Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 EYLÜL 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA HABERLER Deniz Feneri soruşturmasında Kanal 7’nin aranacağı bilgisini ileten kişilerden biri üst düzey emniyetçi 5 alanlara toplanmamıştı. Güngören’deki o kanlı bombalı eylemde ölen insanlarımızı çoktan unutmuştuk. 3. köstebek polis AL CAN ULUDAĞ Ergin savcıları suçladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Deniz Feneri soruşturmasını sürdürürken görevden alınan savcıları, mahkemenin zanlıların malvarlıklarına el konulmasını reddettiği kararı uygulamakla suçladı. Ergin’in açıklamalarına tepki gösteren CHP Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Birgül Ayman Güler ise “Kendisi bayındırlık bakanı mı, yoksa başka bir ülkenin bakanı mı” diye sordu. Ergin katıldığı bir televizyon programında güncel konulara ilişkin soruları yanıtladı. Şüpheli avukatlarının başvurusunda somut iddialar ortaya konulduğunu savunan Ergin, şunları kaydetti: “HSYK iddiaları incelemeye aldı. HSYK’nin iddialarının incelenmemesi gibi bir girişimim olamaz, hiçbir konuda da olmadı. Ne Adalet Bakanı ne de başbakanın müdahale hakkı vardır. Bilgi kirliliği yaratan iddialar ortaya atıldı. Savcıların iki talebi var; bir, 19 kişinin mal varlıklarına, araçlarına ortaklık hisselerine el konulmasını istiyorlar. İki, bu kişilerin ortağı olduğu şirketlerin malvarlığına da el konulması isteniyor. 18 kişinin malvarlığına el konuluyor. Mahkeme, ikinci talebi ‘kanuna aykırıdır’ diyerek reddediyor. Mahkemenin kararı kapatılıyor ve Tapu Müdürlüğü’ne gönderiliyor. Sorulması gereken soru şudur; mahkemenin el konulmasını reddettiği karar uygulanmış mıdır, uygulanmamış mıdır? Kanun ihlal edildi, el konulma kararı alındı. Sürece ilişkin suçlamalar dezenformasyon. Siz mahkeme kararını ters çevirip uyguluyorsunuz. Böylesi bir iddia var.. .” Olayın tüm ayrıntılarını anlatmasına karşın soruşturma dosyasını bilmediğini savunan Adalet Bakanı, “CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu dosyayı nasıl incelemiş bunun yanıtını vermesi lazım” dedi. CHP’li Güler, “Biz Sayın Başbakan’ın onayı ile imzalanan protokole göre, AKP Meclis Grubu’nun da hükümetin de sorumluluğunu yerine getirmesini istiyoruz. Siz tutuklu milletvekilleriyle ilgili olarak AKP ve CHP arasında imzalanan protokolü bilmiyor musunuz? O protokol CHP’nin yemin yolu açılsın önerisine, hükümetin ‘evet haklısınız, bunun için çaba harcayacağız’ taahhüdüdür. Biz, sizden söz namusuna uygun davranmanızı istiyoruz. Bakan ya ulusal ve uluslararası hukukun bu konuda uygulanmasını sağlayacak ya da uygulamayanlar hakkında gereğini yapacak. Bunu yapamayanın o makamda işi yoktur” dedi. Birgül Ayman Güler, Ergin’in Deniz Feneri davasıyla ilgili “Savcıların çalışmalarına kimse müdahil olmadı” sözlerine de dikkat çekti. Güler, “Ne zamana kadar müdahil olmadı? Soruşturmada AKP’lilerle ilişkiler iortaya çıkana kadar mı?” diye sordu. ANKARA Deniz Feneri e.V. soruşturmasında şüphelilere Kanal 7’nin aranacağı bilgisini ileten köstebek zincirinin üçüncü halkasında Emniyet Genel Müdürlüğü’nden üst düzey bir yetkilinin olduğu öğrenildi. Bu arada Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in görevden alınan savcılara yönelik sözleri, savcılar arasında rahatsızlık yarattı. Savcıların yakın çevresine, “Bu açıklamalar hakkımızda bir karar verecek HSYK’yi baskı altına almaya, kararı etkilemeye yöneliktir” dediği kaydedildi. Ankara Adliyesi, yeni adli yılın ilk gününü bayramlaşmayla geçirdi. Adliyede bayramlaşmanın konusunu ise Deniz Feneri’nde 16 Ekim 2009’da Kanal 7’nin aranacağı kararını önceden şüphelilere ileten köstebek zincirinin üçüncü halkasında Emniyet Genel Müdürlüğü’nde üst düzey bir görevlinin olduğu belirtildi. Edinilen bilgiye göre, söz konusu “müdür” koltuğunda oturan emniyetçinin arama kararını alır almaz, dönemin çişleri Bakanlığı Özel Kalem Müdürü’ne ilettiği, bu kişinin de Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz’ı arayarak durumdan haberdar ettiği kaydedildi. Deniz Feneri soruşturmasını yürüten savcılar Nadi Türkaslan, Mehmet Tamöz ve Abdulvahap Yaren’in görevden alınması oldu. Bu arada Deniz Feneri soruşturması için görevlendirilen yeni savcılar Hakan Pektaş ve Veli Dalgalı’nın soruşturma dosyasını henüz okumaya başlamadığı öğrenildi. İki savcının önümüzdeki günlerde bir araya gelerek yol haritası çıkaracağı öğrenildi. Deniz Feneri soruşturmasında köstebek iddialarının ise ardı arkası kesilmiyor. Deniz Feneri’nde 16 Ekim 2009’da Kanal 7’nin aranacağı kararını önceden şüphelilere ileten köstebek zincirinin üçüncü halkasında Emniyet Genel Müdürlüğü’nde üst düzey bir görevlinin olduğu belirtildi. Edinilen bilgiye göre, söz konusu “müdür” koltuğunda oturan emniyetçinin arama kararını alır almaz, dönemin İçişleri Bakanlığı Özel Kalem Müdürü’ne ilettiği, bu kişinin de Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz’ı arayarak durumdan haberdar ettiği kaydedildi. Korkmaz’ın da Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik’i arayarak durumdan haberdar ettiği savunuldu. Şüphelilerin avukatları, köstebek iddiasını reddediyorlardı. Gerekçe olarak da söz konusu görüşmenin mahkemeden alınan arama kararından önce gerçekleşmesini gösteriyorlardı. Ancak savcıların arama kararı için 10 Ekim 2009’da mahkemeye başvurduğu belirlendi. Bu durum da köstebeklerin arama kararı için mahkemeye başvurulmasını öğrendikleri yorumlarına neden oldu. Yine Gözyaşı Yine Acı... Günbatımıydı... Derin bir sessizliğin içindeydim... Televizyon ekranlarına bir “son dakika” haberi düştü: “Tunceli’nin Geyiksu kırsalında iki asker şehit...” Şehit düşenlerden birisi teğmen, diğeri uzman çavuştu... İkisi de 27 yaşındaydı... Eli kanlı PKK işi iyice azıtmıştı. Önceki gün akşam yine bir “son dakika” haberi düştü televizyon ekranlarına: “Tunceli’de polisler hedef alındı... Halı sahada pusu: Bir polis ve eşi şehit, yedi yaralı...” Öte çağlardan gelen bitmez bir yakarış, acı, hüzün ve gözyaşı vardı... Ölümlere alışmıştık artık. Eli kanlı terör örgütü kırsaldan kentlere inmişti. Gölge gibi bir havada sesin ve soluğun bir anlamı yoktu. Belleğimizi ölüm almıştı. Haberleri izlerken Salvatore Quasimodo’nun dizelerini anımsamaya çalıştım: “Yaşamdan nasıl korkmuyorsam... Ölümden de korkmuyorum... Şehit olan askerlerimiz ve polislerimiz... Ölenler bizim çocuklarımız değil miydi?.. Tunceli’de halı sahada maç yapan polislere saldıran 45 kişilik cani grup, kent merkezine dek inip can alıyorlardı. O yalnızlığın morarmış sesi, çatışmalar, mayınlı pusular bu ülkeyi kan gölüne çevirmişti. Terörün, nereden gelirse gelsin, bir insanlık suçu olduğunu anlamayanlar vardı bu ülkede. Dillerinden demokrasi ve insan hakları sözcüklerini düşürmeyenler, nedense PKK terörünü lanetlemekten çekiniyor; askerlerimiz, polislerimiz birer ikişer şehit olurken seslerini çıkarmıyorlardı. Son otuz yıla baktığımızda binlerce insanımızı yitirmiştik çatışmalarda... Hepsi ama hepsi bizim insanımız, çocuklarımız, kardeşlerimizdi. Toplum olarak bir İspanya kadar olamamıştık; milyonlarca insan TBMM 1 Ekim’de açılacaktı... 9 günlük bayram tatili 170 kişinin trafik teröründe canını almıştı... Eşkıya kentlere inmişti... BDP kongresinde ise ulusal marşımız okunmamıştı. Anlı şanlı medyamızın kimi kalemleri nedense bu vahşete, üniter devlet yapısını çiğneyenlere alkış tutuyor, gerçekleri yazanları ise “ırkçılıkla” suçluyordu. Aklıma Hopa’da biber gazı sonucu kalp krizi geçirerek ölen emekli öğretmen Metin Lokumcu, tutuklanan ÖDP’li ve Halkevleri üyesi gençler geldi. Çevreci bir eylemi “terörist” olarak gören kalemler, nedense eli kanlı azgın PKK’nin “ölüm pusularını” görmezden geliyordu. Öyle kolay kolay liberal demokrat, solcu falan olunmaz. Önce yüreğinde insan sevgisi olacak... Demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin ne olduğunu anlayacaksın. akan, HSYK’yi baskı altına alıyor’ Bu tartışmalar altında Adalet Bakanı Sadullah Ergin dün, görevden alınan Deniz Feneri savcıları için “Kanun ve mahkeme kararını ihlal ettiler” yönünde ifadeler kullandı. Bu durumun da görevden alınan savcılar arasında rahatsızlık yarattığı öğrenildi. Savcılar, yakın çevresine “Bir bakanın bu şekilde direkt savcılara yönelik açıklama yapması doğru değil. HSYK müfettişleri hakkımızdaki incelemelerini tamamladı. HSYK Genel Kurulu daha karar vermedi, önümüzdeki günlerde toplanarak bir sonucu varacak. Karar öncesi böyle bir açıklama hoş olmadı. Üstelik, bakan aynı zamanda HSYK Başkanı’dır. Bu açıklamalar HSYK’yi baskı altına almaya, kararı etkilemeye yöneliktir. Ayrıca yürütmeyi temsil eden bir bakanın savcılara yönelik açıklamalar yapması yargı bağımsızlığı açısından doğru değil” dedi. Ergin’in, ifadeleri ihsası rey olarak da değerlendirildi. Çünkü Bakan Ergin, HSYK 3. Dairesi’nin savcılar hakkında vereceği karara karşı yapılacak itirazı görüşecek Genel Kurul’un başkanlığını yapacak ve oy kullanacak. ‘B CHP stanbul il yönetimi, milletvekili ve partililer, yeni adli yıl öncesinde stanbul Adliyesi önünde eylem yaparak Deniz Feneri soruşturmasında savcılara yönelik baskıyı protesto etti. Bu işler kurusıkıyla olmaz. Dünyanın hiçbir ülkesinde ordu silah bırakmaz, terör örgütüyle masaya oturup pazarlık yapmaz... BDP kongresinde açılan pankartlara baktınız mı? Siz “demokratik özerlik”ten ne anlıyorsunuz? Kendi kendilerini yöneteceklermiş... Demokratik özerklik kavramı geniştir... Siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik, yerel yönetim yönü vardır... Biraz daha ötesini de tartışabiliriz: “Eyalet sistemi!” TBMM 1 Ekim’de açılacak... Bu kadar uzun tatil olur mu? Dünyada olup bitenler, Türkiye’nin İsrail’e karşı aldığı önlemler... Tartışmaya Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ın katılması... ABD ve AB ülkelerindeki şaşkınlık... Ve eli kanlı terör örgütü PKK... Şehit cenazeleri... Taze bir toprakta barış çiçeklerinin açmasını istiyorum bu yaşananları izledikçe... Bir köpüğün anlamsız simgeleri gibi... Umudumu yitirmemek istiyorum tüm bu anlamsızlıklara karşın! ‘Feneri söndürtmeyeceğiz’ İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul il ve ilçe yöneticileri, İstanbul milletvekilleri, parti meclis üyeleri ve çok sayıda partili, yeni adli yıl açılışı öncesinde dün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde bir araya gelerek, Deniz Feneri davasının takipçisi olacaklarını söylediler ve adliye kapısına siyah çelenk bıraktılar. “Deniz Feneri’ni söndürmeyeceğiz”, “Fethullahın feneri kandıramaz bu milleti”, “Deniz Feneri hukukun yüz karası”, “Durmak yok yolmaya devam” yazılı pankart ve dövizlerin açıldığı eyleme aralarında Prof. Dr. Nur Serter, Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, Mahmut Tanal, Faik Tunay, Melda Onur’un da bulunduğu CHP İstanbul milletvekilleri de katıldı. CHP İstanbul İl Başkanı Bahri Şahin, “Türkiye’nin kuşatılmış mahkemelerinde bu kavramları korumak, adaletin herkes için adalet olması, AKP’nin başta görmezden geldiği, sonra da dosyalarını yok etmeye çalıştığı Deniz Feneri soruşturmasının takipçisi olmak, Deniz Feneri’ni söndürmek, şanlı Cumhuriyetimizin onurlu Cumhuriyet savcılarının ‘Limon satmak’ zorunda bırakılmadıkları bir adalet için buradayız” dedi. 2007 yılında Almanya’daki Deniz Feneri ofisleri ve binalarının basıldığını ve ortaya büyük bir yolsuzluğun çıktığını savunan Şahin, “Toplanan yardım paraları AKP’nin finansmanında kullanılmıştır. Adalet kavramını ağzına bile almaması gerekenler, onun adının arkasına saklansa da güneşi balçıkla sıvayamadılar” diye konuştu. Soruşturmanın takipçisi olacaklarını söyleyen Şahin, “ O paralar Zahit Akman’ın, Zekeriya Karaman’ın bavulundaysa oradan, kimin kasasındaysa o kasadan, hatta kimin cebindeyse onun cebinden alıp sahiplerine geri vereceğiz” dedi. BDP GENEL BAŞKANI SELAHATT N DEM RTAŞ: Kürt sorunu Kandil’i vurmakla bitirilemez Bengi Yıldız’ı harcatmam: Bengi Bey’in ihraç edileceğini düANKARA BDP’nin hafta so şünmüyorum. Yeni yönetimimiz konunda toplanan 2. Olağan Kongre nuyu ele alacak. Şühpesiz ki bu olay si’nde yeniden Genel Başkanlığa se üzerinden kamuoyumuzu, tabanımıçilen Hakkâri Milletvekili Selahattin zı inciten bir psikolojik savaş yürüDemirtaş, kongrede kamuoyuna du tülmüştür. Bengi Bey de nasıl bir yurdukları, “demokratik çözüm üzüntüye yol açtığının farkındadır. protokolü”nü, “Silahlı mücadeleye Biz bir insan, bir kadronun kolay yekarşı sivil siyaset önerilerimizi sun tişmediğinin de farkındayız, kolay koduk” sözleriyle açıkladı. lay da harcatmayız. Kendisini kurtBDP Genel Başkanlığı’na yeniden ların önüne atmayacağız. Çünkü çok seçilen Demirtaş, yeni dönemde par büyük mücadele içinden gelmiş bir tisinin “yol haritasını” açıkladı. De arkadaşımızdır. Partimize karşı bu mirtaş’ın bir grup gazeteciyle soh olay kullanıldı. Normalde BDP’yle ilbetinde sorulara vergili tek olumlu söz diği yanıtlar ana başsöylememiş kişiler, lıklarıyla şöyle: “Kürt çocukları ürt sorununun çözümü Çözüm protokahramanca savakonusunda görüşmek için kolü: Protokol metşırken, bunlar taninde, kendi misyotilde” diye yazdıKılıçdaroğlu ve Gül’den numuzun da çerçelar. Sonra hatırlatarandevu isteyeceklerini vesini çizdik, bu cağım bu konuyu söyleyen Demirtaş, AKP protokol aynı zakendilerine. manda barışa hizhükümetinin ran’la birlikte Kara harekâmet etsin istiyoruz. Kandile’e harekât planladığını tı: Hükümetin şu Bu konuda doğruanda elinde yetki belirterek, ‘’Karadan da dan muhatap sadece var. İran’la kara hahavadan da gitseniz Kürt biz değiliz. Aynı zarekâtı yapacaklarmanda barışa hizsorunu orda çözülmez’’ dedi. dır, ABD de bunu met etsin diye Abdestekleyecektir. dullah Öcalan’a da Fakat şunu unutumisyon biçtik. Protokol, bizim ya yorlar, Kürt sorununu çözmeye Kanpacağımız anayasal yasal düzeydeki dil’e gidilmez, karadan da havadan da çalışmalar demokratikleşme çalış gitseniz Kürt sorunu orda çözülmez. maları konusunda bir yol haritasıdır. İkincisi bu şekilde 30 yıldır bir gerilla Köşk’e ve Kılıçdaroğlu’na faliyeti yürüten örgüte karşı, karaziyaret: Hafta sonu parti mecli hava operasyonlarının en büyüğünü sinde MYK seçilecek. Yeni yönetim de yapsanız sonuç alınmaz, sadece iki olarak Cumhurbaşkanı’na ziyaret taraftan da büyük can kayıpları olur. yapabiliriz. Belki genel yayın yö Üçüncüsü PKK dediğimiz şey arkanetmenleriyle, aydınlarla yazarlarla sında 10 milyondan fazla halk desbuluşma gerçekleştirebiliriz, bu pro teğinin olduğu harekâttır. Siz Kandil’i tokolü anlatmak istiyoruz. CHP ile düz ovaya çevirseniz bile ne Kürt sobir görüşmemiz olabilir, siyasi par rununu bitirmiş olursunuz ne PKK’yi, tilerle ortaklaşmak önemli.. sadece büyük can kayıpları olur. AYŞE SAYIN Tanrıkulu, ‘Yargı vesayet kurumuna dönüştürülüyor’ dedi CHP’den tepki ‘Kafalar sivil olmalı’ ANKARA (Cumhuriyet Bü lerini şöyle sürdürdü: “Ülke Yasası’nda ki değişikliklerle suç rosu) CHP Genel Başkan Yar mizdeki hapishane nüfusu, sa tanımlarının genişletildiğini, böydımcısı Sezgin Tanrıkulu, “si dece geçen 5 sene içinde yüzde lece herkesin terör suçlusu halivilleşme” tartışmalarıyla ilgili yüzün üzerinde arttırıldı. Tu ne getirilmesinin mümkün ol“Sivilleşme sembolik adımlar tukluluk cezaya dönüştü. Siyasi duğunu vurguladı. da değil, zihinlerde olmalı. Ka yelpazenin her yanından muiç gerek yok’ falarının sivil olduğunu dü halifler baskıcı yargı kararlaTanrıkulu, “Hedeflerimizşünmüyoruz. Yargı iktidarın rına maruz bırakılıyor. Türden biri de bu yasayı sivil vesayet kurumu yeniden düzenlemek olhaline getirilmeye çaYargıya yönelik son dönemde yapılan malıdır. Hatta benim lışılmaktadır” dedi. düzenlemeleri ve uygulamaları eleştiren kişisel görüşüm bu yaTanrıkulu, düzenlediği basın toplantısında, Tanrıkulu, “Yargı artık çözümün değil sorunun, saya hiç gerek yoktur. Ceza yasasında bu yaDeniz Feneri e.V. daadaletin dağıtımının değil adaletsizliğin ve sada olan neredeyse büvasındaki gelişmeler, hukuksuzluğun dayatılmasının bir parçası tün tedbirler vardır” HSYK ile Danıştay ve dedi. Tanrıkulu, protokol Yargıtay’ın yapısındaki oldu’’ dedi. Tanrıkulu, sivilleşme adımları listesinin yenileneceği, değişiklikler, özel yetattığını söyleyenlerin kafalarının sivil TBMM’de askerlerin lokili mahkemeler, tutukolmadığını söyledi. calarının yerinin değiştilu milletvekillerinin durilebileceği haberlerin rumu ile ifade özgürlüğünün önündeki engellerin “yar kiye tarihinde bir ilk olarak anımsatılması üzerine de şu degı bağımsızlığı sorununun” ör yargı, kuvvetler ayrılığı pren ğerlendirmeleri yaptı: “Bunlar nekleri olduğunu söyledi. sibini hiçe sayarak, gayri hu semboliktir. Bir vesayet düzeTanrıkulu, “Yargı artık çö kuki bir şekilde ve insan hak nine son verirken başka birine zümün değil sorunun, adaletin larına aykırı olarak sekiz mil aynı zihin dünyasıyla yol açdağıtımının değil adaletsizliğin letvekilini tutuklu tutmaya de maya herkes karşı durmalıdır. Biz kafalarının sivil olduğunu ve hukuksuzluğun dayatılma vam ediyor. ” sının bir parçası” derken sözTanrıkulu, Terörle Mücadele düşünmüyoruz.” K ‘H Sezgin Tanrıkulu C MY B C MY B