23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 31 AĞUSTOS 2011 ÇARŞAMBA kultur@cumhuriyet.com.tr 14 Arnavutluk Film Festivali’nde ‘Bal’lı açılış Kültür Servisi Durres kentinde bu yıl dördüncüsü düzenlenen “Arnavutluk Uluslararası Film Festivali”, Semih Kaplanoğlu’nun “Bal” filmi ile açıldı. Türkiye’den sinema yazarı Alin Taşçıyan’ın seçtiği yedi filmin de gösterileceği festivale ünlü yönetmen Francis Ford Coppola ve İtalyalı ünlü aktris Claudia Cardinale de katılıyor. KÜLTÜR Ettore Scola’dan ‘özel bir karar’ Sinemayı bıraktığını açıklayan yönetmen sektörden yakındı Kültür Servisi “Özel Bir Gün”, “Birbirimizi Çok Sevdik”, “Balo”, “Varennes Gecesi” gibi yapıtlarıyla sinema tarihine adını yazdıran İtalyan yönetmen Ettore Scola sinemayı bırakacağını açıkladı. 80 yaşındaki yönetmen, İtalyan Il Tempo gazetesine verdiği röportajda kendisini sinema endüstrisine uyum sağlayamayacak kadar yaşlı hissettiğini söyleyerek “Gerard Depardieu’nun rol alacağı bir film çekmek üzereydim. Her şey hazırdı, ama birden artık bu işi daha fazla yapamayacağımı anladım” dedi. Federico Fellini, Roberto Rossellini, Vittorio de Sica gibi usta yönetmenlerle Roma’daki ünlü Cinecitta stüdyolarında İtalyan sinemasının klasiklerine imza Yeni Yazarlar Edebiyatın bir ticaret alanına dönüşmesi, bu alanın temel özelliklerinde de değişikliklere yol açtı. Sait Faik’in öykülerini 2.5 liraya “sattığı” günler artık çok gerilerde. Bugün büyük yayıncılar bir yazarda “satış” olasılığı gördükleri anda allayıp pullayıp televizyonlarda, gazetelerde, ekmek almaya gittiğiniz bakkala kadar her yerde karşınıza çıkarıyorlar. Onu alıp okumazsanız bir yeriniz eksik kalacakmış gibi gözünüzün içine mahzun mahzun bakıyor. Günümüzün edebiyat dergileri de edebiyatla ticaret arasında şaşırmış durumdalar. Yazarkasaların, çeklerin görmezden gelinemeyecek gürültüsü yanında edebiyat ürünlerinin sessizliği ne kadar güçlü olabilir? Çoktandır, dergilerde bir ürün yayımlamanın adı “görünme”ye dönüştü. Yazarlar kendilerinden söz ederken, “şu şu dergilerde göründü” deyişini kullanıyorlar artık. Demek, yapıt önemini yitirmiş, “görünmek” öne çıkmış. Oysa görüntü sanal bir şey. Bir an görünürsünüz, sonra görüntünüz kaybolur. Ne kadar çok görünseniz de aynanın belleği yoktur. Kalıcı, değerli olan edebiyat ürününün kendisidir. Edebiyat dergileri, ister istemez bu iki uç arasında gidip geliyorlar. Bir yandan kendilerine gönderilen ürünleri okuyup, değerlendirip yayımlama uğraşı içindeler; öte yandan da söyleşiler, fotoğraflarla öteki alandan kopmamaya çalışıyorlar. Bir de yaygın olarak “nasihat” bölümleri var dergilerde; “Ürünlerinizi okuduk, şöyle şöyle yaparsanız daha iyi şeyler yazabilirsiniz” gibilerinden. Öğütlerle edebiyat dünyasına kazandırılmış yeni isimler var mıdır, bilmiyorum. Şiir sanatının öğretilmesi amacıyla yazılmış ender kitaplardan biri olan Rilke’nin “Genç Bir Şaire Mektuplar”ının bir yerinde ozan kendini tutamayarak, size öğretebileceğim bir şey varsa o da şiirin öğretilemeyeceğidir yolunda bir cümle kurar. O zaman neden bunca “nasihat” sayfaları, “yazarlık atölyeleri” vb. diye düşünmeden edemiyor insan. Bu tür etkinlikler de yeni bir “iş alanı” mı yoksa? Öte yandan yeni yazarların edebiyat dünyasına girebilmeleri, ilk ürünlerini yayımlatabilmeri her zaman kolay olmamıştır. Orhan Pamuk gibi bir yazarın bile ödül kazanmış ilk romanını yayımlatabilmek için birkaç yıl beklemek zorunda kalışı belleklerdedir. Sözcükler dergisi eylülekim sayısında ilginç bir deneye girişerek, derginin bütün sayfalarını, ilk kez ürünleri yayımlanan yazarlara ayırdı. Dergi yöneticisi de bu sayıda görevini, genç bir meslektaşı olan Burcu Yılmaz’a bıraktı. Duyurularla yeni yazarlardan yazılarını göndermeleri istendi. Gelen ürünler, “acemi” yazarların yapıtları hoşgörüsüyle değil, edebiyat değerleri içinde okundu. Sonuçta otuz iki yazarın ilk yayımlanan ürünlerinden oluşan bir özel sayı ortaya çıktı. Yayımlanan ürünlere bakıldığında öykü türünün ezici bir üstünlüğü olduğu göze çarpıyor. Geleneksel türümüz şiirin güç yitiminin yeni kuşaklarda da sürdüğü görülüyor. Buna karşın öykü anlatmada daha başarılılar. Ürünlerin altında yer alan yazarların kendi kalemlerinden özgeçmişleri de ayrı bir renk oluşturuyor. 1980’li ve 90’lı yıllarda doğanlar, yani yirmi yaş çevresindekilerin nasıl bir hayat ve yaratı çevresinde bulunduklarını göstermesi de bu özel sayının bir başka ilginç yanı. Bakalım edebiyat okurları, güncel göz boyamaların ötesine geçip yeni yazarlara ilgi gösterecekler mi? Yıllar sonra bu otuz iki yazar arasında adını anımsadıklarımız, onun ilk yayımlanan ürününü okumuştum, diyebileceklerimiz olacak mı? Sedef Ecer ‘La Rochelle’de yarışacak Kültür Servisi Fransa’da yaşayan tiyatro ve sinema yazarı Sedef Ecer’in senaryosunu yazdığı “Comme chez soi” (Evinizde Gibi) adlı televizyon filmi, Fransa’nın “La Rochelle Festivali”nde yarışacak. Film, ayrıca “France 3” devlet televizyon kanalında da yayınlanacak. Ecer’in senaryoyu Philippe le Dem ile birlikte yazdığı filmde, internet üzerinden ev değiş tokuşu yapan iki ailenin macerası anlatılıyor. Sedef Ecer “A la peripherie” (Kıyıda) adlı oyunuyla da bu yılki “Guerande Dramatik Yazarlık Ödülü”ne değer görülmüştü. Bir sanatçının ‘artölye’si S elçuk Başaran’ın “ARTölye” adlı kişisel resim sergisi 5 Eylül’de Galeri Selvin’de açılacak. Bir anlamda izleyiciyi “son çalışmalarının doğum yeri” ile buluşturan sanatçı, “ARTölye” adını verdiği sergisinde üretim ortamını ve atölyesinin atmosferini yansıtıyor. Sergi, 20 Eylül’e kadar görülebilir. (0 212 263 74 81) Altın Koza’nın jürisi hazır Kültür Servisi Bu yıl 17 25 Eylül tarihleri arasında yapılacak 18. Altın Koza Film Festivali kapsamında Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nın jüri üyeleri açıklandı. Filmlerin yönetmen Derviş Zaim başkanlığında değerlendirileceği jüri üyeleri şöyle: Oyuncu Beste Bereket, sinema yazarı Bülent Vardar, oyuncu, senarist Ebru Ceylan, yönetmen Selim Demirdelen, oyuncu Taner Birsel ve yazar Yekta Kopan. atan Scola, şimdiye kadar kendisine “mutlu ve basit” bir sinema dünyası kurduğunu belirterek endüstrinin taleplerine ve dayatmalarına daha fazla uyum sağlayamayacağını açıkladı. Sinemayı bırakma kararının gerisinde özgürlüğünü kaybetmek istememesinin yattığını belirten yönetmen, “Pazarın talepleri her zaman vardı, ama eskiden özerklik alanımız daha fazlaydı” dedi. Bursa’nın revakları Dr. Özlem Çuhadar’ın ‘Bursa Camilerinde Revak’ kitabı, Osmanlı mimarisinin bir kültür mirasını gündeme taşıyor LEYLA TAVŞANOĞLU ‘Bir Avuç Deniz’e New York’tan 4 ödül Klütür Servisi Leyla Yılmaz’ın ilk sinema filmi “Bir Avuç Deniz”, New York City Uluslararası Film Festivali’nde “En İyi Film”, “En İyi Kurgu” ,“En İyi Görüntü Yönetimi” ve “Genre Awards” kategorisinde “En İyi Kadın Oyuncu” ödüllerine değer görüldü. Yarışmada bir başka Türk filmi “Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak” da “İzleyici Ödülleri” kategorisinde “En İyi Film” ve “En İyi Kadın Oyuncu” (Claudia Cardinale) dallarında ödül kazandı. Winehouse yüzyılın rekortmeni Kültür Servisi Official Charts Company’nin yaptığı açıklamaya göre Amy Winehouse’un “Back to Black” albümü İngiltere’de 21. yüzyılın en fazla satış yapan albümü olarak tarihe geçti. 2006’da yayımlanan ve toplam 5 Grammy ödülü kazanan “Back to Black”, James Blunt’un 2005 yılında çıkardığı “Back to Bedlam”ın satış rekorunu da kırmış oldu. Blunt’ın albümü 3,25 milyona yakın kopya satarken Winehouse’un albümü şimdiye kadar 3.26 milyona yakın bir satış rakamına ulaştı. David ‘HoneyBoy’ Edwards öldü Kültür Servisi ABD’li blues şarkıcısı David ‘HoneyBoy’ Edwards, 96 yaşında yaşamını yitirdi. Müzik tarihçilerinin eşsiz bir müzisyen jenerasyonunun son üyesi olarak nitelendirdiği Edwards’ın en tanınmış şarkıları arasında “Just Like Jesse James”, “Long Tall Woman Blues” ve “Gamblin’ Man” yer alıyor. Edwards, 2010 yılında Grammy Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ne değer görülmüştü. Dr. Özlem Çuhadar genç bir mimar. İTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü ve İÜ İşletme Fakültesi İnşaat İşletmesi Programı’nı bitirdikten sonra Çırağan Sarayı Restorasyon Projesi’yle iş hayatına atılmış. Büyük ölçekli birçok gayrimenkul projesine danışmanlık hizmeti verdikten sonra 2002’de girdiği Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türk Sanatı Anabilim dalında 2010’da “Bursa Erken Dönem Osmanlı Yapılarında Revak Uygulaması” konulu teziyle doktora derecesini almış. İş bununla bitmemiş. Çuhadar, tezini kitaplaştırmaya karar vermiş. İçindeki göz nuru çizimlerin bulunduğu kitabı Bursa Büyükşehir Belediyesi hem bastırmaya talip olmuş hem de çok büyük destek vermiş. Çuhadar meslek yaşamıyla ilgili şu bilgiyi veriyor: “Ben masanın dört tarafında da bulundum. Hem proje elemanı hem saha elemanı olarak çalıştım. Hem denetim görevi hem de danışmanlık yaptım. Marmara Üniversitesi’ne öğretim görevlisi olarak girdikten sonra mimarlık tarihi üzerine uzmanlık yapmak isteğimi hayata geçirmeye karar verdim.” Aynı Üniversitenin FenEdebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü’nde dersler veren Çuhadar’la “Bursa Camilerinde Revak – Erken Dönem Üzerine Bir Deneme” isimli kitabını nasıl hazırladığını konuşuyoruz: “Bu kitap benim aslında doktora tezim. Revak fikri nereden çıktı derseniz, tez konusunu belirleme aşamasında mimar olduğum için mimariyle ilgili bir konu seçmek istedim. Bununla ilgili literatür araştırması yaptık. Bu araştırmayı yaparken revakın Osmanlı mimarisinde birçok yapı ünitesinde kullanıldığı halde bununla ilgili kapsamlı bir çalışmanın olmadığını saptadık.” Revakın sadece Osmanlı’da değil, antikçağlardan beri Yunan başta olmak üzere diğer kültürlerde de kullanıldığını belirten Çuhadar, “Revakın ilginç yanı sadece camilerde değil, başka yapı türlerinde de, kervansaraylarda, medreselerde, türbelerde kullanıldığını biliyoruz” diyor. Tez çalışmasının gelişimini de Çuhadar şöyle anlatıyor: “Biz Osmanlı mimarisinde revak diye çalışmaya başladık. Ama Osmanlı üç kıtaya yayılmış bir imparatorluk. Bu düşünceyle konuyu fazla yaymadan bir sınırlama yapalım dedik. Önce erken devirden başlamanın daha doğru olacağını düşündük.” ‘Irene’ Broadway’i de vurdu Kültür Servisi Irene kasırgasının New York’a ulaşmasıyla tüm Broadway gösterileri iptal edildi. Broadway yönetim kurulu yetkilisi Paul Libin, yaptığı açıklamada, çalışanların ve seyircilerin can güvenliğinin her şeyden önemli olduğunu belirterek New York’ta ulaşımın felç olmasının ardından iptal kararının kaçınılmaz olduğunu vurguladı. 2003 yılından bu yana ilk kez iptal edilen gösterilerin arasında Cirque du Soleil’in “Zarkana” ve “War Horse” isimli oyunlar da yer alıyor. Bursa Hüdavendigar Camii revak sütun başlığı, kemer detayı. (Özlem Çuhadar 2010) Çuhadar, “Benim için en büyük ödül, kitabımın öğrenciler ve Bursalılar tarafından okunabilmesi olacak” diyor. Ve ekliyor: “Bu kitapla Bursalılara bir kültürel miras da bırakılmış oluyor.” Erken devirden ne kastediliyor? “Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşundan Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar olan zaman dilimi. Araştırmalarımız sırasında bunun da pek kolay olmadığını, çünkü erken dönemde Balkanlar’a kadar uzanan bir coğrafya var. Oralarda da birçok eserle karşılaştık. Dolayısıyla coğrafi sınırlama yapmamız gerekti. Üstelik karşımıza medreseler, kervansaraylar, çeşitli yapı türleri de çıktı. O nedenle konunun daha iyi irdelenebilmesi için Bursa camilerinde erken devir revak uygulamalarında karar kıldık. Konu da böylece dağılmamış oldu.” Böylece tezle ilgili çalışmalara başladıklarını belirten Çuhadar Bursa’nın içine İznik’in de girmesinin zorunlu olduğunu söylüyor: “Camileri belirledik. Onların üzerinde tek tek ölçü aldık, fotoğraflar çektik. Birçok hocamızın temel eserlerinden yararlandık. Onlardan birisi de Ekrem Hakkı Ayverdi’ydi. ’60’lı, ’70’li yıllarda gezdiği camilerden aldığı notları okudum. Bu notları okurken çok heyecanlandım. Çünkü yarın öbür gün benim notlarımı da bizden sonraki kuşaklar okuyacak düşüncesi bana inanılmaz bir heyecan verdi.” “Bu kitap hem benim hem de Bursa için çok yararlı oldu” diyor Çuhadar. “Bu kitapla Bursalılara bir kültürel miras da bırakılmış oluyor. Bursa mimari açıdan inanılmaz bir kent. Erken Osmanlı dönemine ait çok önemli camiler var. Hepsi 1300, 1400’lü yıllara ait.” 500, 600 hatta 700 yıllık camilerden söz ediyoruz. Bu zaman dilimi içinde bu yapılar o kadar büyük depremler atlattıkları halde ayakta kalabilmişler. Kitap yayımlandı ama meraklısı bunu nasıl edinebilecek? Kitapçılarda bulmak mümkün mü? “Merak edenler bunu ancak Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden alabilirler. Bu kitapla ilgili benim hiçbir maddi beklentim yok. Benim için en büyük ödül kitabın öğrenciler ya da Bursalılar tarafından okunabilmesi olacak.” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle