27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 AĞUSTOS 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 15 ‘Mükemmeliyet Leoparı’ Huppert’in Kültür Servisi Bu yıl 64. kez düzenlenen Locarno Festivali’nde, Fransız sinema ve tiyatro oyuncusu Isabelle Huppert’e “Mükemmeliyet Leoparı” ödülü verildi. Önceki gün Piazza Grande’de düzenlenen ödül töreninde konuşan festivalin sanat yönetmeni Olivier Père, Huppert’i zamanımızın en iyi oyuncularından biri olarak nitelendirdi. Ödülü daha önce kazananlar arasında Susan Sarandon, John Malkovich ve Willem Dafoe de yer alıyor. ‘III Richard’ ekimde Tiyatro Festivali özel gösterisi olarak İstanbul Şehir Tiyatroları ortaklığıyla konuğumuz oluyor ‘Bir at! Bir ata, krallığım’ Kevin Spacey, III Richard rolünde daha ilk andan itibaren garip bir rüzgâr estiriyor çevresinde. Oyun boyunca giderek büyüyen acımasızlığı ve kral olmak için pekişen ihtiraslarının içinde kıvrak dili ve kolay yadsınamayacak zekâsıyla adeta yüzüyor. Kral III Richard’ın, Bosworth’da, Richmond’la karşılaştığı savaş alanında, “Bir at! Bir ata, krallığım” haykırışı çöküşün, yıkımın, çaresizliğin, son bir hamleyle hayata tutunma çabasının işaretidir. Şaşkın, korkak bir insanın ezikliği ve aynı zamanda da beceriksiz ama hırslı bir yöneticinin ölümle burun buruna geldiği anda bile tahtı şahsıyla özdeşleştirdiği, topluma karşı sağır olduğu gerçeği yatar bu yakarışın altında. Dün olduğu gibi bugün de böylesi bir iktidar tutkusu ve gücü elinde bulundurma hırsıdır tiranların üstünde at koşturdukları zemini birdenbire kayganlaştıran. Shakespeare’in 15911593 yılları arasında yazdığı “III Richard” oyunu 2011’de bir kez daha tartışmaya açıyor despot yöneticilerin engel tanımaz tırmanış ve yıkılış süreçlerini. kici: “Shakespeare güncel politik olaylara ve sorunlara değinen, geleceğe dair ürkütücü resimler sunan Romalı Lucan’dır” (**). Bu açıdan bakıldığında, çevremizdeki, bir kol boyu mesafedeki ülkelerde yaşananlar; Saddam, Mübarek, Kaddafi, Esad, Ortadoğu’nun iktidar tutkunları ve tutsakları olarak tarihteki yerlerini alıyorlar. Ama bunca hoyratlıktan sonra iç kaynamalar durulacak ve bahar rüzgârları esebilecek mi ? Köprü Projesi Bir Old Vic, BAM ve Neal Street yapımı olan, Bank of America Merrill Lynch sponsorluğunda gerçekleştirilen “III Richard”, yine bu dörtlü ilişki çemberinde birkaç yıl önce hayata geçirilmiş olan “The Bridge Project”in ( Köprü Projesi) üçüncü ve sanırım son ayağı. Ne güzel ki, Ekim 2011’de, İstanbul Tiyatro Festivali özel gösterisi olarak ve de İstanbul Şehir Tiyatroları ortaklığıyla, Vodafone’un sponsorluğunda konuğumuz oluyor. Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde 5 kez oynanacak. Haziran sonunda Old Vic’de perdelerini açtığı tarihten itibaren kapalı gişe. Ben, bir hafta önce, Epidaurus’ta o etkileyici antik tiyatroda izledim ve yine dönüp dolaşıp İstanbul’un tiyatro salonu sorununda kilitlendim! (*) Herward D Price . Construction in Shakespeare. Folcroft Library Editions (limited 100 copies), 1974 (**) Andrew Hadfield. Shakespeare and Republicanism. Cambridge University Press, 2008 Monroe’nun kasedi satılmadı Kültür Servisi Marilyn Monroe’ya ait olduğu iddia edilen bir seks kasedi geçen hafta Buenos Aires’te gerçekleştirilen açık arttırmayla satışa sunuldu. Mikel Barsa’nın 480 bin dolarlık (yaklaşık 842 bin TL) açılış fiyatına talep gösteren olmayınca açık arttırma başarısızlıkla sonuçlandı. Monroe hayranları satışın gerçekleşmesi halinde Barsa’ya dava açacaklarını belirtmişlerdi. (Tom Piper), ışık tasarımı (Paul Pyant), projeksiyon (John Driscoll), ses ve müzik tasarımı (Gareth Fry, Mark Bennett) atmosfere katkıda bulunuyor. Abartıdan uzak güçlü sahne dili belli bir zamanı ve mekânı çağrıştırmayan giysilerle de (Catherina Zuber) günümüze bir adım daha yaklaştırıyor yaşananları. Kevin Spacey, III Richard rolünde daha ilk andan itibaren garip bir rüzgâr estiriyor çevresinde. Sahneye hâkim. Seyirciye sesleniyor ilk dizelerinde etkileyici sesi ve fiziğiyle. Kendine biçtiği rolü içine gömüyor ve her kelimenin hakkını vererek dışa vuruyor sınır tanımaz hırslarını. Oyun boyunca giderek büyüyen acımasızlığı ve kral olmak için pekişen ihtirasları nın içinde kıvrak dili ve kolay yadsınamayacak zekâsıyla adeta yüzüyor. Özürlü bedenini ustalıkla kullanıyor. Salt beyninde değil, bedeninde kopan fırtınalar sanki bedensel özürlerinin yönetsel yansımaları olarak şekilleniyor. Richard’ın bedensel ve ruhsal çarpıklıklarını, doymak bilmez kişiliğini temposu düşmeyen bir oyunculukla sergiliyor. Şunu da hemen belirtmek gerekir ki Kevin Spacey’nin yanında Gemma Jones’dan Chuck İwuji’ye tüm sanatçılar “III Richard”ın başarısında hak sahipleri. Takım oyunculuğunun en güzel örneklerinden birini veriyorlar. Güç ve iktidar Dünyanın dört bir yanında dünden bugüne hiç bitmeyen, bitmeyecek olan şiddet yüzyılımızda sanki daha da hız kazanıyor. Old Vic’in program kitapçığında “Karanlık Tarafı Keşfetmek” başlıklı kısa söyleşide, Sam Mendes ve Kevin Spacey de bu gerçeği vurguluyorlar. Mendes; “III Richard’ı tarihsel oyunlardan ve de ‘Güllerin Savaşı’ kontekstinden ayırdığınız zaman, onun monarşi ve İngiliz tarihine değil, ‘güç’ olayına odaklandığını görürsünüz” diyor. Aynı şeyi Spacey de tekrarlıyor ve III Richard’ın bugün nasıl Kaddafi ya da Mübarek yankılandığına dair görüşlerini dile getiriyor. Bu bağlamda, bir Shakespeare araştırmacısı olan Andrew Hadfield’in saptaması da ilgi çe ‘Maymunlar Cehennemi’ ilk sırada Kültür Servisi Rupert Wyatt imzalı ‘Maymunlar Cehennemi: Başlangıç’, gösterime girdiği ilk haftasonunda 54 milyon dolarlık (yaklaşık 95 milyon TL) bir hasılatla Amerika’da ilk sıraya yerleşti. Film, Tim Burton’ın 2001 uyarlaması kadar başarılı bir çıkış yakalayamasa da listeleri zorlayacak gibi görünüyor. Güçlü yorumlar Shakespeare oyunlarında gotik coşkunluktan (*) söz edilirken, bu coşkunluğun yazarın sahneler arasında oluşturduğu kurgusal bağla belirginleştiği ve her sahnede yaşanan krizin bütüne doğru adım adım yaklaşan bir yapı oluşturduğu üzerinde durulur. Yönetmen Sam Mendes’in bu krizleri sahne üstünde ustalıkla birbiri içine geçirerek örmesi, yazarın siyasi ahlak kavramını sorgulayan söyleminin altını çiziyor. Mendes, bu süreci son derece vurucu ve o denli yalın bir mimari çizimle elde ediyor sanki. İrdelemeleri, sorgulamaları sona doğru tırmanışı destekliyor. Yorumu destekleyen yalın sahne tasarımı Antonie Quinn’in oğlu öldü Kültür Servisi Antonie Quinn’in kendisi gibi aktör olan oğlu Francesco Quinn, geçen cuma Malibu’daki evinde hayatını kaybetti. 48 yaşındaki aktörün ölüm sebebi henüz kesinleşmedi. Ünlü aktörün oğlu son olarak geçen yaz gösterime giren “Transformers 3: Ay’ın Karanlık Yüzü” filminde rol almıştı. Altın Koza’da 14 film yarışacak SAVAŞ KÜRKLÜ ADANA Bu yıl 18. kez düzenlenecek Altın Koza Film Festivali’nde “En İyi Film” için yarışacak filmler belirlendi. 1725 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek festival kapsamında “Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması”nda Derviş Zaim başkanlığındaki jüri, 14 film değerlendirecek. Altın Koza için yarışacak filmler şöyle: “Aşk ve Devrim” (F. Serkan Acar) , “Beni Sev” (Ali Özgentürk) , “Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi” (Onur Ünlü) , “Eylül” (Cemil Ağacıkoğlu) , “Gelecek Uzun Sürer” (Özcan Alper), “Kadife / Büyük Ana” (Erdoğan Kar), “Kaybedenler Kulübü” (Tolga Örnek), “Mar” (Caner Erzincan), “Memleket Meselesi” (İsa Yıldız ve Murat Onbul) , “Saklı Hayatlar” (Haluk Ünal) , “Simurg” (Ruhi Karadağ), “Türk Pasaportu” (Burak Cem Arlıel), “Vücut” (Mustafa Nuri) ve “Yurt” (Mustafa Özdemir). Öte yandan geçen yıl 250 bin lira değerindeki “En İyi Film Ödülü” bu yıl 350 bin liraya yükseltildi. “Yılmaz Güney Ödülü” ve “En İyi Yönetmen Ödülü” ise 75 bin lira değerinde olacak. Ödül töreni ise 24 Eylül’de düzenlenecek. Ai Weiwei Twitter’da Kültür Servisi Çin’de nisan ayında tutuklanarak bir süre kendisinden haber alınamayan, ancak haziran ayında serbest bırakılan Çinli sanatçı ve aktivist Ai Weiwei, yeniden sosyal paylaşım sitesi Twitter’a döndü. Ünlü sanatçı, takipçilerine gündelik yaşamından haberler yazdı. Twitter, Çin’de yasaklı olmasına karşın, farklı siteler üzerinden erişim sağlanabiliyor. Şair Abdülkadir Bulut’u 26 yıl önce bugün yitirmiştik Cemal Süreya’nın ‘Kasabalı Lorca’sı AL F. B L R Şair Abdülkadir Bulut, 9 Ağustos 1985’te aramızdan ayrıldığında henüz 42 yaşındadır. Çok değil, ölümünden on yıl öncedir, Milliyet Sanat Dergisi’nin açtığı yarışmada, ‘1974’ün Umut Veren Genç Şairleri’nden biri seçilişi, şiirini olumlayan Cemal Süreya’dan, ‘Kasabalı Lorca’ adını alışı. İlerleyen yıllarda art arda 7 şiir kitabı ile 2 çocuk romanının yayımlanışı… Ne ki, en verimli döneminde uğradığı trafik kazasındaki beklenmedik ölümü ile her şey yarım kalır. Bu acı kaybın Özdemir İnce tarafından, “Saçma bir kazayla gelen ölüm, yükselen bir şiiri sırtından hançerledi” diye yorumlanması anlamlıdır (Abdülkadir BulutKasabalı Lorca, E Yay. 2010, s. 19). Abdülkadir Bulut, ilk şiiri “Dön Kaşlarını Üç Böl nce, Bulut’un ölümünün ardından “Saçma bir kazayla gelen ölüm, yükselen bir şiiri sırtından hançerledi” diye yazmıştı. düm”ün, 1959’da, Anahtar Dergisi’nde yayımlanmasıyla çıktığı şiir yolculuğunu, 60’lı yılların ikinci yarısında, İkinci Yeni etkisinde sürdürür. 70’li yılların başında tanıştığı Nâzım Hikmet şiirinden etkilenerek yöneldiği toplumcu gerçekçi şiir geleneği içinde kendi sesini bulur. Bulut, bu etkilenmeyi bir yazısında, “İkinci Yeni’de imgenin gözlerinin bağlı olduğunu Nâzım’ı okuyunca anladım” sözleriyle dile getirir. Özdemir Şiir yatağını bu damardan genişletip derinleştirir… Yazın dünyamızda çokça, ‘arkadaş ve dostluğun şairi’ olarak tanınır Abdülkadir Bulut. Öte yandan, zorlu günlerin ve umudun şairidir o. Okuyun, 12 Mart ve 12 Eylül’ün karanlık günlerinde yazdığı şiirlerin günümüzde de bir karşılığı olduğunu göreceksiniz. İsterseniz, aramızdan ayrılışının 26. yıldönümünde, umudumuzu diri tutacak böyle bir şiiriyle “Aynı Senin Gibi” diyerek analım ve selamlayalım sevgili Bulut’u: “Uzun geceler ister / Çiçek açmak için tütün / Tuhaftır kırılsa bile dibi / Ele vermez toprağını / Aynı senin gibi // Aynı senin gibi / Ansızın basılıp aransam / Saçtan tırnağa yakapaça / Ne bulabilirler ki üstümde / Gelecekten başka.” ( Ülkemin Şiir Atlası Bütün Şiirleri, Abdülkadir Bulut, E Yay. 2010, s. 121) ANKARA S NEMA DERNEĞ ’NDEN AÇIKLAMA C MY B C MY B ‘Berivan’ın temsiliyeti söz konusu değil’ Kültür Servisi Aydın Orak’ın yönettiği “Berivan” adlı belgesel filmin Cannes Film Festivali’nde temsil edildiği yönündeki haberler üzerine Ankara Sinema Derneği konuyla ilgili yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, Türkiye standının organizasyonunun Ankara Sinema Derneği’ne verildiği, “Berivan”ın belgesel ve kısa filmler kataloğunda yer alan 79 filmden biri olduğu belirtilerek “Resmi olarak Cannes Film Festivali’nin programında yer almayan bir filmin festivalde gösterilmesi mümkün değildir. Ayrıca stantta, hiçbir film gösterimi hiçbir şekilde yapılmamaktadır” denildi. Açıklamada “Cannes Film Festivali’nde Türkiye’yi temsil eden ve gösterilen filmler, yarışmada yer alan Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Bir Zamanlar Anadolu’da’ ve Ömer Lütfi Akad’ın ‘Hudutların Kanunu’ adlı filmleridir” ifadelerine yer verildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle