19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 6 EYLÜL 2011 SALI 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER İzmir, 9 Eylül ve Fuar... Bugün Varız Ama Yarın?.. Adalet ve Kalkınma diye bir parti kurulmuştu, anımsıyor musunuz? Bir de Cumhuriyet Halk Partisi vardı! İlki, Erbakan’ın partilerinde yetişen gençlerin oluşturduğu bir partiydi... Öteki ise Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Ulusal Kurtuluş zaferinin ardından kurdukları ve doksan yıldır yaşayan bir parti... İkisi de yok mu? Biri gitti, yerine Ak Parti diye yeni bir siyasal oluşum geldi yerleşti... Varsa yoksa, Ak’mı Ak! Ne denli Ak, orası belli değil!.. Yüzlerce general, subay, yüze yakın gazeteci, sayısız aydın, bilgin, yurtsever tutuklu, koğuşlarında, hücrelerinde... Neymiş, Ak denen bir iktidarı değiştirmek için örgüt kurmuşlar ya da cemiyet!.. Gidip üye olmuşlar, nasıl başarmışlarsa?.. Üç yıl mı, dört yıl mı oldu, duruşmalar sürüp gider; içeriye atılanlardan ölenler var, canına kıyanlar var, hastanelerde acı çekenler var... İşte Adalet ve Kalkınma’nın Ak’laşmasının yarattığı bir garip demokrasi... Ya Cumhuriyet Halk Partisi ne oldu? YCHP oldu!.. Yenileşti mi? Gereği var mıydı? Tarihsel bir partiyi kim yenileştirebilir ki? Onu Mustafa Kemal kurmuş, ilkelerini o vermiş, altı okla yolunu çizmiş. Adalete, doğruluğa, halka, gerçeklere, sağlıklı büyümeye, akla, bilime, aydınlığa açık bir yol göstermiş; o yolda yürümüş, bugünlere gelmişiz... Derken, birden ne olmuşsa olmuş CHP olmuş mu YCHP!.. Sessiz sakin kentler moda oldu şimdilerde! CHP’nin yenisi de sessizleşti. Kendini unuttu, silip attı gibi devrimciliğini, cumhuriyetçiliğini, gerçek demokratlığını... Toplumda kıyamet kopuyor. Adalet bir eskimiş masala dönüşmüş, ne hak kalmış ne özgürlük, hepsi bir tek adamın tutkusuna bağlanmış, yargıçlarıyla savcılarıyla adalet tarihe karışır olmuş, YCHP denen parti ise suspus... Adalet ve Kalkınma Partisi en başta “adalet”i öne almıştı. Adı değişti, adaleti unuttu. Kalkınmayı da ülke kazanımlarını ona buna satarak başardı! İnsan ister istemez adaleti sayıklayan bir oluşum neden birdenbire kendini Ak’laştırdı, diye düşünüyor! Ya MHP diyeceksiniz. O da ayrı konu. Geldik gidiyoruz! Ben de, sen de, o da, YCHP de, Ak Parti de... Bugün varız, ama yarın da var olacak mıyız? Bunu biraz düşünseler ya, düşünmeyi biliyorlarsa!.. zmir’in yeni bir durum değerlendirmesine ve yeni bir atılıma gereksinimi var… zmir’in çağdaş yaklaşımlara sahip yerel yönetimlerinin ve yerel dinamiklerinin, merkezi hükümetin tüm baskılarına ve engellemelerine karşın, yereli ulusalla ve ulusalı da evrenselle buluşturarak bu atılımı gerçekleştireceğine yürekten inanıyoruz. Mehmet Şakir ÖRS ylül ayının ilk günleri, İzmir ve Ege için önemli günlerdir… Birbiri ardına kurtuluş günlerini kutlar Ege’nin il ve ilçeleri… Efeler, zeybekler harmandalıya dururlar bu güzelim yörede… Her türlü baskıya, saldırıya, zulme karşı efece, zeybekçe duruşun, direnişin simgesidir bu anlamlı kutlamalar… E yılları düşünün… İzmir Fuarı, o dönemlerin, yılların hayata, dış dünyaya açılan ışıklı bir penceresiydi… O pencereden ne ışıklar girdi yüreğimize, bilincimize… Bizi ışıttı, aydınlattı… O dönemleri, yılları nasıl unutabiliriz… Hele biz İzmirliler, Egeliler… Bizler için fuar derin anlamlarla, ilginç anılarla dolu… ve buluşları da… İzmir Fuarı, o yıllarda aynı zamanda sosyal, kültürel, sanatsal buluşmaları da içerirdi… Bol ışıklı neonlarıyla ünlü sanatçıların program yaptığı gazinolar, çay bahçeleri ve tiyatro sahneleri, ilgimizi çekerdi… İzmir Fuarı, bizler için büyülü bir rüya, tılsımlı bir dünyaydı… Kısacası orada hayatın tüm renklerini ve ışıklarını görürdük… Savaş... Tatil dönüşü, okurlar en çok “İsrail ile savaş çıkar mı?” diye soruyorlar... Kesin cevabım oldu; çıkar da çıkmaz da... Biliyorsunuz; İsrail büyükelçisine “Türkiye’yi terk et” dediklerinde, emekliliği gelen büyükelçi gideli zaten yirmi gün olmuştu... Demek ki bu iş ciddi... Savaş çıkarsa amiraller hapiste... Savaş filosu, denizaltı filosu, çıkartma filosu, Akdeniz Bölge Komutanı... Deniz Kuvvetleri’ni yöneten deneyimli tam 17 amiral içeride... Bu durumda iş; insanları “Bindirdim kayığa, mevlam kayıra” diye gezi gemisine yükleyip İsrail’e doğru gönderen Abdurrahman Dilipak gibilerin kurmaylığına kalıyor... Başkumandan ise Abdullah Gül... Tatilde onca etkileyici manzara gördüm, aklımda kalan, Genelkurmay Başkanı’nın ters “L” şeklindeki özel duruşu... Abdullah Gül’e “30 Ağustos askeri zafer kutlamalarını siz kabul edin” dediğinde kimse sormadı Genelkurmay Başkanı’na: Başkumandanın askerliği dört aylık kısa dönem... Ben de kısa dönem dört aylık askerlik yaptığım için bilirim: Eve gönderecek bir kare olsun askerlik fotoğrafı için, çevrede ne kadar antika top, motoru sökülmüş tank, dekorluk uçaksavar varsa üzerine çıkıp resim çektirildiğini... Patates soyarken, tepside fasulye ayıklarken çekilmiş fotoğrafları göndersen olmaz... Nizamiye girişindeki sembolik topun üzerine sırayla binmişti bin kişi... Tüketilen güneş yağı ile apış araları için mühimmat çantalarındaki pudralar dışında aklımda kalan ise komutanların sözüydü: “Dört ay için şu giydiğiniz postalları da rezil ettiniz...” Ama yazgıdır... Başkumandan kısa dönem dört aylıklar arasından çıktı işte... Devlet bir kez ciddiyetini kaybettiğinde... Ve İsrail ile savaşın eşiğine gelindi (!) denilen şu günlerde, dört aylık kısa dönem Başkumandan’ın, kıbleye hesabı ile parmağını uzatıp “Ordular ilk hedefiniz...” demesi halinde... Arnavutluk’a mı gider donanma?.. Pendik’e mi çıkar?.. Allah muhafaza... zmir için yeni bir atılım Elbette günümüzde artık koşullar değişti. Teknolojinin, bilişimin, iletişimin yarattığı ve bizlere sunduğu yeni olanaklarla birlikte yeni bir durumla da karşı karşıyayız… Artık yalnızca eski 9 Eylül kutlamalarını ya da fuar açılışlarını anımsayarak ve anımsatarak yetinemeyiz. Ülkemizin en çağdaş ve aydınlık düşünceli insanlarının yaşadığı İzmir, kentsel tarihini, birikimini, zenginliğini, geleneklerini yeni gelişmelerle buluşturmak ve harmanlamak durumunda… İzmir ve İzmirliler olarak, önümüze yeni hedefler koymalıyız… Bu hedeflere ulaşmanın yeni yol ve yöntemlerini yaratmalıyız… Elbette bilimin ışığında ve çağdaşlığın aydınlığında… Kısacası, İzmir’in yeni bir durum değerlendirmesine ve yeni bir atılıma gereksinimi var… İzmir’in çağdaş yaklaşımlara sahip yerel yönetimlerinin ve yerel dinamiklerinin, merkezi hükümetin tüm baskılarına ve engellemelerine karşın, yereli ulusalla ve ulusalı da evrenselle buluşturarak bu atılımı gerçekleştireceğine yürekten inanıyoruz. Unutmayalım ki Türkiye’nin ilerici, yurtsever ve aydınlık güçlerinin gözü İzmir’in üzerinde, gönlü de İzmirlilerle birliktedir. 9 Eylül’ler unutulmaz İzmir’in kurtuluşu 9 Eylül, bu kutlamaların taçlandığı gündür… Aynı zamanda ülkemizin de kurtuluşudur… Emperyalizme karşı verilen ulusal kurtuluş savaşının utkuya ulaşmasının yıldönümüdür… İzmirliler, Egeliler, günümüzde ulusal kurtuluş geleneğini barış mücadelesiyle de buluştururlar… Birlikteliğin, barışın, dayanışmanın, hoşgörünün en anlamlısı yaşanır bu yöremizde… Demokrasinin, özgürlüğün, barışın türküleri söylenir hep birlikte, yüreklice… Bir de fuarı vardır bu güzelim kentin ve bölgenin… Bu yıl 80. kez kapılarını konuklara açan İzmir Enternasyonal Fuarı (İEF)… Fuar da tıpkı 9 Eylül gibi İzmir’in simgesidir… Bu güzelim ülkenin yurttaşı olup da İzmir Fuarı’nı bilmeyen yok gibidir. Herkes fuarı görmese de en azından duymuştur. Hele eski kuşaklar için, İzmir Fuarı büyülü, tılsımlı bir dünyadır… İnternetin hayal bile edilemediği, televizyonun ise daha ortalarda olmadığı Fuar yaşam sevincimizdi Çocukluğu Ege’nin kırsal kesiminde geçen bizim için fuar, üretim sevinciydi, hasat bayramıydı, yaşam coşkusuydu… Yaz ayları, üzüm bağlarında, binbir zahmetle yetişen üzümün hasadını yapıp bir an önce işleri tamamlamanın mücadelesini verirdik… Koca bir yılın emeği üzüm çuvalları önceleri develere, sonraları da atlı arabalara yüklenip Tariş’e gönderilirdi… Sonrasında da ver elini İzmir Fuarı… Fuara gitmek, bizim için bir ödüldü… Hele bu gidişimiz bir de 9 Eylül’e denk gelirse, değmeyin keyfimize… Bir taşla iki kuş vurmuş olurduk… Böylece hem fuarı, hem de 9 Eylül İzmir’in kurtuluş yıldönümünü doyasıya yaşardık… O yıllarda İzmir Fuarı, 20 Ağustos’ta başlayıp 20 Eylül’e kadar sürer, bir aylık süreyi kapsardı… Fuarı neredeyse hiçbir pavyonu atlamadan bir baştan bir başa dolaşırdık… Dünyadaki tüm yenilikler, buluşlar orada sergilenirdi… Hele ülke pavyonları, tam bir ilgi odağıydı… İnsanoğlunun uzaya ilk yolculuklarını hep orada izledik… Yeni teknolojileri Doktora Yönelik Şiddet Son Bulmalı... Dr. Gökhan CEBEC on yılların en kötü alışkanlıklarından biri hiç kuşkusuz hastanelerde doktorlara uygulanan şiddet olaylarıdır. Sadece doktorlara da değil, bütün sağlık çalışanlarına yönelik uygulanan şiddet ne yazık ki çığırından çıkmış durumda. Son yıllarda yaşanan sağlık politikaları sonucu bu duruma geldik. Doktorlar halkı sömüren, küçük gören, bir eli yağda bir eli balda S olan küçük bir azınlık grup olarak gösterilmekte; bununla birlikte sağlık sisteminde yaşanan sıkıntıların tek sorumlusu olarak topluma sunulmaktadır. Hastanelerde yaşanan yönetsel, altyapısal gibi sorunlarda dahi, hasta, hastane ile ilişkili olarak karşısında bulabildiği tek kişi doktor olduğundan, hesabı doktordan sorma yoluna gitmektedir. Doktor, halka sunulan bir yemdir artık. Sistemin çarpıklıklarının ve tıkanıklıklarının acısını, hastanelerde karşılaştığınız ve yüz yüze geldiğiniz tek yetkili olan doktorlardan çıkarmak ne kadar anlamlı, ne kadar insancıldır, bunu toplumun her bireyine tek tek sormak isterim doğrusu. Her gün hastanelerde tekme tokat ve yumruklar havada uçuşuyor. Neredeyse her gün bir doktor iş göremez raporu alıyor. Şiddet olayları gün geçtikçe daha da kötüye gidiyor. Yetkililerin harekete geçmesi için illa doktor ölümlerinin mi yaşanması gerek, bilmiyorum. Kaldı ki, ne yazık ki bunu da yaşadı bu ülke. Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere yetkili bütün kurum ve kurulların bu gidişe bir an önce dur diyecek çözümler üretmesi gerekiyor. Yoksa Türkiye’nin sağlık sistemi gibi, sağlık çalışanları için de gelecek oldukça karanlık gözüküyor. Bu yüzden devlet doktoruna sahip çıkmak zorundadır. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle