Katalog

9 AĞUSTOS 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA HABERLER Deniz Feneri’nde Türkiye’ye para akışını sağlayan akraba kuryeler operasyonunda kim kimdir? 5 göbeğinde vurularak öldürülmesi; yerde yatan cansız bedeni... Yüksekova’da iki uzman çavuşun sivil giysileriyle birliğine giderken çapraz ateşe tutularak şehit edilmesi... İkisi de 25 yaşındaydı. Adları Murat Kozanoğlu ve Yahya Karakaya’ydı... Lojmanda oturmuyordu onlar... Kiralık evdeydiler! Hrant, Yahya ve Murat... Düşünceler ormanındaydım. Karlı bir Ankara sabahını düşündüm. Uğur’un otomobili paramparçaydı... O da yerde yatıyordu.. üzerinde gazeteler. Sivas Madımak yangınını... Gazi olaylarını... Kışkırtıcı ajanları... Devletin polisi ve askeri daha önce o azgın topluluğu durduramaz mıydı? Yaşardı onlarca ozanımız, aydınımız, şairimiz, gencimiz. Batman’ın en işlek caddesinde üç metreden başından vurarak öldürdüler Mehmet Sincar’ı... Vedat Aydın’ı, Musa Anter’i. Anter’in oğlu Dicle Anter CNN’de kaç kez haykırdı: “Babamın katili şurada yaşıyor!” Mavi Çarşı, Ulus, Güngören... Alçakça kurulan pusular, bombalı saldırılar... Kaç insanımızı yitirdik? Benim ülkemde kimileri sokak ortasında, kimileri sınır boylarında, dağlarda ölüyor! Kan ve gözyaşı... Bugün kaç çocuk dünyaya gözünü açıp “Merhaba” dedi, kaç insanımız öldü? Bir tümce hep içimi acıtır benim: “Kana kan intikam!” Demokrasi ve özgürlükler salt YAŞ toplantısındaki fotoğrafa bakıp “Bir köyde iki muhtar olmaz” demek midir? Demokrasi ve hukuk, tutuklu generallerin bir yıl daha görev sürelerinin uzatılması, kurmay albayların emekli edilmesi midir? Daha dün Hopa’yı kuşatıp emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun biber gazıyla ölümüne neden olanlar, HES’lere karşı çıkan ÖDP’lileri, Halkevleri yöneticilerini “terör örgütü üyesi” diye tutuklayanlar, parasız eğitim isteyenler gençleri” zindanlara atanlar mı bu ülkeye demokrasi ve özgürlükleri getirecek? Bir denizin kabarışı, akan ırmağın coşkusu, umudun çoğalması... Her şey şairin dediği gibi: “Ey ölüm adın gökyüzünün alnından geçen seher midir?” ‘İmzacı’ gözaltında Mehmet Gürhan’ın eşi Nurgül Gürhan, Gürhan’ın kayınbiraderi zzet Kurum ve yine Gürhan’ın dayısı Hakkı Sadal isimleri Almanya’daki dava dosyasında Türkiye’ye para akışı sağlayan isimler olarak ön plana çıkıyor. AYKUT KÜÇÜKKAYA ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART DEN Z FENER Yaz Kendi Yaprağını Yerken... Düşünceler ormanında dolaşıyorum... Yaz kendi yaprağını yiyor elinde... Beni dinlemeyen kıyıdaki dalgalarda kendi kendimle hesaplaşıyorum... Gecenin kalbinde akıntısı uzuyor acıların.... Akıntısı bir yaşamın derinliğinde yitip gidiyor... Suskunluğumu bırakıyorum ufuktan yağan ateşe. Bir mekânda saklı olan kalbimin gözlerinde yitirdiği arkadaşlarımı, tanımadığım çocukları, gençleri, askerleri düşünüyorum. Boğuk bir çığlığı, ölümün yüzünü! Derinden oynayan gecenin çığlığı, karakol baskınları, ölen gencecik çocuklarımız. Bu coğrafyada yaşayan hepimiz. Evet hepimiz suçluyuz! Gözlerimi yumuyorum... 70’li yılların ortalarında başlayan ve alçakça kurulan pusular... 12 Mart ve 12 Eylül... Sosyalistlerin, devrimcilerin, solcuların, yurtseverlerin işkenceden geçirilip zindanlara atılması. Sönmüş gözleriyle yükselen sularda, mutluluğun hançerini almışlardı elimizden... Sağsol çatışması... Birbirini kıranlar yoksul insanlarımızın çocukları değil miydi? Yıllar öncesini düşünürken, taşan bir deniz olurum bazen acıların içinde. Suskunluğum ve hüznüm bu yüzdendir! Kanlı 1 Mayıs’lar, Abdi İpekçi’nin katledilmesi.... Durgun bir suyun akışında kimi zaman Doğan Öz, Cevat Yurdakul, İstanbul’da 16 Mart katliamı, Prof. Dr. Ümit Doğanay, Kemal Türkler cinayeti... Bahçelievler ve Balgat’ta öldürülen gençler. O zaman şu soruyu sorarım kendi kendime: “Bir ulusun çocuklarını birbirine kırdıranlar kimlerdi? Devlet neden bu denli acımasızdı?” Ufkun genişliğinde çıldıran siyah bulutlar ve ölüm haberleri. Parçalanmış hayatlar! Yitirilmiş duygular! Kayıtsız kalma! Boş vermişlik! O fotoğraflar geliyor aklıma... Hrant Dink’in İstanbul’un Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturmanın Türkiye ayağında 4. dalga Almanya’da hapiste yatan Deniz Feneri e.V’nin kurucusu ve Euro 7’nin Genel Müdürü Mehmet Gürhan’ın akrabalarına yönelik kurye operasyonu olarak karşımıza çıkıyor. Nurgül Gürhan: Almanya’da halen hapiste yatan Mehmet Gürhan’ın eşi. Almanya’da polise ifade veren Nurgül Gürhan, Deniz Feneri e.V’nin muhasebecisi Ermiş’ten aldığı 150 bin Avro’yu Euro 7’nin uydu kirası için Yeni Dünya İletişim AŞ’nin ödediğini açıkladı. Hakkı Sadal: Mehmet Gürhan’ın dayısı. İtiraflarıyla vurgunu ortaya çıkaran Euro 7 ile Deniz Feneri e.V’nin muhasebecisi Firdevsi Ermiş’in Temmuz 2007’de Sadal’la ilgili Alman polisine verdiği ifadenin tutanakları şöyle: “... Paralar, Türkiye’ye götürülüp orada Zekeriya Karaman’a veriliyordu. Bizzat kendisi de takriben on kez Zekeriya Karaman’a para götürmüş... Paranın Zekeriya Karaman’a teslim edildiğine dair im za isteniyordu, ancak kendisi o kadar imza atmak istemediğinden, bazen sanık Mehmet Gürhan’ın amcası/ dayısı olan Hakkı Sadal’ın imza atması rica ediliyordu. Ve sanki parayı kendisi, yani Zekeriya Karaman değil de, Hakkı Sadal teslim almış gibi görünüyordu.” zzet Kurum: Mehmet Gürhan’ın kayınbiraderi. Türkiye’ye para akışında önemli kuryelerden biri olarak soruşturuluyor. Deniz Feneri e.V’nin son başkanı, Mehmet Sıddık Balıkçı: Almanya’daki Deniz Feneri e.V’nin ikinci başkanlığını yaptı. Soruşturma kapsamında daha önce tutuklanan Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, eski RTÜK Başkanı Zahid Akman, Kanal 7 Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Karahan, Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik’le Almanya’da kurulan şirketlerde ortak olarak yer alan isimlerden biri. Ahmet Coşar: 2006 yılının ortalarından itibaren Euro 7’de rejisör olarak çalıştı. Almanya’daki maaşını kaçak olarak aldığı iddianameye yansıdı. Beş kişi gözaltına alındı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Almanya’daki bağış ve yardım vurgununun “asıl faillerine” yönelik Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturma kapsamında 5 kişi “kuryelik” yaptıkları iddiasıyla gözaltına alındı. Almanya’daki Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturma kapsamında Ankara cumhuriyet savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz’ün talimatı üzerine İzzet Kurum, Nurgül Gürhan, Hakkı Sadal, Ahmet Coşar ve Mehmet Sıddık Balıkçı İstanbul’daki adreslerinde gözaltına alındı. Derneğin kurucusu Mehmet Gürhan’ın eşi Nurgül Gürhan, Avrupa Deniz Feneri Derneği’nin yönetim kurulu üyesi. Mehmet Gürhan, Almanya’da görülen davada 5 yıl 10 ay hapis cezasına mahkum edilmişti. 7.5 milyon Avro’luk yardımı hesabına geçirdiği öne sürülen İzzet Kurum ve kız kardeşi de gözaltında bulunuyor. musakart yahoo.com ‘Hükümet savcıları hedef almaya başladı’ CHP Milletvekili Atilla Kart, hükümeti Deniz Feneri soruşturmasına yeni yöntemlerle müdahale etmekle suçladı. Kart, “İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi’nin 34 sayfalık raporunun yasal gereğini yapmayan hükümet, gelinen aşamada, artık doğrudan soruşturma savcılarını hedef almaya başlamıştır. 3 yıla yaklaşan soruşturma sürecinde, hükümete rağmen işlemeye başlayan tutuklama süreci ve soruşturma, hükümetin, savcılara yönelik soruşturma girişimiyle yeni bir hal almıştır” dedi. BAŞBAKANLIK RAPORU Şifreli Başkan Karaman’dan FIRAT KOZOK ANKARA Başbakanlık raporunda bir yakınını tarif eder şekilde Türkiye İş Kurumu’ndan eleman istediği, bir başka yakınını özel kalem müdürlüğü görevine getirerek KPSS’den muaflaştırdığı ve ihalelere kendine yakın isimleri getirdiği belirtilen, ancak ili ve ismi “şifrelenen” belediye başkanının AKP’li Karaman Belediye Başkanı Dr. Kamil Uğurlu olduğu ortaya çıktı. Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulu tarafından hazırlanan ve Cumhuriyet tarafından gündeme getirilen “şifreli belediye yolsuzluğu”nun ayrıntıları netleşti. Raporda adının karıştığı usulsüzlükler sıralanırken “Belediye Başkanı A” olarak tanımlanan kişinin Uğurlu olduğu ortaya çıktı. Uğurlu hakkında rapora yansıyan saptamaların yanı sıra başka suçlamaların da dahil olduğu 16 konunun, daha önce Karaman Belediye Meclis’i toplantısında gündeme geldiği öğrenildi. Uğurlu tarafından “personel giderinin bütçe gelirine oranının yüzde 30’u aştığı” gerekçesiyle görevden alınan AKP’li iki belediye meclis üyesi Mustafa Alanya ve Haca Mehmet Öztaş’ın bir kısmı rapora yansıyan usulsüzlükleri soru önergeleriyle tartışmaya açtıkları ortaya çıktı. Belediye Meclis Üyesi Mustafa Alanya, “Raporda yer alan hususla rın hepsi doğru, ancak oraya yansımayan konular da var” derken Uğurlu ile ilgili 16 farklı konu bulunduğunu söyledi. Alanya, “Bunların hepsini belgeleriyle tek tek açıklayacağım, bayramdan sonra hepsini anlatacağım” dedi. Uğurlu’nun kendilerini haksız yere görevden aldığını savunan Alanya, “Gerekçe olarak ‘Geldiğimde personel giderinin bütçeye oranı yüzde 25’ti, bunları aldıktan sonra 32’ye çıktı, görevden aldım’ dedi, ancak biz bunu belgeledik, biz varken 28.43 olan oran, bizden sonra 27.73’e düştü” dedi. Alanya, “Ahdettim, onun koluna bilezik taktırmadan göndermeyeceğim” diye konuştu. GÜL 7 YIL GÖREV YAPACAK, 2014’TE NECEK Erdoğan’ın Köşk takvimi netleşiyor ERDEM GÜL olsuzluk sıradanlaştı’ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, da söz konusu olayla ilgilli AKP iktidarında yolsuzluğun “sıradanlaştığı” yorumunu yaptı. Kılıçdaroğlu, “Üzgünüz ama böyle bir tablo var. CHP’li belediyelerin üzerine çok gidiliyor, biz hiçbir zaman ‘Neden sorguluyorsunuz’ diye eleştirmiyoruz. Ama iktidarın kendi belediyelerine de bakması lazım” dedi. CHP’li belediyelerin bu dönemde “iyi bir sınavdan geçtiğini ve geçmeye devam ettiğini” vurgulayan Kılıçdaroğlu, “AKP’li belediyelerin yolsuzlukları resmi belgelere bile giriyor” diye konuştu. ‘Y ANKARA AKP’nin seçimde kullandığı “Hedef 2023” sloganı, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı hesaplarında da çıktı. AKP’deki takvim, Abdullah Gül’ün 7 yıl görevde kalarak 2014’te Köşk’ten inmesi, Erdoğan’ın aynı yıl çıkacağı Köşk’te 5+5 yöntemiyle iki kez seçilerek Cumhuriyet’in 100. yılı olan 2023’te cumhurbaşkanı olması şeklinde planlanıyor. AKP, anayasada cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi yönünde yaptığı değişikliğe karşın 2007’den bu yana Gül’ün görev süresine ilişkin karar almadı. Gül’ün zaman zaman bundan duyduğu rahatsızlığı dile getirmesine karşın Erdoğan’ın takvimini belirlememesi AKP’nin karar sürecini geciktirmesine neden oldu. AKP’de, 28 Ağustos 2007’de seçilen ve Cumhurbaşkanlığında 4. yıldönümüne yaklaşılan Gül’ün 7 yıl görevde kalması yönündeki görüş ağırlık kazanmaya başladı. Partide Er doğan’ın “gönlünden geçmesine” karşın, TBMM’deki sayısal gücünün yetersiz oluşu ve başka bazı olası tartışmalar nedeniyle başkanlık sistemini çok fazla zorlamayarak Gül’ün ardından 2014 tarihinde Cumhurbaşkanı olmayı isteyeceği vurgulanıyor. AKP yöneticilerinden edinilen bilgiler, partinin 12 Haziran’daki “Hedef 2023” sloganı da Erdoğan’ın Köşk hesabını içinde taşıyor. Buna göre Erdoğan’ın takvimi şöyle işleyecek:AKP, TBMM’den çıkaracağı yasayla Gül’ün görev süresinin 7 yıl olduğunu belirtecek. Böylece Gül’ün görev süresi 2014’te sona erecek. Gül’ün 2013’te Köşk’ten inmesiyle birlikte Erdoğan, cumhurbaşkanı adayı olacak. Erdoğan’ın 2014’te cumhurbaşkanı olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Ancak hesap Erdoğan’ın 5+5’le ikinci kez de seçilmesi üzerine kurulacak. Erdoğan’ın görev süresi 2019’da sona erecek. Erdoğan 2019’dada seçilmesi durumunda 10 yıllık Cumhurbaşkanlığı 2024’te sona erecek. REUTERS: TÜRK YE’DEK EN GÜÇLÜ ADAM Haber Merkezi Reuters, Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında “Türkiye’deki en güçlü adam” başlığıyla bir yazı yayımladı. Reuter, yayımladığı değerlendirme yazısında Erdoğan’ın Kasımpaşalılığından ve kişisel özelliklerinden bölümler aktardı. Yazıda Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e sarfettiği sözlerin, Erdoğan’ın İslam dünyasındaki şöhretini pekiştirdiğini kaydetti. Yazıda, muhalefetin Erdoğan’ı koltuğundan etme ihtimalinin uzak olduğu, AKP içinde de rakibinin bulunmadığı belirtildi. Muhalefetin, laiklik konusunda kampanya yapmayı bırakıp bunun yerine Erdoğan’ın demokrasi şampiyonu imajında delikler aramaya başladığı da yazıda kaydedildi. C MY B C MY B