19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 28 AĞUSTOS 2011 PAZAR [email protected] 10 PAZAR KONUĞU Enerji Uzmanı Necdet Pamir AKP hükümetinin halkı aptal yerine koyduğunu söylüyor Enerji uzmanı Necdet Pamir’le Türkiye’nin enerji politikalarını konuşuyoruz. Türkiye’nin doğalgazda yüzde 98, petrolde yüzde 92 oranında dışa bağımlı olduğunu söylüyor. AKP hükümetinin her alanda olduğu gibi enerji konusunda da tribünlere oynadığına, ancak yaptıklarının içinin boş olduğuna dikkat çeken Pamir, kamunun elindeki bütün kaynakların yok pahasına satıldığını vurguluyor. Nükleer enerjide Türkiye’yi pohpohlayan Fukuşima nükleer felaketini yeni yaşayan Japonya dahil Batılı güçlerin ise kendi yerli politikalarında sıkı bir korumacılık uyguladıklarının altını çiziyor. Hükümet programındaki enerjiyle ilgili bölümlere ciddi eleştiriler getiriyorsunuz. Neden? N. En genel hatlarıyla baktığımda bu ciddiyetten hayli uzak bir metin. Bir kere çok hızlıca hazırlanmış. Kesyapıştır şeklinde bazı bildirgelerinden bazı metinler alınmış. Ama hiçbir sistematik yok. Hazırlanışı itibarıyla, o deyimi kullanmak istemiyorum ama, laubali diyebileceğim, enerji konusunun hem Türkiye hem dünya için önemine paralel olmayan bir metin. Birbirini izlemeyen, birbirinden kopuk birtakım ifadeler var. Dolayısıyla da enerji konusunun hükümet nezdinde hak ettiği önemi almadığını görüyorsunuz. Örneğin Nabucco projesiyle ilgili bir anlaşma imzalanıyor. Her konuda yaptıkları gibi onu da halkla ilişkiler kampanyasına dönüştürüyorlar. Büyük laflar ediliyor ama altı boş. Rusya Başbakanı Putin’le bizim Başbakan Erdoğan bir araya geliyor. Paket anlaşmalar dedikleri 20 iyi niyet protokolü imzalanıyor. Aslında bunlar anlaşmaya dönüşürse Türkiye için ciddi riskler oluşturabilir. Ama sanki bu Türkiye’nin çok yararınaymış, yüzyıllar boyu yapılamamış da ilk kez bunlar yapmışlar gibi sunuyorlar. Ne gibi? N. Özele girmeden genel hatları itibarıyla söylüyorum. Yapılan vurgu Türkiye’nin cari açığında en önemli sorunun enerji olduğu, dışa bağımlılığın önemi, bunu azaltarak cari açığın düşürülmesi. Bu çok genel geçer bir söz. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, derler. AKP 2002’de iktidara geldi. 2002 ile bugünü kıyasladığınızda sürekli bu tür söylemlerin tekrarlandığını görüyoruz. Yani dışa bağımlılığımızı azaltacak yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarımızı daha fazla kullanacağız, söylemleri. Öyle mi diye baktığımızda şunu görüyoruz: Türkiye bugün enerjide yaklaşık yüzde 72 oranında dışa bağımlı. 2002’den beri bu lafları söylüyorsunuz da dokuz yıldır her alanda ipler sizin elinizde. Üstelik ezici bir çoğunluğunuz var. 2002’de enerjide dışa bağımlılığımız yüzde 67’lerde. Yani AKP iktidarı bu zaman dilimi içinde Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını beş puan arttırmış. Dolayısıyla dokuz yıldır elinizi ne tuttu? Tabii bu gerçekleri sokaktaki insan bilmediği için çok parlak sözlerle ortaya çıkıyorlar. Ellerinde de medya gücü var. Bunu da çok etkin biçimde kullanıyorlar. Karşı tarafta da durumu yalın olarak anlatabilen çok insan yok. Ya da anlatsa bile yazılı ve görsel medyada kendine yer bulamıyor. Peki, Türkiye’nin çok ciddi kömür potansiyeli olduğu biliniyor. Bu neden devreye sokulmuyor? N. Enerji politikanızı belirlerken önce kendi kaynaklarınıza bakacaksınız. Yani Türkiye’nin birinci adımının yerli kaynakları itibarıyla durumunu saptaması gerekir. Burada da Türkiye’ye yıllardır yanlış bir ezber dayatılıyor. Doğrular söylenmiyor. Birincisi Türkiye’nin çok zengin linyit kaynakları, 1213 milyar ton dolayında linyiti var. Bunu rakama döktüğünüz zaman bugüne kadar devreye girenin dışında 110 milyar kilovat/saat sadece yerli linyitten elektrik elde edilebilir. Yerli kaynakları yok ediyorlar F Y SÖYLEŞ P O R T R NECDET PAM R E Ortaöğrenimini Türk Eğitim Derneği (TED) Ankara Koleji, yükseköğrenimini ODTÜ Petrol ve Doğalgaz Mühendisliği Bölümü’nde yaptı. 19802006 arası Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) çeşitli kademelerinde çalıştı. 2002 2006 arası enerji konusunda CHP TBMM Grup Danışmanı oldu. Şimdi Bilkent ve Kültür üniversitelerinde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. TMMOB Petrol Mühendisleri Odası Enerji Politikaları Çalışma Grubu Başkanı, TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Enerji Politikaları Danışmanı, Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Yönetim Kurulu üyesi. Türkçe ve ngilizce, enerji konusunda onlarca makale yazdı. LEYLA TAVŞANOĞLU ukuşima nükleer santralı faciasından sonra tüm uygar dünyada artık yenilenebilir enerjiye dönüş var. Herkes kendine korumacı. Dünyada farklı hükümetler geçen yıl 60 milyar doları bioyakıtlara ve yenilenebilir enerji kaynaklarını teşviğe ayırdılar. enilenebilir enerji kaynakları kullanımı yüzde 33’ten yüzde 28’e geriledi. ‘Bir yandan da yerli kaynaklar yetersiz. O yüzden ithal kömür ve doğalgaz kullanıyoruz’ diyorlar. Toplam ithalatın dörtte biri enerji ithalatına gidiyor. Batılı güçler kendilerine korumacı Türkiye ne zaman yerli enerji kaynaklarına teşvik vermek istese Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü sarı kart gösteriyor Yalnız bizim yerli linyitin kalori sorunu olduğu hep söylenir. Buna ne diyorsunuz? N. Linyitin birim miktarından elde edebileceğiniz elektrik miktarı dünya ortalamasına baktığınız zaman düşük. Aynı zamanda da kükürt oranı yüksek. Ama siz, akışkan yatak başta olmak üzere temiz yakıt teknolojilerini kullanarak modern santrallar kurarsanız verimi daha çok artıyor. Yani enerjiye harcanan paranın çok önemli bir miktarı yurtiçinde kalacak. Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi’yle yaptığımız çalışmalara göre sent/kilovat saat hesabıyla, yaklaşık 3.5 cent/kilovat saate Afşin Elbistan’dan elektriği mal edebiliyorsunuz. Dolayısıyla hem yerli kaynak kullanıyorsunuz hem de ucuza mal ediyorsunuz. Ya hidroelektrik santrallar (HES)? Pek çok yörede halk HES’lerin yapımını protesto etmiyor mu? N. İkizdere’de, Munzur’da, pek çok yörede insanlar HES’ler yüzünden isyan halinde. Danıştay kararlarına rağmen ve iktidarın da umarsız, fütursuz politikalarıyla şirketler ısrarla bir derenin üzerine 22 tane regülatör koyuyor. Deyim yerindeyse akarsu gökyüzünü, bitkiyi, hayvanı, böceği görmeden döküleceği mecraya dökülüyor; 22 tane hükümete yakın müteşebbisin cebini dolduruyor. Başka da bir işe yaramıyor. Oysa bu suları geliştirirken yapılması gereken işler var. Bir kere Türkiye’de çok zengin hidroelektrik potansiyel kullanılmıyor. Burada bir strateji var. O da şu: İşlevsizleştirilen, bu işle ilgili ihtisas sahibi kuruluş olan Devlet Su İşleri’nin (DSİ) mutlaka yeniden güçlenerek havza planlaması yapması, yani tek bir dereye değil, tüm bir havzaya bakması ve bu master planın ortaya konması lazım. Bunun ardından Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporları uluslararası standartlara uygun olarak verilmeli. Yani kesyapıştır, laf olsun torba dolsun usulüyle değil. Hatta şimdi hükümetin çıkarttığı kanunları da bypass etmeye yönelik, ÇED’e gerek yoktur, diye toptancı bir yaklaşım var. Bu tamamıyla yanlış. Bir süreci yok ediyorsunuz. Bunlar hidroelektriği yenilenebilir kaynak olmaktan da çıkarttılar. Kullanabileceğimizi de kullanılamaz hale getiriyorlar. Halkı gerçekten doğru yatırımla da karşı karşıya getiriyorlar. Linyitte de aynı oyunlar mı oynanıyor? N. Evet. Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) yıllardır bu işin uzmanıdır. Önce bunu Elektrik Üreten Şirket’e (EÜAŞ) devrettiler, onlar da taşerona devrettiler. Orası taşeron elindeyken 11 emekçimizi kaybettik. Esas olan ihtisas sahibi kurum olan TKİ’ye bu sahaların devredilmesi ve geliştirilmesidir. Linyitin akışkan yatak teknolojisine sahip santrallarda kullanılması halinde Türkiye gerçekten enerjide dışa bağımlılıktan kurtulabilir. Bir de Japonya’da deprem yüzünden infilak eden Fukuşima nükleer santralının yol açtığı felakete rağmen Türkiye’de nükleer santral kurulması konusundaki ısrarları nasıl karşılıyorsunuz? N. Türkiye’de nükleer lobisi çok güçlü. Bizde dünyanın aksine nükleer santral yapımını inatla devam ettirmeye çalışan bir anlayış hâkim. Fukuşima korkunç bir facia. Artık tüm uygar dünyada, Almanya, İtalya hatta Fransa ve Japonya’nın kendisinde yenilenebilir enerjiye dönüş var. Başkan Obama ve yardımcısı Biden ABD’de “New Energy for America” (Amerika İçin Yeni Enerji) başlıklı yeni bir enerji politikası ortaya attılar. Bunun arkasında da çok güçlü Apollo isimli bir düşünce kuruluşunun bir programı bulunuyor. Bu planın en önemli alt başlıklarından birisi önümüzdeki on yıl içinde yenilenebilir ve yerli kaynaklara 150 milyar dolarlık teşvik getirilmesi. Bunun en önemli unsuru da yerli imalatın yeşil enerjiyi destekleyecek şekilde geliştirilmesi ve teşvik edilmesidir. Bakın, herkes kendine korumacı. Örneğin, geçtiğimiz yıl dünyada farklı hükümetler yaklaşık 60 milyar doları bioyakıtlara ve yenilenebilir enerjilere teşviğe ayırdılar. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) çalışmalarına göre 2035’e gelindiğinde bu rakamın 250300 milyar dolar düzeyine çıkması bekleniyor. Ama Batılı dostlarımız bize geldiğinde, “Aman liberalleşin, serbestleşin. Teşvik vermeyin. Verirseniz ödemeler dengeniz altüst olur” diyorlar. Türkiye ne zaman yerli kaynaklara teşvik vermek istese Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü (WTO) sarı kart gösteriyor. Nükleerde ısrar yüksek komisyon için Peki, yenilenebilir enerji ve nükleer arasında tercihleri ne belirliyor? N. Bize sarı kart gösterenlere kendi ülkelerinden örnekler vererek işlerimizi yapmalıyız. Ama sorunuza cevap vermek gerekirse... Bir rüzgâr santralından birilerinin alacağı komisyon eğer dişinin kovuğunu doldurmuyorsa ama bir nükleer santraldan elde etmeyi umduğu çıkarlar çok daha büyükse bir bakıyorsunuz söylem değişiveriyor. Ben on tane rüzgâr santralına destek çıkacağıma tek bir nükleer santralla sırtım çok daha pek olur, deyip pratiğine teori uyduruyor. İyi de her şey para mı? Hiç mi insan, çevre sağlığı, bizden sonraki kuşakların geleceği düşünülmez? N. Hiç kimsenin umurunda değil. Verdikleri örnekleri hatırlayın. Evdeki tüpgazı nükleer santralla eşit riskte göstermeye çalıştılar. Sanki tüpgaz patladığı zaman kuşaklar, yüzyıllar boyunca etkisi devam edecek, sakatlıklar, ölümler sürecek... Böyle bir kıyaslamanın ne insani ne vicdani temeli var. Kaynaklar yetersiz diye göz boyuyorlar Güneş enerjisinde neler oluyor? N. Hem teşvikler yeterli değil hem de üst sınır koydular. Güneş enerjisi açısından çok şanslı bir ülkeyiz. Ama şu ana kadar güneş enerjisi hiç devreye girmedi. Türkiye’nin kurulu gücü 50 bin megavat. Buna 600 megavatı geçemez, diye üst sınır koydular. Göz boyamak için, “Enerjide bağımlılığımızı azaltıyoruz. Daha çok yerli kaynaklarımızı kullanacağız” diyorlar. Aynı şekilde yenilenebilir enerji kaynakları kullanımı da yüzde 33’ten yüzde 28’e gerilemiş durumda. Bunlar da somut rakamlar. Bir yandan bu söylem içindeler bir yandan da, “Türkiye’nin yerli kaynakları yetersiz. O nedenle ithal kömür ve doğalgaz kullanıyoruz” diyorlar. Bir kere doğalgazda yüzde 98 oranında dışa bağımlıyız. Türkiye’nin cari açığının en önemli unsuru bu. Petrolde de dışa bağımlılık oranımız yüzde 92. Türkiye’nin toplam ithalatının dörtte biri enerji ithalatına gidiyor. Birçok konuda olduğu gibi halkı aptal yerine koyuyorlar. Kamu kurumlarını yok pahasına sattılar Peki, bu işin yatırım felsefesi ne olmalı? N. Kamu ve özel sektör işbirliği... Ama bu iktidarın felsefesi devletin elinde ne varsa yok pahasına satmak. Kardeşim, ben özel sektör düşmanı filan değilim. Ama özel sektör gitsin, kapalı olmayan bir sistem içinde açık ihale kurallarına göre ihaleye girsin. Neyse onun doğru bedeli, şişirmeden, inşaatını yapsın; parasını da kazansın. Ama burada enerji sektöründeki kamu kurumlarının hepsi, TÜPRAŞ, Petrol Ofisi, yok pahasına satılıyor. Şimdi de Türkiye Petrolleri, özelleştirme adı altında iğdiş edilip, personeli mağdur duruma düşürülüp, tamamıyla kurumsal kimliğini silip sonra da kendi yandaşlarına özelleştirecekler. Petrol Ofisi özelleşti de ne oldu, Türk şirketi aldı dendi. Şimdi ise tamamı Avusturya şirketi OVM’ye geçti. TÜPRAŞ’ın çok yakın gelecekte çok büyük çoğunluğu yabancı şirketlere geçebilir. Buna hiç kimse de şaşırmasın. Bu kurumların hepsi yok pahasına satılmıştır. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle