17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 EYLÜL 2011 CUMA CUMHUR YET SAYFA 13 ifade etmiştir. Sağlık Bakanlığı’nın Danıştay 4. Dairesi, 31 açıklamalarına göre Mart 2011 tarihli kararı ile Türkiye’de sayıları 40 bine yürütmeyi durdurmuştur. çıkarılması hedeflenen aile Bunun üzerine yayımlanan hekimleri, bir ticari işletme 77 numaralı Gelir Vergisi gibi mal ve hizmet alımlarında Sirküleri’nde yeni bir karar vergi kesintisi uygulayacaklar verilinceye kadar aile mı? Papatya falına döndü, hekimlerinin mal ve hizmet önce uygulayacaklar deniyor, alımlarında vergi kesintisi sonra uygulamayacaklar yapmayacakları deniyor. Son karar: Aile duyurulmuştur. hekimleri mal ve hizmet Ancak daha sonra Maliye alımlarında vergi kesintisi Bakanlığı’nın itirazı üzerine yapacaklar. Danıştay Vergi Dava Daireleri Gelin fazla hukuki tartışmaya ödemeleri için muhtasar beyanname Kurulu’nun 8 Temmuz 2011 tarihli girmeden olayı kısaca özetleyelim. vermeleri gerekmekteydi. Ayrıca bu kararı ile daha önce verilen 275 seri numaralı Gelir Vergisi beyannamelerin elektronik ortamda yürütmeyi durdurma kararı iptal Genel Tebliği ile 5258 sayılı Aile verilme zorunluluğu bulunmaktaydı. edilmiştir. Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında İşte bu uygulama, Danıştay Başka bir deyişle, aile hekimlerinin Kanun’da Gelir Vergisi’ne göre nezdinde dava konusu edilmişti. vergi kesintisi yapmaya devam yapılacak vergi kesintisi Çünkü Gelir Vergisi Kanunu’nun edecekleri kararlaştırılmıştır. Bu tanımlanmıştır. vergi kesintisini düzenleyen 94. durum, 78 numaralı Gelir Vergisi Görevlendirilen aile hekimlerinin maddesinin giriş fıkrasında yaptıkları Sirküleri ile duyurulmuştur. Ayrıca, temizlik, sekreterlik, şoförlük gibi ödemelerden vergi kesintisi yapmak yürütmeyi durdurma kararının geçerli hizmetler için yanlarında zorunda olanlar sayılmıştır. Bunlar olduğu döneme ait vergi çalıştıracakları hizmet erbabına arasında, ücretliler, dolayısıyla aile kesintilerinin de temmuz ayına ait yapılacak ücret ödemeleri, serbest hekimleri yoktur. Nitekim Maliye muhtasar beyanname ile beyan meslek işleri dolayısıyla yapılan Bakanlığı, bu uygulamayı aynı edilmesi gerektiği belirtilmiştir. ödemeler ile işyerine ilişkin kira maddenin son fıkrasının kendine Şimdilik son karar, aile ödemeleri ve esnaf muaflığından verdiği yetkiyi kullanarak başlattığını hekimlerimizin vergi kesintisine yararlananlardan mal ve hizmet ilişkin alımları mükellefiyetlerinin karşılığında devam etmesi yapılan yönünde. Ancak ödemelerden papatya falı henüz gelir vergisi Çocukları olmayan SSK emeklisi bir çift, bitmedi, davanın kesintisi eşlerden herhangi biri yaşamını yitirdiğinde esasına ilişkin henüz yapılacaktır. diğeri, kaybettiği eşinin emekli maaşını alır mı, karar verilmedi. Biz Bu maaşta kesinti ve kadınerkek ayrımı var gelişmeleri takip kapsamda aile mıdır? Cemal Solak Sorularınız için etmeye devam hekimlerinin, malicozum ism edeceğiz ve muhtasar mmo.org.tr adEşlerden birisi hayatını kaybettiğinde, diğer resine mail ataanlaşılıyor ki; beyanname eşe emekli aylığı belli bir oranda kalmaktadır. bilirsiniz. Tüm hekimlerimiz de, yönünden Çocuk olmadığında, kendi emekli maaşı sorular eposta hem bizi takip mükellefiyet ile tek tek cevarsa, vefat eden eşin aylığının yüzde 50’si edecek hem de tesis vaplanacaktır. bağlanır. Erkek kadın ayrımı yoktur. vergi literatürüne ettirmeleri, zaman ayırmaya vergi devam edecek. kesintisine tabi Özürlü SSK’liler nasıl emekli olabilir? Özürlülerin emeklilik koşulları, diğer çalışanlardan farklılık gösterir. Özürlüler sigortalılık süresi ve prim gününü tamamladıkları takdirde herhangi bir yaş şartı aranmadan emekli olabilir. Sigorta başlangıç tarihi ise 18 yaşın dolduğu tarihten başlar. Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce malul sayılmayı gerektirecek derecede (2/3 oranında) hastalık veya özürü bulunan ve bu nedenle malullük aylığından yararlanamayan sigortalıların ise durumu biraz farklıdır. Bu kişiler, yaşları ne olursa olsun en az 15 yıldan beri sigortalı olmak ve en az 3600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak şartıyla yaşlılık aylığından yararlanır. 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı kanunda da özürlülerin emeklilik koşulları tanımlanmıştır. 1 Ekim 2008 öncesi çalışmaya başlayan sigortalılara işe giriş tarihleri ile çalışma gücü kaybı oranı ve derecesine göre belirli bir prim günü ve sigortalılık süresi ile yaşlılık aylığı bağlanır ve burada sakatlık vergi indirimi şartı aranmaz. Bu sigortalılardan talepte bulunanların, 1 Ekim 2008 tarihinden önce alınan sağlık kurulu raporları dikkate alınmayıp, öncelikle hastaneye sevk işlemleri yapılarak, yeni tarihli sağlık kurulu raporları değerlendirilmek üzere Kurum Sağlık Kurulu’na gönderilir. 1 Ekim 2008 tarihinden sonra sigortalı olan özürlüler ise, sakatlık vergi indirimi aranmadan yasada tanımlanan rapor oranları ve derecelerine göre emekli olurlar. Aile Hekimliğinde Vergi Bilmecesi Çifte Lidere Çifte Kutlama! Kılıçdaroğlu “yüreksiz!” diyor... İki lider arasına girilmez. İkisi de dokunulmazlık sahibi.. Tayip Bey’e “taklitçi” deyip susmak gerek. Tayyip Bey, işbaşına geldiğinden beri taklit edip duruyor. 12 Eylül’ü taklit ediyor. 12 Eylül Anayasası’nı taklit ediyor. Daha da beteri, 12 Eylül’ün liderini taklit ediyor. Bu hafta 12 Eylül darbesinin yıldönümü. Sadece Evren Bey’inkinin değil… Tayyip Bey’inkinin de! (AKP’nin köşebent avukatları davaya falan yeltenmesinler. TC’nin 61. Hükümeti’inin başkanını, TC’nin yüzde 91 ile iktidarı milletçe onaylanan 7. Cumhurbaşkanı’na benzetmekte en küçük bir cezai sakınca olmadığı gibi, bu konuda siyasi bir de zaruret hali bulunduğu yolunda hukuki bir de mütalaa alarak bu yazıya oturmuş bulunuyorum!) Evet Tayyip Bey’in 12 Eylül’ünün yıldönümü. Kendisi 12 Eylül 2010 günü demokrasinin önündeki tüm engellerin kaldırılacağını ve ileri demokrasiye geçileceğini ilan etmişti. Kenan Bey de 12 Eylül 1980 Cuma günü sabaha karşı okuduğu bildiride aynen böyle demişti:“Amacımız, (…) demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri ortadan kaldırmaktır!” Her yiğidin yoğurt yemesi farklıdır derlerse de inanmayın... Bu iki yiğidinki birbirine çok benziyor. Evren Bey, 13 Eylül 1980 tarihli Cumhuriyet’te de yayımlanan konuşmasında aynen şöyle diyor: “Kanun ve nizam hâkimiyetini sağlamada tecrübeli ve yetenekli kişilerden oluşan mahkemelerin süratle ve doğru kararlar verebilmelerini sağlayacak yasal ve idare tedbirler alınacaktır!” Evren Bey gerçekten de sözünün eri çıktı: “Tecrübeli ve yetenekli kişilerden” oluşturulan mahkemeler, tam 517 sanık için idam kararı verdi. Bu kararların 124’ünü Askeri Yargıtay onayladı. Ancak Evren başkanlığındaki MGK, bu idamlıklardan 74’ünün ömür boyu beslenmesine ve 50’sinin de idam edilmesine karar verdi. Ve aralarında 17 yaşındaki Erdal Eren’in de yer aldığı sadece 50 gencin idam edilmesiyle yetinildi. Her liderin ve her dönemin insafı kendine.. Her dönemin “tecrübeli ve yetenekli mahkemeleri” de farklı.. Elbette ileri demokrasisi de.. Yine de birinci 12 Eylül’e bakıp.. İkinci 12 Eylül’ün “tecrübeli ve yetenekli kişilerden oluşan / oluşturulan mahkemelerine” milletçe şükretmeliyiz. Evet bu hafta çifte 12 Eylüllerin ve liderlerinin yıldönümüdür... Tüm yurtta, yavru vatan Kıbrıs’ta (ve Gazze’de) törenlerle kutlansa yeridir. SSK EMEKLİSİ EŞLER ÖLEN EŞİNDEN MAAŞ ALABİLİR Mİ? Anavatan’da ‘Üç’ Yavruvatan’da ‘Dört’! MER Ç VEL DEDEOĞLU K M K ME DUM DUMA BEH Ç AK [email protected] [email protected] C MY B C MY B Başlık “bilmecebulmaca” gibi olsa da öyle değil; bunlar Başbakan’ın Türkiye ve Kıbrıs’taki kadınlarımızdan yapmalarını istediği “çocuk sayısı”. Erdoğan geride bıraktığımız ay adaya yaptığı gezide, Kıbrıslı kadınlara; “Dört çocuk yapın!” demiş. Kıbrıs’taki “Feminist Atölye”nin bununla ilgili olarak Başbakan’a yazdığı mektupta, altı çizilerek vurgulanıyor bu. Geçen cuma günü, sevgili Zeynep Oral bu mektubun bir özetini yayımladı köşesinde. Doğrusu R.T. Erdoğan’a verilen yanıt, bizim “Üç çocuk yapın!” buyruğuna gösterdiğimiz “tepki”yi aşmış durumda; çünkü Kıbrıslı kadınlar adına “Feminist Atölye” şöyle sesleniyor Başbakan Erdoğan’a: “Türkiye’deki hemcinslerimize dair sarf ettiğiniz ‘üç çocuk yapın!’ açıklamalarını, Kıbrıslı kadınlara ‘dört çocuk yapın!’ şeklinde telaffuz edebilmenize hiç ama hiç şaşırmadık. Kadınların ‘beden’ini ulusal ‘nüfusu üreten aygıtlar’ olarak nesneleştirmeniz, kullandığınız ‘maço’ uslupla oldukça tutarlı olduğu için, bu ‘pervasız’ cümleleri sizden bekliyorduk. ‘Kadınları kendi bedenleri üzerinde söz hakkına sahip insanlar’ olarak görmek yerine (...) ‘tahakkümcü’ söylemlerinizi ‘bedenlerimiz’e kadar uzatabilmeniz kabul edilebilir bir şey değildir.” Evet böyle yanıtlamış Kıbrıslı kadınlar Başbakan’ı; ayrıca bu “nüfus arttırma” konusuyla ilgili oldukça dokunaklı bir uyarıda da bulunmuşlar: “Nüfuslar rakamlar değil, yaşayan insanlardır Sayın Erdoğan!” diyerek... “Kutlamalıyız” onları diye düşünüyorum; bilmem katılır mısınız? Sanırım, ağustos ayı hiç de “iç açıcı” olmadı Sayın Başbakan için. Ayrıca bilindiği gibi, “nazizm”in, “faşizm”in en temel ilkelerinden biridir, kadını “çocuk doğurma aygıtı” olarak görmek. Öte yanda Recep Tayyip Erdoğan, “imamlık” eğitimi alırken “Kadınlar sizin tarlanızdır” (Sure 2, Ayet 223), “inanç”ıyla yoğrulup yetiştirilmişti. Bugün de gerek İmam Hatip Okulları’nda, gerek Kuran Kursları’nda, gerekse tarikatlarda, cemaat evlerinde, kısacası kimi geleneksel toplum kurum ve birimlerinde; gençlerin bu “inanç”la eğitilip, biçimlendirildikleri bilinen bir gerçek. Ne var ki, “kadın”ı bir aygıt olarak algılamanın başka bir sonucu daha var sanırım. Önce şunu anımsayalım; elinizdeki aygıt, alet, edevat işinizi görmezse ilkin “onarılır”; yine işe yaramazsa ya fırlatılıp atılır, ya da “yok” edilir. Dolayısıyla “kadın” bir “aygıt” olarak algılandığında, “Serkeşlik eden kadınlara öğüt verin” olmazsa “dövün” (Sure 4, Ayet 34) inancından hareketle, “dövme” eylemi bir bakıma “aygıt”a uygulanan “yok etme” (öldürme) ile “eşleşebiliyor”. Kadının “ikinci sınıf” bir “insan” olarak algılanmasının, “inanç” (din) bağlantısı, bu konunun gözardı edilemeyecek bir boyutudur kuşkusuz. Özellikle de “din adamı”, “din görevlisi” olmak üzere öğrenim yapanların siyasete atılmalarında, bu eğitimin kendilerine aşıladığı bu tür dogmatik yapılanmadan uzaklaşması beklenmemelidir. “Kadın”ın “çocuk doğuran”, “nüfus üreten” bir “aygıt” olarak algılanması onları için “doğal”dır. Çünkü onlara göre bu kabulleniş Tanrı buyruğuna dayanmaktadır: “Kadınlar sizin tarlanızdır. Tarlanıza girin”... Erdoğan örneğinde vurgulanması gereken, bu “dinsel buyruğu” siyaset, yani “sivil faşist rejim” için bir “araç” olarak kullanmasıdır. Ne var ki, böylece “dinsel faşizm” diye belirlenen görüşe de “kaynak” oluşturmaktadır. 21. yy’da, “hukuk devleti” olduğunu belirten bir ülkede, “iktidar”ın başının kadın yurttaşlarını bir “aygıt” olarak kabul etmesi ve bu görüşünü bir bakıma uluslararası boyuta da taşıması yenilir yutulur bir lokma değildir. Bu ülkenin kadınları için “utanç” verici değil midir? “Yok” edilen (öldürülen) “çocuk doğurma aygıtları” (kadınlar) sorunu, “çözüm” için eğer ele alınırsa; “inanç” (din) bağlamının “da” kısıtlanmadan, “1001” yorumla geçiştirilmeden, köküne inerek dikkate alınması gerekir sanırım. Ne dersiniz? Ç ZG L K KÂM L MASARACI [email protected] BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 HAYAT EP K T YATROSU MUSTAFA B LG N [email protected] OTOBÜSTEK LER KEMAL URGENÇ [email protected] 1/ Gözün gör 1 me bozukluklarından biri. 2 2/ Bellini’nin 3 tanınmış bir 4 operası... Ro5 matizma ağrısı. 3/ Zeybek... 6 Dalgalı parıltı 7 lar verilmiş 8 olan bir tür kumaş. 4/ Müj 9 deli haber... Güldürü 1 2 3 4 5 6 7 8 9 türünde kısa oyun. 5/ 1 A Y N A Z T İ K Nâzım Hikmet’in 2 Y A L İ P A Ş A bir oyunu... Kuzu 3 N A K A R A T R sesi. 6/ Hayvanlara 4A L A Y R UM İ vurulan damga.... E N Bezekçilikte kulla 5 Z İ R M A 6 P A R A K E T E nılan pembe ve yeşil E F E dalgalı bir çeşit se 7 T A T U def. 7/ “Turgut ”: 8 İ Ş M E T E O R R A Ressamımız.... Batı 9 K A R İ N E Avrupa’da bir ırmak. 8/ Muğla’nın Ortaca ilçesine bağlı Dalyan beldesinde, deniz kaplumbağalarının üreme alanı olan kumsal... Titan elementinin simgesi. 9/ Yerölçümünde uzaktan gözlenen taksimatlı cetvel... Yoz beğeni, zevksizlik. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Duyum yitimi. 2/ Evlerde oda kapılarının açıldığı genişçe yer... “ eyledim zevâlime ağlar neşideler” (Tevfik Fikret). 3/ Roma’yı tekrar görebilmek için içine para atılması âdet olmuş ünlü çeşme... İtici neden, güdü. 4/ Parola... Mersin’in bir ilçesi. 5/ Kaygı, üzüntü... Rütbesiz asker... Güney Afrika Cumhuriyeti’nin plaka imi. 6/ Cıvata ve somunlardaki yiv. 7/ “Hile, dümen” anlamında argo sözcük... Tavlada “üç” sayısı. 8/ Kimi ağaçlardan elde edilen kokulu bir reçine. 9/ Yün atkı... Dolma yapmak için hazırlanan karışım.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle