19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 AĞUSTOS 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA [email protected] DIŞ HABERLER ‘ SRA L’E ÇAĞIRDIM GELMED ’ Dış Haberler Servisi İsrail’de yamin Netanyahu koalisyonunun Bin eski bakanlarından, İşçi Partili Binyamin Ben Eliezer, devrik Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’e, “İsrail’e sığınması” önerisinde bulunduğunu ancak Mübarek’in kabul etmediğini açıkladı. Mübarek’in yakın dostlarından biri olduğu bilinen Ben Eliezer, İsrail , Ordu Radyosu’na yaptığı açıklamada m el birkaç ay önce Mübarek ile Şar Şeyh’te buluştuklarını, Şarm el Şeyh ile İsrail’in sınır kenti Eylat arasındaki mesafenin kısa olduğunu söyleyerek, Mübarek’ten Eylat’a gelmesini istediğini böylece orada tedavisinin de mümkün olacağını söylediğini anlattı. Teklifini Netanyahu’nun bildiğini kaydeden Ben Eliezer, Mübarek için “Ama o bir vatansever, teklifimi kabul etmedi” dedi. Ben Eliezer, Mübarek’in ardından, Ortadoğu’nun çok farklı olacağını da savundu. 13 Demokrasinin Resmi... O meşhur resim… Hani şu “yeni masa düzeni” resmi var ya… o resim! Türkiye’yi yakından tanıyan bir Batılı diplomata sordum: “Bizim buralarda buna demokratikleşmenin fotoğrafı diyorlar, siz ne diyorsunuz?” “Kuşkusuz bu, Türkiye’de, bir dönemin sonuna gelindiğini gösteren bir tablo!” diye söze girdi muhatabım: “Gördüğümüz fotoğraf, Kemalist Türkiye’nin sonunu gösteren bir resim. Ancak burdan illa bir demokratikleşme sonucu çıkartmak zorlama olur. Türkiye’de iki otoriter iktidar sistemi var. Ben bu resimde; otoriter bir iktidar sisteminin resminden, diğer bir otoriter iktidar sistemine geçişin sembolleşmesini görüyorum. Demokrasi ve demokrasiye geçiş kavramları ise farklı şeyler…” “Ama Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Ria OomenRuijten bunu bir ‘demokratikleşme’ göstergesi olarak nitelemekte hiç tereddüt etmedi ve ‘Türkiye demokratik kurumların askeri kararlar üzerinde denetim sahibi olduğu daha demokratik bir ülke haline geliyor’ dedi. Bu açıklamayı nasıl değerlendireceğiz?” dediğimde söz ettiğim diplomattan şu cevabı aldım: “Askeri güçler, sivil güçlerin denetimi altına alındığında, otomatik olarak demokratikleşme sağlanmış olmaz. Askeri güçlerin sivil güçlerin denetimine alınması, demokrasiye geçişin unsurlarından sadece biridir. Demokratikleşmede ayrıca güçler ayrımı, düşünce ve fikir özgürlüğü, tolerans, diyalog ortamı gibi; bir arada gerçekleştirilmesi/bulunması gereken ve iç içe geçen birçok başka unsur var. Bu unsurların hepsinin Türkiye’de bulunduğunu söylemek zor. Raportör, Ortadoğu coğrafyasının baştan sona sarsıldığı bir dönemde; Ankara ile sıkıntı doğurmak istememiş olabilir. Batı başkentlerinin Ankara’dan böyle bir dönemde en büyük beklentisi, ilişkilerde haliyle ‘devamlılık’ ve ‘süreklilik’ sağlanmasıdır.” Avrupa’nın tepkisini özetle “reel politik” düzlemde değerlendirmek gerekiyor. Bizim hızlı liberaller ne var ki, tümüyle “şartlar gereği” söylenen bu diplomasi cümlelerinin hemen üzerine mal bulmuş mağribi gibi atlayıp; “Zaten AB de her geçen gün daha çok demoratikleştiğimizi söylemiyor mu?” diye söze başlıyor ve baştan sona artık ezberlediğimiz klişe/kalıp cümlelerle “normalleşme” edebiyatı yapıyor. Önceki gece TV başında tam bu minval bir söyleşi programı izledim… Cüssesiyle ekrana sığmayan sözümona bir liberal; bir büyük kanalda haberciyi karşısına almış soluk almadan “demokrasi” ve “demokratikleşme” vaazı veriyordu! Pozisyon aynen buydu. Haberci, konuğu karşısına almış değil… Konuk; haberciyi karşısına almış ve tamamıyla ambale etmiş durumda. Dur durak bilmeden konuşuyor. Haberci, arada; “Ama” diye söze girmeye çalışıyor, “Generaller de beri yandan ‘mevcut tutuklamaların evrensel hukuk kurallarına aykırılığını’ ileri sürerek istifa etti. Yapılan tüm uygulamaların hukuk devleti normlarına ve demokrasiye uygun olduğunu söyleyebilir misiniz? Nasıl bu kadar büyük bir özgüvenle demokratikleştiğimizi söyleyebiliyorsunuz?” diyecek oluyor… Uçan kuşa demokrasi vaazı veren konuk, “Bunları bugün söyleyenler, bize artık itimat telkin etmiyor” yanıtını yapıştıyor ve o çok iyi bildiğimiz sakat mantıkla ardından; “Türkiye’de 2008 öncesinde siz kaç tutuklu olduğunu biliyor musunuz? 55 bin kişi tutukluydu. O zaman neden bu konuları hiç dert etmiyorlardı?” diye devam ediyor. Haberci; “Ama sui misal, emsal teşkil etmez ki!” demeye çabalıyor. Konuk oralı olmuyor. Kaldığı yerden aynen… demagojiye devam ediyor. Gazeteciye sorusunu tamamlamak fırsatı dahi vermeyen kişilerden sonuçta her gece böyle sonu gelmeyen “demokrasi monologları” dinlemek durumunda kalıyoruz ve bu artık insanların zekâsıyla alay eden bir işkenceye dönüşüyor. “Demokratikleşmenin tartışması” bile Türkiye’de karşısındakine en ufak bir söz hakkı tanımazken “askeri masaya sivil ayar” fotoğrafındaki değişimler ne ölçüde inandırıcılık taşır? Demokrasi, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir tahammülsüzlük ortamında boy verebilen bir şey değildir. Demokrasi ve demokratikleşmeden bahsedilebilmesi için; öncelikle, bu “hesaplaşma” ve “kan davası” ikliminden çıkılması gerekir. Otoriter rejimlerden demokrasiye geçiş konusuna yerkürenin en başarılı modelini oluşturan İspanya’da, süreci vaktiyle yerinde izlemiş bir gazeteci olarak benim almış olduğum en birinci ders, her şeyden önce budur: Demokratikleşme “zıtlaşma”, “dayatma”, “skor yapma” ve bir “kan davası” atmosferinde gerçekleşmez/gerçekleşemez. Demokratikleşme öncelikle “diyalog” demektir. “Diyalog” noktasından biz ne yazık ki henüz çok uzaktayız. lerinde başgösteren halk isyanları sonrası mahkeme önüne çıkarılan ilk devrik lider oldu. Davanın ilk duruşması Mısır devlet televizyonundan canlı yayınlanırken Mübarek, tedavi gördüğü Şarm el Şeyh’ten 3 savaş uçağı eşliğinde ambulans uçakla Kahire’ye getirildi. Mübarek, oğulları Alaa ve Cemal Mübarek (üstte) gibi beyaz mahkum elbisesi giymiş bir halde ifadesini mah keme salonuna yerleştirilen büyük bir demir kafesin içinde yattığı sedyeden verdi. yıl ocak ayı sonu eriler 30sonrsürendaiktidarınat’ta veda etmeknda başlayan göstMübarek, asın 11 Şuba zorunda kalan Arap ülke Mısır’ın eski lideri, demir yumrukla yönettiği ülkesinde, kendi icadı ‘demir kafes’ içinde mahkemeye çıkarıldı Mübarekler demir kafeste Dış Haberler Servisi Mısır’da geçen ocak ayında patlak veren halk isyanı sonrasında devrilen Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek hakkındaki göstericilerin öldürülmesi emrini vermek ve yolsuzluk suçlamalarına ilişkin dün ilk kez mahkemeye çıkarıldı. Sağlık sorunları nedeniyle hastane sedyesiyle mahkemeye getirilen Mübarek duruşma salonunda demir parmaklıklı bir kafes içinden hakkındaki suçlamaları dinledi ve ifade verdi. Yolsuzluk suçmaları nedeniyle yargılanan Mübarek’in iki oğlu da babalarıyla birlikte konuldukları demir kafesten yaptıkları savunmada eski devrik lider gibi haklarındaki iddiaları reddetti. Kimilerine göre “Arap Baharı” olarak adlandırılan Arap ve Afrika ülkelerinde peşi sıra yaşanan rejim karşıtı halk isyanları dün tarihi bir dönemece sahne oldu. Yaklaşık 30 yıl süren iktidarına ocak ayı sonunda başlayan gösteriler sonrasında 11 Şubat’ta veda etmek zorunda kalan Mübarek, Arap ülkelerinde başgösteren halk isyanları sonrası mahkeme önüne çıkarılan ilk devrik lider oldu. Bu yıl halk isyanları sonrasında devrilen ilk Arap lider Tunus Devlet Başkanı Bin Ali olmuştu. Mübarek’le birlikte yargılanan eski İçişleri Bakanı Habib el Adli ve 6 üst düzey polis yetkilisi, 18 gün süren ayaklanma sırasında protestoculara karşı öldürücü derecede güç kullanılması talimatı vermekten suçlu bulunurlarsa idam cezası alabilirler. Gösterilerde 850 protestocu ölmüştü. Mısır devlet televizyonundan canlı yayımlanan davanın ilk duruşması dün başkent Kahire’deki Polis Akademisi’nde kurulan mahkeme salonunda başladı. 83 yaşındaki Mübarek, tedavi gördüğü Şarm el Şeyh’ten 3 savaş uçağı eşliğinde ambulans uçakla Kahire’ye getirildi. Yıllarca ülkesini demir yumrukla yöneten Mübarek, oğulları Alaa ve Cemal Mübarek gibi beyaz mahkum elbisesi giymiş bir halde ifadesini mahkeme salonuna yerleştirilen büyük bir demir kafesin içinde yattığı sedyeden verdi. Oğul Mübarekler ellerinde Kuran taşırken babalarının görüntülenmesini önünde durarak engellemeye çalıştı. Kahire Birinci Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen davada başsavcı, sanıklar hakkında iddianameyi okudu. Ardından Mahkeme Başkanı, Mübarek’e “Bunlara ne diyeceksiniz” diye sordu. Tantavi’nin rolü tartışılıyor Mübarek, yattığı yerden oğlunun uzattığı mikrofon aracılığı ile iddiaların hiçbirisini kabul etmediğini söyledi. Muhalif protestocuların avukatları, Mübarek’in orduya göstericilere müdahale edilmesi talimatı verip vermediğinin anlaşılması için, Yüksek Askeri Konsey Başkanı Hüseyin Tantavi ile Genelkurmay Başkanı Sami Annan’ın da tanık olarak dinlenmesini talep etti. Halk isyanı sırasında Genelkur Mübarek’in yargılandığı bina çevresinde 3 binin üzerinde güvenlik gücü konuşlanırken devrik lider yanlılarıyla karşıtları arasında çatışmalar çıktı, 53 kişi yaralandı. Devrik lideri destekleyen bir grup “Mübarek başını öne eğme. Eğer ceza alırsa hapishaneyi yerle bir ederiz” sloganları atarken rejim karşıtları da Müberek’in idam edilmesini istedi. Bina önünde toplanan bir grup Mübarek iddiaları reddedince ekrana ayakkabı fırlattı. (REUTERS/AP) may Başkanlığı koltuğunda olan Tantavi’nin yaşanan süreçteki rolü tartışmalara yol açıyor. Mübarek’in bir avukatı basına yaptığı açıklamada, Mübarek’in protestocuların öldürülmesini istemesi halinde Mısır’daki olaylarda en az 800 bin kişinin yaşamını yitirmiş olacağını iddia etti. Davalı avukatlarından birinin ise Mübarek’in 2004 yılında öldüğü ve yerine ona benzeyen bir kişinin getirildiğini iddia etmesi dikkat çekti. Mahkeme, sanık avukatlarının talebi üzerine, El Adli ile Mübarek ve oğullarının davalarının, birleşik bir dava olmasına rağmen ayrı duruşmalarda görüleceğini açıkladı. Mübarek ve oğullarıyla ilgili ikinci duruşmanın 15 Ağustos’ta görülmesine karar veren mahkeme, El Adli ile ilgili duruşmaya ise bugün devam edileceğini duyurdu. Bu arada, mahkeme başkanı Mübarek’in tedavisinin Kahire yakınlarında bir hastanede sürdürüleceğini bildirdi. El Cezire’de yer alan bir haberde, Mübarekler’in konulduğu demir kafesin yine devrik lider tarafından icat edildiği kaydedildi. İngiliz Independent gazetesinin Ortadoğu muhabiri Robert Fisk de şu ifadeleri kullandı: “Çoğu İslamcı olan çok sayıda sanık daha önce bu kafeslerin içerisinden direnişlerini bağırarak dile getirmişti. Kafeslerin kendisi ise bugün yolsuzluk ve devrimcilerin sokaklarda öldürülmesi suçlarıyla yargılanacak adamın, Hüsnü Mübarek’in özel icadı.” Avrupa’nın tepkisi ‘reel politik’ T.C. GEBZE 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKUL AÇIK ARTTIRMA İLANI Dosya No: 2011/808 Talimat Satılmasına karar verilen gayrimenkulun cinsi, kıymet, adedi, evsafı: TAPU KAYDI: 1 Kocaeli İli, Hacı Halil Mahallesi, 1698 ada, 7 parsel sayılı, Arsa niteliğindeki ana gayrimenkulde, Konut Niteliğinde, 32/5558 arsa paylı, A Blok, 6. Kat, 33 no.lu Bağımsız Bölümün Tamamı. 2 Kocaeli İli, Hacı Halil Mahallesi, 1698 ada, 7 parsel sayılı, Arsa niteliğindeki ana gayrimenkulde, Konut Niteliğinde, 33/5558 arsa paylı, A Blok, 12. Kat, 68 no.lu Bağımsız Bölümün Tamamı. 3 Kocaeli İli, Hacı Halil Mahallesi, 1698 ada, 7 parsel sayılı, Arsa niteliğindeki ana gayrimenkulde, Konut Niteliğinde, 33/5558 arsa paylı, A Blok, 12. Kat, 69 no.lu Bağımsız Bölümün Tamamı. İMAR DURUMU: Gebze Belediye Başkanlığı‘nın 16.02.2009 tarih, G.G. 814397224297 sayılı yazısında, taşınmaz parselin imar planında, konut alanında kaldığı, ayrık nizam, 4 kat, H=12,50 m. TAKS=0,40 olduğunu belirtmiştir. HALİHAZIR DURUMU: Satışa konu taşınmazlardan, A Blok 6. Kat, 33 no.lu mesken Akasya Apartmanı, 41 no.lu binada kuzeydoğu cephesine bakan dairedir. A Blok 12 kat 68 no.lu no.lu mesken Palmiye Apartmanı 41/1 kapı no.lu binada orta kısımda, güneykuzey cephesine bakan meskendir. A blok 12. Kat 69 no.lu mesken Akasya Apartmanı, 41 kapı no.lu binada orta kısımda, kuzeydoğu cephesine bakan meskendir. Taşınmazlar şehir merkezine yakın, çevresi yoğun yapılaşmalarla çevrilidir. Daireler site içerisinde, çevre düzeni yapılmış, açık oto parklı, çift asansörlü, yeni yapıdır. Dairelerin kapısı kapalı olduğundan aynı binada ve aynı niteliklerde ve ölçülerde emsal daire gezilerek değerlendirme yapılmıştır. Her katta üç daire bulunan bu binada satışa konu daireler kaloriferli olup oda, salon, mutfak, banyo, tuvalet, hol ve antreden mevcuttur. Salon ve odaların zemini lamine parke, ıslak hacimlerinki seramik, banyo, tuvalet ve mutfak duvarları tavana kadar fayans kaplıdır. Kartonpiyerli, plasik dış, ahşap iç doğramalı dairenin dış kapısı çelik kapılıdır. Plastik badanalı bürüt 120 m2. net 105 m2’dir. Satışa konu dairelerin inşaatında kullanılan malzeme ve işçilik kalitesi, özetle yapısal özellikleri dikkate alınarak, T.C. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı‘nın yapı yaklaşık maliyet cetvellerine göre, III. Sınıf A Grubu (Kaloriferli ve asansörlü sosyal konutlar) yapı türünde olduğu kanaatine varılmıştır. KIYMETİ: Kıymetine etki edecek tüm faktörler göz önünde bulundurularak satışa konu taşınmazlara; 1 A Blok, 6. Kat, 33 no.lu Bağımsız Bölüme 120.000,00TL., 2 A Blok, 12. Kat, 68 no.lu Bağımsız Bölüme 120.000,00TL., 3 A Blok, 12. Kat, 69 no.lu Bağımsız Bölüme 120.000,00TL. Muhammen bedel takdir edilmiştir. SATIŞ ŞARTLARI: 1 Satış 23.09.2011 Cuma günü, A Blok, 6. kat, 33 no.lu bağımsız bölüm saat: 11.00 11.05 arasında, A Blok, 12. kat, 68 no.lu bağımsız bölüm saat: 11.15 11.20 arasında, A Blok, 12. kat, 69 no.lu bağımsız bölüm saat: 11.30 11.35 arasında, Gebze 1. İcra Dairesi’nde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar var ise alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartıyla en çok arttırana ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla gayrimenkuller 03.10.2011 Pazartesi günü, aynı yer ve saatlerde ikinci arttırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen, kıymetin %20’si nisbetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. İhale damga pulu, tapu alım harç ve masrafları alıcjya aittir. Tellaliye ve birikmiş vergiler ile satım harcı öncelikle alıcı tarafından yatırılacak bilahare ihale bedelinden alıcıya ödenecektir. Katma Değer Vergisi alıcıya aittir. 3 İpotek sahibi alacaklılar ile diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale fark ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın Dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden ödenecektir. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, masrafı verildiği taktirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Tapuda kayıtlı tüm alakadarlara gayrimenkul satış ilanı tebliğ edilemediği takdirde İİK.nun 127. maddesi gereğince işbu gayrimenkul satış ilanı ilanen tebliğ olunur. 7 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2011/808 Talimat sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. (İc.İf.K. 126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 50075) Zekâyla alay eden işkence VEFAT Baromuzun 6338 sicil sayısında kayıtlı AVUKAT BM’den Suriye’ye kınama NEW YORK (AA) BM Güvenlik Konseyi, Suriye hükümetinin gösterileri bastırmakta kullandığı şiddeti kınadı. Konsey, hükümetin gösterileri bastırmakta kullandığı şiddeti, insan hakları ihlallerini ve sivillere güç kullanımını kınayan metin üzerinde anlaştı. Lübnan ise 14 üyenin kabul ettiği metne destek vermediğini açıkladı. Suriye gündemiyle toplanan BM Güvenlik Konseyi, fikir ayrılıklarının baş gösterdiği ilk oturumdan sonra dün yeniden toplanmıştı. Konsey, BM Genel Sekreteri Ban Kimun’un Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’a yönelik sert kınama açıklamasına rağmen, hükümetin gösterileri bastırmakta kullandığı şiddeti kınayacak bir metin üzerinde anlaşmaya varamamıştı. Rusya, Çin başta olmak üzere bazı ülkeler, ABD ve Avrupa’daki müttefiklerinin Suriye konusundaki sert tutumuna karşı çıkıyordu. ARİF KOCAMAZ vefat etmiştir. Aziz Meslektaşımızın cenazesi 04.08.2011 Perşembe günü (bugün), Silivri Semizkum Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip Silivri Mezarlığı’na defnedilecektir. Merhuma Tanrıdan rahmet, kederli ailesine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz. İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle