17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 EYLÜL 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA HABERLER SSCB döneminin son liderlerinden Gorbaçov, kendine karşı darbe girişimini Der Spiegel’e değerlendirdi: 7 Sonuç gerçekten acıydı FRANKFURT (Cumhuriyet Bürosu) Dönemin Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov’a karşı darbe girişiminin 20’nci yıldönümünde haftalık haber dergisi Der Spiegel’e bir bilanço çıkaran 80 yaşındaki devlet adamı, sonucun gerçekten acı olduğunu, ancak bunun reformlara geç başlamaktan kaynaklandığını bildirdi. Bir süre önce Münih’te omurgasından ameliyat olan ve halen Moskova’da dinlenen Gorbaçov, Rus halkının kendisinden nefret ettiği görüşlerine karşı, “Benim izlenimim o yönde değil. Tüm zor yıllar boyunca destek aldığımı hissediyorum” diye konuştu. Rusya’da tüm popülaritesini yitiren e s k i SBKP BDP Ne Diyor? Güneydoğu’da terör örgütünün, güvenlik kuvvetlerine yönelik sıcak çatışma girişimleri, bayram biter bitmez yeniden başladı. Yine aynı şekilde sürdürülen sabotaj girişimleri, masum sivil halkın kullandığı şehirler arası yollara yerleştirilen mayınlarla PKK’nin, hükümete yönelttiği talepler listesi için şiddet kullanılarak Ankara’yı harekete geçirmeyi hedefliyor. Böyle bir ortam içinde pazar günü başkentte toplanan BDP kongresinde, ulusal bayrağımıza da örgüt flaması ile birlikte yer verildi. Ama, terör örgütünde yaşamını yitirenler için yapılan saygı duruşuna katılmayan gazetecilerin de kendileriyle birlikte hareket etmesi için, meslektaşlarımıza yönelik anlaşılmaz bir protestoda da bulunuldu. Demokratik düzenin vazgeçilmez unsurları arasında yasal bir siyasal parti olarak bulunduğunu içimize sindirdiğimiz BDP’nin kendi ortak değerlerine karşı beslediği duyguları, insanların iletişim haklarına ve ifade özgürlüklerine aracı olmak amacıyla o toplantıya görevli olarak gelmiş gazetecilerden de beklemeye hakkı yoktur. Alkışa da, protestoya da karışmayarak sadece görevini yapmak için o toplantıyı izleyen medya mensuplarından bunun dışında bir davranış bekleyenler varsa, o isteklerinin adresleri gerçek ve tarafsız basın değil; ta Avrupa’ya kadar uzanma başarısını gösteren etiketli gazeteciler olmalıdır. Pazar günkü kongre, bayramdan önce Başbakan Erdoğan’ın BDP’den “PKK ile aralarına mesafe koymazlarsa bedel öderler” önerisine “Neyse o bedeli öderiz” diye adeta meydan okuyan bir tavır almakla yetinmemiş, 1 Ekim’de çalışmalara başlayacak olan TBMM Genel Kurulu’na katılmama tavrından da geri adım atma niyetinde olmadığını ihsas etmiştir. Kongrenin, bundan sonraki yol haritasında yine demokratik cumhuriyet ve demokratik özerklik kavramları adı altında toplanan bölgesel bir devlet ve federasyonlaşma olduğunu şimdilik gizleme isteği yatmıyor mu? AB içinde olduğumuzu; en azından birliğin yorulmak istemeyen adayı olarak kapısı önünde sabırla bekleyen bir ülke olduğumuzu unutmazsak, BDP’nin isteklerini de görüşülebilir olarak içimize sindirmeliyiz. Ama şunu unutmamak koşulu ile. Bu isteklerin muhatabı Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarıdır. Parlamentoda grup olma koşullarını taşıyan BDP’nin isteklerinin iktidar partisi tarafından ne ölçüde değerlendirildiğini öğrenmek de hepimizin hakkıdır. Ve tüm çetrefil sorunların tek çözüm yeri de TBMM’dir. BDP o görüşmelerin başlatılmasını sağlamadan önce, politik sözcülüğünü üstlendiği inkâr kabul etmeyecek bir olgu olduğu bilinen örgütün şiddet yöntemlerine son vermesini sağlamalıdır. Ana muhalefet partisi liderinin de bu konuda kendisine yöneltilen sorulara verdiği yanıt, aynı beklentileri kapsıyor. Ve Kılıçdaroğlu her şeyden önce iktidar partisinin tavrını merak ediyor. Sahi... Böylesine önemli bir konu için Sayın Başbakan ne düşünüyor? ‘ACILI OLACAK AMA SONUNDA RUSYA’YA DEMOKRAS GELECEK’ Ulusal sorunun boyutları konusunda gerekli önlemleri almadığı hatırlatılan Gorbaçov, “Ben tam 225 dil ve lehçenin konuşulduğu, tüm dinlerin bulunduğu bir ülkede yaşadım. Kafkasya’da büyüdüm, sorunları biliyordum” görüşünü savunurken, 1991’lerde Vilnius ve Tiflis’te yaşanan olayların kendi bilgisi dışında gerçekleştirildiğini ileri sürdü. Derginin kendisine yönelttiği “Neden Çinliler gibi yapmadınız? Sert bir komünist yönetim ve ekonomide Genel Sekreteri, siyaseti hiç bırakamadığını, eşi Raisa’dan sonraki ikinci aşkı olduğunu söylerken, geçmişte önemli hatalar yaptıklarını da kabul etti. 1985’te en genç politbüro üyesi olarak kendisine SBKP Genel Sekreterliği önerildiğini, bunu da önce eşi Raisa ile daçasında konuştuğunu, ama bu konuşmayı evde değil, dışarıda gezinti sırasında yaptıklarını kaydeden Gorbaçov, “Beni hep dinlemişlerdi” dedi. Gorbaçov, KGB Başkanı Andropov’un da kendisini desteklediğini belirtirken, elinde bir yol haritası olmadığını kaydetti. Perestroyka’ya bugün olsa yine aynı şekilde başlayacağını kapitalist reformlar...” sorusunu her ülkenin farklı olduğu saptamasıyla karşılayan Gorbaçov, “Çin iyi bir örnek, ama reformlar farklı biçimlerde yürütülmeli” dedi. Gorbaçov, SSCB’nin kurtarılabileceği görüşünü yinelerken, kamuoyu araştırmalarında halkın çoğunluğunun SSCB’nin yıkılmasını üzüntüyle karşıladığını, ancak o bünyeyi yeniden aynen isteyenlerin oranının yüzde 9’da kaldığını savundu. Sosyal demokrat bir parti fikrinden vazgeçmediğini belirten söyleyen Gorbaçov, herhangi bir konsept olmadığı yolundaki eleştirileri şu sözlerle karşıladı: “Bunun için bir planım olsaydı, anında soluğu Gulag’ın başkenti Magadan’da alırdım. Tek bir siyasi fıkra bile yetiyordu o zamanlar soluğu Magadan’da almak için. O durumda bir planım ve ekibim mi olması gerekiyordu yani?” SBKP’ye 19 yaşında girdiğini, babasının cephede savaştığını ve dedesinin de eski bir komünist olduğunu hatırlatan Mihail Gorbaçov, “Benim şimdi bu dükkânı havayı mı uçurmam gerekiyordu? Bugün Sovyetler Birliği’nin son dönemdeki en etkili politikacısı, Putin, Medvedev ve “Birleşik Rusya” partisine de sert eleştirilerde bulundu. Gorbaçov, Putin ve çevresinin satükocu olduğunu, eski parti SBKP’yi hatırlattığını ileri sürerken, ülkesinin geleceğini de şu sözlerle özetledi: “Acılı olacak ama sonunda demokrasi Rusya’da kendini kabul ettirecek. Diktatörlük olmayacak, ancak otoriter gerilemeler mümkün. Çünkü anladığım kadarıyla henüz yarı yolu geride bırakmış durumdayız.” biliyorum: Evet, havaya uçurmam gerekirdi. Ama ben sadece devlet adamı değilim, normal bir insanım. Vicdanlı bir insan. Bu vicdan bana hep eziyet etti zaten” diye konuştu. Yeltsin’i ağır sözlerle eleştiren Gorbaçov, ona destek olmakla yaptığı hatayı da sonradan anladığını belirtti. Yeltsin’in iktidara delice tutkun, kibirli, küstah, emretmek için doğmuş, şöhret düşkünü biri olduğunu söyleyen Gorbaçov, “Bu adamı muz cumhuriyetlerinden birine elçi olarak sürmek gerekirdi. Orada rahat rahat nargilesini tüttürebilirdi” dedi. NATO KAYNAKLARI: Füze sistemi Diyarbakır’a kurulacak Haber Merkezi Türkiye’de kurulmasına karar verilen NATO füze savunma sisteminin konuşlandırılacağı bölgenin DiyarbakırPirinçlik olacağı belirtildi. Hürriyet internet sitesinin haberine göre, NATO kaynakları füzelerin konuşlandırılacağı bölgenin DiyarbakırPirinçlik olduğunu kaydetti. Pirinçlik’te 1958 yılında, soğuk savaş döneminde, Sovyet etkisi altındaki Ortadoğu ülkelerini izlemek üzere NATO askeri üssü ve radarları konuşlandırılmış, Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle birlikte, Pirinçlik üssü de devredışı kalmıştı. Buradaki radarlar, 1998’de kaldırılmıştı. Pirinçlik’e kurulması öngörülen füze radar sistemlerinin komuta merkezinin, NATO’nun tüm savunma sisteminin komuta merkezi olarak belirlenen Almanya’da olacağı belirtilirken Türkiye’deki irtibat merkezinin ise Diyarbakır’da olacağı kaydedildi. İrtibat merkezine üssünün ise Diyarbakır’daki 2. Taktik Hava Komutanlığı olacağı kaydedildi. Haberde, radar sistemine bağlı çalışacak NATO’nun savunma füzelerinin ise nereye konuşlandırılacağının belli olmadığı kaydedildi. Türkiye’nin bu konuda karar aşamasında olduğu belirtilen haberde hükümetin; füzelerin Türk topraklarına konuşlandırılmasına soğuk baktığı ifade edildi. Çocuklar cemaate emanet ŞEHR BAN KIRAÇ koparılan SHÇEK’e bağlı yurtlardan klar, devlet korunmaya muhtaç çocu endiriliyor eliyle ‘Sevgi Evleri’ne yönl Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’na (SHÇEK) bağlı yurtlar birer birer kapatılıp mahalle aralarında kurulan ‘Sevgi Evleri’ ve ‘Çocuk Evleri’ne dönüşüyor. SHÇEK, bünyesindeki çocukların sosyal gelişimlerini sağlamak ve aile ortamı yansıtmasına imkân sağlamak amacıyla 2006’dan itibaren hayata geçirilen ‘Sevgi Evleri’ ve ‘Çocuk Evleri’nde çocuklara büyük oranda dini bilgi aşılandığı belirtiliyor. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı ve SHÇEK’lerde çalışanların örgütlendiği Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın (SES) verdiği bilgilere göre bu evler hızla ‘Işık Evleri’ne dönüşüyor. Buralarda çalışanlar; daha çok kılık kıyafet nedeniyle işten atılan daha sonra afla geri dönenlerden oluşuyor. Engelliler alınmıyor Türkiye genelinde şu anda ‘Sevgi Evleri’ ve ‘Çocuk Evleri’nin sayısı yaklaşık 450’yi bulurken burada kalan çocukların sayısı ise 4 bine yaklaştı. 2014 sonuna kadar bütün yurt ve yuvaların evlere taşınması hedefleniyor. 68 kişinin bir arada yaşadığı evlere çocuklar yaş ve cinsiyetleri dikkate alınarak yerleştiriliyor. Şehir içerisinde mahalle aralarında herhangi bir mahallede veya bir sokakta tutulan kiralanan evlerde vardiya halinde üç bakım elemanı görev yapıyor. Bu evlere uyum problemi çeken, zihinsel ya da engelli çocukların alınmaması ise dikkat çekiyor. SHÇEK lağvedildi Geçen 8 Haziran’da Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanan 633 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın kurulmasıyla SHÇEK’in de kapısına kilit vuruldu. Kapatılan SHÇEK yerine Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü, bakanlığın hizmet birimi olarak kuruldu. SHÇEK’in merkez teşkilatı tasfiye edilirken taşra teşkilatı il özel idarelerine bağlandı. SES’ten yapılan açıklamada “Her şeyin özelleştiği ve satılığa çıkarıldığı bu ülkede korunmaya muhtaç çocukların da ‘pazarlanması’ çok da şaşırtıcı değil. Ticari amaçla kurulmuş bu yuvaların kimler tarafından ve nasıl denetleneceği de meçhul. SHÇEK bugün kendisine ait 300 kuruluşu yeterince denetlemeyen kurumken açılacak yüzlerce kuruluşu nasıl denetleyecek” denildi. Turmaks’ın kuracağı merkezde çocuklar tedavi edilecek Somali’ye Türk mobil hastanesi MOGADİŞU/ANKARA (AA) Son 60 yılın en kurak mevsiminin yaşandığı ve buna bağlı olarak birçok hastalığın ortaya çıktığı Somali’de Türk doktorlarından sonra Türk mobil hastanesi de şifa dağıtacak. Türkiye’nin yüzde yüz yerli mobil hastane üreticisi Turmaks, Somali’ye seyyar çocuk hastanesi kuruyor. Uluslararası bir yardım kuruluşu için kurulacak hastane hakkında bilgi veren Turmaks Genel Müdür Yardımcısı Oğuz Aroymak, 160 yataklı mobil çocuk hastanesinin ameliyathaneler, yoğun bakım üniteleri, yenidoğan servisi, doğumhane, laboratuvar, enfeksiyon ve karantina bölümleri, röntgen, ultrason, bilgisayarlı tomografi, poliklinikler, çamaşırhane, mutfak, tıbbi atık imhası ünitelerini içereceğini açıkladı. Aroymak, daha önce BM barış gücünün kontrolündeki Sudan’ın Darfur bölgesine 40 yataklı mobil hastane kurduklarını, Afrika’nın iklim şartlarını bildiklerini, tasarım ve imalatı yapılan seyyar hastanenin sıcağa ve kum fırtınalarına karşı korumalı olduğunu bildirdi. Turmaks Genel Müdürü ve aynı zamanda tıp doktoru olan Ali Kemaloğlu ise uluslararası yardım kuruluşlarının kendi kuruluşları adına yapılacak hastane için bir Türk firması olan Turmaks’ı tercih etmelerinin Türkiye’nin Somaliye gösterdiği ilgiden ötürü olduğunu kaydetti. Kemaloğlu, şunları söyledi: “2010 Mart ayında BM Barış Gücü’nün kontrolündeki Sudan’ın Darfur bölgesine BM ve UNAMİD için iki adet tam teşekküllü 40’ar yataklı mobil cerrahi hastaneleri 1 hafta gibi kısa bir sürede kurduk. Önümüzdeki ay Fildişi Sahili’ndeki BM yönetimine de bir hastane teslim edeceğiz. Somali’deki hastanemiz ise dünyada çocuklar için bu ölçekte ve kapsamdaki ilk seyyar hastane olacak. Açlık ve yaygın hastalıklara maruz kalan Somalili çocuklara bir nebze derman olacak.” YEN DEN AMEL YATA ALINDI Denktaş beyin kanaması geçirdi LEFKOŞA (AA) Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Hastanesi’nde tedavisi süren KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, beyin kanaması nedeniyle yeniden ameliyata alındı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş, beyin ve kafatası arasında sıvı birikmesi nedeniyle dün akşam saat 18.30’da ameliyata alındı. Pıhtı atması sonucu 24 Mayıs’ta beyin ana damarında tıkanıklık olan ve ardından YDÜ Hastanesi’nde ameliyat edilen Denktaş, tedavisinin devam için 8 Temmuz’da Ankara’ya gelmiş, 25 Ağustos günü beyinle kafatası arasında biriken kanın alınması için Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde yeniden ameliyat edilmişti. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ambulans uçağı ile 30 Ağustos’ta KKTC’ye dönen Denktaş’ın tedavisine YDÜ Hastanesi’nde devam ediliyor. Çocuklarıyla görüşemiyorlar SHÇEK’e bağlı yurtlarda gönüllü aile olarak çalışanlardan biri çocukların ‘Sevgi Evleri’ne götürülmesi ile ilgili yaşadığı deneyimi ise şöyle anlattı: “Benim baktığım 2 çocuk vardı. Her hafta alıp eve getiriyordum. Bir gün yurda gittiğimde çocuklardan biri yoktu. Bize hiç haber verilmeden çocuğu ‘Sevgi Evine’ götürmüşlerdi. Bu çocuklar için ikinci bir tramva oldu. Sonra ‘Sevgi Evi’ndeki yetkili kişileri aradım. O çocukları görmeye, almaya devam edecek miyim dedim. Tamam ayarlayacağız dediler. Ama üzerinden aylar geçti ve hiç aramadılar. Aileler geldiğinde bile kendi çocuklarıyla ‘Sevgi Evleri’nde görüştürülmüyorlar. Aylar sonra ben zorladıktan sonra gidip gördüm. Ama çocukların lügatları kaymış. İnşallah, maşallah, allah kısmet ederse artık böyle konuşmaya başlamışlar. İl Özel İdaresi’nin ‘Sevgi Evi’ diye yaptığı bazı binaların da Şevkat Vakfı’na verildiğini biliyorum.” Şirketlerin ve vakıfların insafına bırakılıyor Türkiye’de kanun koyucu 2828 sayılı yasada korunmaya muhtaç çocukların bakımının sadece devlet eliyle yürütülmesini emredici hüküm olarak yasaya koymuştu. Bu amaçla Aziz Nesin Vakfı aleyhine yasaya aykırı davranışları nedeni ile dava açılmış bu dava yıllarca sürmüştü. Ancak yeni yasal düzenlemelerle bu hüküm ortadan kaldırılarak dernekler, vakıflar hatta şirketler eliyle korunmaya muhtaç çocukların bakımına olanak tanındı. Devlet koruma altına aldığı çocukları bu vakıfların, derneklerin veya şirketlerin özel yuvasında veya yurdunda baktıracak bakım parasını da bütçeden ödeyecek. Ereğli’nin yurdu TOK ’ye Karadeniz Ereğli’nin en pahalı gayrimenkullerinden biri olan ve 3 bin 500 metrekarelik bir alana sahip kız yetiştirme yurdu da TOKİ’ye devredildi. 60’ın üzerinde kızın kaldığı yurdun önümüzdeki günlerde ‘Sevgi Evi’ altında Kozlu beldesine taşınması planlanıyor. Şubat 2011’de 5 milyon TL karşılığında TOKİ’ye devredilen Ereğli Kız Yurdu arazisi üzerinde ise alışveriş merkezi yapılacağı konuşuluyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle