17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 23 EYLÜL 2011 CUMA 4 HABERLER Osman Paksüt, Ergenekon davası ile AKP kapatma davası hakkında ilişki kurma girişimlerine tepki gösterdi Öncelik Nerede? Politikanın, duruma göre birçok tanımlaması olmuş, insanlar amaçlarına yönelik olarak öne çıkarmak istedikleri hususları vurgulayan tarifler yapmışlardır. Bunlardan biri de politikanın bir dengeler ve öncelikleri tayin sanatı olduğudur. Geçen gün Trabzonlu bir okurum telefon ettiğinde bu konuyu dile getiriyor ve şu soruyu soruyordu: Şu anda, dış politikada en önemli sorunumuz Filistin mi? Bununla yetinmeyen okurum hemen ardından şu soruyu da ekliyordu: Söyler misiniz, Filistinliler bugüne dek bize hangi davamızda destek oldular? Aslında bunlar yanıtlarını da içinde taşıyan sorulardı. Filistin örgütleri şimdiye değin, uluslararası platformlarda Türkiye’yi pek desteklemediler. Bu konuda çok acı kişisel deneyimlerim olduğundan Trabzonlu okuruma, “çok haklısınız” demekten başka çare bulamadım. Özellikle, amiyane şekliyle “Sev beni seveyim seni!” diye özetlenebilecek mütekabiliyet ilkesinin diplomaside geçerli olduğu düşünülünce dikkat gerekir. Türkiye bugün iç ve dış politikasında çok sıcak, kritik aşamaların eşiğindedir. Ülkeyi ateşe boğmaya ahdetmiş PKK, ne denli müzakere yanlısı olursanız olun, çatışmayı gündemin önüne koymakta, Akdeniz’de gaz arayan Kıbrıs Rum Yönetimi de, Türkiye’yi bir dış çatışma zorunluluğuyla karşı karşıya getirme olasılığını yaratmaktadır. Bu durumda iç politikada da dış politikada da önceliklerimizi iyi saptamak durumundayız. Dış politikada acil sorunumuz, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs Rum Yönetimiyle aramızda patlak vermiş olan gerginliktir, Filistin sorunu değil. Öncelikleri, saptamak ve yerli yerine oturtmak, ilkeleri tümden kaldırıp atmak değil. Bu durumda, Filistin’in BM’de gündeme gelecek olan eşit haklara sahip birim olarak tanınması konusunda Türkiye, 1950’leri hatırlatan utanç tavırlarını tabii ki benimsememeli, ABD ve kimi AB ülkelerinin önerdiği gibi, İsrail’i kızdırmayacak bir ara formüle, ki buna isterseniz utanç formülü de deyin, eğilim göstermemelidir. Ancak yine de Türkiye İsrail ile arasındaki ilişkilerde dikkatli olmalı. Filistinlilerin davalarına her zaman yakınlık göstermiş, Türkiye karşısındaki tavırlarını da yaşayarak görmüş Siyonizmin bölgedeki tutumunu da tasvip etmeyen bir kişi olarak, İsrail ile ilişkilerimizi gereksiz yere germekte çıkarımız olmadığını düşünüyorum. Bölgede sıcak çatışmaya kadar yol açacak bir gerginliğin eşiğindeyken, İsrail ile, ABD’deki Yahudi lobisi ile gereksiz gerginliğe gerek yok, tıpkı Suriye’yi uyarmada başrole soyunmaya ihtiyaç olmadığı gibi... Bir noktayı daha gözden uzak tutmamak ileride büyük düş kırıklıkları yaşamamak açısından önemlidir. Arap dünyasında demokrasi olmaması, Arap ülkelerinde sokağın politika üzerindeki etkisini azaltmaktadır. “Arap Baharı!” olgusu bu durumu değiştirmiyor. Yarın öbür gün, bir bölgesel ihtilaf halinde, hatta spesifik olarak belirtelim, Akdeniz’de gaz arama konusundaki Türkiye Kıbrıs Rum Yönetimi çekişmesinde, bölgedeki Arap devletlerinin, Tayyip Bey’in ve “Türk kardeşlerinin!” değil, Kıbrıs Rum Yönetiminin yanında yer almaları kimseyi şaşırtmamalıdır. Dış politika dengeli ve öncelikler konusunda uyanık olmayı gerektirir. DÜZELTME: Dünkü yazının ikinci bölümündeki 1942, 1943, tarihleri, 1952 ve 1953 olacak. ‘Savcılar açık konuşmalı’ LHAN TAŞCI ANKARA AKP’nin “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olduğuna hükmeden on kişiden birisi olan Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt, “Verilmiş mahkeme kararından, Anayasa Mahkemesi’nden hesap sorulacaksa, artık orada hukuk düzeni ne ölçüde geçerlidir, sorgulamak gerekir” yorumunu yaptı. “Örgütün talimatıyla karar verildiği” imasını “çirkin yaklaşım” olarak nitelendiren Paksüt, “Bulanık, gölgeli imalarla değil, açıkça söylesinler bakalım neymiş” dedi. Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Yargıtay Başsavcılığı’ndan AKP hakkındaki kapatma davasının hazırlığında yer alan isimleri istemesi tartışması sürerken; gözler başsavcılığın iddiasını kabul ede AKP hakkındaki davada ceza verilmesi yönünde görüş bildiren 10 Anayasa Mahkemesi üyesinden biri olan Osman Paksüt, Ergenekon davası savcılarının soruşturmayı yürüten savcıların isimlerini istemesine tepki gösterdi. Paksüt, ‘’Bir mahkeme kararından, Anayasa Mahkemesi’nden hesap sorulacaksa artık orada hukuk düzeni ne ölçüde geçerlidir, sorgulamak gerekir” dedi. rek AKP hakkında Hazine yardımından yoksunluk cezası veren Anayasa Mahkemesi ve üyelerine çevrildi. Davanın görüldüğü dönemde AKP’nin “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olduğu gerekçesiyle cezalandırılması yönünde oy kullanan 10 üyeden birisi olan Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt, “On üyenin oyuyla karar verildi. Savcılara sormak lazım ne düşünüyorlar, ne iddia ediyorlar. Ortada verilmiş bir mahkeme kararından, Anayasa Mahkemesi’nden hesap sorulacaksa artık orada hukuk düzeni ne ölçüde geçerlidir, sorgulamak gerekir. İşi, Anayasa Mahkemesi’nde oy veren üyelere kullandıkları oydan dolayı hesap sorma noktasına kadar götürme düşüncesi varsa, bu düşüncenin arkasındaki kişiler bunu neye dayandırdıklarını açıklasınlar” değerlendirmesini yaptı. Spekülasyona girmek istemediğine işaret eden Osman Paksüt, şunları söyledi: “Bir gelişme olursa ayrıntılarıyla konuşur, söyleyeceklerimizi söyleriz. Üyelerin de bu şekilde zan altında bırakılması, Ergenekon örgütü talimatıyla karar verildiği iması yapılıyorsa son derece çirkin. Bunu yapan önce iddialarını ortaya koysun, bakalım. Böyle bir düşünce aklından geçen varsa, düşüncesini neye dayandırdığını ortaya koyması lazım. Ondan sonra da tabii karara katılan Anayasa Mahkemesi üyeleri savunmasını yapmak, gerçekleri ortaya koyma hakkına her zaman sahip. Böyle birtakım gölgeli, bulanık imalarla, ifadelerle değil, açıkça söylesinler bakalım neymiş. Şahsen her türlü kararımı hiçbir etki altında kalmadan, baskı, tavsiye, yönlendirme olmadan verdim, hepsinin de arkasındayım.” ANAYASA MAHKEMES 45 raportör için 3470 kişi başvurdu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi’nin yapısının değiştirilmesinin ardından personel ihtiyacını karşılamak üzere açılan 45 raportör yardımcısı kadrosu için toplam 3 bin 470 kişi başvuru yaptı. Yüksek Mahkeme, üye sayısının arttırılmasının ardından diğer personel sayısının da arttırılması için çalışma başlattı. Bu kapsamda, 45 raportör yardımcısı alma yoluna giden Anayasa Mahkemesi, raportör yardımcılığına başvuru için duyuru yaptı. Anayasa Mahkemesi’nin duyurusuna, toplam 3 bin 470 kişiden talep geldi. Yüksek Mahkeme, 45 raportör yardımcılığı için başvuran 3 bin 470 kişiyi, yazılı ve mülakat sınavına tabi tutacak. 2. ERGENEKON DAVASI Barış Selçuk Gazetecilik Yarışması’nda gazetemiz iki ödül aldı Ödüller tutuklu gazetecilere ZM R (Cumhuriyet Ege Bürosu) zmir Büyükşehir Belediyesi’nin, 1994 yılında göreve giderken trafik kazasında yaşamını yitiren Barış Selçuk’un anısını yaşatmak amacıyla düzenlediği gazetecilik yarışmasında dereceye girenlere ödülleri, önceki akşam Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi’nde düzenlenen törenle verildi. “Yaygın gazete haberi” dalında birinci olan gazetemiz muhabiri Aykut Küçükkaya, ödülünü Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı ve zmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel’den aldı. Küçükkaya “Ödülümü cezaevinde yıllardır tutuklu bulunan tüm meslektaşlarıma armağan ediyorum” dedi. “ zmir Kent Haberi” dalında Hande Mumcu Özendirme Ödülü’nü de gazetmiz muhabiri Emre Döker aldı. Balbay’ın Dink üzüntüsü HAT CE TUNCER Ödül töreni Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi’nde yapıldı. ‘Yurdakul’ yasası önerisi CHP Milletvekili Turgut Dibek, tutukluların da hükümlülerle aynı haklara sahip olabilmesi için yasa değişikliği yapılmasını istedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, tutukluların yalnızca “ölüm halinde” değil, “yaşamsal tehlike oluşturacak önemli ve ağır hastalık hallerinde” yakınlarını yaşarken görmelerinin sağlanması için yasa değişikliği önerisi verdi. CHP’li Dibek, dün düzenlediği basın toplantısında Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da değişiklik yapılmasına ilişkin önerisi hakkında bilgi verdi. Dibek, “hükümlüler hangi haklara sahipse, tutukluların da bu haklara sahip olması gerektiğini, bunların insani haklar olduğunu” söyledi. Tutuklu Doğan Yurdakul’un kanser hastası olan eşi Güngör Yurdakul’u hastalığı sırasında göremediğini ve eşiyle vedalaşamadığını anımsatan Dibek, herkesi üzen görüntüler oluştuğunu, bu durumun bir daha yaşanmaması için yasal düzenlemeye ihtiyaç bulunduğunu kaydetti. Öneriye göre “ikinci derece dahil kan veya yakın hısımlardan birinin ya da eşinin yaşamsal tehlike oluşturacak önemli ve ağır hastalık hallerinin belgelendirilmesi” koşuluyla tutukluya cumhuriyet başsavcılığının önerisi ve Adalet Bakanlığı’nın onayı ile soruşturmanın veya kovuşturmanın selameti ve güvenlik bakımından sakınca oluşturmaması koşuluyla dış güvenlik görevlisinin refakatinde yol süresi dışında on güne kadar hasta yakını ile görüşmesi ya da cenazeye katılması için izin verilecek. Tutuklu, izin süresi içinde göstereceği adreste kalabilecek. Önerinin gerekçesinde “Güngör Yurdakul ağır ve ciddi bir rahatsızlıkla hayati tehlikesi mevcut bir şekilde tedavi olurken eşi gazeteciyazar Doğan Yurdakul tutuklu olduğu için eşini son kez görememiştir. Yaşanan bu ve benzeri olaylar kamu vicdanında büyük yaralar açmıştır. Tutukluların yalnızca ölüm halinde değil, ölüm riski altındaki yakınlarını yaşarken görmeleri sağlanacaktır” denildi. Yürürlükteki düzenlemeye göre cenaze için 2 gün izin verilirken hükümlüler için on güne kadar izin verildiği anımsatılarak, tutuklular için de paralellik sağlanması gereği üzerinde duruldu. CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, Hranıt Dink davasına bakan savcının “cinayeti Ergenekon işlemiştir” şeklindeki mütaalasını üzüntüyle karşıladığını söyledi. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in 12 Ağustos’taki duruşma sonunda verdiği “1996’daki Susurluk kazası sonrasında TBMM’de oluşturulan komisyona ‘Ergenekon’ örgütü konusunda ihbar gitmiştir. Ergenekon örgütü bir ihbar telefaksı olsa dahi TBMM’nin bilgisi dahilindedir. O zaman yapılamayan araştırmanın bugünkü TBMM’ce yapılıp yapılmayacağı kuşkusuz ki Meclis’in takdirinde bulunmaktadır” şeklindeki mütaalasını anımsattı. Balbay, “O dönemdeki Meclis tutanaklarını getirtip, Ergenekon’un nasıl geçtiğine bakacağım” diye konuştu. Su bastı, yapacak bir şey yok Başbakan Erdoğan’a Fidan sorusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, terör örgütüyle yapılan müzakerelere ilişkin ses kaydını hükümetin reddetmediğini ifade etti. Vural, Erdoğan’a “Fidan’ı hangi tarihlerde gönderdiniz? İmralı’nın muhatap alınmasına yönelik yazılı emriniz var mıdır? Ziyaret talebi İmralı’dan mı gelmiştir?” diye sordu. CHP’ye il başkanı dayanmıyor SAMSUN (Cumhuriyet) CHP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap, Samsul İl Başkanı Halil Türk’ün görevinden istifa etmesi üzerine il yönetiminin düştüğünü, başkanla getirilen Mehmet Bank ve yönetim kurulunun parti kademesinde bir vasfının olmadığını belirtti. Matkap, “Genel merkez onayı almadan bir başkan seçmişler. Ancak bu yönetim düştüğü için başkan seçmesi de mümkün değildir” dedi. ÜÇLÜ DANIŞMA KURULU TOPLANDI TUTUKLU VE HÜKÜMLÜLER N MUAYENES Sendikalar Yasası’nda 33 maddede uzlaşı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, sendikaya üye olma yaşının 16’dan 15’e indirilmesi ve üyelikten ayrılmada noter şartının kaldırılmasının da bulunduğu 33 maddede mutabakat sağlandığını belirtti. Üçlü Danışma Kurulu, Sendikalar Yasası ile ilgili düzenlemeleri ele almak üzere dün toplandı. Çelik, gazetecilerin soruları üzerine, kıdem tazminatıyla ilgili konunun gündemlerine geldiğinde enine boyuna konuşulacağını belirtti. Çelik, toplantının ardından yaptığı açıklamada, 33 maddede mutabakat sağlandığını bildirdi. Yasa metninin sadeleştirildiğini, iş kollarının 28’den 18’e indirildiğini, sendikaya üyelikte ve üyelikten ayrılmada noter şartının kaldırıldığını belirten Çelik, üyelik aidatında, sendika ve işçi talebinin uygulanacağını, işçiye birden fazla sendikaya üye olma hakkının getirildiğini açıkladı. Çelik, sendikaların denetiminde şeffaflık sağlanarak yeminli mali müşavirlerin yetkili kılındığını, ceza hükümlerinin hafifletilerek hapis cezalarının adli para cezalarına dönüştürüldüğünü ifade ederek, geçici süreli işsizlikte sendika üyeliğinin devamının sağlandığını söyledi. Çelik, sendikalara radyo ve TV kurma imkânının tanındığına da işaret etti. Jandarma artık içeriye giremeyecek ÖZCAN ÖZGÜR HSYK kararına itiraz edildi İstanbul Haber Servisi Poyrazköy davasının tutuklu sanığı emekli Binbaşı Levent Bektaş’ın avukatları HSYK’nin savcılar Murat Yönder, Fikret Seçen, Ercan Şafak, Zekeriya Öz hakkında soruşturma izni verilmemesi kararına itiraz etti. Avukatlar, emniyetin iftar yemeğine katılan Ergenekon davasına bakan 13. Ağır Ceza Mahkemesi yargıçları hakkında soruşturma izni verilmediğine dikkat çekerek bu karara da itiraz etti. Semih Güngör 3. kez başkan İstanbul Haber Servisi İstanbul Eczacı Odası’nın 1718 Eylül’de yapılan Olağan Seçimli Genel Kurulu’nda Çağdaş Eczacılar yeniden yönetime seçildi. Semih Güngör, 3 dönem üst üste seçilerek yeniden oda başkanlığa getirildi. Yönetim kurulu da Hakan Ertem, Ayişe Coşkun Karataş, Cem Erdal Ünal, Sezen Kandemirer, Murat Durmaz, Abdurrahman Aslan’dan oluştu. MUĞLA Muğla Tabip Odası Başkanı Dr. Naki Bulut, tutuklu ve hükümlü muayeneleriyle ilgili olarak 2003 yılından bu yana uygulanan Üçlü Protokol’e karşı başlattığı mücadeleyi kazandı. Bakanlık, tutuklu ve hükümlü muayeneleri ile ilgili yönergeyi değiştirdi. Bakanlıktan yapılan açıklamada. “Muhafazalı odalarda yapılan muayeneler sırasında jandarma içeriye girmeyecektir” denildi. Adalet, İçişleri ve Sağlık bakanlıklarına başvuran Dr. Bulut, bu yönde verdiği mücadelede, bir hükümlüyü beraberinde jandarmanın da muayene odasına girmek istemesi üzerine mahkumu muayene etmemiş ve bu yüzden soruşturma geçirmişti. Bulut, yaptığı başvurulardan sonuç aldığını, bundan böyle muayenelerde jandarmanın bulunamayacağını belirterek şunları söyledi: “Tutuklu ve hükümlülerin muayenesi sırasında, doktor istemezse jandarma bulunmayacak. Üçlü Protokol’e uymadığı iddiasıyla hakkında soruşturma açılan doktorlardan özür dilenmesi gerekir.” Bu arada Muğla Valiliği, 19 lira 20 kuruşluk yakıt giderine neden olarak devleti zarara uğrattığı gerekçesiyle Dr. Naki Bulut hakkında açılan soruşma dosyasını kapattı. İkinci Ergenekon davasının 133. duruşması sabah başlamadan önce sanıklar izleyeci ve gazetecilere seslenerek Silivri Cezaevi’nde önceki gece yağan yağmur sonucu koğuşları su bastığını belirtti. Pencerelerdeki 5 santimetrelik geniş açıklıklar nedeniyle koğuşların su aldığını ifade eden Ergenekon sanıkları, koğuşların bir karış kadar yükseklikte su ile dolduğunu, hastalık riskiyle karşı karşıya olduklarını anlattı. “Koşulların düzeltilmesi için mahkeme heyetinin ilgili yerlere yazı yazmasını” isteyen sanıklara mahkeme heyeti başkanı Hasan Hüseyin Özese’nin yanıtı ise “yapacak bir şey yok” oldu. Davanın dünkü duruşmasını CHP milletvekilleri Oktay Ekşi ve Mahmut Tanal da izledi. Balbay, sanık özel harekâtçı polis Kemalettin Balcı’nın çapraz sorgusu sırasında söz alarak şu konulara dikkat çekti: “Terör örgütü üyesi olmakla yargılandığımız için, geçen gün koğuşa gittiğimizde Hrant Dink davasının savcısının ‘Ergenekon işlemiştir’ dediğimi duydum. Hüzünle karşıladım. Biz burada acı çekiyoruz. Empati yapmanızı diliyorum. Gerçeğin ortaya çıkmasını istiyoruz. Bu sanıkların bizimle hiç bağlantısı yok. Polislere baktım hepsi civan gibi delikanlılar. Ancak hiçbirini tanımıyorum. İlk kez burada gördüm. İfadesi alınan sanıklar her soru soruldunda ‘Servet Kaynak’a sorun’ diyor. Emir düzeyinde olmuş. Kaynak 32 ay tutuklu kaldıktan sonra 5 hafta önce tahliye edildi. Keşke 32 ay serbest kalsaydı da şimdi burada olsaydı. Kaynak her şeyin sorulacağı gün ortada yok.” Özese de, Kaynak’ın gerekirse mahkemeye çağrılabileceğini söyledi. Balbay ise “Siz ‘sonra bakarız’ diyorsunuz ama biz tutukluyuz. Acı çekiyoruz” dedi. SUBAY L STES 13. AĞIR CEZA’DA İstanbul Haber Servisi Genelkurmay Başkanlığı, İnternet Andıcı davasıyla birleşirilen “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” davasına bakan mahkemenin yazısı üzerine “3. Ordu Komutanlığı ve bağlı olan birimlerde 2009’da düzenlenen plan seminerleri ve diğer tüm seminerlere katılan askeri personelin listesini” İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Listelerde “Erzican Ergenekonu” sanığı emekli Orgeneral Saldıray Berk’in yanı sıra Balyoz davası sanıkları Korgeneral Korkut Özaslan, Tuğgeneral Hakan Akkoç, albaylar Doğan Fatih Küçük, İkrami Özturan, ve yarbaylar Mustafa Yuvanç, Nedim Ulusan’ın adları yer alıyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle