18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 TEMMUZ 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA [email protected] DIŞ HABERLER 13 2 yaşındaki kızının kaybolduğunu 1 ay sonra polise bildiren ve cinayetle suçlanan Anthony serbest kalıyor ABD’yi şoke eden beraat Dış Haberler Servisi ABD’de kamuoyu tarafından ilgiyle takip edilen davada, yıllar süren soruşturmanın ardından, iki yaşındaki kızını öldürmekle suçlanan Casey Anthony jüri tarafından suçsuz bulundu. 25 yaşındaki Anthony, “birinci dereceden cinayet, kasıtsız adam öldürme ve çocuklara kötü muamele” suçlamalarından beraat etti. Anthony’nin “polise yalan ifade vermek” suçundan alacağı ceza ise yarın açıklanacak. Yaklaşık 1.5 ay süren davanın ardından, Anthony’nin aklanmasını sağlayan karar jürinin 11 saatlik görüşmelerinin ardından geldi. Davanın sonucu “beklenmedik” olarak yorumlandı. Olay, iki yaşındaki Caylee Anthony’nin kayıp olduğu haberinin çıktığı Temmuz 2008’den beri kamuoyu tarafından merakla izleniyor. Caylee’nin cesedi, küçük kız kaybolduktan altı ay sonra büyükanne ve büyükbabasının evinin yakınlarındaki ormanlık alanda bulunmuştu. Savcılar, ailesiyle birlikte yaşayan bekâr anne Anthony’yi “erkek arkadaşıyla zaman geçirebilmek ve gece kulüplerine gidebilmek için kızını ortadan kaldırmakla” suçluyordu. Anthony’nin, “kloroform kullanılarak bayılttıktan sonra ağzıyla burnunu da bantla kapatarak kızını boğduğu, arabasında bir ay tuttuktan sonra da cesedini orçürümüş insan cesedi koktuğunun tespit edildiğini de bildirmişti. Casey Anthony’nin Caylee’nin kaybolduğu sırada ailesine, küçük kızın aslında hiçbir zaman var olmayan Zanny isimli bir bakıcıyla birlikte olduğunu söylediği de savcıların bir diğer iddiasıydı. Anthony’nin babası da “cinayeti örtbas etmeye çalışmakla” suçlanıyordu. ızı kayıpken arkadaşlarıyla eğleniyordu’ manlık alana attığı” iddia ediliyordu. Casey’nin kızının kaybolduğunu yetkililere tam bir ay sonra bildirmiş olması kuşkulara yol açmıştı. Savcılar, Anthony’nin arabasının Savcı Linda Drane Burdick dünkü duruşmada tanıkların ifadelerine dayanarak jüriye iki fotoğraf gösterdi. Caylee’nin kayıp olduğu ilk ay içinde çekilmiş olduğu söylenen iki ‘K Savcılar, bekâr anne Anthony’yi “gece kulüplerine gidebilmek için kızını ortadan kaldırmakla” suçluyordu. Casey’nin kızının kaybolduğunu yetkililere tam bir ay sonra bildirmiş olması kuşkulara yol açmıştı. Savcı, dünkü duruşmada jüriye Caylee’nin kayıp olduğu ilk ay içinde çekilmiş olduğu söylenen iki fotoğraf gösterdi. Fotoğraflardan birinde Casey Anthony, bir partide eğlenirken görülüyor. Jüri yine de beraat kararı aldı. Sürpriz karara sinirlenen kalabalık “Caylee için adalet!” sloganları attı. Savunma ekibi ise, kararın ardından, duruşmayı izleyenlere parmak işareti yaptı. (üstte) (Fotoğraflar: AP) Yeni Zelanda’da deprem: 7.8 WELLINGTON (AA) Yeni Zelanda’nın Kermadec Adaları şiddetli bir depremle sarsıldı. ABD Jeolojik Araştırma Merkezi ülkenin kuzeydoğusunda meydana gelen depremin büyüklüğünü 7.8 olarak açıkladı. Kermadec’te yerleşim olmadığı için can kaybı konusunda endişe yaşanmazken adaya yaklaşık 200 km. uzaklığındaki Raoul Adası’nda yaşayan insanlar bulunuyor. Depremin ardından Yeni Zelanda ve Auckland için tsunami uyarısı yapıldı. fotoğrafın birinde Casey Anthony, bir partide gülümseyerek eğlenirken görülüyor, diğerinde ise Anthony’nin “güzel hayat” yazan dövmesi var. Dövmenin kızın kaybolduğu haberinin polise bildirilmesinden bir gün önce yaptırıldığı söyleniyor. Savunma avukatlarının iddiası ise, “Caylee’nin kazara ailenin havuzuna düşerek suda boğulduğu, annesi Casey Anthony’nin de küçükken babası tarafından cinsel istismara uğramasının travmatik etkisiyle, panikleyerek kızının cesedini sakladığı”ydı. Anthony’nin avukatları arabanın bagajındaki lekenin Caylee’nin kalıntılarına ait olduğuna dair bir kanıt olmadığını, kurtçukların da çöp torbasından kaynaklandığını öne sürüyorlardı. Anthony’nin babası ise cinsel taciz iddialarını reddediyordu. Anthony Ekim 2008’den beri, yani yaklaşık 3 yıldır cezaevinde. Dünkü duruşmada jürinin kararını beklerken Anthony’nin gözyaşlarına boğulduğu gözlendi. ABD basınının suçlu bulunmasına kesin gözüyle baktığı Anthony, aleyhine karar çıksaydı idam cezasıyla karşı karşıya kalabilirdi. Küçük kızın ölüm sebebinin adli tıp tarafından kesinleştirilememesi, beraatın ardındaki neden olarak görülüyor. Duruşma sırasında mahkeme salonunun önünde çoğunlukla Anthony’nin cezalandırılmasını isteyen yaklaşık 500 kişi toplandı. Sürpriz kararın açıklanmasının ardından sinirlenen kalabalık “Caylee için adalet!” sloganları attı. Kalabalıktan bir kişi Anthony’ye hitaben “Bebek katili” diye bağırdı. Savcı Lawson Lamar ise “Karar nedeniyle hayal kırıklığına uğradık çünkü gerçekleri biliyoruz ve bütün kanıtları sunduk” dedi. Anthony’nin ailesi ise medyadan özel hayatlarına saygı gösterilmesini isteyen bir açıklama yayımladı. Açıklamada “Aile Caylee Marie Anthony’ye ne olduğunu hiçbir zaman bilemeyecek olsalar da hayatlarının bu sayfası kapandı. Şimdi uzun zaman alacak olan hayatlarını yeniden inşa etme sürecine başlayacaklar” denildi. Anthony dört kez yalan ifade vermekten dört yıla kadar ceza alabilirdi, ancak üç yılı zaten hapiste geçen Anthony’nin yarın serbest kalması bekleniyor. Anthony’nin kitap yazarak yaşadıklarını anlatması olası. DSK ve ABD’nin ‘Vahşi Batı’ Yargısı Strauss Kahn serüvenini “Amerikan adaleti için skandal” olarak nitelememe bir okurum itiraz etmiş. Kahn olayında süratle çalışan adalet mekanizmasının ABD’de gerektiği gibi tecelli etmekte olduğunu düşünen okurumuz; “sanık” lehine verilerin açık edilmesinde savcılığın gösterdiği gayreti “skandal olmak” şöyle dursun bir “başarı öyküsü” olarak görüyor. Neticede meseleye hangi coğrafyadan baktığınıza bağlı. “Ergenekon yargısının” standartlarıyla konuya yaklaşırsak ABD’de savcılığın sanık “lehindeki bulguları” dünya ölçülerinde geç de olsa! su yüzüne çıkarmaktaki maharetine hayranlık duyup, “ABD yargısına” övgü döşenebiliriz. Ama “habeas corpus ilkesi/masumluk karinesini” , “hukuk devleti” anlayışının temel direği kabul eden Kıta Avrupası’ndan olaya bakıldığında Amerikan yargısı hayranlık duyulacak bir standart oluşturmuyor. 800 yıl öncesinin “Magna Carta”sına kadar giden “habeas corpus” çünkü şunu emrediyor: “Özgür kimse yasal şekilde muhakeme edilip hüküm giymeden tutuklanmayacak, hapsedilmeyecek, malmülkünden yoksun bırakılmayacak, kanun dışı ilan edilmeyecek, sürgün edilmeyecek, hangi şekilde olursa olsun zarara uğratılmayacaktır!” ABD adaletinin nerdeyse “pardon!” dediği Strauss Kahn ise bu süreç içinde işini ve onurunu yitirdi. Bundan daha büyük “kayıp/zarar” olur mu? Sabık IMF Başkanı polis zoruyla uçaktan indirildi. New York’un “Rykers Island” hapishanesinde intihar edip etmeyeceğini gözetleyen gardiyanlar nezaretinde “üç gece” boyunca konuk edildi! Gözaltı süreci ardından sakalları uzamış, elleri kelepçeli yaka paça mahkemelere çıkarıldı. Mahkemede geleneğe aykırı biçimde TV kameraları hazır ve nazır bulundu. “Hayatı kayan” Kahn, en umutsuz, perişan anında, bir “av ganimeti” gibi teşhir edildi. Fransız kamuoyu başta, bütün dünya bu ilkellikleri dehşetle izledi. Strauss Kahn’ın tutuklandığı günlerde, Fransız TV’sinde sürekli konuşulan bu linç operasyonu üzerinde, epey tartışma programı izledim. “Tecavüz” vardıyoktu polemikleri bir yana; maksatlı yapıldığı anlaşılan bu linçten ortalama Fransız öyle etkilenmişti ki; “Böylesine korkutucu bir adalet anlayışının geçerli olduğu bir ülkeye turist olarak dahi gitmek istemem” beyanları yapanlar oldu. Fransız hukukçulara göre, ABD’de yapılan tam bir “Vahşi Batı adaleti” oluyordu. ABD’de adli makamlar, Vahşi Batı filmlerindeki “şerifler” gibi davranmıştı. DSK skandalı; ABD ile Fransa arasında bir “medeniyet çatışmasına” yol açtı. Bu “medeniyet çatışmasının” bir bölümünü; “püriten ABD ahlakı” ile kadın erkek ilişkilerinde taşkınlıkları hoşgören; eğlence ve sefahate “suç” gözüyle yaklaşmayan “müsamahakâr Fransız ahlak” farkı oluşturmaktayken diğer bölümünü de yargı ayağı oluşturuyordu. Amerikan yargısındaki “Vahşi Batı” yaklaşımıyla, Avrupa’da özenle yüceltilen “masumiyet prensibi” karşı karşıya getiriliyordu. Fransa’nın eski adalet bakanlarından Elisabeth Guigou “yargıdaki” bu ABDFransa “medeniyet farkını” şöyle özetliyordu: “Amerikalı savcının savunma alanını kısıtlayan tek yönlü suçlamalarıyla karşı karşıyayız. Yargı Fransa’da çok şükür ki böyle çalışmaz. Bizde savcılar davacı ve davalıya eşit mesafededir.” Amerikalı yargıcın; atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra, “davalı Kahn” lehine işleyebilecek bulguları ortaya koyması, Amerikan yargısına ilişkin bu temel eleştiriyi ortadan kaldırmıyor. Davalı/sanık konumundaki Kahn; süreçte çok ağır yara aldı. Öyle ki; davanın tamamıyla düşmesi durumunda Kahn’a Amerikan devleti aleyhine icabında “tazminat davası” açmak yolu bile göründü. Kahn davası savcısı Cyrus Vance Jr. şimdi bu nedenle köşeye sıkışıyor. Gözü siyasi kariyerde olan hırslı savcı Vance’in; “tekin pabuç olmadığı teslim edilen” bir kadının beyanıyla nasıl olup da IMF Başkanı’nı perişan ettiği sorgulanıyor. Fahişe olduğu iddia edilen ve çok konuda yalan söylediği anlaşılan davacı hakkında “gerçek bilgilere erişmenin”, niye bir buçuk ay aldığı soruluyor. Projektörler Strauss Kahn’dan; savcı Vance’e yöneldi. Öyle ki “Amerikan adaleti” üzerine uluslararası çapta soru işaretlerine yol açan davanın, Kahn’ın kariyeri gibi, savcı Vance’in kariyerini de olumsuz etkileyebileceği konuşuluyor: “Kahn yerinden oldu. Vance yerinde kalabilecek mi?” yazıları yazılıyor. Sözün özü: Olanı biteni dünya ölçüleri ve “Ergenekon Türkiyesi” gözlükleri ile izlemek arasında çok fark var. Fransa ile ‘medeniyet çatışması’ Eksik yargılanarak idam ediliyor Dış Haberler Servisi Bugün idam edilmesi beklenen Meksikalı Humberto Leal Garcia’nın idamının ertelenmesi için çağrılar yükseliyor. 1994’te 16 yaşındaki bir kıza tecavüz ederek öldürmekle suçlanan Garcia’nın, Viyana Konvansiyonu’na aykırı olarak, yargılanması sırasında Meksika Konsolosluğu yetkililerine başvurabileceği şeklinde bilgilendirilmediği kaydediliyor. Obama yönetimi, aksi takdirde ABD’nin uluslararası yükümlülüklerle karşı karşıya kalacağını bildirerek idamın ertelenmesini istedi. Ölüm Cezasına Karşı Uluslararası Komisyonu (ICDP) da, Texas Valisi Rick Perry’ye bir mektup yazarak, Garcia’nın yetersiz yasal destek aldığını, Meksika Büyükelçiliği’ne başvurma hakkının söylenmediğini kaydetti. Meksika hükümeti de idamın uluslararası hukuka aykırı olduğunu bildirdi. 38 yaşındaki Garcia, Uluslararası Adalet Divanı’nın 2004 yılında aldığı bir kararda adı geçen 51 Meksikalıdan biri. Mahkeme, ölüm cezası alan bu kişilerin yargılanması sırasında elçiliğe başvurma haklarının elinden alındığını belirterek, haklarındaki mahkumiyetin gözden geçirilmesini istiyor. Viyana Konvansiyonu’na göre, yurtdışında tutuklanan bir kişinin kendi ülkesinin elçiliğine başvurarak, ülkesinin desteğini isteyebilir. Kitap da yazabilir T.C. ŞİŞLİ 3. (SULH HUKUK MAH.) SATIŞ MEMURLUĞU’NDAN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2011/2 Satış Tapu Kaydı: İSTANBUL ili, ŞİŞLİ ilçesi, MECİDİYEKÖY mahallesi/köyü, 247 DY 111 pafta, 9153 ada, 6 parsel, 118,00 m2, Arsa. Özellikleri: 118,00 m2 arsa. İmar Durumu: H=9.50 m irtifada blok nizam inşaat yapmaya elverişli imar durumu mevcut. Satış Saati: 11.10 11.30 Arası. Muhammen Bedeli: 195.000,00TL Satış Şartları:1Satış 13/09/2011 günü yukarıda belirtilen saatler arasında ŞİŞLİ 3. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ adresinde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen değerin yüzde 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış ve paylaştırma giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedele alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak şartıyla 23/09/2011 günü aynı yer ve saatler arasında ikinci arttırmaya çıkarılacaktır. Bu arttırmada da rüçhanlı alacaklıların alacakları toplamını, satış ve paylaştırma giderlerini geçmesi ve arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde 40’ını bulması lazımdır. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin yüzde 20’si nispetinde Türk Lirası peşin para veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcıya istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tapu alım harcı, damga vergisi ile KDV %18 alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu taşınmaz üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile on beş gün içinde memurluğumuza bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaştırmadan hariç bırakılacaktır. 4Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra İflas Kanununun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve yüzde 10 faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiç bir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla memurluğumuza başvurmaları gerekmektedir. İş bu ilan tebligat yapılamayan ilgililere tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 21/06/2011 (İİK. m.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 44396) ACI KAYBIMIZ Çalışma arkadaşımız Özlem Yüzak’ın babası ACI KAYBIMIZ 1920 yılında İştip’te başlayan hayat yolculuğunu 6 Temmuz 2011’de sonlandırdı. Kahn’a tazminat hakkı doğabilir HAKKI YÜZAK Canımız 6 Temmuz 2011 Çarşamba günü vefat etmiştir. Özlem’in acısını paylaşır, ailesine ve sevenlerine başsağlığı dileriz. HAKKI YÜZAK’ı son yolculuğuna uğurluyoruz. Cenazesi 7 Temmuz 2011 Perşembe günü (bugün) Şişli Camii’nde kılınacak öğlen namazını takiben Edirnekapı Şehitliği kabristanına defnedilecektir. C Çalışanları Eşi, Çocukları, Torunları ve Sevenleri ACI KAYBIMIZ Cemiyetimiz üyesi, değerli meslektaşımız HAKKI YÜZAK 6 Temmuz 2011 Çarşamba günü vefat etmiştir. Kaybı topluluğumuzda üzüntü yaratan Yüzak’ın cenazesi 7 Temmuz 2011 Perşembe günü öğle namazının ardından Şişli Camisi’nden alınarak Edirnekapı Şehitliği’nde toprağa verilecektir. Yüzak’ı sevgi ve saygıyla anarken, ailesine, basın topluluğuna başsağlığı dileriz. srail: Özür dilemeyeceğiz Haber Merkezi BM’nin, İsrail’in Mavi Marmara operasyonuyla ilgili hazırladığı raporun önümüzdeki günlerde yayımlanması bekleniyor. İsrail ile Türkiye arasında pazarlıkların yapıldığı ve belli tavizler karşılığında Türkiye’nin baskınla ilgili özür talebinden vazgeçebileceğine dair haberler basında yer aldı. İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman ise İsrail’in özür dilemesinin bir “aşağılanma” olacağını belirtti. İsrailli bakan, İsrail’in sorunun devamında çıkarı olmadığını kaydederek “İlişkilerin normalleşmesine yönelik adımları destekliyoruz” diye konuştu. TÜRK YE GAZETEC LER CEM YET C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle