19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 AĞUSTOS 2011 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 15 Piyanist Toros Can Almanya’nın Brühl kentindeki festivalin kapanış konserlerini gerçekleştirdi Haydn Festivali’nde bir ‘sürpriz’ John Lennon’ın mektupları yayımlanacak Kültür Servisi Efsanevi grup Beatles’ın üyesi, şarkıcı ve söz yazarı John Lennon’ın, ailesi ve arkadaşlarına yazdığı 250’den fazla mektup ve kartın yayımlanacağı açıklandı. 1960’larda The Beatles grubunun resmi biyografisinin yazarı Hunter Davies’in önümüzdeki yıl basılması planlanan yeni kitabında yer alacak mektuplar, Yoko Ono’nun izniyle ilk kez gün yüzüne çıkmış olacak. üzikmekân ilişkisi, tınlamanın ölçümleri, besteciler kadar akustikbilimcilerin de uğraş alanıdır. Çalgıların bilegeldiğimiz sahnesalon düzeninden farklı yerleşimini Rönesans’ta bile görürüz: Değişik köşelere yerleştirilmiş trompetlerin fanfarları stereo etkisindedir. Mahler’in 9. senfonisinde perdenin önündeki kalabalık yorumcu kitlesinden başka bir de perde arkasına yerleştirdiği topluluk; 1948’de Pierre Schaffer’in tren seslerini teybe kaydederek oluşturduğu Tren Yolu Etüdü’ndeki geniş ses tayfı; Stockhausen’in 1993’teki Helikopter Dörtlüsü’nde dört ayrı helikopterdeki çalgı sesi kadar dinleyiciye ulaşması gereken helikopter gürültüsü... Günümüz müziğinde örneğin “sessanatı” gibi nice yeni akım müzikmekân ilişkisine ve geleneksel çalgıların mekanik araçlarla birleşimine yer vermekte. Ayrıca hiç geleneksel, akustik çalgı olmaksızın, gün içinde kullandığımız aygıtların da orkestra olarak algılanabildiği ortamlar yaratılıyor. Piyanist Toros Can (1971), 27 ve 28 Ağustos’ta Almanya’nın Brühl kentindeki Haydn Festivali’nin kapanış konserlerini gerçekleştirdi. Alman besteci Rochus Aust’un (1968) elektrikli araçlarla bezenmiş yapıtının solisti oldu. Haydn Festivali son derece seçkin topluluk ve solistlerin katıldığı, derin bir tarihe dayalı, Haydn’a adanmış, ağırbaşlı bir festival. Toros’un konserler sonrasındaki coşkusunu sizlerle de paylaşmak istedim: Mekân, Brühl’ün Max Ernst Müzesi’ndeki kutu gibi bir salonu. Bir ucuna dikdörtgen şeklinde biraz yüksek bir sahne yapılmış. Tavandan 50’ye yakın saç kurutma makinesi sarkıyor. Deutsches Stromorchester adındaki 5 kişilik topluluk salonun köşelerine yerleşmiş. Onlar “orkestrayı” oluşturuyor. Yaptıkları iş kumandalarıyla saç kurutma makinelerini, ayrıca kendi masalarının üstündeki kahve makinesi, matkap, tost makinesi, elektrikli süpürge gibi aletleri yönetiyorlar. Bu mekanik seslerin arkasında bir de teyp müziği var. Oradan Haydn’ın Sürpriz Senfonisi’ne bağlantılar M nmiş yapıtını trikli araçlarla beze bi aletleri Rochus Aust’un elek akinesi, matkap gi kahve m in seslendiren Can’a Bu mekanik sesler r orkestra eşlik etti. aydn’ın Sürpriz yöneten bi üziğiyle de H arkasındaki teyp m vardı. Etkinlik bu nedenle tılar Senfonisi’ne bağlan iz” başlığı ile yer aldı. festivalde “Sürpr nun çevresindeki 5 kişinin hepsi sarı tulumlar giymişti, ben ise gayet ciddi bir frakla çalıyordum. Böylece bir kontrast elde ediliyordu. Muzip ama entelektüel bir yapıt. Her bir hareket planlı ve notası var. Ben her iki gece konserin ilk bölümünde bu yapıtın solisti oldum, ikinci bölümde Haydn Sonatları çaldım. Sonatlardan birinin içine yine Sürpriz senfonisinden alıntılarla 12tonda bir kadanz ekleyerek ben de kendi sürprizimi yaptım.” Bundan neredeyse 15 yıl önce bir konuşmamızda, “Bugünün piyanisti mutlaka kendine özel, hem de çok özel bir yol çizmeli” diyordu Toros. Zaman içindeki özgün kayıtları, dünya piyasalarına sunulan CD’leri ve aldığı ödüllerle ayrıcalık kazandı. “Şimdi de aynı şekilde düşünüyorum. Dahası, bence her müzisyenin kendine özel, nitelikli bir noktası var. Önemli olan bu yönlerin üzerine eğilmek.” Yine eski bir söyleşimizi anımsıyorum: “Yeni müzik bana yeni ve bilinmedik ufuklar açtı. İlk defa Crumb dinledigim gün, seslerin, güzel, acı, mutluluk, aşk, nefretten de başka şeyler hissettirebildiğini ve olasılıkların sonsuza yakın olduğunu keşfettim.” Sonra Ligeti, Hindemith, Crumb, Boulez, Aust ve nice çağdaş besteciyi çalarak, kayda alarak dünyanın birçok sanat merkezinde kendini tanıttı Toros. Ve şimdi şöyle diyor: “Nasıl Mahler’siz, Chopin’siz, Mozart’sız, Bach’sız olmazsa, örneğin Boulez’siz de yaşayamacağımı hissediyorum artık. Ben artık ona da mecburum bir şekilde.” ‘UNESCO deneyimi dikkate alınmalı’ UNESCO Türkiye Başkanı Öcal Oğuz, Kültür Bakanı‘nın Nemrut heykelleri tasarısını değerlendirdi AYŞEGÜL ÖZBEK ‘Caz Yorumlarıyla Âşık Veysel’ Kültür Servisi Esin Afşar’ın “Caz Yorumlarıyla Âşık Veysel” adlı yeni albümü Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık ve TFM Müzik işbirliğiyle müzikseverlerin beğenisine sunuldu. Âşık Veysel’in Kara Toprak, Güzelliğin On Para Etmez, Mecnunum Leylamı Gördüm, N’ettin Baltayı, Uzun İnce Bir Yoldayım, Keklik İdim Vurdular, Sazım ve Parça Parça Olsun Paramı Çalan’ın da yer aldığı 10 şarkılık albüm türkülerimizin, cazla bütünleşmesinden oluşuyor. yapılıyor. Zaten bu nedenle Haydn Festivali’nde “Sürpriz” başlığı ile yer almış bu etkinlik. Bildiğiniz gibi bestecinin 94 numaralı senfonisinin ikinci bölümü bir halk şarkısından alıntıyla son derece sakin başlar, ancak gökgürültüsü gibi bir davul vuruşuyla ortam sarsılır. Haydn notlarında “uyuyan hanımları uyandırmak için” diye yazmıştır bu patlamayı! Rochus Aust’un yapıtındaki Sürpriz senfonisine gönderme bir başka sürprizle yapılmış: Ortada piyanodan başka akustik çalgı yok, çeşitli makinelerin sesleri belli bir plan içinde kullanılıyor. “Buradaki sürpriz de geleneksel çalgıların yerini makinelerin alması” diyor besteci. Mekândaki bütün sesleri dengeleyen, mikrofonlarla sesi değiştiren bir ses mühendisi de çalgıcılardan birisi olarak karşılarında oturmakta. ugünün piyanisti kendine çok özel bir yol çizmeli Dinleyici daire şeklinde karenin ortasında yer alıyor. Toros ise hepsinin ortasındaki merkezde piyanosuyla baş başa. İlk gece piyano akustik bir çalgı olarak kullanılmış. İkinci gece ses yükselticileriyle tınısı değiştirilmiş. Altı bölümlük eser yarım saat sürmüş. Toros anlatıyor: “Salo B Mr. Big stanbul’da Kültür Servisi “To Be With You”, “Just Take My Heart”, “Daddy, Brother, Lover, Little Boy”, “Take Cover” gibi unutulmaz şarkılara imza atmış olan ünlü rock grubu Mr. Big, ilk kez Türkiye’de. Mr. Big’in Paul Gilbert, Billy Sheehan, Eric Martin ve Pat Torpey’den oluşan orijinal kadrosuyla Türk hayranlarıyla ilk kez buluşacağı konser, 15 Ekim Cumartesi günü Küçükçiftlik Park’ta gerçekleşecek. Konserin yer alacağı etkinliğin diğer grupları ise yakında açıklanacak. 11. ULUSLARARASI S DE FEST VAL Venedik’te ‘Martın Ortası’ 68. Venedik Film Festivali, Altın Aslan adayı George Clooney’nin “The Ides of March/ Martın Ortası” filminin dünya prömiyeriyle bugün başlıyor. 11 gün sürecek festivalde Altın Aslan için yarışacak 5’i Hollywood yapımı 23 film arasında ise David Cronenberg, Roman Polanski, Aleksander Sokurov, Philippe Garrel, Steve McQueen gibi yönetmenlerin yapıtları yer alıyor. Geçen yıl Venedik’te açılış filmi olan “Siyah Kuğu”nun yönetmeni Darren Aronofsky başkanlığındaki büyük jüri, sonuçları 10 Eylül’de açıklayacak. Bu yıl Türkiye sinemasının yer almadığı festivalin “Geleceğin Aslanı” bölümündeki jüri üyelerinden biri ise oyuncu Serra Yılmaz. Klasik müziğin ‘Best of’ konseri ERS N ANTEP Pedro Almodovar ‘Hollywood’u yönetecek Kültür Servisi İspanyol yönetmen Pedro Almodovar’ın, Amerikan Film Enstitüsü’nün kasım ayında Hollywood’da gerçekleştireceği film festivalinin konuk sanat yönetmeni olduğu açıklandı. Almodovar’ın 1986 tarihli “Tutku Kanunu” (Law of Desire) filminin 25. yılı dolayısıyla özel bir gösterimine yer verilecek festivalin yönetmeni Jacqueline Lyanga, Almodovar’ın filmlerinin izleyici üzerinde büyük etkiler bıraktığını söyledi. Side Belediyesi’nin 11. kez düzenlediği Kültür ve Sanat Festivali, bayramın ikinci gününde de devam ediyor. Şef Serdar Yalçın idaresindeki İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası, “klasik müziğin best of”u olarak nitelenen eserlerle Apollon Tapınağı’nda bugün saat 21.30’da dinleyici karşısına çıkıyor. Soprano Otilya İpek ve Tenor Hüseyin Likos’un yer aldığı konserde, Seda Subaşı (Keman), Şafak Erişkin (Çello) ve Ender Ormanlar (Piyano) yera lacak. Beethoven’ın “Ayışığı Sonatı” ve Chopin’in “Vals”lerinden biri, Puccini’nin “Nessun Dorma”sı, Vivaldi’nin “İlkbahar”, Mozart’ın “Türk Marşı”, Gershwin’in “Summertime”, Verdi’in “Brindisi” gibi birçok önemli eserden bölümler sunulacak. Geçen yıl Avrupa Festivaller Birliği üyeliğine kabul edilen festivalin bayram tatilini geçirenlere armağan ettiği konsere giriş ücretsiz. 17 Eylül’e kadar sürecek festivalin programı www.sidefestival.com adresinden takip edilebilir. ([email protected]) Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın, Nemrut Dağı’nda yer alan dev heykellerin koruma amacıyla Kahta’ya indirileceği, yerine ise replikalarının yerleştirileceği yolundaki açıklamasıyla başlayan tartışmaların ardından, UNESCO Türkiye Başkanı Öcal Oğuz dünyadaki örneklere dikkat çekti. UNESCO’nun miras listesine dahil ettiği Türkiye’deki 10 miras alanından biri olan Nemrut Dağı’ndaki dev heykeller bilindiği gibi rüzgâr ve yoğun kar alan bölgede yer aldığı için yıpranma tehlikesiyle karşı karşıya. Temel amacın miras olarak nitelenen unsurların korumaya alınması olduğunu vurgulayan Oğuz, korumak için başlıca yöntemlerin kendi doğasında korumak, sosyal çevresiyle birlikte korumak, insanlara bilinç aşılayarak korumak olduğunun da altını çizdi. Oğuz, Mısır’da UNESCO’nun koruması altında olan ve sular altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan Nil Nehri üzerine kurulan Assuan Barajı nedeniyle Abu Simbel Tapınakları’nın tehlike altında kaldığını hatırlattı: “Ya baraj yapılmayacaktı ya da tapınaklar başka bir yere taşınarak koruma altına alanacaktı. UNESCO sürdürülebilir kalkınma, insanlığın gelişimi gibi yaşamak için zaruri olanı tercih eder. Bu nedenle tapınaklar bölgenin yakınında bir yere taşındı. Aynı şekilde Venedik’in korunması, Pakistan’daki Moenjodaro Antik Kenti’nin de sular altında kalma tehlikesiyle başka bir yere taşınması bu süreçlere örnek olabilir. Miras yaşamalı, korunmalı ve gelecek kuşaklara aktarılmalı.” Nemrut’taki heykellerin de bu örnekler göz önünde bulundurularak korumaya alınması gerektiğini söyleyen Oğuz, Bakanlığın Nemrut’un korunmasından ve gelecek kuşaklara aktarılmasından sorumlu olduğunu ve tek başına karar verebileceğini belirtti: “Elbette Bakanlık bu konuda UNESCO’ya taahhütte bulunmak durumunda. Bakanlık şu anda deneyimi ve birikimi olan ilgili kurumların görüşüne başvurup bir istişare süreci başlatıyor. Taşınma önerisinin uygulanabilirliği, süreç içinde yapılacak analizlerle UNESCO’nun deneyim ve belleğini göz önünde bulundurulup mutabakatlarla başlayacak sürece bağlı.” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle