24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 7 TEMMUZ 2011 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER İleri Demokrasi Kapitalizminde Futbol ve Sağlık Skandalları Ucubeler çinde Bir Ülke! Uzun mu uzun bir liste! Aydınlık gazetesinde yayımlanan bu listede tutuklu muvazzaf askerlerimiz bir bir sıralanmış! Orgeneralinden koruna, tümüne, tuğuna, albayına, yarbayına, binbaşısına, yüzbaşısına, çavuşuna, erlerine... Utanç duydum! Bir kez daha utanç duydum! Benim gibi milyonlarca yurttaş da bu utancı duymuyor mu? Duymuyorsa Atatürk Cumhuriyeti bir çıkmaza saplanmış demektir, daha doğrusu bir batağa... Halkın oylarıyla seçilmiş kişiler milletvekili olmuşlar ama Meclis’e sokulmuyorlar. CHP “Biz sonuna kadar savaşırız, hakkımızı savunuruz!” diyor. AKP lideri ise “Tükürdüklerini yalayacaklar” yanıtını veriyor. Bütün bunlar gözlerimizin önünde!.. Kimimiz utanıyoruz, kimimiz seviniyoruz, kimimiz de şaşkın şaşkın bakınıyoruz!.. İş büyüdükçe büyümekte!.. Şimdi sıra spora geldi. Tarihsel bir güç olan Fenerbahçe, savcıların çağrısıyla hesap vermekte... Daha doğrusu neyin hesabını vereceğini de bilmiyor. Birtakım işler dönmüş, Fenerbahçe’nin başkanından başka, kırka yakın kişi de gözaltına alınmış... Silahlı Kuvvetlerimizin nerdeyse yarısı içerde, şimdi de spor dünyamızın büyük bir bölümü... “Deniz Feneri” gibi davalar yıllardır sürüncemede bırakılmışken... Benim gibi kökten Fenerbahçeli olanlar, yani milyonlarca kişi şu anda neler düşünüyor? Neyin, nerden, hangi sert rüzgârların estiğini? Şike var mı, yok mu? Sanki başka alanlarda şikemike yokmuş gibi... Bula bula Fenerbahçe’yi mi buldular toplumdaki binbir yolsuzluğun suçlusu olarak? “Tükürdüklerini yalayacaklar.” Bir Başbakan’a yakışır mı, eski zamanın Kasımpaşa kabadayılarına yakışan böyle bir söz! CHP kendince haklı bir davranış içinde, halkın seçtiği milletvekillerine sahip çıkıyor. Sonuna dek bu yolda direneceğini açıkça söylüyor. Buna yanıt, “Tükürdüklerini yalayacaklar” olur mu? Ben yetmiş yıldır basın dünyasının, dolayısıyla politikanın içindeyim. CHP’nin tek parti, DP’nin on yıllık iktidarı, derken askeri yönetimler!.. Hiçbirinde böyle çirkin konuşmalar duymadım. Ne Menderes’ten, ne Demirel’den, ne Ecevit’ten, ne de Erbakan’dan... Biraz daha yaşayabilsem bilmem daha neler göreceğim? Ne gerçek ucubeler, ucubelikler!.. Nereye, hangi kuruma el atsanız benzer yolsuzluk ve sahtekârlıklar çıkıyor ortaya. Ben gittikçe daha çok, iyice kirlenmiş, yozlaşmış, oportünist, hilekâr, fırsatçı, ikiyüzlü insanların çoğunlukta olduğu bir toplumda yaşadığımız kanısını ediniyorum. Muhafazakârlığın artışı ahlak ve dürüstlük getirmiyor. Prof. Dr. Coşkun ÖZDEM R ereyi kurcalasanız yolsuzluk, usulsüzlük, kanunsuzluk, kuralsızlık var. Son günlerde futbol dünyamızdaki skandallar, şike, rüşvet, teşvik primi gündeme geldi. Bütün haberlerde bu konudaki görüş ve tartışmaları dinliyoruz. Ben çocukluğumdan beri futbolu seven ve izleyen bir insanım. Ama profesyonellikten sonra bu dünyayı hiç de masum bulmuyorum. Takım tutarken içim hiç de rahat değil. Milyonlar, milyarlar dönüyor içinde. Futbolculara, teknik direktörlere ödenenler baş döndürücü. N B Birkaç gündür gazetelerde yine ihale yolsuzluklarını okuyoruz. Nereye, hangi kuruma el atsanız benzer yolsuzluk ve sahtekârlıklar çıkıyor ortaya. Ben gittikçe daha çok, iyice kirlenmiş, yozlaşmış, oportünist, hilekâr, fırsatçı, ikiyüzlü insanların çoğunlukta olduğu bir toplumda yaşadığımız kanısını ediniyorum. Muhafazakârlığın artışı ahlak ve dürüstlük getirmiyor. Kadınlara uygulanan şiddet Türkiye’de yaşayan insanların ne kadar kolay cinayet işlediğini, özellikle kadınlara karşı ne kadar şiddet uyguladığını dehşetle izliyoruz. Türlü çeşitli yolsuzluk, usulsüzlük, kanunsuzluklar ortaya döküldükçe ben kendi alanımda, tıpta sağlıktaki, sahtekârlıkları ve onların neden denetlenmediğini düşünürüm. TV kanallarının birçoğunda hekim, eczacı, farmakolog, kimyager ve hatta profesör unvanı taşıyan konuşmacı ve programcılar halka şifa dağıtımı yapıyor, kendi ürettikleri ilaçları, kapsülleri pazarlıyorlar. Her hastalık için ilaç var. Kanseri, damar tıkanık asketbolcu kızlarımızla sevindik Ve kuşku uyandırıcı parayı basan, fukara bir kulübün oyuncusunu satın alıveriyor. Böyle bir dünyada büyük oyunların ve şikenin var olmamasını, hakemlere büyük paralar önerilmemesini mümkün görmüyorum. Yazık ki bu ülkede mutluluk verici, göğüs kabartıcı haberler dinleme şansımız çok az. İşte periler diye anılan basketbolcu kızlarımızın büyük mücadelesine tanık olduk ve Avrupa ikincisi olmalarına sevindik. lığını yok ediveriyor. Bazıları her derde deva. Verilen danışma hatlarına telefon edip sipariş vereceksiniz. Size kargo yolu ile hemen ulaştıracaklar. Küçük ve büyük şişe ve kutuların fiyatları var. İnternet yolu ile de sipariş verebilirsiniz. Herbal medicine, bitkisel ilaçlar iyice revaçta. Bu programlar büyük bir özgürlük içinde yapılıyor. Hangi ilacı nerede ürettiler, ruhsatı nereden aldılar? TV’lerden tanı koymadan böyle uluorta ilaç dağıtımını nasıl yapabiliyorlar? Yok mudur bu ülkede denetim mekanizmaları? Başbakan’ın adının da karıştığı altın çilek macerasını bir düşünün lütfen. Sağlık Bakanlığı, Tabip Odaları, RTÜK bunları hiç mi görmez? Savcılara suç duyurusunda neden bulunulmaz. Çeşitli sahte, bilimselliği, etkinliği, zararsızlığı ispatlanmamış, ruhsat almamış ilaç ve tedavi yöntemleri var. Saymakla bitmez. Bunları kovuşturacak bir makam yok mudur? En az bu futbol dünyası kadar büyük skandalların bu sağlık ve tıp dünyasında geçerli olduğuna inanıyorum. Bu alan büyük bir soruşturmayı hak ediyor. Güvenilir bilim insanlarımızın bu yolsuzluk alanlarına çok ilgi duymadıklarını görüyorum. Tıpkı futbol dünyası gibi tıp, sağlık, ilaç dünyası da büyük bir pazar. İçinde milyonların, milyarların döndüğü bu pazarda ve böyle ilkel bir kapitalizmde yolsuzlukların, hilekârlıkların, sahtekârlıkların olmaması imkânsızdır. İlgilileri uyarıyorum, çok ciddi bir halk sağlığı sorunudur bu. Yersen Rafta Demokrasi Var... Zaten demokrasiyi öyle herkes için istemiyor... Kadını Arap tesettürüne sokup ortaçağa kapatması, kendisinin İtalyan kravat takıp açılması ondandır... (.....) Demokrasiyi her zaman için de istemiyor... 12 Haziran’da “önce seçmen iradesi” demesi... 13 Haziran’da seçmenin seçtiklerini hapiste tutması bundan... (.....) Doğrusunu isterseniz, demokrasiye yer de beğenemedi... Meclis’in dışındakini demokrasi saymayıp “Demokrasinin yeri Meclis’in içidir...” demesi bu yüzden... Oysa demokrasi; kişiye, zamana, yere göre değil... Her yerde, herkes için, her zaman varsa vardır... İki yerde demokrasi olmaz, hadi: Dinde... Kışlada... Dinde; karar gökten inmiştir bir kere, asla tartışılamaz... Sıkıysa “Şu namaz sayısını bir konuşsak” de... Keza kışlada... Komutan “Yat...” dediğinde başınızı kaldırıp deseniz mesela: “Ben buna katılmıyorum... Şu ‘yat’ meselesini bir tartışalım önce... Bakalım yat mı iyi, yoksa kalk mı iyi?..” Bir yerde daha yok diyelim demokrasi: Kafada... Onun için parlamentonun dışındakini demokrasi saymıyor, “içeri gelin ki demokrasi olsun” diyor... Çünkü; arada birkaç parlak laf etmek dışında elinden hiçbir şey gelmeyen... Sadece Meclis fotoğrafını tamamlayan... İşte öylesine göstermelik dekoratif muhalefet istiyor... Farklı demokratik tepkileri, sert yöntemleri, dünyanın her yerinden duyulan tavırları sevmedi... Demokrasi içeride olsun ki... Yersen, rafta demokrasi var... O zaman... Parlamentonun dışındaki demokrasi, parlamentonun içindekinden daha da elzem... Herkes tarafından, her yerde, her an olmalı ve karşılarına çıkmalı demokrasi: Meydanda, sokakta... Köşe başında... Üniversitede, kahvehanede, atölyelerde, tarlada... Ağızda... Dilde... Yürekte... Zehirli Ağacın Meyvesi... Eray KARINCA Avukat na muhalefet cüde saf dışı edildi. Etik partisi genel baş dışı, insan haklarını çiğkanının yasadışı neyen bu saldırıların, tüm yöntemlerle elde edilmiş kesimlerce etkili ve kases ve görüntü kayıtları rarlı biçimde lanetlenkullanılarak koltuğun mesi beklenirken, kurdan indirilmesinin ar banların suçlandığı gödından, yine özel ya rüldü. Nedense bu saldışamlarına ilişkin görün rılara hiç muhatap oltü kayıtları medyaya ser mayan siyasi iktidar ise vis edilerek ikinci mu çıkarcı davranmayı, en halefet partisinin de ge azından seyirci kalmayı nel başkanı dışındaki yö seçerek ülkeyi korku netim kadrosu büyük öl cenderesine sokarken, A kendisini de kuşkulu duruma düşürdü. Hukuk, siyaset, etik vb. açılardan incelenmesi gereken bu çok önemli süreçte, siyaset ve ceza yargılaması yanında, özel hukuk uygulamalarında alınacak tutum da yaşamsal önemdedir. Öyle ki Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda düzenleme olmayan, yani tümüyle iç tihatlarla belirlenecek olan bu konuda yargıçların tavrı, ülkenin korku cenderesinden çıkmasında, suçla mücadelede, özel yaşamın gizliliği ve korunmasında önemli rol oynayacaktır. Bir örnekle somutlaştırırsak, sindirilmek, itibarsızlaştırılmak istenen bürokrat veya siyasetçinin gizli ilişki yaşadığı kadın veya erkeğin eşi, bu yöntemlerle elde edilmiş olan ses veya görüntü kayıtlarını boşanma davasında kullanabilecek midir? Bu kanıtları nasıl elde ettiğinin ya da ona ne şekilde ulaştırıldığının, olaya katkısının olup olmadığının bir önemi var mıdır? Yani ceza yasası açısından suç oluşturan bu eylemler sonucu elde edilen deliller, özel hukuk yargılamasında geçerli kabul edilecek midir? Böyle bir davada yapılması gereken, öğretide zehirli ağacın meyvesi olarak tanımlanan bu delillere ilişkin iddiaları ön sorun olarak kabul edip öncelikle bu sorunun çözülmesidir. Çünkü özel hayatın gizliliği, anayasanın 20. maddesi yanında, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 12. maddesi ile İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 8. maddesi uyarınca korunmaktadır ve bir delil, kişilerin anayasayla tanınmış hakları çiğnenerek elde edilmişse hukuka aykırıdır. Ancak delilin elde edilişinde hukuka uygunluk nedenleri varsa, örneğin, usulüne uygun olarak alınmış mahkeme kararına dayanıyorsa, hukuka aykırılık ortadan kalkar. Yukarıdaki örneklerde görüntü kayıtları ve fotoğrafların, gizli teknik yöntemlerle, kişilerin bilgisi dışında çekildiğinde, özel hayata müdahale edilerek elde edildiğinde ve bir mahkeme kararına dayanmadıklarında duraksama yoktur. Öyleyse bu yöntemlerle elde edilmiş olan deliller özel hukuk yargılamasında da geçersizdir. Buna karşın söz konusu fotoğraf ve görüntü kayıtlarının, bu kayıtların elde edilmesinde bir katkısı olmayan, hatta bu kayıtların basına, internete sızdırılması nedeniyle bilgi sahibi olan, yani itibarsızlaştırılan kişiyle ilişki yaşayan üçün cü kişinin eşi tarafından açılan boşanma davasında kullanılması halinde ne olacaktır? Çünkü bu deliller o eşin isteği dışında elde edilmiş ve kendisine ulaştırılmıştır. Türk Medeni Kanunu’nun 185. maddesi uyarınca da eşlerin evlilik birliği içinde birbirlerine sadakat yükümlülüğü vardır. Nitekim, sadakat yükümlülüğü referans alınarak, evliliğin yasal yükümlülükler alanının diğer eş için dokunulamaz olamayacağı savunulmaktadır. Kulağa hoş gelen ve geleneksel anlayışa uygun düşen bu yorum esas alındığında, anayasanın 20. maddesi ile yukarıda belirtilen evrensel belgelerde korunan özel hayatın gizliliği, eşler arasında ileri sürülemeyecektir. Ancak ceza hukuku açısından kaynağı suç olan bir eylem sonucu elde edilen bulguların, kaynağı ne olursa olsun özel hukukta eşlerin sadakat yükümlülüğü gerekçe gösterilerek hukuka uygun sayılması çelişki olup anayasanın 38/3. maddesindeki “Kanuna aykırı elde edilmiş bulgular delil olarak kabul edilemez” hükmüne aykırıdır. Öte yandan bu bulguların hangi gerekçeyle olursa olsun delil olarak kabulü, ses veya görüntüleri yasadışı olarak saptayan kötü niyetli kişilerin amaçlarına ulaşmasını da sağlayacaktır. Oysa toplum, tıpkı vücut gibi içine sızan zararlı unsurlara karşı topyekun mücadele etmelidir. Ceza hukukunda kullanılması yasak olan bir delilin, anayasanın kesin buyruğuna karşın özel hukukta kullanılmasının kabulü, bu savaşta toplumun gücünü azaltır. Mahkemeler hem ceza hem de özel hukuk yargılamalarında toplumun demokratik ve özgürlükçü niteliğini, anayasa ve evrensel belgelerdeki özel yaşamın korunmasına ilişkin düzenlemeleri gözetmeli, özel yaşamın gizliliğini titizlikle korumalıdır. Nasıl ki bir masum haksız yere cezalandırılacağına, on suçlunun serbestçe dolaşması yeğ ise; açıkça uygunluk sebebi olmadığı sürece yasak deliller hiçbir biçimde hukuka uygun kabul edilmemelidir. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle