19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul PB Edirne PB Kocaeli PB Çanakkale PB İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak PB Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y Ankara B 31 33 30 31 35 35 37 26 25 26 27 27 30 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B A A A B B B B PB PB PB 29 29 27 37 36 35 38 39 36 37 31 24 24 HABERLERİN DEVAMI Oslo Y Helsinki PB Stockholm PB Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris PB Bonn Y Münih Y Berlin Y Budapeşte A Madrid A Viyana A 19 21 21 19 22 21 22 19 31 31 36 31 35 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam A A A A Y B B B Y Y B A A 36 32 33 32 26 22 29 31 25 24 23 36 35 Ülkemizin kuzey ve doğu kesimlerinin parçalı ve çok bulutlu, Orta ve Doğu Karadeniz kıyıları ile Sinop, Artvin, Kars, Ardahan, Ağrı ve Iğdır çevrelerinin sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. 27 AĞUSTOS 2011 CUMARTES TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 27 Ağustos GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada tek bir kişi yok! FB’li ve Beşiktaş taraftarı bir TV yorumcusu ile tartışmaya cesaret edemeyen TFF Başkanı Bay Mehmet Ali Aydınlar… …FB’nin Şampiyonlar Ligi’ne katılamamasına zevkten dört köşe, hatta amatör kümeye düşmesine şapka çıkaracak kadar koyu bir GS’li Fatih Altaylı ile ekranda uzun uzadıya konuştu. Birbirini tutmayan açıklamalarının listesi de dün gazete sayfalarında. Bir örnek: Bay Aydınlar, 19 Temmuz’da Süper Lig ve Avrupa kupalarına hangi kulüplerin katılacağını bildirdiklerini söyledi; 15 Ağustos’ta “Şu an UEFA’nın bize ve kulüplere herhangi bir yaptırımı söz konusu değildir” dedi ve… on gün sonra FB’ye men kararı verdi! UEFA’nın Türkiye’yi ve Türk futbolunu aşağılayan baskısını sindirdi. İçeride dışarıda Türk futbolunu savunamadığı kamuoyunun ortak yargısı. Ama Bay Aydınlar; eleştirileri sineye çekiyor; istifa etme erdemini aklının ucundan geçirmiyor. İşte böylesi aslan yürekli, Türk futbolunu ve UEFA’yı bu denli anlamış bir başkandır Bay Aydınlar! UEFA’nın TFF’yi takmadığını kanıtlayan olayı Bay Aydınlar yaşadı. TFF’ye FB’ye men kararı aldırdığı gün şike sorumlusu Trabzonspor’u Şampiyonlar Ligi’ne terfi ettiriverdi. Bu oldubitti karşısında Bay Aydınlar ne yaptı dersiniz? Belki inanmayacaksınız: UEFA’yı aradı: Yana yakıla “Trabzon kararınızı bana önceden bildirmediniz, beni müşkül durumda bıraktınız” dedi. Bay Aydınlar; men kararına gerekçe olarak UEFA’nın sıfır tolerans ilkesinden söz ediyor. Ne var ki Bay Aydınlar; UEFA’nın, şikeden iki önemli yöneticisi cezaevine konulan Beşiktaş’ın Avrupa kupalarında yoluna devam etmesine neden göz yumduğunu açıklayamıyorlar. UEFA, Türkiye’ye 3. dünya devleti muamelesi yaptı. TFF; gönderdiği mektuptaki; “UEFA’nın amiral gemisi olan bir şampiyonaya şike yapmakla suçlandığı kamuoyuna yansımış, başkanı ve yöneticileri cezaevine konmuş bir kulübün katılması UEFA ve futbol camiası tarafından kabul edilemez” gibi vurgulamalara… TFF, yanıt verme cesaretini de göstermedi. TFF’nin UEFA’yı; futbol kulübünün başkanı ve yöneticileri cezaevinde olabilir ama; UEFA’nın bağımsız yargıya, AİHM’nin evrensel hukuk kurallarına zerre kadar saygısı varsa; Türkiye’de bir savcının henüz mahkemece doğrulanmayan iddialarını gerçekmiş gibi kabul etmemesi gerekirdi diye hemen karşı mektupla yanıtlaması gerekirdi. UEFA’nın mektubunda kanıt olarak gösterdiği, “şike suçları ile suçlularının kamuoyuna yansıdığını” içeren sözlerine gelince: Bu, soruşturmanın gizliliğine savcıların ne kadar duyarlı olduğunu ve polisin gizlenen belgeleri medyaya sızdırarak yargısız infaz gerçekleştiğini kanıtlayan, Türk adaleti ve polisi açısından, yüz karası bir olaydır. TFF kararını onaylamayan birçok AKP’li bakan arasında, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, FB’ye yargısız infaz gerçekleştiğini söyledi. İyi güzel de Sayın Bakan; yargısız infazın kaynağı İstanbul polisi. Polis hükümetin emrinde. FB’ye karşı yargısız infaz belgelerini polis medyaya sızdırırken hükümet neden sustu? Bugün varılan sonuçta TFF kadar; hükümet de sorumlu. Hele seçimden önce FB’ye gülücükler dağıtan Başbakan RTE’nin, polisin şike araştırmalarını herhalde bildiği halde, soruşturmayı seçimden önce başlatmayıp, seçimden sonraya kaydırması, milyonlarca taraftar oylarını yitirme kaygısına bağlanır elbette! Ali Koç, hiçbir kulübü hatta TFF’yi kırıp dökmeden açıkladı: FB yöneticileriyle futbolcularının hakları olan şampiyonluğu hiçe sayan TFF kararından sonra jurnalcilik ile suçlanan GS ile taraftarları kan kırmızı FB karşıtı Trabzonspor ile Süper Lig’de olaylı maçlar oynamak yerine, Bank Asya Ligi’ni yeğlediklerini kamoyuna duyurdu. FB’nin kararını aynı gece aynı saatte yorumlayan spor yazarları, örneğin Atilla Gökçe, kulübün Süper Lig’den vazgeçmesine karşı çıktı. O ve diğer kimileri başvuruyu TFF’nin reddedeceğini söylüyor. Bu ve olası yorumların gerçeğinde FB’siz ligin tadı tuzu olmayacağı, üstelik kalan kulüplerin maddi açıdan nemalanamayacağı kaygısı yatıyor. Bu tür düşünenler; ne FB’nin tarihsel geçmişinden kaynaklanan satın alınamaz onuruna, ne de “Şampiyonlar Ligi’nden şike yaptığı iddiasıyla men edilen FB’nin Süper Lig’de nasıl oynayacağına” mantıklı bir açıklama da getirmeden konuşuyorlar. TFF başvurusunu kimi gerekçelerle geri çevirirse; FB, kongreyi toplayıp Süper Lig’den çekilme kararı almalı. Para almasa da FB’de kalacağını ifade ederek gerçek futbol ve ahlak adamı olduğunu kanıtlayan Alex dışında, öncelikle başta terbiyesiz Lugano olmak üzere dileyen yabancılar ayrılsın FB’den. Bir yıl sonra yepyeni öyle bir FB doğar ki... 112 Acil hattına gelen 65 bin telefonun 64 bini gereksiz aramalardan oluşuyormuş. Bu tür hatların tanınması ve kamuoyunda bir bilinç oluşması için fazlasıyla reklamı yapılıyor. Anlaşılan reklamlar işe yaramış. Yaramış ama tam da bize özgü biçimde. 112 Acil’i herhalde tuşlaması kolay olduğu için en çok çocuklar arayıp meşgul ediyormuş. Bunun yanında telefonu açıp küfür edenler, sapıklar, boş konuşanlar, ilgili ilgisiz konularda soru soranlar da varmış. En komiği de bu hatlar ücretsiz olduğu için, örneğin hesabı kapanan telefonunun açılıp açılmadığını denemek için de arayanlar oluyormuş. Yetkililer zaten personel sayısının yetersiz olduğunu ama bu gereksiz aramalar yüzünden hatların sürekli meşgul duyarsız yetişkinlere ne denir, bu garip durum nasıl açıklanır o da ayrı konu. 112 Acil yetkililerinin bir şikâyeti daha var. O da trafikte ambulanslara yol verilmeyişi... Gerçekten de hepimiz zaman zaman görüyoruz. Ambulans kıyameti koparsa da insanlar özellikle sıkışık trafikte pek oralı olmuyor. Hatta pek çok kişide, “içinde hasta yok, kendine yol açmak için yapıyor” gibi garip bir inanış var. İstanbul trafiğinde başına bir şey gelip de hastaneye gidenler olayın gerçekten nasıl vahim bir boyutta olduğunu bilirler. Ne yazık ki Somali gibi olaylarda fazlasıyla duyarlı olduğumuzu göstermeye çalışıyoruz ama gerçekte günlük hayattaki en basit konularda bile yardımlaşma konusunda sınıfta kalırız. GÜNDEM Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Acil Durumlar çıktığını söylüyorlar. Bu ne anlama geliyor? Kimi zaman gerçekten çok acil bir durumda hizmet verememek, örneğin ambulans gönderememek ve belki de birkaç dakika farkla kurtulabilecek bir hastayı kaybetmek anlamına geliyor. Telefonları oyuncak haline getiren çocukları nasıl engelleriz bilemiyorum ama böyle bir hattı bile meşgul edecek kadar Bilirkişiye göre kent planına uymuyor, çevreye zararlı ve trafik için lüzumsuz biri adliyedir. Haklarında açılan davalar ve soruşturmalar nedeniyle sık sık savcılara ifade vermek zorunda kalırlar. Bu, benim de Ankara’da sıklıkla yaşadığım bir durumdu. Ya savcılık kalemi arardı ya da gazete bürosuna yakın Çankaya Polis Karakolu’ndan bir polis uğrar tebliğ ederdi. Karşılıklı zaman uygun olursa bir çayımızı içer, söz arasında sorardı: Tebligatta belirtilen gün adliyeye kendiniz gelirsiniz değil mi? “Elbette” derdim. Savcı dosyayı çıkarır, yazımız ya da haberimiz nedeniyle açılan soruşturmayı özetler, ifademizi alırdı. Kimi klişe bölümleri kendisi sekretere yazdırırdı. “Belgeleri toplumu bilgilendirme amaçlı kullandım”, “kimseye hakaret kastım yoktur”, “gazetecinin haber kaynağını açıklamama hakkı vardır” gibi... Dava açılırsa gazetenin avukatı devreye girerdi, açılmazsa dosya kapanırdı. AKP dönemiyle birlikte yukarıda aktardığım hukuki, olağan tablo değişti. Son Aydınlık, Ulusal Kanal, İşçi Partisi operasyonu bir kez daha gösterdi ki, yargının gözünde, daha doğru anlatımla özel yetkili yargının gözünde gazetecilikhabercilik faaliyeti ile terör faaliyeti arasında herhangi bir fark yok. Bu durumda ortaya şöyle bir örgütlenme yapısı da çıkmış oluyor: Haber amaçlı terör örgütü! İktidarın bombayla kitabı, kalemle kurşunu aynı “tehlikede” görmesinin bir uzantısı olarak, savcılar da artık aynı mantıkla hareket ediyor! Normalde basın savcısının ilgi alanına giren bir konunun, Türk Ceza Yasası’nın (TCY) en ağır maddelerine dayalı işlem yapan özel yetkili savcıların alanı haline gelmesi yargı sistemimizi ortaçağ mantığına götürdü. Elinde çekiç olan, her şeyi çivi olarak algılar. Elinde özel yetki olan da her şeyi terör faaliyeti olarak algılıyor. Cep telefonlarının kapsama alanı ne kadarsa bu mantığın kapsama alanı da o kadar geniş. Özellikle gazetecilik faaliyetlerinden suç üretmek sadece bu mesleği yapanlara değil tüm topluma yönelik sonuçları olan bir yaptırım. Her şey bir yana toplumun bilgi edinme, haber alma hakkı özel yargının çizdiği sınırlara indirgeniyor. O nedenle sadece gazetecilerin değil tüm toplumun son operasyona bu gözle bakması gerekiyor. Aydınlık, Ulusal Kanal ve İşçi Partisi’ne yönelik son operasyonun gerekçesi iki yıl önce yayımlanan Başbakan’a ait ses kayıtları. İddiaya göre bu yasadışı dinlemeydi ve dinleyenden yayımlayana kadar herkes suçluydu. Yasadışı dinlemelere medyanın ve yargının bakışında tam bir çifte standart var. Eğer konuşmalar iktidarın aleyhine ise dinleyen ve yayımlayan suçlu. Eğer konuşmalar, iktidarın aleyhine değilse, hatta iktidar medyasının hedef haline getirdiği kişi ve kurumlara ilişkinse konuşan “suçlu”; yayımlayan büyük bir gazetecilik başarısı gösterdi! Bir iki değil, onlarca örneği olan bu durum hukuk zemininde nasıl anlatılabilir? “Gazetecilik başarısı” gösterenlerden bazıları hakkında herhangi bir tutuklama ya da alacakaranlık gözaltısı olmaksızın dava açıldı. Bir yandan da onların ortadan kaldırılması için kulis faaliyeti yürütülüyor. Medyanın kendisinin ortaçağ mantığının parçası haline gelmesi hüzün verici. Ancak... Ne olursa olsun, her şeye karşın karamsarlığa pay vermemek gerekiyor. Medyanın büyük bölümünü iktidarın basın kolları haline getirebilirsiniz, bir o kadarını sindirebilirsiniz ama tümünü susturamazsınız. Gün gelir, kocaman bir balona bir topluiğne yeter. Üçüncü köprü ‘aykırı’ çıktı ÖZLEM GÜVEML 3. köprü ve çevre yolu ile bağlantı yollarının geçeceği güzergâhları içeren Kuzey Marmara Otoyolu Planı’nın iptali istemiyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na açılan davada bilirkişi, söz konusu işlemin planlama tekniklerine, şehircilik ilkelerine, kamu yararına ve imar mevzuatına uygun olmadığı kanısına vardı. 17 Haziran 2010 tarihinde onaylanarak 1 Eylül 2010’da askıya çıkarılan 1/25.000 ölçekli Kuzey Marmara Otoyolu Nâzım İmar Planı’nın iptali istemi ile CHP İstanbul Milletvekili avukat Mahmut Tanal’ın açtığı davada, bilirkişi heyetinin hazırladığı rapor tamamlandı. Prof. Dr. Lale Berköz, Doç. Dr. Funda Yirmibeşoğlu, Yard. Doç. Dr. Özhan Ertekin tarafından hazırlanan rapor İstanbul 2. İdare Mahkemesi Başkanlığı’na gönderildi. Raporda, Kuzey Marmara Otoyolu planının üst ölçekli 1/100 binlik İstanbul Çevre Düzeni planına uygun olmadığı tespitine yer verildi. 3. köprünün Çevre Düzeni Planı’na işlenmediği, plan raporunda da herhangi bir karar bulunmadığı belirtilerek “Alt ölçekli plan kararlarının üst ölçekli planda yer almadığı bu bakımdan da uygun olmadığı tespit edilmiştir” denildi. Ekolojik denge bozulacak 3. köprü güzergâhı gibi plan sınırları içindeki tüm arazi kullanım kararlarını etkileyecek ölçekteki bir konunun plan notlarına eklenerek çözümlenmesi de planlama tekniklerine aykırı bulundu. 3. köprünün orman ve su havzası alanlarından geçtiğine dikkat çekilerek bu kapasitedeki otoyollarınıorman alanlarının tahribatına, havzaların kirlenmesine, yaban hayatının etkilenmesine ve ekolojik dengenin bozulmasına yol açacağı vurgulandı. Raporda, 3. Karayolu Boğaz Geçişi’nin İstanbul’un kentsel yayılmasını hızlandıracağı da belirtilerek bu durum, 2. köprüden örnekler verilerek açıklandı. Köprünün güzergâhı itibarıyla kentin kuzeyinden bypass olarak geçeceği kaydedilerek transit amaçlı kullanım öncelikli olduğu için kent içi ulaşımın rahatlamasının mümkün olmayacağı vurgulandı. Transit trafiğin Boğaz geçişlerindeki payının sadece yüzde 23 dolayında olduğu belirtilerek “Bu pay, yeni bir köprü yapımını gerektirmeyecek derecede düşüktür” tespiti yapıldı. RTÜK Başkanı’ndan üst kurulların bağımsızlığını kaldıran KHK yorumu ‘Resmi Gazete’de gördük’ FIRAT KOZOK ANKARA RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, RTÜK’ün de aralarında bulunduğu üst kurulların bağımsızlığını kaldırdığı eleştirilerine neden olan kanun hükmünde kararnameden Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra haberdar olduklarını söyledi. Dursun, seçim dönemi raporları konusunda da içinin rahat olduğunu söylerken, Ulusal Kanal ve Halk TV’nin belli siyasi eğilimlerin yanında olduğunu ileri sürdü. RTÜK Başkanı Prof. Dr. Dursun, kurulun projelerini ve gündemini Cumhuriyet’e değerlendirdi: Sayın Arınç’ın sert tepki gösterdiği evlilik programlarından birinin aynı tarihlerde RTÜK üyelerinin oylarıyla ceza almaktan kurtulduğu ortaya çıktı. Bu ilginç bir tezat oluşturmadı mı? Sayın Bakan’ın o programlar hakkında olumsuzluğu öne çıkartarak, rahatsızlığını dile getirmesi, saygıyla karşılanması gereken bir husus. Ama, Sayın Bakan’ın o açıklamasından sonra bizim o programlara yö nelik olarak ‘Sayın Bakan karşı öyleyse biz de hemen ceza yazalım’ diye bir politika geliştirmemiz elbette ki mümkün değil. Bu dönemde daha kararlılıkla bunların üzerine gideceğiz. Çünkü aile değerleri yıpratılıyor, insanlık onuruna aykırı yayınlar yapılıyor. RTÜK’ün özerkliğiyle ilgili bir sıkıntı oluşturmadı mı sizce? Özerklikle ilgili bir tartışmayı gündeme getirdi, orada haklısınız. AB nezdinde bizim gibi kurumların özerkliği hususunda bir tartışma gündeme gelebilir mi? Belki bazı platformlarda bu söz konusu edilebilir. Ama neticede bu hükümetin tercihi. Bunun cevabını da hükümet verecek. Dolayısıyla hükümet bunun cevabını hazırlamış bulunuyor ki böyle bir düzenleme yaptı. Sizin bir itirazınız oldu mu düzenlemeye? Hayır, böyle bir düzenlemenin yapılacağından bizim herhangi bir bilgimiz yoktu. Biz de yayımlandıktan sonra haberdar olduk. Buradaki düzenleme RTÜK’ü ciddi anlamda etkileyebilecek bir şey değil. Gözyaşlarıyla izlendi ersin’in Erdemli ilçesinde, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü arazisinde bulunan ODTÜ Geliştirme Vakfı İlköğretim Okulu’nun bazı bölümleri “kıyı kenar çizgisi” içinde kaldığı gerekçesiyle Limonlu Belediyesi ekiplerince yıkıldı. Belediye ekipleri, emniyetin denetiminde yıkım işlemi için önce sınıfları boşalttı. Veliler ve okul personeli yıkımı gözyaşları içinde izlerken yıkım işlemini belediye başkanı Mehmet Topkara yönetti. Topkara ile okul müdürü Seval Karakuş arasında bir süre yıkımın ertelenmesi konusunda tartışma yaşandı. Polisin önlem aldığı yıkım sırasında, veliler ve okul yöneticileri ekiplere bir süre direndi. (Fotoğraf: ABİDİN YAĞMUR) ‘12 EYLÜL UTANÇ MÜZES ’ M ‘Bu lanet dönem, ne yazık ki hızla sürüyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Devrimci 78’liler Federasyonu’nun 6 Eylül’de açacağı “12 Eylül Utanç Müzesi”nde, 1980 darbesi döneminden kalan bilgi, belge ve dokümanlar, devrimcilere ait anılar, son mektuplar ve giysiler sergilenecek. Devrimci 78’liler Federasyonu, dün düzenlediği basın toplantısında, 627 Eylül günleri arasında Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde açacağı 12 Eylül Utanç Müzesi’yle ilgili açıklama yaptı. Federasyon adına açıklama yapan Hüseyin Esentürk, “Darbenin 31. yılındayız ve bu lanet dönem, ne yazık ki olanca hızıyla devam ediyor. Tüm kurum ve kurullarıyla güçlenerek sürmekte olan 12 Eylül’e ve darbelere karşı olmanın bir sistem sorunu olduğunu, bugün yaşadığımız her şeyin başladığı o güne karşı çıkmanın artık somut olarak bugünle doğrudan ilişkili bir yaklaşımla anlamlı kılınabileceğini biliyoruz. Geçen yıl federasyonumuzca organize edilen 12 Eylül Utanç Müzesi’ni bu yıl 627 Eylül günleri arasında sergileyeceğiz. Müzenin açık kalacağı günler boyunca faşizmin ve ürünü olan darbelerin ülkeye ödettiği bedelle ilgili belge, bilgi, doküman, resim, karikatür, fotoğraf sergilenecek ve panel, forum, konferans, sempozyum, film gösterimleri düzenlenecek” dedi. ki bakanlıktan açıklama Haber Merkezi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı yazılı açıklama yaparak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in ağabeyi Osman Çelik’in, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in girişimleriyle serbest bırakıldığı iddialarını reddetti. 25 Ağustos 2011 tarihinde gazetemizde Levent Gencelli imzasıyla yayımlanan haberde eski Başbakanlık Danışmanı ve Bursa’da yayımlanan Yenidönem gazetesi yazarı Yüksel Baysal’ın yazısına atıf yapılarak “Bursaspor operasyonu kapsamında tutuklanan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in ağabeyi Osman Çelik’in, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in girişimleriyle tahliye edildiği” iddiasına yer verilmişti. Adalet Bakanlığı’ndan konuyla ilgili yapılan yazılı açıklamada, iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtildi. Bakanlık açıklamasında, “‘Erdoğan serbest bıraktırdı’ başlıklı haberde öne sürülen ‘Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in ağabeyi Osman Çelik’in, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in girişimleriyle tahliye edildiği’ yönündeki iddialar kesinlikle doğru değildir” denildi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada da iddia reddedilerek, “Sayın Bakan’ımızın aynı kabinedeki bir başka bakan arkadaşıyla irtibatının sağlanması için, Sayın Başbakan’ı devreye soktuğu iması bile, söz konusu iddiaların ne kadar mesnetsiz olduğunu açıkça ortaya koymaktadır” ifadesine yer verildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle