27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 12 AĞUSTOS 2011 CUMA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER GÖRÜŞ ABDULLAH TEKİN Halikarnas Balıkçısı olarak da bilinen Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın Azra Erhat’la olan mektuplaşmaları başlı başına bir kültür alış verişi niteliğindedir. İkilinin ele aldıkları yabancı yazarlar da vardır ki bunlardan biri Saint Exupery’dir.Exupery aynı zamanda iyi bir pilottur ve temel istemi, “insanı özgürlüğe kavuşturmak için , onu kendi kendini yönetir hale getirmedeki” başarıdır. Exupery’nin bu konudaki düşünceleri “hümanist” çerçeveler içinde değer bulmalıdır. Kültürlere renk veren ögeyi de Exupery “hümanizma” olarak değerlendirir ve insanın asıl varlığı kültürü ve o kültüre renk veren insancılığıdır”der. Ne ki bu aşamada kültüre renk veren insancılığın (dolayısıyla da kültürün) yabancılaşma tehlikesi söz konusudur.Nitekim birkaç aydan beri insanlar gazete,dergi ve özellikle kitap okumayı bir kenara bırakmışlar, hatta TV ekranlarındaki haber bültenlerini izleyenlerin sayısı bile hayli azalmış gözüküyor. Sabahın erken saatlerinde gazetecinin yolunu bekleyenler şimdilerde başlıklara göz atmakla yetiniyor.. Bir çok insan ya “münzevi” olmayı yeğleyip bir köşeye çekilme yaklaşımı içinde yansıyor ya da katı yönetimlerde gözlenen bir tür “sürü” niteliğine bürünme aşaması söz konusu oluyor. Daha önemlisi, umutsuzluk denizinde yüzenlerin sayısı giderek artıyor.. Kültürel yabancılaşma bu tür ciddi tehlikeleri karşımıza çıkarmakta ve insan için iki seçenek bırakmaktadır: Ya kendini tamamen bir köşeye çekecek,ya da sürüye katılmayı kabul edecektir. Kendini “inziva”ya çeken insanlardaki umutsuzluk, bıkkınlık ve yorgunluk sürü olma tehlikesine platform hazırlayabilir. Ancak “aysberg” örneği görülmeyen esas tehlike ise kendini ve çevresini değiştirmeye çalışan insanların sayısındaki hızlı düşüştür. Oysa bu ne kadar önemli bir edimdir. Halikarnas Balıkçısı Sürgün olara gittiği Bodrum’da tek başına doğayı,toprağı ve denizi ele alıp düşünmüş,çalışmış ve bir cennet yaratmıştır.Orada edebiyat çalışmalarını da sürdürmüş,daha önemlisi turizm çalışmalarını başlatmıştır. Balıkçı’nın çalışkan yaratıcı ve üretken yapısına bakıp şaşırmamak elde değildir. Onun yılmayan,gücenmeyen , kırılmayan tam aksine daha azimli, bilinçli ve inançlı yaklaşımları bir yana, bir çok insan bir kaç aydan beri ne doğru düzgün gazete ne dergi ne de kitap okuyor. Kültürel içerikli çabalar yabancılaşan kültürün bir yerlerinde saklanmış gibi.. Kesin olan şu ki, insanlar sürüye katılma tehlikesiyle karşı karşıya bulunmaktadırlar.. Askeri ve Mülki Cihetler... Bu yılki tarihi uzlaşmada ikilem ve görüş ayrılıkları sürüyordu. Gerçi eşbaşkanlık sona ermişti ama komutanlar sanık arkadaşlarının mağdur olmasını önlemişlerdi. Ancak, şura haftasında bir rol değişimine tanık olduğumuzu sanıyorum: Sert ve kuralcı olarak tanınan Ciheti Askeriye, istifa tepkisinin “saygılı ve zarif” olmasına özen gösterirken; “yumuşak ve zarif” olması beklenen Ciheti Mülkiye, anayasa oylamasını hatırlatan, kendinden emin bir “Evet ama yetmez” üslubu sergiliyordu. Bozkurt GÜVENÇ skeri Şura öncesi, ülke yönetiminde AskerSivil (Ciheti Askeriye ve Ciheti Mülkiye) ikilemi, bir kez daha gündeme geldi. Sayın Başbakanımızın şuradaki yeni oturma düzeniyle ve yardımcısının “Bir köyde iki muhtar olmaz” açıklamasıyla, tarihi ikilem çözümlenmiş göründü. Oysa sorun bir halk deyimiyle çözülmeyecek kadar derinlerde. “Bir köyde iki muhtar olmaz” doğru, ama kentlerin, ülkelerin yönetiminde daima birden fazla muhtar olmuştur. Halkın seçtiği belediye başkanlarına karşılık, merkezi yönetimin atadığı valiler vardır. Osmanlı’nın şehremini, subaşı ve kadılardan ve bizim köylerden çok daha önce Bizans Devleti’nin örgütlenmesi: İmparatorluk MS 5. yüzyılda beylerbeyliklerden, beyliklerden, eyaletlerden ve vilayetlerden oluşuyordu. İmparatorun atadığı beylerin ve valilerin yanında kumandanlar bulunurdu (Coon). Tarımsal üretimin yönetiminde, politikacı, asker ve köylü üçlüsünün çekişmesinde sorunlar yaşanmış. Tarihçi Baynes ve Ostrogorsky geç dönemlerde, kumandanların valilerden önce geldiğine işaret ederler. Köprülü Hoca kabul etmemişti, ama Osmanlı kurumları Bizans’tan çok yönlü etkilenmiştir. bulamadığım “Ciheti Askeriye / Ciheti Mülkiye” ayrımının, darbelerden önce dilimize yerleştiğini sanıyorum. Kültürel Yabancılaşma ert, yumuşak ve zarif iktidarlar Adını “The Soft Power” (2004) (Yumuşak Güç)” kuramıyla duyuran Joseph Nye Jr, “The Future of Power (İktidarın Geleceği)” kitabında, politika ve diplomasideki sert ve yumuşak yönetimlere ek olarak, “akıllı / zarif (smart) bir iktidar”dan söz ediyor. Kaba (sert) güçler, askeri ve siyasi olanlardır. Yumuşak güç ise zekâ testleriyle ölçülebilen kişisel bir IQ’dan çok, “duygusal bir zekâ”, bir gelecek (görev, ülkü) vizyonu gerektiren “sözel olmayan” bir “yedinci duyumdur” (CBT). Dr. Nye, “duygusal zekâ”ya örnek olarak ABD başkanlarını karşılaştırıyor: Nixon’un IQ’su belki yüksekti, ama Roosevelt’in “yedinci duyumu” gelişmişti. Başkan Reagan bir gelecek vizyonuyla (bilinciyle) topluma güven vermişti. Çağımızın efsane lideri Mahatma Gandhi kürsüde zayıf bir konuşmacıydı, ama sözel olmayan (bedensel) iletişim gücüyle büyük bir ülkenin bağımsızlık savaşını yönetmişti. Joseph Nye’ın “Yumuşak İktidar” önerisi; Bush yönetiminin “Güçlünün Adaleti” ilkesini savunduğu; Huntington’un İslam âlemine savaş açılmasını önerdiği; ABD’nin serbest pazarcı “Küreselleşen Dünya”yı pazarladığı ve Fukuyama’nın “Devlet İnşası” kitabını yayımladığı 2004 yılına rastlıyordu. Dr. Nye, son kitabında, “Akıllı ve zarif iktidar” ilkesini benimseyen Hillary Clinton’ın çokkutuplu bir dünya yerine “çokortaklı bir dünya” politikasını hayranlıkla övüyor. (Barışçı Hillary’yi ben de kutlamıştım, ama yönetim felsefesini tam anlamadan, B.G.) “Akıllı ve zarif bir iktidar” politikası, ülkemizin birlik, kimlik ve etnik sorunlarının çözümünde ne kadar etkili olabilir? Bilemiyorum. Bu yılki tarihi uzlaşmada ikilem ve görüş ayrılıkları sürüyordu. Gerçi eşbaşkanlık sona ermişti, ama komutanlar sanık arkadaşlarının mağdur olmasını önlemişlerdi. Ancak, şura haftasında bir rol değişimine tanık olduğumuzu sanıyorum: Sert ve kuralcı olarak tanınan Ciheti Askeriye, istifa tepkisinin “saygılı ve zarif” olmasına özen gösterirken; “yumuşak ve zarif” olması beklenen Ciheti Mülkiye, anayasa oylamasını hatırlatan, kendinden emin bir “Evet ama yetmez” üslubu sergiliyordu. Ne dersiniz? Notlar Baynes, Norman, 1977 The Byzantine Empire. CBT, Cumhuriyet Bilim Teknoloji, No. 1272 “Yedinci Duyumuz” Coon, Carleton, 1964 The Story of Man. Fukuyama, Francis, 2004 Devlet İnşası (çeviri). Güvenç, Bozkurt, 1993 (2010) Türk Kimliği. Huntington, Samuel, 1996 Medeniyetler Çatışması (çeviri). Kınalızade Ali Efendi, Ahlakı Alai (bkz Güvenç). Köprülü, M. Fuad, 1931 Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri. Naima, Mustafa, 1967 Naima Tarihi (Zuhuri Danışman sadeleştirmesi). Nye, Jr., Joseph S. 2004 Soft Power; 2008 The Powers to Lead. Ostrogorsky, Georg, 1986 Bizans Devleti Tarihi (çeviren Fikret Işıltan). S ETT Otobüsündeki Şortlu Kız... Sen kalk şortla İETT otobüsüne bin... Üç aylar başladığında bir okurum notunda “Otobüsün hafif sakallı şoförü saatine baktı ve sağa çekip durdu” diyordu... Yolcular arıza mı var diye tam bakarken... Şoför yerinden kalkıp yolculara döndü, elini kulağına koydu, gözlerini kapattı “Allahuu ekber...” diye başladı... Ezan okuyor... Demek ki saatine baktı, ezan vakti... Yolcular ne yapsınlar, dinlediler, sonra yola devam edildi... (.......) Demek ki müezzini otobüs şoförü yapmışlar... İyi ki bastırıp umreye götürmedi yolcuları... Voleybolcu Nurcan İbrahimoğlu ise önceki gün şortla otobüse binerken belki Paris metrosuna bindiğini sandı... Oysa otobüs İETT otobüsü... Vakit ramazan... Yolcu oruç... Şeyhinin ona “Oval cisimlere bakmak iyi değildir” dediği aklında 40 yaşlarındaki yolcunun... Demek ki o an önünde oval cismi gördü... Üstelik bu oval cismin iki tane de bacağı vardı... Ve kalkıp uyarı olarak voleybolcu Nurcan’ın dudağını patlattı... Bizler başından beri “Sıra bize gelecek” derken, belki içinizden “Bizim neyimiz var ki, neremize sıra gelecek?” dediniz... Görüyorsunuz; ramazanda oynayan ağzınız, cumaya yönelmemiş ayağınız, hoca efendiyi dinlemeyen kulağınız, harama bakan gözünüz, telefonda konuşan diliniz, ya da şort giyen bacağınız varsa.... Bu yetiyor; sıranın size gelmesine... Yok eğer sessiz, pısırık, tepkisiz kalıp sıranın size gelmesini beklediyseniz... Sıra size geldiğinde ise çırpınsanız, yırtınsanız, başınızı taştan taşa vursanız faydası yok... İşte; şortu yüzünden otobüste dayak yiyen genç kız boşuna çırpınıyor... İETT şoförü, dinci medya, iktidarın yandaşları, adli tıp, karakol... Tümü el ele verdiler, dudağı patlayan genç kızın yalan söylediğini işliyorlar durmadan... O zaman şöyle olmuştur: 40 yaşındaki adamın dudağı patladı... 19 yaşındaki voleybolcu genç kızın orucu kaçtı... İETT şoförü şort giymişti... Ne bilelim biz... En iyisi yazları şort yerine gri palto giyeceksin... A Nizami ordu kurulurken onbaşı, yüzbaşı, ve binbaşı rütbeleri aynen Bizans’tan alınmıştır (Güvenç). Binbaşı ile albay (alay beyi) rütbeleri arasında bugünkü askeri ve mülki “kaymakamlar” (kaim makamlar) bulunuyordu. Abbasiler döneminde halifenin yetkileri genişletilince dini şeriatın yanında bugün “sıkıyönetim” dediğimiz örfi siyaset oluşmuştu. Fatih Kanunnameleri buna paralel bir uygulama idi. Osmanlı Medresesi giderek dini (nakli) öğretime yönelirken Enderun Mektebi’nde felsefi (akli) ve askeri bilimlerin Türkçe eğitimi sürmüştür. Tarihçi Naima, Kınalızade’nin “Ahlakı Alai” eserinde yer alan “Adalet Çemberi”ni şöyle yorumlamıştı: “Mülk ve devlet asker ve rical iledir!” Her türlü yeniliğe ve değişmeye direnen ve sultanları tahtından indirecek kadar güçlenen Yeniçeri Ocağı’nın söndürülmesi “Hayırlı Vaka” olarak geçmiştir tarihe. Osmanlı yönetiminde askeriyeden sayılan ilmiye mensupları Tanzimat döneminde yerlerini tüccar ve âyâna bırakırken tıbbiye, harbiye, mühendishane ve mülkiye askerler tarafından kurulmuştu. İkinci Meşrutiyet’i hazırlayan ve yöneten gençlerle Kurtuluş Savaşı’na öncülük edenlerin önemli bir bölümü askerdi. Yazılı kaynağını tam C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle