19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 AĞUSTOS 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA DİZİ ncesinde de “tahammülsüzlük” olarak adlandırılabilecek haliyle küçük çapta bir “İslam karşıtlığı” elbette vardı Avrupa’da ama, bu daha çok, kültürel bir sorun olarak mevcuttu. Bunu “sorun” haline getirenler de elbette kendilerinden olmayan her tür tekil “kimlik”i ya da bütüncül “aidiyet”i benimsemeyenlerdi. Tabii ki bu haliyle de söz konusu “tahammülsüzlük”ün yabana atılacak bir mesele olduğu söylenemez. Ama bunun üzerine, asla “faşist” ya da “ırkçı” olmayan, ancak İngiliz muhafazakârlığının doğal tutumu olan, nefret değilse de, “yabancıya temkinli yaklaşım”a sahip bireyleri eklediğimizde hoş olmayan bir “atmosfer”in hep olageldiği söylenebilir Avrupa’da. Avrupa’daki Müslümanların, 11 Eylül saldırılarından çok önce, “ötekileştirilmesi” olgusu, Avrupa yaşama kültürünü “başka kültürler”den koruma konusundaki duyarlılığın(!) bir sonucuydu çoğunlukla. Son dönemlerde gelişen İslamofobi ise bir dizi gelişmeye bağlı olarak yükseliş gösterdi. Bu “bir dizi olay”, Avrupa’da radikal islamın yükselişinin de göstergeleri kabul edilebilir. Madrid tren bombalamaları, (2004 Mayıs), Hollanda’da Theo van Gogh’un öldürülmesi (Kasım 2004), nihayet Londra bombalamaları (Temmuz 2005) radikal İslamın Avrupa’da eylem yapacak güce ulaştığının kesin kanıtları olarak değerlendiriliyor. Bu olayların Batı medyasında ele alınışında egemen olan söylem İslamofobinin izlerini taşıyan bir söylemdi. Bu saldırılar birçok Batılı araştırmacı ya da analist tarafından İslamofaşizm olarak da adlandırıldı. Ancak bu kavramlandırma, aralarında Humeyni’nin hakkında ölüm fetvası verdiği Salman Rüştü’nün de bulunduğu birçok Batılı aydın tarafından doğru bulunmadı. Bunun İslamofobik söylemin bir parçası olduğu düşünülüyordu çünkü. Oysa İslamofaşizm kavramıyla biz, bu saldırılardan çok çok önce karşılaşmıştık. Bu kavramı ilk kez, İslam konusunda uzman olan Independent yazarı Malise Ruthven, 1990 yılında yazdığı bir makalesinde kullanmış, ancak bu tanımlamayla, iktidarlarını “dini kullanarak” sürdüren Arap diktatörlerini kastetmişti. Bu kavram tabii günümüzde, Ruthven’in kullandığı anlamın çok dışında, doğrudan doğruya “İslamcı terör”ü tanımlamak için kullanılmaya devam ediliyor kimi kesimlerce. 7 ATEŞL S LAHLARA 3 B N CAN Ö ‘Savaşlar kadar tehlikeli’ OZAN YAYMAN Irkçılık slamofobiyle geliyor 2002 yılında, Londra’nın gözde eğlence merkezlerinden, Thames Nehri kıyısındaki devasa çembere biniş sırasında bir Müslüman aile Arapça konuştuğu için “terörist” olabilecekleri korkusuyla sıradan çıkartıldı. ABD’den ngiltere’ye gelen bir uçakta yine Arapça konuşan iki genç, yolcuların itirazı üzerine uçaktan indirildiler. En tuhaf olanı da, ünlü bir pop yıldızı iken, Müslüman olup Yusuf slam adını alan şarkıcı Cat Stevens’ın Müslüman kimliğinden ötürü ABD gümrüğünde saatlerce sorgulanmasıydı. Luton kenti havalimanının kargo bölümünde çalışan bir Müslüman işçi de güvenlik gerekçesiyle işinden atıldı. İZMİR Toplumsal şiddet ve özellikle kadına yönelik cinayet olaylarının başlıca etkenlerinden biri de, her geçen gün yoğunlaşan silah kullanma alışkanlığı. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, tasarlanarak işlenen cinayetlerin yüzde 90’ı ateşli silahlarla gerçekleştiriliyor. Umut Vakfı’nın geçen yıl yaptığı “Bireysel Silahsızlanmaya İlişkin Türkiye’deki Veriler” konulu araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye’de günümüzde 3 bin kişi ateşli silahla öldürülüyor, 700’ü ise yaralanıyor. Cinayetlerin yüzde 60’ında ateşli silah kullanılıyor. Her 10 kişiden 1’inde ateşli silah var. Silaha kolay ulaşılabiliyor olmasının cinayet, intihar gibi olayların her an yaşanmasına zemin hazırladığı da rapora yansıyan unsurlar arasında. Evde silah bulunması ev halkından birinin cinayet, intihar, kaza gibi nedenlerle ölüm riskini yüzde 41 oranında arttırıyor. Cinayet büro amirliği olay format dosyalarının taranması sonucu elde edilen bulgulara göre, tartışma, kıskançlık, namus kavramı gibi önceden tasarlanan cinayetlerin yüzde 90’ı ateşli silahlarla işleniyor. Dünyada 875 milyon silah Umut Vakfı’nın, “Bireysel silahlanma savaşlar kadar tehlikelidir ve önemli bir sorundur” vurgusu yaptığı raporda, dünya geneline ilişkin veriler de aktarıldı. Buna göre dünyada her gün bin kişi ateşli silahlarla öldürülüyor, 3 bin kişi de yaralanıyor. Bu sayının 250’si savaşlardaki ölümler, geri kalanı da cinayet, intihar, kaza gibi nedenlerle ateşli silahlarla gerçekleştirilenler. Dünya genelinde 875 milyon silah kullanıyor. Bunların yüzde 74’ü sivillerin elinde, yüzde 23’ü devletlerin silahlı kuvvetleri, yüzde 3’ü de polisin sahipliğinde. Dünya genelinde her yıl 8 milyon yeni hafif silah üretiliyor. Hukuk ve tıp ilk sırada Sekiz maddede SLAMOFOB ukarıda saydığımız şiddet olaylarının da katkısıyla, genel olarak İslama, özel olarak da Müslüman bireye karşı alınan önyargılı tutuma bugün akademik anlamda da verilen addır İslamofobi. Kavram, 1997 yılında, Runnymede Trust adlı kuruluş tarafından tanımlanabildi. Kuruluşun “İslamophobia: A Challenge For Us All” adlı belgesi, Avrupa Irkçılık ve Yabancı Düşmanlığını Gözetleme Merkezi’nin de aralarında bulunduğu birçok kurum tarafından kabul edildi. Runnymede Trust, İslamofobiklerin, İslamı nasıl tanımladıklarını/gördüklerini şu sekiz başlık altında belirtiyor: İslam tek parçalı bir bloktur, durgundur, değişime karşıdır. İslam ayrıdır, “öteki”dir. Diğer kültürlerle ortak bir yanı yoktur, o kültürleri etkilememiştir, onlardan da etkilenmemiştir. İslam Batı için kalitesizdir, ikinci derecededir. Barbardır, akıl dışıdır, ilkeldir, cinsiyetçidir. İslam şiddettir, saldırgandır, tehdit unsurudur, terorizmi destekler, ‘medeniyetler çatışması’ndan yanadır. İslam siyasal bir ideolojidir, bu nedenle politik avantajla askeri avantajı kullanmak ister. İslam Batı düşmanıdır. Müslümanlara karşı gösterilen ayrımcı tutumlar, İslama karşı düşmanlık gerekçesine dayandırılır. Antiİslam tutum doğal karşılanır. Rapor, çok belli ki, kamuoyunun büyük bir kesiminin düşüncelerini yansıtıyordu. Ama yukarıda vurguladığım gibi, henüz 11 Eylül saldırılarının gerçekleştiği 2001’den çok önceki bir “atmosferi” anlatmaktadır. slam düşmanlığı 11 Eylül’den çok önce de vardı Y irçok araştırmacının, Avrupa’da İslam düşmanlığının, 11 Eylül saldırılarından sonra arttığı iddiasını çürüten bir belgedir Runnymede Trust’un raporu. Söz konusu “düşmanlık”, “ötekileştirme” olarak sergilenegelen bir tutumdu Avrupa’da öteden beri. Irkçı/faşist grupların, örneğin Londra’da, 1983 yılında, Pakistanlı bir genç anneyi çocuklarıyla birlikte evinde yakmaları, esmer tenli olanların sürekli saldırıya uğramaları gibi çok sayıda vaka, Müslümanların, herhangi bir terör olayına karışmadan önce de karşılaştıkları vakalardı. Ama tüm bunların sadece Müslümanlara yönelik saldırılar olarak düşünülmesi yanıltıcı olur. Irkçıların hedefi durumundaki tüm yabancılar, Yahudiler ile siyahlar da bu şiddetten paylarını aldılar. Ancak, radikal İslam bahane edilerek başgösteren İslamofobi, ırkçıların faşist ideolojisiyle buluşmakta gecikmedi. Irkçılar bu kez Müslümanlara, sadece “yabancı” oldukları için değil, aynı zamanda Batı medeniyetini zehirleyen “Müslüman terörist”ler olarak da saldırdılar. Yine İngiltere’de hem Leeds hem de Bradford kentleri, radikal İslamın merkezleri olarak görüldüklerinden İslamofobik söylemin en çok hedefi olan kent durumundalar. Sadece bir tanımlama olmaktan çıkıp, Bradford’un İngiliz olma özelliğini yitirdiğini imleyen “Bradistan”, “Kuzey’in Mekke’si”, “Britanya’nın Köri Başkenti”, “Minyatür Lahor” yakıştırmalarına İngiliz medyasında sık rastlanır. Aslında Bradford, ülkenin yeniden sanayileşme süreciyle, 80’li yıllardaki durgunluk sürecinde en mahrum bı B ‘Ötekileştirme’ ile başladı rakılmış kentlerden biri. Bu durumun mu bu kentte iddia edildiği gibi bir radikalleşmeyi doğurduğu, yoksa radikalleşmenin mi bu mahrumiyete yol açtığı sorusu hâlâ yanıtlanamamış bir sorudur. Ancak kentin, pek önemsenmediği, ihmal edildiği de bir gerçektir. Benzeri belirleme Leeds için de yapılabilir. yıllardır kendi toplumları içinde yaşayan Müslümanlar olduğunun farkına varmasıyla Batılı toplumlar içindeki hatırı sayılır bir kesim, “ötekileştirme”yi, artık “dışlama” ile birleştirerek, karşıtlığını bir “vatandaş tepkisi”ne dönüştürdü. Bu karşıtlık en olmadık yerlerde kendisini gösterdi. 2002 yılında, Londra’nın gözde eğlence merkezlerinden Thames Nehri kıyısındaki devasa çembere biniş sırasında bir Müslüman aile Arapça konuştuğu için “terörist” olabilecekleri korkusuyla sıradan çıkartıldı. ABD’den İngiltere’ye gelen bir uçakta yine Arapça konuşan iki genç, yolcuların itirazı üzerine uçaktan indirildiler. En tuhaf olanı da, ünlü bir pop yıldızı iken, Müslüman olup Yusuf İslam adını alan şarkıcı Cat Stevens’ın Müslüman kimliğinden ötürü ABD gümrüğünde saatlerce sorgulanmasıydı. Luton kenti havalimanının kargo bölümünde çalışan bir Müslüman işçi de güvenlik gerekçesiyle işinden atıldı. Kimi Avrupa ülkelerinde uzun zamandır başarıyla uygulanan “pozitif ayrımcılık” politikasına rağmen, özellikle kamu sektöründe, Müslümanların başka gerekçeler ileri sürülerek işe alınmaması da İslamofobi kaynaklı ayrımcılık örneklerinden. İslamofobinin, “terörden çekinme” kılığıyla gündelik hayatta yaygın olduğunu söyleyebiliriz. Polisin, “terör” gerekçesiyle, özellikle sakallı, şalvarlı Müslümanları potansiyel terörist görme tutumu hız kesmiş değil. Trafik kontrollerinde bile, memurun sürücüye “hangi ulustansın” sorusu yerini artık “hangi dindensin” sorusuna bırakmış durumda. B TT İstanbul Haber Servisi www.hangiuniversite.com adlı site üzerinden 66 bin üniversite adayının katılımıyla yapılan tercih provalarına göre hukuk, tıp ve okul öncesi öğretmenliği en çok tercih edilen bölümler oldu. En çok tercih edilen üniversitelerin başında ise İstanbul, Marmara, Gazi ve Dokuz Eylül geliyor. Siteden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen proje yöneticisi Hasan Yaşar, “Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya alınacağının duyurulmasıyla bu bölümler yeniden en çok tercih edilen bölümler arasında” dedi. Tercih süresi yarın sona erecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) LYS’yi kazanan adayların tercih formu teslim süresi yarın sona erecek. LYS’de başarılı olan adayların, okumak istedikleri üniversiteleri belirleyerek, tercih formlarını yarına kadar ÖSYM’ye teslim etmeleri gerekiyor. Adaylar tercihlerini “2011ÖSYS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu”ndaki bilgilere göre yapacak. ‘22 bin 775 kadroya ne olacak?’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eğitimİş Genel Başkanı Veli Demir, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) seçimlerden önce öğretmen atamalarına ilişkin 55 bin kadro vaadinin seçimlerin ardından 32 bin 225 düştüğüne dikkat çekerek, “22 bin 775 kadroya ne olacak? Bakanlık atama sayılarına ilişkin verdiği bilgilerde kendisiyle mi çelişmekte yoksa başka tasarruflar mı planlamaktadır?” dedi. Öğretmeni dolandırdılar İZMİR (AA) Emekli öğretmen F.D’yi (53), arayan ve polis olduğunu söyleyen bir kişi bankadaki hesaplarının terör örgütü üyelerince kopyalandığını söyledi. F.D, daha sonra savcı olduğunu söyleyen başka bir kişinin ise “Banka hesaplarınızın boşaltılmaması için paraları size bildireceğimiz hesaba havale edin. Paralarınızı bu hesapta bloke edelim” demesi üzerine, bankaya giderek hesaplarındaki 73 bin TL’yi söz konusu hesaba aktardı. Parayı Şanlıurfa’nın Bozova ilçesinden çeken zanlılar suçüstü yakaladı. Londra bombalamaları (Temmuz 2005) Yaşlılarda intihar oranı artıyor İstanbul Haber Servisi Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Düşünen Adam Dergisi’nde yayımlanan bir araştırmaya göre en yüksek intihar girişimi sayısı 169 hastayla 2130 yaş grubunda görülüyor. İkinci sırada 163 hasta ile 1320 yaş grubu öne çıkıyor. 50 yaş üstünde 2007’de hiç hasta bulunmazken, 2008’de 5560 yaş grubunda 2; 2009’da ise 6170 yaş grubunda 7; 71 yaş üstünde ise 3 hasta bulunduğuna dikkat çekiliyor. Eylül sonrası sendromu Kuşkusuz 11 Eylül 2001 saldırıları, tüm Batı ülkelerinde algıları değiştiren bir milat oldu. Zaten, Batı medeniyetinin kodlarına uymadığı için mensuplarının sürekli ötekileştirildiği bir din olarak İslamın “siyasallaşması”, bu saldırılarla geniş kitlelerce kabul gören bir olgu haline geldi. Var olan önyargının üzerine, “dili de yöntemi de” şiddet dolu kabul edilen İslamın, egemen bir güce “terör” yoluyla darbe indirmesi, Bush’un “medeniyetimize saldırı” argümanının kabullenilmesine yol açtı. “Medeniyet karşıtları”nın, 11 Şans Topu çekildi ANKARA (AA) Şans Topu oyununun bu haftaki çekilişinde kazanan numaralar “1, 5, 6, 13, 34 ve +14” olarak belirlenirken, 5 +1 bilen çıkmayınca 492 bin 532 lira 47 Kr ikramiye haftaya devretti. Çekilişte 5 bilenler 2 bin 239 lira 10’ar Kr, 4 +1 bilenler 215 lira 60’ar Kr, 4 bilenler 21 lira 10’ar Kr, 3 +1 bilenler 13 lira 5’er Kr, 3 bilenler 2 lira 45’er Kr, 2 +1 bilenler 3 lira 95’er Kr, 1 +1 bilenler de 2 lira 25’er Kr ikramiye kazandı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle