17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 EYLÜL 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA [email protected] EMEK İstanbul Haber Servisi KESK’e bağlı EnerjiSen Sendikası BEDAŞ’a bağlı taşeron şirkette çalışan 70 işçinin işten çıkarılmasını Taksim’de protesto etti. Sendika işten çıkarılmaların hukuksuz olduğunu belirterek, işçilerin işe iade edilmesini istedi. BEDAŞ’ta işten çıkarılan işçilerin işe iade edilmesi istemiyle dün öğle saatlerinde Taksim’de Tramvay Durağı’nda “BEDAŞ’ta şalter inecek, taşeron bitecek” pankartı açan Enerji 9 BEDAŞ’ta işten çıkarılmalar protesto edildi... Sen üyeleri, “İş ekmek yoksa, barış da yok”, “Direne direne kazanacağız”, “Taşerona teslim olmayacağız” sloganları attılar. Burada basın açıklamasını okuyan EnerjiSen Genel Başkanı Kamil Kartal, AKP’yle işçilere yönelik taşeronlaştırma ve işten çıkarmaların hız kazandığını belirterek, “Sendikamızda örgütlü Taksim, Sarıyer ve Çağlayan’da çalışmakta olan 70 arkadaşımız iş bitimi ve mevcut taşeron şirketinin yasaklanması gerekçe gösterilerek işten çıkarılmışlardır. Çıkarılmaları hukuk dışıdır”dedi. Taşeron şirketler üzerinden yasadışı bir şekilde işçi çalıştırmanın emekçilerin kaderi olmadığını vurgulayan Kartal, “Sendikamız üye işçilerinden aldığı güçle, haklarını savunmaya ve AKP’nin taşeron sistemini BEDAŞ’tan silmeye kararlıdır. Çalışanların güvencesizlik ablukasına alınma çabaları mutlaka boşa çıkarılacaktır” diye konuştu. stikbal Göklerdedir Ulaştırma Bakanımızın “Her vatandaşımız bir gün uçacaktır” gibi bir sözü vardı. Bayram tatilinde anladım ki bu söz gerçekleşmek üzere... Gerçek mi, efsane mi diye yıllardır tartışılsa da kendisine kanat takarak kuleden uçmaya kalkmış ceddimiz var ne de olsa... Atatürk Havalimanı’na son zamanlarda gidenler görmüştür, artık pistteki araç trafiği adeta BeşiktaşKaraköy hattı gibi... Bir yerden bir iki saatte alana iniyorsunuz, ama uçağın park etmesi için yarım saat de pistte dolaşıyorsunuz. Kalkışlar daha beter. Benim çocukluğumda uçak yolculuğu ve “rötar” sözcükleri birlikte anılırdı. Uçaklarda gecikme son derece sıradan, normal bir olaydı. Yıllar içinde bu değişti. Türk Havayolları, “rötar” sözcüğünü unutturdu. Ama son zamanlarda durum yine eskiye döndü. Uçaklarda gecikme olmasına artık şaşırmıyoruz. Ayrıca uçağa binseniz de bu sefer pistte beklemek sıradan hale geldi. Artık pilotların, “Şu an yedinci sıradayız, on beş dakika içinde kalkacağımızı düşünüyoruz” türünden anonslarına alıştık. Uçağın kalkışından önce ekranlarda gösterilen “uçuşta ve düşüşte yapılması ve yapılmaması gerekenler” şeklinde özetlenebilecek yeni filmin bu kadar uzun tutulması da herhalde beklerken sıkılmayalım diye... Uçaklar tıka basa dolu. Sefer ve hat sayısı gittikçe artıyor. Yalnız THY değil, özel şirketler de gittikçe daha çok uçuyor. Onun için belki de bu duruma şaşırmamak lazım. Bayramda milletçe seyahat konusunda çağ atladığımızı kanıtladık. Yalnız uçarak değil gemiyle, trenle, otobüsle, arabayla ve belki hatta motosikletle, bisikletle, yürüyerek herkes bir yerden bir yere gitmeye çalıştı. Hem de hayatı pahasına... KonyaAnkara hızlı tren seferleri başladığından beri yer bulmak neredeyse imkânsızmış. Günübirliğine gidip gelenler, sırf treni görmek için binenler çok. Bu kadar seyahate düşkünlüğümüz, geçmiş yüzyıllarda kaçırdığımız keşifler çağının bir nevi intikamı mı, yoksa gelişmenin ve zenginleşmenin bir kanıtı mı artık orasına siz karar verin. Sendikal hareket rota belirleyecek stanbul bugün ve yarın çalışma yaşamı açısından oldukça etkili olabilecek bir toplantıya ev sahipliği yapıyor. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) ve GUF temsilcilerin yanı sıra Türkiye’deki üye sendikaların davet edildiği toplantıda ‘uluslararası sendikal hareket’ ve Türkiye’ye yönelik uluslararası dayanışma faaliyetleri değerlendiriliyor. Toplantıda işkolları düzeyinde yürütülen uluslararası faaliyetler, Küresel Sendika Federasyonları İstanbul’da bir araya geliyor. İki günlük toplantıların ardından geleceğe dönük planlamalar yapılacak İ Uluslararası işkolu federasyonlarını bir araya getiren Global Union Federations (GUFKüresel Sendika Federasyonları) 89 Eylül 2011 tarihlerinde stanbul’da yıllık toplantısını yapıyor. sıkıntılar ve sendikal hareket üzerinde ciddi bir baskı ve sendikal örgütlülük önünde bir dizi engelin bulunduğu Türkiye’de böylesi bir toplantının yapılması olması, toplantıyı bir kat daha önemli kılıyor. Toplantıya Küresel Sendika Federasyonları olarak; IUF (Uluslararası Gıda, Tarım ve Turizm İşçileri Federasyonu), PSI (Kamu Hizmetler Enternasyonali), IMF (Uluslararası Metal İşçileri Federasyonu), ICEM (Uluslararası Kimya, Enerji, Maden ve Genel İşçi Sendikaları Federasyonu), ITGLWF (Uluslararası Tekstil Giyim ve Deri İşçileri Federasyonu), UNI Global (Uluslararası Sendikalar Ağı), BWI (İnşaat ve Ağaç İşçileri Türkiye’deki sendikal hak ihlalleri ve sendika yasaları gibi konuların görüşülmesinin yanı sıra gelişmeler ışığında geleceğe dönük planlamalar da yapılacak. Çalışma yaşamında önemli Enternasyonali), ITF (Uluslararası Taşımacılık Federasyonu) katılırken Türkiye’den de DİSK ve Türkİş’e bağlı çeşitli sendikalar yer alıyor. Örneğin Türkiye’den Birleşik Metal, Genelİş, Lastikİş, Tekstil, Dev Maden, Tümka, Petrolİş ve Tekgıdaİş katılan sendikalar arasında. Çınar Otel’de yapılan ve iki gün sürecek toplantıların ardından cuma günü bir de basın toplantısı yapılarak görüşülen konular ve alınan kararlar hakkında bir bilgilendirilme yapılacak. spanyollar yine sokakta Çalışmanın nsanileştirilmesi Son dönemde; hangi işçiyle konuşsanız canı yana yana, öfkeli ifadelerle “insanca çalışma koşulları” istediğine şahit oluyorsunuz. İşyerlerinin önünde çadır kuran, sokaklarda yürüyen, eyleme, direnişe geçen, basın açıklaması yapan işçilerin de talebi aynı. İnsanca çalışma onların talepler manzumesinde ilk sırada yer alıyor. İşçilere dayatılan yoğun ve kötü koşullar altındaki çalışmaya karşı adeta çığlığa dönüşen bu talep, boşlukta yankılanıp duruyor. Karşılığının bulunduğu yerlerde ise “işyeri denetimlerinin arttırılması” gibi konuyu bütünsel bir yaklaşımla ele almayan çözüm önerileri karşımıza çıkıyor. Bu durum biraz, insanca çalışma talebinin sosyal ve siyasal alanda sahipsiz olmasından, büyük ölçüde de bu talep etrafında şekillenen eylemlerin çapının küçüklüğünden kaynaklanmakta. Oysa bu talebin sosyal ve siyasal mücadelenin esas konularından birisi haline gelmesi, dün olduğu gibi bugün de stratejik öneme sahip. Vahşi kapitalizm diye adlandırılan kapitalizmin ilk döneminde, insanlık dışı çalışma ve yaşama koşulları karşısında çalışmanın; dolayısıyla yaşamın insanileştirilmesi emek hareketinin gündeminde önemli bir yer tutmaktaydı. Sendikaların ve emekten yana siyasal partilerin kuvvetlenmesi sonucunda bu talep büyük ölçüde karşılandı. Verilen mücadelelerle insani çalışma koşularına sahip olma, yoksulluğa karşı korunma bir hak niteliği kazandı. Güçlüler karşısında ekonomik olarak zayıf olanın, sahip olduğu hak ve özgürlükler yoluyla kendini koruması genel kural olarak kabul edildi. Bu kabul, uluslararası sözleşmelerle, yasalarla hukuki bir kimlik kazandı. Hukuki kimlik kazanan hak ve özgürlükler, sendika kurma, toplu pazarlık ve grev hakkından başlayarak, iş ve gelir güvencesine kadar bir dizi düzenlemeleri içeriyor. Bu hakların kullanımı yoluyla işçiler, insanca çalışma ve yaşama koşullarında önemli iyileştirmeler elde ettiler. Ancak köprünün altından çok sular aktı! Paranın ve devletin gücünü arkasına alanlar, daha çok kâr hedefiyle çalışanların temel haklarını ortadan kaldırıyorlar. İşyerleri çalışma kampına dönüşüyor, işçilere uzun çalışma süreleri ve ağır çalışma koşulları dayatılıyor. Bu noktada kayıt dışı çalışma, taşeron ve esneklik uygulamaları vahşi kapitalizm koşullarının kolayca sürdürülmesinin zeminini oluşturuyor. Aşırı çalışma karşısında çalışanların şikâyetleri yükseldikçe ekranda boy gösteren kamu idarecileri, “denetimlerin yetersizliği nedeniyle bu şikâyetlerin ortaya çıktığını” ileri sürerek, “iş denetçilerinin sayısını arttırarak çalışma rejiminin insani normlara oturtacaklarını” dile getiriyorlar. Denetim, elbette önemli ve gerekli. Ancak, kayıt dışı çalışmanın, taşeronun, esneklik uygulamalarının ekonominin gereği olarak görüldüğü, sendikanın rekabeti etkileyen negatif faktör olarak kabul edildiği bir düzlemde iş denetçilerinin yapabileceği çok fazla şey yok. Sigortasız, güvencesiz, insan sağlığına aykırı çalışmanın giderilmesi, çalışmaya yeniden insani bir çehre kazandırılması için sendikalaşma hakkının engelsiz ve yaygın kullanılabilmesi ilk şart olmalı. Sendikalaşma, grev ve toplusözleşme hakkının engellendiği bir ortamda sadece “işyerlerini denetleyerek çalışmaya insani bir norm kazandıracaklarını” ileri sürenler kendilerini kandırmıyorlarsa, toplumu kandırmaya çalışıyorlar demektir. spanya’da on binler Zapatero hükümetinin borç reformunu protesto etmek amacıyla sokaklara döküldü. Ülkenin iki büyük sendika federasyonu CCOO ( şçi Komisyonları) ve UGT ( şçilerin Genel Sendikası) önderliğinde gerçekleşen gösterilere binlerce kişi katıldı. CCOO genel sekreteri Ignacio Fernández Toxo ve UGT sendikası genel sekreteri Candido Méndez ve sendika üyelerinin ön sıralarda yer aldığı eylemde, Madrid’in merkezine yürüyen göstericiler anayasada bütçe açığına limit getiren hükümetin açığa fren koymak için sosyal harcamaların azaltıp vergileri arttırma politikasını protesto etti. 6 Eylül’de gerçekleştirilen eylemde, on binler hükümetin yeni revize ettiği plan çerçevesinde dün oylamaya sunduğu katma değer vergisinin yüzde 20’den yüzde 21 seviyesine çıkarılmasına karşı adeta ayaklandı. (FOTOĞRAF: EPA) Belediye işçisi pazartesiyi bekliyor AB D N YAĞMUR Tekgıda ş işçisi hakkını arıyor İstanbul Haber Servisi Tekgıdaİş Sendikası’nda özürlü kadrosunda çalışırken işten çıkarılan Uğur Doğan, 50 gündür Levent’teki Tekgıdaİş Sendikası önünde sürdürdüğü eylemine çadır kurarak devam etme kararı aldı. Doğan, haksız yere işten atıldığını öne sürerek “İşe dönünceye kadar mücadelem sürecek” dedi. Levent’teki Türkİş’e bağlı Tekgıdaİş Sendikası önünde işten atıldığı için 50 gündür eylem yapan Uğur Doğan, sendika binası önünde çadır kurarak eylemi sürdürme kararı aldı. Konuya ilişkin sendika binası önünde basın açıklaması düzenleyen Uğur Doğan,“50 günü aşkın bir zamandır Tekgıdaİş Sendikası genel merkez binası önünde hak ve hukuk mücadelesini sürdürmekteyim. Kendi işçisini işten atan, hak ve hukukunu çiğneyip, Sendikalar ele alınsın Konuyla ilgili bilgi veren kazanılmış haklarını gasp eden bir sendika, sosyal politika uzmanı ve iktiişçi sınıfının haklarını koruyabilir mi? 18 satçı Ali Erhan Bilgin de Doğan’ın yıldan fazla süredir burada çalışıyoişe iade davasına bakan stanbul 9. ş rum ve yüzde 70 iş göremez rapoMahkemesi’nin, 18 Kasım 2011’de Uğur’un rum var. Özürlü kadrosunda çalıişe iade edilmesi gerektiğine hükmettiğini şırken sebepsiz olarak işten çıkave Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin de 30 Mart rıldım” dedi. 2011’de işe iade kararını onayladığını hatırİşten çıkarıldıktan sonra hukuk latarak, “Yalnızca Doğan davası bile Türkiye’de sal yollara başvurduğunu ve 9. İş sendikalar meselesini ele almamızı gerekli kıMahkemesi’nce işe iade kararı velıyor. Sendika bürokrasisi, mevcut yasaları birildiğini kaydeden Doğan, işe başle uygulamıyorsa sendikalardaki demokrasi lamak için sendikaya gittiğinde kösorununun çözülmesi ve ‘işçi demokrasisitü söze maruz kalarak dışarı atıldınin’ hayata geçirilmesi kaçınılmaz hale gelğı bilgisini verdi. miş demektir” şeklinde konuştu. MERSİN Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden İmar İnşaat, şehrin park ve bahçeler ile temizlik işlerinde çalışan 191 işçiye, “ihale sürecinin bittiği” gerekçesiyle işbaşı yaptırmadı. Genelİş Sendikası’nda örgütlenen işçilere belediye kaynakları, “İhale yenilendiğinde işe alınacaksınız” dedi ancak işçiler endişeli. Büyükşehir Belediyesi’nden pazartesiye kadar kesin bir yanıt bekleyen işçiler, o güne kadar yanıt gelmezse belediye önünde eyleme başlayacaklar. Genelİş Sendikası ile Büyükşehir Belediyesi arasında görüşmelerin sürdüğünü belirten sendika kaynakları, “Belediye yönetimi, ihale süreci yenilendiğinde bütün işçiler işlerine dönecek diye teminat vermişti. Ancak ihalenin ne zaman biteceği, süreç uzarsa işçilerin durumlarının ne olacağı konusunda bir şey söylemiyorlar. Biz pazartesiye kadar belediyeden kesin bir yanıt bekliyoruz. Eğer o güne kadar beklediğimiz yanıtı alamazsak belediye önünde eyleme başlayacağız” dediler. Mersin’de Singapur yasaları uygulanıyor AB D N YAĞMUR Liman işçisinin eylemi 50. gününü doldurdu. MERSİN Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği’nin (MIP) taşeron firması Uğursan şirketinde tarafından işten çıkarılan Limanİş üyesi işçilerin, liman A kapısı önünde sürdürdükleri eylem 50. gününe ulaştı. İşten çıkarılan işçiler ile hâlâ çalışmakta olan Limanİş üyesi işçiler, dün A kapısı önünde bir gösteri düzenleye rek hem MIP yetkililerini hem de Mersin Valiliği’ni duyarlı olmaya çağırdılar. İşçiler adına açıklama yapan Zeki Aytiç, liman işçilerinin iş sağlığı ve güvenliği olmadan çalıştırıldığını, 8 saat olan vardiyaların kimi zaman aralıksız 48 saate çıkarıldığını belirterek “Limanda çalışma koşulları Türkiye Cumhuriyeti İş Kanunu’nun getirdiği düzende değil, adeta limanı alan Singapur firmasının işçilere dayattığı Singapur kanunları çerçevesinde yürütülüyor” dedi. İşten çıkarılan işçilerle çalışmaya devam eden işçiler arasındaki dayanışmanın sendikal örgütlülüğü perçinlediğini söyleyen Aytiç, “İşverenlere, taşeronlar burada olduğu sürece rahat bir çalışma ortamının kurulamayacağını bildirmek isteriz. Ya bu limandan taşeron gidecek ya da iş barışı olmayacak” diye konuştu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle