’a; alıntılarla zenginleştirdiği bu çalışmayla okura benzersiz bir Palahniuk okuması sunuyor. Bir yeraltı kültü olmuş romancının kışkırtıcı üslubu altındaki cevheri göz ününe sererken romanın anlatıcısı ile Marla Singer ve Tyler Durden gibi asi kahramanlarını popüler kültürün, zihinsel terorizmin, mutsuzluk üzerine oturtulmuş uygarlığın ortasına ustalıkla yerleştirerek günümüzün röntgenini çekiyor. ??? Tüketim Toplumu, Nevrotik Kültür ve DÖVÜŞ KULÜBÜ Hakan Övünç Ongur / Ayrıntı Yay. / 2011 ‘Tehlikeli İlişkiler’de Şebnem Köstem, Levent Üzümcü, Tomris İncer’in de aralarında olduğu kalabalık bir oyuncu kadrosu rol alıyor. rumluyor esere hâkim olan “oyunoyun kurma ve gerçeklerle yüzleşme” durumunu. Numen/Sven Jonke’nin hareketli yekpare aynalardan oluşan sahne tasarımı, Özcan Çelik’in aynalarla uyum sağlayan ışık tasarımı, müzikler, dönemi yansıtan şık kostümler, efektler ve barkovizyon, yönetmenin yorumunu tamamlayan unsurlar. Öte yandan, Popovski’nin bir avantajı da kuşkusuz birlikte çalıştığı oyuncular. Başta; hırslı, gözü kara ve o denli zeki, cazibeli ve buyurgan bir “oyun kurucu” olan Marquise de Merteuil rolünde Şebnem Köstem, yaşam boyu yadsıdığı etik değerleri, sevdiği kadını kaybetmenin eşiğinde fark eden, fiziğini bir araç olarak kullanan, fütursuz Vicomte de Valmont’ta Levent Üzümcü, kocasına sadık iyi bir eş ve Tanrıya karşı yükümlülükleri olduğuna inanan, duyguları bastırılmış Presidente de Tourvel’de Selin İşcan, sakin bir sırdaş ve iyi bir gözlemci olan Mademoiselle de Rosemonde’da Tomris İncer, sınıf atlama çabası içinde olan burjuva Madame de Volange (Esra Ronabar) ve Kont de Gercourt’la evliliğin eşiğinden aptallığa varan saflığı nedeniyle dönerek onun yüzünden (ve tabii ki Merteuil ve Valmont’un çirkin oyunları nedeniyle) Malta Şövalyelerine katılarak inzivaya çekilen Chevlier Danceny (Cemal Ahhan Şener) gibi manastıra kapanan Cecile Volanges (Ece Özdikici) … Romanın önsözünde, Andre Malraux, “bir entrikanın öyküsü” olarak tanımlar olaylar bütününü (**). Mektuplarla/mektuplarda yaşanan olaylar, Christopher Hampton’un uyarlamasında kısa sahneler, hızlı değişimler, ikili, üçlü, dörtlü girift ilişkilerle tırmanmakta olan ahlaksal çöküntünün yansımalarını su yüzüne çıkartır. Mektup, söze yansıyan, zaman zaman yüksek sesle okunan, özenle korunan, ruh hallerini yansıtan, tehdit unsuru olan, dedikodu çarkını döndüren, ifşa eden bir kıymetli belgedir. Olaylar Paris’te ve genç Tourvel’in yakın dostu Rosemonde’ın sayfiye evinde geçmektedir. Oyunda, zamansal ve mekânsal bölünmeler dönen ya da farklı açılar oluşturan aynalarla sağlanır. Oyun kişilerinin kendileriyle yüzleşmelerinde de önemli bir rol oynar aynalar. Bu yüzleşmeyi Valmont bilinçli olarak ölümü tercih ettiği noktada yaşarken Merteuil, aynı şeyi, tek başına kaldığı, parasını kaybettiği, çiçek hastalığına yakalandığı süreçte yaşayacaktır. Yüzleşmeler, çatışmalar, beklentiler, düş kırıklıkları… “Tehlikeli İlişkiler”de olaylar sürekli akar. Herkes, bir anlamda, kendi penceresinden bakarak ama birbiriyle kesişerek verir büyük girdabı. (*) “Quartett” 1993’te 5. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali’nde Attis Tiyatrosu tarafından oynandı. (**) İsmail Yerguz tarafından Türkçeye çevrilmiş olan “Tehlikeli İlişkiler” romanından da yararlanılmıştır. ? 2012 yılının ilk kitap fuarında bu yıl ilklere imza atılıyor. “Okur ve Yazar Buluşmaları” başlığı altında gerçekleştirilecek söyleşilerde, yeni kitabı çıkan yazarlar okurlarla buluşuyor. Ayrıca bu yıl ilk kez yurtdışından bir ülkenin katılımıyla Hollanda edebiyat dünyası, Adana’ya konuk oluyor. (Soldan sağa) Onur Bilge Kula, Deniz Kavukçuoğlu, İlhan Ersözlü, Kâşif Bulut, Metin Celâl. Çukurova 5. Kitap Fuarı kapılarını bugün açıyor Piyanist Weissenberg öldü ? CENEVRE (AA) Dünyaca ünlü piyano virtüözü Alexis Weissenberg, 82 yaşında yaşamını yitirdi. Bulgaristan doğumlu sanatçının, uzun bir tedavi sürecinin ardından ailesinin yaşadığı İsviçre’de öldüğü belirtildi. 20. yüzyılın en önemli piyanistlerinden sayılan Weissenberg, Rahmaninov ve Bach eserlerindeki üstün performansı ile tanınıyordu. Yılın ilk fuarı başlıyor MELTEM YILMAZ ADANA TÜYAP Adana Fuarcılık AŞ ve Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle, Adana Büyükşehir Belediyesi ve Altın Koza’nın katkılarıyla bu yıl 5’incisi düzenlenen Çukurova Kitap Fuarı kapılarını bugün açıyor. 200 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenen fuarda panel, şöyleşi, şiir dinletisi gibi 50 kültür etkinliği ile aralarında Can Dündar, Ayşe Kulin, Gülten Dayıoğlu, Yekta Kopan, Haydar Ergülen’in de bulunduğu 300 yazar ve çizer imza günlerinde kitapseverlerle buluşacak. Yılın bu ilk kitap fuarında yeni bir etkinlik dizisi de başlıyor. “Okur ve Yazar Buluşmaları” başlığı altında yeni kitabı çıkan yazarlar, okurlarla buluşacak. Yanı sıra bu yıl ilk kez yurtdışından bir ülkenin katılımıyla Hollanda edebiyat dünyası, Adana’ya konuk oluyor. Bu yıl bir de hukukçu, yazar Server Tanilli için bir anma etkinliği düzenleniyor. 2011’de kişi başına 6.8 kitap Türkiye Yayıncılar Birliği’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı ISBN Ajansı ile Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü’nden edindiği bilgilere göre; 2011’de 43 bin 201 çeşit kitap yayımlandı. Bu kitapların 30 bininin edebiyat, kültür ve beşeri bilimler alanında olması, Türkiye’nin bu alanlarda düşünce üretimine yönelmesi olarak yorumlandı. 43 milyon 469 bin 593 kitabın piyasaya çıktığı 2011’de 289 milyon 193 bin 982 bandrol satın alındı. Milli Eğitim Bakanlığı da 2011 yılında ilköğretim ve lise öğrencilerine 204 milyon 275 bin ücretsiz ders kitabı dağıttı. Böylece kişi başına 6.8 kitap düşmüş oldu. Bu rakamlara göre 2011’de yayımlanan kitap çeşidi geçen yıla göre yüzde 25.70, üretilen kitap adedi ise yüzde 20.48 arttı. Kitap fuarı ile eşzamanlı gerçekleştirilen eğitim fuarı, TÜYAP Adana Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde 15 Ocak’a kadar sürecek. 10.30 20.30 saatleri arasında açık olacak fuara giriş ücretsiz. FUARDA BUGÜN ? 14.00 15.00 Panel: “Avrupa’da Irkçılık” Yöneten: Halit Atik Konuşmacılar: Aydın Cıngı, Ercan Karakaş ? 15.15 16.30 Panel: “2011 Yılında En Çok Ne Okuduk? Gazetecilerin Gözünden Bir Yılın Edebiyat Değerlendirmesi” Yöneten: Turhan Günay Konuşmacılar: Olkan Özyurt, Sibel Oral, Cem Erciyes ? 18.00 19.00 Panel: “Coğrafyanın Öykücünün Üzerindeki Etkisi” Konuşmacılar: İlkay Tuna, Nâzım Bayrı, Musa Dinç, Aysel Y. Gökçelik, Arslan Bayır, Fatih Alkar Konuyla ilgili dün Adana Seyhan Otel’de düzenlenen basın toplantısına, TC Kültür Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayınlar Genel Müdürü Onur Bilge Kula, Adana Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Kâşif Bulut, TÜYAP Tüm Fuarcılık Genel Müdürü İlhan Ersözlü, TÜYAP Tüm Fuarcılık Genel Koordinatörü Deniz Kavukçuoğlu, Türkiye Yayıncılar Birliği Baş kanı Metin Celâl katıldı. Kavukçuoğlu, Çukurova Kitap Fuarı’nın hızla geliştiğini belirterek “Fuar bu yıl daha geniş bir alana yayılıyor ve yayınevi sayısı açısından da geçen yıla göre 30 fazla yayınevi ile giderek büyüyen bir fuar olma özelliği taşıyor. Geçen yıl 190 bin olan ziyaretçi sayısının bu yıl daha da artmasını bekliyoruz” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle